Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
crown of ideas on your head. Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
crown of ideas on your head. Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
crown of ideas on your head. Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
crown of ideas on your head. Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
crown of ideas on your head. Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 crown of ideas on your head.

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Alex Miller
Harvard | I. Sınıf
 Harvard | I. Sınıf
Alex Miller


Mesaj Sayısı : 81
Kayıt tarihi : 05/02/11

crown of ideas on your head. Empty
MesajKonu: crown of ideas on your head.   crown of ideas on your head. Icon_minitimePaz Mart 13, 2011 1:01 pm

    Teanrım, buraya hangi akılla gelmiştim?! Yani, bir aklım olduğu söylenemezdi. Zeki?! Hayır, hiç mi hiç değildim. Gelecek sene burada olmak için her şeyi verebilirdim, ancak çalışmaya gelince- Benim için kolay değildi. Öncelikle dersi dinlemem gerekirdi, bir şekilde öğrenmem ve bu konuda da şimdiye dek iyi olmamıştım. Ders işlenirken anladığımı sanıyordum, ancak sonrasında hiçbir şey kalmıyordu aklımda. Tekrarlar ve çalışmak da bana göre değildi. Aslında üzerinde durmadan da aldığım o birkaç dersi geçebilirdim. Matematik hariç, matematik yetenek de istiyordu gözümde. Elime tutuşturulmuş olan broşürlerden hiçbirinde ortalama hakkında tek kelime görmemiştim. Buraya başvurmayacaktım zaten, ne de olsa göz ardı edilirdim.

    Gelen öğrenciler, ki aralarından en fazla birkaçı seçilirdi, gruplar halinde kampüste gezdiriliyordu. Not tutmamız gerekmediği söylenirken haklı olacaklarını düşünmemiştim. Neredeyse her durakta, rehberin dilinden dökülen her şeyin -hatta daha da fazlasının- bulunduğu kağıtlar dağıtılmıştı. Ne kadar sade olurlarsa olsun her sayfanın üzerinde okulun amblemi bulunuyordu, her tarafta olduğu gibi. Hiçbirini herhangi bir düzene sokmadığımdan, kucağımda ‘bilgilendirme’lerden oluşan bir yığın vardı. Birbirlerine kenetlediğim ellerimi ayırdığımda her şey yere saçılacaktı, sanki kendime sarılıyormuş gibiydim. İlk gördüğüm çöp kutusuyla küçük bir boğuşma yaşadığım sırada grup çoktan gözden kaybolmuştu, araziyi yarıladıklarını varsayıyordum. Umduğum buydu en azından, biraz dinlenip sonrasında da tek başıma gezmeye devam edebilirdim. Günlerdir saklanan güneş sonunda yüzünü göstermişti ne de olsa, bulutlara rağmen bugün yağmur yağmayacak gibiydi ama gene de bu ‘parçalı güneşli’ günü soğuk düne yeğlerdim. Herkes de benim gibi düşünüyor olmalıydı ki ders aralarında olan öğrenciler -Derse girmemezlik etmezlerdi değil mi? Ne de olsa Hardvard’taydım, HARVAAARD!- dışarıdaydı. Bahçeye yayılmış banklarda oturuyor ya da -cesaretli olanlar- çimenlerle kaplı yerdeydiler. Dikkatinizi ilk çeken bu uğultu oluyordu. Bir de aynı ayrıntılı tanıtım broşürlerinde olduğu gibi neredeyse asılabilecek her yere flamalar asılmıştı, içeri alındığımızdan beri sadece üç renkle karşılaşmıştım. O kasvetli ve 17. yüzyıldan kalma binaların yıpranmış beyazı, etraftaki ağaçların ve yerin yeşili hakimdi kampüse. Bir de o kırmızı flamalar, göz almıyorlardı. Gösteriş için miydi bilmiyordum ama, gösteriş yapmayı hak ettikleriyle hala yüzleşmek istemiyordum. Buradakileri kıskandığım doğruydu, buradaki herkesi. Annemin ‘Şo dönemdeki okulların birbirlerinden herhangi bir farkı yok.’ repliği üniversiteler için geçerli değildi, bunu anlamak için geç kalmıştım. Şükredebileceğim herhangi bir şey yoktu, herhangi bir şeyde iyi de değildim. Övünebileceğim bir yeteneğim ya da zekam yoktu, gerçi olsa dahi övünmezdim. Elimdeki cafeden aldığım kahve ve sırtımdaki çantayla -bir de içinde hiçbir şey olmadığı gerçeği vardı, yanıma hiçbir şey almamış ve bana verilenlerden de kurtulmuştum- orada öylece kalakalmıştım. Yaşıtlarımın aksine ne kadar gereksiz olduğunu düşündüm yaratılışımın. Ellerim arasındaki bardak avuçlarımı yaktığında bir şey sağlamıyordu dünyaya. Dışarı çıkmalıydım, defolup gitmeliydim. Adımlarım dengesizdi, etrafımdan geçen kimseye de dikkat etmedim birbiri ardına attığımda. Hiç mi hiç eğlenceli değildi.


Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
crown of ideas on your head.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Üniversiteler :: Harvard :: Bahçe-
Buraya geçin: