Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
Azizler ve Günahkarlar Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
Azizler ve Günahkarlar Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
Azizler ve Günahkarlar Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
Azizler ve Günahkarlar Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
Azizler ve Günahkarlar Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 Azizler ve Günahkarlar

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Martius Griswold
Sir Stafford | IV. Sınıf
 Sir Stafford | IV. Sınıf
Martius Griswold


Mesaj Sayısı : 288
Kayıt tarihi : 05/02/11
Gerçek Yaşı : 30

Azizler ve Günahkarlar Empty
MesajKonu: Azizler ve Günahkarlar   Azizler ve Günahkarlar Icon_minitimePtsi Ağus. 01, 2011 12:55 pm

Azizler ve Günahkarlar Chad-Murray-chad-michael-murray-1021950_100_100 Azizler ve Günahkarlar Amber-amber-heard-3921977-100-100 Azizler ve Günahkarlar 1-3

Martius Griswold x Crystal Morrison x Brianna Wentworth

    Martius en sonunda çoğu insanın beklediği günün geldiğini haftalar öncesinden anlamıştı. Çoğu arkadaşında belirgin bir telaş boy göstermişti çünkü. Uzun zamandır hazırlıklarının yapıldığı Halloween partisinin yapılması için artık zaman gelmişti. Genç, yılın bu zamanında sosyetenin ileri gelenlerinin parti yaptıklarını biliyordu. Aslında kendi ailesinin bile değişik kostümler giyip her sene bu partilere katıldıklarından da haberdardı. Bu durum aslında ona garip geliyordu. Babasını şövalye, annesini de pamuk prenses olarak görmek onun için alışılmış bir sahne değildi çünkü. Normalde takım elbise ve resmi kıyafetlerini üzerlerinden düşürmeyen insanların, bu kadar laubalileşmeleri onun için şaşırtıcı bir durumdu. Yine de bunun üzerinde duracak değildi. Eninde sonunda anne ve babası da insanlardı ve eğlenmeye hakları vardı. Ve yılın bu zamanından daha iyi bir vakit de bulamazlardı. Martius da bir partiye gideceğine göre önemsemesi gereken bir şey yoktu. Zaten hizmetçilerin yüzde doksanı izne ayrılmıştı ve iki üç gün boyunca eksik hizmet göreceklerdi. Genç, bunun üzerinde çok durmayarak sabah güneşinin kendi üzerindeki etkilerine baktı. Pencereden Manhattan’ın manzarasına bakarken, temiz havanın uykulu bedenini uyandırmasını umuyordu. Zaten gözlerinin içine dolan güneş ışığı, bu saatten sonra uyumasını engellemişti. Sadece tamamen ayılmak için birkaç dakika daha ayakta dikilmenin yeteceğini düşünüyordu Martius. Gözlerini, evin yüksek katından küçücük görünen sokaklarına dikti. Şimdi çok dolu sayılmazlardı, ama akşamleyin bu saatlerde kim bilir kaç kişi dolaşıyor olacaktı. Bu görüntüyü aklında canlandıran Martius, dudaklarında tembel bir gülümseme oluşturdu. Sonra da tamamen ayılmak için banyoya yöneldi. İlk ellerini daha sonra da yüzünü soğuk suyla yıkayan genç, zihninin de berraklaşıp canlandığını hissediyordu. Daha saat erken olduğundan dolayı parti için hazırlanması gereksizdi, daha buna saatler vardı ve erkenden gidip kapı önünde beklemek gibi bir niyeti yoktu. Bunun yerine iyi bir kahvaltı yapıp karnını doyurmayı, sonra da kendini teknolojinin dibine vurmayı yeğlerdi.

    Ayaklarını yerde yarı sürükler halde mutfağa ilerledi ve günün ilk şokunu yaşadı. Kendisi hazırlanmaya başlamamıştı ama belli ki anne ve babası çoktan gidecekleri partiye hazır duruma gelmişlerdi. Annesinin giymiş olduğu kabarık etekli kıyafete gözü takılan Martius, babasının belindeki kılıcı gördüğünde kahkahalara boğulmaktan kendini alamadı. Ailesinin kendisine bakan yüzlerindeki kızgınlığı fark edebiliyor olsa da gülmemek için kendini zorlamadı. Aksine elinden geldiğince kahkahasını uzun tutarak onları sinir etmeye bile çalıştığı söylenebilirdi. “Annemi böyle mi etkiledin yoksa?” diye alaycı bir soru yöneltti babasına. O sırada buzdolabına ilerleyip içecek bir şeyler aramaya başlamıştı. Gördüğü bu manzara karşısında soğuk bir suyun gerçekten iyi olacağını düşünüyordu Martius. “En azından ben anneni kapalı bir kostümle etkileyebilmişim. Senin kostümünü görmemiş olsaydım, bu dediklerini ciddiye alabilirdim.” Genç, bu sözlerden sonra bakışlarını babasına yöneltti ve bardağa koymuş olduğu sudan yavaş yavaş yudumlar almaya başladı. Ona hemen bir cevap verme gereği duymamıştı. Babasıyla bu tür atışmalar içine çok sık girdiklerinden dolayı, artık ikisi de alışmışlardı. “O kıyafetin bana yakışmadığını söyleyemezsin ama.” Martius özellikle bakışlarını annesinden kaçırdı ve babasının üzerine yöneltti. Giymeyi planladığı gladyatör kıyafeti çok kapalı bir şey sayılmazdı gerçekten ama cadılar bayramı için geleneksel bir kıyafetti. İskelet ya da vampir kostümü kadar olağandı. Bu yüzden hiçbir şekilde yanlış bir seçim yaptığını düşünmüyordu. Babasının başını onaylamaz bir tavırla iki yana salladığını görünce, tartışmayı kazandığını anladı Martius. Dik başlı bir tavırla kafasını yukarı kaldırdı ve kahvaltı masasına yöneldi. Akşama bol bol içmeyi planlıyorsa, midesini iyice doldurması iyi olurdu.

    Yemek yerken masada çok fazla oyalandığını fark eden Martius, internete zaman ayıramayacağını fark etti. Hemen odasına yönelirken, kişisel uşaklarından birini de yanına çağırmıştı. Kostüm giymek zaten kolay bir şey değildi, özellikle giyeceği şey zırh ise. Aslında yirmi dakika geçti geçmedi, durum hiç de beklediği gibi olmadı. Beklediğinden çok daha erken bir şekilde giyinip hazırlanmayı başarmıştı. Ama Martius'un aynadaki görüntüsüne baktıkça kendisine gülme krizi gelmemesi için çabalaması gerekiyordu. Eski roma zamanında yaşasa hiç de iyi bir gladyatör olmayacağından adı gibi emindi. Bir kere filmlerde ya da dizilerdeki o adamlar gibi aşırı kaslı bir vücudu yoktu. Aşırı sıska ya da zayıf sayılmasa da onlarla boy ölçüşemeyeceği belirgin bir gerçekti. Bakışlarını aynadaki görüntüsündeki ayaklarından, kafasına kadar kaydırdı ve onaylayan bir tavır takındı. Hizmetindeki adamın da bakışlarının normal olduğunu fark edince, tamamen hazır olduğunu anladı. Aklına gülünç bir fikrin gelmesiyle, yüzünde geniş bir gülümseme oluşması bir oldu. Aslında filmlerdeki gibi bir at arabası sürmek gibi saçma sapan bir düşünce belirmişti aklına. Böylesine rezil bir duruma düşmek gibi bir niyeti olmadığı için bunu hemen zihninden uzaklaştırdı. Anne ve babasına görünmeden evden çıktı ve arabasına yerleşerek, Ramona’nın partisine gitmek üzere yol almaya başladı.

    Partinin olacağı mekana vardığında kapının önünde büyük bir kalabalık olduğunu gördü. Güvenlik görevlilerinin çabalarına göre davetiyesi olmayan insanlar, partiye girmek için diretiyorlardı. Ama böyle bir şeyin mümkün olmadığını içten içe bilen bir yüz ifadesine sahiplerdi. Zaten Martius, kapı önündekilerin giydikleri kıyafetlerin kalitesine bakınca onların pek sosyete içerisinden olmadığını anlayabiliyordu hemen. Ama onların aksine içeriye giren kişilerin üstlerinde fark edilemeyecek derecede ayrı bir hava vardı. Genç, bu durum üzerine gülümsemesine engel olamadı. Arabasını park ettikten sonra ön kapıya doğru ilerledi ve davetiyesini görevlilerden birine uzattı. Davetiyeyi alan görevlinin ortalıktan yirmi saniye kadar kaybolması, oğlanın şüphelenmesine neden olmuştu. Ama elinde garip bir bardak ve içerisinde içecekle geri dönünce, Martius şaşkınlığının görülmesini engelleyemedi. İçeceğe garip bir bakış atan genç, kan kırmızısı şeyi içmek için pek istekli değildi. Yine de Mona'nın aklına uyarak, bardağı kafasına dikti ve bir dakika boyunca mekanın etrafında dönmesini izlemek zorunda kaldı. Daha sonra kendini daha iyi hissetmeye başladığında kapıdan girdi. İçeriye adımını attığında, kulağına çığlık sesleri dolmaya başlamıştı bile. Martius gecenin daha yeni başladığını iliklerine kadar hissedebiliyordu.


Kostüm bu da:


En son Martius Griswold tarafından Perş. Ağus. 11, 2011 3:34 am tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Crystal Morrison
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Crystal Morrison


Mesaj Sayısı : 569
Kayıt tarihi : 20/01/11
Nerden : NYC

Azizler ve Günahkarlar Empty
MesajKonu: Geri: Azizler ve Günahkarlar   Azizler ve Günahkarlar Icon_minitimeSalı Ağus. 02, 2011 2:39 am

    Tüm New York gençleri için beklenen gün gelmişti bile. Kostümler, makyajlar, parti, danslar, içkiler... Halloween, hep senenin en güzel geçen partisi olmuştu. İnsanlar kısa bir süre de olsa kendilerinden uzaklaşıp farklı karakterlere bürünüyorlardı. Kısa bir süre için de olsa, bu herkese iyi gelen bir değişiklikti. Crystal ise heyecanlıydı tabii ki. Tek korkusu; tüm gece boyunca yalnız kalmaktı. Perdeleri açık olan boydan boya pencereden gelen güneş ışığı, daha fazla uyuyamamasına neden oluyordu. Halbuki saate baktığında saat daha sabahın 7siydi ki bu saatte uyanmak, mantıklı değildi. Parti için zaman bir türlü geçmezdi zaten. Yatağının kenarındaki komodine uzanıp, göz bandını taktı ve biraz daha uyuyup zamanın geçmesini bekledi. Ama akşamki partiye olan heyecanı, onu biraz zorluyordu. Uyandığında saatin biraz daha geç olması sevindirmişti onu. En azından yaptığı hazırlıklar ile birlikte zaman çabuk geçecek, parti için daha az zaman kalmış olacaktı. Bu sefer güzel bir kahvaltı yapmalı, ve akşam içtiğinde kötü şeylerin olmasına yol açmamalıydı. Kahvaltı masasına inip inmemekte tereddüt etti. Ailesinin kıyafeti hakkındaki düşüncelerini duymak istediği söylenemezdi. Onlara göre Crystal, her konuda yanlış seçimler yapardı. Hiç bir zaman mükemmel olmamıştı. Gerçi kendisinin de böyle bir şey istediği söylenemezdi, tek istediği ailesinin sadece bir kere de olsa Crystal'ın kararlarından mutluluk duymasıydı.

    Bugün hiçbir şey benim keyfimi bozamayacak. Buna izin vermem. Ve yüzüne takındığı gülümsemesi ile, annesi ve babasının yanına kahvaltı yapmaya indi. Kahvaltı masası her zamankinden daha özenle hazırlanmıştı. Evdeki süslemeleri yeni fark etmişti, hepsi bir gecede hazırlanmıştı anlaşılan. Salonda ve merdivenlerdeki bal kabakları, kullanılan siyah ışık, Crystal'ın daha önce görmeye alışmadığı bir ev haline gelmişti. Annesi ve babası ise kahvaltı yaparken, konuşmaya dalmışlardı. Anlaşılan yine Crystal'ın geldiğini fark etmemişlerdi. Onların da henüz kendi gidicekleri, Crystal'ın tabiri ile Yaşlılar Halloween Partisine hazırlanmamışlardı bile. Onların bir an önce evden çıkması çok iyi olurdu genç kız için. "Kostümlerinizi merak etmiyor değilim." Sözlerinin ardından, masaya oturup ailesinin onu fark etmelerini sağladı. Bir günaydın lafı dahi etmemişlerdi yine. Ve hızlı bir şekilde kahvaltısını yapmaya koyuldu. "Merak edilecek kadar şaşalı olduklarını düşünmüyorum tatlım, her zaman ki gibi." Her zaman ki gibi olmaması iyi olurdu Crystal için açıkçası. Geçen sene yaşanılan Adams Ailesi faciasını unutmak kolay değildi. Crystal'ın seçtiği kostüm yerine, zorla onlarla uyumlu bir kostüm giydirmişlerdi ki hayatında gördüğü en berbat kostüm olduğu söylenebilirdi. "Lütfen, her zaman ki gibi olmasın. Bu sefer kendi seçtiğim bir kostümü giymek istiyorum."

    Ailesi bu sefer bu konuda onu rahat bırakacak gibi görünüyordu. Kahvaltısını bitirmesiyle odasına hızlı adımlarla çıkması bir oldu. Giyeceği kıyafet çok uğraşılacak bir şey değildi. Kirli beyaz, yırtıklarla dolu straplez bir elbise, mavi bir peruk, bir demet kurumuş çiçek ve beyaz bir ayakkabı. Her şeyi tamamdı, sadece peruk konusunda biraz rahatsız olduğu söylenebilirdi. Kendisini mavi saçla görmeye alışık değildi, aynaya baktığında kendisinden tırstığını itiraf edebilirdi. Ve en zor kısma gelmişti sıra; makyaj. Kendisinin yapabileceği türden bir makyaj olmadığından, evdeki görevlilerden birini çağırmakta fayda buldu. "Francine, makyaj için yardıma ihtiyacım var." Kızın gelmesiyle, makyaj yapmaya başlaması kısa sürmüştü. Makyaj tamamlandığında ölü gibi, soluk bir teni vardı artık. Her şey hazırdı, sıra gitmeye gelmişti.

    Mekana vardığında ona sunulan kan kırmızısı içkiyi içmesi gerektiğinden haberi yoktu. Daha başlangıçta sarhoş olmak istemezdi. Ama içmek zorunda olduğundan, ısrar edemedi tabii. Ve bir dikişte bitirdi. Daha içeri girmeden, kahkahalar ve çığlıklar bariz bir şekilde ayırt edilebiliyordu. Yüksek müzik sesi, etrafındakileri duymasını olanaksız kılıyordu. İçerisi, turuncu bir ışıkla aydınlatılmıştı ve normal bir şekilde görülebilen tek şey ise; içleri oyulmuş balkabaklarıydı. Boş bir masa bulabildiği söylenemezdi. Mekanda birilerini bulmayı diledi, hemen.


Ve kostüm;:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Brianna Wentworth
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Brianna Wentworth


Mesaj Sayısı : 207
Kayıt tarihi : 10/07/11
Nerden : Yukarı Doğu Yakası

Azizler ve Günahkarlar Empty
MesajKonu: Geri: Azizler ve Günahkarlar   Azizler ve Günahkarlar Icon_minitimeÇarş. Ağus. 03, 2011 6:23 am

Penceren gelen ılık esinti vücudumu okşuyordu adeta. Bütün NY gençleri dün geceden kostümlerini temizletmiş, hazırlatmış olmalıydı, bunlardan biride bendim. Uykumu iyi almalıydım, uzun bir gece olacaktı ve bu gece uyku herkese yasaktı. Bu yüzden uykumu dağıtabilecek, kaçırabilecek yada beni uyandırabilecek tüm etkenleri odamdan çıkartmıştım. Bu yüzden rahat bir uyku çekebilirdim. Esintiden kaynaklanıyor olsa gerek uçlarına fransız danteli ile farklı bir hava verdiğim, saten perdemi pencerenin önünde büyük bir özenle çekiyordu. Perde pencerenin önünden çekildikten sonra bütün ihtişamıyla parlayan güneş gözümü alıyordu. Hafif bir şekilde gözlerim açılmıştı. Uykumun dağılmaması için yatarken gözümde duran uyandığımda ise ayak ucumda duran uyku bandımı arar olmuştum. Elimi almak için uzattığımda artık gözlerim iyice açılmıştı.Anlaşılan uykumu gereği kadar almıştım. Bugün yiyeceğim yemekler konusunda ki hassasiyetimi Claire'e önceden bahsetmiştim, o yüzden kahvaltıyı büyük bir özenle hazırlamış olmalıydı. Her sene cadılar bayramında uyandığımda evimizi süslenmiş olarak görürdüm. Merdivenlerin köşelerinde duran kuru kafalar, masaların üstüne konmuş örümcek ağı bağlamış şamdanlar, ortalıkta duran bal kabakları, tavanda asılı olup uçuyor süsü verilen mumlar... Küçükken bütün yıl cadılar bayramını beklerdim, aylar öncesinden kostümümü seçerdim, dikilmeye başlanırdı. Bu yıl o kadar da heyecanlı olmadığımı fark ettim sonuçta o heyecan çocukluğum da kalmıştı. Beni ilgilendiren parti de neler olacağıydı? Kim kiminle gelecekti? Eski anılara dalıp akşam için merak edilen sorulardan kafamı soyutlayıp yataktan çıkma vaktimin geldiğini anlamıştım.Yatağın içinde bir o yana bir bu yana dönüyordum. Uyandığım gibi hemen yataktan kalkabilen bir insan değildim, yatağın içinde mutlaka vakit geçirmem gerekirdi. Ağır ağır yataktan kalkmıştım. Yatağımın ayak ucunda duran terliklerimi giyip üzerine gece mavisi sabahlığımı geçirdim. Aynada uzunca bir süre kendime baktım. Yüzümü yıkayıp kendime geldikten sonra etrafımı daha net görebiliyordum. Hemen duşa girmeliydim. Claire bugünün programını bildiği için jakuzi önceden hazırlanmıştı. Vücuduma vuran su darbeleri vücudumu dinlendiriyordu. Suyun sıcaklığına kendimi bırakmıştım. Bugün işlerim baya yoğun olduğumdan rahatlığa kapılıp geriye kalan işlerin sıkışmasını istemiyordum. Banyodan çıktığım gibi vücudumu kuruladım. Kıyafet odasına gidip kahvaltı için giyecek bir şeyler bulmalıydım. Kıyafet odasına gittiğimde ne giyeceğime karar vermek için elbiseler arasında dolaşıyordum. Ellerim askılar arasında ideal elbiseyi arıyordu. Bir kaç elbise arasında gidip gelirken bugün giyeceğim elbiseyi bulmuştum. ''Ön tarafı straplez gelen, karın bölgesinde darlaşan ,bel kısmında sağ tarafta bir fiyonk bulunan olan ve etek kısmı balon etek olan bir elbise seçmiştim. Rengi toz pembeydi fiyonk biraz daha koyusuydu.'' Kıyafet tamamdı. Şimdi ayakkabılara geçmişti sıra. Dolabı açtığımda ise elbisemdeki fiyonk da bulunan pembe renginde önü pırlanta taşlarla tutturulmuş bir ayakkabıyı tercih ettim. Üzerimi giyindikten sonra aynanın karşısına geçtiğimde kendimi beğenmiştim en azından kahvaltı için ideal olabilirdi. Kapının ardında evin nasıl gözüktüğü hakkında bir fikrim yoktu, her sene şaşırıyordum cadılar bayramında bu bizim aile için bir gelenek olmuştu. Artık aşağı inmek için hazırdım. Kapıyı açtığımda ise tahmin ettiğim gibi ev muazzam bir şekilde süslenmişti. Duvara monte edilmiş mumlar aydınlatıyordu evi. Benim odam hariç bütün ev karanlıktı, güneş engelleyici özel siyah perdelerden getirilmişti. Etraf mumlarla aydınlatılmış olduğundan merdivenleri bulmakta zorluk çekiyordum. Yerlerde duran ceset görünümlü mankenler gerçekten ürkütücüydü. Sonunda aşağıya inmiştim tüm aile kahvaltı için beni beklemiş olmalıydı. Hepsinin yüzünde takdir edilme isteği vardı. Bende egolarını tatmin etmeleri için hepsine teşekkür ettim. Ve bana ayrılmış sandalyeme oturdum, kahvaltı sofrası enfes gözüküyordu. Macaronlar, muffinler, elmalı turtalar ve daha bir çok mükemmel lezzet masamızda bulunuyordu. Uzun zamandır ailecek kahvaltı etmemiştik. Bu akşam ki partiden haberleri vardı ne giyeceğimi sordular onlara sürpriz yapacağımı söyledim. Onları şaşırtmak hoşuma gitmiyor değildi. Duydukları merak gözlerinden okunuyordu hepsinin. Kahvaltımız bittiğinde biraz sohbet ettik, genel mevzular konuşuldu daha çok, birbirimize çok zaman ayıramamamız yüzünden birbirimiz hakkında pek bir şey bilmiyorduk. Sohbet bittikten sonra Claire'e masör'ün ne zaman geleceğini sordum, neredeyse beş dakikaya burada olacağını söyledi. Odama çıkıp hazırlanmam gerekiyordu. Evimizde bulunan ek odalardan birine masör gelmeden eşyaları kurulmuştu. Odada kendi halimde akşamki baloyu düşünürken Matt birden karşımda belirdi. Kusursuz vücudu ile harika görünüyordu. Vücudumdaki bir takım ağrılara yaptığı masaj iyi geliyordu. Hemen başlamalıydı akşama yetişememe korkusu sarmıştı şimdiden. Yaptığı masaj hangi kültüre ya da kökene aitti bilmiyorum ama vücudumdaki ağrıları geçirmeye yetiyordu. Masajımı bittikten sonra odama doğru hızlı adımlarla ilerledim. Bir kaç şey atıştırdıktan sonra kendimi daha iyi hissediyordum. Telaşlı bir şekilde hazırlanmama devam ederken makyöz ve kuaförüm kapımdaydı. Hemen oturdum karşımda bir ayna ve saçım yapılmaya başlandı. ''Sihirbazın yardımcısı olan Zatanna'' benim kostümüm dü. Bu yüzden o uzun şapkalardan takacaktım. Şapkayı saçlarıma ufak tokalarla takacaklardı. İlk önce maşayla saçlarımı kıvırttılar sonrada üzerine şapkayı taktılar. Makyajımı da yaptıktan sonra evet hazırdım.Gerçekten güzel görünüyordum. Sıra kıyafete gelmişti. ''Beyaz bir gömlek boyun kısmından göğüs kısmına kadar fırfırlı, onun üstüne takılan taşlı papyon tarzında bir aksesuar. Altına belden başlayan siyah parlak bikini altı tarzında bir şey giyindim. Onun içine giydiğim file çorabım üstüne dizime kadar gelen siyah parlak çizmeler gayet hoş durmuştu. Üstüne ceket olarak yaka kısmı sırf taş ile kaplı arkası da yere kadar uzanan iki ayrı kuyruk şeklinde bir ceket tercih etmiştim. Şapkamın üstüne pırlanta taşlarla ''B'' harfini işlettim.'' Şapkayı da taktıktan sonra geriye eldivenler ve asa kalmıştı. Asayı da aldıktan sonra hazırdım. Platform topuklu ayakkabılarımı giyindikten sonra aşağıya indim. Herkes kostümü çok beğenmişti. Victor'a çoktan telefon açılmıştı, beni kapının önünde bekliyordu. Büyük bir itinayla topuklular üzerinde yürürken Victor kapıyı açmıştı. Partiye Nicholas ile gelecektim ama ondan ses çıkmayınca kendim gitme kararı aldım. Gelirse zaten orada karşılaşırdık. Sonunda gelmiştik. Mekanın dışından kahkaha ve çığlık sesleri yankılanıyordu. Korkuyla eğlencenin nabzının bir arada attığı bu yerde olmak gerçekten keyif vericiydi. Girişlerde verilen kan kırmızı rengindeki alkol zorunluydu. Hiç tereddüt etmeden içtim bende. Ve içeri girdim. İnsanlar çılgınlar gibi dans ediyor eğleniyorlardı. Etraftaki gerçekten bir farkı olmayan cesetler ise tüyler ürpertiyordu. İnsanların arasından zar zor sıyrılıp geçerken gözlerim etrafta tanıdık birilerini arıyordu...

Ve Kostümüm;:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Martius Griswold
Sir Stafford | IV. Sınıf
 Sir Stafford | IV. Sınıf
Martius Griswold


Mesaj Sayısı : 288
Kayıt tarihi : 05/02/11
Gerçek Yaşı : 30

Azizler ve Günahkarlar Empty
MesajKonu: Geri: Azizler ve Günahkarlar   Azizler ve Günahkarlar Icon_minitimePerş. Ağus. 11, 2011 3:34 am

    İçerisinin beklediğinden daha karışık olduğu gerçeğini göz ardı edemezdi Martius. Bir şekilde tüylerinin ürperdiğini hissetti. Bakışlarını içerideki insanlarda yavaşça dolaştırırken, önünde bir anda beliren bir zombi yüzünden az kalsın kalbi duracaktı. Bu kadar gerçekçi bir kostüm beklemiyordu bir kere, şimdiye kadar böylesini ancak korku filmlerinde gördüğünü düşünmeye başlamıştı Martius. Çabucak kendisini toplamak için garsonun taşımakta olduğu içkilere yöneldi. Ne içtiğini bilmiyordu bile, sadece boğazından aşağı bir sıvının aktığını hissediyordu. Ki bu da yavaş yavaş damarlarında doruklarda gezinmekte olan adrenalini bir derece zayıflatıyordu. Gözlerini birkaç kırpıştırdıktan sonra Martius, etrafta öyle zombi ve ceset kıyafetli birden fazla kişi olduğunu fark etti. Mekana adımını atan her genci korkutmak için birkaç kişi koltukların ve duvarların diplerine saklanmışlardı. Martius da mekana yeni girdiğinden dolayı muhtemelen onların avlarından biri olmuştu. Omzunu silkerken ‘Sadece bir parti.’ diye düşünüyordu kendi kendine. Cadılar bayramı partisine gelip korkmadan giden kişi görülmemişti yani, bu durumda kendisini kötü hissetmesi için hiçbir neden yoktu. Çabucak tanıdık bir yüz aradı içeride. Aslında birkaç kişiyi gözü ısırmıştı ama yanlarına gitmek gibi bir istek duyacağı şahıslar değildi bunlar. Çoktan dudaklarını yanlarındaki kızların boyunlarına yapıştırmış tiplerdendi. Martius bu gece ilk önce eğlenmek istediğini kendine tekrarlarken, köşede çaresiz bir şekilde etrafına bakınan Crystal’ı gördü. Derin bir nefes alıp rahatlayan genç, cesetlerden olabildiğince uzaktan geçiyordu. Geniş bir yay çizerek çevrelerinden dolanıyor ve Crystal’a giden yolu biraz daha uzatıyordu. Yine de atacağı en fazla üç beş adımdı, çok da uzatmış sayılmazdı.

    Bakışlarını ilk önce Crystal’ın yüzünde gezdirdi, yaptığı makyajı ne kadar onayladığını belirtir bir tavırla gülümsedi. Sonra da yavaş yavaş daha aşağılara, kostümünün detaylarını incelemeye başladı. Bu durumdan rahatsız değildi, çünkü onun da aynı şeyi yapmakta olduğunu iliklerine kadar hissedebiliyordu. Ölü gelin kıyafetini üstünde oldukça iyi taşımakta olan Crystal, yüzündeki gergin ifadeden kurtulmuşa benziyordu. Martius da bir derecede rahatlamış olduğunun farkındaydı. Yüzünde çabucak bir gülümseme oluşmasını sağlayan genç, yanlarına doğru ilerlemekte olan kişiyi bir an seçemedi. Giymiş olduğu kıyafet koyu renk olan saçlarını iyice belli ediyordu çünkü. Şapkasının yüzünü kapatmakta olduğu kişiyi, Martius ancak yanlarına vardığı sırada tanıyabildi. Brianna giymiş olduğu kostüm içerisinde dikkat çekmeyi başarıyordu zaten. Kendilerine yürüdüğü sırada kendisine dönen birkaç gözü, kendisi de fark etmiş olmalıydı ki yüzünde alaycı bir tebessüm belirmişti. Daha şimdiye kadar ağzını açıp tek bir laf etmediğini fark eden Martius, iki kıza da yönelik olarak konuşmaya başladı. “Size rastladığım iyi oldu. Cesetler yüzünden anlık bir adrenalin bombası yaşadıktan sonra bir iki tanıdık görmek cidden rahatlatıcı. Bu arada Crystal mavi saç sana çok yakışmış.” diyerek Martius, gözlerini kızın peruğunda dolaştırmaya başladı. Ölü gibi bir cilde sahip olmak için uygulamış olduğu beyaz boya gerçekten işe yaramış görünüyordu. Kızın cildi o kadar ince görünüyordu ki Martius neredeyse oturup mavi-mor damaların kaç tane olduğu saymaya başlayabilirdi. Brianna ise derin göğüs dekoltesi yüzünden bütün erkeklere kendine en azından bir bakış attırıyor gibi görünüyordu. Yeni bir içki almak için etrafına bakınmaya başlayan Martius, ceset garsonlardan birini gözüyle takip etmeye başlamıştı. Kendilerine doğru gelmesi için çağırmak istese de daha demin onlardan uzak durmak için gösterdiği çaba aklına gelince içinden kahkaha atmak gibi bir istek geldi. Yine de Crystal ve Brianna arasındaki gerilimin en iyi çözümünün bir bardak –belki daha fazla- içki olduğunu düşünüyordu.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Azizler ve Günahkarlar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: The New York City :: Manhattan :: Amnesia NYC-
Buraya geçin: