Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
Bu Kız da Kim? Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
Bu Kız da Kim? Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
Bu Kız da Kim? Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
Bu Kız da Kim? Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
Bu Kız da Kim? Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 Bu Kız da Kim?

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Eliza Alonso
Harrison Jewell | II. Sınıf
Harrison Jewell | II. Sınıf
Eliza Alonso


Mesaj Sayısı : 109
Kayıt tarihi : 29/06/11
Nerden : NY

Bu Kız da Kim? Empty
MesajKonu: Bu Kız da Kim?   Bu Kız da Kim? Icon_minitimePaz Tem. 03, 2011 11:33 am

Yazanlar: Eliza Alonso & Monica Morwell


Açık pencereden içeriye sızan güneş yatağımın kenarına kıvrılmış yatıyordu. Telefonuma bağlı olan kulaklıklarımı çıkarttım ve pencereye doğru yürüdüm. Uzun zamandır alışverişe çıkmamıştım. Eve tıkılıp kalmak, miskinleşmeme sebep oluyordu. Bir kedi gibi gerindim ve pencereyi kapattım. Dışarı çıkmaya karar vermiştim. Hava çok güzeldi ve biraz para harcamak istiyordum. Bu benim için nadir anlardan biriydi, alışverişten nefret ederdim. O ışıklar, manasız müzikler, aynalı küçücük kabinler… Kâbus gibiydi. Fakat o anda lüzumsuz bir para harcama isteğiyle yanıp tutuşuyordum. Kıyafet olmazsa biblo, belki yeni bir fırça ve balerin ayakkabısı… Bir şey almadan eve dönmeyecektim. Giyindim ve anneme not bırakıp evden ayrıldım.

Kaldırımda yürürken, yalnızca adım seslerimi duymaya gayret ediyordum. İnsanların sesleri ve kornalar, adeta bana “Dikkatli ol Eliza, yanlış bir şey yapacak olursan rezil olursun!” diyordu. Bu rahatsız edici ortamdan kurtulmak için kendimi gözüme kestirdiğim ilk mağazaya attım.

İlk dikkatimi çeken şey, beyaz bir elbise olmuştu. Uzaktan tam bana göre görünüyordu. Elbisenin yanına yaklaştım. Fikrimin hemen değişmesini sağlayan garip fırfırları ilk görüşte görmemiş olmam beni şaşırtmıştı. O elbiseden sonra birkaç tane açık renkli elbiseye daha baktım. Denenmeye değer gördüğüm ilk elbise kare yakalı beyaz bir elbiseydi. Ne çok uzundu, ne çok kısa. Elbise üzerime tam oturmuştu. Aynada kendimi incelerken, birinin beni süzdüğünü gördüm. Güzel bir kızdı. “Ben pahalıyım” diye çığlıklar atan marka bir çanta ile şık bir bluz giymişti. Pantolonu dardı ve ona çok yakışmıştı. İlk başta bakmasına aldırmamıştım. Kesin bana bakıyor değildi. Ne de olsa, o tarafta bulunan başka herhangi bir kıza, elbiseye veya eşyaya bakıyor olabilirdi. Fakat ben seçtiğim elbiseleri denedikçe, bakışları daha da garipleşiyordu. Bir müddet sonra resmen gözlerini devirmiş, “Dalga mı geçiyorsun?”der gibi bakmaya başlamıştı. Mağazadan ayrılmaya karar verdim. Fakat sonra, bunun mantıksız olacağını düşündüm. Her gün onlarca göz zaten bana bakıyordu ve bu gözlerin sahipleri benimle açıkça alay etmekten çekinmiyordu. Şimdi yalnızca bana bakan bir kızdan mı rahatsız olacaktım? Bunları düşünürken sonunda bir elbise seçtim ve kasaya yöneldim. Tam kasiyere elbiseyi verecekken bana bakıp duran o kızın yanıma geldiğini gördüm. Bu kız kimdi? Benimle derdi neydi?



En son Eliza Alonso tarafından Paz Tem. 10, 2011 2:59 am tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Monica Morwell
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Monica Morwell


Mesaj Sayısı : 141
Kayıt tarihi : 30/08/10
Gerçek Yaşı : 112
Nerden : Manhattan

Bu Kız da Kim? Empty
MesajKonu: Geri: Bu Kız da Kim?   Bu Kız da Kim? Icon_minitimePerş. Tem. 07, 2011 1:56 pm

Güneş, büyük binaların camlarına yansıyor. Manhattan’da kimse özel yaşantısını göstermek istemez; bütün camlar aynalı. Kendinizi dışarıya kapatabilirsiniz, ama içeriden birileri daima dışarı bilgi sızdırır. Ve eğer konu dedikoduysa, kimse dışarıda kalmayacaktır.
4. caddede The Empire State’nin gölgesine sığınıyorum. Alışveriş yapmak için en kötü zamanı seçmişim. Öğlen güneşinde herkes Central Park’a dolmuş, sıcağı umursamıyorlar. Bendel’s’in vitrininden içeri bakıyorum. Böcekler veya köpek kakalarıyla uğraşmak istemeyen sosyetik kadınlar ve travestiler alışverişi tercih etmiş. Saçı en bilindik platin sarısına boyalı kadın cart kırmızı deri bir etek deniyor. Etek, korsesinden fışkırmış yağları sarıyor ve ortaya daha iğrenç görüntü çıkıyor. Gözlerimi kısıyorum ve dikkatlice bakıyorum. Kadın, yüzünde memnuniyetle kabine geri dönüyor. Adımlarımı hızlandırıyorum ve başımı sallayarak ilerliyorum.


Sarışın bir kız kesinlikle ten rengine aykırı bir şifon elbise deniyor. Chanel’ın her türlü ürününe bayılırdım ama bu kıyafet cidden ucuzdu. Bakışlarımı fark ediyor ve mavi bir gömlek deniyor. Gömlek hoş ama onun göğüslerine oturmaz, ayrıca göz renginden koyu tondu ki kesinlikle iç açıcı değil. Onu takip etmeye devam ediyorum. İlk önceki şaşkınlığım yerini meraka bırakıyor. Kendisini daha önce hiç görmemiştim ki Manhattan’da gözümden kimsenin kaçmaması gerekirdi. Elinde kendisine en zıt parçalar kasaya ilerliyor. Boynumu kaşıyorum ve onu takip ediyorum. Omzunun üzerinden bana bir bakış atıyor, rahatsızlık seziyorum. Kasiyere kıyafetleri uzatıyor ve sonunda elimi araya koyuyorum.
“Ihmm, onları gerçekten alacak mısın? Yani, ben…” Kasiyer müşterisini çaldığım için gözlerini kısarak bana bakıyor. Kızda kaşlarını kaldırıyor. Benden küçük olduğu belli, dikkat çekici mavi gözleri var. Saçları boya gibi geliyor ama parlak ve dalgalı.
“Tanrım, hiç biri sana uygun değil!” diyorum ve kızı bileğinden çekip mağazanın içine geri sürüklüyorum. Chanel, siyah beyaz ağırlıkta bir cennet gibi. Kişisel tasarımlar her zaman tercihimdir ama alışveriş krizim gelirse, Chanel ilk tercih olacaktır.


"Bak," diyorum bastırarak. Sanki üç yaşında ki küçük kuzenim ve ben ona parfümlerinden uzak durmasını anlatıyorum. “Sarışınsan, bu kadar koyu bir beyaz giyemezsin.”
Neredeyse kangren yapabilecek derecede ki dar koyu kotu ve siyah tül gömleği üzerine tutuyorum. “Bence boyun elbisedense bu pantolonu daha iyi kurtaracak.” Diyorum fazla kırıcı olmamayı deneyerek. Küçük göğüslerini saymazsak hoş bir fiziği var, çoğu elbiseyi taşıyabilecek cinsten. Henüz yeni tanışmış, yani, tanışmamış olsam bile ablası gibi hissediyorum. Büyük şehrin ışıklarından rahatsız oluyor gibi geliyor, ama buraya ait. 18 yıllık yaşantım boyunca kazandığım her şeyi ona aktarabilirim, ki bir Monica Morwell daha dünyaya katmak yapılabilecek en iyi şey olacaktır.
“Monica ben, ve modayı severim.” Diyorum sırıtıp. Beni süzüyor ve omuz silkip oda sırıtıyor.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eliza Alonso
Harrison Jewell | II. Sınıf
Harrison Jewell | II. Sınıf
Eliza Alonso


Mesaj Sayısı : 109
Kayıt tarihi : 29/06/11
Nerden : NY

Bu Kız da Kim? Empty
MesajKonu: Geri: Bu Kız da Kim?   Bu Kız da Kim? Icon_minitimePaz Tem. 10, 2011 4:16 am

Yanıma yaklaşan kızı yakından daha net görüyordum. Tanrım, o kızı tanıyordum! Okulumdaydı. Kesin benimle dalga geçmeye geliyordu ve çok popüler olduğu için altında kalacaktım. Sonunda bana doğru gelen kıza bakmayı kesip kasiyere kıyafetleri veriyorum. Kız nedense beni şaşırtmayacak bir davranış yapıyor ve elini kıyafetlerle kasiyer bayanın arasına koyuyor: “Ihmm, onları gerçekten alacak mısın? Yani, ben…” Sanki bu sırada bana: “Yani kabalık etmek istemem ama o kıyafetleri alırsan ucubeye dönersin!” demeye çalışıyor. Refleks olarak elbiselere göz gezdiriyorum ve kaşlarımı soru soran bir ifadeyle kaldırıyorum. Kız resmen işime burnunu sokuyordu! Tam o sırada kendi düşüncelerimle fena halde çatışmaya başladım. Aptalca şeyler yapmama yol açan sinirim ve aklına ilk geleni yapma dürtüm “Ona işine karışmak neymiş göster!” tarzı lüzumsuzluklarla kafamı yorarken, duygularım, “Bırak işine karışsın, zaten haklı, modadan anladığın falan yok, hiç değilse düzgün görünürsün!” diyordu. Kız sonunda kendini tutamayıp, “Tanrım, hiç biri sana uygun değil!”, diyor. İçimden, “Eh, bu kadarını bakışlarından da tahmin edebilmiştim.” demek geliyor. Fakat çenemi tutuyorum, çünkü duygularıma yenik düşmüştüm. Bu sırada kasiyer kıza ürkütücü bir bakış atıyor. Ben kasiyere bakarken bir anda kız bileğimi kavrıyor ve beni mağazanın içine sürüklüyor. Sonunda bir yerde duruyor ve "Bak," derken yüzü öyle bir ifadeye bürünüyor ki, kendimi 1. Sınıfa giden 7 yaşındaki bir öğrenci gibi hissediyorum. Sözüne, “Sarışınsan, bu kadar koyu bir beyaz giyemezsin.” Diyerek devam ediyor. Sonra da öyle işinin ehli bir tavırla kıyafetleri süzüyor ki, karşısında konuşamıyorum. Ben onun evcil köpeği gibi beklerken, daracık koyu bir kotu ve ince siyah bir gömleği üzerimde tutup beni süzüyor. Direk o kotun içine nasıl sığacağımı düşünmeye başlıyorum. “Bence boyun elbisedense bu pantolonu daha iyi kurtaracak.” Diyor.

Benimle konuşurken sesinde garip, genelde Harrison Jewel kızlarının kullanmayacağı bir ton seziyorum. Muhtemelen o, ses tonunun farkında değil; fakat ben, beni kırmamaya çalıştığını fark ediyorum. Bu hoşuma gidiyor, çünkü bu hissi çok sık yaşamıyorum. Belki de 4. Sınıflardan biri olduğundan ve bu sene üniversiteye geçeceğinden lisesine kendine benzeyen bir varis bırakmak istiyordur, kim bilir? “Monica ben ve modayı severim.” Diyor sırıtarak. Gülümsemesini görünce bir anda kız hakkındaki düşüncelerim olumlu yöne daha da yaklaşıyor. Gülümsemesinin içtenliğiyle omuz silkip ben de sırıtıyorum. “Ben de Eliza, hayatında görebileceğin en büyük moda faciası.” Diyorum. Kahkahalarımız mağazayı dolduruyor. Ellerinden kıyafetleri alıp kabine giriyorum. Bu güven o sırada bana nerden gelmişti bilmem fakat kendimi çok iyi hissediyordum; bacaklarımı saymazsak. Kotun içine girme konusundaki endişelerim yersiz çıkarken, daha kötü bir şey oluyor ve bacaklarım kotta felç tehlikesi geçiriyor. Siyah gömlek ise, Monica’nın tabiriyle bana 2 yaş daha ekleyerek beni gerçek yaşıma ulaştırıyor. Ona göre, onunla karşılaşmadan önce harikalar diyarında gezen 14 yaşındaki Alice’e benziyordum. Belki de haklıydı, eh, bale yapmanın kötü yanları denebilir buna. Kendimi kuğu, onun benzetmesiyle Alice veya karlar prensesi falan sanıyordum sanırım. Bu yüzden açık renkleri tercih ederek zarif ve kuğuyu andıran güzelliğimi (!) ortaya koyuyordum. Hayatımın en eğlenceli alışverişinde hiç girmediğim mağazalara giriyor, ayakkabılarımın içine topuklu ayakkabılar ekliyor ve asla denemeyeceğim dediğim kıyafetleri satın alıyorum. Ve tabii o yaşa kadar hiç edinmediğim kadar eğlenceli ve havalı bir arkadaş ediniyorum. Sahi, arkadaş mıydık? Yoksa gerçekten de ilk teorim gibi beni kendine mi benzetecekti? Ne önemi vardı ki gerçi, beni kendine benzetse bu fazlasıyla hoşuma giderdi. Onun gibi havalı, güzel, zevkli… Alışveriş bitmek bilmiyordu. Bir şikayetim olmasa da, hakkında bir şeyler öğrenmek istiyordum. Sonunda koca çenemi tutamayıp sordum: "Ehm, ailen ne işle meşgul?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Bu Kız da Kim?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: The New York City :: Manhattan :: Chanel-
Buraya geçin: