''Selam Kuzey. Ben Lucy. Aslında Arianna Lucy. İstediğini kullanabilirsin.''
Arianna, askılı mini elbisesi ona ne kadar da çok yakışmıştı. Bacaklarına bakmamak için uğraşsamda gece boyunca gözlerimi alamayacağımı şimdiden kestirebiliyorum ama bunu onu rahatsız etmeyecek şekilde yapmayı planlıyorum. Ne diyorum ben? Sanki içimde bir başkası var. Bu Kuzey değil! İçkinin etkisinden olsa gerek kıza daha da yaklaşmamı söylüyordu içimden bir ses. İçimde ki sesi dinledim ve yaklaştım.
Sheila'yı da ilk gördüğümde böyle bir elbisesi vardı üzerinde. Rengi maviydi. Takılarının, ayakkabasının rengini söylemiyorum bile. Ezberlemiştim adeta onu o gün. Yine buradaydık. Ben oturuyordum ve o önümde başka bir masaya yürüyordu. O yürüdüğü birkaç dakika, onu ezberlemem için yetmiş hatta artmıştı bile. Belki de bu yüzden bu kıza şuan o kadar yakın hissediyordum. Belki de şuan onu Sheila gibi düşlüyordum. Kim bilir?
Benim üzerimde ise başta ki iki-üç düğmesi açık olan mavi bir gömlek ve kot pantolon vardı. Kravatım ise tamamen aksesuar amaçlı takılmıştı. Güzel şeyler seçemediğim için bu konuda kardeşimden yardım alıyordum. Onun zevkine gerçekten çok güveniyorum.
"Merhaba Arianna. Beni tanıyormuşsun zaten tanıştığıma memnun oldum." dedim ve içtiğim şeyin berbat kokusu ona ne kadar haz verir bilemeden nefesimi yavaşça üfledim. Ufak bir sessizliğin oluşmasına neden olmuştu yaptığım şey. Sessizliği bozmak için devam ettim. "Sanırım Arianna'yı kullanacağım." içten bir gülümsemeyle. "Benim de iki ismim var. Tahmin ettiğin gibi biri annemin koyduğu Kuzey ismi, diğeri de babamın koyduğu Henry ismi. Dedemin ismiymiş eskiden her neyse işte. Sende istediğini kullanabilirsin." Daha bu bir başlangıçtı benim için. Onun da beni isteyip istemediğini hareketleri ve tavırlarından anlayıp ona göre davranacaktım.
"Ne içersin?"