Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
Yanlış Yer, Yanlış Seçim. Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
Yanlış Yer, Yanlış Seçim. Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
Yanlış Yer, Yanlış Seçim. Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
Yanlış Yer, Yanlış Seçim. Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
Yanlış Yer, Yanlış Seçim. Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 Yanlış Yer, Yanlış Seçim.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Satellite Russell
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Satellite Russell


Mesaj Sayısı : 73
Kayıt tarihi : 29/03/11

Yanlış Yer, Yanlış Seçim. Empty
MesajKonu: Yanlış Yer, Yanlış Seçim.   Yanlış Yer, Yanlış Seçim. Icon_minitimeC.tesi Haz. 25, 2011 8:32 am

Yanlış Yer, Yanlış Seçim. 1675e6e & Yanlış Yer, Yanlış Seçim. Emily-Browning-demolitionvenom-18885312-100-100
Bianca Rushton & Satellite Morgan

Zaman: Gece on bir.
Olay: Satellite'ın arkadaşının davet ettiği yeri karıştırıp Kiss and Fly Club'a girmesi, Bianca'yla tanışması.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Bianca Rushton
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Bianca Rushton


Mesaj Sayısı : 79
Kayıt tarihi : 22/06/11
Nerden : NY

Yanlış Yer, Yanlış Seçim. Empty
MesajKonu: Geri: Yanlış Yer, Yanlış Seçim.   Yanlış Yer, Yanlış Seçim. Icon_minitimePaz Haz. 26, 2011 9:56 am

    ''Bugün nasıl mıydı? Kelimenin tam anlamıyla sıradan! Ve sıradanlığın benim için ne demek olduğunu bilirsin şeker. Gün boyu alışveriş yapmak ve starbucksta yakışıklılarla takılmaktan sıkılmış olduğuma inanamıyorum. Umarım Kiss and Fly'a aktığımda biraz olsun rahatlayıp dünyasal sorunlarımı bir an olsun unutabilirim. Neyse kısa ve öz konuşmayı sevdiğimi bilirsin. Bu kadar yazı yeter. Geldiğimde yazacak kadar az içmiş olursam-kulağa komik geldiğinin farkındayım- boşver bu ihtimali göz önünde bulundurmaya bile gerek yok. Yarın detayları anlatırım. Eğlenceyi kaçırmamak gereek. Görüşürüüz.''

    Nihayet ışıltılı pembe günlüğünün kapağını kapatabildiğinde, kaybettiği haddi hesabı olmayan zamanını düşünüyordu. Şimdi bu kadar kısa bir süre hazırlanmasına nasıl yetecekti. Hızla büyük toz pembe gardırobunun kapağını açtı ve elbiselerine tüm bu güzelliğin arasında nasıl seçim yapabilirim ki diye düşünürken buz mavisi elbise gözüne çarptı. Bu da nerden çıktı, hem bu yanlış yerde? Ve ben böyle bir şey aldığımı hiç hatırlamıyorum diye düşünürken, aşağıdan kardeşinin sesini duydu.
    ''İyi eğlenceler Ancaa!''
    Bir an göz pınarlarına dolan yaşları hissetti. Kendini tutmaya çalıştıkça boğazına düğümlenen yumru çekip çıkarmaya çalıştığını anlarcasına dikenli bir tel gibi boğazına takılıyordu. Sonunda ağlamamak için dudaklarını dişlemeyi kesti ve tuzlu damlaların göz pınarlarından yanaklarına doğru yayılmasına izin verdi.
    Şuan onu da yanında götürmeyi o kadar isterdi ki... Fakat onu böyle ortamlarda bulundurmamak için büyük bir çaba içerisindeydi. Onun bu aile kaosundan etkilenmemesi için çok uğraşıyor çocukluğunu en mutlu yıllarını yaşatmaya çalışıyor ve erkenden olgunlaşmasını hiç istemiyordu. Mırıldandı kendi kendine''Daha dünyasal sorunları takmak için çok zamanın var küçüğüm''
    Yanaklarında ki yaşları bir çırpıda sildi ve makyaj yapmadan önce kıyafet seçerek yaptığı isabetli karar için kendini kutladı. Kolundaki pembe swatch saatine gözü kaydı ve birden başından aşağı kaynar sular döküldü sanki. Tam 15 dakika gecikmişti. Eli ayağına dolaştı. Hemen toz pembe makyaj masasının karşısına geçti ve kıyafetine uygun hafif makyajını yaptı. ''Ne kadar güzelsin'' dedi aynadaki altın sarışı uzun saçlı, gümüşleri kıskandırırcasına parlayan gri-buz mavisi gözlü kıza. Bugün aynada kendini izlemek için o kadar zamanı yoktu. En zor seçimini yapmaya gelmişti sıra. Elbise dolabının iki katı büyüklükteki ayakkabı dolabına geçti gözüne ilk çarpan kombine edecek hiçbir şey bulamadığı kafat en sevdiği ayakkabısını seçti. Gökdelen topuklu Topuklarında içe doğru kabartmaları olan bileğinde buz mavisi kurdelesi olan tabanı gümüş grisi bir ayakkabıydı. Saçlarını toplamak için kurdelesini eline aldı fakat bugün saçlarını doğal haline bırakmaya karar verdi son anda. ''Beyaz X6'mı hazırlayın. Hemen!''
    Ve merdivenlerden topuklarının yarattığı senfoni eşliğinde indi. Kardeşiyle göz göze geldiler. Çocuğun nutkunun tutulduğu her halinden belliydi. Çocuğa bakıp sempatik bir şekilde gülümsedi ve bu hafta içinde onunla sinemaya giderek onu ödüllendirmesi gerektiğine dair kendine söz verdi.

    Nihayet Kiss and Fly'a gelmişti. İçeri doğru ilerledi ve tanıdık birileri var mı diye gözleriyle taradı. Okuldan tanıdık bir kaç çocuğu tanımıştı. İçeri doğru emin adımlarla ilerledi. Bu gece tek takılacak gibi gözüküyordu. ''Kırmızı şarap lütfen'' Sonra yanındaki kız dikkatini çekti. Şaka mıydı bu? Bildiğin kız Barda portakal suyu içiyordu. Bu, bu gerçekten utanç vericiydi. Fakat en azından fikirlerini kendi içinde tutmalıydı. Çünkü insanları kalabalık bir ortam içinde utandırmak, kendini kanıtlamaya çalışmaktan başka bir şey değildi. Kıza doğru baktı. Nedense diğer küçüklerin aksine kibirli veya kendini beğenmiş bakışlar yoktu bu kızda. Aksine korkak gibiydi. Bu gece başına bir bela gelmezse çok iyiydi. Bu kızı bu gece kollamalıydı. Bu da nereden çıkmıştı? O iyi biri bile değildi. Fakat eğer bu gece bu kıza bir şey olursa bilipte hiçbir şey yapmadığı için kendini çok kötü hissedecekti. Gülümsedi ve kıza doğru elini uzattı. ''Merhaba, tanışmak ister misin?'' Kız, peki ya tanışmak istemiyorum derse? Rezil olduğuyla kalacaktı. Olsun kızın kibirli bi tip olmamasına güvenerek söylemişti zaten. Reddederse zaten yardıma ihtiyacı da yok demekti.


En son Bianca Rushton tarafından Ptsi Haz. 27, 2011 1:49 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Satellite Russell
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Satellite Russell


Mesaj Sayısı : 73
Kayıt tarihi : 29/03/11

Yanlış Yer, Yanlış Seçim. Empty
MesajKonu: Geri: Yanlış Yer, Yanlış Seçim.   Yanlış Yer, Yanlış Seçim. Icon_minitimePaz Haz. 26, 2011 11:42 am

    Beyaz ahşap dolabını açtı ve evdeki çalışan tarafından katlanmış elbiselerine başını sağa eğerek baktı Satellite. Düzgün bir kıyafet seçmesi gerekiyordu, yeni tanıştığı, yeni yeni anlaşmaya başladığı bir arkadaşıyla buluşacaktı bugün. Onunla biraz ters düşüyor gibiydiler fakat kız Satellite'a kötü davranmamıştı, aksine onunla konuşmuştu ki bu onun için nadir bir olaydı. Dolabından turuncu tişörtünü çıkartırken gece gece buluşmanın aslında pek bir fikir olmadığını geçirdi aklından. Fakat maalesef bir söz vermişti ve bu sözün arkasında durmalıydı. Kenarı taşla döşenmiş beyaz saatine baktı, buluşmalarına daha bir saat vardı. Rahatlamış bir şekilde turuncu tişörtü dolabına geri koydu ve o kızın karşısında nasıl görünürse ayıp olmayacağını düşünmeye başladı. Katherine von Dorff, ikiz kardeşiyle beraber bu sene New York'a taşınmıştı. İkisi de gayet alımlılardı, gayet güzellerdi. Uzun boylu ve ince bellilerdi. Yani erkeklerin hoşlanacağı türden. Emindi ki Katherine, buluşacakları yere açık ve abartılı bir kıyafetle gelecekti. Kendisi o kadar açık giyinmek istemiyordu, giyinmeyi de sevmiyordu. Sonuçta kardeşinin bir ünü vardı, evet fakat kendisi öyle olmak istemiyordu. Russell'lar zengindiler ve bir adları vardı. Bu adı kirletmek, yapmak isteyeceği son şeydi. Belki de ezilmeyi kabullenmesinin sebebi buydu. Derin bir iç çekerek yumuşacık kırmızı yorganının üzerine uzandı. Bir süre kahverengi göz kapaklarını kapadı, kirpiklerinin aşağıya inmesine izin vererek. Ardından hızlı bir kalkış yaptı, masasının üzerindeki naneli sakızlardan birini ağzına attı. Dişi sakızı sıkıştırınca yüzüne bir gülümseme yayıldı ve katlanmış kıyafetlerin bulunduğu kapıyı kapattı. Özel günlerde giydiği kıyafetler için olan gardolabı açtığında karşısına çıkan beyaz, dizine gelen elbiseyi seçti ve üzerindeki açık pembe ayıcıklı pijamayı çıkartarak beyaz elbiseyi giydi. Askıları kalın olan bu elbiseyi giydikten sonra aynanın karşısına geçtiğinde, fazla açık olduğunu düşündü. Üzerine ona uygun bir ceket giydi, bu sefer uygun açıklıkta olduğuna kanaat getirdi ve makyaj dolabının önüne gitti. Aynada yüzüne baktı. Pek makyaj yapmayı seven bir tip değildi, o yüzden sadece çekmecesinden çıkardığı tokayla, kahverengi kısa saçlarını tepeden topladı. Babasının ona almış olduğu ve piyasaya yeni çıkan telefonunu minik sırt çantasının içine attı ve salona doğru ilerlemeye başladı.

    Salona geldiğinde babasını gördü, yanında da kardeşi Darius. İkisine de selam verdikten sonra Darius'un gizlemeye çalıştığı kahkahaları gördü, ona dudak büzdü. Babası kıza tek kaşını kaldırarak bakıyordu. Satellite beğenilmediğini anlamıştı, bu kadar üzerine gidilmesine gerek yoktu. Babasına döndü, kardeşinin dalga geçmekte olan yeşil gözlerine rağmen. "Beni Manhattan'a kadar indirebilir misiniz?" diye sordu bütün saygısıyla. Babası ona gelmesini işaret ederken Darius hala kıkırdıyordu. Kardeşi önden ilerlerken, Satellite gerisinden gidiyordu. Telefonunun saatini kontrol etti, henüz çok erkendi. Fakat geç gitmektense erken gitmeyi tercih ederdi. Yere sürttüğü bağcıklı ayakkabılarıyla parkeyi hafif aşındırdıktan sonra bahçeye çıktı ve içinde şoförüyle bekleyen siyah Tigan'a doğru ilerlemeye başladı. Darius'un kibarlık ve hafif espriyle açtığı kapıdan içeri girdi, bacağını sallayarak bir an önce sokağa gitmeyi beklemeye koyuldu.

    Sokakta indiğinde babasına teşekkür etti. Arabanın kapısını açtığında yüzüne doğru esen rüzgar onu oldukça rahatsız etmişti. Etrafına bakınmaya başladı, Katherine ile buluşacakları yeri arıyordu. Yanıp sönen ışıkların olduğu bir yere girdi. Girdiği anda eğlenen insanlar, açık saçık giyinen kızlar, onlara bakarken ağzı sulanan erkekleri görmüştü; yüzünü buruşturdu. Neredeyse kucak kucağa dans eden çiftlerin arasından rahatsız olduğunu belirtir biçimde söylenerek geçti. Oturabilecek bir yer arıyordu, birkaç boş yer gördüğü barın yanındaki sandalyelerden birine oturdu. İğrenerek bakıyordu etrafındakilere. Alt tarafı on sekiz yaşındalardı, bu kadar saçılmaları gerekmiyordu. Ayrıca kendini burada gerçekten yalnız hissetmişti. Utanmıştı, böyle bir ortamda bulunmaktan ve böyle yerlere alışık olmadığından. Telefonuna Katherine'den gelecek bir mesajı bekliyordu. Katherine onu aceleci ve sabırsız sanmasın diye hafifçe açıp bakıyordu telefonunu, arada bir. Ona mesaj atmaktan korkuyordu. Gözünü telefonundan ayırdığında barmenin masmavi gözleriyle kesişti. Dolayısıyla içki istemek zorunda kaldığını anladı. "Alkolsüz bir şeyler rica edebilir miyim?" dedi. Barmen ince dudaklarını gülümsercesine hafifçe sola yaydı, arkasını döndü ve muhtemelen portakal suyu doldurduğu bir bardağı Satellite'a uzattı. Kız başıyla teşekkür etti ve onu yavaşça içmeye başladı. Sonra yanına oldukça güzel görünümlü, duruşundan kendine güvendiği belli sarı saçlı ve oldukça güzel yeşil gözlere sahip bir kız oturdu. Satellite kahverengi gözleriyle bir süre ona baktı, sonra portakal suyuna döndü. Katherine'i bekliyordu, onun da diğerleri gibi onunla eğlenmediğini umut ediyordu. Derin bir iç çekti, beyaz elbisesini silkeleyerek. Tam o sırada zarif bir ses konuşmaya başladı. "Merhaba tanışmak ister misin?" diyerek elini uzatmıştı az önce yanına oturan kız. Satellite kıza döndüğünde kız gülümsüyordu. Satellite da gülümsedi ve onun eline cevap olarak kendi elini uzattı. Başını eğdi ve konuşmaya başladı. "Elbette. Satellite, Harrison Jewell'dan, dördüncü sınıf. Siz ?" dedi büyük bir kibarlıkla. Sonuçta her gün onunla tanışmak isteyen biri çıkmıyordu. Mutlu olmuştu Satellite, hele böyle görünümlü biriyle tanışmak. Portakal suyundan bir yudum daha aldıktan sonra kızı dinlemeye koyuldu. Başını yana eğmiş, ondan gelecek cevabı sabırsızlıkla bekliyordu.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Bianca Rushton
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Bianca Rushton


Mesaj Sayısı : 79
Kayıt tarihi : 22/06/11
Nerden : NY

Yanlış Yer, Yanlış Seçim. Empty
MesajKonu: Geri: Yanlış Yer, Yanlış Seçim.   Yanlış Yer, Yanlış Seçim. Icon_minitimePtsi Haz. 27, 2011 3:22 am

    "Elbette. Satellite, Harrison Jewell'dan, dördüncü sınıf. Siz ?" Kızın onu reddetmemesi hoşuna gitmişti. Gülüşü çok samimi ve içtendi. Kızın ilk andan beri buradaki herkezden daha farklı olduğunu anlamıştı. Dişlerini göstererek güldü ve pembe dudaklarını araladı. ''Bianca.Aynı okuldan ve aynı dönemden olmamız güzel bir tesadüf olmalı.'' Kızın ne kadar çekingen olduğu belliydi. Başını gerekli olmadıkça kimseyle göz teması kurmamak için kaldırmıyordu ve eteğini çekiştiriyordu. ''Böyle yerlere pek alışık değilsin sanırım'' En içten gülümsemesini sundu kıza. ''Aynı okuldayız fakat seninle daha önce hiç karşılaşmamış olmamız kötü bir şans olmalı.'' Barmen önüne kırmızı şarabını zarif bir şekilde koymuştu. Barmene ışıltılı bir gülümseme sundu. ''Teşekkür ederim.''Barmenin bundan ne kadar etkilendiği belliydi. Şaşkınlıktan ağzı bir karış açılmıştı.

    Bianca dikkatini toplayarak başını kıza çevirdi. Biraz uğraşması gerekse de bu çekingen kızla göz teması kurabilmenin zaferiyle gülümsemesine engel olamamıştı. Etraftakileri inceledi. Gerçekten çirkin bir manzaraydı. Acaba bende sahnedeyken böyle ucubik mi gözüküyorum diye kendi kendine sordu. Artık zararlı alışkanlıklarını yavaş yavaş bırakmalıydı. Eğer bir daha ki yıl kesinlikle kardeşiyle aynı evde yaşamaya karar verdiyse ona güzel ve sevgi dolu bir aile ortamı sunmalıydı. Kardeşiyle birlikte bir yaşamın nasıl olacağıyla ilgili tozpembe hayallere dalarken yanındaki kızı, nerede olduğunu bile unutmuştu bir anda. Birden kendine geldi. Ne zamandır düşünüyordum diye sordu kendi kendine. ''Aklını başına topla Bianca bunları düşünmek için uygun yer burası değil.'' mırıldandı kendi kendine. Umarım bunu yanındaki kız duymamıştı. Şuan dost canlısı davranışın biraz dışındaydı.

    Böyle oturmaktan rahatsız olmuştu. Bacak bacak üzerine attı ve barmenin masasına yaslandı. Üzerine odaklı salyalarını akıtarak atmaca gibi bakan birkaç erkeğin farkına varmıştı fakat farkında değilmiş gibi yapmanın o anda yapılacak en mantıklı hareket olacağını düşündü. ''Ee biraz kendimizden bahsetsek hoş olabilir.'' ''Soyadımı paylaşmanın önemli olduğunu düşünmüyorum. 4 yıldır aynı okuldayım. California'da doğdum. Sonra annemin ölümünden sonra buraya geldik.'' Gözlerinin dolduğunu hissediyordu.Başını öne eğdi. Sonra kaldırdığında kızın şefkat dolu bakışlarıyla karşılaştı. Utanmıştı. Belli etmeden gözlerini sildi ve konuşmaya devam etti.''En hoşlandığım şeyler alışveriş, tenis oynamak olmalı sanırım, ve buz pateni tabiki.'' ''En sevdiğim renk pembe. Bu renk kesinlikle benim için yaratılmış bir renk olmalı. Masumluğu ve saflığı yansıttığını düşünüyorum. Pembenin her tonunun harika olduğunu düşünüyorum.'' Gülümsedi. ''Çenem düştü benimde kusura bakma, sen kendinden bahsetmek ister misin? Seni daha iyi tanımayı çok isterim'' Düşünüyordu bir yandan da. Ne kadar da saçmalamıştı. Kız onun 11 yaş zeka seviyesine sahip olduğunu düşünüyor olmalıydı. Pembe ne alakaysa bundan bahsetmesi tamamen saçmalıktı.

    Kızı gerçekten merak ediyordu. Söylediklerinde tamamen içtendi. Gerçekten de bu kızı yakından tanımayı çok istiyordu. Kızın önünde gözlerinin dolması 1 numaralı utanç kaynağıydı. Henüz tanıştığı birinin önünde sulugözlülük yapmak tam anlamıyla güçsüzlüktü. Ağlayan insanlardan nefret ederdi. Zayıflık olduğunu düşünürdü fakat kendini nasıl durumlara sokmuştu. Sonunda düşünceleriyle olan çatışmaları son buldu ve kıza doğru baktı. Ona çok şirin bir gülümsemeyle bakıyordu. Ne kadar da içtendi. Bu kadarı da rol olamaz diye düşünüyordu kendi kendine. Beyaz elbisesiyle ne kadar da masum gözüküyordu. Onun kadar saf olabilmeyi ne kadar da isterdi. Fakat o bu duygularını uzun zaman önce içini nefretle doldurarak kaybetmişti. Fakat yine de bu kızı görmek ona eskiyi hatırlatıyordu. Ve mutlu oluyordu.

    Şarabının yarısını dikledi ve büyük bir zariflikle yerine koydu. Kıza doğru baktı. Portakal suyunu bitirmişti. Barmene döndü.
    ''Portakal suyu alabilir miyim?''
    Barmen şaşkınlık dolu bakışlarını nihayet bıraktı. El çabukluğuyla portakal suyunu verdi. Şaşırmış olmalıydı az önce sek şarap alan kızın şimdi portakal suyu istemesine... Anca portakal suyunu kızın önüne doğru itti ve gülümsedi. Kız da ona çekingen bir şekilde gülümsedi. Ne kadar da konuşmuştu. Artık sırayı devretmenin zamanının geldiğini düşünüyordu. Bir anda kardeşiyle bu kızı tanıştırırsa ne kadar da mutlu olacağını düşündü. Diğer kızların aksine kardeşiyle bu kız iyi olabilirdi. Bu kızla daha yakın olması gerektiğini düşündü. O olması gereken biri haline getirebilirdi onu. Bu fikir gülümsemesine neden oldu. Kardeşi onu tanıştırınca ablası onu bir arkadaşıyla tanıştırdığı için ne kadar da mutlu olacaktı kim bilir? Düşünürken hala kızın konuşmadığını farketti ve kıza odaklandı. Hayal kurmanın alemi yoktu. Her şey zamanla...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Satellite Russell
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Satellite Russell


Mesaj Sayısı : 73
Kayıt tarihi : 29/03/11

Yanlış Yer, Yanlış Seçim. Empty
MesajKonu: Geri: Yanlış Yer, Yanlış Seçim.   Yanlış Yer, Yanlış Seçim. Icon_minitimeSalı Haz. 28, 2011 8:45 am


    Satellite karşısındaki kızı gerçekten ama gerçekten çok sevmişti. Uzun zaman sonra onunla iletişim kurmak isteyen biri olmuştu; konuşmak ve anlaşmaya çalışmayı deneyen birileri. Kendinin anlaşması o kadar güç biri olmadığını düşünüyordu fakat bunu deneyen genelde çıkmıyordu, o da ileriyedönük bir tanışma adımı atamayacak kadar utangaçtı. Dördüncü sınıf olmasına dua ediyordu, en azından kendinden küçük sınıflar onu ezmiyordu, ezmeye çalışamıyordu. Karşısındaki güzeller güzeli kızın onunla konuşmasına şaşırmıştı, hem de kız bu sohbeti ileriye taşımaya yönelik konuşmalar da açıyordu. Ayrıca karşısındaki kızla aynı okuldan ve aynı dönemden olmalarına rağmen karşılaşmamaları ilgisini çekmişti. Yine de tesadüftür ki Harrison Jewell'in koridorlarında dolaşırken kesişemeyen bu iki genç kız Manhattan'daki bir kulüpte karşılaşmışlardı. Satellite bunun olmasına bile şükrediyordu fakat bir yandan da Katherine'i düşünmeden edemiyordu. Satellite'ın beyaz saati içerisindeki akrep on ikiye vurmak üzereyken, buluşmak için burada sözleştiği kız gelmemişti, bir mesaj bile atmamıştı. Beyaz elbisesini çekiştiriyordu, parmaklarını dik tutarak bir dizi halinde telefonunun üzerinde kaydırıyordu. Kısa süren bir sesizliğin ardından Satellite, kızın fısıltıyla bir şey söylediğini duydu, anlamamıştı fakat pek de üstelemedi. Ardından kendini tanıtmakta olan kızı gülümseyerek dinlemeye koyuldu. Bianca'ydı adı, daha çok bir İtalyan ismine benziyordu fakat soyadını vermek istemeyen bu kız, California'da doğmuş. Satellite onu merakla dinlerken, bir yandan da neden soyadını özellikle söylemediğini düşünüyordu. Muhtemelen ailesiyle sorunları vardı fakat kızı durduk yere de suçlamak istemezdi, sarı saçları ve yeşil gözleriyle, duruşuyla gayet iyi birine benziyordu. Gerçeği öğrendiğindeyse gerçekten üzülmüştü Satellite, bir an olsun bile böyle düşündüğü için kendine kızmıştı. Bianca'nın annesinin öldüğünü öğrendiği zaman o bile acımıştı içten içe Bianca'ya. Üzüldüğünü bellie etmemeye çalışsa da belli ettiğini biliyordu. Bianca bir süre sustuktan sonra anlatmaya devam etti, pembe renginden. Pembeyi Satellite da çok seviyordu, fakat delilercesine değil. Bianca kendinden bahsederken pembeyi anlattığı için ona ayrı bir sempati duymuştu. Çünkü pembe gerçekten de Bianca'nın dediği gibi bir renkti; saflığı ve temizliği belli eden bir renk. Satellite onu dinlerken, bardağındaki portakal suyu bitmişti. Bardağına bakarak kısa bir süre kaşını kaldırdı, ardından Bianca'ya döndü fakat Bianca da barmene dönmüştü. "Portakal suyu alabilir miyim?" Satellite oldukça şaşırmıştı, daha demin içki içiyordu kız, şimdiyse kendi içtiğinden içecekti. Fakat Bianca zarif bir el hareketiyle barmenin elinden aldığı ince bardağı, aynı zariflikte Satellite'ın önüne koymuştu. Satellite istemsiz bir şekilde gülümsedi, dişlerini bile dışarı çıkartacak kadar büyüktü bu gülümseme. Bir süre duraksadıktan sonra konuşmayı akıl edebildi. "Çok teşekkür ederim Bianca." dedi mutlu olmuş bir şekilde. Ardından dolaylı olarak arkadaşının ısmarladığı portakal suyundan bir yudum aldı.

    Portakal suyundan biraz içtikten sonra ona meraklı gözlerle bakan Bianca'ya döndü. Artık kendini tanıtma vakti gelmişti. Bianca'nın su yeşili gözlerine gülümseyerek bakmaya başladı. "Ben de Russell'lardanım. New York'ta doğdum, burada yaşıyorum. Benim de Harrison'da dördüncü yılım. Doğrusu karşılaşmamış olmamıza şaşırdım." dedi sanki çok sosyalmiş gibi. İnsanların arasına karışmak için bir hamle yapmıyordu, kendini olabildiğince az belli etmeye çalışıyordu, birkaç tane arkadaşı vardı, düşmanı yok denilecek kadar azdı -çünkü onu kimse kaale almıyordu ve bunun dışında aralarında bir ilişki bulunmayan tanıdıkları da pek yoktu. Sınıftan neredeyse hiç çıkmıyordu; sadece Alejandro ile çok yakındı, ikisi beraber takılıyorlardı. Ardından karşılaşmamış olmamalarına şaşırıyordu. "Gerçi beni pek sık görmemen doğal, kimse görmez." dedi az önceki cümlesini düzelterek ve biraz hayıflanırcasına. "Tabi bu sizden kaynaklanmıyor, bunun sebebi kendimim. Pek oralarda görünmeyi sevmem, bilirsin burası New York ve her an her şey olabilir, hele de bizim okulda." dedi kendini daha düzgün ifade etmek adına. Ardından telefonuna baktı, Katherine'den veya herhangi başka birinden mesaj gelmemişti. Taşlı telefonunun sağ üst köşesindeki minik saat ikonunu fark ettiğinde, zamanın gerçekten hızlı aktığını düşündü. Daha buraya yeni gelmiş sayılırdı, gerçi evden daha izni vardı ve Bianca'nın ona davranma şekli, çoğu kişiden farklıydı. Öncelikle Bianca Satellite'a onu yakından tanımak istediğini söylemişti. Daha önce pek az kişinin yaptığı bir şey. Bu bile yeterliydi her şey için. Düşüncelerinden sıyrıldı ve beklettiği Bianca'ya döndü. "Özür dilerim Bianca dalmışım." dedi mahcup bir ifadeyle. Ardından anlatmaya devam etti. "Bir de abim var, Kenneth Russell. O da bizim okulda, belki tanıyorsundur." dedi gözlerini şakacasına devirerek. Anlatacak bir şeyler arıyordu, belki de onun gibi renklerden gidebilirdi. "Ben de beyazı çok severim, her şeye yakışıyor. Ayrıca pembe de çok hoş bir seçim Bianca, sana çok yakıştığından eminim." dedi gülümsemesini büyüterek. Ardından kahverengi saçlarını arkaya attı ve birbirinin neredeyse içine girmiş, dans etmekten kendini alıkoyamayan ve kendini resmen erkeklerin üzerine atmış iğrençlere bir bakış attı. Bianca'ya döndü ve fısıldarcasına konuşmaya başladı. "Sen bu tür mekanlara hep gelir misin? Şahsen ilk gelişim ve pek hoş değil." dedi yarı gülümseme ve yarı bahsettiği şeylerden iğrenme eşliğinde.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Bianca Rushton
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Bianca Rushton


Mesaj Sayısı : 79
Kayıt tarihi : 22/06/11
Nerden : NY

Yanlış Yer, Yanlış Seçim. Empty
MesajKonu: Geri: Yanlış Yer, Yanlış Seçim.   Yanlış Yer, Yanlış Seçim. Icon_minitimePaz Tem. 17, 2011 2:32 am

    Satelliteye gerçekten kanı ısınmıştı. Onunla konuşurken kendini çok rahat hissetmişti. En ince ayrıntısına kadar düşünüp konuşmasına gerek kalmıyordu. Çünkü konuştukça kızın iyi niyetinden emin olmuştu. O diğer ayağını kaydırmaya çalışan kızların aksine fazlasıyla iyi niyetliydi. Uzun zamandır böyle insanlarla karşılaşmadığı için böyle biriyle konuşmak ona iyi gelmişti. Satellite onu alışık olduğu ihtişamlı ve aynı zamanda entrika dolu dünyadan uzaklaştırmış ve onun kısa bir an içinde olsa doğal davramasını, kendi olmasını sağlamıştı. Ona gerçekten kanı ısınmıştı. "Ben de Russell'lardanım. New York'ta doğdum, burada yaşıyorum. Benim de Harrison'da dördüncü yılım. Doğrusu karşılaşmamış olmamıza şaşırdım." Aslında Anca buna o kadar da şaşırdığını söyleyemezdi. Konumundan ve özelliklerinden dolayı hep Satellite’nin tam tersi insanlarla aynı ortamdaydı. Onunla burada karşılaşmaları bile çok büyük bir şanstı. Ve ilk defa şans ondan yana olduğu için mutluydu. "Gerçi beni pek sık görmemen doğal, kimse görmez." "Tabi bu sizden kaynaklanmıyor, bunun sebebi kendimim. Pek oralarda görünmeyi sevmem, bilirsin burası New York ve her an her şey olabilir, hele de bizim okulda." Bu ona garip gelmişti. Bianca her zaman göz önünde olurdu. En özel anları bile hep çoğu kişinin gözü önünde olmuştu. Bundan rahatsızlık duyuyor muydu? Belki biraz. Ama ortalarda olmak her yerde boy göstermek güzel bir histi. Hep evde olma fikrine alışamıyordu bir türlü. Gerçekten ona göre değildi. Fakat kızında düşüncesine de saygı duyuyordu. Ne de olsa kimi gürültüyü hareketi tercih ederdi. kimi sakinlik ve huzuru… Düşüncelerinden sıyrılıp kızın konuşmasına kulak verdi. ''Bir de abim var, Kenneth Russell. O da bizim okulda, belki tanıyorsundur.''" Ben de beyazı çok severim, her şeye yakışıyor. Ayrıca pembe de çok hoş bir seçim Bianca, sana çok yakıştığından eminim." Abisinin adını hiç duymamıştı. Bu konuya fazla takılmadı ve dinlemeye devam etti. Utanmıştı ve yanaklarının kızardığına emindi. Neredeyse duyulmayacak şekilde fısıldadı. ''Teşekkür ederim.'' ‘’Beyaz renk, ilginç ve hoş bir seçim.’’ Beyazı severdi ama canlı renklerle kombine ederdi her zaman. Beyaz tek başına fazla sade ve gösterişsizdi ona göre fakat çoğu renkle birleşince harika bir uyum yaratabilirdi. Fakat bu rengi kendisi hiç tek başına kullanmamıştı. Çoğu şeyi beyazdı. Arabası, odası, banyosu… Ama kıyafetlerinde beyaz rengi tek başına tercih etmekten kaçınırdı. Kullansa da iddialı renklerle bir arada kullanırdı. O anda Satellite’nin ilgisini başka bir tarafa doğru yönelttiğini hissetti. Merakla kızın baktığı yere doğru başını çevirdi. Aslında bu sahne ona çokta garip gelmemişti fakat kızın ilgisini fazlasıyla çektiği belliydi. Burada da kızın pek fazla bu mekanlarda takılmadığı fikrine emin olmuştu. Fakat zaman geçtikçe buraya alışacağına emindi. "Sen bu tür mekanlara hep gelir misin? Şahsen ilk gelişim ve pek hoş değil." Evet pek hoş sayılmazdı, fakat NY’de yaşamaya devam edeceksen böyle durumlara her zaman alışık olmak durumundasındır. İç çekerek başını salladı. ‘’Aslında küçüklüğümden beri hayatım böyle mekanlarda geçiyor desem yeridir.’’ ‘’Biliyorum, pek hoş gözükmüyor fakat alıştıkça burada başka eğlenme yolları da bulabilirsin.’’ Kıza içtenlikle gülümsedi. Söyledikleri için onu yargılamamasını umuyordu. Sonuçta o da böyleydi. Hayatı hep böyle koşuşturmalarla geçmişti barlarda. Kıza doğru ne düşündüğünü anlamak istercesine gözlerini çevirdi ve yüzünden bir şeyler anlama umuduyla bakmaya başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Satellite Russell
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Satellite Russell


Mesaj Sayısı : 73
Kayıt tarihi : 29/03/11

Yanlış Yer, Yanlış Seçim. Empty
MesajKonu: Geri: Yanlış Yer, Yanlış Seçim.   Yanlış Yer, Yanlış Seçim. Icon_minitimeCuma Tem. 22, 2011 12:58 am


    Etrafı süzüyordu minik kahverengi gözleriyle. Bu tür mekanlara alışık değildi, Bianca da ona yaklaştığından onun da alışık olmadığını düşünmüştü. Fakat Bianca'nun sözüyle düşünceleri yarıda kesildi. "Aslında küçüklüğümden beri hayatım böyle mekanlarda geçiyor desem yeridir. Biliyorum, pek hoş gözükmüyor fakat alıştıkça burada başka eğlenme yolları da bulabilirsin." Kız yutkunarak arkadaşına baktı, en azından düşüncelerine tercüman olup, Satellite'a söyleyecek kelime bırakmamıştı. Kız tekrar gözlerini her türlü pisliği yapıp anca öyle eğlenebilen iğrenç varlıklara çevirdi. Sonra tekrar Bianca'nın mavi gözlerine baktı. Onu anlayabiliyordu. Annesinin ölümünden sonra çok sarsılmış olmalıydı, kafa dağıtmaya ihtiyacı vardı ve bu mekanlar birebirdi. Sonra başını kaşıdı ve düşünmeye başladı. Bu tür mekanlarda içki, alkol, uyuşturucu ve striptiz dışında nasıl eğlenilebilirdi ki? Bu arada Satellite telefonuna baktı son kez, Katherine'den mesaj gelmemişti. Muhtemelen çok güvendiği Katherine bile onunla oynamıştı. Telefonunu kapayarak çantasının içine koyduktan sonra Bianca'ya meraklı bir şekilde baktı. Daha nasıl eğlenebileceklerini soruyordu gözleri. Belki de Satellite'a olduğu gibi, düşünceli biri gelip onunla konuşursa eğlenebilirdi o Satellite gibi saf olarak tanımlanan bireyler. Yine de buna pek bir eğlenme denemezdi, diğer insanlara azıcık da olsa göz gezdirdikten sonra. Bianca'nın onun için aldığı portakal suyundan yudumladı ve rahatsızlık verici tiz sesiyle konuşmaya başladı. "Ne gibi eğlenme yolları var?" diye merakla sordu dudağını ısırarak. Her ne şekilde eğleniliyorsa burada bir pisliğe bulaşmadan, eğlenmek istiyordu masum kız. Hayatı boyunca temiz kalmaya özen göstermişti, temiz kalarak da pek eğlenemediği bir gerçekti. Aklından ne yapacaklarını düşünüyordu, ama beyni o anda fikir üretemiyordu. Bianca'ya endekslenmişti, onu umursamayan Katherine yüzünden buraya gelmiş olsa da, az önce ona kızıyor olsa da şimdi Katherine'e minettardı. Kız portakal suyunu içerken, o suyun tadını sonuna kadar alıyordu şimdi. Belki de ortama yavaş yavaş alışmaya başlamıştı, hele Bianca gibi ona yakınlık gösteren bir kızın yaşamının buralarda geçtiğini duyunca az da olsa ılımlı düşünmeye başlamıştı burası için.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Bianca Rushton
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Bianca Rushton


Mesaj Sayısı : 79
Kayıt tarihi : 22/06/11
Nerden : NY

Yanlış Yer, Yanlış Seçim. Empty
MesajKonu: Geri: Yanlış Yer, Yanlış Seçim.   Yanlış Yer, Yanlış Seçim. Icon_minitimeCuma Tem. 22, 2011 1:54 am

    Tedirginlikle dudaklarını ısırmaya başladı. Acaba Satellite'ye dediklerinden dolayı pişmanlık duyuyordu belki de. Çünkü düşünceleri onun için önemliydi. Neden önemli olduğunu bilmiyordu aslında, sonuçta hiç bir insanın düşünceleri umurunda olmazdı fakat bu kızın hakkında iyi düşünmesini istiyordu. Söylediklerinden sonra kızın kafasının ne kadar karıştığı belliydi. Konuşmakla konuşmamak arasında tereddütlü gibiydi. Satellite ona yakın gelmişti. Hem de fazlasıyla. Sırf farklı oldukları için onunla arkadaşlığını kesmek gerçekten kötü bir fikirdi. Onu yanında istiyordu. Her zaman yanında kontrollü birilerinin varlığını istemişti ve Satellite ona yardımcı olabilecek en iyi seçim gibi duruyordu. Çünkü Manhattan ‘da şuana kadar saflığını koruyabilmiş yegane kişiler vardı. Düşünürken kızın çarpıcı sorusuyla kendine geldi. "Ne gibi eğlenme yolları var?" Ne cevap verebilirdi ki. Kendi de bilmiyordu aslında. Her zaman zararın neresinden dönsek kardır felsefesiyle hareket etmişti. Başını derde sokup son anda kurtulmuştu. Fakat ikisi birlikte daha iyi eğlenme yolları bulabilirlerdi. ‘’Imm, aslında bunu bende bilmiyorum ama senle bir şeyler bulmayı umut ediyordum.'' Göz alıcı bir şekilde gülümsedi. Kızın az önceki rahatsız edici kararsız havasından kurtulup neşelenmeye başladığını hissetti. Bu onu mutlu etmişti. Gözü saatine takıldı. Özellikle de akrebine. Ne kadar da geç olmuştu ve onunla zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştı. ‘’Telefonunu verir misin?’’ Kızın bu soruyla karşılaşınca ne kadar şaşırdığı belliydi. Ona telefonunu uzattı. Hızlıca numarasını kaydedip telefonu geri uzattı. ‘’Beni istediğin zaman arayabilirsin.’‘’Yani ben de seninle vakit geçirmeyi çok isterim ama şimdi gitmem gerek kendine iyi bak.’’ Zaten Satellite’nin de gitme zamanı yaklaşmış gibiydi. Kapıya gidene kadar kızdan gözlerini ayırmadı ve sonra da kendini Manhattan’ın eşsiz, göz alıcı ve bir o kadar da boş sokaklarının büyüsüne bıraktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Yanlış Yer, Yanlış Seçim.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: The New York City :: Manhattan :: Kiss and Fly Club-
Buraya geçin: