Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
Almanya, Hamburg Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
Almanya, Hamburg Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
Almanya, Hamburg Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
Almanya, Hamburg Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
Almanya, Hamburg Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 Almanya, Hamburg

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Klara Steinmann
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Klara Steinmann


Mesaj Sayısı : 23
Kayıt tarihi : 30/08/10

Almanya, Hamburg Empty
MesajKonu: Almanya, Hamburg   Almanya, Hamburg Icon_minitimeÇarş. Tem. 27, 2011 7:50 am

02.00, Steinmannlar'ın evi

Boğazının kurumasıyla birlikte mecburen uyanarak geniş yatağının üstünde doğruldu. Yaz aylarında geceleri su içmek için evin içinde yalpak yalpak dolanan bir zombiye dönüşüyordu hep. Ama sıcaktı, sıcaktı, sıcaktı ve sıcaktı. Elinde olsa yatağının karşı duvarını ortalamış klimayı 7/24 açık tutacaktı fakat babasına göre bu tür yapay serinlikler sağlığa zararlı ve israftı. O yüzden de her gece uyanıp uyanıp su içme gereksinimi duyuyordu. Pembe, saten geceliğini havalandırarak odasıyla mutfak arasında kalan mesafeyi hızlıca arşınladı. Ama duyduğu titrek bir ses onu geri dönmeye zorluyordu sanki. Tanıdık bir sesti ama oldukça kısık, tiz, ağlamaklı geliyordu. Klara biraz daha gerileyince, o sesin ebeveynlerinin odasından geldiğini anladı. Babası, annesini pek ağlatmazdı gerçi, ne olmuş olabilirdi ki? Her ne kadar kapıları dinleme gibi bir hobisi olmasa da, kulağını yavaşça kapıya dayadı. `Tanrım, biz sana ne yaptık? Bize neden böyle bir sorumluluk yükledin? Neden özürlü bir çocuğa sahibiz, neden bizim de diğerleri gibi normal bir çocuğumuz olmadı?´ Özürlü... Klara bir epilepsi hastası olabilirdi. Peki ya özürlü tanımı onunla ne kadar uyuşuyordu? Annesinin ondan nefret ettiğini, ona bir geri zekalı gözüyle baktığını pekala biliyordu kendisi de ama tüm bunların ardında annesinin omuzlarına gerçekten de bu kadar büyük bir sorumluluk mu vermişti? `Saçmalamayı kes ve yatağına dön Edith, kızımız bir özürlü değil. Sadece hayatını zorlaştıran bir hastalığı var, ya bunları duyarsa? En azından edeceğin saçma sapan duaları içinden et.´ Ah, babası. Onu her zaman çok severdi Klara. Bir babadan çok, en yakın dosttu aslında o. Her zaman kızının arkasında durup onu desteklerdi. Hoş, bu annesinin incitici tavırlarından koruyamazdı Klarayı, koruyamıyordu da. Babası her ne kadar iyi davranırsa, annesi o kadar kötü davranıyordu. Kimbilir, belki de kıskançlıktı bu. Ama insan kocasını, kızından nasıl kıskanabilirdi ki? Klara her ne kadar bunun üzerinde daha önce dursa da saçma sapan bir kanıya vardığını düşünürdü hep. Ama görünen o ki, ona saçma sapan gelen pek çok şey, bazılarının hayatındaki tek gerçekti. Odadan gelen konuşmaların sonlanmasıyla sesler kesilince, kulağını yavaşça kapıdan çekti. O anda fark ettiği, gözlerinden akıp göğüslerine kadar uzanan yaşlar yüzünden boynuna yapışmış olan altın sarısı saçlarını kavrayarak, hızlı bir hareketle sol omzunda topladı. Yapacağı şeye karar vermesi gerekiyordu. Ne sabahı, ne de öbür günü beklemeliydi. Hemen, şu anda, olduğu yerde bulmalıydı çözümü. Ama zaten fazla düşünmesini gerektirecek bir durum yoktu ortada. Hayatının dönüm noktası olacak olan karar, açık ve netti: Bu evden gitmek. Evet doğru, evden gidecekti ya da... kaçacaktı. Bu tamamen ailesinin vereceği tepkiye bağlıydı. Koşar adımlarla odasına gitti ve kapısını istemeden de olsa çarptı. Bu sesle ailesi uyanırsa, işleri biraz aksayabilirdi Klara'nın. Ama umursamadı. Kahverengi, deri, fazla büyük olmayan bir bavulu dolabının altından çıkararak içine eline ne gelirse koyuyordu o anda. Bu tür evi terk etme filmlerinin etkisinde kaldığından mıdır bilinmez, bir yandan da ağlıyordu. Hatta kıyafetlerini hızlı bir şekilde bavula tıkma olayına kendisini öyle kaptırmıştı ki, yanı başında dikilen babasını fark edememişti bile. `Ne yapıyorsun?´ Oldukça sakin, anlayışlı bir sesle sormuştu bu soruyu. Klara başını doğrultarak babasının gözlerine baktı. Yılların yaşanmışlığı vardı sanki o mavi gözlerde. Öyle ki, kızının tüm konuşmaları duyduğu için bu harekete kalkıştığının farkında olduğu bile anlaşılabiliyordu gözlerinden. Tekrardan valizine dönerek babasına omuz silkti Klara. `Size on sekiz yıldır bu işkenceleri çektirdiğim için üzgünüm baba. Hem sizin için, hem de benim için en doğrusu budur belki de.´ Peki nereye gidecekti? Kim onu evine alacaktı? Şu an bunların pek önemi yoktu Klara için. Önemli olan gitmekti. Bu evden, bir daha dönmemek üzere uzaklaşmak belki bir daha babasını bile göremeyecek olmak.... Bavulunun fermuarını hızlıca kapatarak çıkış kapısına yöneldi. Hiçbir şeye son kez bakmak istemiyordu, babasına bile. Onunla göz göze gelmek istemiyordu. O anlamlı, derin bakışlarla karşılaşmak istemiyordu. Kararından döneceğinden korkuyordu belki de. Babası da, Klara'nın anlayamadığı bir nedenle bu gidişi destekliyor gibiydi. Arkasından ne bir dur, ne bir gitme, ne de bir kal sesi işitmişti. Sadece gitmişti, sessizce. Sokak kapısının çarpma sesiyle birlikte iliklerine kadar işleyen temiz hava, saçlarını dalgalandıran rüzgar tamamen farklı bir dünyaya adım attığının göstergesiydi sanki. O anda, kendisinin bile şaşırdığı bir plan oluştu genç kızın beyninde: Amcasına gidecekti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Almanya, Hamburg
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Diğer Yerler :: Diğer Ülkeler & Yerler-
Buraya geçin: