Sarışının İntikamı

Alieer uyandığında gününün sıkıcı geçmeyeceğinden emindi. Dün bütün gece bugünü planlamıştı ve hiçbir şey hatalı olmayacaktı. Akşam yatmadan önce çocukluktan beri arkadaşı olan Dami’ye mesaj atmış ve buluşmak istemişti. Dami’nin asla kendisine yüz çevireceğini sanmıyordu. Alieer kadar o da severdi Marissa’yı. Dün olanları hiçbir şekilde affedemiyordu. Normalde fazlasıyla umursamazdı ama Marissa’nın ailesi batmanın eşiğindeyken birilerin onun hakkında dalga geçip bir sürü asılsız cümle sıralamasına katlanamıyordu. Baş ağrısını engellemek için boynunu ovdu ve yataktan kalktı. Daha saat erkendi fakat partideki cadının ne zaman golfe gideceğinden emin olmadığı için erken gitmekte fayda olduğunu düşünüyordu. Dolabından polo üstünü çıkardı ve üstüne geçirdi. Düğmelerini kızı sinir etmeye yetecek seviyede açtıktan sonra da altına golf yaparken giydiği beyaz eteğini giydi. Aynaya bakıp saçlarını düzelttiğinde gayet güzel gözüküyordu. Dudaklarına hafifçe nemlendirici sürdü ve kahvaltı için aşağıya indi. Ailesi her zamanki gibi çoktan gitmişti. Bundan güç alarak ağzına bir parça peynir attı ve direk dışarı çıktı. Dün tembihlediği gibi şoförleri Wilson ta vaktinde arabayı aşağı getirmişti. Ön koltuğa oturdu ve yolculuğun tadını çıkardı.
Golf sahasına vardıklarında güneş üstlerinde pelerin görevi görüyordu. Tam o anda otoparkta Dami’nin siluetini seçti. Arabada ona açıklama yapmamak için ayrı gelmelerini önermişti. Dami sarı saçları ve gri gözleriyle her zamanki gibi yakışıklı gözüküyordu. Alieer’ın ona yakınlık göstermemesi gerçekten büyük kayıptı. Aslına bakarsanız Alieer’ın hiçbir erkeğe romantik anlamda ilgi göstermemesi büyük kayıptı. Sarı saçları, güzel gözleri ve fiziğini toplayınca her erkeğin hoşlanabileceği türden bir kız çıkıyordu ortaya. Yine de kardeşi erkek arkadaşıyla arabada giderken kaza geçirip öldüğünden beri içinde anlatılmaz hisler besliyordu erkeklere karşın. Sanki bütün erkekler o gece araba kullanıyordu, hepsi suçluydu… Aklından bu düşünceleri defetti ve kendini ana odakladı. Dami de kendisini görmüş ve yürümeye başlamıştı. Ona dostça sarıldı ve kısa bir “-Merhaba.” İle yetindiler. Dami neler olduğunu öğrenmek istiyor olabilirdi fakat Alieer için aynısı geçerli değildi. Bu yüzden oğlan konuşana kadar susmayı tercih etti;
“-Sen gecenin üçünde buluşmak isteyene kadar çok güzel bir kızla randevum vardı. Bu yüzden susmasan iyi olur Alie.”
Dedi Dami gülümseyerek. Alieer da ona gülümsedi ve kaçamak bir cevap verdi;
“-Artık daha güzel bir kızla randevun var.”
Golf sahasına gitmek için mavi bir golf arabasına bindiklerinde Alieer ona olanları anlattı ve biraz da pekiştirici unsurlar ekledi. Sonunda dünkü cadının hemen yanındaki sahada buluverdiler kendilerini. Alieer arkadaşına gülümsedi ve planının uygulama evresine geçmeye başladı;
“-Aslına bakarsan Dami, golf konusunda gerçekten de yeteneksizimdir. Hatta biraz da bilgisiz... Belki bana bir atış göstermek istersin…”

Kızın sesini duyduğunda Alieer’ın yüzünde ukala bir gülümseme belirdi. “Demek ki kabuğuna çekilmektense kendini rezil etmeyi tercih ediyor.” Diye düşündü Alieer. Buraya sadece onu kıskandırmak için gelmişti ama belli ki onu rezil etmeden ayrılmayacaktı. Dami’nin söyledikleri üzerine önce arkadaşına sonra da kıza gülümsedi. Oyunlara dahil olmayı sevmeyen biri olsa da Dami asla Alieer’ı yarı yolda bırakmazdı. Kız sinir bozucu bir ton laf edip yanlarından ayrıldığında Alieer cevap verebileceği halde susmayı tercih etti. Bir süre onu duymuyormuş gibi davranmak en iyisiydi. En sonunda kız dün geceyle ilgili bir şeyler mırıldanarak yanlarından ayrıldı. Ne Dami ne de Alieer ona karşılık verme gereği duymuştu. Hatta son sözlerinde çoktan golf oynamaya dönmüşlerdi bile. Alieer elinden geldiğince Dami’ye yakın durmaya çalışıyordu. Aslında pek sık fiziksel temasta bulunmasalar bile sırf Alieer’ın gülüşleri bile kuşku uyandırmaya yeterdi. Sadece bir defalığına Alieer Dami’ye fazlasıyla yakındı. Ondada Dami oyunlarını lehine çevirmek için durumdan faydalanmaya kalkmıştı. Şans ki birkaç metre uzaklıklarındaki kız tam o anda onları izliyordu. Alieer artık harekete geçmek gerektiğini düşünerek Dami’yi Brianna’ya pek de uzak olmayan oturma yerlerine doğru çekti. Yolda Dami sürekli kendilerine bakan kızı göstererek sordu;
“-Başarılı olduğum takdirde ödülüm ne olacak?”
Dedi. Alieer sinirliymiş taklidi yaparak arkadaşına baktı ve hafifçe gülümsedi. Önüne gelen sarı bir tutamı kulağının arkasına yerleştirdi ve Dami’ye cevap verdi;
“-Bedava golf dersleri…” Alieer’ın bu lafı üzerine çocuk hemen itiraz etti;
“-Öğretmenin ben olduğumu sanıyordum.”
Bu günlük öyle olabilirdi ama normalde Alieer gerçekten iyi bir golf oyuncusuydu. Hatta belki iyiden bile öte. Geçen sene sürekli arkadaşlarıyla buluşup golf oynamaya gelirlerdi ve şu ana kadar Alieer dışında birisi kazanmamıştı. Alieer bunu erkeğe hatırlatma gereği duydu;
“-Bende geçen seneki golf turnuvasını benim kazandığımı sanıyordum.” Dedi ve sonunda oturma yerlerine vardılar. Oturduklarında çimler arasından Brianna’nın kendilerine doğru yürümekte olduğu çok rahat bir şekilde görülebiliyordu. Kız yanlarına vardıklarında insanda cevap verme isteği uyandıran bir şeyler söyledi. Bu kadar fazla ısrara karşın Alieer’ın susması mümkün değildi. Açıkça kendisine sürtük diyordu. Gözleri büyüdü fakat öfkesine yenilmeyecek kadar soğukkanlıydı. Kendine sürekli “Planlardan Sapma!” diye fısıldıyordu. Tam da zamanında yanlarına sarı saçlarını iki yandan kuyruk yapmış gözlüklü bir kız yaklaştı. Bunu o kadar sessiz yapmıştı ki Brianna onun geldiğini bile fark etmemişti. Kızın vasatın biraz üstünde bir giyimi ve garip yüz hatları vardı. Alieer sırf bu kızı bulabilmek için gecenin dördüne kadar golf sahasında dolaşmıştı. En sonunda sahanın sahibinin kızı olan bu kızı sevgilisiyle öpüşürken yakalamış ve basit bir tehdit taktiğiyle onu plana dahil olmaya ikna etmişti. Kız Brianna’ya sanki arkadaşıymışçasına yaklaştı ve konuşmaya başladı;
“-Seni görmek çok güzel Brie. Uzun zamandır Brooklyn’e uğramıyorsun.”
Kız tam şaşkınlığı yenip karşı çıkacaktı ki kız; “- Neyse sonra görüşürüz.” Diyerek yanlarından ayrıldı. Alieer bunun pek mantıklı bir plan olmadığını biliyordu ama nedense gece dörtte mantıklı gelmişti. Brianna’ya dönerek;
“-Arkadaşın çok tatlıymış Brie.” Dedi. “Brie” kelimesini söylerken özenle vurguluyordu. Face hesabında arkadaşlarının kıza Brie demesinden esinlenerek bu lakabı da planlarının bir köşesine sıkıştırmıştı.
“-Oysa ben dün geceki ego tatmin olayından sonra daha iyisini bulabileceğine inanmıştım.”Dedi Alieer ve Dami’ye doğru döndü;“-İstersen oyuna geri dönüp başkalarına da oturma fırsatı sunalım. Nede olsa golf çok yorucu bir spor…”

Alieer gerçekten golf oynamakla meşguldü ki kız yeniden yanlarına geldi. Bu sefer de kendisini –Dami olmaksızın– yemeğe çağırıyordu. Aklında gitmesi ya da gitmemesi durumunda olacakların bir listesi kız gitmeye başlar başlamaz belirmişti. Kızın elbette ki bir planı olmalıydı. Alieer bu tarz kızların yapacaklarını tahmin etmek için çaba harcamayı uzun yıllar önce bırakmıştı. Kızın yapabilecekleri hakkında; Daha fazla aşağılamaya çalışmak mı yoksa üstüne bir şeyler döküp günümü mahvetmek mi? Diye düşündü Alieer. Kız her ne yaparsa yapsın sadece kendini rezil edeceğinin bilincini taşıyordu yine de. Eğer o masaya giderse hem arkadaşını başıboş bırakıp kaçmış gibi olacaktı hem de onu umursuyormuş gibi bir izlenim yaratacaktı. Etrafına göz gezdirdiğinde bir garson gözüne çarptı. Etrafta dolanıp sakarlıklar yapıyor ve müşterileri kaçırıyordu. Diğer garsonun aksine yeşil bir üniforma giymişti. Saçları ise rüzgârın etkisiyle hafifçe dağılmış olmasına rağmen önceden tarandığını belli ediyordu. Alieer’ın genelde kızıl saçlı insanlarla özdeşleştirdiği bir fiziği vardı ve kesinlikle kolay ikna olacakmış gibi duruyordu. Garson çocuğun yanına gitti ve Brianna uzaklaşırken onun siluetine bakıp garsona fısıldadı;
“-Uzaktaki kızın oturduğu masaya özel bir siparişte bulunmak istiyorum.” Dedi. Garson bir süre uzaktaki insanlar içinden kızı seçmeye çalıştı. Başardığında ise Alieer’a doğru dönerek kafasıyla bu durumu onayladı. Kurnazca gülümsemelerden bir kaçı yine Alie’nin suratında belirivermişti. Bu gülümsemeler pek fazla yerleşmezdi yüzüne. Hele ki hırsını genelde iş başarılarına yönelttiği göz önünde bulundurulursa yerleşmemeleri de gerekiyordu. Uzun süredir kendine zarar verilmediği sürece ne kimseye sataşıyor ne de diğer insanları umursuyordu. Belki de bir şekilde geçmişte olamadığı insana özeniyordu. Toplum bu kadar yönlendirici ve insanlar bu kadar çıkarcıyken Alieer da dışarıdan onlar gibi gözükmek zorundaydı. Yoksa dışlanacağını yahut sosyal aforoz göreceğini biliyordu. Her zaman öyle olurdu zaten… Kim sesini çıkaran ilk kişi olsa anında susturulur ve insanlar yine kendi yarattıklara kurallarla inanmaya devam ederler. “İlk olmak her zaman zordur…” dedi kendi kendine Alieer. Geçmişine ait birkaç anı şimdiden beynine açılan pencereyi kurcalıyordu. İlkokul yıllarında ve çocukluğunda ne kadar iyi bir insan olduğu, insanların kendisini ne kadar sevdiği ve daha bir çok güzel anısının yanında ailesinin boşanmasıyla ortaya çıkan gerginlikler kabus gibiydi. Annesi Alieer’ın tüm sevgisine rağmen kızının velayetinden vazgeçince Alieer da NY gençlerinden birisi gibi olmayı denemişti. Fakat sonradan bir cezaymış gibi kardeşi alınmıştı ellerinden. Gözleri bütün bu anılarla buğulanınca derin bir nefes aldı ve kendisini toparladı. Dami’ye beklemesi için işaret yaparak çantasını bıraktığı resepsiyona doğru ilerledi. Çantasından kalem ve kâğıt çıkararak bir şeyler karaladı ve ardından tekrar garsonun yanına döndü. Bu sırada garson Brianna’ya servis yapan arkadaşından içecek tercihini öğrenmişti. Churchill ha! Diye düşündü Alieer. Viski için biraz erken değil mi! Bu cümleler aklından geçerken bile baştan sona alayla donatılmışlardı. Garsona kâğıdı verdi ve ne yapması gerektiğini tarif etti. Ardından Dami’nin yanına dönerek gitme vaktinin geldiğini söyledi. Gidişlerinde her zamankinden farklı bir yol izleyerek Brianna’nın oturduğu bölgenin yakınlardan geçiyorlardı. Tam iyice yaklaşmışken Alieer’ın ayarladığı garson, kıza doğru yaklaştı ve içinde kâğıdı da barındıran içkiyi kıza yolladı. Alieer yanlarında olmasa bile kızın ne sormuş olabileceğini tahmin ediyordu. Büyük ihtimalle “Kimin ikramı?” diyordu. Garson kendisini gösterdiğinde bu soru büyük ihtimalle seviyesinden kesinliğe geçiş yapmıştı. Ardından kız bardağı almaya yeltendi ve garson tam da kendisine emredildiği gibi yanlışlık süsüyle içkiyi kızın üstüne döktü. İçeceğin suları kızın eteğinde yayılıp büyük lekeler bırakırken Alieer’ın el yazısını barındıran kağıtta bardağın içinden tam da kızın eteğinin üstüne düşmüştü. Alieer kıza el salladı ve arabasına doğru ilerlemeye başladı. Arabasına binip uzaklaştığında bile aklında kağıda yazdığı iki kelime dans ediyordu;
“Tadını Çıkar”