Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
the pijima parti, jnms. Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
the pijima parti, jnms. Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
the pijima parti, jnms. Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
the pijima parti, jnms. Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
the pijima parti, jnms. Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 the pijima parti, jnms.

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
Desire Belcourt
Yale | I. Sınıf
 Yale | I. Sınıf
Desire Belcourt


Mesaj Sayısı : 315
Kayıt tarihi : 06/09/10
Nerden : Empire State Of Mind

the pijima parti, jnms. Empty
MesajKonu: the pijima parti, jnms.   the pijima parti, jnms. Icon_minitimePerş. Tem. 21, 2011 4:21 pm

Ellerindeki fotoğrafları birer bayrak gibi sallayarak merdivenlerden aşağıya indi. Üzerindeki mavi, askılı tişörtünün üzerindeki Mickey fare baskısı neredeyse yok gibi duran mini şortunun yarattığı efekti bile gölgelemiş, Boni ve Ari’nin aksine kızın inanılmaz derece sevimli görünmesine sebep olmuştu… Çıplak ayakları son basamağa ulaştığında tahtalardan bir gıcırtı sesi yükseldi. Mutfaktan gelen kıkırdamalar yüzünde bir tebessüm şeklinde gösterdi etkisini. Uzun zamandır yapmıyorlardı bunu, gerçi kimse yine tam olarak toplandıklarını iddia edemezdi. Yanlarına gittiğinde kızlar ilk olarak onu fark etmediler. “Uygunsuz fotoğraflarımızı buldum.” Gözler kendine dönünce memnun bir şekilde başını salladı ve elindekileri havaya kaldırdı. Noah geldiğinde yatağın üzerinde serili duranları parmağıyla ayırmıştı. “Face’e koymadıklarımız da var, onlar sahiden çokoşlar.” Mutfağın girişindeki duvara yasladı sırtını. Yüzündeki ifade görünüşüne tersti, sevimliliktense fazlasıyla uzaktı, dudakları sıkıca birbirine bastırılmış ve iki yana kıvrılmıştı. “Yine de favorim hala öpüştüğünüz resim, olayın içinde olamasam da…” Boni’nin kahkahasıyla birlikte hareketlendi, mutfağın içinde birkaç adım attı. Ari'nin yanına geldiğinde gülümsedi, "İkiniz de seksi geceliklerinizle içimi dağlıyorsunuz. Aranızda çocuk gibi kaldım -ben." Güldü ve Mickey baskısını gösterişli hareketlerle düzeltti. "Ama bak Ari, renklerimiz aynı, ne de uyumluyuz." ardından köşede katlı duran bir tabureyi alıp açtı ve oturup ellerini bacaklarının üzerinde birleştirdi. Var olan en cici kızım ben

Ari’nin elinde kurabiyemsi bir şeyle ona doğru yürüdüğünü görünce kafasını hafif kaldırıp ağzını açtı. Ari sırıttı ve iki parmağıyla tuttuğu kurabiyeyi Boni’nin “uçak geliyor, uçak” şakası eşliğinde Dee’nin ağzına attı. “Tadı pek güzelmiş, sen mi yaptın aşkım?” Ağzı doluyken konuşmaması gerektiğini elbette biliyordu. Fakat şu an burada bulunan kimseden çekinmesine gerek yoktu sonuçta, Boni zaten onun bir değişik versionuydu, kızı asla yadırgamazdı, Ari ise… Dee, Ari’yle sohbet ederken bazen o kadar ilginçleşiyordu ki, büyük ihtimalle Desire’ın bu küçücük ayıbını kolaylıkla görmezden gelebilirdi. "Elbette ben yaptım, siz iki beceriksizin bildiği tek şey; yemek." Tabii tabii, onun yaptığını tahmin etmişti zaten. Yutkundu, az önce yediği şeyde farklı bir aroma vardı, tarçın mı? Hayır, başka bir şeydi. Aria’nın elinin bu tip işlere yatkın olduğu gerçeği, Desire’a kendi beceriksizliğini sürekli yeniden fark etmesi ve bu şekilde kendine acıma duyusunu geliştirmesi için büyük bir şans dışında, destansı bir tat alma duyusu kazandırmıştı. Boni kızlara döndü ve tezgâha oturdu. “Dee hadi.” Kafasıyla yanındaki meyve dolu kâseyi işaret etti. “Düşürmezsen memnun olurum.” Homurdanarak kalktı oturduğu yerden ve ayaklarını sallayan kıza dikti gözlerini. “Hamallık görevi hep bana kalıyor…” Acımasız bir sırıtış yayıldı Boni’nin yüzüne, Dee kâseyi alırken yanağından bir makas aldı ve bal rengi saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı, gözlerindeki ifade yiyecekleri hazırlamaya yardım edebilecek kadar becerikli olsaydın böyle olmazdı diyordu, Desire haklı bir sebepten dolayı alay konusu olduğu için kendisine küfretti kafasının içinde.

“Size anlatacak inanılmaz ilginç bir hikâyem var.” dedi salona geçerken. Gözeri Ari’ye kaydı. Başkası olsa, ben zaten biliyorum diye atlardı şu durumda. Ama Tanrı’ya şükür; Ariadne Areleous, bunu yapmayacak kadar akıllıydı. Bütün dünya duysun ay lav yu Ariadni Areliyıs. Sahiden vardı, evinde ailesinden gizli bir erkek kalıyordu. Daha ayrıntıya inilirse Dee’nin büyük ihtimalle şu anki halini almasında payı indirgenemeyecek kadar büyük olan ilk aşkı Noah Tucker… Ari’ye ondan bahsetmişti. Bunun sebebi onun Ari olmasından çok, onun Ari olmasıydı. Beni anlar diye düşünmüştü, haklı da çıktı. Jace’den hoşlanmadığını her fırsatta dile getiren Ari’nin Noah’ı daha tam tanışmadan böylesine sevmesi, Dee’yi elbette şaşırtmıştı. Ama asıl merak ettiği Boni’nin tepkisiydi… Tanrı biliyor, şu an Heath burada olsaydı, bu konunun fazla ilgisini çekeceğini asla düşünmüyordu. Fakat Boni kızacaktı, üç sene içinde Noah’ın adının aralarında hiç geçmemiş olmasına kızacaktı, ama hepsinden önce; kendisinin en son öğrendiği hissine kapılacaktı. Bunun içinse, Dee kardeşi Boni’nin güzel yüzüne dokunmaması için dua etme ihtiyacı hissediyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ariadne P. Areleous
Yale | I. Sınıf
 Yale | I. Sınıf
Ariadne P. Areleous


Mesaj Sayısı : 160
Kayıt tarihi : 29/08/10
Nerden : Yunanistan.

the pijima parti, jnms. Empty
MesajKonu: Geri: the pijima parti, jnms.   the pijima parti, jnms. Icon_minitimePerş. Tem. 28, 2011 12:40 pm

    Elinde duran kabin icindeki kremanin bir kismini bir kasikla almis, Boni'nin yuzune surmeye calisiyordu. Normalde asla yapmayacagi seylerden biri daha, yiyeceklerle oynamak. Ama cok sevgili arkadaslarinin yaninda degistigi kadar hicbir yerde degismemisti, onlarin yanindayken de bu pek sorun olmuyordu. Kremayi Boni'nin yuzune surme cabalari basarisiz olmasina olmustu ama kikirdamalari hala suruyordu. Tanrim, bu kizlari cidden seviyorum. Yanlarinda Penny'nin olmamasina uzulmuslerdi aslinda, onun da neden gelmedigini hatirlamiyordu su an Ari. Gelse daha iyi olurdu elbette, cunku su anki uclu eksik bir kadroydu, Ciel ve Penny gelirse ancak tam olacakti. Deebee'nin tatli sesini duydu, "Uygunsuz fotograflarimizi buldum.", buna sadece gulmekle yetindi, bazilari cidden felaketti. Ozellikle Boni ile opustukleri resim... Su an icin o fotograf sadece komik ve eglenceli bir aniydi; evet bayanlar baylar. Ariadne Areleous'un icindeki sirlari kesfettiniz. "Face'e koymadiklarimiz da var, onlar sahiden cokoslar." Bazilarini Face'e koymamasi icin Deebee'yi ikna etmek oldukca zor olmustu, isin icine rusvet girmeseydi bu sorun halledilemeyecekti. Rusvetin Ari'nin cupcakeleri oldugunu gormezden gelebilirseniz olayin zor cozulmus oldugunu dusunebilirdiniz. Dee devam etti, "Yine de favorim hala oustugunuz resim, olayin icinde olamasam da..." Ari'nin aklina gelenle aynisiydi bu dusunce, yani tamamen katiliyordu. Boni buna kahkaha atsa da Ari ayni dusunceye yeterince gulmustu bu yuzden siritmakla yetindi. Dee onun yanina geldi, ikisi de sirittilar tekrardan. "Ikiniz de seksi geceliklerinizle icimi dagliyorsunuz. Aranizda cocuk gibi kaliyorum -ben." Bunu soyleyince Mickey Mouse baskili tisortunu gostere gostere duzeltti. Ari ozellikle bu tisortunu cok seviyordu Dee'nin. Mickey, askim. Ve Dee de askim, elbette. Tabii bu konuda hakliydi. Boni'nin seksi gecelikler giymesi anlasilirdi, o her zaman seksi giyinirdi. Ama Ari'nin olayi tam bir muammaydi. Neden lingerieleri ve saten gecelikleri tercih ettigini kendisi de bilmiyordu zaten. Hatta bir zamanlar hic kimse onun boyle kiyafetleri oldugunu bilmiyordu, Boni dolabini kavusturup kesfedene kadar. Daha sonra butun gun Ari'yle dalga gecmisti, onun tek yapabildigi ise kizarip durmak olmustu. Dimitri su anki halini gorse ne yapardi bilmiyordu, muhtemelen o da kucuk bir sok dalgasi uzerine gulme krizine girerdi. Utanmakta hakliydi yani, yine de geceliklerine kiymaya niyeti yoktu. Dee bir kez daha devam etti, "Ama bak Ari, renklerimiz ayni, ne de uyumluyuz." Evet oyleydi, bunun uzerine bir kez daha guldu. Dee ise katli bir taburenin uzerine bacaklarini birlestirerek oturdu, cici kiz numarasi gorulmeye degerdi.

    Ari sirinligine dayanamayinca yaptigi kurabiyelerden birini kapip Dee'ye yedirdi, Boni'nin ucak geliyor ucak sakasi ise olaya anlam katiyordu sayin okuyucular... Ari Dee'yi kendisi beslemeyi cidden seviyordu, fazlasiyla egleniyorlardi. "Tadi pek guzelmis, sen mi yaptin askim?" Dee'nin agzi doluyken konusmasini her zaman yaptigi gibi bu sefer de gormezden gelirdi, onlar yakin arkadastilar ve aralarinda boyle kurallarin lafi edilmezdi. Hem Ari ve Dee birbirleriyle konusurken o kadar garip oluyorlardi ki bazen, ikisi de bunlari duzeltme ihtiyaci gormuyordu cunku her zaman olduklari gibi komiktiler. Dee'ye tapiyordu neredeyse, su dunyanin en harika ve eglenceli insani olduguna dair bahse girebilirdi. "Elbette ben yaptim, siz iki beceriksizin yapabildigi tek sey; yemek." Bunu oldukca iyi yaptiklarina dair kimsenin suphesi yoktu ona gore. Ari; pastalar, kurabiyeler ve bunlar gibi tatli seyler yapmaya bayilirdi, arkadaslarina yedirmeyi de. Bazi psikopatlar bunu onlari sismanlatmak icin yaptigini dusunebilirdi ama Ari o kadar melekti ki, onun aklina bile gelmezdi boyle bir dusunce.

    Bonnie tezgaha oturup Dee'ye meyve kasesini almasını söylediğinde tam bir kraliçe gibi görünüyordu, bu Ari'yi gülümsetti. Her zaman kraliçemiz olarak kalacaksın Bonibon. "Hamallık hep bana kalıyor..." Ari gülümsedi, bu genelde doğruydu. Bonnie'nin de yüzünde acımasız bir tebessüm oluştu, tabii şakadan. Kızın yanağından aldığı makas bunu gösteriyordu. Dee'nin salona geçtiğini görünce Bonnie tezgahtan hopladı, Ari de oturduğu sandalyeden kalkıp nazikçe geri ittirdi. "Size anlatacak inanılmaz ilginç bir hikayem var." Dee'nin Ariadne'ye dönen bakışları neyi anlatacağını açıkça belli ediyordu, tabii bunu sadece Ari biliyordu. Nerede ne söyleyeceğini çok iyi bildiği için ağzını açmadı, bunu yapsa kıyamet çok daha erken kopardı. Gerçi Bonnie Dee'ye en geç ona söylediği için kızacaktı. Tuck meselesini yani. Dee'nin evinde ailesinin haberi olmadan İngiltere'den gelen bir erkek kalıyordu, Dee'nin ilk aşkı. İlk Ari'ye anlatmasının sebebi ise sadece Andreas meselesiydi, anlayacağını düşünmüştü ve haklıydı da. Gerçi Andreas canlanıp gelemezdi ama ilk aşklar her zaman özeldi, bunu fazla iyi biliyordu. Ortam gerilecekti yani. Bonnie en son öğrenen falan da değildi oysa, sadece henüz öğrenmemişti. Heath de bilmiyordu mesela, gerçi o aşırı tepki gösterecek biri değildi. Dee'ye cesaret verici bir şekilde gülümsediğinde kapının melodik zili çaldı. Pizza falan sipariş etmemişlerdi, belki de Bonnie'nin bir kadrosuydu. Oturduğu yumuşak minderden kalkıp çıplak ayaklarıyla kapıya gitti, tokmağı çevirip açtığında karşısındaki kişiyi beklemiylardı- Penny gelmişti. Ari sevindi, ortam gerildiğinde sakin kalabilecek kişi Penny'ydi. Gelmeyeceğini söylemişti aslında, ama gelmesi kesinlikle çok iyi olmuştu. Yanağına bir öpücük kondurarak içeri aldı kızı, Dee de anlatmaya başlamamıştı görünüşe göre. Kızlardan 'Selam Penny, Geldiğine sevindik Penny' sesleri yükseldi, Heath de gülümsedi. Celestine de gelseydi kadroları tamamlanmış olacaktı, ama Penny ile de yetinirlerdi. Kızın beyaz elinden tutarak oturdukları yere sürükledi, Penny oturunca da bacaklarını uzatıp kucağına başını koydu, nasılsa asıl "ekşın" Bonnie'den gelecekti, huzurlu bir köşede kalması daha iyiydi.



- beyler ilk bölümü yazdığımda türkçe karakterlerim yoktu, düzeltmeye üşendim sori.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Heather P. Hayes
Konservatuar Öğrencisi
 Konservatuar Öğrencisi
Heather P. Hayes


Mesaj Sayısı : 70
Kayıt tarihi : 29/08/10
Nerden : Londra

the pijima parti, jnms. Empty
MesajKonu: Geri: the pijima parti, jnms.   the pijima parti, jnms. Icon_minitimePerş. Tem. 28, 2011 2:10 pm

    Amerikalıların pek kullanmadığı küfürlerden birini savurdu. Ayakları ne zamandan beri 39 numara olmuştu? En sevdiği bootie'lerinden birinin ayağını sıktığını fark ettiği zamanki üzüntüsü, belki de Amy Winehouse'un öldüğünü öğrendiği üzüntüsü kadar kalbini kırmıştı. Sinirle ayakkabıyı ince ayağından çıkarıp yere fırlattı. Siyah saçlarının arasından geçirdiği, yüzük ve baş parmağında siyah üzerine yıldız işlemeli ojeleri olan elini tekrar yatağa koydu. Bedeni bazen en küçük travmalara bile dayanamıyordu. "Of!" Sesi odasının siyah renk duvarlarında kayboldu. Gecelere akmak istiyordu, Matt'in annesinin zoruyla gittiği İspanya'dan bu gece dönmesi gerekiyordu. Son dakikada arayıp bir gün daha kalacağını söylemesiyle günün ilk travmasını yaşadı. Bütün iki kişilik şişe çevirmece ve strip poker hayalleri camdan bir bardak gibi kırılıp parçalara ayrılmıştı. İstediği, ucuz barlardan birine gidip tek gecelik bir ilişki yaşamak değildi tabi ki. Heather barlardan hoşlanmazdı, özellikle elektronik müziği beyninin içine monte eden barlardan ve diskolardan. Onun gidebileceği barların başında genelde Rock sıfatı bulunurdu. Bunu rockçı kişiliğini insanların gözüne sokmak için yaptığını düşünenlerin var olduğuna emindi; fakat gerçekten bu tür şeylerden hoşlanıyordu ve hiçbir ucuz Manhattanlının değersiz lafını kafasına takacak değildi.

    Canı sıkılmıştı. Sadece en sevdiği bootie'lerinin ayağını sıkmasından ötürü değil, yapacak bir şey bulamadığından ötürü de. Bootie'lerin aynısından bir numara büyük bir çift daha sipariş edebilirdi. O kadar büyük bir sorun değildi. Ancak bu can sıkıntısını gidermek gerçek anlamda büyük bir sorundu. Yatağının ucunu ortalamış bir şekilde oturuyor, karşısındaki şık odaya bakıyordu. Gözlerinde herhangi bir duygu ya da düşünce olmaksızın. Bomboş bakışlar. Bedenini geriye doğru attı, yatağın yumuşaklığı yüzünden biraz içine göçtü. Her zaman yumuşak yataklar sevmişti, rahatına düşkün olduğu gerçeğini bilmeyen bir arkadaşı bile yoktu. Hepsi Heather'ın paşa bir gönlü olduğunun farkındaydı. Tam bir tanrıça ruhuna sahipti, bazen şımarık ve talepkar olabiliyordu. Hatta bazenden bile fazla. Belki asi bir tanrıça. Ancak şimdi daha çok canı sıkılan bir tanrıça. Yatağında bir kenara fırlatılmış telefonuna uzandı, ne bir mesaj ne de cevapsız arama. Saat dokuzu onyedi geçiyordu. Tekrardan bir iç geçirdi, gözleri tarihe kaydı. 24 Temmuz Pazar. Bir anda heyecanlandı. Ayağa kalktı ve küçük bir dans sergiledi. "Oh be!" diye bağırdı. Bir anda omuzlarındaki tüm bu ağırlık ve içindeki karamsar bulut yok olup gitmişti. Kahkaha atarak kendinin deli gibi gözüktüğünü düşündü. "İşte bu! Sonunda!" Kendi kendine bağırması gerçek anlamda s*kinde bile değildi. Üzerindeki siyah dar elbiseyi çıkardı, yere fırlattı. İç çamaşırlarına da aynı muameleyi gösterdikten sonra kıyafet odasına girdi. Çıplaklıktan hiçbir zaman rahatsızlık duymadığından ötürü, odasında çoğu zaman bu şekilde dolaşmaktan tereddüt etmezdi. İç çamaşırı çekmecesinden bu geceye özel aldığı üzerinde muffinler olan VS iç çamaşarı takımını çıkardı ve hızlı hareketlerle üzerine geçirdi. Siyah vazgeçilmez rengiydi evet ama pijama partisi için azıcık da olsa iç karartıcı olduğu kanaatine varmıştı bu iç çamaşırlarını aldığı gün. O yüzden mini şortlu pijama takımını gri üzerine siyah kolej rakamlarıyla 13 yazan olarak seçti, beğendi, aldı.

    Şimdi de onu üzerine geçirdi. Telefonunu ve oyuncak ayısı Pedobear'i kaptıktan sonra neşeyle odasından dışarı fırladı. Mutfakta meyve atıştıran annesinin yanından hızla geçecekken manalı bir öksürüş frenlemesine sebep oldu. Geri dönerek annesinin anlamlı anlamlı gülümseyen yüzüne baktı. Ne sorduğu belliydi, nereye gidiyorsun? Özellikle bu kıyafetle? "Kızlarla pijama partisi." Kısa ama öz cevaplar Heather'ın kişiliğinin başka bir parçasıydı. Annesi başını onaylar bir şekilde salladıktan sonra Heather az önceki hızıyla arabasına doğru koştu. Kısa bir araba yolculuğunun ardından oradaydı. Boş gecesini dolduracak mükemmel pijama partisine gelmeyeceğini söylemiş olabilirdi fakat planlarını değiştirdiği birden fazla kez görülmüş bir olaydı. Şimdi de sürpriz yaparak kendini biraz daha mutlu edecekti. Kapıyı çaldı. Birkaç saniyeden sonra kızıl saçlı güzellik göründü. "ARİ! Tanrım tanrım. Seni ne kadar özlemişim!" diye gereksizce bağırarak kız daha ne olduğunu algılayamadan ciğeri ağzından çıkacak şekilde sıkı sıkı sarıldı. Aria... Her ne kadar kendisinden sonsuz derecede farklı olsa da onu en iyi anlayan insandı. Küçüklüğünden beri Aria... Nasıl desek, onun prensesiydi. İdolü gibiydi. Her zaman en iyi arkadaşı olacak idolü. Ari'nin bedenini, ağzı açık bir şekilde bıraktıktan sonra elindeki Pedobear'i kızın ellerine tutuşturarak zıplar adımlarla salona koştu. Bonican ve DeeBee'yi orada görünce bir kez daha heyecanına hakim olamadı. Kızların ona sarılacağına emin bir şekilde kollarını iki yana açıp, sırıtan bir suratla ve sonsuz bir enerjiyle bağırdı. "BEN GELDİİİİİİİİM!"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Bonnie Hadwyn
NY Halkı
 NY Halkı
Bonnie Hadwyn


Mesaj Sayısı : 775
Kayıt tarihi : 29/08/10
Gerçek Yaşı : 28
Nerden : NY

the pijima parti, jnms. Empty
MesajKonu: Geri: the pijima parti, jnms.   the pijima parti, jnms. Icon_minitimeC.tesi Tem. 30, 2011 7:56 am

    Mutfak tezgahının üzerine oturmuş, Ari’nin yaptığı mucizelere bakıyordu. Kendisi de mutfakta çok başarısız sayılmazdı, en azından aç kalmıyordu. Eğer Dee onun yanında kalsaydı büyük ihtimalle ikisi bütün gün pinekleyecek, konuşacak, saçma sapan şeyler yapacaklardı ve yemek yemek yalnızca bir hayal olacaktı. Neyse ki Yunanların yemek tanrıçası Ariadne buradaydı. Kızın kaşıkla aldığı kremanın ona doğru süzülüşünü gördü, bir yandan kremanın yüzüne değmesi halinde onu çok fena yapacağını söylüyor bir yandan da gülüyordu. Lise bitmiş ve tanıdığı herkes üniversiteye geçmişti, Bonnie bunun onları biraz daha ciddi yapacağını düşünüyordu aslında ama onlar beraberken genelde hep 5 yaşında gibi davranıyorlardı. Aslında bunda bir sorun gördüğü de söylenemezdi, onun normal hareketleri de 5 yaşındaymış gibiydi ve kendini böyle seviyordu. Özellikle üniversiteye gitmemiş olması onu daha da rahatlatmıştı. Şöyle bir düşündüğünde onların döneminden neredeyse herkesin kaldığını hatırladı, Dee üniversiteye gidebilecek olmasına rağmen Yale’i dondurmuştu. Bunun üzerine Ari de onu bekleyeceğini söylemiş ve zavallı Dimikti de ona uyarak beklemeyi uygun görmüştü. Aralarında yalnızca Ciel bir yerlere kapak atabilmişti ve görüşme ihtimallerini sıfıra vurdurmuştu. Kendi ve Penny için durum tamamıyla farklıydı, kızın bir müzik grubu vardı ve onu devam ettirmeyi planlıyordu. Belki o da menajerliğe soyunabilirdi, bir sürü yapımcıyla yattığını göz önünde bulundurursak Penny’leri şöhret etmesi çok kısa sürerdi. Bu fikri Dee’ye söylese kızın onunla dalga geçeceğine emindi yine de en yakın arkadaşından geleceğiyle ilgili yaptığı planları saklamayacaktı elbette. Sahi Deebee nerede diyecekti ki kızın merdivenden inerken söylediklerini işitti. “Uygunsuz fotoğraflarımızı buldum.” Uygunsuz fotoğraf denildiğinde aklına Ari’yle öpüştükleri fotoğraf geliyordu hep, gerçi Penny’nin bazı karelerini de gizli bir yerde saklamıyor değildi. “Face’e koymadıklarımız da var, onlar sahiden çokoşlar.” Facebook’a çok fazla fotoğraf koymadıklarını düşünürsek Dee’nin elindekiler epic olabilirdi. Sahi o ne zamandır Face’e girmiyordu, bir ara bakıp yeni ilişki durumlarını incelemeliydi. “Yine de favorim hala öpüştüğünüz resim, olayın içinde olamasam da…” Bunun üstüne bastığı kahkaha fotoğraf için değil Dee’nin yorumu içindi aslında. Ari ile yaşadıkları Dimikti’den gizli aşkları görülmeye değerdi.

    "İkiniz de seksi geceliklerinizle içimi dağlıyorsunuz. Aranızda çocuk gibi kaldım -ben." Üzerindeki Mickey baskılı tişörtü abartılı hareketlerle düzeltirken bir yandan da gülüyordu. Kendi üzerindeki kısa askılı geceliğe baktı, her zaman kısa şeyler giymeyi sevmişti. Gözü Ari’nin üzerindekine kaydı, kızın dolabını karıştırıp fantezilerini deşifre ettiğinden beri kendi giydiklerini o kadar da seksi bulduğu söylenemezdi. Gerçi bu tarz şeyler kızın üstünde komik de duruyordu ya da Bonnie’nin gözü alışkın olmadığı için böyle geliyordu. "Ama bak Ari, renklerimiz aynı, ne de uyumluyuz." diye devam etti Desire sözlerine ardından taburenin üzerinde ellerini bacaklarının üzerinde birleştirdi, her zaman ki gibi cici kız havalarındaydı. Oturduğu yerden Ari’nin Dee’ye doğru elinde kurabiyeyle yürüdüğünü gördü, kızıl güzelinin arkasını dönüşünü fırsat bilerek parmağını kaptaki kremaya daldırdı ve “mmm” sesleri arasında parmağını yaladı. Dee’nin ağzını açıp mamasını bekleyiş şeklini gördüğünde sırıttı, “uçak geliyor, uçak” dedi tekrar kremaya buladığı parmağını yalamaya başlamadan önce. “Tadı pek güzelmiş, sen mi yaptın aşkım?” Kızın sesi ağzındaki kurabiyeyi yutmaya çalışması yüzünden boğuk çıkmıştı, yemek yerken konuşması her ne kadar başkalarına iğrenç gelse de onun görmeye alışkın olduğu bir manzaraydı sonuçta kendisi de bu tarz kurallara pek uyduğunu söyleyemezdi. "Elbette ben yaptım, siz iki beceriksizin bildiği tek şey; yemek." Bu konuda pek de haksız olduğu söylenemezdi aslında, Dee bu işlerde tam bir felaketti ve o da sadece markana ve çorba konusunda iyi sayılırdı. “Dee hadi.” dedi kafasıyla meyve dolu kaseyi gösterirken. “Düşürmezsen memnun olurum.” diye de eklemeyi unutmadı. Homurdanarak ona doğru gelen kızı gördüğünde sırıtarak ayaklarını sallamaya başladı, bu kızı çok seviyordu yahu. “Hamallık görevi hep bana kalıyor…” Dünyanın kanunu dercesine acımasız bir sırıtış yayıldı yüzüne, kızın şişen yanağını gördüğünde eğildi ve makas aldı ne yazık ki küçük bir öpücük konduramayacak kadar uzağındaydı Dee.

    “Size anlatacak inanılmaz ilginç bir hikâyem var.” dedi kız hep beraber salona doğru ilerlerken. Dee’nin bakışlarının Ari’nin üzerinde gezdiği gözünden kaçmamıştı aslında, yine de bunu umursamayacak kadar keyifliydi şu an. Tam rahat koltuğuna kendisini gömmüş ve yastıkları istediği şekilde ayarlayıp yayılmıştı ki kapının çalışı duyuldu. Kimseyi beklemiyordu bu akşam, zaten haber vermeden arkadaşlarından hiç biri uğramazdı da. Desire’ın pizza sipariş edebileceğini düşündü, sonuçta kız yemekten hiç bıkmıyordu. Ari’nin oturduğu yerden kalkıp kapıya doğru ilerleyişini izledi sonra kendiside içten içe söylenerek oturduğu yerden kalktı ve kızı takip etti, gelecek kişi kendi misafiri olabilirdi. Kapıdaki kişi gerçekten de kimse tarafından beklenmiyordu, Penny gelmişti! Kızın Ari’ye sarılışını izledi sonra da seke seke salona döndü. “Penny gelmiş,” dedi yüzünde sevimli bir gülümsemeyle. Zıplayarak salona koşan kızı gördüğünde kıkırdadı, gerçekten de onlar asla büyüyemeyecekti. Kollarını iki yana açarak "BEN GELDİİİİİİİİM!" diye bağırdı kız, Boni Dee’nin oturduğu minderden kalkmasına yardım etti, birbirlerine bakıp sırıttılar ve koşarak Penny’nin üstüne atladılar. Kızın cılız bedeni ona doğru koşan ve üstüne atlayan iki sevimli pandayı kaldıramadı haliyle ve kendilerini koltukta üst üste bulmaları ise kaçınılmaz sondu. “Seni özledim Penny,” dedi Boni kızın yanağına salyalı bir öpücük bırakırken. Kız bir yandan iğrenirmiş gibi yaparak yanağını siliyor öbür yandan da gülüyordu. Üzerine düştüğü koltukta ayağa kalktı ve zıplamaya başladı. Kızların ona bakışları ve kahkahaları onu daha çok güldürüyordu. Aslında vücudu fazla mutluluk hormonu salgılandığında hep böyle oluyordu, içindeki enerjiyi harcamak için saçma şeyler yapıyordu. “Haydi Dee,” dedi kıza sırıtırken. “Senin de zıplamaktan zevk aldığını biliyorum.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Desire Belcourt
Yale | I. Sınıf
 Yale | I. Sınıf
Desire Belcourt


Mesaj Sayısı : 315
Kayıt tarihi : 06/09/10
Nerden : Empire State Of Mind

the pijima parti, jnms. Empty
MesajKonu: Geri: the pijima parti, jnms.   the pijima parti, jnms. Icon_minitimePaz Tem. 31, 2011 12:19 pm

    Düzgünce dilimlenmiş elmalardan birini ağzına attı. Ağzına yayılan hafif ekşi fakat yinede şekerli meyve suyuna karşılık, memnun olduğunu belirten sesler çıkardı. Boni’nin zevkle seçilmiş koltuklarının ortasında hizmete hazır bir şekilde bekleyen cam sehpaya baktı alıcı gözle. Aria’yı övmek için açtı ağzını fakat o sırada kapı çaldı. Bu saatte kimseyi beklediklerini düşünmüyordu. Celestine Achille aşkı yüzünden onları boşluyordu ve şu Yale’e girememiş olması yüzünden bir depresyon halindeydi. Gelmiş olamazdı. Penn’se açık bir dille gelemeyeceğini belirtmişti. Matt bu gün dönecekti nasıl olsa, onunla vakit geçirmeyi tercih etmiş olmasına alındığını söyleyemezdi. Gayet normaldi çünkü. Kızıl saçlı arkadaşı ayaklandı Boni yerinde. Kızın ev sahibi olmasına rağmen sergilediği rahat tavır görülmeye değerdi… Desire’ın yadırgayan bakışlarına karşılık Bonnie de ayaklandı ve Aria’nın peşinden girişe yöneldi. Ardından sevinçli bir şekilde zıplayarak döndü Desire’a haber vermek için. Şakıdı ardından yüzündeki sevimli gülümseme eşliğinde, “Penny gelmiş,” Cümle bitimin ardından bir es verdirtmeden koşarak salona giriş yaptı Penelope. Desire güldü içten bir şekilde. Arkadaşlarını ne kadar sevdiğini düşündü, bunu Tucker’a tam hissettiği şekilde anlatmasının mümkün olmayışına üzülüyordu… Çünkü bu kızlar, var oluşundan memnuniyet duymasının tek sebepleri olabilirdi. Aria’dan başka kimse, üniversite başvurusu için Desire’ı beklemezdi, belki Dimikti, ama herkes onun beklediğinin dolaylı yoldan Dee olduğunu biliyordu, çocuğun ilgi alanı Dee’nin biricik aşkı Aria’ydı. "BEN GELDİİİİİİİİM!" Kelimelerin yüksek tınısı sadece karşısındaki koyu saçlı mini Rock yıldızının sesi eşliğinde kulak tırmalamazdı herhalde veya Ari’nin veya Boni’nin. Hatta büyük ihtimalle kendi dışında birçok kişinin… Her neyse… Ayağa kalkmaya çalıştı çöktüğü minderden, ama Bonnie’nin yardımı olmadan başaramadı.

    Kollarını açıp onlara beklenti dolu bir şekilde bakan Penny’e doğru koştular ardından Boni ile. Aralarında en zayıf olan Penn elbette ki üzerine yüklenen bu ani ağırlığı taşıyamadı. Üçü birlikte konforlu Hadwyn koltuklarından birine yığıldılar. Ari’nin beni dışlamayın gibi bir şeyler dediğini duydu. Ardından o da koltuğa, onların yanına zıpladı. Kahkaha attı olağanca yüksek bir şekilde. Sizi çok çok çok seviyorum diye bağırmak istedi. Bonnie ayağa kalkıp zıplamaya başladığında bir daha güldü patırtıyla. Bu defa Ari ve Penn de katıldı ona. “Haydi Dee, senin de zıplamaktan zevk aldığını biliyorum” Teklifin üzerine sırıttı. Oturduğu yerde dikleşti ve omzuna başını yaslamış ve hala gülmekte olan Penny’ye biraz daha rahat yer sağladı. “Zıplamayı ve hoplamayı seviyorum, ama eğer zıplarken senin şu an göründüğün gibi görünüyorduysam… Beni daha önce uyarmalıydınız.” Boni’nin çıkardığı ‘hey’ sesi bir ikaz niteliği taşıyordu. Bal rengi saçlı kız eline geçen ilk yastıkla Dee’ye sertçe vurdu. Ama o umursamadı hatta melodik bir şekilde ekledi. Artık sevmeyeceğim…”

    Ayağa kalktı ve gülümsedi. Burun yapısı bir fareninkini andırıyordu böyle güldüğü zamanlarda. Sahiden, sevimliydi. Resmen bir külot halini almış mini şortunun paçalarını düzeltti ve heyecanla parlayan mavi gözlerini Penny’ninkilere dikti. “Hey Heath, şu kurabiyelerin tadına bakmalısın, mucizevîler.” Ardından tabaktan bir tanesini aldı ve Penny’nin neredeyse burnuna kadar yaklaştırdı, daha sonra arkadaşı ağzını açıp kapamadan hızla geri çekip kendisi yedi. Ari’nin güldüğünü duydu ve oturur durumda olan kızlara yukardan bir bakış attı. Herhangi bir şey söylemeden zıplayarak yukarı çıktı. Ari’nin arkasından seslendiğini duysa da, açıklama yapmadı. Geri döndüğünde elinde televizyonun altındaki oyun konsoluna takılmayı bekleyen dört mikrofon bulunuyordu. “Yani… Karaoke yapalım demiyorum, ama en azından ben, şarkı söyleyeceğim.” Bu lafın üzerinde gözlerini kısıp güldü, ekleme gereği duyduğu bir noktayı vurgulamak için işaret parmağını arkadaşlarının üzerinde dolaştırdı. “Bana eşlik ederseniz, memnun olurum.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
the pijima parti, jnms.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Parti.
» Parti Hakkında Bilgi!
» Halloween 2011 - Parti Başlıyor!
» Parti, davet, balo vs. Düzenlemek
» Bir Kedi, Bir Parti, Bir Cadılar Bayramı, Korkular, Kahkahalar

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Emlak Bölümü :: Evler&Ofisler :: Öğrenci Evleri :: Bonnie Hadwyn'in Evi-
Buraya geçin: