|
| To close a day, in my way | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Alieer V. Eldricht Harrison Jewell | III. Sınıf
Mesaj Sayısı : 114 Kayıt tarihi : 27/06/11 Nerden : Gezgin takılıyor kızımız
| Konu: To close a day, in my way Salı Tem. 26, 2011 12:47 pm | |
| & Arianna Bennet & Alieer V. Eldricht Gecenin bir saatinde karanlık gökyüzüne bakarken uyandığında Alieer’ın aklında gidebileceği başka hiçbir yer yoktu. Uzun bir süre tavandaki penceresinden gökyüzündeki yıldızları izlemiş ve bir anda kendisini gölün içinde bulmayı istemişti. Ne yazık ki bir peri masalında yaşamıyordu ve göle ulaşmak için arabasıyla kat etmesi gereken çok yol vardı. Hızlıca ince kumaştan yapılmış olan çiçek desenli bir elbise giymiş ve adımlarını garaja doğru yönlendirmişti. Yanına arabanın anahtarları dışında alması gereken hiçbir şey yoktu. Dışarı çıkar çıkmaz havadaki durgunluğu ciğerlerine çekti ve ehliyeti olmamasına rağmen amcasının hediye ettiği Packard Carribean’ına atladı. Amcası arabayı vermeden önce sürmeyi öğretmeyi de akıl etmişti. Bu yüzden Alieer büyük bir özgüvenle kullanıyordu arabasını. Birçok amaçsız sokaktan geçti ve en sonunda gölün kenarını saran kapılara vardı. Arabasını gelişigüzel bir yere park ettikten sonra ayağındaki terliklerinde kendisine sağladığı rahatlıkla koşmaya başladı. Çoğu gece bu şekilde uyanıyor ve her seferinde farklı bir mekâna gidiyordu. Tek defaya mahsus olan psikolog deneyiminde, kadın bütün bunları dinledikten sonra uyurgezerlikten karakter bölünmesine kadar birçok, aldığı ücreti arttıracak şey sıralamıştı. Alieer ise hem onu hem de ailesini duymazdan gelerek o iç karartıcı salondan kurtulmuş ve iki gün kadar eve gelmeyerek arkadaşlarından birisinde kalmıştı. Şu an o arkadaşının adını bile hatırlayamasa da ikinci günün sonunda evden kovulduğunu hatırlıyordu. Bunları düşünürken bile biçimli kaşları hafifçe çatıldı. Ayakları Alieer’ı gölün kenarına sürüklerken çimlerin sadece terlik geçirilmiş ayaklarına dokunuşları düşüncelerini bölüyordu. Çimlerde her zaman huzuru bulan insanlardan olmuştu Alieer. Huzurun tadını iyice çıkarmak için terliklerini ayağından çıkardı ve sağ eline aldı. Hafif nemli çimlerin üzerinde yaptığı kısa bir yürüyüşten sonra dallarından birisi gölün üzerine doğru sarkmış eski bir ağacın yanına yaklaştı. İçindeki deli yan ağaca çıkmasını fısıldamasına rağmen ağacın dibindeki çimden yoksun açıklığa oturmayı tercih etti. Daha önce hiç ağaca çıkmamış birisi olarak ilk deneyiminde göle düşmek istemiyordu. Gölün ışıltısı yıldızlarla yarışırken Alieer’ın düşünceleri en karanlık noktalara sığınıyordu. Kafasını ağaca yaslayıp sessizliğin ruhuna işlemesine izin verdi ve düşünecek hiçbir şeyi kalmayana dek bekledi. Tamamen sessizliğine kavuştuğu anlarda düşünceleri toz taneleri gibi havayla buluşurdu. Zaten yaşamdan zevk aldığı asıl dakikalarda bunlardı. Yurduna dönmeye hazırlanan akşam meltemleri Alieer’ın yüzünden soğuk havanın verdiği hazzı bırakarak geçti ve yollarına devam etti. Bu sırada Alieer istemsizce kapanmış gözlerini açmış ve yalnızlığıyla yüz yüze gelmişti. Meltemden dolayı yüzüne doğru gelmiş birkaç saç tutamını kulağının arkasına attı ve uyku sersemliğini atmak için odaklanmaya çalıştı. Biraz önce yakaladığı huzur odaklanmasını engelliyordu. Ağzındaki acı tattan dolayı yüzünü ekşitti ve her gece düştüğü hatanın yeniden kurbanı olduğunu fark etti. Eve geri döndüğünde sürekli, kendisine çıkmadan önce yanına yiyecek bir şeyler alması gerektiğini hatırlatmasına rağmen bu hatırlatmalara boyun eğmeyen hafızası yüzünden sürekli gözden uzak yerlerde aç kalıyordu. Ne zaman taktığını hatırlamadığı fakat varlığından memnun olduğu saate baktı ve dört rakamıyla karşılaştı. Eve girmenin riskini almaktansa kendi aptallığına yanmak daha iyi bir seçenek gibi duruyordu. Bu yüzden tekrar arkasına yaslandı ve kendini gölün büyüsüne bıraktı… Uzun bir süre sonra kendi sessizliğinden bile sıkılarak hafifçe doğruldu ve çevreyi inceledi. Yıldızlar şafağın gelişiyle yerlerini sonsuz boşluğa bırakmaya hazırlanırken etrafta hâlâ kimse yoktu. Bu boşluktan yararlanarak elbisesinin uzun eteğini hafifçe yukarı çekti ve bacaklarını gölün soğuk sularına bıraktı. Havanın gittikçe serinlemesine rağmen Alieer içindeki sıcaktan bunalmışlık hissini bu serinlikle atamamıştı. Soğuk su ise kesinlikle mükemmel bir çözüm olmuştu. Ayaklarıyla suyun içinde şekiller yaparken bir yandan da gölün dibini görmeye çalışıyordu. Ayaklarına yosunlar dolanmaya başladığında ise gölün dibini görmenin pek de iyi bir fikir olmadığını düşünerek, sudan çıkmadan çimlere uzandı. Çoktan unutulmuş şarkılardan birinin sözlerini kadife sesiyle, gökyüzündeki arkadaşlarıyla paylaşırken bir yandan da içten tebessümler sunuyordu doğaya. "Two cigarettes in an ashtray, My love and I in a small cafe. Then a stranger came along, And everything went wrong. Now there's three cigarettes in the ashtray." Henüz bir kaç satır mırıldanmıştı ki şarkısıyla tamamladığı geceyi bozan bir gürültü duydu. Hafifçe doğruldu. Böyle bir ortamda ayak seslerini fark etmesine oran yoktu. Bu yüzden içindeki ses paranoyayı bırakmasını söylüyordu. Yine de Alieer paranoyasının üzerine giderek gölün boşluğuna haykırdı; -Kim var orada?
En son Alieer V. Eldricht tarafından Çarş. Tem. 27, 2011 5:10 am tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi | |
| | | Arianna Bennet Harrison Jewell | III. Sınıf
Mesaj Sayısı : 161 Kayıt tarihi : 24/07/11 Gerçek Yaşı : 29 Nerden : NY
| Konu: Geri: To close a day, in my way Çarş. Tem. 27, 2011 3:34 am | |
| Arianna, bar taburesinde oturmuş votkasını yudumlarken yanında birinin varlığını hissetti. Dönüp bakmaya bile tenezzül etmedi; fakat yanında ki kişi, artık her kimse, kendini fark ettirmek istiyor gibi duruyordu. Kolunda bir el hissedince mecburen yan tarafına doğru bakmak zorunda kaldı. Soğuk mavi gözleri olan bir erkek baştan aşağı onu süzüyordu. Arianna, kendisine bakılmasına alışıktı. Onu kıskanan, onu beğenen ve onu arzulayan bakışlar; fakat bu adamın bakışlarını onu tedirgin etmişti. Yine de bunu kafasına pek takmadı. Sıradan birisiydi işte. Hatta belki biraz eğlenebilirdi. Normal de önüne gelen her adamın kucağına atlayan bir tip değildi; fakat bu gece kafasını dağıtmaya ihtiyacı vardı.
Oturduğu tabureyi yavaşça döndürürken adama 'Sen de kimsin?' bakışından attı. Adam cevap vermek yerine beden dilini kullanmayı tercih etmişti. Anlaşılan bu sözsüz bir diyalog olacaktı. Kafası içkinin de etkisiyle bulanmış olan Arianna'nın ne yaptığı hakkında pek bir fikri yoktu; fakat adamın elleri hiç olmayacak yerlerine doğru kayınca bir an için aklı başına geldi. Votka bardağını adamın kafasına attı ve hızla bardan çıktı. Şu an kendisinden ve o adamdan da tiksiniyordu. Ne olmuştu ona böyle? Bu kadar kolay sarhoş olmazdı. Anlaşılan beşinci bardaktan sonrasını saymamakla akılsızlık etmişti. Acaba kaç bardak daha içmişti?
Küçük çantasının içerisinden zorluklarla telefonunu çıkarıp saate baktı. Dörde geliyordu. Harika, annesi kesinlikle onu öldürecekti. O kadını hiç anlamıyordu zaten. İstediği saatte eve girer ya da çıkardı. Henüz reşit olmasa bile umurunda bile değildi. Doğru düzgün bir aile olsalardı da kızlarına sahip çıksalardı. Arianna, onları kafasından attı ve topuklu ayakkabılarının sessiz gece de çıkardığı takırtılar eşliğinde Kissena Gölü'ne doğru yürümeye başladı. Belki göle atlardı ve boğulurdu. Kim bilir? Ah, kesinlikle sarhoş olmuştu. Böyle saçma sapan şeyler düşünmesinin tek mantıklı açıklaması buydu. Üzerindeki mini kot etek ve askılı bluzu onu sabah esintisinin hafif soğuğundan korumuyordu. En son elinde deri ceketi vardı; ama... Lanet olsun! Barda unutmuş olmalıydı."Harika!" diye söylendi kendi kendine.
Bu aralar hayatı biraz sıkıcı geçiyordu. Genelde hep eğlenceli ve bol dedikodulu geçerdi. Tabii birazda entrika. Annesinin işleri yüzünden tatile bile gidememişti. Tek başına gitmek isteyince de otoriter anne ses tonuyla karşılaşmıştı. Arianna, buna gerçekten anlam veremiyordu. Annesi önceden bu kadar baskıcı değildi. Son zamanlarda böyle olmuştu. Arianna, bunu babasının tekrardan evlenecek olmasına yoruyordu. Annesi ne kadar inkar etse de Arianna bu düşüncesinden vazgeçmiyordu. Telefonun titremesi ile düşüncelerinden sıyrıldı. Tam tahmin ettiği gibi annesi arıyordu. Meşgule attı ve son kez saatin kaç olduğuna bakıp telefonu kökten kapadı. Gözlerini gökyüzüne çevirince yıldızların birer birer kaybolmaya başladığını gördü. Belki gözlerini biraz daha açık tutabilirse güneşin doğuşunu bile görebilirdi.
Yürümeye devam ederken topuklu ayakkabılarının çıkardığı sesten dolayı rahatsız olmaya başlamıştı. Güzelim sessizliği kirletiyordu. Tam ayakkabılarını çıkaracakken bir ses duydu. "Kim var orada?" Arianna, sesin geldiği tarafa doğru ilerledi ve çimlerin üzerine uzanmış bir kız silueti ile karşılaştı. Ne yapacağını bilemez bir şekilde ayakta dikiliyordu. "Ben sadece geçiyordum?" Ben sadece geçiyordum mu? Tam bir aptaldı. Hala içkinin beynine yolladığı sersemletici dalgalar üzerindeyken mantıklı bir cümle kurması da beklenemezdi zaten. Bir daha bara tek başına gitmeyecekti. Yavaşça kıza doğru yaklaştı ve onu tanıyıp tanımadığına baktı. Yüz siması hiç yabancı gelmiyordu; ama kafası hala bulanık olduğu için emin olamıyordu. "Oturabilir miyim?" dedi ve cevabını beklemeden kızdan birazcık uzağa çimlerin üzerine oturdu. Rahatsız ayakkabılarını çıkardığında kendini büyük ölçüde rahatlamış hissetti.
Gözlerini göle çevirdiğinde gözleri isyan ediyordu.Artık kapanmak ve birazcık uyku istiyorlardı. Arianna yanındaki kıza döndü ve kendini tanıtmadığı aklına geldi. "Ah, bu arada ben Arianna. Arianna Bennet." Kızın cevap vermesine fırsat vermeden tekrar konuşmaya başladı. Çünkü onun kim olduğunu hatırlamıştı. "Sen, Alieer'sın. Harrison Jewell'dan." Kızın onu tanıyor olabileceğini düşündü; ama tam aksi de olabilirdi. Onun cevap vermesini beklerken gözlerini tekrardan göle doğru çevirdi. | |
| | | Alieer V. Eldricht Harrison Jewell | III. Sınıf
Mesaj Sayısı : 114 Kayıt tarihi : 27/06/11 Nerden : Gezgin takılıyor kızımız
| Konu: Geri: To close a day, in my way Çarş. Tem. 27, 2011 5:09 am | |
| Alieer ancak bir kıza ait olabilecek kadar ince sesi duyduğunda korkusu azalmıştı. Nedense hemcinslerinin hiçbirinin ona zarar veremeyeceğine dair bir güven vardı içinde. En azından süper dişiliğe ulaşamamış hemcinslerinin… Manhattan kızlarının genelde çok minik bir kısmı bu saatte sevgililerinin yahut tanımadığı erkeklerin yataklarının dışında olurdu. Bu yüzden Alieer kendisine gittikçe yaklaşan kızın yüzünü seçmeye çabaladı. Gelen kız her kimse ya deliydi ya da kaçak… “Belki de sarhoştur” diye fikir üretti Alieer beynine. Zaten yürüyüşü olası bir sarhoşluğun sinyallerini veriyordu. Topuklu ayakkabıların içinde çeşitli boylarda kesilmiş olan çimleri aşmaya çalışan kızı izlerken aklında olası birkaç isim belirdi. Gecenin bu saatinde buraya gelebilecek türden isimlerdi bunlar… Ama bu isimlerin hepsi bir şekilde eleniyordu aklından.
Sonunda kız yanına vardı ve Alieer hilal şeklindeki ayın ışığının yardımıyla kızın ana hatlarını seçebildi. Oldukça zararsız ve masumane bir görünüşü vardı kızın. Ya da zaten astigmat olan gözlerinin ufacık bir ışıkta algıladığı şeylerdi bunlar… Kız, Alieer’a fazla yaklaşmadan durdu ve oturup oturamayacağını sorduktan sonra çimlere oturdu. Kız oturmaya çabalarken Alieer ağzını açmaya yeltenmedi bile. Ne yalnızlığı arzu ettiği hâlde bunu söyleyecek kadar kaba, ne de filmlerdeki sorduktan sonra anında oturan insan senaryosunu unutacak kadar unutkandı. Bu yüzden sadece bekledi… Kız ağırbaşlılıkla hareket ediyor ve insanın sinirini bozacak kadar yavaşlıkta ayakkabılarını çıkarıyordu. Alieer bu yavaşlığı kızın sarhoşluğuna vererek sabrına sığındı. Kız işini bitirdiğinde Alieer’a bir kere bile bakmadan direk göle odaklandı. Alieer birdenbire ortaya çıkan bu kıza sadece dik dik bakınmakla yetiniyordu. Gözlerinin sürekli yaşamla uyku arasındaki çizgide dolandığını görüyor ve beş dakika sonra gideceğini umuyordu. Kız Alieer’a döndü ve kendini tanıttı. İsmi aşina olmanın aksine tamamıyla yabancı geliyordu Alieer’ın biraz önceki sessizlikten uyuşmuş kulaklarına… Yine de belki faydası olur diye tekrarladı Alieer bu adı… Arianna Bennet… Alieer kendine takma bir ad uydurmak için beyninin kuytu köşelerinde aranırken kız tekrar konuşmaya başladı.
Kızın bu sefer söyledikleri bütün takma ad planını yıkıyordu. Tanınmanın hiç bu kadar garip bir duygu olduğunu bilmezdi. Pek tanınmadığından olsa gerek… Kız okulunu da bildiğine göre aynı okulda olmalıydılar. Belki de aynı yaştı… Ya da aynı sınıfta… Bu durum Alieer’ın gözlerini istemsizce büyütmesine sebep oldu. Aynı sınıfta olmaları demek kızın bu durumdan birilerine bahsedebileceği demekti. Yine de Alieer dedikoduların varlığını umursamayan yanına sığındı ve; -Sende Arianna’sın, gayet açık… dedi. Kız Tanınmanın mutluluğunu taşıyordu yüzünde. Oysa Alieer sadece biraz önce duyduğu adı söylemekle yetinmişti. El yordamıyla yerden minik bir dal parçası aldı ve ayın hizasına tutarak incelemeye başladı. Bu sırada kızın bakışlarını da üzerinde hissediyordu. Ama Alieer dalın üzerinde ince ve uzun parmaklarını dolaştırırken kıza ait hiçbir şey yoktu aklında. Sadece takip edildiği hissini veren bakışlarını hatırlıyordu arada sırada. Dalın ucundan bir kısmı soydu ve sadece taze ağaçlarda bulunabilecek maddeye rastladı. Sonbahara ait bir insan olarak dalın tamamıyla kurumamış olmasına yüzünü buruşturdu ve başparmağını dalın tam ortasına yerleştirerek dalı ortadan ikiye böldü. Yattığı yerden doğruldu ve iki parça dalı göle doğru fırlattı. Ardından kıza döndü. Kız Alieer’a bakmaktan vazgeçip düşüncelere dalmıştı. Arada sırada saçlarıyla oynuyordu. Alieer onun kendine yarattığı bu huzuru bölerek sordu;
-Eee Arianna? Burada ne işin var? Kız dalgınlık halinden kurtulmuş ve hafifçe de şaşırmıştı. Alieer sorusunu sorduktan sonra yeniden çimenlerden yapılmış yatağına gömüldü ve bir yandan ayın kayboluşunu seyrederken bir yandan da kızdan bir cevap bekledi.
En son Alieer V. Eldricht tarafından Cuma Tem. 29, 2011 1:46 am tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi | |
| | | Arianna Bennet Harrison Jewell | III. Sınıf
Mesaj Sayısı : 161 Kayıt tarihi : 24/07/11 Gerçek Yaşı : 29 Nerden : NY
| Konu: Geri: To close a day, in my way Çarş. Tem. 27, 2011 10:12 am | |
| Arianna'nın onu tanıması kızı şaşırtmışa benziyordu. Aslında şaşırması normaldi. Diğer insanların aksine Arianna bir kez konuştuğu veya hakkında bir şey duyduğu birisini asla unutmazdı. Hafızasının oldukça güçlü olması çoğu zaman Arianna'nın yararına oluyordu. Bazen de insanları tanısa bile tanımamazlıktan gelmekte ustaydı. Bir baş belası gördüğünde Arianna anlardı ve hızla arkasına dönüp gitmesi gerektiğini de bilirdi. Ortamına, durumuna ve kişisine göre davranmak Arianna için oldukça kolaydı. Bu duruma alışmıştı. Onu görmezden geleni oda görmezden gelirdi. Ondan nefret edene o da aynı karşılığı verirdi. Hayat adil değildi ve Arianna kendi çapında adaletini sağlamaya çalışıyordu. Çoğu zaman başarılı olmuştu. Çoğu zamanda statü farkına yenilmek durumunda kalmıştı. Statüsü yüksek olsa da ondan yüksek olanlar da vardı ve bazen bu duruma boyun eğmek gerekirdi. Bu Arianna için çok zor olsa bile.
Alieer adını tekrarlayınca onu tanıdığını düşündü; fakat sonra zaten adını söylediğini ve muhtemelen onunda bunu tekrar ettiğini düşündü. Sarhoşluğun verdiği hafif zihin bulantısı hala gitmemişti anlaşılan. Az önce ne dediğini bile hatırlamakta güçlük çekiyordu. Alieer eline aldığı bir dal parçası ile oynarken Arianna'da kendisini düşüncelerinin akışına bıraktı. Yarın, yani aslında bugün, uyandığında büyük bir baş ağrısı çekeceğini biliyordu. O son bardağı içmemeliydi. Hem aynı terane. Bir daha ki sefere bunu ayıkken düşünmeyi deneyecekti. Sarhoş olduktan sonra 'O son bardağı içmemeliydim,' demenin bir manası olmuyordu. Gökyüzündeki yıldızlara bakarken hayal dünyası devreye girmişti bile.
Hayal dünyası devreye girince ne var ne yok her şeyi hayal edip düşünebilirdi. Sanki bu engellenemeyen bir... Tamam uygun bir benzetme bulamamıştı; ama engellenemeyen bir şeydi işte. Bazen birisi uzaktan kumandaya basıyormuş gibi aniden başka bir düşünceye kayıveriyordu zihni. Hele şu an ki gibi sarhoşken her şey daha da karmaşık bir hale gelmişti. Arada kendine geliyor ve Alieer'a bakıyordu. Anlaşılan şu an konuşma havasında değildi. Aslında Arianna'da pek konuşmazdı; ama bu uzun sessizlikler onun bir tuhafına gitmeye başlamıştı. Bunu kafasına pek takmamaya çalışarak bakışlarını tekrardan ondan alıp bu sefer göle doğru çevirdi. O sırada aklına annesi geldi. Telefonu kapatmakla pek iyi etmemişti; ama şu an bir tartışma kaldıracak durumda değildi. Bunu mümkün olduğunca ertelemeye çalışıyordu. Ne kadar erteleyebilirse artık.
Alieer'ın sesiyle derin düşüncelerinden sıyrıldı. "Eee Arianna? Burada ne işin var?" Harika bir soruydu. Bazılarına göre gayet basit bir soru olabilir; ama Arianna'ya göre bu yanıtlaması zor bir soruydu. Kıza ne diyebilirdi ki? 'Ah, olan pek bir şey yok aslında. Sadece az önce bir adamın kafasında bardak kırdım ve annem zilyonuncu kez beni arıyorken telefonu yüzüne kapattım. Daha sonra da telefonu kökten kapatmam da cabası.' Klasik ergen sorunları gibi görünebilir; ama Arianna annesinin bu baskıcı tavırlarından sıkılmıştı ve buna bir son vermeliydi. En kısa zamanda.
Elini, sarı saçlarının arasından geçirip derin bir nefes aldı ve kıza doğru düzgün bir cevap vermeye çalıştı. "Aslında biraz kafa dağıtmak için buradayım. Gerçi kendi kafamı dağıtmak yerine, başkasının kafasını dağıttım ya, neyse." Harika, yine saçma sapan konuşmuştu. Tam anlamıyla sarhoş bile sayılmazdı. Pekala, belki birazcık. Sıkıntılı bir şekilde iç çekip tekrar konuşmaya çabaladı. "Affedersin, saçma sapan dertlerimle senin de canını sıktım. Merak etme, birazcık daha oturup gideceğim," dedi ve bir daha konuşursa lanetleneceğini düşünmeye başladı. Sarhoş ya da sarhoşumsu(!) olduğunda onu bir odaya falan kapasalar çok iyi olacaktı.
Aslında pek sarhoş olup, kendini etraftan toplatan ya da sabah tanımadığı bir erkeğin yatağında kalkan bir tip değildi. Tamam, sadece bir kere bu başına gelmişti ve ondan sonra, bu geceye kadar, tek başına bir şeyler içmemişti. Gerçekten iğrenç bir durum. Ya kıllı, iğrenç ve kokuşmuş bir herifin yanında uyansaydı? Bu gerçekten skandal olurdu. Zaten o günden sonra kendine çeki düzen vermeye karar vermişti. Tabii çok fazla başarılı olduğu söylenemezdi. En azından tanımadığı birinin yanında uyanmıyordu artık. | |
| | | Alieer V. Eldricht Harrison Jewell | III. Sınıf
Mesaj Sayısı : 114 Kayıt tarihi : 27/06/11 Nerden : Gezgin takılıyor kızımız
| Konu: Geri: To close a day, in my way Çarş. Tem. 27, 2011 2:53 pm | |
| Kız, Alieer’ın kendisine söylediklerini pek fazla umursamadan gökyüzüne bakmaya devam ediyordu. Aklında kalanlar sadece tereddütlü ve sarhoş bir kızın laflarıydı. Ama Alieer laflarının bir kısmına takılarak anında yattığı yerden doğruldu. Şiddetle alakalı konuların her zaman ilgisini çeken bir yanı olmuştu. Aslında şiddetten en uzakta büyütülmüş sayılı insanlardan birisiydi. Küçükken dışarıya bile çıkmaz sadece odasında oturup gökyüzündeki yıldızları resmetmekle yetinirdi. Gündüzleri bile gördüğünü iddia ederdi yıldızları… Yazmayı ilk öğrendiğinde kaleme aldığı ilk şeyde yıldızların hikâyesi olmuştu. Alieer’ın dünyasında yıldızlar yalnız değildi. Çünkü onları seven aileleri vardı… Alieerınki gibi… Alieer ailenin ne kadar boş bir kavram olduğunu öğrendiğinde ise onlarda aileleri olan birer çocuktan yalnızlığa sürgün edilmiş birer insanlara dönüştüler. Alieer yıldızlara dalıp gitmişken hüznün gözlerine yerleştiğini hissedebiliyordu. Bu yüzden hemen kendini toparladı ve karşısındaki kıza dönerek hızlı bir şekilde birkaç kelime sarf etti; -Kafa dağıtmak güzeldir. Dedi ve ekledi; -Hele ki söz konusu başkasının kafasıysa...
Kızın, Alieer’a olan bakışları biraz garipleşmişti. Büyük ihtimalle gece gece rastlamak için en kötü kişiyi seçtiğini düşünüyordu. Haklı olabilirdi de… Alieerdaki değişken yapının en çok su yüzüne çıktığı dakikalardı geceler. Kimi zaman kendisi bile hissedemiyordu beyninin hâkimiyetini… Ne düşündüğünü bile bilmeden yaşıyordu bu zamanları. Bazen kardeşini düşünüyordu, yanında. Bazen de onun elinden kayıp gittiği anları… İçindeki sesler onu kurtarabileceği hâlde kurtarmadığını fısıldıyordu geceleri. Kaderde Alieer’ın omuzlarına yüklüyordu bütün sorumluluğu… Sorumsuz bir ebeveyn gibi davranan kaderin tek yaptığı buydu zaten. İlk önce insanları aldatır, yanlış yolara sürükler sonra da onları ölüme mahkûm ederdi. Bütün suç ise bunu görüp sesini çıkarmayan insanların olurdu. Oysa Alieer o insanlardan bile değildi. Sadece sevgiyle vicdanı birbirine karıştıran bir akılsızdı.
Karşısındaki kız uzun bir süre sessizliği koruyunca Alieer işaret parmağıyla onu da gökyüzüne bakmaya davet etti.-İki insanın birbirini tanıması için gerekli olan bütün ayrıntıları geçtiğimize göre artık sıra yıldızlardan konuşmakta.Dedi kaşlarını yukarı doğru kaldırarak. Bütün insanların her sahnede defalarca yıldızlardan konuşması beynine bu klişeyi tekrarlama isteği doğuruyordu. Büyük ihtimalle küçük ayı takımyıldızından bir yıldız gösterdi kızın suskunluğuna meydan okuyarak. –Aslında ben astrolojiyle ilgili pek fazla şey bilmem ama onun hikâyesini biliyorum. Hafifçe duraksadı. –Onun ismi Mathilde… Hatırladığım kadarıyla İngiliz. Hayata sürekli “neden kendisine değer veren insanlar bulamadığını” soruyor. ...Ve hayatta ona her seferinde ikinci bir soru soruyor; “Sevgili kızım, peki sen değer görmek için ne yaptın?” Mathilde bu soruyu her defasında kendi içinde cevaplıyor; “Sadece yalnızlığımda oturup bekledim… Yapabileceğim tek şeyi yaptım.” Hayat bu cevaba kızıyor her seferinde. Mathilde’ye “Peki gökyüzündeki evine ilk yerleştiğin zaman, o zaman elindeki insanların seni bırakmaması için ne yaptın?” “Sadece gitmek isteyenlere izin verdim.” Diyor her seferinde Mathilde. Çünkü biliyor ki gitmek isteyeni yanında tutmasının hiçbir faydası yoktur. Hayat ise bu cevaplara karşın onu her gece yeniden yalnızlığa yollamakla yetiniyor.
Alieer hikâyeden çıkabildiğinde sadece “Sence de Mathilde’ye olanlar haksızlık değil mi?” diye sormakla yetindi. Küçükken okuma kitabında duyduğu tek isimdi Mathilde… Bu yüzden hikâyesinin de kahramanı olmuştu. Hikâye kitabındaki Mathilde kendi hikâyesinin aksine şişman bir kadındı ve insanları üzecek türden şeyler yapıyordu. Kimi zaman yalan söylüyor kimi zaman da insanların huzurunu bozmak için etrafta dolaşıyordu. Ama en sonunda diğer masal kahramanlarından farksız olarak açgözlülüğü yüzünden ölüyordu. Alieer böyle bir karakteri hikâyesine almayı pek fazla istememişti ama ölümle yalnızlığı bağdaştırdığından önündeki en iyi örnekti. Ona da bir aile dilemişti küçükken…
Yattığı yerde yüzükoyun döndü ve ayaklarını hafifçe sudan çıkardı. Birkaç damla çıplak ayaklarından damlarken Alieer yıldızları boş vermiş, sadece çimenlerin üzerinde garip şekiller çiziyordu. Arada sırada şekli bozan birkaç ot parçasını yoluyor ve rüzgâra bırakıyordu. En sonunda çimenlerde yaptığı eserini tamamladı ve gururlanarak baktı. Bu ruhundaki yaşamın resmiydi ve kesinlikle Alieer dan başka birisi tarafından anlaşılmazdı… - OUT:
Rp'yi yazarken bir şekilde kendimi de deli gibi hissettim
En son Alieer V. Eldricht tarafından Cuma Tem. 29, 2011 1:45 am tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi | |
| | | Arianna Bennet Harrison Jewell | III. Sınıf
Mesaj Sayısı : 161 Kayıt tarihi : 24/07/11 Gerçek Yaşı : 29 Nerden : NY
| Konu: Geri: To close a day, in my way Perş. Tem. 28, 2011 11:04 am | |
| Arianna, yine düşüncelere dalmışken yanındaki kızın aniden doğrulması üzerine tüm dikkati ona kaydı. Gerçekten garip birisiydi. Onunla pek konuşmuşlukları yoktu. Aslında hiç yoktu. Biraz dengesiz olduğunu itiraf etmeliydi. Bir an umursamaz görünürken diğer an tüm ilgisini size yöneltiyordu. Anlaşılan şimdi de Arianna'nın söylediği bir şeyler dikkatini çekmişti. Alieer, bir süre dalgın bir şekilde durdu. Sonra Arianna'ya döndü ve hızla konuşmaya başladı. "Kafa dağıtmak güzeldir. Hele ki söz konusu başkasının kafasıysa." İlk baş Arianna, kıza garip garip baktı. Sonra da istemsizce gülümsedi. Gerçekten tuhaf birisiydi.
Arianna'da pek normal sayılmazdı. Sarı saçları ve mavi gözleriyle bir Barbie bebeği anımsatıyordu; fakat bu görünüşün altında çok daha farklı biri yatıyordu. İçerisinde asi, çılgın ve eğlenmeyi seven bir kız vardı. Kavga etmesi gerektiğinde eden, susması gerektiğinde de susmasını bilen birisiydi. Sinirlenince bir şeytana dönüşse bile saçma sapan bir adalet anlayışı vardı. Birisini haklı gördüğü zaman sonuna kadar onu savunurdu. Karşısında hiç ters düşmek istemeyeceği biri olsa bile. Çoğu kişi Arianna'yı ilk görüşte sessiz sakin kendi halinde bir kız sanırdı. Onu tanımaya başladıklarında da aslında öyle biri olmadığını fark ederlerdi.
Arianna silkindi ve bu düşünceleri zihninden attı. Yine saçma sapan şeyleri düşünmeye başlamıştı. Biraz uyusa çok iyi olacaktı. O gözlerini ovuştururken Alieer'da dikkatini ona vermesini istercesine parmağını gökyüzüne çevirerek konuşmaya başladı. "İki insanın birbirini tanıması için gerekli olan bütün ayrıntıları geçtiğimize göre artık sıra yıldızlardan konuşmakta." Arianna şaşkınlıkla ve merakla kafasını yıldızlara doğru çevirdi. Yıldızları her zaman büyülü bulurdu. Milyonlarca hatta katrilyonlarca kilometre uzakta kendi hayatlarını yaşıyorlardı. Arianna, küçükken onların canlı olduğunu düşünürdü. Tabii izlediği bir filmin de bunda etkisi büyüktü. Kendi kendine gülümsedi ve Alieer'ın anlatmaya başladığı hikayeyi dinledi.
Alieer bir yıldızı gösterdi ve konuşmasına başladı. "Aslında ben astrolojiyle ilgili pek fazla şey bilmem ama onun hikâyesini biliyorum." Alieer'ın duraksama anında, Arianna'da yıldızı inceledi. Bir yıldızdı işte, sıradan; ama Arianna'ya göre onda binlerce sır gizliydi. İşte arada böyle garip şeyler düşünürdü. Alieer sözlerine devam ederken, Arianna elinden geldiğince dikkatini ona vermeye çalıştı. Gözlerini kapanmak için can atıyordu. "Onun ismi Mathilde… Hatırladığım kadarıyla İngiliz. Hayata sürekli 'Neden kendisine değer veren insanlar bulamadığını' soruyor. ...Ve hayatta ona her seferinde ikinci bir soru soruyor; 'Sevgili kızım, peki sen değer görmek için ne yaptın?' Mathilde bu soruyu her defasında kendi içinde cevaplıyor; 'Sadece yalnızlığımda oturup bekledim… Yapabileceğim tek şeyi yaptım.' Hayat bu cevaba kızıyor her seferinde. Mathilde’ye 'Peki gökyüzündeki evine ilk yerleştiğin zaman, o zaman elindeki insanların seni bırakmaması için ne yaptın?' 'Sadece gitmek isteyenlere izin verdim,' diyor her seferinde Mathilde. Çünkü bilir ki gitmek isteyeni yanında tutmasının hiçbir faydası yoktur. Hayat ise bu cevaplara karşın onu her gece yeniden yalnızlığa yollar." Alieer hikayesini bitirdikten sonra Arianna'ya “Sence de Mathilde’ye olanlar haksızlık değil mi?” diye sordu.
Arianna, ne cevap vereceğini bilemedi. Normalde olsa, yani kafası bulanık olmadığı bir an, bu soruya oldukça güzel bir cevap verebilirdi; fakat şimdi beyni odaklanmasına engel oluyordu. Yine de Mathilde kendi kaderini belirlemişti. Gitmek isteyeni asla yerinde tutamadığınız bir gerçekti; fakat gitmek isteyen belki de kalanın ona engel olmasını istiyordu. Ufacık bir 'gitme,' bile onun gitmesine engel olacaktı. Tabii bu Arianna'nın fikriydi. O her zaman olaya farklı bir bakış açısıyla bakardı. Bazen insanlara kendini bu yüzden anlatmakta güçlük çekerdi.
Arianna, kıza cevap vereceği sırada kızın yıldıza olan ilgisini tamamen yitirdiğini ve yüzükoyun dönüp çimenlerle uğraştığını gördü. Bir şeyler çiziyor gibiydi; fakat yaptıklarına Arianna bir anlam veremedi. Tekrardan yıldıza baktı ve kızın muhtemelen unuttuğu sorusuna cevap verdi. "Bakış açısına göre değişir. Belki de hayat onu yalnızlığa mahkum etmedi de o yalnızlığı seçti." Bir an için Arianna kızın anlattıklarını doğru anlayıp anlamadığını sorguladı. Belki de kafasındaki bulanıklık yüzünde tamamen saçma bir cevap vermişti. Kim bilir? Arianna, sessizlik içinde geçen bir kaç dakikanın ardından kıza bir soru yöneltti. "Peki ya sen Alieer? Sen neden buradasın? Yoksa sende mi kafa dağıtıyorsun?" Sözlerinin ardından gelen hıçkırığa engel olamadı. Yorgunluk, sarhoşluk ve uykusuzluk bir arada çekilmiyordu. Kıza "Affedersin," dedikten sonra soruyu cevaplamasını bekledi. | |
| | | Alieer V. Eldricht Harrison Jewell | III. Sınıf
Mesaj Sayısı : 114 Kayıt tarihi : 27/06/11 Nerden : Gezgin takılıyor kızımız
| Konu: Geri: To close a day, in my way Cuma Tem. 29, 2011 1:45 am | |
| Alieer eserini seyrederken hayatla konuştuğunu duyabiliyordu. Her seferinde soruyordu ama cevaplar hep aynıydı. Gözleri birden donuklaştı. Kafasını hafifçe yana yatırdı ve sanki hayat onu terk edip gitmiş gibi alıngan bir şekilde baktı. Oysa sadece rüzgâr çıkmış ve çimlerin yönünü eski haline getirmişti. Alieer’ın şekle uygun olması için kopardığı birkaç tane çim parçası da rüzgârla birlikte uçmuştu. Alieer kafası yana eğik bir şekilde onların gidişini izledi. Tekrar ayağa kalktı ve ardından kafasını toparlayarak kızın söylediklerini dinlemeye çalıştı. Hâlâ hayatla konuşmamış bir kızın sözleriydi bunlar. Ne kadar iyi kalpli olsa da insanları mutlu etmek için elinden bir şey gelmeyen hayatla hiç karşılaşmamıştı. Alieer ona sanki haline üzülüyormuş gibi baktı. Bütün davranışları gece yüzünden iyice dengesizleşmişti. Kıza uzun bir süre cevap vermeden bakınca kız bu sefer sorular sormaya başlamıştı. Alieer kafasını hareket ettirerek kızın yüz hatlarını iyice ezberlemeyi planlıyordu. Sarının parlaklığı ve gecenin karanlığıyla gölgelenmiş gözler… Onu tanımlamak için aklına başka hiçbir şey gelmiyordu. Hafifçe kafasını çevirerek kendi saçlarına baktı ve bir süre aklında kalmış birkaç soruya anlam vermeye çalıştı. Neden buradaydı? Cevap fazlasıyla basit ama kabullenilmeyecek kadar karmaşıktı. Yine de bir şeyler söyleme ihtiyacı hissederek kıza doğru döndü ve hikayesiyle ilgili bir şeyler söylemeye koyuldu; -Sen hiç zaten gitmeyi kafasına koymuş birine dur dedin mi Arianna. Kız tam karşı çıkacaktı ki parmaklarını kendi dudağını üstüne getirerek onu susturdu; -Şşhh… Cevabı zaten biliyorum. Tıpkı senin buraya neden geldiğimi benim bile bilmediğimi bilmen gibi... Dışarıdan bakıldığında tam korkulmalık bir yapısı vardı bu gece… Karşısındaki kız da büyük ihtimalle birkaç dakikaya kaçıp giderdi. Bunun bilinciyle Alieer bir süre sadece boş bakışlar atmakla yetindi. Ardından kendini güvende hissetmek istermişçesine bacaklarını göğsüne çekti. Kafası Alieer’In yönlendirmesi bile olmadan dizlerinin üstünü en güven verici yer olarak ilan etmişti. Yıldızlara baktı ve Mathilda’nınkinin aksine aşırı derecede parlayan bir yıldızı diğerlerinin arasından seçmeye çalıştı. Bu çabalarının arasında sürekli gözlerini kısıp yıldızı bir insanmış gibi inceliyordu. Bu kadar uzaklıktan sadece parlaklığını görebilirdi diğer insanlar… Alieer ise sanki yanındaymış gibi her detayını hissediyordu. Öne sürülen klişelerin aksine bunun insanın görmek için bakıp bakmamasıyla hiçbir alakası yoktu. Bu sadece insanın ruhuyla alakalıydı. Alieer yıldızlarda gezegenlere benzer şeyler görmüyordu. Sadece kendisini ve değer verdiklerini görüyordu. Ellerinden birisini sanki yıldıza dokunabilecekmiş gibi kaldırdı ve elini onun yanında hayal ederek parmaklarını boşluğu üzerinde gezdirdi. Yanındaki kız sanki bir açıklama bekliyormuş gibi dakikalardır Alieer’a bakıyordu. Oysa Alieer’ın biraz önce söylediklerine dair hiçbir açıklaması yoktu. Bu yüzden konuyu bambaşka bir yere sürükledi; -Aslında bütün hepsi bizim suçumuz. Sırf kendi halimize şükretmek için orada yalnız olduklarına o kadar çok inanıyoruz ki… Hayat bile insanların inançlarına karşı duramaz…
Alieer bunları söyledikten sonra ayağa kalktı ve elini tutması için Arianna’ya uzattı. Kızın da kalkmasına yardım ettikten sonra “Biraz yürümek ister misin?” diye sordu ve terliklerini almaya tenezzül bile etmeden nemden dolayı sırılsıklam olmuş çimlerde yalınayak yürümeye başladı. Güneş yavaş yavaş gölün üzerinden doğuyordu. Alieer yıldızların gidecek olmasına fakat güneşin doğması kızın da gidecek olmasına işaret olduğundan yalnız kalabilecek olmasına seviniyordu. Yıldızlar tamamıyla yok olmadan, biraz önce incelediği en parlak yıldızı gösterdi ve yeni bir hikâyeye başladı; -Onun ismi Loure. Aslında bunun pek bir önemi yok çünkü insanlar onun parlaklığını izlemekten adını asla sormuyorlar… Ve o son gösterisini insanoğluna yaparak ölüyor. İnsanlar ise onun ölümünü gördükleri halde bundan zevk alıp izliyorlar. Ölmesini engellemek için hiçbir şey yapmadan… Çünkü biliyorlar ki ellerinden hiçbir şey gelmeyecek yok oluşa karşın. Çok çaresiziz Ari. O son anlarında bile parlıyor ama biz onun bize yaptığı lütufu göremeyecek kadar çaresiziz. Kardeşinin adını bir anlığına bile olsa anmak kalbini acıtmıştı genç kızın. Yanından yürüyen kızın koluna girdi. Kızın her dakika daha fazla şaşırıp daha fazla anlayışa yönelen bir hali var gibiydi. Alieer onun birkaç dakikasının ne kadar uzadığını düşünerek saatine baktı. Saat beş buçuk olmuştu ve barlardan çıkan bütün New York halkı sokaklarda olmalıydı. Alieer eve şimdi dönerse kalabalığa kalacağını bildiğinden zamanını değerlendirmek için kıza bir soru sordu; -Sence acı çekiyor mudur Ari?
| |
| | | Arianna Bennet Harrison Jewell | III. Sınıf
Mesaj Sayısı : 161 Kayıt tarihi : 24/07/11 Gerçek Yaşı : 29 Nerden : NY
| Konu: Geri: To close a day, in my way Cuma Tem. 29, 2011 10:06 am | |
| Kız Arianna'nın sorusuna cevap vermeden bir süre onu süzdü. Sanki nasıl göründüğünü inceliyor gibiydi. Arianna sabırla bir şeyler söylemesini bekledi. Garip bir tip olduğu için ne söyleyeceğini önceden kestiremiyordu. "Sen hiç zaten gitmeyi kafasına koymuş birine dur dedin mi Arianna?" Arianna tam itiraz edecekti ki kız ona engel oldu. Engel olmasa bile Arianna bir şey söyleyemeyecekti muhtemelen. "Şşhh… Cevabı zaten biliyorum. Tıpkı senin buraya neden geldiğimi benim bile bilmediğimi bilmen gibi..." Kızın konuşmalarına anlam verecek bir ruh halinde değildi Arianna. Bir yandan uyumak isterken bir yandan da eve gitmek istemiyordu. Ne yapacağını şaşırmış vaziyetteydi. Bir de Alieer böyle kafa karıştırıcı konuşunca Arianna bayılacak gibi oluyordu. Aslında normalde algılama problemi çeken birisi değildi; ama bu gece gerçekten kötü bir geceydi. Daha doğrusu sabah.
Arianna, kızın ona bir açıklama yapmasını bekliyordu; ama kız dikkatini tekrardan gökyüzüne vermişti. Arianna'da cevap beklemek yerine derin düşüncelere daldı. Gerçi hala bir şeyler söylemesini de ummuyor değildi. Arianna eve gidince karşılaşacağı felaketi düşündü. Annesi muhtemelen çıldırmıştı ve ona vereceği cezaları düşünüyordu. Sanki Arianna bu cezaları uygulayacakmış gibi. Annesinin bütün bu Arianna'yı dize getirme çabaları boşunaydı. Arianna halinden memnundu. Kısıtlanmaya gelemezdi. O özgür ruhlu bir kızdı. Onu kısıtlamak isteyen kişi annesi olsa bile buna engel olurdu.
Arianna yıldızlara olan bütün ilgisini yitirmiş bunları düşünürken Alieer'ın sözleri onu tekrardan konuya geri döndürdü. "Aslında bütün hepsi bizim suçumuz. Sırf kendi halimize şükretmek için orada yalnız olduklarına o kadar çok inanıyoruz ki… Hayat bile insanların inançlarına karşı duramaz..." Sözlerinin ardından ayağa kalktı ve Arianna'nın da kalkması için elini uzattı. Elini tutup ayağa kalkan Arianna onun yürüme teklifini kabul etti. Biraz yürümek açılmasını sağlayabilirdi. Kız, ardında bıraktığı terlikleri umursamadan yalın ayak çimenlerin üzerinde yürüyordu. Arianna ise topuklu ayakkabılarını eline aldı ve onun yanında yürümeye başladı.
Yürürken bir yandan da yavaş yavaş kaybolmaya yüz tutmuş yıldızlara bakıyordu. O sıra da Alieer başka bir hikaye anlatmaya başladı. "Onun ismi Loure. Aslında bunun pek bir önemi yok çünkü insanlar onun parlaklığını izlemekten adını asla sormuyorlar… Ve o son gösterisini insanoğluna yaparak ölüyor. İnsanlar ise onun ölümünü gördükleri halde bundan zevk alıp izliyorlar. Ölmesini engellemek için hiçbir şey yapmadan… Çünkü biliyorlar ki ellerinden hiçbir şey gelmeyecek yok oluşa karşın. Çok çaresiziz Ari. O son anlarında bile parlıyor ama biz onun bize yaptığı lütufu göremeyecek kadar çaresiziz." Arianna, onun yıldızdan değilde sanki gerçek birinden bahsediyor olabileceğini düşündü. Alieer sanki ondan destek almak istercesine koluna girdi. Arianna bu kızın dengesiz olduğunu düşünüyor olabilirdi; ama artık daha çok ona karşı anlayışlı hissetmeye başlamıştı. Başından neler geçtiğini Arianna hayal bile edemiyordu. Sanki çok üzücü şeyler yaşamış gibi görünüyordu.
Güneş, ışıklarını yavaş yavaş gökyüzüne yayarken Alieer'ın sesi tekrardan duyuldu. "Sence acı çekiyor mudur Ari?" Arianna ona doğru düzgün bir cevap vermek istiyordu. Sanki hayatı buna bağlıymış gibi. Bir süre sessizliğini korudu ve kafasını toplamaya çalıştı. En sonunda konuşmaya başladığında cevabının kızı rahatlatmasını umdu. "Bilemiyorum, Alieer. Belki de huzurludur. Yaşayacağını yaşamıştır ve artık gidecek olmanın verdiği huzur vardır. Ölüm her zaman kötü değildir. Tamam, sevdiklerimiz gideceği için üzülüyor olabiliriz; ama ben her zaman onlarla tekrardan bir araya geleceğimizi düşünmeyi tercih ediyorum." Arianna fazla iyimser konuştuğunuz düşünmeye başlamıştı; ama gidenin arkasından ağlamak onu geri getirmez. Bunun yerine onunla tekrardan bir araya geleceğimi düşünerek kendimizi avutabiliriz en azından.
Arianna tökezleyince kızın koluna tutunmak zorunda kaldı. Artık gittikçe güçsüz kalmıştı. Gerçekten derin bir uykuya ihtiyacı vardı. "Ben artık gitsem iyi olacak. Yoksa birazdan yere çakılıp kafamı dağıtacağım." Biraz duraksadıktan sonra konuşmaya devam etti. "Aa, bir dakika amacımızda kafa dağıtmaktı değil mi?" Daha fazla saçmalamadan çenesini kapasa iyi ederdi. Gerçi yanındaki kızın bu saçma salak cümlelerine kafa yoracağını da düşünmüyordu. "Açık konuşmak gerekirse biraz garip olsan da iyi bir insansın Alieer. Tanıştığıma gerçekten memnun oldum. Ayrıca her zaman böyle saçma konuşmam. Biraz kafam bulanık galiba," dedi ve kıza içten bir şekilde gülümsedi. Kafasında onu üzüntü veren her neyse unutmasını diledi. Tabii, unutması imkansızdı; ama en azından bir süre onu düşünmeye ara verebilirdi. | |
| | | | To close a day, in my way | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |