Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
Gezi Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
Gezi Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
Gezi Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
Gezi Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
Gezi Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 Gezi

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Claudia Harrison
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Claudia Harrison


Mesaj Sayısı : 141
Kayıt tarihi : 10/07/11
Gerçek Yaşı : 27
Nerden : Venedik

Gezi Empty
MesajKonu: Gezi   Gezi Icon_minitimeC.tesi Tem. 23, 2011 2:38 am

    Kentte yolunu bulmaya çalışırken sıkıştığı ölümcül kavşağa göz attı. Bir yığın sarı taksi kükreyerek ayağa feçtiğinde trafik lambası henüz yeşil olmamıştı. İçinden savurduğu küfürleri dışarı dışarı vururken elini kornaya bastırdı tüm gücüyle, Bronx'un diğer şoförleri de aynısını yaptıklarından büyük bir ses kirliliği oluşmuştu. Radyonun sesini biraz daha açarak rahatlamak için çabaladı, şansı en azından müzik yönünden yanındaydı anlaşılan. Raise Your Glass'a avazı çıktığı kadar eşlik ederken kolundaki saate göz attı, Satellite ile sözleştikleri saat çoktan geçmişti, onu bekletme korkusu gerçekleşmişti işte. Onun gitme ihtimalini düşünmek bile kornaya daha sertçe basmasına neden oluyordu. En sonunda ışık yeşile döndüğünde düşüncelerini sesli olarak dile getirdi. "Debriyaj, gaz, vites." Yanlış mıydı yoksa? Dudağını ısırarak debriyaja yüklendi. Araba olduğu yerde vahşi bir biçimde iki kez silkelendikten sonra ileri fırlayarak kavşağa doğru ilerlemeye başladı. Eh, bu kadar hızlı gitmeyi ben bile beklemiyordum. İkinci viteste olup olmadığını kontrol ederken dikiz aynasından pis bakışlar atan taksiciyi görünce hızını iyice arttırdı.

    Sonunda Bronx Müzesinin önüne geldiğinde park edebileceği ilk yere yanaştı. Yamuk yumuk bir biçimde park etti arabasını, evet, park etme konusunda pekte iyi değildi. Ardından anahtarı arabasından çıkarıp deri koltuğuna yaslandı. Derin bir nefes alarak sakinleşmek için çabaladı. Saat on ikiydi ve o on buçuktan beri yoldaydı. Lanet olasıca sıcağın haricinde bir de sıkışık trafik vardı, kısacası iğrenç bir sabah geçirmişti. Dün akşam neredeyse tüm arkadaşlarına kendisiyle müzeye gelmesi için yalvarmıştı, ama hiç biri teklifini onaylamamıştı. Satellite hariç, kıza minnettardı çünkü bu müzeyi gezmeyi deli gibi istiyordu. Telefonu bir kez daha titrediğinde gözlerini araladı, kızı daha fazla bekletmemeliydi. Aceleci bir biçimde müzeye doğru çevirdi adımlarını, şanslıydı çünkü Satellite onu girişte bekliyordu. Onun tanıdık yüzüne görmek keyfini yerine getirmekti. Yanına geldiğinde iki yanağından da öptü kızı. "Hey, benimle geldiğin için teşekkürler Satellite." Kıza gamzesini belirtecek bir gülümseme hediye ettikten sonra içeriye doğru ilerledi. Girişe doğru ilerleyip 5$ ödedikten sonra içeriye girebildiler, kızın koluna girdi. Müzeyi gezdikten sonra hediyelik eşya almayı aklının bir kenarına yazdı.Girişin başındaki müzenin tanıtımına göz attı.

    Bronx Sanat Müzesi'nde bir öğrenme merkezi olarak tasavvur edilmiş ve değişen toplumun rolünün bilincinde olmuştur. Bu bilim adamları ve araştırmacıların hayatın farklı kesiminden yararlı kaynaklar ile yardımcı oldu. Müze tarafından sağlanan kaynakların çeşitli zengin arşivler, zaman zaman ve yenilikçi tartışma ve planlanan etkinlikleri organize etmek için kamu programları içerir. Bronx Sanat Müzesi, New York'un kültür ve sanat hayatına önemli katkılarda bulunmuştur .

    Eh, bu tanıtımı internette de okumuştu, bu yüzden ilgisini çekmedi. Satellite'nin okumasını bekledikten sonra onu içeriye doğru sürükledi, aynı anda konuşmaya devam ediyordu.

    "Çok hoş hediyelik eşyaları varmış, mükemmel."



En son Claudia Heresia tarafından C.tesi Tem. 23, 2011 11:03 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Satellite Russell
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Satellite Russell


Mesaj Sayısı : 73
Kayıt tarihi : 29/03/11

Gezi Empty
MesajKonu: Geri: Gezi   Gezi Icon_minitimeC.tesi Tem. 23, 2011 10:40 am


    Yeni tanıştığı arkadaşı Claudia ile birlikte mükemmel bir gün geçirmenin planlarını yapıyordu genç kız. Birkaç gün önce New York'a yeni gelen arkadaşıyla beraber sanat galerisini gezmeye karar vermişlerdi. Erkenden uyanmıştı, herhangi bir olası olağanüstü duruma karşı. Kahvaltı niyetine ağzına bir iki lokma salam atmıştı, ailesinin her bir üyesini yanaklarından teker teker öptükten sonra babasının arabasına doğru ilerlemeye başlamıştı. Arabanın kapısını açtı, şoföre gülümseyerek arka koltuklardan birine oturdu ve çantasını kontrol etmeye başladı. Telefonu yanındaydı ve elbette ki fotoğraf makinesi de. Claudia'yla beraber bu müzeyi gezmenin zevkli olacağını düşünüyordu; ne de olsa bir İtalyan, sıradan bir Amerikalı'dan çok daha fazla anlardı sanattan. Sağ bacağını oynatıyordu sürekli, bir an önce arabanın kasvetli havasından ve açık pencereden içeri giren sokakların iğrenç kokusundan kurtulmak istiyordu. Manhattan'dan Bronx'a gidene kadar trafiğin yoğunluğu yüzünden çok sıkılmıştı ve yavaş yavaş sinirleri de gerilmeye başlamıştı. Telefonuyla uğraştı bir süre, ardından kahverengi kahküllerini geriye attı. Gülümseyerek tabelayı okudu. "Bronx Museum Of Arts." Şoför müzenin kapısında durduğu an nezakaten yine gülümsedi adama ve hızla arabadan çıktı. Müzenin kapısının önünde durdu ve arkadaşını beklemeye başladı.

    Bir an önce müzenin içine girmek istiyordu fakat Claudia'yı beklemesi çok daha doğru olacaktı. Buraya gelmek için beraber sözleşmişlerdi, dolayısıyla beraber müzenin içine girmeleri gerekiyordu. Saatine bakıyordu, buluşmak için sözleştikleri zamandı tam olarak. Fakat henüz Claudia gelmemişti, ya da onu beklemeden içeri girmişti Satellite'ın daha önce aklına gelmediyse de. Elinde duran telefonla hızlı bir şekilde mesaj attı arkadaşına ve cevabı beklemeye başladı. Uzun bir süre ela gözleriyle arandı fakat bir türlü arkadaşını bulamıyordu. Ayrıca mesajına cevap da gelmemişti, derin bir iç çekti ve yere çöktü. Pencereden içerideki müzeye bakıyordu, bir süre sonra arkasını döndü ve Claudia'yı görünce yüzüne kocaman bir gülümseme kondurdu. Claudia onu yanaklarından öptükten sonra Satellite da ona karşılık verdi. Arkadaşı geldiği için çok sevinmişti kız, bir an önce müzeyi gezmeyi ve bu muhteşem günün tadını çıkarmayı istiyordu. Sabırsızlığını belli etmemek için çabalıyordu. Claudia ona gülümseyerek
    "Hey, benimle geldiğin için teşekkürler Satellite." dedi. Oysa Satellite'ın ona teşekkür etmesi gerekiyordu, sonunda o çok istediği müzeye gidebileceği bir arkadaş bulmuştu. Çoğu kişi onun yanından geçmeye bile tahammül edemezken Claudia onunla beraber gezmeye gelmişti. "Asıl ben teşekkür ederim." dedi Claudia'nın gülümsemesine karşılık verircesine. İki kız kol kola müzenin içine doğru ilerlemeye başladılar. Bunun için giriş ücreti olarak oldukça makul bir rakam olan beş doları ödediler önce. Satellite yüzünde aptalca bir gülümsemeyle müzenin içine girdi ve incelemeye koyuldu.

    Claudia ile beraber müzenin girişindeki tanıtım yazısını okumak amacıyla bir süre durakladılar. Claudia kısa bir sürede okumuştu fakat Satellite'ın bu lafları anlaması uzun sürmüştü. Kısacası, Bronx müzesi sanatsal alanda New York'un en önemli sanat merkezlerinden biriydi. Gözlerini kırpıştırdıktan sonra Claudia'ya döndü.
    "Çok hoş hediyelik eşyaları varmış, mükemmel." Satellite gülümsedi, gezdiği yerlerden anahtarlık toplama alışkanlığı vardı. Geniş anahtar koleksiyonuna bir de Bronx'tan bir parça eklerse memnun olacaktı. "Harika, mutlaka uğrayalım o halde." dedi kıkırdayarak. Biraz daha yürüdüler, karşılarına çıkan ilk heykele ağzı açık bir şekilde bakmaya başladı Satellite. Heykeltraşı belli olmayan bu eser, Yunanlılar zamanına aitti. Çantasından fotoğraf makinesini çıkartarak flaşsız çekime ayarladı ve girişteki heykeli büyük bir memnuniyetle çekti. Daha ilk adımdan müzeye hayran kalmıştı, Claudia'ya minettardı.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Claudia Harrison
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Claudia Harrison


Mesaj Sayısı : 141
Kayıt tarihi : 10/07/11
Gerçek Yaşı : 27
Nerden : Venedik

Gezi Empty
MesajKonu: Geri: Gezi   Gezi Icon_minitimeC.tesi Tem. 23, 2011 11:03 am

    Genelde sanata önem veren birisiydi Claudia, özellikle resme, daha önce defalarca müzelere gitmişti ama Bronx müzesinin dikkatini çektiği de bir gerçekti. Müze garip, katlanmış bir görünüme ve bembeyaz duvarlara sahipti. İçerisi bir hayli kalabalıktı, gay görünümlü bir adam yanından geçerken gözlerini devirdi. Müze Fransa'dan getirttiği heykeltıraşlar sayesinde gazetenin ilk sayfasına damgalarını vurmuşlardı. '19 Milyon Dolarlık Proje' , 'Bronx Müzesi Sınırları Aşıyor.' Zaten onunda haberi buradan olmuştu, yoksa oturup saatlerce müzeler hakkında bilgi edinen manyaklardan değildi. Satellite'nin koluna girmiş kaygan yerlerde kaymamak için çabalıyordu. Sahi, buranın temizlik görevlisi yerlere yağ filan mı sürmüştü? Ayaklarını yere olabildiğince sert basmaya çalışırken gözlerini önünden geçtikleri heykeltıraşa çevirdi. Neydi bu şimdi? Başını yana yatırarak şeklin ne olduğunu çıkarmaya çalışsa da beceremedi. Satellite yanından kıkırdarken onunda yüzünde küçük bir tebessüm oluşmuştu. İtiraf edelim, sanattan bir gram anlamıyordu. Önlerindeki turistlerin hayret dolu nidalarına aldırmadan adımlarını hızlandırdı, onların bu kadar şaşırdıkları şeyin ne olduğunu görmek için başını hafifçe öne uzattı. Kollarını iki yana açmış, elbisesinden kristalimsi şeyler dökülen bir kadındı.

    Aklına ilk gelen arkadaşlarıyla gittikleri Venedik'te ki müze geldi. Okulun zoruyla gitmişlerdi aslında, yine de oturup bay Kınselıa ile matematik işlemekten daha iyi geçeceğini düşünmüşlerdi. Haklılardı da. Beklediğinin aksine Fen Müzesi oldukça hoş tasarlanmıştı, inceleyebilecekleri bir sürü teknolojik aletin olduğu bir mekana geldiğinde şok olmuştu. Eh, bunu beklemiyordu cidden, onun tahmin ettiği yaşlı bir rehberin titreyen bastonuyla göstereceği birkaç resim filandı. Aslında bugün oraya gelmesinin nedenlerinden birisi de buydu, eski anılarını yad etmekten çok onların yerine yenilerini yerleştirmekti. Bunu yapmalıydı hem değil mi? Anılarını yenilemek için bir yerlerden başlamalıydı ve şimdi doğru zamandı.

    "Biliyor musun, küçüklüğümde Caravaggio gibi ünlü bir ressam olmayı düşlerdim. Hem o da İtalyan..."

    Sözlerini yarıda keserek dudağını hafifçe büzdü, bu düşüncesinden vazgeçmesinin nedeni aklına gelince dudaklarından hafif bir kıkırdama süzüldü. "Ama eşcinsel olmak istemem tabi." Aklına annesinin yanında çalışan Wieslaw geldiğinde gözleri istemsizce devrildi, iyi bir moda anlayışı olduğu kesindi ama onu her bulduğu erkeğe sarkarken görmek gözünden düşmesine neden olmuştu. Bakışları bir kez daha Satellite'ye çevirilince kıza gülümsedi, onu tanıdığı için oldukça şanslıydı. Onun neşeli yapısı Claudia'yı da ister istemez neşelendiriyordu.



En son Claudia Heresia tarafından Çarş. Tem. 27, 2011 2:01 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Satellite Russell
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Satellite Russell


Mesaj Sayısı : 73
Kayıt tarihi : 29/03/11

Gezi Empty
MesajKonu: Geri: Gezi   Gezi Icon_minitimeÇarş. Tem. 27, 2011 1:26 am


    Claudia'nın kolunda ilerliyordu müzenin içinde. Her yeni sanat eserinde sarsılıyordu, daha önce hiç bu kadar çoğunu ve iddialısını bir arada görmemişti çünkü. Ela gözlerini tablolara odaklamıştı, sadece sanat eserlerine hayran hayran bakıyordu. O sırada Claudia'nın sesi üzerine kıza döndü. "Biliyor musun, küçüklüğümde Caravaggio gibi ünlü bir ressam olmayı düşlerdim. Hem o da İtalyan..." Satellite'ın resimlerle arası çok iyi değildi yine de bu sanat müzesine gerçekten adapte olmuştu. Ayrıca Caravaggio'yu da sanat dersinden biliyordu, Claudia'nın da dediği gibi ünlü bir İtalyan ressamdı. İlginç çalışmaları olduğu biliniyordu ve reform hareketlerine karşı hareket ettiği. Kız derin bir nefes verdi, burada da tarih dersini düşünmeyi istemiyordu. O sırada Claudia "Ama eşcinsel olmak istemem tabi." deyince kız kahkahalara boğuldu. Haklıydı, kimse eşcinsel olmak istemezdi istememeliydi. Karşı cinsten o kadar çok insan varken sadece insanlar farklı olmak için eşcinsel oluyordu Satellite'a göre. Zaten Caravaggio yetenekliydi, istese kendine bir sürü kız bulabilirdi yine de bu seçimi akılda kalıyordu tabi, yani Caravaggio'nun istediği olmuştu eşcinsel İtalyan ressam olarak tarihte küçümsenemeyecek bir yeri vardı. Kafasını iki yana salladı ve derin bir iç çekerek müzede ilerlemeye devam etti, Claudia'nın kolunda.

    Dünyanın değişik yerlerinden değişik sanatçıların tablolarını gezmek onun kültürüne kültür katıyordu. Sanat ve resimle pek ilgili olmasa da yeni bilgiler edinmekten hoşlanıyordu. Tabi bu tarihten ders olarak hoşlanmadığı gerçeğini de değiştirmiyordu. Gözlerini tablolarda dolaştırırken, ne olduğunu anlayamadığı resme rastladı. Ressamını tanıyordu, Dali. Dali sürrealist akımda etkili olmuş İspanyol bir sanatçıydı, adını hatırlamak için gözlerinin önüne bıyık getirmek yetiyordu. Tabloyu büyük bir merakla inceliyordu fakat sadece fışkırtılmış boyalar olduğunu düşünüyordu, bu eserin ne gibi bir sanat değeri taşıdığını anlayamıyordu. Bu durumda her fırçası ve boyası olan sanatçı olabilirdi. Galerideki çoğu ressamın eserleri öyleydi; adı tanınmamışından Picasso'ya, Van Gogh'a kadar. Bir gün mutlaka resim dersinde boyayı tuvale fışkırtacak ve öğretmenine gösterip yorumlarını isteyecekti. Bir süre daha resime derin bir şekilde baktıktan sonra alay edercesine bir gülümseme oluştu suratında. Sağ elini hafifçe kaldırıp resmi Claudia'ya gösterircesine işaret etti.

    "Sadece boyalardan ne gibi bir sanat olduğunu anlayamıyorum."


    Sonra düşünmeye başladı. Belki de karmaşıklık insanlara hoş geliyordu. Belirsizlik, en azından bir umudun varlığını belli ediyordu. Veya ressamlar belirli düşüncelere göre boyaları fışkırtıyordu, farklı duygular içerisindeyken. Belki boyalar onların zihinleriydi, farklı anlamlar yükleyerek yapıyorlardı bu işi. Bir süre sonra kendine geldi, bu kadar felsefik düşünmesine hiç gerek yoktu. Kim baksa orada fışkırtılmış rengarenk boyalar görüyordu. Ve buna sanat deniyordu, minik bir kız bu kuralları kendine göre değiştirip eğlenemezdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Claudia Harrison
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Claudia Harrison


Mesaj Sayısı : 141
Kayıt tarihi : 10/07/11
Gerçek Yaşı : 27
Nerden : Venedik

Gezi Empty
MesajKonu: Geri: Gezi   Gezi Icon_minitimeÇarş. Tem. 27, 2011 1:57 am

    "Bilmem, gizemli şeyleri severim, renklerle ustalıkla oynanmış. Aslında çok şaşırtıcı ve büyüleyici, şurada bir kadın var örneğin."

    Elini resme yaklaştırdı, en arkada neredeyse fark edilmeyecek bir kadın figürü işlenmişti. Renkler o kadar ustalıkla işlenmişti ki fark edilmiyordu bile. Satellite'nin kaşı şaşkınlıkla havaya kalkarken resme bir kez daha baktı, karışık renklerle oluşturulmuş bir kuşu da görebiliyordu. Bunun soyut sanat ile ilgili olduğuna emindi, biçimler ve renklerin, temsili olmayan veya öznel kullanımı ile yapılan sanattı, bu resimde aynen onu yansıtıyordu. Yanlarına bir rehber gelip yanındaki turistlere resmi anlatırken kulak kabarttı. Küçüklüğünden beri aldığı İspanyolca dersleri işe yaramıştı anlaşılan, adamın dediklerini az da olsa anlamıştı. Çizen ressamın adını aklının bir kenarına kazırken topuklarının üzerinde döndü. Başka bir resme doğru gitmek için hareketlendi. Birçok kişinin hayranlıkla iç çektiği şeye doğru ilerledi, önündeki kalabalık oldukça fazla olduğundan ne olduğunu seçemiyordu bile. İki adamın arasındaki boşluktan ne olduğuna baktığında gözleri hafifçe büyüdü.

    Ressamın Francis Bacon'un olduğu yandaki büyük bir panoya yazılmıştı, onun resimle ilgilendiğini bilmiyordu. İngiliz felsefesinin önde gelen kişilerinden olduğu hakkında bilgisi vardı sadece. Önüne gelen sarı saçlarını geriye iterek bir adım ilerledi, resme bakarken bugün gördüğü en güzel resim olduğuna emindi. Şu televizyonda çıkan ünlü eserlerden birisiydi kuşkusuz. Gerçi bu resmin İngiliz Sanat Müzesinde olduğunu biliyordu, anlaşılan sırf bu hafta için getirilmişti, Bronx müzesi cidden iyi yatırımlar yapıyordu. Tek kaşı havaya kalkarken bir kez daha baktı resme. Büyük bir adanın üstünde küçük bir ev vardı, ev suyun üstüne kurulmuştu, adaysa suyun içinde değişim geçirerek insan bacağına dönüşüyordu. Renklerin ustalığına bakarken dudaklarından istemsizce bir şaşkınlık nidası fırladı, kuşkusuz resimde yüzlerce koruma olmasaydı ona dokunurdu. Ama eli resme yaklaşıyorken havada kaldı. Böyle ünlü bir eserin üzerindeki korumaların ne olduğunu bilmezken bu pek iyi bir hareket değildi.

    "Çok güzel."

    Resme son bir bakış attıktan sonra Satellite'e döndü, kız kendisi gibi resme bakıyordu. Bir önceki resme göre daha anlaşılır olması onun da hoşuna gitmişti anlaşılan. Ona gülümsedi, kız onaylarcasına başını salladığında bakışlarını bir kez daha müzenin içindeki eserlere çevirdi. Daha bir sürü eser vardı ve bunları incelemelerinin üç dört saat sürecek olması can sıkıcı bir gerçekti. Aslında tek başına olsa buradaki tüm eserleri saatlerce incelerdi. Resme yeteneği çok az olabilirdi belki, ama sanat eserlerini, özellikle resimleri en küçük detayına kadar incelemeyi seviyordu. En sonunda beş-altı tane daha resme göz attıktan sonra müzenin içinde göz gezdirdi, hediyelik eşyaların satıldığı kısmı görebiliyordu. Yüzüne küçük bir gülümseme kondurarak kıza döndü.

    "Ne dersin, artık hediyelik eşya kısmına ilerlesek mi?"

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Satellite Russell
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Satellite Russell


Mesaj Sayısı : 73
Kayıt tarihi : 29/03/11

Gezi Empty
MesajKonu: Geri: Gezi   Gezi Icon_minitimeSalı Ağus. 02, 2011 12:57 am

    Bir süre daha resimleri anlamsız bakışlarla inceledi Satellite. En başta ona dünya harikaları gibi gelen bu sanat eserlerini sorgulamaya başladıkça sürekli kendine göre kusurlar bulmaya başladı. İlk eserler kadar zevk alamaz oldu sondakilere gelince. Hem de ilerledikçe daha ünlü ressamların yapıtlarıyla karşılaşırken eleştirme duygusu da doruğa çıkmıştı. Picasso'nun eserlerini bile basit olarak değerlendiriyordu. Ama düşününce gerçekten de haklıydı, yine kendine göre, sadece boya sıkıp ünlerine ün katıyorlardı. Hem de çocuğunun çocukluğunun hatta yetişkinliğinin dahi sefalet içinde geçtiği biliniyordu. Derin bir iç çekti ve karşısındaki yapıta baktı bir süre. Claudia'nın kolundaydı fakat ondan daha farklı bir eser incelediği kafalarının yönlerinden anlaşılıyordu. İncelediği resim uzun süre sonra ilgisini çekenlerden olmuştu, en azından bir esere benzettiği. Ressamı kısık sesle okudu, Van Gogh. Bu ünlü ressamın burada gezdiği hiçbir eserini beğenmemişti genç kız fakat şu an karşısında duran Tutuklular Çemberi ona hayli ilginç ve gerçekçi gelmişti. Sürrealizm akımlarının yoğun olduğu eskilerde gerçekçi bir eser çıkardığı için içten içe tebrik etmişti Van Gogh'u sanki kendisi yirmi yıllık ressammış gibi. Kafasını bir geri bir ileri götürüyordu tatmin olmuş şekilde. Bir duvarın ardında yaklaşık otuz tane insan resmedilmişti, hapishane olduğu belli olan bir alanda. O sırada arkasını döndü ve daha gezilecek onlarca eser olduğunu gördü. Hepsini değil ama bir kısmını gezebilirdi. O sırada Claudia'nın sesiyle kendine geldi. "Ne dersin, artık hediyelik eşya kısmına ilerlesek mi?" Claudia'ya gülümsedi ve başını onaylarcasına salladı. Ela gözlerini biraz daha açtı ve karşısında duran hediyelik eşya bölümüne gülümseyerek bakmaya başladı, oraya doğru adımlarını hızlandırdı.

    Hediyelik eşya bölümüne geldiklerinde ağzı açık kalmıştı. Neredeyse müzedeki bütün sanat eserlerinin minik boyutlusu veya sahtesi buradaydı. Hiç gezmelerine bile gerek olmayan bir müzeyi birkaç saat gezmişlerdi fakat Satellite, bunu yakın arkadaşı Claudia'yla yapmaktan da oldukça memnundu. Arkadaşının kolundan çıktı ve minik dükkanı en ince ayrıntısına kadar gezmeye karar verdi. Öncelikle evlerinin salonuna, az önce gördüğü Van Gogh'un eserinden bir tane almayı planlıyordu. Ayrıca odasına da minik heykellerden. En yakın arkadaşına veya kardeşine de minyatür biblolardan götürebilirdi. Bir an kendini uzak bir ülkeye turistik amaçlı gittiğini hissetmişti. Gerçi düşününce biraz hak veriyordu kendine, abisi bu işlerden oldukça uzaktı. Babası ve annesi de işlerinden buraya vakit bulamayacak kadar meşguldüler. Derin bir iç çekti ve gözlerini bibloların üzerinde dolaştırmaya devam etti. Ardından kafasını kaldırdı ve tam karşısında duran eseri görünce gözlerini büyüttü. Biraz daha yanına yaklaştı altındaki açıklamayı okudu.

    Guernica, Pablo Picasso tarafından 1937'de yapılan, İspanya İç Savaşı sırasında Nazi Almanyası'na ait 28 bombardıman uçağının 26 Nisan 1937'de İspanya'daki Guernica şehrini bombalamasını anlatan, 7,76 m eninde ve 3,49 m yüksekliğinde anıtsal tablodur. Saldırı sırasında 250 ila 1.600 kişi hayatını kaybetmiş, çok daha fazla sayıda kişi de yaralanmıştı.

    Resmi bir süre daha inceledi. Az önce dalga geçtiği resimlerden pek bir farkı yoktu ama resmin hikayesi oldukça ilgisini çekmişti. Çıkışta almak üzere aklının bir kenarına not etti ve biblolara bakmaya başladı. Ailesinin uğuru kartaldı. Hatta bir kısmı Yunanistan'dan göçen Russell'ların soyunun Zeus'a taptığı da konuşuluyordu. Gökyüzü Tanrısı Zeus'un hayvanı olarak nitelendirilen kartal da burada devreye giriyordu. Kartalı eline aldı ve kasaya götürdü. Ardından gülümseyerek Claudia'ya döndü.

    "Gezdiğimize değdi gerçekten."

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Claudia Harrison
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Claudia Harrison


Mesaj Sayısı : 141
Kayıt tarihi : 10/07/11
Gerçek Yaşı : 27
Nerden : Venedik

Gezi Empty
MesajKonu: Geri: Gezi   Gezi Icon_minitimeSalı Ağus. 02, 2011 1:33 am

    Sanat müzeleri diğerlerine göre çok daha ilginçti kesinlikle, iki üç tane de olsa resmin olmasıysa daha hoş kılıyordu burayı. Heylek tıraşlardan hoşlanmayan birisinin ilk dikkatini çeken şeydi bu. Satellite kendisini onayladığında halinden memnun bir biçimde gülümsedi, pekala eğlenceliydi evet, ama bir süre sonra burasının bile sıktığı bir gerçekti. Özellikle de Claudia gibi kasvetli ortamları sevmeyen biri için. Gözlerini bir kez daha müzede gezdirdi, ilgisini çekebilecek bir şey arasa da bulamamıştı. Bunun yerine derin bir iç çekerek hediyelik eşyaların olduğu bölüme doğru çevirdi adımlarını. Hala kolundan çekiştirdiği Satellite ile hediyelik eşya bölümüne vardıklarında birbirlerine yapışık gezmeyi bıraktılar sonunda. İkisi farklı köşelere dağıldılar. Onun ilk dikkatini çeken şeyler biblolar olmuştu, küçüklüğünden beri her gittiği yerden biblo alıp onlardan bir bakıma koleksiyon yapan bir arkadaşa sahipti. Tabi o da diğerleri gibi Venedik'te kalmıştı, yine de ona burdan hediyelik bir eşya alıp çok cazip görünüyordu. En azından onu unutmadığını göstermiş olurdu, biblolara bir süre daha baktı. Cidden kararsız bir yapıya sahip olduğundan şansızdı.

    En sonunda yaklaşık dört biblo arasından seçim yapmak zorunda kaldığında Satellite'i çağırmak için başını çevirdi. Ama buna gerek kalmamıştı çünkü yaklaşık kırk yaşlarında bir görevli yanında belirmişti. Kendisine dişlerini göstererek gülümseyen çocuğa aynı şekilde gülümsedi. Yaka kartında ki isme baktı, adam da eşcinsel tipi olmasına rağmen dikkatini çekmişti. Ayrıca mükemmel bir Fransız aksanına sahip olduğu da bir gerçekti. Beğendiği iki bibloyu da adama gösterdi. İkisi de melek biçiminde olmasına rağmen detayları çok daha farklıydı, asıl sorunsa ikisinin de çok güzel olmasaydı. Tereddütlü bakışları iki biblo arasında gezinirken adam işaret parmağıyla sağdakini işaret etti. "Bu çok daha sanatsal." Gösterdiği bibloya bakarken alt dudağını ısırdı. Adamın onu raftan kendisine vermesini isterken gözlerini Satellite'e çevirdi. Arkadaşının da gözleri kendi üzerine kilitlenmişti. Onun sözleri iyice mutlu olmasına neden olmuştu, onu sıkmaktan epey korkmuştu çünkü. İtiraf edelim ki garip özelliklere sahip olduğu bir gerçekti. Hangi kız zamanını müze de geçirmek isterdi ki? Yine de Satellite'nin kendisini yadırgamaması hoşuna gitmişti. Bibloyu kasaya koyup kızdan sonra ödemesini yaptı. Verdikleri poşeti sıkıca kavradı.

    "Kahve içmeye ne dersin?"

    Çok olduğunu düşündü bir an, ama Satellite'nin yüzündeki gülümseme bu düşüncesinden vazgeçmesini sağladı. Bronx hakkında çok az bilgisi olduğundan kahveyi nerede içecekleri konusunda da bir tahmin yürütemiyordu. Yine de acele adımlarla müzeden çıktıklarında gözlerini sokakta gezdirdi. Gözüne ilk ilişen şeyse Starbucks yerine restoran olmuştu. La Flambée. Satellite'ye orayı göstererek dudaklarını araladı.

    "Kahveyi boşver, sence orada bira var mıdır?

    Satellite gülse de söylediklerinde ciddiydi, omuz silkerek oraya yönelmekle yetindi.

    RPG SONU.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Gezi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Gezi!
» Gezi için repe^^
» Krasnaya Polyana; Gezi; Bilgilendirme
» Gezi için bişiler işte.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: The New York City :: Bronx :: Bronx Museum of the Arts-
Buraya geçin: