Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
Mükemmeliyet de Son Turnuva Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
Mükemmeliyet de Son Turnuva Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
Mükemmeliyet de Son Turnuva Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
Mükemmeliyet de Son Turnuva Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
Mükemmeliyet de Son Turnuva Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 Mükemmeliyet de Son Turnuva

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Jeremy Jimmy Monteiro
Sir Stafford | IV. Sınıf
 Sir Stafford | IV. Sınıf
Jeremy Jimmy Monteiro


Mesaj Sayısı : 261
Kayıt tarihi : 12/03/11
Gerçek Yaşı : 30
Nerden : NYC

Mükemmeliyet de Son Turnuva Empty
MesajKonu: Mükemmeliyet de Son Turnuva   Mükemmeliyet de Son Turnuva Icon_minitimePtsi Haz. 27, 2011 7:56 am

Mükemmeliyet te Son Turnuva

Yorgun ve fazlasıyla orgazm kokan bir gecenin ardından uyanabilmek zor da gelse odamın penceresinden girip, gözlerimi hedef alan güneş ışınları uykumu bölüp monoton bir güne daha beni uyandırıyordu. Kirpiklerim birbirlerimden zorla ayrılırken, dün adını bile hatırlamadığım kızın yanımda olmadığını fark etmek beni çok rahatlatmıştı çünkü yılışık insanlardan nefret ederdim. Vücudumu zorlukla yataktan kopardığım da burnuma gelen içki ve ter kokusunun birleşimi bir koku kendimi banyoda bulmama yetecek kadardı. Soğuk su vücudumun her bölmesine çarparken beni kendime getirerek tüm iğrenç kokuyu üzerimden almıştı. Banyonun hemen yanında asılı olan askıdan siyah bornozumu üzerime geçirdikten sonra ayaklarım rotasını yatak odasına doğru çevirmişti. Yatak odasına geldiğimde soğuk duşa rağmen hala gözlerimin kapandığını hissetmek biraz garip gelse de en etkili çözüm yolunu düşünüp dışarı çıkmaya karar vermiştim. Hemen üzerimdeki bornozu parkelerin üzerine bırakarak yatağın altına kaçmış kotumu ve gömleğimi üzerime geçirerek odadan çıkmıştım. Saatin kaç olduğuna dair bir tahminim bile yoktu ancak ailem bu saatte bile evde değilse şuan öğle saatlerindeydik. Nihayet evden tüm alacaklarımı aldıktan sonra sokak kapısını aralayıp kendimi Mannathan sokaklarına atabilmiştim.

Büyük bir sessizlikten çıktıktan sonra kulağıma ilk ilişen korna sesleri 5 saniyeliğine rahatsız etse de kulaklarım alıştıktan sonra bir problem yaratmamıştı. Çevreme bakınırken son sınıfta ki bazı kızların hala elbise seçiminde dolaştıklarını görmek beni sadece güldürüyordu. Evet bazı konulara kafam basmıyordu ama çirkin bir insanın kendine yakışmayan bir elbiseye yatırım yapması yeterince saçmaydı. Güne bu konularla gülerek başlamak hoş gelse de gözüme beni kendime getirmeye her zaman acil yardım gibi gelen Starbucks ilişmişti. Hızlıca adımlarımı oraya yönlendirirken dağınık ve ıslak saçlarımın beni yataklara düşürmemesi için dua etmeyi düşünmüştüm ancak dinsiz biri olduğumu düşündüğümde bunun pek mantıklı bir fikir olmadığına karar vermiştim. Starbucks’ın kapısını araladığımda gözüme ilk çarpan sexy kasiyer Madeline olmuştu. Yüzüme sinsi gülümsememi yerleştirdikten sonra sonunda kasaya ulaşmıştım.

Gülümseyen dudaklarının arasından küfür çıkmadığına şükrederken hemen lafa girip ‘’ Madeline. O geceden sonra seni hiç görmedim yani beni bir daha aramadın’’ diyerek üste çıkmaya çalışmıştım ancak anlaşılan pek işe yaramamıştı. Kızın müşterilere yansıttığı gülümsemesi hızla kaybolurken, yerini alan kızgınlık ve nefret karışımı bir surat ifadesi ile konuşmaya başlamıştı.’’Jeremy. Sanırım yanlış hatırlıyorsun seni 4 kere aradım ama açmadın. Şimdi üste çıkmaya çalışmadan ne istediğini söyle’’ diyerek araya resmiyeti eklemişti. Bende yüzümdeki gülümsememi zorla sildikten sonra ‘’Bir Macchiato’’ diyerek ücretini vererek boş bir yere oturmuştum. Bir süre geçtikten suratsız Madeline’den kahvemi aldıktan sonra tekrar yerime oturup kahvemi yudumlarken 2 masa ötede oturan ve iri dalgalı saçları ile başımı döndüren kızı gözüme kestirmiştim. Kızın gizemli olduğu kadar sevimli suratı ona odaklanmamı sağlasa da bir süre kendime gelmeyi başarmıştım. Gözlerim kızın her hareketini görüp kaydederken sonunda dayanamayıp masadan kalkıp kızın masasına oturmuştum. Suratından anlaşılıyordu ki şaşırmıştı ancak bir şey söylemesine imkan vermeden araya girip ‘’ Sizi buralarda ilk defa görüyorum. Sizi tanıyor olamam değil mi ?’’ diyerek kızdan iyi ya da kötü bir cevap beklemeye başlamıştım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Bianca Rushton
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Bianca Rushton


Mesaj Sayısı : 79
Kayıt tarihi : 22/06/11
Nerden : NY

Mükemmeliyet de Son Turnuva Empty
MesajKonu: Geri: Mükemmeliyet de Son Turnuva   Mükemmeliyet de Son Turnuva Icon_minitimeSalı Haz. 28, 2011 2:46 am

    Gözlerini zorlukla açabiliyordu. Güneş tam karşıdan geldiğinden, kamaşan buz mavisi gözlerini korumak için elini siper etti. Bir hışımla yorganı çekip atmıştı üzerinden. Bu sabah tersinden kalktığı, dağılmış altın sarısı saçlarından ve yüzündeki huysuz ifadeden fazlasıyla belli oluyordu. Yeni bir gün, yeni bir başlangıç... mıydı acaba? Ona göre değildi.
    Her anı her yaşanmışlık, günle beraber biraz daha uzağında biraz daha eskimiş olsa da ilerliyordu onunla birlikte. Ve her gün geçtikte yaşanmışlar artıyor, düşünecek çok daha fazla şey, çok daha fazla soru birikiyordu kafasında. Anı yaşamak söylerken basit bir cümleymiş gibi çıkıyordu ağızdan fakat uygulaması söylendiği kadar kolay değildi. Geçmişteki hatalar anın üzerine siyah bir perde çekiyordu sanki. Geçmiş gözlerine siper olmuş pembe gözlükleri kaldırıyor, tüm çıplaklığıyla yaşamasına neden oluyordu hayatı. Bir an göğüs kafesinin sıkıştığını hissetti. Boğazına düğümlenen acı geçiyordu bir türlü çıkarmaya çalışsa da dikenli bir tel masali oraya takılıyor öldürmüyor, acı veriyordu. Sadece daha fazla acı...

    Yataktan kalkmıştı kalkmasına ama kafası bir milyondu. Gözlerini önünde dans eden kapıdan hangisinin tuvalet kapısı olduğunu anlaması bir kaç dakikasını aldı. Aynasına bile bakmadan hemen kendini duşa attı. Sanki bir duşla tüm kirlerinden arınıp saf olabilecekmiş gibi rahatlayacağını düşünüyordu. Soğuk suyun tenine çarpmasıyla rüyalarından tam olarak sıyrılabilmiş ve gerçek hayata dönmüştü. Vücuduna çarpan her damla onu biraz daha kendine getiriyor, gücünü biraz daha kazandırıyordu sanki ona. En sevdiği şarkının sözlerini mırıldanmaya başladı,

    ''Güzel sevgilim.. Yarın ile yüzleş, yarın dün değil
    Sil gözlerini ve başını kaldır, bunlar yerine keşke mutlu olsan
    Yapabileceğim bir şey yok, en iyi yapabileceğim şey olan seni sevmek dışında
    Biliyorum, kimse güvenmezken sevdiğin insanlara tutunmanın zor olduğunu''


    Duştan çıkarken bedeninden yayılan vişne kokusunu da beraberinde getirmişti. Çıkmayla gardırobuna doğru yürüdü. Gözüne kestirdiği birkaç elbiseyi yatağının üzerine serdi. Üç elbiseye bakıp hangisinin ruh halini daha çok yansıtacağını düşündü. En sağdaki pembe ipeği hemen eledi. Fazla tatlı ve masımdu. Oyda Bianca bugün kendini öyle hissetmiyordu. Kim olmak istediğini çok iyi biliyordu, ve olmak istediği kişinin tatlılıkla işi yoktu. Ortadaki sarı haleli elbise çok parlak renkli ve çok hanım hanımcıktı. Paris'ten gelen siyah saten en uygun tercihti. Anca neden tereddüt ettiğine şaşırdı. Elbise aylar öncesinden gelmişti fakat Anca onu insan içinde giymiş değildi. Beğenmemiş değildi fakat onu giymek için uygun fırsatı bekliyordu. Parmak uçlarını siyah siyah satenin üzerinde gezdirdi. Bir kaç dakika sonra elbisesiyle kombine ettiği gökdelen kadar yüksek topuklu siyah ayakkabılarıyla tam anlamıyla nefes kesiciydi.
    Makyaj masasına gitti ve varla yok arası hafif makyajını yaptı. Pembe N8ini kol çantasına attı ve masasının üzerindeki naneli şekerini ve arabasının anahtarlarını alıp odasını terketti. İnerken aşağı doğru seslendi. ''Xavier beyaz X6!MI garajdan çıkarıp evin önüne getirin, hemen!''

    Arabadayken bile Starbucks'ın cezbedici kokusuna karşı direnemeyeceğini hissediyordu. Günlük kafeinini almadan alışverişe gidemeyeceğini düşündü. Starbucks'a girdiği anda tüm gözlerin üzerine odaklandığını hissetti. Umursamaz bir taırla uzun ve parlak sarı saçlarını arkaya doğru savurarak gözüne kestirdiği bir masaya attı kendini. Ve kasiyere seslendi. ''Latte lütfen''
    Umarın uzun sürmezdi. Çünkü saat gerçekten geç olmuştu. Diğer masalara göz gezdirdi. Tanıdığı simalardan hiçbiri yoktu. Derin bir şekilde iç çekti ve önüne döndü. O anda masasına oturan sarışın dikkatini çekti. Merak dolu gözlerle çocuğu izlerken kasiyer kin dolu bir ifadeyle sertçe kahvesini uzatmıştı ona. Zarif bir şekilde aldı ve samimi bir gülümseme sundu ona. ''Teşekkür ederim.''
    ‘’ Sizi buralarda ilk defa görüyorum. Sizi tanıyor olamam değil mi ?’’
    ''Doğru eğer görmüş olsaydınız, unutamazdınız.'' Tuhaf bir şekilde gülümsedi.
    Ansızın dudak kıvrımlarına yayılan, sabah güneşi gibi insanın içini ısıtmayan ama ümit vaad eden... En sıcak havalarda bile buz gibi soğuk olmasına anlam veremediği elini uzattı. ''Bianca, ve seni neden masama kabul etmem gerektiğine dair bi neden söyle bana'' Sesini baştan çıkarıcı bir şekilde alçaltarak konuşmuştu. Elinde değildi. Erkeklerle konuşurken hep sesinin bu şekilde çıkmasına engel olamıyordu. Çocuk umutlanmamalıydı. En azından kalbinin kırılmaması için.
    Bianca tehlikeli oyunlar oynuyordu, sonunda pişman olmaktan korktuğu tehlikeli oyunlar...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jeremy Jimmy Monteiro
Sir Stafford | IV. Sınıf
 Sir Stafford | IV. Sınıf
Jeremy Jimmy Monteiro


Mesaj Sayısı : 261
Kayıt tarihi : 12/03/11
Gerçek Yaşı : 30
Nerden : NYC

Mükemmeliyet de Son Turnuva Empty
MesajKonu: Geri: Mükemmeliyet de Son Turnuva   Mükemmeliyet de Son Turnuva Icon_minitimeSalı Haz. 28, 2011 4:09 am

Gözlerini masaya oturduğundan beri karşısındaki alımlı kadının vücudunda gezdirirken kadının soğuk ama bir o kadar da davetkar cevabı ile kendine gelebilmişti. Sol ayağını masanın ayağına 5 saniyede bir vururken kadının sorusu üzerine güzel bir cevap düşünürken, yüzüne etkileyici bakışını yerleştirdikten sonra sessizliğini bozarak ‘’ Jeremy, ve bilmiyorum sadece yeni insanlarla tanışmak hoşuma gider. Ayrıca sorun etmeyeceğini düşünüyorum, öyle değil mi Bianca? Dedikten sonra elindeki macchiato’yu midesine indirerek karşısındaki sarışın kızın cevabını beklemeye başlamıştı. Karşısındaki bayanın uygun cevabını beklerken, Madeline’nin sinirli bakışlarını gözüne kestirmişti. Kıskanılmayı seven bir yapısı olduğu için genelde bunu bir oyun haline getirir ve hep galip çıkardı ama Madeline baştan kaybetmiş gözüküyordu. Karşısındaki gizemli kızı tanıma isteği ve kasiyer kızı çıldırtma düşüncesini beyninde birleştirip aklına ikisini de beraber çıkartacak bir fikir getirmişti.

Karşısındaki kız bilmiş tavırla cevabını vermek üzereyken sağ elinin başparmağını kızın dudaklarına götürüp konuşmaya başlamıştı.’’Söyleyeceklerini unutma. Hemen dönerim’’ diyerek vücudunu kahve çekirdeği rengindeki koltuktan kaldırıp kasaya doğru yönelmişti. Ayağa kalktığında kıvrılmış paçasını düzelttikten sonra nihayet burnundan soluyan Madeline’in yanına gelmişti. Karşısındaki bayan elindeki kalemi çeşitli şekillerde döndürürken kendini sakinleştirip yüzüne bakarak ‘’Ne istiyorsun Monteiro’’ diyerek özel bir şey söyleyeceğini düşünmüştü. Evet, oyunu gerçekten düzgün bir şekilde işliyordu ancak masada bıraktığı kız hakkında hala bir takım şüpheleri yok değildi. Sağ elini cebinden çıkarıp kızın suratını kavrayacak bir şekilde suratına götürürken kendini ona bir adım daha yaklaştırdı ve ‘’Gerçekten güzel değil mi? Yani şu kıvrımlara baksana.’’ Diyerek gözleri ile masadaki kızı işaret etti.Kızın küçük hayalleri bir anda sert zemine çarparken gözleri dolup, hakimiyetini kaybetmeye başlarken hızlı adımlarla içeri kaçmıştı.

Her ne kadar oyunların bu şekilde bitmesini sevmese de eğlenmişti ama asıl eğlence masadaydı.Belli oluyordu kolay elde edebileceği biri değil ama kendinin de fazla kolay biri olduğu söylenemezdi.Kasa da başka bir kasiyerin gelmesini beklerken nihayet personel odasına benzeyen yerden başka bir bayan çıkarak ‘’Hoş geldiniz. Ne alırdınız?’’ dedikten sonra suratına yabancı insanlara kullandığı samimi olmayan ama son derece sıcak gülümsemesi ile ‘’ İki tane mozaik kek. Lütfen’’ diyerek siparişlerini beklemeye başladı.Bir dakika bile geçmeden aldığı keklerle beklettiği bayanın yanına döndükten sonra tekrar yerine geçerek ‘’Bu sohbet kuru gitmez değil mi?’’ diyerek tekrar gülümsemesini suratına yerleştirmişti.Şüpheli bakışlarını tüm cafe’nin içine serbest bırakırken tanıdığı ya da şüpheli bir kimliğin burada olmadığını gönül rahatlığı ile kabul ederken masanın üzerinde duran macchiato’dan bir yudum alarak yarı da kestiği konuşmanın kaldığı yerden devam etmesini ümit ederken bir yandan da duştan sonra düzeltmediği saçlarını eli ile arkaya yatırma mücadelesine girerek kızın cevabını beklemeye başlamıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Bianca Rushton
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Bianca Rushton


Mesaj Sayısı : 79
Kayıt tarihi : 22/06/11
Nerden : NY

Mükemmeliyet de Son Turnuva Empty
MesajKonu: Geri: Mükemmeliyet de Son Turnuva   Mükemmeliyet de Son Turnuva Icon_minitimeSalı Haz. 28, 2011 8:22 am

    Cocuğun her halinden üzerinde iyi bit etki bırakmaya çalıştığı belliydi. Birkaç dakikalığına masadan kalkıp güzelliği gözünden kaçmayan kasiyerin yanına gidip nispet yaparcasına ukala mimikleriyle kızla fısıldaşması ve kızın ağlayarak hayalleri yıkılmışçasına orayı terketmesi bu çocuğa güvenmemesi gerektiğini düşündürdü. Sonuçta kim bilir belki de kasiyeri kıskandırmak için burada onu kur yapıyor olabilirdi. Ve Anca kendini kimsenin kullanmasına izin veremezdi. Eğer oyun oynamak istiyorsa oyunun ne demek olduğunu gösterecekti ona.
    Çekici bir gülümsemeyle önüne mozaik keki koymuştu. ‘’Bu sohbet kuru gitmez değil mi?’’ Keke baktı ve bunu yemeyi midesinin kaldırmayacağını hissetti. O anki kusma dürtüsünü tutmaya çalıştı. Önündeki keki çocuğa doğru itti. ''Aç değilim, teşekkürler'' Fakat çocuk düşünceli davranmasından dolayı en azından bir tebessümü haketmişti. Ona çekingen bir şekilde gülümsedi.

    Kahvesini yudumladı ve ıslanmış dudaklarını çocuğa doğru yaklaştırdı. Şuan çocuğun dudağındaki vişneli parlatıcısının kokusunu alabildiğine emindi. ''Demek arkadaş olmamızda sakınca olmadığını düşünüyorsun?'' Sonradan cümle sonuna eklemeyi unutmuş gibi masum bir sesle fısıldadı dilini döndürerek. ''Jerr'' ilk heceden sonra derin bir nefes aldı ve ikinci hecesiyle beraber yavaşça verdi.''Remy'' Gerçekten bir isim bu kadar tahrik edici söylenemezdi. Sonra hiçbir şey olmamış gibi çocuğa en parlak ve masum gülümsemesini sundu. Ve sonra ürkek bir tavırla kendini geriye doğru çekti.
    Bu çocuk istediği her şeye sahip olmuş olabilirdi. Fakat bu Anca'ya da sahip olabileceği anlamına gelmezdi. Bu sadece küçük bir eğlenceden ibaretti onun için. Biraz eğlenmekten ne zarar gelebilirdi ki?

    Anca derin bir nefes aldı.''Neden buradasın?'' Az önceki tutku dolu bakışlarının aksine çok masum bakıyordu şimdi. Gözleri de bakışlarına göre doyurucu koyu mavi renginden nasibini almış turkuaz mavisine geçiş yapmıştı. Fakat gözlerindeki tutkudan hala izler olduğuna emindi. Çocuğun ruh halindeki ani geçişlerinden dolayı şaşırmış olmasını umuyordu.
    Manikürlü siyah tırnaklarını masaya vurarak ritim yapıyordu. Ve bir yandan da çocuğun yüz ifadesinden bir şeyler anlamayı umut ediyordu. Mavi gözlerini kocaman açarak en şirin ve masum ifadesiyle merakla çocuğa bakıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jeremy Jimmy Monteiro
Sir Stafford | IV. Sınıf
 Sir Stafford | IV. Sınıf
Jeremy Jimmy Monteiro


Mesaj Sayısı : 261
Kayıt tarihi : 12/03/11
Gerçek Yaşı : 30
Nerden : NYC

Mükemmeliyet de Son Turnuva Empty
MesajKonu: Geri: Mükemmeliyet de Son Turnuva   Mükemmeliyet de Son Turnuva Icon_minitimeCuma Tem. 08, 2011 2:52 pm

Karşısındaki bayanın ağız oyunlarından etkilenmemek için kendi içinde iç savaş yaşarken, bir yandan da kendine gelen sorulara en az sorular kadar çelişkili cevaplar arıyordu. Aslında onun için cevap vermek hiç zor olmazdı çünkü üçüncü cümleden sonra genelde bulundukları yeri terk edip başka bir yere giderlerdi ama karşısındaki kızın direneceğini hiç düşünmemişti. Derin bir nefes adlıktan sonra parmaklarını masanın köşesine vurmaya başlamıştı. Sağ kaşını havaya kaldırıp, bakışlarını kıza çevirdikten sonra ‘’Tanımadığın biri masana oturdu ve bir süredir konuşuyorsun.’’ Diyerek sağ eliyle zümrüt taşından yapılmak kol düğmelerini açtı. Kol düğmeleri işi bittiğinde bu cevabın fazla hoş olmadığını düşünerek kızın cevap vermesine kalmadan bir daha söze girdi ‘’Aslında bende bilmiyorum. Sabah uyandığımda yanımda ismini tanımadığım bir fahişe vardı ve kendime gelmek için burayı seçtim ve seni gördüm. Sonrasını biliyorsun’’ diyerek abartıya kaçmadan ama samimi bir şekilde gülmüştü. Gece mavisi kravatını biraz daha aşağıya indirirken kafasından bu masaya neden oturduğu hakkında sonuçlar aramaya başlamıştı. Normalde işlerini böyle yürütmezdi, en azından niyetini başta belli ederdi ancak şuan yaptığı şeyin düşündüğü duygularla uzaktan yakından alakası yoktu. O sonunu düşünmeyen, insanların duygularını sadece zayıflık ya da bir zaaf olduğunun düşünen kişi şimdi hangi duyguya kapılmıştı bilmiyordu bile ancak bu hava değişiminin sonucunda gelen kısa süreli yumuşamayı üzerinden atması lazımdı. Bakışları ile kafenin her metrekaresini analiz ederken kapıdan giren gözlüklü bir kız ona tanıdık gelmesiyle kendine gelmişti. Karşısındaki bayana belli etmemek için kafenin mozaik desenle süslenmiş duvarına doğru gülümsedikten sonra kafasını kıza çevirerek ‘’Aile dostumuzun kızı. Sanırım yanına gitsem iyi olur’’ diyerek sandalyesini geri iterek masadan kalktı. Masalar arasında adımlarını sürdürürken bu kızın 2 yıl önce fazla şiddet içeren bir kavga ile ilişkisini sonlandırdığı Deborah’tan başka kimse olmadığını anlamıştı. Ellerinin uyuştuğunu ancak başparmağının bir sandalyeye değmesi ile anladığı gibi yaşadığı şok tüm etkisi ile yüzüne yansımıştı. Suratını bir sağa bir sola sallayıp kendine geldikten sonra suratındaki aptal ifadeyi silip adımlarını yerine doğru çevirmişti. Evet tek aşığıydı o ve şuan tekrar şehre gelmişti ancak bu sefer işler farklı işleyecekti. Masaya geldiğinde ise gayet samimi bir gülümseme ile ‘’Benzerlik işte’’ diyerek sözünü devam ettirdi. ‘’ Bak seninle kalmak isterdim ancak gerçekten yapmam gereken işler var’’ diyerek hızlı adımlarla kasa da duran kızdan kalem istedikten sonra masaya numarasını yazmıştı.Kızın numaraya bakmasına kalmadan ‘’Ara..Yani her zaman ara. Görüşmeliyiz bence’’ diyerek hızlı adımlarla starbucks’ın kapısını aralayarak kafeden çıkmıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Bianca Rushton
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Bianca Rushton


Mesaj Sayısı : 79
Kayıt tarihi : 22/06/11
Nerden : NY

Mükemmeliyet de Son Turnuva Empty
MesajKonu: Geri: Mükemmeliyet de Son Turnuva   Mükemmeliyet de Son Turnuva Icon_minitimeC.tesi Tem. 16, 2011 4:46 am

’Aslında bende bilmiyorum. Sabah uyandığımda yanımda ismini tanımadığım bir fahişe vardı ve kendime gelmek için burayı seçtim ve seni gördüm. Sonrasını biliyorsun’’ Tam bir klasikti. Şaşırdığını söyleyemezdi. Kendini yanından kalktığı kızın yerine koyma zahmetine girmek bile korkunçtu. Hemen bu düşünceyi kafasından attı ve çocuğun sözleriyle kendine geldi. ‘’Aile dostumuzun kızı. Sanırım yanına gitsem iyi olur’ Çocuğun gideceği düşüncesiyle bir şeyler hissetmeyi umdu ama tek şey içindeki zifiri boşluk hissiydi. Sıradan olmuştu gelişi ve gidişi de öyle olacağa benziyordu. Aslında konuşurken tedirgin gibiydi biraz. Fakat bu tedirginliğin neden kaynaklandığını bilmiyordu. Çocuğa doğru baktı ve ışıltılı olmasa da umut vaat eden bir gülüş sundu. Peki anlamında başını hafifçe salladı. Başını sallamasıyla birlikte altın sarısı saçları önüne düşmüştü. Ellerini hafifçe saçlarının arasında tarak göreviyle gezdirdi. Gözü telefonuna kaydı o anda. Biri arıyor olmalıydı. Işığı yanıp sönüyordu. Çocuğun gideceğini söylemesi o anda tam isabet olmuştu. Hemen telefondan gözlerini almaya çalışarak çocuğa doğru baktı. Ona doğru geliyordu. Şaşırmıştı. Acaba bir şey mi unuttu diye masaya göz gezdirdi ama bir şey göremedi. O anda çocuğun baştan çıkarıcı nefesini kulaklarında hissetti. Kulaklarına kadar kıpkırmızı kesildi. Bu kadar yakınlaşacağını beklemiyordu. Hemen çocuğa isyankar bir şekilde baktı. ‘’Benzerlik işte’’ Hemen toparlandı ve kararlı bakışlarını yerleştirdi tekrar. ‘’Ara..Yani her zaman ara. Görüşmeliyiz bence' Bir çocuğa bir de önündeki kağıda baktı. Kağıdın yanındaki telefonu da hala yanıp sönüyordu. Kağıdı alıp almamakta tereddüt etti ve en sonunda çocuk gidince kararını vermenin en doğrusu olacağını düşündü. Sonunda gözlerini çocuğa çevirebildi ve gülümseyerek başını salladı. ''Belki, umarım seni aramaya muhtaç olduğum bir gün olmaz.'' Çocuğa samimi bir şekilde gülümsedi. Aralarında bir şey olmasa da bu konuşmadan biraz zevk aldığını söyleyebilirdi. Çocuk gülümseyip oradan uzaklaşırken arkasından dikkatle baktı. Çıkınca hemen telefonunu açtı ve kim olduğuna bakmaksızın gülümseyerek konuştu fakat karşılık gelen sesi duyunca memnun olmamış bir şekilde yüzünü buruşturdu. Aradığı değildi. Umutsuzlukla kafasını önüne eğdi. Aceleyle yazılmış telefon numarasına takıldı gözü. Kim bilir lazım olurdu belki. Bir çırpıda çantasına attı numarayı ve hesabını masaya bırakıp Starbucks'ın kapısına doğru ağır adımlarla ilerledi. Caddedeki karmaşıklığa göz gezdirdi. Sonra arabasına doğru gökdelen topuklarıyla yürüyüp planlara daldı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Mükemmeliyet de Son Turnuva
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: The New York City :: Manhattan :: Starbucks-
Buraya geçin: