Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
ah canım ya. Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
ah canım ya. Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
ah canım ya. Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
ah canım ya. Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
ah canım ya. Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 ah canım ya.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Courtney Leavitt
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Courtney Leavitt


Mesaj Sayısı : 35
Kayıt tarihi : 10/08/11

ah canım ya. Empty
MesajKonu: ah canım ya.   ah canım ya. Icon_minitimePaz Ağus. 14, 2011 1:53 pm

not: karakter konuşturmaları veya yönlendirmeleri tamamıyla planlıdır efendim.


Televizyonda oynayan dizinin jeneriğine mırıldanarak eşlik ederken bakışlarının annesinin, onun ve arkadaşlarının fotoğraflara ölümsüzleştirilmiş lise anılarının neredeyse tamamını astığı duvara kaymasına engel olamadı. Şu ‘Friends Forever’ tarzı sözlerle boş boş doldurulmuş nakarat kısmı kulağında çınlarken rasta saçları gözlerinin önüne düşen ve mavi gözleri üzerindeki gömlekle aynı renkte parlayan iki çocuğun arasındaki kuzguni saçlı kızı uzun uzun süzdü. O kız olarak kalmayı sahiden isterdi, diğer iki çocukla sonsuza dek arkadaş. Bunun için fazlaca sürtük olması da pek acıydı. Dikkatini yeniden televizyona verdi, hafta sonları Fionn’u düşünmemeliydi, her okul günü çocuğu gözleriyle yiye yiye o inanılmaz tatlı suratını kafasının içine nasıl olsa tekrardan kazıyordu. En yakın arkadaşı Rebbeca’yla geçen hafta ses kayıt cihazıyla kaydettikleri şarkı git gide daha sesli bir halde çalarken sırıttı, zil sesini değiştirdiğini çok geç anımsadı, arayanın annesi olduğunu düşündüğünden açmak için harekete geçmedi. Kadın önemli bir şey olduğunda aramaktansa mesaj çekmeyi tercih ederdi zaten. Parmakları mısır kâsesinin içinde kalan patlamamış taneleri bulmaya çalışırken gözleri ekrana sabitledi. Telefonu ikinci bir defa çaldı, dizinin tek bir sahnesini kaçırmamak için el yordamıyla en fazla yirmi dakika önce yanına, koltuğa fırlattığı cep telefonunu bulmaya çalıştı. Ekranda Rebecca’nın adı yanıp sönerken homurdandı, yağlı parmakları telefonun yüzeyinde parlak izler bırakmıştı. “Neredesin? Bir saat kadar önce gelmen gerekiyordu. Ne? Seni duyamıyorum Becks-” Hışırtıların arasından arkadaşının az kaldı dediğini duydu veya yalnızca o öyle farz etti. Becca’ya birkaç defa daha nerede olduğunu sormaya çabaladı ama en sonunda aldığı karşılık hattın kesilmiş olduğunu söyleyen “bip” sesleriyle sınırlı kaldı. Altında topladığı ayaklarını koltuktan sarkıttı, kâseyi önüne çektiği kahve sehpasının üzerine bıraktı ve mutfağa doğru ilerledi. Koridordan geçerken ışıkları açtı.

Annesinin iş için sürekli şehir dışına çıkmasının en kötü yanı büyük ihtimalle Courtney’in yalnız kalmasıydı. Bu dönemlerde elektrik faturasının yüklü bir miktara ulaşmasının sebebi de kızın evdeki tüm ışıkları arkadaşları Rebecca veya Dennis yatıya kalmadıkları sürece açık bırakından başka bir şey değildi. Yumruğunu basacağın üzerinde birkaç defa salladı ve sağ avucundan akan sabuna şöyle bir baktı. Köpüklerle oynarken kapı çaldı, ah Tanrıya şükür! Aceleyle duruladığı ellerinden damlayan suları üzerinde kalp desenleri olan kırmızı pijama altına sildi ve zıplayarak Becca’yı karşılamaya koştu. Hafif toplu, kızıl saçlı ve yüzünden eksik olmayan gülümsemesiyle kapı eşiğinde duran arkadaşını görünce kıza sahiden sıkıca sarılmaktan kendini alamadı. Walsh ailesinin en iyi yanı, Becca’yı her zaman yatıya yolluyorlardı, yani, her zaman.

“Bu boktan filmlerden bir tane daha izletecek olursan bana, seni yerim. Bilirsin, benim için çerez gibi bir şeysin.” Kahkahası salonun içini doldurdu, ardından dişlerini göstererek sırıttı. “Romantizmi seviyorum, romantik filmler hayatımın o kadar da ‘boktan’ olmadığını düşünmeme sebep oluyor. En azından filmlerdeki gibi rezil değil.” Rebecca ona dalga geçiyorsun dercesine baktığında omzunu silkti. Kız konuşurken ses tonunda bariz bir aşağılama hâkimdi. “Birincisi, hayatın o filmlerden daha da boktan. İkincisi, eğer gene Fionn’un gözlerinin ne kadar mavi olduğundan konuşacaksak, uyuyalım daha iyi.” Dudaklarından istemsiz bir ‘hey’ yükseldi. Böyle konuştuğuna inanamıyorum bakışının ardından dudaklarını büzdü ve mırıldandı. “Var olan en berbat arkadaşsın, seninle konuşmaktansa gider Luke’la konuşurum. Ayrıca gözleri saaahiden çok güzel Becks, beni suçlayamazsın.” Rebecca’nın tombul yanakları gamzesi yüzünden iyice içe çöktü. Saatler önce masaya bırakılan ve büyük ihtimalle o lezzetini kaybetmiş mısırlardan bir avuç aldı ve tam ağzına atacakken hedefi değiştirdi ve Courtney’in saçlarına taneleri tek tek fırlattı. “Fionn’la gözlerinizin aynı renk olduğunu biliyorsun değil mi?” Court duymazdan gelerek saçına takılan mısırı alıp ağzına attı, yumuşamış ve soğumuş mısırı yutmakta zorlandı fakat bunu Rebecca’ya göstermedi. “Sen delisin.”

“Evet biliyorum –çocuklarımızın da gözleri böyle olur, düşünsene… Ah ayrıca haklısın Becks, ben Fionn’a deli oluyorum.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Rebecca Walsh
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Rebecca Walsh


Mesaj Sayısı : 5
Kayıt tarihi : 10/08/11

ah canım ya. Empty
MesajKonu: Geri: ah canım ya.   ah canım ya. Icon_minitimeSalı Ağus. 16, 2011 7:05 am

“Dalga geçtiğini var sayıyorum.” Ağır hareketlerle yerinden kalktı. Tabağını mısır kâsesinin içine bıraktı ve ikisini de karın hizasında tutarak mutfağa doğru ilerledi. Courtney’in ona ne ideal bir ev arkadaşı olduğuyla ilgili söylediklerine cevap vermedi. Bunun yerine sadece güldü. Burayı kendi evinden daha çok seviyordu. Rahat rahat hareket edebiliyor olmak karşılık verme isteği doğuruyordu. Fırsat tanısa tüm evin her işini hallederdi… Böylece; arkadaşı olduğu için Courtney’e, ona fazlasıyla ilgi alaka gösterdiği için de Bayan Leavitt’e borçlu hissetmezdi. Ne yazık ki kadın buna ‘kızı kullanıyormuş gibi’ hissettiği gerekçesiyle izin vermiyordu. Eğer kendini misafir gibi hissedebiliyor olsaydı büyük ihtimalle o koca kıçını bir yere bırakır ve sabaha kadar kımıldamazdı. Hizmet beklerdi, haliyle… Courtney’i tanıyor olmasına rağmen hem de. Kızın hayatı boyunca Fionn, Luke ve Chad dışında kimseye su bile getirmediği gerçeği vardı. Rebecca Court’a onları neden ayrı tuttuğunu sorduğunda kız omuz silkmiş ve mırıldanmıştı, Bazen o kadar üşengeçler ki ben olmasam ölürler. Ölsünler istemiyorum.

Tabakları çöpe boşalttı ve suya tutarken içeriye seslendi, “Court buraya gel, bari sen kurula. Bardakları da getir.” Ona doğru gelen küçük adımları duyduğunda kafasını geriye doğru çevirdi, Courtney bardakları ona doğru tuttu ve uzun kirpiklerini kırpıştırdı. Sevimli görünüyordu, gerçekten sevimliydi. “Ne dersin? Fionnları çağırsak mı?” Küçük bir kahkaha attı. “Ah hayır, Luke’u görünce karnım acıkıyor.” Arkadaşı cümlesini anlamsız bulduğunu göstermek istercesine kaşlarını kaldırdı, yüzü buruştu. Ardından Rebecca’nın anlamadığı bir şeyler mırıldandı. “Oh oh hayır, öyle değil.” Gülmeye başladı. “Bahsettiğim açlık gerçek açlık, çok cılız ve yemek yemediğini düşünürken aklım yemek yemeğe kayıyor.” Elini sudan çekti ve kızın omzuna bir yumruk attı. “Çok pissin.” Courtney’in kendini savunmaya geçmesini bekledi. Böyle durumlarda ‘ah hayır’lardı. Sonra konu bir şekilde önce Luke ve Chad’in nasıl iyi insanlar olduğuna ardından da Fionn’a karşı olan hisleri ve onların ciciliğine kaydırılırdı. Courtney’in sürekli kendini anlatma ve konuşma ihtiyacı olduğunu düşünürdü böyle zamanlarda Rebecca. Ama içten içe bu kadar uzun uzun aynı şeylerden bahsetmesinin sebebini biliyordu. Kızın daha önce böyle şeyleri konuşabileceği bir kız arkadaşı bile olmamıştı. Court’un ağzından sadece bir “Öyle miyim?” çıkınca daldığını fark etti. Ne konuştuklarını soracak oldu, o sırada kapı çaldı ve Courtney onu orada bırakıp içeri koştu.

Önce, sahiden arkadaşlarını çağırdığını düşündü. Ama bunun için salon fazla sessizdi. Musluğu kapattı ve içeriye geçti. Salonun ortasında elinde iki kutuyla birlikte sırıtarak dikilen Courtney’i bulunca sırıttı. “Pizza söyledim sen gelmeden önce. Geciktirdiler, bedavaya geldi.” Dudakları aralandı. Ellerini çırpı, “Daha önce hiç böyle olmamıştı bana. İlk bedava pizzam…” Courtney onayladığını belirterek kafasını salladı. Az önce üzerinden abur cuburları kaldırdıkları sehpanın üzerine bıraktı kutuları. Koku o kadar güzeldi ki daha yeni bir sandviç bitirmiş olmasına rağmen midesinin alarma geçtiğini hissetti. “Neyli aldın?” Kızın yüzündeki gülümseme genişledi. “Bir tane bol mantarlı vejetaryen, bir tane de bol zeytinli.” Courtney’i koltuğa otururken seyretti. Kızın hareketleri fazla zarifti. “Fionn zeytinli pizza sever, çağırsak mı? Yesin o da?” Gözlerini devirdi ve arkadaşının yanına oturmadan önce homurdandı. “Bazen sadece beni deli etmek amacıyla konuştuğunu düşünüyorum.”

“Haklısın ama sadece bazen, genel olarak içimde yaşattığım Fionn hayranının konuşmasına izin veriyorum, o zamanlar ciddiyim.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
ah canım ya.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Selam, canım nasılsın?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: The New York City :: Queens-
Buraya geçin: