Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
the triumph of a heart. Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
the triumph of a heart. Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
the triumph of a heart. Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
the triumph of a heart. Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
the triumph of a heart. Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 the triumph of a heart.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Yvonne Clotilde
Cornell | I. Sınıf
 Cornell | I. Sınıf



Mesaj Sayısı : 15
Kayıt tarihi : 31/08/10

the triumph of a heart. Empty
MesajKonu: the triumph of a heart.   the triumph of a heart. Icon_minitimeCuma Tem. 01, 2011 4:40 am

    Dünyanın en berbart günlerinden biri olsa gerekti Yvonne için. Böyle durumlarda yaptığı en klasik ve en eğlenceli yola başvurmuştu; arkadaşlarıyla birlikte alışveriş. Onun kafasını dağıtabilen ilk şeydi, diğeri ise playstation oynamak, ancak canı otun oynamak hiç istemiyordu. Hatta bu oyun, yakış arkadaşlarıyla maç bile olsa reddedebilecek durumdaydı. Böyle hissetmesinin nedeni ise, mezun olamayacağı düşüncesiydi. Bütün yıl boyunca dersleri ve okulu kafasına hiç takmamıştı, aldığı notlar hiç bu kadar düşük olmamıştı. Okulda zirveye oturma yarışı, onu bitirmişti. Şimdi ise okulun bitmesine çok az bir süre kalmıştı, elinden ne gelse faydasızdı adeta. Bu onun için aşağılayıcı bir durumdu aslına bakacak olursak. Son sınıf okuyanlardan bir yaş daha büyük olacaktı, ayrıca onunla yaşıt olan arkadaşları da üniversiteye başlayacaklardı. Ne yapabileceğini bilmiyordu, belki babasına söylerse bir şeyler yapabilirdi. Bunları daha fazla düşünmek istemiyordu.

    Arkadaşı Desire'la birkaç saat süren alışveriş maratonundan sonra iyice yorulmuştu Yvonne. Yorgunluk ona acıkma hissini de iyice hissettirmişti. Tüm organları adeta isyan ediyordu, artık dinlenmek istiyorlardı. Daha fazla dayanamayıp elindeki poşetleri yere koydu ve Desire'a dönüp, "Yeter artık dinlenmeliyiz, bir şeyler yemeliyim," dedi ve derin bir nefes aldı. Etrafına şöyle bir baktı ve zaman buldukça yemek yediği lokanta La Ratatouille'i gördü. Hemen poşetlerini eline aldı ve, "hadi Desire, karşıdaki lokantada bir şeyler yedikten sonra devam ederiz." dedi ve Desire'ın cevabını beklemeden poşetleri eline alıp lokantaya girdi. Zaten Desire'ın bir şey diyeceği yoktu, emindi ki o da acıkmıştı.

    Burası bir Fransız lokantasıydı, Yvonne buraya gelmeye pek zaman bulamıyordu. Genelde evden ayrılmadığı için pizza, çin yemekleri, hamburger türü şeyler sipariş ediyordu. Ama bir Fransız olarak Yvonne Fransız şaraplarını ve yemeklerini çok severdi. İlk boş gördüğü yere oturdu ve boş kalan sandalyeye poşetlerini bıraktı. Mönüye göz atarken "Ne yiyelim Desire?" diye sormayı ihmal etmedi. Karnı çok açıkmıştı, bir an önce Desire'ın cevap vermesini bekliyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Desire Belcourt
Yale | I. Sınıf
 Yale | I. Sınıf
Desire Belcourt


Mesaj Sayısı : 315
Kayıt tarihi : 06/09/10
Nerden : Empire State Of Mind

the triumph of a heart. Empty
MesajKonu: Geri: the triumph of a heart.   the triumph of a heart. Icon_minitimePaz Tem. 03, 2011 2:34 pm


    Gün için herhangi bir planı yoktu aslında. Okullar kapanana kadar uyumak ve bir daha kalkmamak istiyordu. Üniversiteye giriş stresi onu bitirmişti. Pili, kelimenin tam anlamıyla tükenmişti. Hiçbir yerden kabul mektubunun gelmeyeceğine dair kâbuslar görüyordu sürekli. Aslında bunların hiç biri ona göre değildi. O asla akademik gelecek konusunda kaygıları olan biri olmamıştı. Fakat sona bu kadar yaklaşmışken, keşkeler peşini bırakmıyordu. Keşke; ders çalışsaydı. Keşke; hayatının içine edecek kadarlar vermek için bir iki sene daha bekleseydi. Keşke; bir üniversiteye kapak atabileceğinden emin olabilseydi… Çünkü ailesi için tek önemli olan buydu. Daha sonrasında Julian gibi kesebilirdi eğitim hayatını. Babasının biricik kızına kızması gibi bir ihtimal de olmazdı. Çünkü çabaladığını ve istediğini bilirdi o zaman Bay Belcourt. Ne de olsa en önemlisi evlatlarının istekleri uğruna çabaladıklarını birkaç saniye için de olsa görebilmekti onun için. Sonrasında ne yaparlarsa yapsınlar, adamın umurunda olmazdı.

    Telefonunun zil sesi ağır ağır yükselirken kafasını yastığının altına sakladı. Kişisel monologlarına bile fırsat tanımıyordu kimse. Ayrıca konuşacak kadar da neşeli olduğu söylenemezdi, elbette ki açmayacaktı bu yüzden. Kendisi ile ilgilenmeliydi. Uyumalıydı. Güzellik uykusuna ihtiyacı olduğundan değil, sadece daha fazla patırtıyı kabul edemeyecekti beyni. Ama arayan her kimse pes etmedi. Beş dakika sonra tekrar çaldı telefon. Hırladı, yorganını üzerinden fırlatırmış gibi atarken homurdandığı kelimeleri anlamak oldukça güçtü. Makyaj masasının üzerindeki telefonu eline alana kadar birkaç tersleyici ve reddedici cümle biriktirmişti kafasında. Ama arayanın Yvonne olduğunu görünce onları kullanmanın uygun olmayacağına karar verdi. Pek yakın olmasalar da severdi Yvonne’u. Kafa dağıtmak için kusursuz bir dert ortağıydı. Boş bir şey içinde onu aramayacak kadar akıllıydı. “Alo?” sesi gırtlaktan çıkınca rahatsızlık duydu. Boğazını temizledi ve yeniden konuştu. “Çok özür dilerim, henüz kalktım da. Naber?” Kızın kötü gelen sesini duyunca kaşları çatıldı. Son günlerde onu ne zaman okulda görse, sinirli ve canı sıkkın bir şekilde koridorlarda dolaşıyordu kız. Ne olduğunu sormak istedi ama Yvonne sözünü kesti. Buluşmak istiyordu. Düşünmeden onay verdi Desire. Alışveriş. “Orada olacağım.”

    Bir saat kadar sonra kızın yanındaydı. Üzerindekilere de pek özen gösterememişti aslında. Geç kalmak istemiyordu ama sevgili New York trafiği, planlarını alt üst etmişti her zamanki gibi. “Geciktiğim için üzgünüm.” Gülümsemesi içtendi. Sahici bir mahcubiyeti de içinde barındırıyordu aynı zamanda. Geçiştirmek değildi amacı arkadaşını. Sahiden üzgündü. Yvonne’un da bunu görebileceğinden emindi. Birkaç saat sürdü alışveriş keyifleri. İkisi de yorgun düşmüştü sonunda. Denediği Alexander McQueen ayakkabıları da tezgâhtara uzattı. Alıyor musunuz? Kızın soru soran bakışlarına başını sallayarak cevap vermekle yetindi. Ardından arkadaşına döndü. Soru sorarken bileğini tuttu eliyle, kemiği sızlıyordu. “Şimdi n’apıyoruz?” Arkadaşı midesini tuttu ve yüzünü buruşturdu. “Yeter artık dinlenmeliyiz, bir şeyler yemeliyim.”

    Yvonne’un onu istediği yere peşinden sürüklemesine izin verdi. Ellerindeki poşetler bacaklarına çarptıkça rahatsızlık duyuyordu aslında, yine de ses etmedi. “Hadi Desire, karşıdaki lokantada bir şeyler yedikten sonra devam ederiz.” Devam etmek mi? Evet, tabii… Arkadaşı bir Fransız restoranının önünde durdu. En doğru kadardı bu, elbette. Desire açtı çünkü. Gerçi o her zaman aç olurdu. Her neyse mesele şu ki Desire La Ratatouille’un yemeklerine bayılırdı. “Harika.” dedi, parlak dişlerini sergileyecek bir sırıtışla. Restorana girdiler. Günün bu saatinde pek dolu değildi, kolayca yer bulmuşlardı. Ki bu fazlasıyla iyiydi, çünkü eğer biraz daha ayakta duracak olsaydı, Dee poşetleri olduğu bırakıp yere uzanacaktı. “Ne yiyelim Desire?” Önündeki menüyü açtı. Aslında buradaki her şeyi yiyebilirdi. Yinede kararı arkadaşına bırakmayı seçti. “Biliyor musun? Fransız olan sensin. Neden sen seçmiyorsun ki? Bana da tatmadığım bir şey öner mesela…”

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
the triumph of a heart.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: The New York City :: Manhattan :: La Ratatouille-
Buraya geçin: