Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
Kısasa Kısas  Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
Kısasa Kısas  Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
Kısasa Kısas  Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
Kısasa Kısas  Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
Kısasa Kısas  Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 Kısasa Kısas

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Brianna Wentworth
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Brianna Wentworth


Mesaj Sayısı : 207
Kayıt tarihi : 10/07/11
Nerden : Yukarı Doğu Yakası

Kısasa Kısas  Empty
MesajKonu: Kısasa Kısas    Kısasa Kısas  Icon_minitimePerş. Tem. 28, 2011 5:15 am

Yastığımın altında sinir bozucu şekilde titreyen telefonumu gözümdeki göz bandıyla aramaya çalışmak gerçekten çok güçtü. Elimi yatağın her köşesine götürmeme rağmen bulamayınca o acı veren hareketi yapmak zorunda kaldım, göz bandım la vedalaştım. Yatağım la duvar arasına sıkışıp kalmış olan bu telefon birisi arıyor diye değil hatırlatmalar yüzünden bu kadar ısrarcı çalıyordu. Telefonu elime bakıp ekranına baktığımda ise '' Measure for Measure seçmeleri'' başlıklı notla karşı karşıya kaldım. Bunu nasıl unutabilirdim , acilen hazırlanmam lazımdı ama nereden başlayacağımı bile vermiyordum. Üstüme saten sabahlığımı geçirip koşar adımlarla banyoya gittim. Buz gibi soğuk suyu yüzümle birleştiğimde ise kendime gelmiştim. ''Claire! hemen kahvaltıyı hazırlıyorsun Measure of measure seçmelerine geç kalabilirim.'' Claire onayladığını belli edercesine başını salladı. Hızlı adımlarla aşağıya inerken bende seçmelerde neler giyeceğime karar vermeliydim. Kıyafet odama girdiğimde ise elbise ordusuyla karşı karşıya gelmişti. Beyaz fırfırlı beyaz gömlek üzerine giydiğim yüksel bel lacivert keten etek bugün için iyi bir seçim olabilirdi. Ayakkabı olarak yanları gri ve beyaz motiflerle süslenmiş hafif topuklu bir ayakkabı tercih ettim. Seçtiğim kıyafetlerime giyerken telefonumun kulakları sağır edebilecek kapasitesi olan alarmı tekrardan çalmaya başlamıştı. Son yarım saat kaldığını söylüyordu. Daha hızlı davranmalıydım. Hiçbir zaman başarısız olmamıştım. Bugünde olmayacaktım. Benim hayatımda benim kurallarım da yenilgi diye bir şey yoktu. Aynanın önünde duran inci kolye ve küpeleri taktıktan sonra saçlara gelmişti. Çok fazla abartmama ne zamanım ne de gerek vardı. Hafif dağınık şekilde ensede topladım. Son kontrollerimi yaptıktan sonra koşa koşa aşağıya inerken aklıma telefonumu odada unuttuğum aklıma geldi. Bu ayakkabılarla daha fazla merdiven inip çıkamazdım. Ayakkabıları elime aldığım gibi yukarı çıktım. Yukarı çıktığımda ise sadece unuttuğum şeyin telefon olmadığının farkına vardım. Measure of Measure oyunun replikleri, karakterleri ,karakterlerinin özellikleri,zamanı,mekanı, oyunda kullanılacak kostümlerin bulunduğu kağıtları da az daha unutuyordum Kağıtları ve telefonumu çantama koyduğum gibi tekrar koşarak aşağıya indim. Claire beni ayakkabısız bir şekilde koşarak geldiğimi görünce bir hayli şaşırmıştı. Benden böyle hareketlere alışık değildi. Hemen kahvaltıya oturdum. Taze sıkılmış portakal suyu yanında yaptığı çörekler mükemmel bir ikiliydi. Hızlı hızlı çöreklerden atıştırdıktan sonra bir dikişte bitirdiğim portakal suyuma veda ederek kapıya doğru yöneldim. Ayakkabılarımı tekrardan giydikten sonra çantamı elime aldım.Eksik bir şey yoktu. Olursa da Claire'e söylemiştim. Şoför arabayı getirdi arabaya bindiğimizde ise çantamda çıkardığım kağıtları okumaya başladım.

'' Measure of measure ; Bir genç asılzade olan Claudiyo sevgilisi Juliet ile nişanlıdır ama nikah töreni gecikmiştir. Bu arada iki sevgili birleşmiş ve Juliet evlilik dışı gebe kalmıştır. Sehrin kanunlarina göre Angelo bunu zina olarak görür ve Claudiyo'yu zina suçuyla yargılar. Claudiyo evlenmek istediğini çok açıkca belirtmesine rağmen Angelo onu idama mahkum eder. Cladiyo'nun arkadaşı Lucio bir rahibe adayı olan Claudiyo'nun kızkardeşi İsabella'yi manastırında ziyaret ederek kardeşi hakkında Angelo'ya gidip kardesini af etmesini istemesini söyler. Isabelle Angelo huzuruna çıkıp ondan merhamet dilemek icin bir ozel randevu alir. Oyunun iki sahnesini alan Angelo ve Isabella arasindaki gorusme seyirciye Angelo'nun Isabella'ya karsi sehvet duskunu fikirler beslediğini ortaya cikartir. Sonunda Angelo Isebella'ya bir anlasma yolu oldugunu bildirir; eger Isabelle Angelo ile birlikte yatmaya izin saglarsa Angelo Cladiyo'nun hayatini bagislamaya hazir olacaktir. Isabella bu teklifi hemen reddeder fakat Angelo'nun sehirde olan cok katı ve höşgörüsüzlük ünü dolayısıla yapabilecegi ifşaat ve suç ithamlarina kimsenin inanmıyacağını düşünüp Angelo'yu açıkca suçlamaktan kaçınmaya karar verir. Bunun yerine İsabella kardeşi Claudiyo'u hapisanede ziyaret eder ve kaderine razı olup idamı kabullenmesini öğütler. Claudiyo'nun sert itirazlarını ve tekrar tekrar Angelo'nun tekliflerini halka ifşa etmesini istemesine rağmen İsabella kararini değiştirmez.''


Daha fazla okuyamayacak kadar sıkılmıştım. Başrol Isabelle adında bir kızdı ve o ben olmalıydım. St.George tiyatrosunun önünde araba durdu. Büyük bir zariflikle arabadan indiğimde içeride neler ile karşı karşıya geleceğimi bilmiyordum. Binadan içeri girdiğimde herkesin elinde kağıtlar vardı. Hangi rol için başvurduğumuzu yazan. Köşedeki şişman kadından alabileceğimizi söylediler. Kağıdı aldım ve yukarı çıktım sıraya girdim. İnsanları süzerken Alieer'i gördüm. Bunun bir şaka ya da kabus olduğunu düşünmeye başlamıştım. Neyse ki bu kadar çok insan ve bu kadar çok rol arasında karşılaşacağımızı düşünmüyordum ta ki elindeki kağıtta ''Isabelle'' yazısını görene kadar.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alieer V. Eldricht
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Alieer V. Eldricht


Mesaj Sayısı : 114
Kayıt tarihi : 27/06/11
Nerden : Gezgin takılıyor kızımız

Kısasa Kısas  Empty
MesajKonu: Geri: Kısasa Kısas    Kısasa Kısas  Icon_minitimePerş. Tem. 28, 2011 6:35 am

Sabahın ilk ışıkları tavandaki penceresinden içeri süzülmeye başladığında Alieer çoktan uyanmıştı. Uzun bir süre aynı karşısında oturmuş ve yüz hatlarını seyretmişti. Her gün, bir diğerinden farklı görünmek tereddüdü de beraberinde getiriyordu. Bir süre başparmağını yüz hatlarında gezdirdi. Henüz kimse uyanmamışken yapabileceği tek şeyi yapıyordu; Kendisiyle yüzleşmek… Ruhu çoktan atlatmıştı bu süreci ama yüzü her gün yabancılaşarak direnmeyi sürdürüyordu. Saatler sonra aynanın karşısından kalktı ve çalışma masasına giderek senaryoyu eline aldı. Son bir haftadır aynı sözleri tekrar ettiği için parantezlerin içinde yer alan bölümleri bile ezberlemişti. Juliet’in kaderine ağladığı bölümü açtı ve bir süre sayfayı gözden geçirdi. Normal oyunda böyle bir bölüm olduğunu bile sanmıyordu. Dün bütün gece hangi rolü seçmesi gerektiğine karar vermeye çalışmıştı. Marianna rolü için fazla gururlu Juliet için de fazla gösterişliydi. Dünden beri aklını kurcalayan Isabella’nın keşiş sandığı dükle olan resmine baktı ve yazıcının aktığı yerleri düzeltmeye çalıştı. Isabella rolüyle fazla göz önünde olmaktan korkuyordu. Zaten bu kadar iddialı bir rol için fazlasıyla insan başvuracağından seçilmemekten de korkuyordu. Geliri çocukların yararına olacak bu tarz bir gösteri de yer almak ve gösteriye katkıda bulunmak tam da vicdanına ilaç gibi gelecek bir şeydi. Yine de fosforlu kalemiyle Isabella’nın konuştuğu yerleri çizdi ve sayfaların bir kısmını katladı. Ardından artık giyinmesi gerektiğini düşünerek dolabına yöneldi. Saf ipekten dokunmuş oldukça şık krem renkli üstü dolabının yeni ütülenenler kısmında Alieer’a sırıtıyordu. Bu yüzden fazla kararsızlığa düşmeden onu ve kontrast renklerin bir arada kullanıldığı ince ve uçuşan kumaştan eteğini aldı. Giyindikten sonra bir sürü kopçayla şekillenmiş olan kahverengi kalın kemerini de bel hizasına bağladı. Saçlarını iki yanına salıp aynaya baktıktan sonra Isabella rolü için özgüveninin bir kısmı yerine gelmişti. Krem renkli topuklu ayakkabılarını ayağına geçirdikten sonra ayna karşısında neredeyse kusursuz görünüyordu. Makyajdan her zamanki gibi uzak durdu ve saat henüz sekiz olmasına rağmen kahvaltıya indi.

Aşağıya indiğinde hizmetçiler bile göz önünde değildi. Alieer dışındaki aile fertleri ondan önce kalkmadığından hizmetçiler de bu duruma alışmıştı. Alieer ağır adımlarla mutfağa gitti ve kendisine bir bardak süt doldurdu. Yanında da birkaç tane üzüm tanesini ağzına attı ve günün en önemli öğününü de bu şekilde atlatmış oldu. Ardından tekrar yukarı çıkarak çantasını ıvır zıvırla doldurmaya başladı. Herhalde dünyanın sonu gelse sırf çantasının içindekilerle bir yıl yaşayabilecek sayılı insanlardandı. Eğer sıkılırsa okumak için iki tane romanı, birkaç peçete paketini ve su şişesini attı çantasının içine. Ardından Shakspeare’in hayatını anlatan bölümün açık olduğu ipod’unu da çantasının içindeki kılıflardan birisine yerleştirdi. Topuklulara karşın önlem olması için iki tane yara bandını da çantasındaki ağrı kesicinin yanına koydu. En sonunda yanına telefonunu da almayı akıl edince gitmeye hazırdı. İçindekilerle ağırlaşan çantasını koluna taktı ve bir tomar saman kâğıdından oluşan senaryoyu da eline aldı.

Evden dışarı çıktığında tahmin ettiğinin aksine şoförleri Wilson kapıda değildi. Ela gözleri şaşkınlıkla büyüdü. Alieer şoförleri Wilson’u neredeyse doğduğundan beri tanıyordu ve o yaşlı adamı çok severdi. Hemen içeri dönerek hizmetçilerden birisini uyandırdı. Uyku sersemi kız zar zor Wilson’un işten ayrıldığını söyleyebilmişti. Normalde olsa Alieer bunun öfkesini evdeki bütün insanlardan çıkarırdı ama zamanı bu kadar dar iken, kızın uyumasına izin verip evden ayrıldı. Kendi arabasıyla gitmekten başka çaresi yoktu. Zaten yaşından hayli büyük gösterdiği için hiçbir polis Alieer’ın ehliyetsiz olduğunu düşünmezdi. Packard’ına bindi ve aklında birçok düşünceyle yol almaya başladı. Az kalsın bir düzine yayayı ezip geçiyordu. Hatta ezip geçmekten de öte, neredeyse onları da beraberinde St. George tiyatrosuna götürüyordu. GPS’in yardımıyla yarım saten az bir süre içinde tiyatroyu buldu ve arabasını otoparka park ederek birçok adayın beklediği salona yöneldi. Salon neredeyse tıka basa doluydu. Etraftaki herkesin elinde birer kâğıt parçası görünce her şeyin merkeziymiş gibi duran şişman kıvırcık saçlı kadına doğru yönelerek bir kağıt aldı. Sonunda oturmak için bir yer bulduğunda kâğıdına bakma fırsatı edinebilmişti. Kâğıtta sadece parlak renklerle rollerin isimleri ve kâğıdın sahibinin giriş sırası yazıyordu. Alieer kartında dört yazısını görünce sevindi. Biraz önce kadından kâğıt almak için hoş sözler söylemesi işe yaramış olmalıydı. Tam tekrar senaryoya dönecekti ki kendisine doğru büyük bir hiddetle yaklaşan esmer* bir kız gördü


En son Alieer V. Eldricht tarafından Perş. Tem. 28, 2011 11:39 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Brianna Wentworth
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Brianna Wentworth


Mesaj Sayısı : 207
Kayıt tarihi : 10/07/11
Nerden : Yukarı Doğu Yakası

Kısasa Kısas  Empty
MesajKonu: Geri: Kısasa Kısas    Kısasa Kısas  Icon_minitimePerş. Tem. 28, 2011 9:53 am

Bu bir şaka olmalıydı ya da kabus. Kabus olma olasılığı daha yüksek hele ki içinde Alieer cadısı varsa. Bana sırtı dönüktü ama onu nerede görsem tanırdım. Baştan aşağı süzdüğümde ise her zaman ki gibi moda katliamı çıkarmayı başarmıştı. Ve bingo ! Sonunda arkasını dönmüştü ve beni görmüştü. Suratında gergin bir ifade ile bana bakıyordu. Zaman ikimiz dışında herkes için donmuştu sanki. Ona doğru yürürken gerginliğinin artıyor olması yüzümdeki gülümsemenin sebebiydi. Üç adım, iki adım,bir adım derken artık karşı karşıyaydık. Hemen atladım boynuna ne yapacağını bilemedi hareket bile edemedi. Bir süre sarıldıktan sonra konuşmaya başladı. ''Tatlım bu ne kadar güzel bir tesadüf, buluşacağımız günü sabırsızlıkla bekliyordum ama bu kadar erken olacağını beklemiyordum. O gün gerçekten çok ince davrandın masama içki yollamak gerçekten çok zarifti ama o ahmak garson üzerime döktü, neyse önemi yok elbise değil mi? Bir ara mutlaka bir şeyler yapmalıyız buradan çıktıktan sonra olabilir. Galiba senin sıran geliyor sen içeri gir çıktıktan sonra bol bol konuşuruz iyi şanslar tatlım.'' Kızın gözleri büyümüş vücudu buz kesmişti. Son olarak gülümsedim ve köşede bulduğum masanın oraya gittim. Giderken arkama baktığımda kız hiç hareket etmeden orada duruyordu. Arkama baktım ve el salladım. Ahşap kaplamalı masalar içinde en köşedekine oturdum. Çantamdan kağıtlarımı çıkardım. O rolü yapabilmem için onun gibi düşünmem lazımdı. Karakteri benimsemem gerekirdi. Bakalım bu Isabel'e. ''Sevdikleri,sevmedikleri,düşündükleri...'' bu tarz özelliklerini okurken zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım. Kafamı yukarıya doğru kaldırdığımda ise İçeri giren Alieer'di. Hocaların hepsi içeride değildi. Hepsi içeri girince Alieer'i test edeceklerdi. Dışarıda Bayan Monarch duruyordu. Eşiyle beraber jüri de olmaları çok tatlıydı. Kadının arkasından gittim hızlı adımlarla. ''Merhaba Bayan Monarch, Ben Brianna Wentworth bu tiyatro geleceğimizde iyi bir referans olacağı gibi bazı şeyler için temel atmamıza yardım olacak ama bunu hakketmeyen insanlar neden burada bilmiyorum tabi takdiri size kalmış'' Sözlerimden sonra kadın neye uğradığını şaşırmıştı, kimden bahsettiğimi kadını neden uyardığımı bilmiyordu bile. ''Konuyu biraz daha açarmısın Brianna '' dedi. Sözüme devam ettim. ''Anladım çok hoşgörülü ve affedici bir bayansınız ama bundan bir sene öncesine kadar hayat kadını olan gündüzleri dans ettiği borularla geceleri kendini pazarlayarak para kazanan ve en kaliteli müşterilerinden birinin kocanız olan bir kız nasıl olur da sizin yönettiğiniz bir tiyatroya başrol olmak için başvurur anlamış değilim.Neyse kusura bakmayın zamanınızı aldım Bayan Monarch'' Kadının yüzündeki ifade gerçekten görülmeye değerdi. Pasımı atmış gole yaklaşıyordum. Ve kadın içeri girdi. Asıl eğlence şimdi başlıyordu. Dakikalar geçmek bilmiyordu. Bir çığlıkla bütün salon irkildi. ''Çık dışarı! '' Gözleri dolmuş olan Arieel'in hemen yanına gittim. ''Ne oldu tatlım? Üzgün görünüyorsun?'' cevap verecek diye beklerken omuzunu omuza çarptırdı ve hızlı adımlarla bekleme odasına gitti. ''Alieer!'' diye seslendim. Arkasına baktı nefreti bütün odayı sarmıştı. Yüksek bir ses tonuyla ''Bir daha ki sefere kimin üstüne içki dökeceğine dikkat et tatlım!'' O arkasını döndü sıra bana gelmişti. Ne demişler ''Şov devam ediyor'' kendimden emin adımlarla içeri girdim. Ve rolümü yapmaya başladım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alieer V. Eldricht
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Alieer V. Eldricht


Mesaj Sayısı : 114
Kayıt tarihi : 27/06/11
Nerden : Gezgin takılıyor kızımız

Kısasa Kısas  Empty
MesajKonu: Geri: Kısasa Kısas    Kısasa Kısas  Icon_minitimePerş. Tem. 28, 2011 11:45 am

Alieer, Brianna’yı görmenin verdiği şaşkınlıkla dona kalmıştı. Ne yapması gerektiği konusunda hiçbir fikri yoktu. Bu yüzden kız yanına gelip bir ton saçmalık söylediğinde ve Alieer’a sanki ondan üstünmüş gibi baktığından sustu. Alieer bir süre düşündükten sonra bu sefer kızı takmamaya karar vermişti. Ne de olsa seçmeler için gelmişti ve aklını bölmesine hiç gerek olmadığını düşünüyordu. Derin nefesler aldı ve senaryoya göz gezdirmeye çalıştı. Yine de aklı bir türlü odaklanamıyordu. En azından Isabella rolü için odaklanamıyordu. O da Hâkim Angelo’nun lafları üzerinde biraz göz gezdirdi. Angelo kötü ruhlu karakter olmasına rağmen Alieer’ın oyunculuğuna uygun şekilde biçimlendirilmişti Shakspeare tarafından… Onda, kızın her zaman aradığı tutku ve şehvet vardı. Isabella’ya karşı şehvet hissediyordu, Mariana’ya karşı şehvet hissediyordu ve hepsinden çok adalet kavramına karşı şehvet hissediyordu. Normalde Isabella için gelmişti ama birçok oyunda başka replikleri okuyarak herhangi bir role aday olunabiliyordu. Alieer da bunu denemeye karar verdi. Zaten her role çalışmış olmasına rağmen Angelo’nun sözlerini yeniden okudu ve çağırıldığında geniş salondan içeri girdi. Salon hatırladığından daha genişti. Önceden ailesiyle birkaç gösteriyi izlemek için gelmişlerdi St. George tiyatrosuna. Zaten Alieer’a tiyatro sevgisini aşılayan küçükken gittiği bu oyunlardı. Herkes gibi sürekli kendisini başrolde hayal etmezdi. Tam tarsine ne zaman tiyatroya gitse perdenin minik yırtığından bir adam görürdü. Hatırladığı kadarıyla bıyıklı ve oldukça yaşlı bir adamdı bu. Alieer oyunun sonuna kadar adamı izler ve gözleri ne zaman kesişirse içten bir şekilde gülümserdi. Bu yüzden kendini tiyatroda hep bu adam olarak hayal ederdi. Delikten bütün oyunları izlemenin ve kendisine bakan çocuklara gülümsemenin çok eğlenceli olduğunu düşünüyordu. Geçenlerde o adama benzer evsiz birini görene kadar da fikri böyleydi…

Jüriye hafifçe göz gezdirdi. Kafasında sadece Fransızlarda ve gösteriş düşkünlerinde olan türden şapka takmış bir adam jüri masasının en solunda oturuyordu. Sürekli kalemini ağzına götürüyor ve birkaç kere dişledikten sonra masasının üzerine bir şeyler karalıyordu. Adamın yanında kemikleri sayılan, esmer bir kadın oturuyordu. Jürideki üçüncü koltuk ise boş olarak sahibini bekliyordu. Alieer tam ne yapması gerektiğini düşünürken sağ tarafından bir kadın çıkageldi. Birçok amaçsız teknolojik donanımla dolu olan bu kadın elinde bir de liste taşıyordu. Alieer’ın ismini teyit etmek istercesine tekrar etti ve genç kız sadece kafasını sallamakla yetindi. Kadın sahneye çıkınca hangi rolü oynamayı dilediğini ve neden bu rolü seçtiğini açıklamasını söyledi. Alieer bunları söyledikten sonra üçüncü jüri üyesi de aralarına katılacakmış kadının dediğine göre. Alieer tempolu adımlarla sahneye çıktı ve ahşap zemin üzerinde hafif gürültü yaratarak orta kısıma kadar yürüdü. Jüri üyeleri kahvelerini yudumlarken ilgilerini çekmek için pek de sesli olmayan bir şekilde öksürdü. Bu hareketiyle bütün jürinin dikkatini çekebilmişti. İsmini ve birkaç gereksiz ayrıntıyı tekrarladı. Ardından kadının tembihlediği konulara değindi;
-Açıkçası ben Isabella rolü için gelmiştim fakat oyunculuğumu daha iyi göstermek için Angelo ve Isabella’nın ortak bir diyalogu üzerinden gitmek istiyorum.

Jürinin onaylaması üzerine Alieer, Isabella’nın af dilediği bölümdeki repliklerini tekrarladı. Tam Angelo’nun sözlerine geçecekti ki kapıda sonuncu jüri üyesi gözüktü. Kadının gözlerindeki ateş Alieer’a kadar ulaşmıştı. Alieer tam dikkatinin dağılmasına izin vermeden devam edecekti ki kadın “Hemen çık dışarı.” Diye bağırdı. Alieer bunun üzerine kadının yaptığına anlam vermeyerek senaryodaki diyalogları kinayeyle kadına yöneltti; -Nedir bu? Ne iştir? Dedi. Kadın oyunun sözlerini fark ederek daha yüksek bir sesle bağırdı Alieer’a. Ama Alieer’ın bu gibi terbiyesizliklere arkasını dönüp gidecek türden bir kişiliği yoktu. Bu yüzden ısrarla Angelo’nun sözlerine devam etti; -Suç onda mı, bende mi? Günah ayartanda mı, baştan çıkanda mı, ha? Dedi. Kadın iyice kızmış ve Alieer’a fahişeden, ahlaksıza kadar bir ton laf söylemişti. Alieer her halükarda iyi bir oyuncu olmasına rağmen şimdi tetiklenen öfkesinden mükemmel bir performans sergiliyordu. -Onda değil, zaten o ayartmıyor, ama ben yatmışım menekşeler arasında, güneşte çiçek gibi değil de hayvan leşi gibiyim. Bozulup çürüyorum erdemler mevsiminde... Bari şu kardeşini bırakayım, yaşasın: Hırsızlar var, soyarak iktidara geliyor; kendileri hırsızlık yapan yargıçlar da var.

Sözlerini bitirdikten sonra geri kalan jüri üyelerine reverans yaptı ve kapıyı çarparak salondan çıktı. Çıkar çıkmaz uğursuz kız yanında belirivermişti. Yine insanın sinirlerini bozacak şeyler söylüyordu. Alieer sadece kızın omzuna çarparak ilerlemeye devam etti. Kız adını seslenince bile sadece arkasını dönmekle yetindi ve gitmesine göz yumdu. Bunu onun ayarladığını adından bile çok biliyordu. Acaba kadına ne yalanlar anlatmıştı… Artık gerçek bir intikamın vaktinin geldiğini düşünerek tiyatrodan otoparka doğru yöneldi. Orada kızın golf parkından hatırladığı arabasının yanına gitti. Şoföre zorla arabanın içinden çıkardı ve oldukça arkadaşçıl bir tavır takınarak konuştu;
-Brianna her zamanki gibi başrolü aldı ve akşama kadar tiyatroda çalışmak zorunda. Beni de size haber vermekle görevlendirdi. Şimdi gidip akşam yedi gibi burada olmanızı ri… Tam rica ediyormuş diyecekti ki Brianna’nın karakterini düşünerek lafını değiştirdi; -… Emrediyormuş. Ah! Bu arada kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Diana Campbell… Tiyatro Asistanı…
Ardından kendi arabasına atladı ve otoparktan çıkarak tiyatro binasının önüne yöneldi. Brianna sinirli bir şekilde binadan çıkmış ve arabasını arıyordu. Alieer tam onun önünde durdu;
-Atlasana!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Brianna Wentworth
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Brianna Wentworth


Mesaj Sayısı : 207
Kayıt tarihi : 10/07/11
Nerden : Yukarı Doğu Yakası

Kısasa Kısas  Empty
MesajKonu: Geri: Kısasa Kısas    Kısasa Kısas  Icon_minitimePerş. Tem. 28, 2011 3:47 pm

İçeri girdiğimde Bayan Monarch ve iki kişi daha vardı. En uçta oturan adam ise elinde oynadığı kalemiyle bir hayli itici gözüküyordu. İlk önce yavaş adımlarla içeri girdim ve hepsini yavaş yavaş süzdüm. Bayan Monarch'ın siniri içerideki herkesi etkilemişti. Ortamda bir gerginlik olduğu belliydi. Sürekli yere vurduğu ayakkabısının topuğu be köşedeki adamın kalemi bu gerginliğe çok güzel bir şekilde eşlik ediyordu. Sözüme artık başlamalıydım. ''Ben Brianna bende benden önce giren arkadaşım gibi Isabel rolü için geldim.'' İsabel hırslı bir kadındı ve bu karakter bana uyuyordu. Bazen hırsımın mağduru olsam da bu benim en iyi özelliğim diyebilirdim. Jüri üyeleri kahvelerini yudumlarken derin bir nefes aldım ve rolümü oynamaya başladım. ''Onda değil, zaten o ayartmıyor, ama ben yatmışım menekşeler arasında, güneşte çiçek gibi değil de hayvan leşi gibiyim. Bozulup çürüyorum erdemler mevsiminde... Bari şu kardeşini bırakayım, yaşasın: Hırsızlar var, soyarak iktidara geliyor; kendileri hırsızlık yapan yargıçlar da var. '' Alieer'in kağıdında çizili olan yeri bende çizdiğim için aynı yeri ezberlemiştim.

Ama anlaşılan Isabel bana göre daha sakin bir karakterdi. Güçlü bir kadının aksine daha sakin bir yapısı vardı. Benim asla olamayacağım bir kadın tipiydi belkide. Mimiklerimin sert olduğu konusunda uyarıldım. Belkide fazla kendime güveniyordum ya hayatımda hiç bir zaman pasif bir insan olmadığım için sessiz içine kapanık düşüncelerini belli edemeyen yada belli etmekten çekinen bir insan olmak nasıl olunur bilmiyorum. Bu benim yapımda yoktu. Monarch'ın yüzü gülüyordu. Belkide kocasıyla yattığını sanan bir kızı deşifre ettiğim için onun gözünde sempati kazanmıştım. Rolümü devam ettirirken jüri üyelerinin bana baktığı gibi bende onlara bakıyordum. Köşedeki fransız asilzadelerini andıran adam yüzünü buruşturmuş ne zaman bitecek bu işkence diye başlamıştı. Tam en heyecanlı yerine gelmiştim ki şapkalı lafımı böldü. ''İsmin Briannaydı değil mi? '' Onaylar gibi başımı salladım. ''Bak Brianna Isabel güçsüz bir kadın. Rahibe yolunda ilerleyen ahlaki değerlerine düşkün bir kadın, ve ben bu rolün sana uyduğunu bek düşünmüyorum, bu role başvururken Isabel'lle ne gibi bir ortak yan gördün de başvurdun oyunumuza?'' Bu uzun cümleden sonra adamın dediklerini kafamda toparlamaya çalıştım. Cevap vermem gerekirdi. Derin bir nefes aldım, ve söze başladım. ''Çünkü Isabel başrol'' belkide benden daha değişik bir cevap bekliyorlardı yada karakterle ilgili ortak yanlarımı ama benim tek ortak yanım başrol olmamızdı , onun oyunda, benim hayatta. Adamın yüzünde anlamsız bir gülümseme oluştu ya da ben bu gülümsemenin neden oluştuğunu çözemiyordum. Sessiz kalan jüri üyesi ise kim onu ikna edebilecekti onu bekliyor gibiydi. Kendi fikirleri olmayan insanlardan her zaman nefret etmişimdir. Aralarında konuşmaya başladılar, olumlu olumsuz cümleler kuruluyor cümlelerin içinde fısıltı tonuyla ismim geçiyordu,kulaktan kulağa oynuyor gibi bir hava yaratmışlardı. Sonunda sessizliğini asilzade bozmuştu. ''Brianna; gerçekten çok yeteneklisin ama bizim aradığımız bu değil, sen bakışlarınla bir insanı öldürebilirsin belkide ama biz utangaçlığından insanlara bakamayacak bir kadın arıyoruz saldığı korkudan baktırmayacak kadın değil. Gücü ve seksiliği karakterinde barındırmışsın. Seksi olmak senin kişiliğinde var aslına bakarsan. Ama ne yazıksa ki. Umarım başka zaman görüşürüz.'' O anda dünya başıma yıkıldı desem yeriydi. O şapkasının onun ağzına sokarak boğmak içimden geliyordu. Çıkarken Bayan Monarch'la göz göze geldik ve ona alaycı bir gülümsemeyle baktım boynuzlanmanın utanç verici tarafını yaşasın diye.

Dışarı çıktığımda girerken ki kadar kalabalık olmasa da yine de kalabalık vardı. Kızların arasından zar zor sıyrılıp binanın dışına çıkabildim. Çıktığımda ise benim işe yaramaz şoförüm ve lanet olası arabam yoktu. Sinirlerime hakim olmaya çalışsam da bir kaşık su da boğabilirdim o anda şoförü. Burnumdan solurcasına sinirli bir şekilde etrafı süzerken bir araba önümde durdu. İçinden kimin çıkacağını merak etmiyor değildim. Alieer? Ben onu görmenin şokunu atlatamamışken söylediği sözle bir daha şok geçirdim. ''Atlasana'' . Yapabileceğim tek şey arabaya binmekti. Bugün kuyusunu kazdığım kızın arabasına binmek gerçekten mantık çerçevesi dışında kalıyordu. Arabaya bindiğimde ise bir süre konuşmadık. Sadece evimin nerede olduğunu söyledim. Ve tabularımı yıkıp beni arabasına aldığı için teşekkür ettim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alieer V. Eldricht
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Alieer V. Eldricht


Mesaj Sayısı : 114
Kayıt tarihi : 27/06/11
Nerden : Gezgin takılıyor kızımız

Kısasa Kısas  Empty
MesajKonu: Geri: Kısasa Kısas    Kısasa Kısas  Icon_minitimeCuma Tem. 29, 2011 4:07 am

Alieer kızın hiç tereddütsüz arabaya binmesine biraz şaşırmıştı. Tuzağa kendi ayaklarıyla gelen ama hâlâ zeki olduğunu iddia eden insanların olması yüzünde alaycı bir gülümsenin belirmesine sebep olmuştu. Kızın arabaya binmesiyle beraber gaz pedalına bastı ve Manhattan sokaklarına doğru kısa bir yolculuğa başladılar. Belki de Brianna’nın hayatında hiç görmediği sokaklardan girip çıkıyorlardı. Alieer kızın yanında etrafa sürekli inceleyici bakışlar attığını görebiliyordu. Onu hayatında hiç tahmin edemeyeceği bir yere götürüyordu. Kızın şoförüyle konuştuktan sonra yaptığı ilk şey arabasına gitmek sayılmazdı aslında. Önce amcasını aramış ve ona olanları anlatmıştı. Kendisini kovan jürinin telefonunu vermiş ve özel kulübünde yer ayırtmasını rica etmişti. Amcası da her zamanki gibi biricik yeğenini kırmamış ve ona odasını da hazırlatacağını bildirmişti. Alieer bu yüzden büyük bir özgüvenle sürüyordu arabayı. Yarım saat sonra sonunda milyon dolarlar harcanarak inşa edilmiş gösterili yapıya varabilmişlerdi. Burası sadece borsa dünyasının en seçkin insanlarının girebildiği ve amcasının yönetici olduğu bir binaydı. Önden bir malikânenin duruşuna sahip olmasına rağmen yana açılan iki kanatlarının arkaya gelen kısmında üç yüz metrekarelik bir havuz vardı. Havuzun üzerinde de minik köprülerle geçiş sağlanan zemine oturtulmuş kameriyeler vardı. Kameriyelerin içi ise restoran görevi görüyordu. Alieer arabasını valelerden birisine teslim etti ve Brianna’ya kendisini takip etmesini söyleyerek onu restoran bölümünü götürdü. Ardından garsona kızı en ortadaki kameriyelerden birisine götürmesine söyleyerek arada sırada kaldığı kendi odasına geçti. Eğer Brianna’yı arkadaş olmak istediğine inandırması gerekiyorsa bunu ona bir şeyler vaat etmek dışında yapma olasılığı yoktu. Sekreterin amcası adına hazırladığı rapora göz attı ve kızın mali durumunu gözden geçirdi. Neredeyse Alieer’ınkine yakındı ama “neredeyse”
Alieer dolabından kişiye özel tasarım olan siyah bir elbise seçerek üstünü değiştirdi. Göz alıcı takılarından birisini taktı ve ayakkabılarını da değiştirerek kızın yanına döndü. Aslında şu anki halinden hiç memnun değildi. Sırf intikam için olmayı sevmediği birisi gibi giyiniyordu. Etrafta oturan bütün kadınlar Alieer’a benzer bir şıklıktaydılar. Bu yüzden Brianna ister istemez sönük kalıyordu yanlarında. Masaya geçti ve “Siparişinizi alabilir miyim?” diyen garsona en kaliteli yemeklerden bir kaçını söyledi. Ardından Brianna için altmış yıllık bir şarap açtırdı. Her zamanki gibi içkiden uzak duruyordu… Kıza içten olması için çabalayarak, gülümsedi.
-Eee Brianna, Isabella rolü için ne zaman başlıyorsunuz provalara?
Kızın bu sözleri duyunca yüzüne yerleştirdiği sinirli ifade videoya kaydedilip tekrar tekrar izlenilmeye değerdi. Bu yüzden Alieer kızın kendisine yaptıklarından sonra bu ifadenin tadını çıkardı. Ardından üzülmüş gibi yaparak laflarına devam etti; -Ah! Kusura bakma. Seçilemeyeceğin ihtimalini hiç aklıma getirmemiştim. Ama en iyisi tiyatroyu fazla umursamamak… Bayan Monarch sırf duyduğu dedikodularla bile insanları sahneden kovabiliyormuş diye duydum. Yani anlayacağın çalışmak için pek sağlıklı bir insan değil.
Kız bunları söyledikten sonra Brianna’nın bakışlarına şüphe yerleşmişti. Alieer onun kendisinden ne beklediğini tahmin edemiyordu ama oyunu sonuna kadar götürmeye kararlıydı. Bir garson ordusu masaya yemeklerini taşırken Alieer sofraya gümüş takımlarla gelen birbirinden lezzetli şeyleri alıcı gözle inceledi. Daha önce hiç burada yemek yiyecek kadar kasıntı birisi olmamıştı ama yemekler gerçekten de enfes gözüküyordu. Alieer ellerini yanlarına gelen sıcak havlulardan birisiyle sildi ve tabağına birkaç aperatif koydu. Brianna da benzer şeylerle oyalanıyordu. Tam yemeğinden ilk lokmasını alacaktı ki garsonlardan birisinin elinde yemeklerin geldiğine benzer bir tepsi geldi. Garson kadın Alieer’a “Bayan Eldricht, amcanız telefonu size iletmemi rica etti.” Dedi. Alieer en başta fazla anlamamıştı ama zamanla arayanın kim olduğunu tahmin edebildi. Telefon tepsinin üstünde altınla işlenmiş birbirinde şık örtü katmanlarının ortasında yatıyordu. Alieer, Brianna’ya “Sanırım buna bakmam gerekiyor.” Dedikten sonra telefona uzandı ve ayağa kalktı. Kameriyeden ayrılmadan bir köşesine yaslandı ve telefonu kulağına götürdü. Arayan tıpkı tahmin ettiği gibi Bayan Monarch’dı.
-Sizi dinliyorum Bayan Monarch.
-Ah! Alieer, tatlım bugün için ne kadar üzgün olduğumu anlatamam. Amcanız bana seçmelerde yaşananlardan dolayı ne kadar üzgün olduğunuzu ve kabahatinizi merak ettiğinizi anlattı. Tabi senin bir kabahatiniz yok ama böyle düşünmene sebep olduğum için çok üzgünüm… Kapıda kulağıma gelen birkaç yalan rol yeteneğinizi hiçe saymama sebep oldu.
-Özrünüzü kabul ediyorum Bayan M.
Konuşmanın geri kalanı kadının her seferinde daha fazla özür dilemesiyle devam etti. Alieer’a sürekli, eğer isterse Isabella rolünü oynayabileceğini söyleyip duruyordu. Ama Alieer artık role olan tutkusunu yitirdiğinden bu teklifi reddetti. Hem şu ana kadar rolün asıl sahibini bile belirlemiş olmalıydılar. Alieer seçilen kızın umutlarını yıkmak istemezdi. Bu yüzden birkaç dakikalık konuşma sonrası telefonu kapatıp tekrar garson kıza uzattı. Brianna kendisini beklerken yemeklerin birazına bile dokunmamıştı. Alieer başta buna anlam vermese de kızın yüzünden konuşmalarını dinlediği belli oluyordu. Alieer ağzına bir parça yemek attı ve iyice çiğnedikten sonra açıklamaya girişti;
-Büyük ihtimalle seni buraya neden getirdiğimi merak ediyorsundur. Kızın kaşları “Neden?” dercesine kalkmış ve dikkati Alieer’a yönelmişti. Alieer gülümsedi ve teklifini sundu;
-Bir barış antlaşması için…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Brianna Wentworth
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Brianna Wentworth


Mesaj Sayısı : 207
Kayıt tarihi : 10/07/11
Nerden : Yukarı Doğu Yakası

Kısasa Kısas  Empty
MesajKonu: Geri: Kısasa Kısas    Kısasa Kısas  Icon_minitimeCuma Tem. 29, 2011 5:18 am

Hiç tereddüt etmeden binanın önünde duran arabaya bindim. Başka zaman olsaydı belki de binmezdim ama asalak şoförüm geç kalmıştı ve asla beklemeye tahammülüm yoktu. Kapıyı açtım ve yüzümde bir gülümseme ile arabaya geçtim. Kızın beni arabada öldürme ihtimalini düşünürsek pek düşük değildi. Sanki bugün hiç kavga olmamış, yada seçilmemesine neden olmamıştım her şey çok normal gibi davranıyordu. Bunun altında bir şey yattığını biliyordum. Ama bunu ona belli edecek kadar salak değildim. Eğer her şey normalmiş gibi davranırsam planını daha kolay uygulayabilirdi. Böyle oyunlara alışık olduğum için benim canımı çok acıtamaz dı. Ama dikkat etmek gereken başka bir nokta ise beni kızdırmaması idi. Bundan önce küçük bir kız gibi içki döktürmüş olabilirdi ve ben bu olaya gülüp geçmiş olabilirdim ama daha fazlasına ne kadar hoşgörülü olabilirdim bilmiyorum. Kızın gaza basmasıyla irkildim. Manhattan sokaklarında kısa bir yolculuk başlamıştı. Arabaya bindiğimden beri etrafımı süzüyordum. Koltuklar,aynalar,arabanın içi,temizliği belkide fazla detaycı olduğumdandır. Dışarıdan insanları yargılamak kadar bana zevk veren bir şey daha yoktu. Kim kiminle? , ne giymiş, ne almış... bu sorular yeryüzündeki hobilerden daha zevk veriyordu bana. Biraz gittikten sonra hiç bilmediğim sokaklara girmeye başladık. NY de olup başka bir şehre gitmiş gibiydim. İnsanlarda farklılık gösteriyordu şehirde gezen insanları tanımamak benim için kabus olabilirdi. Biraz daha sürdükten sonra çok gösterişli bir binanın önünde durduk. Önden bir malikânenin duruşuna sahip olmasına rağmen yana açılan iki kanatlarının arkaya gelen kısmında üç yüz metrekarelik bir havuz vardı. Havuzun üzerinde de minik köprülerle geçiş sağlanan zemine oturtulmuş kameriyeler vardı. Kameriyelerin içi ise restoran görevi görüyordu. Bu bina karşısında büyülenmiştim adeta. İnsanlar ve giyimleri ,mekanlar,kullanılan eşyalar,objeler hepsi bir harikaydı. Bu kadar harikanın içinde Alieer'ın ne işi vardı? Biraz daha yürüdükten sonra ortadan duran masanın oraya gelmiştik. Alieer yukarı çıkıp üstünü değiştireceğini hemen döneceğini benim masaya oturmamı söyledi. Bende etrafımdaki kadınları süzerek masaya oturdum. Hepsi orta şıklıkta insanlardı. Dışarıdan çok şık görünseler de bu modayı takip etmedikleri belliydi. Onları şık bulabilecek insanlarda modayı takip etmeyen insanlar olabilirdi tıpkı Alieer gibi. Biraz oturduktan sonra Alieer karşıda belirdi. Masaya doğru gelirken büyük bir özenle inceliyordum. Siyah bir elbise gayet şık ve daha önce hiç görmemiştim özel yapım olmalı. Her halde arkadaşından falan aldı. Alieer bu tarz giyinen bir kız değildi bunu anlayacak kadar tanımıştım onu. Göz alıcı takılarına diyecek bir şeyim yoktu, gerçekten çok şıktı. Yanımdaki sandalye ye oturdu. Köşede duran kıyafetleri özenle ütülenmiş ve renk konusunda bir hayli başarılı olan kıyafetlere sahip olan garson yanımıza gelmişti. Kafasını Alieer'e çevirerek ''Siparişinizi alabilir miyim? '' Menüde olan en kaliteli yemeklerden bir kaçını seçmişti her halde arabada gelmeden önce içinden tekrarlıyordu bunları bu yemeklerin tadını bildiğinden bile şüphelerim vardı. Siparişi bittikten sonra garson arkasını döndüğünde garsonu uyardı ve bir isteğinin daha olduğunu söyledi. Altmış yıllık şarap ha? Alieer bugün gerçekten iddialı gidiyordu bakalım nereye kadar devam edecekti bu iddiası.O sevimsiz suratını bana çevirerek sözlerine devam etti.''Eee Brianna, Isabella rolü için ne zaman başlıyorsunuz provalara?'' Beni sinirlendirmeyi iyi biliyordu sürtük. Ama ona istediğini vermeyecektim. Sadece surat ifademle verebildim sinirimi. Ne kadar da düşünceli bir arkadaş benim rolümü de merak eder olmuş. Ardından üzülmüş gibi yaparak devam etti ki benden daha iyi kimse yapamazdı üzülmeyi. ''Ah! Kusura bakma. Seçilemeyeceğin ihtimalini hiç aklıma getirmemiştim. Ama en iyisi tiyatroyu fazla umursamamak… Bayan Monarch sırf duyduğu dedikodularla bile insanları sahneden kovabiliyormuş diye duydum. Yani anlayacağın çalışmak için pek sağlıklı bir insan değil.'' Gerçekten ne yapmaya çalışıyordu bu kız? Tamam bende bir fahişeyim diye salondan atılsam üzgün olurdum ama kafayı yemezdim her halde. Bu ve bunun gibi düşüncelere dalmışken garsonlar teker teker gümüş tepsilerdeki enfes yemekleri masaya bırakıyordu. Gerçekten etkilenmiştim. Yemekleri süzmeye başladığımda akşam yemeği menümüzden farksız olduğunu anlamıştım. Tabi Alieer gibi insanlara bu biraz abartıydı. Tam yemeye başlayacakken sevimsiz garsonun biri elinde yine o gümüş tepsilerden birinde önümüzde belirdi. Üzerinde çok şık bir örtü bulunan telefon duruyordu.“Bayan Eldricht, amcanız telefonu size iletmemi rica etti.” dedi. Kafamı Alieer'a çevirdiğimde ise yüzünde salak bir ifade oluşmuştu sanki bir şeyleri sonradan anlamış gibi masadan kalkmıştı. Bu işin içinde bir iş vardı ama ne? O gelinceye kadar yemeğime dokunmadım her ne kadar sevmesem de bu bir saygısızlık olurdu. Yaklaşık on dakika sonra Alieer masaya gelmişti. Yemeye başlamıştık. Ağzına bir lokma attı ve iyice çiğnedikten sonra açıklamaya girişti. ''Büyük ihtimalle seni buraya neden getirdiğimi merak ediyorsundur.'' dedi. Bende cevap verme lüksünde bulunmadım. Kaşlarımı neden dercesine kaldırdım. Yüzünde bir gülümseme oluştu ve tekrar lafına devam etti ''Bir barış antlaşması için…'' Aslında bu söylediğine şaşırmamıştım ama bunun bir barış antlaşması olmadığının farkındaydım. Bu kadar kolay vazgeçecek biri değildi. Bunu anlayabilecek olaylar yaşamıştım geçmişimde. Yüzümde bir gülümseme oluştu ve bu sefer sözü ben aldım. ''Alieer aslında benim de sana söylemek istediğim tam olarak buydu. Bu çekişme kabak tadı vermeye başladı. Neden bu kadar çok ortak yönümüz varken dost olmuyoruz'' dedim ve bir daha gülümsedim. Onun istediğini ona vermiştim ve hiç bozuntuya vermiyordum ailem gelse benim böyle hissetmediğimi anlayamazdı. Şaşkın bakışlarla bana bakarken elimi onun eline üstüne götürdüm ''Seninle çok iyi arkadaş olacağız Alieer'' dedim. Kızın yüzündeki şaşkınlık git gide artıyor ortamdaki gerginlik git gide azalıyordu. Etraftaki kadınlar yüzlerindeki gülümsemelerle bizi izliyorlardı. Alieer gülümsedi. Bunu olumlu bir cevap gibi kabul etmemi istiyordu. Evet artık onun gözünde arkadaştık beni böyle bir yemekte rezil etmek neymiş ona gösterecektim ama biz arkadaştık ona kıyabilir miydim ? Tabi ki kıyabilir dim. Bizim arkadaşlığımızdan çok artık sofrada döviz,para ve moda gibi konular konuşulmaya başlanmıştı. Ortam iyice yumuşamıştı enfes yemekler yenmişti. Yemeklerin üstüne getirilen büyük bir özenle süslenmiş tatlılar herkesin damak zevkine hitap ediyordu. Tatlımı aldıktan sonra yüzüme oturan sıcak bir gülümsemeyle etrafımızdaki bayanları ve Alieer'ı izlemeye devam ettim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alieer V. Eldricht
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Alieer V. Eldricht


Mesaj Sayısı : 114
Kayıt tarihi : 27/06/11
Nerden : Gezgin takılıyor kızımız

Kısasa Kısas  Empty
MesajKonu: Geri: Kısasa Kısas    Kısasa Kısas  Icon_minitimeCuma Tem. 29, 2011 7:27 am

Alieer kızın söylediği yalanlardan hiçbirine inanmamıştı. Onun da Alieer’ın ne yaptığını öğrenmek için böyle davrandığını biliyordu. Ama eğer her şey planladığı gibi giderse kızın her şeyi öğrendiğinde çoktan tuzağın içinde olacağını da biliyordu. Bu yüzden onun bütün yapay tavırlarına ve muhabbetlerine eşlik etti. Döviz yahut para Alieer’ın en katlanamadığı konu olmasına rağmen eşlik etti hatta. Arada o kadar sıkılıyordu ki yemeğinden kafasını kaldırmıyordu. Bu iş tamamıyla bitince aşçıyı böyle yemekler yaptığı için tebrik etmeyi düşündü. Ama o zaman büyük ihtimalle Brianna’nın çığlıklarından kaçıyor olurdu… Bu yüzden kızın muhabbetini pek fazla kââle almadan yemeğin tadını çıkardı. Özel dikim elbise tam da Alieer’ın vücut hatlarını kavradığından çok rahattı. Normalde olsa Alieer bu tarz gösterişli elbiselere dakikalarca bile katlanamazken elbisenin rahatlığı bir saat boyunca Alieer’ı masada tutmuştu. Birbirinden güzel tatlılar bu sefer mücevher kakmalı tabaklarda geldiğinde Alieer amcasının bu yeri çok iyi yürüttüğünden emin olmuştu. Zaten amcası her türlü zevkli bir adamdı… Ünlü bir kumarbaz olmasının yanı sıra şirketi her ay trilyonlarca kazanç elde ediyordu. Alieer’ın babasından bile zengin bir adamdı. Kendi babası ölüp şirketlerini kardeşine devrettiğinde buna sinirlenerek uzun bir süre ortalardan kaybolmuştu. Ardından herkesi hayreti düşürecek bir servetle ortaya çıkmıştı. Kendi çocukları olmadığı için de Alieer ve Loure’a büyük bir sevgiyle yaklaşıp servetini onlar için harcamaktan çekinmemişti. Loure öldüğünde ise o da Alieer gibi sanki en başından beri sadece Alie varmış gibi davranmıştı. Belki de Alie’de amcasından almıştı bu huyunu… Bunları düşünürken tatlısından minik kaşıklar alarak karşında Brianna yerine Loure’u hayal ediyordu. Beraber buraya geldiklerini hiç hatırlamıyordu. Bir anısal kayıp daha…
En sonunda yemeklerini bitirdiklerinde Alieer, garson kızı çağırarak amcasının nerede olduğunu sordurdu. Tam sıkıntıdan Brianna’ya bir şeyler yapmayı teklif edecekti ki garson kız geri döndü ve amcasının ikinci havuzun yanındaki kortta arkadaşlarıyla birlikte tenis oynadığını söyledi. Alieer kıza teşekkür ettikten sonra durumu Brianna’ya açıkladı ve eğer isterse onlara katılabileceklerini ekledi. Amcasının bütün bu güzelliklerin sahibi olduğunu da bir yere eklemeyi ihmal etmemişti. Brianna bu önerisini kabul etti ve beraber masadan kalktılar. Alieer tekrar kıyafetini değiştirmeyi ve gösterişten kurtulmayı düşündü ama üstünü değiştirerek zaman kaybetmeyi istemediğinden kaderine razı oldu. Oldukça asil bir tablo çizerek yürüdüler havuzun başına kadar. Alieer eteklerini hafifçe kaldırıyor ve yere değmelerini engelliyordu. Brianna ise her beş dakikada bir genç kıza dönüp yapay gülümsemelerinden birisini fırlatıyordu. Alieer için bu katlanılmaz bir işkence haline gelmişti. Neredeyse kızdan minik bir intikam için golfe gittiği güne lanet ediyordu. Alieer o gün sadece Dami ile bir süre dolanıp sonra eve dönmeyi planlamıştı fakat kız aşağılayıcı şeyler söyleyerek Alieer’ı savunma yapmaya itmişti. Bir nevi bunların tamamını o başlatmıştı denilebilir.
Tenis kortunun yanına vardıklarında her şey kameriyelerde olduğundan daha da güzeldi. Kortun yanındaki havuzun etrafı dünyada eşi görülmeyecek çiçeklerle doluydu. Hepsi o kadar muhteşemdi ki Alieer boş bir zamanında gelip buranın bahçıvanına yardım etmeyi bile düşündü. Bir yandan da kokuyu içine çekiyor ve bir daha unutmamak için aklına kazımaya çalışıyordu. Görünüşe göre Brianna da bu bahçeden etkilenmişti… Alieer buna memnun olarak gülümsedi. Havuz bir tane minik bir karenin büyük bir karenin tam ortasına yerleşmesinden oluşmuştu. Minik kareye hiçbir şekilde havuz suyu ulaşmıyordu. Çünkü bu karenin içinden oldukça yaşlı bir çınar ağacı göklere kadar uzanıyordu. Dallarının her birisi minik ve renk renk fenerlerle süslenmişti. Büyük karenin kenarına ise burada yemek yemek isteyenler için beyaz, huzur veren masa örtüleriyle her zaman hazır bulundurulan masalar konulmuştu. İki kişilik olan bu masalar gümüş porselenleriyle göz kamaştırıyordu. Tam bu masaların hizasına gelen dalların uçuna taşların örülmesinden oluşan sarkık şeyler asılmıştı. Tam Alieer Brianna’yı kontrol edecekti ki amcasının sesi duyuldu;
-Sonunda ortamın büyüsünden kurtulup spor yapmaya karar veren insanlar bulduk galiba Samuel.
Alieer amcasını görür görmez ona sarıldı ve onunla görüşmediği son bir haftanın özlemini giderdi. Alieer birçok yönden amcasına benziyordu. Onları gören birisi baba kız olduklarını bile zannedebilirdi. Amcasının da Alie gibi sarı saçları ve ela gözleri vardı. Boyu iki metreye yakındı ve fiziği mankenlere bile taş çıkartacak cinstendi. Ailenin küçük oğlu olduğu için henüz anca kırklarına merdiven dayamıştı. Alieer, Brianna’ya amcasını tanıttı ve ardından hep beraber tenis kortuna geçtiler. Amcasına çoğu işine yardım eden sağ kolu Samuel eşlik ediyordu. Alieer tenis kortuna geçmeden önce Brianna’nın eşyalarını bir yere bırakma bahanesiyle alıp masalardan birisine koymuştu. Amcası Alieer’ı da tenis oynamaya davet ettiğinde Alieer istemesine rağmen eteği yüzünden reddetti. Aynı teklif Brianna’ya da geldiğinde kız beş dakika boyunca bunun imkânsızlığından konuşup durmuştu. En sonunda tenis serüvenleri bitip gitmeye karar verdiklerinde Brianna eşyalarını almak için masaya yöneldi. Tam eşyalarını alıyordu ki masa birden ellerinin altından kayarak suya düştü. Tabi ardından da Brianna… Alieer telefonunu önceden hazırlamıştı. Her dakikasını özenle fotoğraf karesine aldıktan sonra hem L&C’ye hem de bütün Manhattan sakinlerine yolladı. Aslında yaptığı çok basitti; amcasından masalardan birisini tekerlekli olanlarla değiştirmesini ve altına da biraz kaygan malzeme sürdürmesini istemişti. Gerisi ise sadece eşyaları doğru masaya koymaktaydı…

spocan:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Brianna Wentworth
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Brianna Wentworth


Mesaj Sayısı : 207
Kayıt tarihi : 10/07/11
Nerden : Yukarı Doğu Yakası

Kısasa Kısas  Empty
MesajKonu: Geri: Kısasa Kısas    Kısasa Kısas  Icon_minitimePaz Tem. 31, 2011 10:55 am

Tatlılar tüm güzelliği ile masadaki yerlerini almıştı. Yemekler bittikten sonra büyük bir suskunluk başladı. Acaba bir tane ortak yanımız var mıydı? Bu yüzden konuşacak bir şeyimiz de yoktu. O yüzden uzunca birbirimizin yüzüne bakmak zorunda kaldık. Bu da tahammül edilemeyecek şeyler arasında birinci olacağına garanti verebilirdim. Neyse ki bu sessizliği karşı taraftan gelen zarif hizmetçi bozdu. Alieer'a dönerek amcasının ikinci havuzun yanındaki kortta tenis oynadığını söyledi. Alieer teşekkür ederek kızı uzaklaştırdı. Biraz daha sessizlik sürdükten sonra tenis kortunun oraya amcasının yanına gitmeyi teklif etti. O kadar sıkılmıştım ki bunu reddetmek benim için bir aptallık olurdu. Ona her zamanki gülümsememle bakıyordum. Buna ne kadar sinir olduğunu tahmin ediyordum. Sandalyemden kalktıktan sonra Alieer ile birlikte havuzun başına kadar yürüyecektik. Bu zaman zarfı içinde beş saniyede bir göz göze geliyorduk. Muhtemelen şu an yaşadığı şeyler hayatı boyunca yaşayacağı en kötü anıları olacaktı. Benden nefret ettiğini biliyordum ve nefret ettiği kişiyle bu kadar zaman geçirmesi hele ki beş saniyede bir yüzüne bakıp gülümsüyorsa, Alieer için zor bir durum olmalıydı. Benim için eğlenceli onun için son derece sıkıcı bir yürüyüşten sonra Kortta bekleyen amcasını görebilmiştik. Havuzun tam önünde durmuştuk muhteşem bir havuz ve çınar ağacı bu kadar güzel bir uyum olabilir mi diye düşünmeye başlamıştım. Ağaca asılı renk renk fenerler ise ayrı bir hava katmıştı.Gerçekten büyülenmiştim gördüğüm manzara karşısında. Havuzun yanında ise büyük bir özenle dizilmiş masalar duruyordu. Üzerine örtülen çok büyük olmayan beyaz şık örtüler zarif bir görünüm sergiliyordu. Bu manzarayı izlemeye koyulmuştum ki amcasının sesiyle irkildim. ''Sonunda ortamın büyüsünden kurtulup spor yapmaya karar veren insanlar bulduk galiba Samuel.'' dedikten sonra hemen arkama dönüp baktığımda orta yaşlarda şık giyinimli bir adam karşımızda duruyordu. Alieer hemen amcasının boynuna atladı bu görüntüyle biraz daha baş başa kalırsam kusmaktan alıkoyamazdım kendimi. Amcasınında kafası onun gibi sarıydı. Alieer'in aptallığının nedenini bulmuştum tabi kide sarışın olmasaydı bu bilimsel olarak ta kanıtlanmıştı. Güneş ışınlarının beynimizin gelişiminde önemli rol oynuyor güneş ışınları sarışınlarda yansıtıldığı için beyin gelişimi olmazdı, bunu bir dergide okumuştum. Amcasının fiziği gerçekten iyiydi hele ki onun yaşında birine göre. Sarılma merasimi bittiğine göre amcasıyla tanışabilirdim. Ailler bu inceliği göstererek bizi tanıştırdı. Amcasının yanında Samuel denen bir adam vardı, arkadaşı olmadığı belliydi. Aralarındaki resmiyet beş metreden belli olabilecek türdendi. Kortun oraya yürüyecekken Alieer eşyalarımı bırakmamı istedi. Bende Gri işlemeli çantamı ve güneş gözlüğümü ona verdim. Köşede duran beyaz masanın üzerine bırakmıştı. Gittiklerinde ise amcası tenis teklifinde bulundu. Aileer bunu tereddüt etmeden reddetti. Kıyafeti tenis oynarken giyilebilecek son kıyafet olmaya aday gösterilebilirdi. Bende beş dakika boyunca bu teklifi düşündüm ama oynamayacağıma karar verdim. Pek istekli değildim zaten ama böyle bir yeri görmek güzeldi. Tenis maceramız bittiğinde ise hiç bir şeyden bahsetmeden geri dönüyorduk. Günün yorgunluğu üzerimize çökmüştü sabahtan beri. Ağır adımlarla ilerlerken masanın üzerindeki eşyalarımı almak için beyaz masanın oraya doğru yönelmiştim ki masa elimin altından kayıp gitti ve çantamda bende dengemi kaybedip havuza düştüm. Suyun içine girince her şey daha net anlaşılmıştı. Aliier intikam almak istemişti anlaşılan ben ödeşmek istedim ama o devamını getirdi. Son noktayı ben koyacaktım. Kafam suyun yüzeyine çıktığında ise her şey bıraktığım gibiydi. Basamaklara tutunup çıktım. Her şeyim su içinde kalmıştı. Kıyafetlerim,takılarım,ayakkabılarım.. Bunun üzerine Alieer kendi kıyafetlerinden verme teklifinde bulundu. Ayakkabılarımı çıkartıp yürümeye başlamıştım saçlarımdan akan suların burnuma damlaması sinirimi bozuyordu. Ama yine de hanım efendiliğimi bozmak bana göre değildi ailem bana bunu böyle öğretmişti. Odaya geldiğimde ise Alieer dan bir tane cep telefonu istedim kullanmak için gerekli olan her şey hazırdı. Amcası havlu temiz kıyafetler saç kurutma makinesi dahil hazırlatmıştı. Cep telefonunu verdikten sonra kapıyı kapattı. Havluyla bütün vücudumu kuruladıktan sonra sıra saçlarıma gelmişti. On dakika kadar bir süre sonra saçlarım eski haline gelmişti. Kıyafetlerimi giydikten sonra bana verilen telefonu aldım. Rehberde Alieer'in annesinin telefon numarası vardı. Numarayı gizliye aldıktan sonra annesini aradım. ''İyi günler Bayan Eldricht, Ben Aile planlamasından Susan , kızınızın hamileliği hakkında bilgi vermek için aramıştım,en yakın zamanda bizimle irtibata geçerseniz sevinirim tekrar iyi günler'' diyerek telefonu kapattım. Kadın kekeleyerek iyi günler demişti. Bakalım Alieer hamile olmadığına nasıl ikna edecekti annesini. Telefonu kapattıktan sonra pilini pencereden aşağıya attım. Ve telefonu kapattım. Kuruyan eşyalarımı aldıktan sonra odadan çıktım. Dışarıda Alieer ve amcası bekliyordu. İkisine de Ailemin aradığını ve gitmem gerektiğini söyledim onlara cevap verme fırsatı bırakmadan evden çıktım. Köşede çevirdiğim taksiye bindim. Ve arkada kalan binaya bakarak ''Şimdi ödeştik Alieer'' diye içimden geçirdim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Brianna Wentworth
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Brianna Wentworth


Mesaj Sayısı : 207
Kayıt tarihi : 10/07/11
Nerden : Yukarı Doğu Yakası

Kısasa Kısas  Empty
MesajKonu: Geri: Kısasa Kısas    Kısasa Kısas  Icon_minitimePaz Tem. 31, 2011 10:56 am

--RP SON--
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kısasa Kısas
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: The New York City :: Staten Island :: St. George Tiyatrosu-
Buraya geçin: