Tatil boyunca kulübesinde tek başınaydı Relia. Sadece birkaç kez kayak yapmaya gitmişti. Onun dışında kulübesinde hep yalnızdı, hep yalnızdı. Ne kimseye gidiyor, ne de kimse ona geliyordu. Relia gün boyunca müzik dinliyor, televizyon izliyor ve bol bol kitsap okuyordu. Ve bu yaptıklarından da oldukça zevk alıyordu.
Ama artık son günleriydi onun burada, Rusya'da. Birkaç gün sonra toplu olarak geri döneceklerdi. Canı zaten sıkılıyordu kulübesinde artık. '' Dışarı çıkayım biraz. '' diye düşündü.
Siyah, ipek bir elbise seçti giymek için. İnce, çapraz iki askıyla tutturulmuştu. Oldukça zarif bir görünümü vardı. Altın sarısı saçları neredeyse beline kadar uzanıyordu. Saçlarını öne attı, salladı ve tekrar arkaya doğru getirdi. Şimdi daha iyiydi.
Makyaj masasına doğru yöneldi. Şeftali renkli bir parlatıcı ve allık şu an yeterliydi. Sade görünmek istiyordu o gece. Dikkatleri kendisinden uzaklaştırmalı ve yalnızlığını fark ettirmemeliydi.
#Disko#
İçeri girdiğinde tanıdığı birçok simayla karşılaştı. Başını hafif öne eğerek selam veriyordu. Bara doğru gitti ve oldukça yüksek koltuklardan birine bıraktı kendini. Çok geçmede Crystal geldi yanına. Sarıldılar birbirlerine sımsıkı. Relia bir an kendini çok kötü hissetti. Böyle bir yalnızlığı ilk kez yaşıyordu. Alışık olduğu bir durum değildi bu onun.
Birer kırmızı şarap söylediler ikiside. Barmen şarapları getiripte soğuk şaraptan birer yudum aldılar. Crystal yüzünü Relia'ya döndü ve ışıl ışıl bir gülümsemeyle konuştu:
'' Neden yalnız geldin tatlım? ''
Relia boş boş baktı Crystal'e. Gözleri doldu ardından. Ağlamaklı bir sesle sürdürdü konuşmasını.
'' Hiç böyle olmamıştı! ''
Göz yaşlarına boğuldu bir anda Relia. Başını Crystal'in omzuna gömerken o ise hâlâ anlayamamıştı.