Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
Trick or Treat Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
Trick or Treat Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
Trick or Treat Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
Trick or Treat Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
Trick or Treat Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 Trick or Treat

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
Daniel Evans
Sir Stafford | IV. Sınıf
 Sir Stafford | IV. Sınıf
Daniel Evans


Mesaj Sayısı : 75
Kayıt tarihi : 28/07/11

Trick or Treat Empty
MesajKonu: Trick or Treat   Trick or Treat Icon_minitimeCuma Ağus. 05, 2011 5:32 am

Trick or Treat Emilia_clarke_21&Trick or Treat Dpu1kn&Trick or Treat Leighton_meester_in_gossip_girl_season_1_295&Trick or Treat Susan_coffey20&Trick or Treat Monika_jagaciak56
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Grace Neva Geldeard
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Grace Neva Geldeard


Mesaj Sayısı : 46
Kayıt tarihi : 29/07/11

Trick or Treat Empty
MesajKonu: Geri: Trick or Treat   Trick or Treat Icon_minitimeCuma Ağus. 05, 2011 5:38 am

    Cadılar bayramına bayılırdı Neva, küçükken korkutucu bulduğu ne kadar kitap karakteri varsa hepsinin kılığına teker teker girmişti, ama favorisi 11 yaşında ölüm meleği olduğu zamandı. Herkes simsiyah saçlı, bembeyaz tenli minik kıza garip bakışları atıp durmuştu. Neva gözlerini kapatarak gülümsedi, o kadar uzun zaman geçmişti ki artık cadılar bayramı partisine kuaför eşliğinde hazırlanacağı yaşa gelmişti, ne de olsa kraliçenin davetine gidiyorlardı. İç çekerek omzundan dökülen saçlarına hacimli bir fön çekmeye çalışan kuaförüne baktı, sonra da saate göz atarak esnedi. Bayan Smith olarak katılacaktı baloya, Daniel'ın seçimi üzerine. Danny de tabii ki Bay Smith oluyordu, Evy Daniel'ı takım elbiseyle göreceğini düşünüp güldü. Genç adam kostümlerini kendi seçmiş olmasına rağmen takım elbise giymekten nefret ettiği gerçeğini unutmuş görünüyordu. Saçına sprey sıkılırken, asıl kuaförün yanındaki genç kız makyajını yapmak üzere yaklaştı ama Neva yalnızca ince bir kat pudra sürmesine ve gözlerine eyeliner çekmesine izin verdi. Odasından bir dolu insanla hazırlanmaktan nefret ediyordu, artık duvarlar üzerine üzerine geliyor gibiydi. "Tamam! Gerisini ben hallederim, teşekkürler." dedi düşündüğünden daha yüksek ses ve sert bir tavırla. Belli ki kuför Manhattan kızlarına alışmış başını sallayarak kıza işaret etti ve ikisi de alelacele çıktılar. Neva derin bir nefes alarak elbisesine uzandı. Klasik Angelina Jolie'nin giydiği elbisenin aksine askıları büzüşerek omuzlarında inceliyor, göğüs dekoltesini fazla göstermeyip, kalçasına kadar oyuk bir şekilde sırtını ön plana çıkarıyordu. Neva sırt dekoltesine bayılırdı, gülümseyerek elbisesini giydi ve olmazsa olmaz derin yırtmacını kontrol etti. Kendine aynada baktı, yüz hatları pek uymasa da kim olduğu rahatça anlaşılıyordu üstelik henüz tamamlamamıştı bile. Makyaj masasına oturduğunda muhtemelen kuaför ve makyözün gittiğini gören Daniel'ın sesi duyuldu. "Hazır mısın Evy?" Neva gözlerini devirerek aşağıya seslendi. "Hayır!" Genç adamdan ses gelmeyince gülümseyerek aynasına döndü ve makyajını tamamladı.

    Rujunu en son sürmek üzere masadan kalkınca asıl eğlenceli aksesuarlara gelmişti sıra. Öncelikle sılahını takacağı, siyah bandı bağladı yırtmacının en son noktasına. Ayakta durduğunda görünmüyordu ama yürüdüğündenve bacağını öne çıkardığında tüm bacağıyla beraber gözler önüne seriliyordu. Sırıtarak yatağın üzerinden tabii ki gerçek olmayan ama ağırlık ve görünüm bakımından gerçeğine çok yakın silahı geçirdi, bacağındaki kılıftan. Silah minicikti, neredeyse avuç içine sığacak gibiydi ama Daniel orjinal ölçütlerinde olduğunu söylemişti. Neva omuz silkti, silahlara dair bilgisi Anita Blake romanlarından edindiği kadardı. Sonra da minik bir bıçağı silahın yanına sıkıştırdı, ve aynaya bakarak gülümsedi. Odasındaki minik kapıyı açtı ve ayakkabılarla dolu minik odaya baktı. Neva klasik bir Manhattan kızı olmayabilirdi ama ayakkabılara herkes kadar bayılıyordu. Spor, topuklu hiç fark etmezdi. Dikkatinin dağılmasına izin vermeden önceden aldığı, filmdeki kadar sivri burunlu olmayan, platform, yüksek topuklu ayakkabıyı giydi. Minik siyah çantasının içine telefon, kimlik ve kredi kartı attıktan sonra en son bordo rujunu sürdü ve o da çantayı boyladı. Parmağının ucuyla dudağının kenarını temizledikten sonra dikleşti ve hazır olduğuna karar verdi. Aşağı iniyordu ki parfüm sürmediğini fark edip en sevdiği parfümünü -vera wang, prinncess- boynuna ve göğüslerine sıktıktan sonra topuk sesleri eşliğinde aşağı indi.

    İndiğinde karşılaştığı manzarayla kıkırdadı ve Daniel'ın dikkatini çekerek bıkkın delikanlının ona dönmesini sağladı. Daniel mızırdanarak konuştu. "Ben bu kravatı takmasam, baktım afişlerinde takmıyor adam." Neva gülmemek için dudaklarını ısırdı ve yine de kendine engel olamayarak minik bir gülüş kaçırdı dudaklarından. Daniel genç kızın durumu eğlenceli bulmasına kaşlarını kaldırarak baktı böylece Neva tekrar sahte bir ciddiliğe bürünüp arkadaşının yanına yürüdü ve elindeki kravatı alıp nazik bir şekilde Daniel'ın boynunda bağlamaya başladı. "Ama tango sahnesinde takıyor? Hani favori sahnemizdi o bizim? Hem sen de şimdi tak, partide çıkarırsın, dağınık çocuk falan..." dedikten sonra Daniel'ın kravatını düzgün bir şekilde oturttu, Daniel kızın işini bitirmesini bekleyip sonra kızı gıdıkladı. Neva geri kaçarak gülmekle bağırmak arası konuştu. "Daniel! Üstümü bozarsan seni mahvederim!" Daniel gözlerini devirdi ve kızı rahat bıraktı, zaten yılın partisinden önce mükemmelliğini bozacağı herhangi bir kızın bu Neva olsa bile kaplan kesileceğini biliyordu. Genç kız gülümseyerek Danny'i kendisine döndürdü ve çeketinin omuzlarını oturttu, silahını beline takmasına yardımcı olduktan sonra bir adım geri çekilip beğeniyle başını salladı. Birden aklına gelmiş gibi ayağını sehpanın kenarına dayayıp kendi silahlarını gösterip gülerek konuştu. "Ben nasılım?" Daniel kızı baştan aşağı süzüp cevap verdi. "Mükemmel." Evy minik bir gülümsemeyle asansöre yöneldi, bunca yıldan sonra bile Danny'nin onayı hoşuna gidiyordu. Arkadaşı arkasından gelip asansörün düğmesine bastı.

    "Hey, geldik." Neva limuzinin yavaşlaması ve Danny'nin sesiyle gözünü daldığı yerden kopardı ve kapıların kendileri için açılmasıyla Daniel'ın kendisine uzattığı koluna tutunup arabadan çıktı. Etraf fazlasıyla kalabalıktı, partiye gerçekten katılabilen şanslı kalabalık, gazeteciler ve izlemeye gelmiş New York'lular. Kapıya geldiklerinde kendilerine uzatılan kan kırmızısı içeceği ikisi de aldı ve Neva "Mona'nın yaratıcılığına hayranım. dedikten sonra minik bir çın sesiyle ikisi de içecekleri bitirdiler. Evy keskin alkol tadıyla irkilse de bardağı boşaltmıştı. İkisi de kadehleri garsona verdikten sonra Danny Neva'yı belinden tuttu ve içeri girdiler. Neva etrafı beğeniyle süzdü, her yer karanlık, süslemeler muhteşem, konuklar ise göz alıcıydı. Parti başlıyordu.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Daniel Evans
Sir Stafford | IV. Sınıf
 Sir Stafford | IV. Sınıf
Daniel Evans


Mesaj Sayısı : 75
Kayıt tarihi : 28/07/11

Trick or Treat Empty
MesajKonu: Geri: Trick or Treat   Trick or Treat Icon_minitimeCuma Ağus. 05, 2011 8:54 am

    Daniel ayna karşısında kendisine bakıyordu. Kafası bir sağa bir sola yatıyor, içinden neden bunu yaptım ki diye geçirip duruyordu. Problemi cadılar bayramı ile ilgili değildi, hatta tam aksine bu gün belki de en çok sevdiği günlerden biriydi. Küçükken önce sevdiği çizgi film kahramanlarıyla olaya başlamış, her birini bolca kullandıktan sonra sevdiği diğer şeylere geçmişti. Haftalar öncesinde kostümlerini seçerken yine çok heyecanlanmıştı. Hala bir çocuk olup olmamasını fark yaratmıyordu. Bu yıl da Neva ile uyumlu giyinmişlerdi, bu artık bir gelenek halini almıştı; Daniel başka türlüsünü düşünemiyordu bile. İkisi Bay ve Bayan Smith olmaya karar vermişlerdi. Daniel sırf bunun için saçlarını bile kestirmişti. Brad Pitt yapabiliyorsa ben neden yapamayayım? Aslında çok çok kısa bir süre için bir geceliğine sarışın olmayı bile düşünmüştü ama konuşma Evy’nin yarım saat kahkaha krizine girmesiyle sonuçlanınca Daniel vazgeçmişti. Sıkıntılı bir ses çıkardı. Takım elbise giymekten nefret ederken neden bu kostümleri seçtiğini merak ediyordu. Hiçbir mantıklı açıklaması yoktu. Aslında oldukça hoş görünüyordu. Belki sarışın değildi ama gerisi hemen hemen aynıydı.

    Merdivende ayak sesleri duyduğunu düşündü ve hızla kapıya yöneldi. Kuaförler aşağı iniyorlardı. Bir an için umutlanıp "Hazır mısın Evy?” diye sordu. Cevap neredeyse hiç bekleme olmadan geldi. "Hayır!" Daniel, iç çekerek beklemeye devam etse de birkaç dakika sonra üst katan alışılmış topuk sesleri duyulmaya başladığında gülümsedi. Bazı şeyler gerçekten de gelenekleşmişti. Bir oraya bir buraya uzaklaşan sesler sonunda kesildiğinde Daniel kravatını aldı ve son hazırlıklarını yapmaya başladı. Birazdan Evy’nin işi biterdi. Beş dakika boyunca plattsburgh düğümü atmaya çalıştı ama olmuyordu. Beceremiyordu işte, nasıl matematiğe yatkınlığı varsa, problemler ona kolay geliyorsa kravat bağlamak da aynı şekilde zor geliyordu. Gerisinde bir kıkırdama duyunca dönüp Neva’ya baktı. "Ben bu kravatı takmasam, baktım afişlerinde takmıyor adam." Gerçekten de açıp bakmıştı. Aslında Evy ile filmi yaklaşık iki defa baştan izlemişlerdi. Mavi yeşil gözlü kız gelip dur ayakkabılarına da bir daha bakayım diyor bir an sonra kendilerini gülüp yorumlar yaparak filmi izlerken buluyorlardı. Neva’nın güldüğünü fark edince kaşlarını kaldırdı. Tam bir şeyler söylemeye hazırlanıyordu ki Neva’nın yeniden ciddileştiğini görünce susmaya karar verdi. "Ama tango sahnesinde takıyor? Hani favori sahnemizdi o bizim? Hem sen de şimdi tak, partide çıkarırsın, dağınık çocuk falan..." Daniel savaşı kaybettiğini çoktan biliyordu. Sessizce genç kızın kravatını düzeltmesini bekledi. Ardından onu gıdıklamaya başladı. Kendine engel olamamıştı. Bazen Evy’e karşı tek silahının kızın gıdıklanıp kendisinin gıdıklanmaması olduğunu hissediyordu. "Daniel! Üstümü bozarsan seni mahvederim!" Gözlerini devirse de tehdidi ciddiye alarak geri çekildi. Partilerden önce aklı olan kimse Manhattan kızlarına bulaşmazdı. Üstelik bu yılın olayı sayılabilirdi. Mona’nın kraliçe olduktan sonra verdiği ilk partiydi. Daniel Mona ile kısa bir süre sevgili olmuştu. Eğlenmesini bilen biriydi ve bu gece de bol bol eğleneceklerine emindi. Elbette bol bol skandal da olacaktı, her zaman olurdu. Tek yapabileceği kendisiyle ilgili olmamalarını dilemekti. Dilekler kanat olsa koyunlar uçardı. Açıkçası Daniel bu sözün bir anlam ifade edip etmediğinden bile emin değildi ama Evy bir ara sürekli bunu söyleerek dolanıyordu. Okuduğu kitapların birinde geçmişti. Daniel’ın da bu söze alışması çok uzun sürmemişti. En azından Evy ile yalnız değilse yüksek sesle söylemeden kendini durdurabiliyordu. Neva nasıl olduğunu sordu ve Daniel onu bir süre baştan aşağı inceledikten sonra cevap verdi. “Mükemmel.” Dürüst bir yanıttı. Ayrıca Neva’nın kendi iltifatlarına gülümsemesi hoşuna gidiyordu. Onun için özel bir anlamı var gibiydiler. Daniel bir ara nedenini sormayı aklının bir köşesine not aldı ve kızın peşinden asansöre girdi.

    Alfonso aşağıda limuzinin başında kendilerini bekliyordu. Böyle bir olaya elinizi kolunuzu sallayarak yürüyemezdiniz. Daniel kravatını ellememek için kendini tutuyordu. Acızık daha gevşetse ne olurdu ki sanki. Evy ise her zamanki gibi dışarıyı seyrederken bir şeylere dalıp gitmişti. Bir süre yandan arkadaşını inceledi. Kuaförü her kimdiyse harika bir iş çıkarmıştı, saçları aynı filmdekiler gibi duruyordu. Bileğinde dün gece kendisinin hediye ettiği zarif bilezik vardı. Filmde kullanılan bilezikti. Daniel bir sürü uğraş ve araya koyduğu tanıdıklarının tanıdıklarından sonra bu gün için bileziğin kendilerinde olmasını sağlamıştı. Bir kuyumcuya aynısını yaptırabilirdi ancak böylesi daha anlamlıydı. Limuzin, diğer bir sürü son model aracın yanında yavaşlarken partinin verileceği Amnesia’a geldiklerini fark etti. Sakin bir tonla Neva’ya seslendi ve açılan kapıdan önce kendi çıkıp elini uzatarak Evy’e çıkması için yardımcı oldu. O topukluluarla bir şeyler yapmanın göründüğü kadar kolay olmadığını daha önce de defalarca söylemişti Neva, tekrar etmesine gerek yoktu. Birçok yerde flaşlar patlıyor, davetli olmayanlar içerinin nasıl olduğunu görmek birbirlerini ittiriyorlardı. Daniel kolunda Evy ile davetlilere ayrılmış alanda yavaşça yürüdü. Kapıya geldiklerinde ikisine de kan kırmızısı birer içecek verildi. Kokusu bile bazılarını sarhoş etmeye yetermişbi duruyordu. "Mona'nın yaratıcılığına hayranım.” Daniel hafif bir baş sallamasıyla arkadaşına katıldığını belirtti ardından bardaklarını tokuşturup kafalarına diktiler. Daniel sertliğin boğazını yakarak midesine indiğini hissetti. İçi sıcacık olmuştu. Bir an içtiği şeyin ne olduğunu merak etti, içinde neler olduğunu. Sonra boş verdi, nasıl olsa ayırt edemeyeceği kadar çok şey karışmıştı. Neva’yı belinden hafifçe destekledi ve beraber içeri girdiler.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Brianna Wentworth
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Brianna Wentworth


Mesaj Sayısı : 207
Kayıt tarihi : 10/07/11
Nerden : Yukarı Doğu Yakası

Trick or Treat Empty
MesajKonu: Geri: Trick or Treat   Trick or Treat Icon_minitimeSalı Ağus. 09, 2011 9:38 am

İçeri girdiğimde ise Nick hala yoktu anlaşılan gelmeyecekti. Girişte aldığım değişik motiflerle süslenmiş içinde kan renginde bulunan içkiyi içerek içeride geziyordum. Yavaş adımlarla insanların arasından süzülürken tanıdık birini bulma umuduyla etrafı süzüyordum ne yazıksa ki kimseyi görememiştim belki de buradalar ancak kostümler yüzünden fark etmiyor olabilirdim. Duvarları ve yerleri süsleyen korku objeleri gerçekten ürkütücüydü. Bir yandan çığlıklar, bir yandan kahkahalar. New York halkının tüm günahkarları bu partide toplanmıştı anlaşılan hele ki kostümleri ardında saklananlar tüm şehvetiyle kıyıda köşede kendilerini belli ediyorlardı. Kostümlerinden arınmak isteyenler ise tenha yerleri seçiyorlardı anlaşılan. Manhattan'ın günah kokan havası herkesi büyülemişti sanki Mona ''İşlenen günahlar sayılmayacaktır'' adlı bir tabela assa bu kadar olurdu her halde. Özellikle de sürtükler. Tanrım! insanlar biraz seçici olmalı yada kendilerini seçici görmeli ki seçici olabilsin. Sürtükler New York erkeklerini tatmin etmek için yaratılmışlardı sanki, onların şişme bebeklerden farklı olduğunu düşünmüyordum çünkü herkesin elde edebileceği kadar kolaydı. Herkesin kıyafetini inceliyordum benim kostümüm ise ''Beyaz bir gömlek boyun kısmından göğüs kısmına kadar fırfırlı, onun üstüne takılan taşlı papyon tarzında bir aksesuar. Altına belden başlayan siyah parlak bikini altı tarzında bir şey giyindim. Onun içine giydiğim file çorabım üstüne dizime kadar gelen siyah parlak çizmeler gayet hoş durmuştu. Üstüne ceket olarak yaka kısmı sırf taş ile kaplı arkası da yere kadar uzanan iki ayrı kuyruk şeklinde bir ceket tercih etmiştim. Şapkamın üstüne pırlanta taşlarla ''B'' harfini işliydi.'' Benim kostümüm ''Zatanna'' idi. Zatanna ; ''Zatanna sihirbaz bir süper kahramandır. Sihirle ateş yaratabilir, uçabilir ve kalkan yaratabilir. Zatara'nın kızıdır. Babasıda aynen onun gibi bir sihirbazdır ama yetenekleri çok daha fazladır. Zatanna sihir yeteneğiyle eşyaları hareket ettirebilir ve insanları iyileştirebilir. Justice League of America'nın üyesidir.'' Köşelere oturtulmuş masalardan birine geçtim. Garsonların kostümlü olması şaşırtmıştı beni Mona bu işi iyi biliyordu. Garsonlardan bir tanesi yüzü bana dönüktü. Hafifçe elimi kaldırdım. Elindeki korkutucu tepsiyle garip içkilerle beraber gelmişti. Renk olarak hepsi birbirinden ilginçti. Kırmızı renkte olanı aldım. Kanla özdeşleştirdiğimden o daha çok ilgimi çekmişti. Oturduğum koltuğun yanında büyük bir özenle oyulmuş bal kabakları vardı. Cisimleri zar zor ayırt etsem de bal kabaklarından her yere konmuştu neredeyse. Masaların yanlarında, koltukların yanlarına da konmuştu. İçkimi alıp koltuğa oturacaktım ki hemen yanımda bulunan ceset bir anlık korkmama neden olmuştu. Gerçeğe bu kadar benzeyemezdi her halde. Dokunduğumda ise korkum bir kat daha artmıştı morg katında parti veriliyor gibiydi. Gözlerimi merdivenlere diktiğimde ise örümcek ağları şeklinde asılmış iplikler yerlere atılmış cesetler kan hissi verecek boyalar ve bal kabakları vardı. Anlaşılan bu gece eğlencenin doruklarına varılacaktı. Yaratık kıyafeti giyinenleri büyük bir olgunlukla karşılıyordum kişiliklerini böylece dışa vurabiliyorlardı. Bazılarının insan kostümü giymeye ihtiyacı vardı aslında. Aklından geçen düşünceler yüzünde bir gülümseme oluşmasına neden olmuştu. Kostümler yüzünden insanları ayırt edememek kadar kötü bir şey olamazdı her halde. Hala insanları süzüyordum büyük bir dikkatle. Bir tane daha içki almak için etrafta garsonlara göz gezdiriyordum ancak hiç birini bulamamıştım. Yavaşça koltuktan kalktım. Garsonların çıktığı yere gidecektim ancak etrafta deli gibi dans eden insanlar yüzünden geçmem biraz zorlaşıyordu. Birbirlerinden güzel ve hareketli dans eden bedenlerinden arasından geçmek biraz zor olacaktı. Aralarından biraz zor olsa da geçmiştim. Sıra geldikleri yeri bulmaya gelmişti. Gözümü mekanda gezdiriyordum ki önümde duran bir ceset yine korkmama neden olmuştu anlaşılan bunlara alışmalı idim. Sonunda kapıyı görmüştüm bir kaç adım daha attıktan sonra içeri girdim. İçkiler,yiyecekler hepsi fevkalade gözüküyordu garson kız ne istediğimi sordu bana bir tane mojito vermesini istedim. Kız içkimi getirmek için gittiğinde ise bir kaç konuşma sesi ile irkildim. Sesin geldiği yöne doğru sessiz ve küçük adımlarla ilerlediğimde ise gördüğüm manzara beni hiç şaşırtmamıştı. Kostümünü tanıyamadığım bu kız anlaşılan korsana benzeyen adamın dudaklarını ıslatıyordu. Geri geri adımlarla ilerlerken garson içkimi getirmiş beni bekliyordu. İçkimi aldığım gibi parti alanına gittim. İçeri girdiğimden beri daha da kalabalıklaşmıştı, içerinin ışığı azaltılmıştı. Delice eğlenen dans eden insanların arasından bu sefer daha kolay geçtim. Korku teması çok detaylı aşılanmış bu partide koltuklar dahil her şey çok ürkütücüydü. ağır adımlarla ilerledim ve yerime oturdum. Tekrar etrafa göz gezdirmeye başladığımda Neva ve Daniel'ı gördüm. Elimi kaldırarak buraya gelmelerini işaret ettim. Daniel Nevanın belinde tutmuş bir şekilde yanıma getiriyordu. Parti daha yeni hareketleniyordu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Desiree Schult
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Desiree Schult


Mesaj Sayısı : 253
Kayıt tarihi : 23/01/11
Gerçek Yaşı : 27

Trick or Treat Empty
MesajKonu: Geri: Trick or Treat   Trick or Treat Icon_minitimeÇarş. Ağus. 10, 2011 1:56 pm

Aslında gitmek hiç mi hiç istemiyordum. Partiler canımı sıkıyordu ve ben kalabalık yerlerden pek hoşlandığımı söyleyemezdim. Uzandığım yatağımdan kalktım ve kuaförümü beklemeye cam kenarında devam ettim. Aslında bir gelemeyeceğini söylese hemen vazgeçecektim. Zaten Mona ile de pek tanışıklığımız yoktu hani, ortamdan pek de hoşlanacağımı sanmıyordum.

Kapı çaldığında gözlerimi devirdim ve arkamı döndüm, yüksek sesle girin dediğimde, içeriye beklemediğim bir şekilde, esmer yeşil gözlü , uzun saçlı ve elmacık kemikleri aşırı belli olan şirin bir çocuk girdi. Gülümsedi ve elinde tuttuğu ağır çantayı, boş olan geniş aynalı gümüş masanın üzerine bıraktı. Bende gülümsedim ve hemen bekletmeden önüne oturdum. "Beni David gönderdi, bugün biraz rahatsızmış." dedi ve gülümsedi. Bende gülümseyerek kafam salladım ve tamam anlamında başımı salladım. "Saçlarımı hafif dalgalandır benim için yeterli olur. Fazla sprey de sıkma. Kaskatı olsun istemiyorum." dedim. Kafasını salladı ve gümüş, bir hayli ağır gözüken çantasını araladı. Gerçekten içi fazlasıyla doluydu. Bir çok tarak, makas, maşa, düzleştirici ve kremler duruyordu. Ayrıca makyaj aletlerini de unutmamak gerekirdi. İçerisinden mavi, parlak mavi, renginde bir maşa çıkardı ve hemen fişe taktı. Bir iki saniye bekledikten ve eliyle kontrol ettikten sonra saçlarımı kalın kalın sarmaya başladı. Saçlarımı beş dakika kadar bekletiyor, ardından sert bir şekilde çekerek tamamen kıvrımlı kalmasını engelliyordu.Saçlarımın tamamının bitmesi oldukça uzun sürse de, sonunda oldukça hoş bir görüntüye sahip olmuşlardı. Saçlarımı salaş bir şekilde topladıktan sonra, makyaj kısmına geçti. Uzunca bir konuşmadan sonra makyaj konusunda da anlaşmıştık, gözlerime oldukça siyah bir far çekmiş, siyah da kalem sürmüştü. Takma kirpikleri takarken zorlansa da o da kısa sürede takıldı. Ardından neredeyse kan kırmızısı kadar kırmızı bir ruj sürdü ve yüzüme çok az kapatıcı sürdü. Yüzümün daha aydınlık görüneceğini söylüyordu.

Odamdan çıkarken, eşyalarını hızlıca topladı ve iyi günler diledi. Hoş çocuktu ama muhtemelen fazlasıyla küçüktü. Odadan çıkar çıkmaz hemen dolabımı açtım ve kılıfına sarılmış olan kıyafetimi, neredeyse yırtarcasına çıkardım. Kıyafeti bir dükkanda görmüştüm. Siyah kısa bir elbiseydi. Belinde kalın bir kemeri vardı ve göğüs kısmından yukarısı tül bir kumaşla dikilmiş, kolları uzundu. Sırtında kocaman bir delik olmakla beraber, fazlasıyla siyahı ve bir pelerini vardı. Kemerin kenarında göstermelik bir asa bulunuyordu ve ayakkabılarım da fazlasıyla topukluydu, parlak siyah rengindeydi. Sonunda giyindikten sonra gittim ve tırnaklarıma siyah oje sürdüm. Bileğime de şu filmdeki karanlık işaret denilen dövmeyi kınayla çizdirdim ve bütün hizmetçileri odadan çıkarttım. Saçlarımı bir kez daha kontrol ettim, takılarımı, kıyafetimi... Her şey olması gerektiği gibiydi. Böyle tam bir ölümyiyeni andırıyordum ve oldukça da seksi görünüyordu. Aynadaki halime gülümsedim ve odamdan çıktım.

Aşağıya indim ve annem ile babamla vedalaştıktan sonra arabama atlayıp parti alanına gittim. Dışarısı bile bir hayli kalabalıktı. Işıkları gözleri yoran kulüpte, dışarıdan insanları bir içeceği zorla içirerek geçiriyorlardı ve çoğunun yüzü şekilden şekle giriyordu. Rüzgar tam yüzüme esiyor, ağaçlar bir hayli sallanıyordu. Kızıl saçlarımı ve elbisemi tutarak koşar adımlarla, yerde ses çıkaran topuklu ayakkabılarıma rağmen kapıya doğru ilerledim. Adam bir hayli iriydi. Kasları giydiği deri ceketi bile yırtacaktı adeta. Altına da şaka yapar gibi giymiş olduğu dar pantolonu sanki can çekişen bir insanı andırıyordu. Beni görünce gülümsedi ve elinde küçük bir bardakla bana yaklaştı. Göz kırptı.Gözleri oldukça açık bir kahverengiydi. İnsan ister istemez bakıyordu. Elinden içkiyi aldım ve bir dikişte bitirdim. Daha sonra bana aptalca bakarken, umursamadan içeriye girdim. Biz NY gençleri olduğumuzdan böyle şeylere alışık olmalıydık. Daha fazla ağır alkolü de içmiştik, bu bana iğrenç gelmemişti. İçeriye girdiğimde etrafı zar zor seçebiliyordum. Kıpırdayan gölgeler vardı adeta içeride. Kısık, fazla işe yaramayan turuncu ışıklar sayesinde görülüyordu gölgeler. Etrafta daha önce hiç bir arada bu kadarını göremeyeceğim kadar bal kabağı vardı. İnsanlar , arada çıkan ani şeylere çığlıklar atıyordu ve neredeyse bembeyaz kesildiklerini bu karanlıkta görebiliyordum. Önüme gelen neredeyse gerçek gibi olan iğrenç şeylere ani tepkiler vermiyordum. Korkmuyordum çünkü. Bu Queen'in partisiydi, elbette iddialı olacaktı. Ayrıca ben kendimi bu tür şeylere hazırlayarak gelmiştim. Biraz daha ilerledim ve etrafa baktım. Tanrım! Şimdiden sevişen çiftleri görebiliyordum. Bu kadar da cinsel iç güdülerine sahip olamayan insanlar olacaklarını tahmin etmemiştim. İleride zar zor fark ettiğim Neva, Daniel ve Brianna'nın yanına doğru yaklaştım. Beni fark ettiklerindeki gülümsemelere bende gülümseyerek karşılık verdim ve hepsine merhaba dedim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Trick or Treat
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: The New York City :: Manhattan :: Amnesia NYC-
Buraya geçin: