| | Lingering | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Gisela Müller NYU | I. Sınıf
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 12/02/11
| Konu: Lingering Paz Mart 06, 2011 4:06 am | |
| OYUNCULAR Montel Tristan Porter - Gisela Müller Konu: Beden Eğitmeni Porter ile tenis turnuvalarına katılan Gisela Müller'in çalışma sırasında yakınlaşmaları.Tenis kortlarının sevilecek bir tarafı da tertemiz havasının rahatlıkla içe çekilecek şekilde olmasıydı. Yapma çimlerin çıkardığı çıtırtılar dışında etraf sessizliğe boğulmuş gibiydi. Tenis sahasında kimselerin olmaması, bu sessizlik, etraftaki insanların yalnızca okul sınırlarının dışında olması ve tenis kortuna göz ucuyla bile bakmamış olmaları şu sıralar tenise duyulan ilginin hızla yerle bir olduğunun kanıtıydı bir nevi. Gisela okulun tenis oynayan kızları arasında parmakla gösterilenlerden biriydi ki bu yüzden okullar arası tenis turnuvasına Bay Porter ilk olarak Gisela'yı çağırmıştı. Gisela teklifini kabul etmiş ve tenis kortunda buluşmak üzere anlaşmışlardı profesör ile. Gisela bu tipte gelen her öneriye hemen karşılık veriyordu, kendini geliştirmek konusunda fazlasıyla hırslı olmasından kaynaklanıyordu bu. Her türlü aktiviteye ve sosyal faaliyetlere katılıyor, zamanını böyle değerlendirmeyi tercih ediyordu. 1 ay sonra da bir dans yarışmasında aynı lisede olduğu Mike Pysean ile partner olacak ve en iyi şekilde yeteneklerini sunacaklardı. Durum böyle iken araya tenisi sıkıştırmak onu belki de zorlayacaktı. Fakat başka biri bu teklifi sunsaydı kabul etmeyebilirdi, Montel okulda herkes tarafından sevilen bir öğretmendi. Sevecendi, mizah yeteneğine sahipti ve en önemlisi yakışıklıydı. Gisela için değil, okuldaki bir nevi aç Manhattan'lı kızlar için bu gerçekten önemli olmalıydı. Okulda onlarca kızın ona sarkmasına rağmen onlara yüz vermemesi doğaldı, onun bir sevgilisi vardı ve birbirlerine oldukça sadık görünüyorlardı. Gisela, yaklaşık 15 dakikadır tenis kortlarının yanında bulunan sandalyelerde oturmuş, öğretmeni bekliyordu. Beklediği sırada birkaç alıştırma yapmış fakat sıkıldığı anda oturmuş ve raketiyle topu oturduğu yerden sektiriyordu. Gisela, tenis kıyafetlerini bulmakta zorlanmış, aylar önce gardrobunun en altına attığını hatırlayıp oradan çıkarmıştı. Tabii, bu kıyafetin tozlanmaması elde değildi. Uzun zamandır tenis oynamamanın eksikliğini her alanda yaşıyordu Gisela. Beyaz ve yakasında lacivert ayrıntılarıyla askılı bir bluz ve kısa, pileli gibi bir eteği uygun görmüştü çalışmak için. Fazla titiz olmasından dolayı tozları sürekli eliyle temizlemekten kaçamıyordu. Bu yüzdendir belki de, Tiger'larının kırmızı ve lacivert kısmı dışında kalan beyaz rengi tertemiz bir şekilde parlıyordu. Çok geçmeden Bay Porter görünür olmuştu ve koşar adımlarla Gisela'ya doğru geliyordu. Evet, spor kıyafetleriyle bütünleşmiş görünümü gerçekten mükemmeldi. | |
| | | Montel Tristan Porter Spor Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 19 Kayıt tarihi : 27/02/11 Gerçek Yaşı : 30 Nerden : Kadri'nin götürdüğü yerden.
| Konu: Geri: Lingering Ptsi Mart 07, 2011 6:18 am | |
| Uzun olmanın avantajlarından biri de, çoğu sporda başarılı olmaktır. Basketbol, voleybol vs. Tenis de bunlara dâhil bir spor dalı. Bunu, üniversiteyi bitirdiği zaman anlamıştı zaten. Çoğu sporda, kısalara göre daha başarılı, daha yetenekliydi. Sadece uzun olmak yetmezdi zaten. Yetenek ve zeka da gerekiyordu. Gisela'da bunlara sahipti. Bir kıza göre boyu, hiç de kısa sayılamayacak düzeydeydi. Ayrıca teniste başarılıydı da. Şampiyonalara katılmasını istiyordu T, ve katılacaktı da. İlk olarak çağırdığı kişiydi zaten. Diğerler, Gisela'nın yanına yaklaşabilecek düzeyde bile değildi onun gözünde. Başarılı olunması gerekiyordu ve olunacaktı da. Yine de, bu işe tüm günün ayıramıyordu Gisela. Yakında başlayacak olan dans yarışmasına da kayıt olmuştu ve ona da çalışması gerekiyordu. Bu kadar çalışmanın altından nasıl kalkacaktı bu genç kız? Ya gece çok geç saate yatacaktı, ya da hiç yatmayacaktı. Sonuçta tenis, büyük efor gerektiren bir spordu. Ayrıca, uzun süredir çalışmadığını da söylemişti. Eski hâline gelebilmesi uzun zaman alacaktı, ancak her zaman bir adım daha öne gitmiş olacaktı eskisinden. Yine de bazı endişeler tabi ki vardı ve bu endişeler, içini kemirmeden duramıyordu genç adamın. Ya yetişemezse diye düşünmeden edemiyordu. O kadar zaman geçmişti aradan, yeteneği körelmişti belki de. Yeteneğinin körelmesi, okulun sonu olabilirdi. Diğer okulları da incelemiş, oyuncuları gözlemlemişti. Gisela'dan kalır yanları yoktu. Hepsi de kendinden emindi ve sıkı bir antreman programları vardı. Derslerden izin almışlardı, yani çalışmak için bolca vakitleri vardı. Ek olarak, hepsi uzun süredir oynuyorlardı ki bu, çok büyük bir avantajdı. Hepsi antremanlı, hepsi disiplinliydi. Yine de, bu amaç uğruna elinden geleni yapacaktı genç adam. Aynı şeyi, Gisela'dan da bekliyordu açıkçası.
Tüm bunları düşünürken, üstünü giyiniyordu. Yeni aldığı eşofman takımını giydi, raketini aldı. Kortlara doğru koşmaya başladı. Zaten geç kalmıştı, yürüyerek zaman kaybedemezdi. Kortlar, okulun dışında, rüzgarın arada estiği ancak estiği zaman gürlediği bir yerdeydi. Hava sürekli temizdi. Gözlerden uzakta, sessiz ve sakindi. Günde pek ziyaretçisi olmazdı. Ancak bir veya iki kişi. O da nadiren. Bazen gözüne bile çarpmazdı insanların. Belki de bu yüzden, tenis şu anda bu durumdaydı. Pek sevilen bir spor olduğu söylenemezdi. İnsanlar kafasını o kadar futbola takmıştı ki, diğer sporlar unutulmaya yüz tutmuştu. Tenis, çoğu spordan daha fazla efor harcamanıza neden olurdu ve yeteri kadar antreman yapmazsanız, sakatlık kaçınılmazdı. Bu, çoğu bilir kişiler tarafndan onaylanmış bir şeydi ve doğruydu. Ancak yine de, oynadığınız zaman aldığınız zevk, hiçbir şeye değişilmeyecek türdendi. Bunları düşünürken, kortlara çok yaklaştığını fark etti. Zaten bir silüet de, tenis kortlarının yanında ki sandalyelere oturmuştu. Bu Gisela olmalıydı ve uzun süredir bekliyordu. Üstünde, beyaz ve yakaları mavi ayrıntılarla donatılmış bir askılı, altında ise pileli ve kısa bir eteği vardı. Yaşıtlarına göre daha olgundu. Vücut hatları tam yerleşmişti ve yüzünün, çekici bir güzelliği vardı. İnsan, dönüp bir kere daha bakmak istiyordu ona. Gerek konuşmaları, gerekse kişiliği, yaşını ele vermeyecek türdendi. Onu tanımayan biri, onun üniversiteli olduğunu düşünebilirdi. Her erkek gibi, genç adamın da ilgisini çekiyordu, çekmemesi elde değildi. Yanına yaklaştıkça, hızını azaltıyordu. En sonunda yanına ulaştığında durdu. Nefesi hızlanmış, kalbi hızlanmıştı. Düzensiz nefesinin düzeltmek için büyük çaba harcıyordu. Kesik kesik konuştu;
-Kusura bakma. Çok bekletmedim ya? | |
| | | Gisela Müller NYU | I. Sınıf
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 12/02/11
| Konu: Geri: Lingering Ptsi Mart 07, 2011 6:58 am | |
| 'Kusura bakma. Çok bekletmedim ya?' Ses tonundaki etkileyicilik Gisela'nın beklediği yaklaşık yarım saati bir anda silivermişti. Sıkılmış olduğunu belli etmemek adına en içten şekilde gülümsemeyle karşılık vermişti; 'Sorun değil.' Aralarında saçma bir bakışma geçmişti birkaç saniyelik. Bir an önce başlayalım ya da oturup biraz konuşsak ya gibisinden. Bu iki benzetme zıt yönlere çekse de konuyu Gisela gereksiz bakışmalarını bir kenara çekip sessizliği bozmuştu; 'Başlayalım isterseniz, pek vaktimiz yok sanırım.' dedi ve tenis kortunun başında yerini aldı. Bileklerinin kuvvetinin iyice zayıfladığı raketi tutuşundan ele veriyordu kendini. Uzun zamandır oynamamış olmasından dolayı hamlamış olsa da birkaç saatlik çalışmayla bunun üstesinden gelebileceğine emindi ya da öyle düşünüyordu işte. Montel de Gisela'nın yanına gelmiş ve Gisela'dan başlangıcı yapmasını bekliyor gibiydi. Elindeki raketi zorlukla kaldırıyordu Gisela. Bunu söylemekten her ne kadar çekiniyor olsa bile başlamadan önce nelerin yapılacağını planlamak gerekirdi. Belki de birkaç bir şey yapıp da bir kereliğine rencide olur, geçer biterdi. Bu yarışma için her ne kadar kendini zorlamak istemese de Porter'in ona güvenip de ilk önce onu seçmesi onu bu konuda frenliyordu bir nevi. Kendini yapmak zorunda olduğuna inandırmaya zorluyordu. Belki bu yarışma için uykusuz kalabilirdi. İki yarışmayı birden -biri tenis yarışması ise hem de- yürütmek gerçekten zordu. Fakat bunları bir kenara atıp artık başlamak gerektiğini düşünerekten 'Aslına bakarsanız, henüz topa yeterince sert vurmaktan bile acizim. Sizin için de sorun olmayacaksa sil baştan alsak diyorum?' dedi. Montel'in yüzündeki gülümsemeye hayran kalmıştı o an. Bu sevimli gülüşü bir evet olarak kabul etmiş ve elindeki raketi sıkıca kavramış onun da bir şeyler göstermesini beklemişti. Gisela geriye doğru bir adım atıyordu ki tam arkasındaki küçük çakıl taşına ayağı takılmıştı. Dirseği bükülerek yere düşmüştü hızlıca. Rezillik anıydı işte bu. Elindeki raket dizine çarpmış ve ciddi anlamda canını yakmıştı. Üzerindeki eteği iyice dağılmıştı ve utanç verici bir durumda olduğunu anlamak kaçınılmazdı. Gisela, hemen toparlanmaya çalışmış olsa da o anki hissettiği acıyla bunu yalnız başına yapabilecek olması pek de mümkün sayılmazdı. Başını yavaşça yukarı kaldırdığında Montel'in hayretler içinde kaldığını görerek bir kez daha kendini rezil hissetmişti. Evet, bu gerçekten çok itici bir durumdu. Bakışlarının acılı olmasını engelleyememişti ve basit bir benzetmeyle küçük, zavallı bir kediciğe dönüşmüştü birkaç saniye içinde. 'Dizim acıyor.' diyebilmişti yalnızca, utanç verici durumundan sıyrılamayacağını anlayınca. | |
| | | Montel Tristan Porter Spor Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 19 Kayıt tarihi : 27/02/11 Gerçek Yaşı : 30 Nerden : Kadri'nin götürdüğü yerden.
| Konu: Geri: Lingering Salı Mart 08, 2011 12:18 pm | |
| Kız, genç adamın geç kalmasını sorun etmemişti. Bunu söyledikten sonra, ikisi bakışmaya başladılar. Saniyelere sığmayan uzun ve anlamsız bir bakışmaydı bu. Ya başlayacaklardı ya da oturup konuşacaklardı. O türdendi yani. T, kızın ona karşı boş olmadığını biliyordu ki, o da ona boş değildi. Bu, hem vicdanen hem de hukuken suçtu. Hukuki yanı, kendinden yaşça küçük olması, ahlâki yanı ise, T'nin sevgilisi olmasıydı. Tamam, sevgilisini çok seviyordu ancak arada bir küçük* kaçamaklar da olmalıydı. Tam bu sırada, Gisela sessizliği bozmuş, fazla zamanları olmadığını ve başlamalarını önermişti. Elindeki raketle birlikte, yerini aldı. T'de yanına gitti ve başlangıcı yapması için beklemeye başladı. Daha tutuşundan, hamlaştığı belli oluyordu. Çok güçsüz ve çelimsiz bir tutuştu. Eski hâline, eski formuna ulaşması zaman alacaktı belli ki. Hevesliydi. Hevesli olmasa, bu işi kabul etmezdi. T, ne kızın hevesini kırmak, ne de çok yumuşak davranmak istiyordu. Çalışmalıydılar, evet ama bu onu öldüresiye antreman yaptıracağı anlamına gelmiyordu. En azından o öyle düşünüyordu. Umuyordu ki yakında düzelirdi. Bu zaman zarfına kadar, çok sıkı bir antremana ihtiyacı vardı.
Bu sırada Gisela, kendi eksikliklerini dile getirmiş, bütün olaya tekrar başlamak istemişti. T, hafifçe gülümsedi. Böyle bir şeyi bekliyordu. İşine de geliyordu aslında. Gisela ile daha çok vakit geçiriyordu bir bakıma. Hafifçe gülümsedi, evet der gibi. Kafasını hafifçe yana eğdi ve biraz daha yaklaştı. Gisela, birkaç adım geri gitmek için hazırladı ancak, daha bir adım attığı anda tökezledi ve yere düştü. Yerdeki bir çakıl taşı, dengesini bozmasına neden olmuş, ayağının bileğinden bükülerek yere düşmesine neden olmuştu. Elinde tuttuğu raket, düşerken dizine sert bir şekilde çarpmıştı. Alelacele toparlanmaya çalışmıştı ancak, hissettiği acıdan olacak ki bunu başaramamıştı. T, hafif şaşkın, hafif endişeli bir şekilde Gisela'ya bakıyordu. Bir anda tüm dünya durmuştu sanki. Sadece bakabilliyordu ancak kıpırdayamıyordu. Bu sırada Gisela, yüzünde çocuklara has bir ifade ile canının acıdığını dile getirmişti. Bu hâliyle, tatlı bir o kadar da yaramaz kız çocuklarını andırıyordu. T, yüzünde hafif bir gülümseme ile yanına yaklaştı. Yere eğildi ve Gisela'nın dizine baktı. Pek bir şey yoktu. Büyük ihtimal hafif moraracak, sonra eski hâline dönecekti. Hafif dalgacı bir tonla konuştu;
-İşe, yere düşmemekle başlayalım. Sonrasını düşünürüz. İyisin ya? | |
| | | Gisela Müller NYU | I. Sınıf
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 12/02/11
| Konu: Geri: Lingering Çarş. Mart 09, 2011 5:03 am | |
| Evet, bu insanlarda kaçınılmaz bir huydu. Yere çakılan kişiye karşı kılının dahi kıpırdayamaması. Ne yapacağını mantıksız bir şekilde anlayamamak ve bunu açıklayamamak da. Gisela, acıdan kıvranıyor değildi ama dizindeki acıyı görmezden gelmesi imkansız ve çok zordu. Montel'in ona bakışlarına şaşırmıyor değildi, garipti. Evet, açıklayamıyordu kendine. Etkilenmiş gibi, belki de doğal haliydi bu ama Gisela'nın tanımadığı biri olsa es geçebilirdi. Yüzünden hafif ve sevimli gülümsemesi hiç eksik olmuyordu ve aynen o şekilde Gisela'nın yanına yavaşça eğilmişti. Ellerini Gisela'nın dizine koymuş ve acıyan yeri yoklamaya başlamıştı. Acı çektiğini anlamaması için her ne kadar uğraş vermiş olsa da onu engelleyen yüz ifadesine bir türlü hakim olamıyor olması sinir bozucuydu. Montel'in dokunuşu ile içinde bir şeylerin titreştiğini hissediyordu Gisela. Dalgacı bir gülümsemeyle sessizliği bozmuştu Montel; 'İşe yere düşmemekle başlayalım. Sonrasını düşünürüz. İyisin ya?' dedi tüm samimiyetini profesyonelce kullanarak. Gisela, açılan eteğini yavaşça kapatmıştı, Montel'e belli etmemeye çalışarak. Her ne kadar çaktırmamış olduğunu düşünse bile karşısındaki bir erkekti ve bunu farketmiş olmaması mümkün değildi bir yerde. Ve bir anda Montel'den fazlasıyla etkilenmiş olduğunu hissetmişti. Nedenini bilmiyordu, daha yarım saat önce onu yalnızca bir öğretmen olarak gördüğünü düşünse de bu olanların bir tesadüf olmadığına inandırmaya çalıştırmıştı kendine. Fakat bir yandan da çalkalanmakta olan ve onu bu duruma düşüren hormonlarına lanet ediyor ve ona karşı yapacağı yanlış ve küçücük bir hamleyle hayatına zarar vereceğini düşünüyordu. Başta annesi olmak üzere okuldaki diğer öğretmenler ve dedikodu peşinde koşuşan aptal kızların diline laf olmak istemiyordu aslında. Bu yanlış onu okul hayatında da bitirebilirdi, gideceği üniversiteler onun sicilinde böyle bir şeyle karşılaşacak olsalar bir daha düşünmek için yer arayacaklardı kesinlikle. Gisela, beynindeki bu düşünceleri bir kenara atıp yavaşça kalkmaya yeltenmişti. Yerinden kıpırdamamış olan Montel'e yaklaşmış olması kendi isteği doğrultusunda gerçekleşmemişti. Bakışları tamamen birbirlerini ait duruyordu ve yüzleri fazlasıyla yaklaşık haldeydi. Gisela, gereksiz heyecanıyla tutmaya çalıştığı nefesini bir anda vermişti Montel'in dudaklarına doğru. Kendini bir kere daha rezil etmiş olması kötüydü. Şu durumda yapabilecekleri düşünmek beynini fazlasıyla zorlamıştı. İstemsiz bir şekilde göz kapaklarını kapatmıştı, olacakları düşünmek bile istemiyordu, bu işten kaçmak gibi bir şansı kalmamışa benziyordu. Montel ise geri çekilmemekle bir sinyal veriyordu sanki. 'İyiyim.' dedi zamansız olduğunu farketmesine rağmen, fısıldarcasına. | |
| | | Montel Tristan Porter Spor Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 19 Kayıt tarihi : 27/02/11 Gerçek Yaşı : 30 Nerden : Kadri'nin götürdüğü yerden.
| Konu: Geri: Lingering Ptsi Mart 14, 2011 9:22 am | |
| T, kızın yanına eğilmiş, yüzlerinin birbirine değecek mesafeye inmesine neden olmuştu. Bundan hoşnuttu bir bakıma. Kızın pürüzsüz yüz hatlarına yakın olmayı seviyordu. Sıcak nefesinin yanağına vurmasını, en önemlisi de kızın yanında olmaktan hoşlanıyordu. Evet, bu yanlıştı. Hem hukuken, hem ahlâken. Ancak, insan kendi duyularına engel olamıyordu. Yüzleri yan yana olduğundan nefesleri havada buluşup asılı kalıyordu. Dizini kontrol etmek için elini kızın dizine koydu. Her dokunuşunda, içindeki kıpırtılar yükseliyor, bunlara lanet etmesi gerekirken hoşlanıyordu. Öncesinde, buna kendi de inanmak istemiyordu ancak sonradan, işleri oluruna bırakmanın en iyisi olacağına kanaat getirmişti. Ancak tek bir yanlış haraket, bütün kariyerini riske sokabilirdi. Tek bir yanlış hareket, bütün öğretmenlik hayatına riske sokabilir, hatta hapishaneye kadar götürebilirdi. Yine de bütün bu olacaklar, içinde depreşen duygularına hâkim olmasına yetmiyordu. Kimse de, -Evet, Caitlyn bile- bunu silemezdi. Karşısında güzel bir kız vardı. Diğerlerine göre daha olgun ve başarıya daha aç biri. Başarıya aç olmayı sinsilikle karıştırmamak gerekirdi. Onlar, kısa yoldan yükselmek isteyenlerdi. Başarı açlığı, didine didine, elleriyle yukarıya tırmanmaktır. Kendi ellerinizle. Başkasının sizi taşımasıyla olan bir şey değildi ve bu, T'nin en sevdiği özelliklerden biriydi. Başarıya aç insanları gördükçe, Amerika'nın daha da yükseleceğine inanıyordu. Geçmişte de böyle olmuştu, gelecekte de böyle olacakt. Vatanseverlerin çalışmasıyla. Gisela'da da bu vardı işte. Başarıya açlık. Takdir edilesi bir özellikti ve hep de öyle kalacaktı.
Kızın, tuttuğu nefesini bıraktığı anda dudaklarına değen sıcak hava, içindeki bütün ateşi daha da güçlendirmişti. Artık kendine hâkim olamıyordu. İçindeki istek, daha da bir artmıştı. Kızın da kendinden hoşlandığını düşünüyordu. Aslında sadece düşünüyordu, o kadar. Bundan sonra gelişebilecek olayları hoş karşılamayabilirdi. Yüksek kurula şikayet edebilir, bütün kariyerine gölge düşürebilirdi. Yine de bunun düşüncesi bile hoşuna gidiyordu. Böyle olması, bu kadar yakın olmaları da hoşuna gidiyordu. Kız, gözleri kapalı bir şekilde ve fısıldarcasına iyi olduğunu belirtmişti. T, yavaşça elini kızın yüzüne götürdü. Pürüzsüz yüzüne dokunmak gerçekten çok güzel bir duyguydu. Öne düşmüş bir tutam saçı geri attı ve ensesine elini koydu. Yavaşça yüzünü daha da yaklaştırdı ve kızın dudaklarını, kendi dudaklarıyla örttü. Olacakların sonunu bilmiyordu, bilmekte istemiyordu. Şu anda olanı düşünüyordu sadece. Sadece kızın dudaklarını... | |
| | | Gisela Müller NYU | I. Sınıf
Mesaj Sayısı : 94 Kayıt tarihi : 12/02/11
| Konu: Geri: Lingering C.tesi Mart 19, 2011 3:01 pm | |
| | |
| | | | Lingering | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |