Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
i say a little prayer for you. Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
i say a little prayer for you. Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
i say a little prayer for you. Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
i say a little prayer for you. Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
i say a little prayer for you. Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 i say a little prayer for you.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Blythe Sullivan
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Blythe Sullivan


Mesaj Sayısı : 38
Kayıt tarihi : 12/07/11

i say a little prayer for you. Empty
MesajKonu: i say a little prayer for you.   i say a little prayer for you. Icon_minitimePaz Tem. 24, 2011 3:53 am

Vişneli turta aromalı duş jelinin kokusu banyoyu sararken, omuzlarından aşağı bir demir sertliğinde dökülen soğuk suyu kapadı. Duşa kabinin kapısını araladı, yanda asılı olan havlusunu kaptığı gibi vücuduna doladı ve sağ ayağını havlunun üzerine attı… Aynanın karşısına geçmeden önce henüz bir havluya sarılmış olmadığı için dağınık bir biçimde sarkan saçlarının arasına daldırdı parmaklarını. Her hangi bir düğüm olmadığına kanaat getirince daha geniş aralıkları olan fırçasını eline aldı ve ardından kızıl saçlarının üzerinde kaydırdı. Odasındaki banyoda bir problem vardı, her duşa girdiğinde sanki su kesiliyormuş gibi azalıyordu ve büyük ihtimalle ısıtma sistemi de sorunluydu ama yazları sıcak suya ihtiyaç duymadığı için şimdilik farkında değildi kız bunun. Neyse, bu yüzden koridorun sonundaki çocuk banyosunu kullanmak durumunda kalmıştı…

Kapıyı araladı ve görünürde kimselerin olmadığına kanaat getirdiğinde dışarı çıktı. Bornozu kendi banyosunda kaldığı için vücudunu tam olarak kapatamayan bu havluyu kullanmak durumunda kalmıştı… Bacaklarından akan su damlalarının yarattığı ince yolları hissedebiliyordu. Hızlı adımları odasına yönlendirdi. “Blythe, terliklerini giyin. Ayakların yere iz yapıyor…” Annesinin merdiven kenarlarına dayanmış siluetini fark edince başını salladı. Kafasındaki havlu düşmesin diye sağ eliyle tutması gerekmişti… Odasına girdi ve kapıyı kapadı ardından. Annesinin ses tonunu ve abartılı el kol hareketlerini taklit ederek geniş odanın içinde birkaç tur attı. Külotunu giyindikten sonra havluyu üzerinden attı. Aceleyle üzerine bir şeyler geçirdi. Diz kapaklarının biraz üzerindeki elbisesi, ten rengine uymasa da genel olarak etkileyiciliğinden her hangi bir şey kaybetmesine sebep olmamıştı.

Ev içinde kullandığı parmak arası terlikleri ayağına geçirdi ve odasından çıktı. Önce Andy’nin yanına uğradı. Yaz tatili için annesi tarafından verilen ödevlerle boğuşuyordu çocuk. Liseye bu sene başlayacaktı ve Ilene, başarılı olmasını istiyordu. Her şeyden çok belki de. Annesi ne pahasına olursa olsun, küçük oğlunun büyük olan gibi bir boş gezenin boş kalfası olmaması için çabalayacaktı. Ama dikkatinden kaçan bir unsur, Andrew’in ailede herkesten çok Tone’la vakit geçirdiğiydi… Elbette ki onu örnek alacaktı. Çocuk kapının önünde dikilen ablasını görünce gülümsedi. Bly ona doğru yaklaştı masanın üzerindeki çalışma kâğıtları matematik ve fizik ağırlıklıydı. “Moralini bozmak istemem Andy, ama soruların yüzde seksenini yanlış çözmüşsün.” Ufak bir kahkaha attı ardından. Çocuğun arkasından boynuna sarıldı. Kalemi elinden alırken yeniden annesinin sesini duydu bir başka patırtının arasından yükselen, “Blythe! Blessed’e bir bakar mısın?” Lanet olsun ona! Homurdanarak sırtını dikleştirdi. “Sonra hallederiz…” diye mırıldandı Andy’ye dönerek. Kapıdan çıkarken annesinin Blessed’in sorumluluğunu taşımıyor olmasından ne kadar nefret ettiğini düşündü… Ayrıca Blessed’in ve annesinin direk olarak kendilerinden de nefret ediyor denilebilirdi.

Tamamen baleyle ilgili şeylerle süslü odaya girdiğinde en küçük kardeşlerinin elinde vücudundan ayrılmış bir Barbie kafası gördü. Embesil mi bu kız? “Koptu.” Dedi küçük canavar sevimli olmak istermiş gibi peltek peltek konuşarak. “Seni moron…” Kafayı aldı ve vücuda taktı. Kızın gözlerindeki masumiyet parıltılarını görmezden geldi. Yüzündeki iğrenme tabanlı ifadeyi saklamaya da elbette ki çalışmadı. “Daha dikkatli oyna. O bebek bir zamanlar benimdi…”

Odadan çıktı ve bu defa Tony’nin kapısına doğru ilerledi. Bir merasim gibi olmamış mıydı? Var olan tüm Sullivanların odasını tek tek dolaşıyordu falan. Saçmalık. Tony’nin yanına gitmesi değil yani, tabii ki… Her gün evde geçirdiği zamanın yüzde doksanı sadece onunla harcadıkları boş vakitlerdi ne de olsa. Kapıyı çalmadan açtı ve içerde yatağının üzerinde uzanmış, tavanı izleyen ikizini görünce sırıttı. “Çok ilginçli şeyler var sanırım…” Çocuk duruşunu bozmadan kafasını oynattı. Tek kaşını kaldırıp kızı süzerken, Bly kollarını havaya kaldırdı. “Biliyorum suçluyum. Kapıyı çalmalıydım, ama bu kadar önemli bir şey yaptığını bilmiyordum.” Gülerek Tony’nin yatağının köşesine oturdu ardından. Islak saçlarının yüzünün önünden attı sonra. “Naber?”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Anthony Sullivan
Sir Stafford | IV. Sınıf
 Sir Stafford | IV. Sınıf
Anthony Sullivan


Mesaj Sayısı : 31
Kayıt tarihi : 18/07/11

i say a little prayer for you. Empty
MesajKonu: Geri: i say a little prayer for you.   i say a little prayer for you. Icon_minitimePtsi Ağus. 01, 2011 5:30 am

“Blythe, terliklerini giyin. Ayakların yere iz yapıyor…” İnsanın her şeye yorum yapan, eleştiren ve takıntılı ama bir o kadar da mantıksız olan bir annesinin olması her güne lanet ederek uyanması için büyük bir sebep. Ve işte bugüne de yine o kadının sesiyle uyandım, ne zaman ufacık bir uyuma girişiminde bulunsam tiz sesiyle tüm evi yerinden oynatacak şekilde bağırmaktan zevk alıyor sanki kadın, katlanmak ise çok güç ama mecburum. Sadece kendim için de değil, Blythe için mecburum. O olmadan tüm neşem ve mutluluğum içimden yavaş yavaş çekiliyor gibi. Ayrıca Andy’i de unutmamalıyım, onun bana ihtiyacı var, kaçıklarla dolu bir ailede onu yalnız bırakmak pirana dolu denize atmak gibi bir şey. En azından ikinci seçenekte ölümü daha kolay ve acısız olurdu. Tanrım, ne diyorum ben? Gecenin geç saatlerine kadar dışarıda sürttükten ve iki saatlik bir uykudan sonra beynim gerçekten pörsümüş durumda. Midemin guruldayışını sesli sesli nefes alıp vererek kapatmaya çalışıyorum ama işe yaramıyor. Sevgili Ilene akşam yemeğine gelmedim diye bana kızmış, bir de kapımın üstüne yapışkanlı kağıt asmış. Altına birkaç küfür sıralayıp onların kapısına geri yapıştırabilirdim tabii ama ne yazdığımı anlayacağından da pek emin değilim. Hayatında hiç küfür etmiş midir ki o? Bunu düşünmek yüzümde sinsi bir gülümsemenin oluşmasına sebep oluyor, hayalimde canlanan Ilene’li küfür sahnelerinin keyfimi yerine getirmediğini söylesem yalan söylemiş olurum.

“Blythe! Blessed’e bir bakar mısın?” İkinci ses bombasının da evin ortasına düşmesinin ardından kadının topuklu terliklerini merdivenlere vura vura aşağı inişini duyduğumda hafiften rahatlıyorum, bu sefer ki kurşunlardan biri beni isabet almadı ne de olsa. Hemen benimkinin yanında yer alan oda kapısının açıldığını duyuyorum, ardından kardeşimin ve küçük şeytanın söylediği birkaç söz mırıltı şeklinde geliyor kulaklarıma. Blessed’la uğraşma görevinin sürekli kardeşime kalmasına da sinirliyim ayrıca Ilene’in bütün gün oturmak dışında hiçbir şey yaptığı yok, Bly ise yakında hizmetçiler yerine yemekleri bile yapmaya başlayacak. Kızın sosyal hayatı içinde de baskı altında olduğunun farkındayım, ne yazık ki yardım edemiyorum ona. Her türlü salaklığa çalışan kafam kız kardeşime destek olmak konusu ortaya çıktığında donup kalıyor adeta. Yapacak bir şey bulamayınca ben de çareyi tüm sevgimi ona vermekte bulabiliyorum ancak. Elimden gelenin en iyisini yapmak için uğraşıyorum, yüzünde gördüğüm o ufacık gülümseme bile beni dünyanın en mutlu insanı yapıyor.

Uyanmamın üzerine yirmi, yirmi beş dakika geçmiş olmasına rağmen hala yataktan kalkmamıştım bile. Bana sormadan boyatılan şampanya rengi tavana gözlerimi dikmiş ve neredeyse her zaman yaptığım şeyi yapmıştım; düşünmek. Düşüncelerimi harekete dönüştürdüğüm zaman başkaları için oluşan felaketlerden ne kadar zevk alsam da hiçbir yerden atılmak istemediğim bir gerçek. Örneğin okulda bir kişiye fena halde kafayı takmadım değil, onu bir elime geçirirsem pataklayacağım ama kabaran disiplin dosyama –belki de dosyalarıma demeliyim, endişe içinde bakan okul müdiresi yüzünden hiçbir şey yapamıyorum. Okulda son yılımın olması beni mutlu ediyor, sonunda kurtuluyorum ve bu yüzden de bu seneyi olabildiğim en uslu şekilde geçirmeyi planlıyorum. Ev için örnek vermek gerekirse, yapmak istediği tek şey; Andy, Bly ve ben dışındayken tüm aile üyeleriyle beraber burayı küle çevirmek. Sonrasında ise kendimize yeni bir hayat kurabilirim, mutlu ve mesut olarak. Açılan kapı ile düşüncelerim bölünüyor, gelen kişinin Blythe olduğunu bildiğimden beynimin bana verdiği kim olduğuna bak komutunu yerine getirmeden tavanı izlemeye devam ediyorum. “Çok ilginçli şeyler var sanırım…” Duruşumu bozmadan kafamı evet dercesine sallıyorum, kızın kalkan kollarıyla beraber kaşlarımdan teki havaya kalkıyor. “Biliyorum suçluyum. Kapıyı çalmalıydım, ama bu kadar önemli bir şey yaptığını bilmiyordum.” Bir yandan gülerek yatağımın köşesine oturan kızı izlerken dudaklarımın zevk ve neşeyle kıvrılmasına izin veriyorum. Beni güldürebilen tek insanın o olduğunu neredeyse her seferinde unutmam büyük ayıp.“Naber?” diyen kızın bakışları arasında ellerimden yardım alarak olduğum yerde doğruluyorum. “Açım ve bunun pek hoş hissettirdiğini söyleyemem,” diyorum buruşan yüzümle beraber ikinci kez guruldayan midemin sesi eşliğinde. “Bana yemek getirsen çok mutlu olacağımı da bil.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
i say a little prayer for you.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: The New York City :: Manhattan-
Buraya geçin: