Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
Hamburgerlerin Ardında Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
Hamburgerlerin Ardında Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
Hamburgerlerin Ardında Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
Hamburgerlerin Ardında Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
Hamburgerlerin Ardında Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 Hamburgerlerin Ardında

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Satellite Russell
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Satellite Russell


Mesaj Sayısı : 73
Kayıt tarihi : 29/03/11

Hamburgerlerin Ardında Empty
MesajKonu: Hamburgerlerin Ardında   Hamburgerlerin Ardında Icon_minitimePtsi Haz. 27, 2011 12:55 am

Hamburgerlerin Ardında Edward2 & Hamburgerlerin Ardında Emily069
Luther Frederic Adler & Satellite Russell

Zaman: Öğle vakti.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Satellite Russell
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Satellite Russell


Mesaj Sayısı : 73
Kayıt tarihi : 29/03/11

Hamburgerlerin Ardında Empty
MesajKonu: Geri: Hamburgerlerin Ardında   Hamburgerlerin Ardında Icon_minitimePtsi Haz. 27, 2011 2:17 am

    Sabahın erken saatlerinde uyanmıştı Satellite. Hiç alışkanlığı olmadığı halde çalar saat kalkmadan göz kapakları aralanmıştı ve zayıf elleriyle araladığı yorgandan çıkmıştı. Kırmızı yorganını yukarı doğru çekerek yatağını topladıktan sonra tuvalete gitti ve yüzünü yıkadı. Yüzünü yıkarken bile oldukça heyecanlıydı, bugün gerçekten istediği, haftalardır beklediği şey gerçekleşecekti. Sadece beyaz kaplı tüylü günlüğünün ve kendisinin bildiği bu özel his onun bütün bedenini kaplamıştı haftalardır. Gülümserken yüzünü yumuşak bir havluya sildi, tuvaletin kapısını ve ışığını kapayarak odasına geçti. Ardından aynanın karşısında kendine baktı. Kahverengi gözleri ve aynı renkte saçları her zamanki gibiydi, yani istediği ve sevdiği gibi. Fakat erkeklerin bunlardan hoşlanmadığını biliyordu. Beyaz ahşap dolabını açtı, elbiselerine göz gezdirmeye koyuldu. İlk defa Luther'la bir yerlere gideceklerdi, yalnız olarak. Luther için Satellite, arkadaştan öte bir anlam ifade etmediğini biliyordu fakat Luther, Satellite için çok daha fazlasıydı. Derin bir iç çekerek onun gülümsemesini canlandırdı belleğinde. Fakat kapısının çalmasıyla kendine geldi genç kız. Çıplak ayakkabılarla kapıya doğru ilerledi ve açtı. Karşısında duran Darius'a gülümsedi. "Başka sefere Ken." dedi ve kapıyı suratına kapatarak tekrar dolabının başına gitti. Ne giyeceğini düşünüyordu, bugün gerçekten güzel olması gerekiyordu. Alt tarafı Burger King'e gideceklerdi fakat yine de bu bile kız için büyük bir anlam ifade ediyordu. Ne giyeceğine göz gezdirirken mini bir etek ve ona uygun bir askılı görmüştü. Fakat bu onun tarzı değildi, olmak istediği kişi değildi. Belki Luther için değerdi fakat olmayan bir şey için imajını zedeleyemezdi, imajı pek iyi olmasa da. Onun yerine bir kapri giyebilirdi belki , öğlen vaktinde Burger King'de garip kaçmayacak bir kıyafet arıyordu. Kendinden ödün vermeden her gün gittiği gibi de gidebilirdi oraya. Belki de kıyafet değiştirmeden dudağına bir parlatıcı, gözüne de bir kalem sürerdi. Böylece Luther'a olan ilgisini belli etmemiş olurdu, veya daha az belli ederdi. Her zaman giydiğine yakın bir tişört seçmişti, genelde kısa kollu giyerken bu kolsuzdu ve doğal olduğu izlenimini vermek amacıyla beyazı seçmişti. Altına da haki renginde bir kapri tercih etmişti. Pek özenli giyilmişe benzemiyordu, New York'ta sokaklarda genelde böyle dolaşılırdı fakat Satellite gerçekten uygun seçimi yapmak için çok fazla düşünmüştü. Hatta yanına çanta almamak için büyük cepli kaprisini tercih etmişti. İki dolap elbiseden hep böyle salaş ve ucuz şeyleri tercih ediyordu fakat kız böyle davranmak istiyordu. Makyaj dolabının karşısına geçti ve uzun süredir açmadığı pembe kumaşlı makyaj çantasını açtı. Eline ilk gelen parlatıcıyı dudağına sürdü. Dudağına iyice yedirdikten sonra da siyah kalem aradı çantada. Yaklaşık bir dakika sonra bulduğu kalemi, özenlice sürmeye çalıştı. Hafif taşırmıştı, hemen masasının üzerindeki ıslak mendille fazlalığı aldı ve sildi. Hazır gibiydi, son bir kez aynada kendine gülümseyerek baktı ve komidininin üzerinde duran telefonunu da alarak salona doğru ilerlemeye başladı.

    İşe gitmek üzere hazırlanan annesinin yanına giderek ona sarıldı. Kısa bir süre annesinin sarı saçlarıyla oynadıktan sonra kapının önünde duran Darius'u gördü. "İstersen seni istediğin yere bırakabilirim." diyen kardeşine kaşını kaldırarak gülümsedi ve annesine el sallayarak Darius'un siyah Tigan'ına bindi. Yol boyunca Burger King'e varmak için sabırsızlandığını belli etti, ayaklarını sallıyordu ve sürekli telefonuna bakıyordu. Darius'un onunla dalga geçmelerini umursamıyordu bile. Bir an önce hamburgerini yemek, Luther'ı görmek istiyordu. Darius Burger King'de durduğunda uzun bir süre sonra ilk defa kardeşine teşekkür etti kız ve arabanın kapısını hızla kapattı, karşısında duran ve hamburger kokuları dışarıya kadar yayılan dükkana büyük bir hevesle, dudağını ısırarak girdi.


    Kahverengi gözleri büyük bir istekle açılmıştı. Sıraya doğru ilerlerken Luther'ı arıyordu bir yandan da. Kahküllerini geriye attı,
    parmak ucuna kalktı. Henüz Luther'ın gelmemiş olduğunu anlayınca omuzları aşağıya indi. Yemek için Luther'ı beklemeyi düşündü fakat karnı gerçekten gurulduyordu. Yine de bekleyecekti, sonuçta ikisi buraya beraber gelmek adına sözleşmişlerdi. Bulduğu boş bir masaya oturdu ve elinde telefonu, onu döndürerek büyük bir heyecanla Luther'ı beklemeye başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Luther Frederic Adler
Sir Stafford | IV. Sınıf
 Sir Stafford | IV. Sınıf
Luther Frederic Adler


Mesaj Sayısı : 194
Kayıt tarihi : 25/03/11
Nerden : Almanya

Hamburgerlerin Ardında Empty
MesajKonu: Geri: Hamburgerlerin Ardında   Hamburgerlerin Ardında Icon_minitimePtsi Haz. 27, 2011 1:09 pm

On bire doğru tepesinde ciyaklayan annesi olmuştu Luther’ı uyandıran. Ona kalsa kendisini hiç ziyaret etmeselerdi çok iyi olurdu. En azından o nazi kılıklı manyakların, sadece ufak bir milliyetçilik olarak adlandırdıkları savunmaları bir gün olsa dahi ne telefonlardan ne de yüz yüze duymak istemiyordu. Başının altındaki yastığı kapıyı aralamış olan annesine fırlatmış ve “Buraya gelmeni ben istemedim. Kes zırlamayı da defol.” diye bağırmıştı. Sabahlara dahi onlar karışamadan başlayamıyordu. Onun için normalde sıradan olacak günü berbat etmeye gelmişlerdi ve bundan olağandışı bir zevk alıyorlardı çünkü. Bu durumda en iyisi ise onlardan uzaklaşmaktı. Üzerinde tişört ve eşofmanlarıyla oradan mümkün olduğunca çabuk uzaklaşıp koşuya çıkmak engellerdi belki de çıkabilecek bir kavgayı. Ki bundan pek de emin sayılmazdı. Kilometrelerce öteden bile taciz edebiliyorlarsa, aynı şehir onlar için zor olamazdı. İlk buraya geldiği zamanı hatırladığında aslında pek bir şeyin değişmediği ortadaydı. Ya da en azından üzerine buradaki akrabalarını salan ailesi yüzünden bu farklılığın farkında olamıyordu. Evde de ailesinin parasıyla oturduğu için onları kovmak gibi bir şansı yoktu. Duşunu almış ve çıktığı gibi, ıslak saçlarıyla sokağa atmıştı kendisini. Yanına telefonunu dahi almak istemiyordu.

Evin kenarındaki boş yola çıkarak koşmaya başladı bir süre. Müzik çaları olmadan da kafasını dağıtabilirdi. Kolun kenarını süsleyen ağaçlar yeterdi güzelliği sağlamaya. Bütün yetişkinlerin haliyle işte olduğu bu saatlerde de bu yürüyüş yolu bulabileceği en ücra yerlerdendi. Yalnızlığı, ancak ailesinin yanında olmadığı anlarda severdi çünkü. Bunun dışında her zaman sırtını sıvazlayacak dostlara ihtiyaç duymuştu.

Yorulduğunu fark edince durdu Luther. Kolundaki pahalı spor saate baktığında gerçeği görmüştü. Aslında ailesinin vereceği paralara muhtaç olacaktı her zaman. Para ve başarı insanlık getirmese dahi. Ki en canlı örnekleriydi annesiyle babası bunun... Doğma büyüme zengin çocukları, mükemmel birer nazi olarak yetiştirilmiş iki zavallıydı ikisi de. Hatta kendisini dünyaya getirmelerinin tek sebebinin Alman soyu olduğunu düşünüyordu bazen. Ne olursa olsun, hiçbir zaman yanında onları bulamayacağını küçük yaşlarda öğrenmişti Luther neyseki. Tökezlediğinde bile elinden tutmayan bu iki yaratık; kafası yıkanmış birer androitti ona göre. Değmezdi. Onlarla karşılaşmamak için evinden uzak durmayacaktı. Dilerlerse hemen k*çlarını kanepesinden kaldırıp gidebilirlerdi. Ki Luther'ın en son üzüleceği şeydi bu. Tam da bunu onlara söylemek için geri dönüyordu zaten.

Eve döndüğünde bulamamıştı onları. Muhtemelen oğullarının her zamanki atarlarına anlam vermeye tenezzül bile etmeden bir yerleri gezmeye gitmişlerdi. Fakat tam bu sırada verilmiş bir sözü hatırlamıştı Luther... Sat. ile yemek yiyeceğine söz vermişti, hatta muhtemelen kız beklemekten sıkılıp çekip gitmişti. Elinden geldiğince hızlı bir şekilde bindi durdurduğu taksiye. Arabayı tercih edemezdi...

Burger King'in kapısını araladığında umduğu, gözlerinin o bilindik simayı tanımasıydı. Aç olduğunu onca sinirinin arasında yeni fark etmişti. Bir çift kahverengi gözle buluştuktan sonra gözleri, yavaşça masaya ilerledi. Görünüşü her ne kadar arkadaşı olsa da bir kızla buluşmak için fazla pejmürde kaçıyordu. Bu sefer terden dolayı ıslanmış saçlarını alnından çekti, kıza ve sorgulayan gözlerine içten bir gülümsemeyle yanıt verdi.

"Ben... Üzgünüm. Ailem beni çileden çıkarmıştı. Unutmuşum o arada."


Rpout. Tüm kalite babalığa gitti. Özür dilerim. Bir dahaki elle yazılacak Buse sözü dinlenmeyecek.


En son Luther Frederic Adler tarafından Çarş. Haz. 29, 2011 3:35 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Satellite Russell
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Satellite Russell


Mesaj Sayısı : 73
Kayıt tarihi : 29/03/11

Hamburgerlerin Ardında Empty
MesajKonu: Geri: Hamburgerlerin Ardında   Hamburgerlerin Ardında Icon_minitimeÇarş. Haz. 29, 2011 3:33 am


    Satellite büyük bir hevesle bekliyordu Luther'ı. Etrafına bakınıyordu dur durak bilmeden, Luther'ın o mavi gözlerini, kendisine oldukça yakışan kahverengi saçlarını arıyordu kendi kahverengi gözleriyle. Bir yandan da sürekli telefonuna bakıyordu, belki bir mesaj atar diye. Fakat telefonuna baktıkça geriliyordu, çünkü köşede duran saat ikonu zamanın ilerlediğini işaret ediyordu, hem de daha Luther Burger King'e adımını atmamışken. Bir süre sonra yüzündeki gülümsemesi hafiften kaybolmaya başladı, ekildiğini hissediyordu. Dört dönen gözleri, her kapı açıldığında arkasına dönüyordu büyük bir umutla. Fakat bir gerçek vardı, bu da Luther'ın şimdiye kadar gelmediği gerçeğiydi. Sıkılmış bir şekilde bekliyordu, ayrıca karnı da acıkmıştı. Yine kapı açıldı, kapıya döndü mutsuzca. Ardından bir çift mavi göz gördü, kendisine bakan. İnce dudakları kulaklarına doğru gerilmeye başladı, belki çok fazla da olsa gülümsüyordu şimdi. Ekilmediğine, hem de Luther'ın ekmediğine çok sevinmişti. Gülümsedi ve ayağa kalktı. Yine de merak ediyordu, neden geç kaldığını Luther'ın. Luther gülümsedi ve dağınık saçlarını düzetlmek amacıyla saçlarıyla oynadı bir süre. "Ben... Üzgünüm. Ailem beni çileden çıkarmıştı. Unutmuşum o arada." Kız gülümsemeye çalıştı. Sonuç olarak Luther buraya gelmişti fakat unuttuğunu söylemişti kızı. Kız Luther'ın mavi gözlerine dalmışken kendine geldi ve cevap vermediğini fark etti. Üstelik Luther oturmuştu, o ise hala ayaktaydı. Luther'ın karşısına geçerek oturdu. "Sorun değil." dedi gülümseyerek. Ne yapacağını bilemiyordu, Luther'ın içine düşercesine bakmak istemiyordu fakat kendine de engel olamıyordu. O mavi gözler, karşı konulamazdı. Luther'a bakarken bir süre sonra karnının guruldadığını hissetti. "İstersen hamburgerleri alalım." dedi ona dönerek. Luther da başıyla onaylayınca ikisi birlikte hamburger kuyruğuna girmek üzere yürümeye başladılar. Kız, ona bakmamak için elinden geleni yapıyordu fakat kalbine engel olamıyordu, ayrıca bakışlarına da. Sıraya girdiklerinde önlerinde birkaç kişi vardı. Satellite sürekli Luther'a bakıyordu, ne kadar belli etmemeye çalışsa da duyguları davranışları belki de hissettiklerinden çok daha fazlasını düşündürtüyordu insana. Luther'a dalıp gitmişken arkasından bir adamın onu dürtüklediğini gördü. Adama tek kaşını kaldırarak, ne olduğunu anlamadığını belli edercesine baktı ve ardından önüne döndüğünde sıranın ona geldiğini fark etti. Yan sırada ilerlemekte olan Luther'a utanarak baktı ve ardından sarışın kasiyere döndü. "Orta boy et menü alabilir miyim?" dedi bozulmuş bir ses tonuyla. Menüsünü beklerken tırnakları boş durmuyordu, sürekli onları yiyordu. Utanmıştı, daha bir hamburgerini alamıyormuş gibi gözükmüştü. Belki de bunların hepsi fazla dikkat ettiği içindi. Olduğu gibi davransa böyle olmayacaktı. Hamburgerini aldıktan sonra masasına doğru ilerlemeye başladı, Luther hala sırasını bekliyordu. Bir tane patates ağzına attı ve beklemeye başladı. O sırada nasıl davranacağını düşünüyordu, nasıl davranması gerektiğini. Suratını elini yaslamıştı, bekliyordu sürekli oflayarak. O sırada Luther'ın karşısına oturduğunu gördü ve doğruldu. Gülümseyerek biraz sohbet etmenin iyi olacağını düşündü. "Ee nasılsın?" dedi ve ardından kolasından bir yudum aldı. Nasıl yemek yiyeceğini bile düşünemiyordu, normal ve rahat davranamıyordu. Patatesini hangi eliyle tutacağını planlıyordu, hatta çatal bile kullanmayı düşünmüştü hamburgerini yerken. Ağzının kenarına leke bulaşmamasını istiyordu , sağ elindeki peçeteyle sürekli ağzını siliyordu. Ayrıca Luther'ın yemek yiyişine de bakıyordu göz ucuyla. Hamburgerini ısırışını, dişlerini, ağzının hareketini. Onu izlerken de kendinden geçiyordu. Mavi gözlerinin patateslere bakışını, elleriyle onları kavrayıp ağzına atışını. Her şeyini kaydediyordu beynine bir kamera misali. Fakat sonra çok baktığını düşündü ona, belki de gereğinden fazla bakmıştı, incelemişti Luther'ı. Kolasından bir yudum aldı ve yemeğine devam etti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Luther Frederic Adler
Sir Stafford | IV. Sınıf
 Sir Stafford | IV. Sınıf
Luther Frederic Adler


Mesaj Sayısı : 194
Kayıt tarihi : 25/03/11
Nerden : Almanya

Hamburgerlerin Ardında Empty
MesajKonu: Geri: Hamburgerlerin Ardında   Hamburgerlerin Ardında Icon_minitimeÇarş. Haz. 29, 2011 7:44 am

Kızın alınmamış olmasını ummuştu, ne de olsa unutmuşum demek o an için söylenebilecek en iyi özür sayılmazdı. Yanıtını beklerken kızı süzdüğünde, normalde olduğundan daha özenli hali dikkatini çekmişti, her zamanki gibi görmezden gelecekti bunu. Muhtemelen kendi kuruntusuydu zira dünyanın en muhteşem erkeği sayılmazdı. Ki bunu bir kızın karşısında aldığı düşüncesiz tavırlardan da anlayabilirdiniz. Bu da bağlanma korkusundan ötürü olmalıydı. İlişkilerinin pek çoğu, onun özensiz tavırları ve saçmalıkları yüzünden bitmiş olsa dahi, bu arkadaşının ilgisini haddinden fazla çektiğini düşündüğü gerçeğini değiştiremiyordu ne yazık ki. Yalnızca Satellite’ın yemek isteğini onaylamış, ardından kızın hoşnut bakışlarına gülümsemeyle karşılık vermişti. Sıraya geçtiğinde şu anda aklını meşgul eden tek şey ne yiyeceğiydi, kızın bakışları o anda neredeyse hiçbir şey ifade etmiyordu onun için. Satellite’a yönelen ikaz dolu sözler arasında gözlerini kızın bozulmuş yüzüne çevirmiş ve endişelenmemesini söyleyen bir gülümsemeyle eşlik etmişti utancına. Satellite’ın yanında gergin bir tavır sergilemesine çoktandır alışmıştı, nedenini tahmin edebiliyor ya da çalışıyor olmasına rağmen, kızın kendisine özel bir ilgi besleyebileceğini düşünecek kadar düşünceli ya da narsist değildi. Ki olası bir ilgi karşısında, arkadaşlarıyla asla romantik bir ilişki içine girmeyeceğini prensip haline getiren biri olarak iyi arkadaşlarından biri olan Sat.e farklı bir gözle bakmamıştı zaten.

Büyük boy olan yemeğini alıp masaya geldiğinde, kızın hal hatır soruşuna karşılık olarak “Kötüydüm, şimdi daha iyi sayılırım.” demişti. Gevezelik edemeyeceği kadar açtı. Kolanın asitli aromasının aniden boğazını rahatsız etmesiyle kartondan yapılmış olan bardağı ittirdi, dikkat ettiğine göre Satellite tek bir düzgün lokma yememişti. Gerginliğini dağıtmak için çıktığı birinin kendisinden daha da gergin oluşu onu fazlasıyla rahatsız etmişti, bu nedenle kızın çenesinin altındaki elini kavradı, hareketinin dostça olmasına dikkat etmişti. Ardından kızın elini yemeğine götürmüş ve ağzına bir şeyler atmasını sağlamıştı. “Buraya yemek yemeye geldik, bu yüzden rahat ol artık.” Bunun ardından gülümsemişti, hareketinin kızı rahatsız etmemesini umuyordu. Tamam, bunu normalde bir erkek arkadaşına yapıyor olması çok saçma kaçmıyor olabilirdi, ah evet. O hiçbir zaman o özendiği, kızlara kendilerini muhteşem hissettirebilen insanlardan olamamıştı. Arkadaşlığı bütün hallerinden daha iyi olmuştu her defasında.

O sırada masaya yaklaşan çocuk ve ardından karşısındaki Satellite’dan gelen çığlık bölmüştü düşüncesini. Genç oğlan elindeki kolayı kızın üzerine dökmüş, hala da özür dilemeden dallama bir şekilde uzaklaşmıştı oradan. Kızın üzerindekini temizleme çabası üzerine Luther, çocuğun hödüklüğüne rağmen tek bir kelime etmeyişine sinirlenmiş bir vaziyette ayağa kalmıştı. Tam arkadaki masaya ilerlemiş, çocuğun omzuna hafifçe dokunmuş ve “Özür dilemeyi unuttun.” Demişti. Çocuğun attığı bir kahkaha ardından “Boş versene.” lafı üzerine Luther, çocuğun yakasına yapışmış, özür dilemesi için gözünün önünde bir yumruk sallamaya başlamıştı. Yaptığı abartı olarak görülse dahi, korumacı tavrından memnundu. Bu tehdit üzerine tırsmış olan kendi yaşlarındaki velet özrü dilemiş, böylece Luther kendisini izleyen Satellite’a dönüp, “Yaptığı salaklık bağışlanacak gibi değildi, affedersin. Sen arkadaşımsın ve birinin arkadaşlarıma böyle davranması yapacağı son şey olur.” Demişti. Masaya oturduğunda ortamın davranışı yüzünden biraz daha gerildiğini düşünüyordu. Kafasını öne eğmiş olan kızın omzuna hafifçe dokunup, gülümsemişti Luther. İşin gerçeği gülümsemesi ve yanağının yanında oluşan gamzesi, ki aslında bu ona kazadan kalma bir yaraydı, kendisini affettirmek adına sık sık kullandığı bir numaraydı.

rpout. bu da bir pc eseri. ondan böyle oldu. ne yapayım üşendim bir an. :/
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Satellite Russell
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Satellite Russell


Mesaj Sayısı : 73
Kayıt tarihi : 29/03/11

Hamburgerlerin Ardında Empty
MesajKonu: Geri: Hamburgerlerin Ardında   Hamburgerlerin Ardında Icon_minitimeC.tesi Tem. 02, 2011 10:41 am


    Yemeğiyle oynarken arada Luther'a bakıyordu fakat yine de yemeğini pek yiyememişti. Resmen oynuyordu tabağındaki yemekle. O sırada Luther'ın kendisine baktığını fark etti, ona gülümseyecekken Luther ondan önce davranarak kızın elini aldı, Satellite'ın patateslerine götürdü ve bir tanesini aldırarak ağzına attırdı. Satellite patatesi çiğnerken gülümsüyordu, bunun nedeni Luther'ın elini tutması değildi, çünkü elini tutarken oldukça temkinli olduğunu hissetmişti. Yine de içinde bir hareketlilik oluşmuştu, umutsuzca olsa da Luther'a karşı hislerinin bir adı vardı. "Buraya yemek yemeye geldik, bu yüzden rahat ol artık." demişti o tatlı sesiyle. Ayrıca gülümsemişti, kendisine ayrı bir karizma katan gamzeleri ortaya çıkınca kız da gülümsemişti. Luther pek kızla konuşuyor gibi değildi, yani hoşlandığı bir kızla konuşuyor gibi. Fakat ne olursa olsun Satellite onunla vakit geçirmekten oldukça zevk alıyordu, Luther'ın onunla konuştuğu her an içinde bir kıpırdanma hissediyordu ve mutlu oluyordu. Luther'ın da tetiklemesiyle yavaş yavaş yemeğini yemeye başlamıştı. Tepsisinden aldığı patatesi ketçapa batırdı ve ağzına attı. Patatesi çiğnedikçe ne kadar aç olduğunu bir kez daha hissetmişti, kolasından da bir yudum aldıktan sonra birden üzerine dökülen kolayla çığlık attı. Gözleri büyümüştü, bu kendi kolası değildi. Şaşkın bir şekilde kafasını kaldırdığında, onu umursamayarak ilerleyen ve kıkırdayarak yürüyen bir çocuk görmüştü. Suratını astı, çocuğa bakmaya başladı, bir özür bekliyordu. Fakat çocuktan böyle bir hareket göremeyince önündeki peçeteyle üzerindeki lekeyi silmeye çabalıyordu. Ayrıca Luther'a da rezil olmuştu, başka gün başka zaman yokmuş gibi ya da başka insan yokmuş gibi onun üzerine kola dökülmüştü. Serzenişler eşliğinde beyaz tişörtünü silmeye çalışırken bir kıpırdanış hissetti ve Luther'a döndü. Çocuk yerinden kalkmış, az önce kızın üzerine kola döken salağa doğru ilerliyordu. Satellite dudaklarını düzmüştü, iki kaşını da kaldırmıştı. Luther'ın ne yapacağını merak ediyordu, bir yandan da hala üzerindekileri temizlemeye çalışıyordu. "Özür dilemeyi unuttun." diyince Satellite birden istemsiz bir şekilde gülümsemişti. Belki de ilk kez biri onu koruyordu, hem de onu koruyan kişi her özelliğine ayrı ayrı hayran olduğu Luther'dı. Kahverengi gözleri ikisini izlerken üzerine kola döken çocuğun kahkahasıyla içinden bir küfür savurdu ona. Çocuğun umursamaz tavrı Satellite'ı bile kızdırmıştı, yerinden kalkıp ona haddini bildirmek isterdi bildiremeyeceğini bilse bile. Fakat gördüğü kadarıyla Luther onun yerine çocuğa hesap soruyordu. Sonunda kaba çocuk kendisinden özür dilemişti, geçiştirme gibi olsa da fakat bu kız için herkesin sandığından çok daha büyük bir anlam ifade ediyordu. Başını yere eğmişti, utançtan. Luther'ın sesini duymuştu, içten içe gülümsedi. “Yaptığı salaklık bağışlanacak gibi değildi, affedersin. Sen arkadaşımsın ve birinin arkadaşlarıma böyle davranması yapacağı son şey olur.” diyince kızın suratındaki gülümseme az da olsa silinmişti. Arkadaştı sadece, bunu biliyordu fakat ondan duyunca biraz daha kötü olmuştu. Ama her şeye rağmen Luther Satellite'ı korumuştu ve önemli olan da buydu, en azından kız böyle düşünüyordu. Başını hafifçe kaldırdığında Luther'ın sıcak gülümsemesiyle karşılaşmıştı. O da gülümsedi, bütün ruhuyla, bedeniyle. Luther yerine oturduğunda ona baktı ve biraz düşündü. Özür mü dilemeliydi, teşekkür mü etmeliydi bilmiyordu. "Teşekkür ederim Luther, gerçekten." dedi mahcup bir ifadeyle. Çocuğun yüzüne bakmaya utanıyordu yemeğini yemeye başladı. Hafif mutluydu, hafif utanıyordu. Yemeğine konsantre olmuştu artık, biraz daha az bakıyordu Luther'a. Sonuçta buraya arkadaşça gelmişlerdi, Luther onu arkadaşça korumuştu ve onlar sadece arkadaşlardı. Asla kızın istediği gibi olamayacaklardı, zaten Luther'ın talipleri, Satellite'a gelene kadar onlarcaydı. Yine de onunla yemek yemek hoşuna gitmişti, gidiyordu. Yemek yerken arada bir arkadaşına gülümsüyordu kız, ne olursa olsun Luther'ın yaptığı onlarca teşekküre layık bir şeydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Luther Frederic Adler
Sir Stafford | IV. Sınıf
 Sir Stafford | IV. Sınıf
Luther Frederic Adler


Mesaj Sayısı : 194
Kayıt tarihi : 25/03/11
Nerden : Almanya

Hamburgerlerin Ardında Empty
MesajKonu: Geri: Hamburgerlerin Ardında   Hamburgerlerin Ardında Icon_minitimeC.tesi Tem. 09, 2011 10:05 am

Kızın teşekkürüne karşı yaptığı şeyin pek de yanlış olmadığını anlayabilmiş ve rahatlamıştı. Yemeğini yerken bir yandan kızın yüzündeki ifadeyi izliyordu. Yemeğine daha fazla konsantre görünüyordu kız. Şu an Luther’ın yaptığı ise kızın daha demin onu süzmeyi bırakamamasından farklı değil gibiydi. Bunu sesli dile getirmemesini umuyordu, zira aslında bugün neden buluşmuş oldukları ve nasıl sözleştikleri hakkında pek bir fikri yoktu. Tek bildiği buraya gelmesinin onu günün kibrinden kurtaracağıydı. Acımasızdı günler ona karşı, her biri tek bir kelime etmeksizin sürüp gidiyordu. Çekilmez insanlar da vardı hayatında. Uzak durmaya çalışsa dahi sanki bu insanlar sürekli kendisini buluyordu. Önündeki kolasından son bir yudum aldığında doymuş olmanın da verdiği sevinçle kızın yemek yemesini beklemeye başlamıştı. O sırada kafasında dolanan düşüncelerden hoşnut değildi. En azından burada oluşunun nedenini hatırlayabilirse kendisini şanslı hissedebilirdi ya da yalnızca kafasını meşgul ederdi.

Cebindeki sigara paketini çıkardı, bugün içmeyeceğine dair yeminler etmiş olsa dahi kendisine engel olamamıştı. Kızın bakmadığı bir anı kolladı ve dudaklarının arasına sıkıştırdığı eski dostunu çevik bir hamleyle yaktı. Kızın onu yargılamasını hiç istemiyordu, yalnızca arkadaşlarının önünde pek sık paylaşmadığı bu sırrını özellikle bu genç kızın karşısında açıkça sergiliyor olması garipti, rahat hissediyordu kendisini. Ne de olsa kız sigara içiyor diye Luther’dan nefret edecek değildi. Başını kaldırmayışı daha da hoştu. Yine de şakaklarına korkunç derecede bir ağrı saplanmış olan Luther, sanki sessizlik onu taciz ediyormuş gibi, konuşma isteğiyle sessizliği böldü. “Biliyor musun? Kendimi çok daha iyi hissediyorum evet.” Dudaklarının arasındaki şeyden derin bir nefes çekmiş, bunu kızı rahatsız etmeyecek bir doğrultuda geri vermişti. “Bu arada bugün bir farklılık var sende. Gerçi bence her türlü… Neyse. Diyeceğim hoş olmuşsun.” Bunu söylediği an geri alabilmeyi isterdi, kıza fazla alaka gösteriyor olmak istemiyordu. Rutininde arkadaşlarının dış görünüşüyle ilgili yorumlar yapmazdı sık sık. Kaldığı yerden devam etmişti sigarasına şimdi ucunun bir kısmı kül haline gelmiş, yanmaya devam ediyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Satellite Russell
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Satellite Russell


Mesaj Sayısı : 73
Kayıt tarihi : 29/03/11

Hamburgerlerin Ardında Empty
MesajKonu: Geri: Hamburgerlerin Ardında   Hamburgerlerin Ardında Icon_minitimeSalı Tem. 12, 2011 1:25 am


    Kız yemeğini yiyordu büyük bir zevkle. Az önce yaşadığı şey, onu üzmek yerine gerçekten mutlu etmişti. Luther onu korumuştu, Luther ona değer veriyordu. Her ne kadar bir arkadaşı olarak gördüğünü söylese de Satellite her şeye rağmen umudunu kaybetmemişti, kaybetmeyecekti. Onu burada, böyle sert bir şekilde savunuyorsa arkadaşlıktan öte bir şeyler olabileceğini düşünüyordu. Öyle istediği için öyle düşünüdüğünü de biliyordu fakat o anda gerçekten aklı karmakarışıktı. Patatesini ağzında çiğnerken kendi kendine gülümsüyordu. Arada göz ucuyla Luther'a bakmaya çalışıyordu, fakat o mavi gözleri kendisine bakarken görünce minik bir kız edasıyla utanarak kendini geri çekiyordu, mutluluğunu içinde yaşıyordu ve evine döndüğünde günlüğüne aktarmayı planlıyordu. Onun ağzındaki lokmaları izlemek istiyordu fakat o şu anda hayaller kurmakla meşguldü. Bir yandan hamburgerini yerken diğer yandan da zihninde kendini tatmin ediyordu. Fakat o sırada Luther'ın sigara içmekte olduğunu gördü. Sigaradan pek haz etmezdi, hatta nefret ederdi fakat ne yazık ki Luther'a sigaranın dumanı bile yakışıyordu. Sigarayı elinde tutuşu, üfleyişi... Ufaktan ufaktan bakıyordu ona, direk içine düşmemeye çalışıyordu yine de bunu yapabildiğinden pek emin değildi. Kahverengi gözleri, sigaranın dumanını bile izliyordu. “Biliyor musun? Kendimi çok daha iyi hissediyorum evet.” diyince Luther, kız gülümsedi. Bunun kendisinden mi, yoksa sigaradan mı kaynaklandığını bilmiyordu fakat zaten sevinmek ve umutlanmak için yer arıyordu. O gülümseyip ne cevap vereceğini düşünüyordu. Fakat sonra yine Luther'ın etkileyici sesini duydu. “Bu arada bugün bir farklılık var sende. Gerçi bence her türlü… Neyse. Diyeceğim hoş olmuşsun.” Kızın ağzı kulaklarına varmıştı, gülüşünü dışarıya da yansıtmıştı. Patatesinin son lokmasını ağzına attıktan sonra Luther'ın etkileyici gözlerine baktı bir kez daha. Ne diyeceğini bilemiyordu, evden çıkmadan önce bu kıyafeti seçmek için gerçekten çok uğraşmıştı. Aslında normal günlük kıyafetleriydi fakat böyle bir seçim için gerçekten çok düşünmüştü. Bugün için en uygun olanı bulmak adına dakikalarını harcamıştı. Luther'ın beğenmesine de gerçekten çok sevinmişti. "Teşekkür ederim." dedikten sonra yutkundu ve dudağını ısırarak konuşmaya devam etti. "Sen de her zamanki gibisin." dedi ve gülümseyişini daha da arttırdıktan sonra az miktar kalan kolasından yudumlamaya başladı, Luther'a bakmaya utanıyordu o anda sanki çok büyük bir kabahat işlemiş gibi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Luther Frederic Adler
Sir Stafford | IV. Sınıf
 Sir Stafford | IV. Sınıf
Luther Frederic Adler


Mesaj Sayısı : 194
Kayıt tarihi : 25/03/11
Nerden : Almanya

Hamburgerlerin Ardında Empty
MesajKonu: Geri: Hamburgerlerin Ardında   Hamburgerlerin Ardında Icon_minitimeSalı Tem. 12, 2011 4:46 am

Sonmuş...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Hamburgerlerin Ardında
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: The New York City :: Brooklyn :: Burger King-
Buraya geçin: