Ad-Soyad: Allegra S. Giordano
Kişisel Özellikler: Çılgınlığı ile İtalyan olduğunu hemen belli eder. Çılgınlığının altında aslında hiç belli etmediği bir duygusal yapısı vardır. Sıcak kanlıdır. İnsanlara yardım etmekten hoşlanır ve insanlara çabuk güvenir.
Aile Bilgileri: İtalyan bir ailenin tek çocuğu olduğu için üstüne biraz fazla titrenilir. Annesi doktor babası ise eczacıdır.
Örnek RPG;
Siyah pelerinli bir adam onun yumuşak elini tutup ‘’ Seninle birlikte çok eğleneceğiz. ‘’diyordu. Adamı tanımadığı için korkuyordu ama nasıl bir tür eğlence olduğunu merak ediyordu doğrusu. İlk gittikleri yer çok ıssızdı. Karanlık ve soğuktu. Kızın ürkek bedeni soğuktan titrerken adam soğuğu hissetmiyormuş gibi kızı seyretmeye devam ediyordu. Kıza ‘’ Eğleniyor musun? ‘’ diye sordu. O kadar soğuktu ki kız cevap vermek için ağzını dahi açamıyordu. Kızın arkasından sanki bir bıçak saplanmış gibi derin bir acı hissetti acıdan kapanmış olan gözünü açtığında ise karanlık bir evde tek başınaydı. Ya da o öyle zannediyordu. Yavaşça doğruldu ve etrafına bakındı, çaresiz gözlerle. San ki bir çıkış yolu bir umut ışığı arıyordu. Dışardan gelen bir araba sesi duydu hemen karşısında duran kapıya doğru koştu. Kapıyı açmak için bir süre uğraştı ancak kapı açılmıyordu. Kendini sakinleştirip çıplak ayaklarıyla soğuk merdivenleri tırmanıp üst kata çıktı. Açık bir pencere buldu ve bir an için atlamayı düşündü. Başka çaresi de yoktu zaten. Mesafe çok gözükmüyordu. Bu yüzden atlamak için ufak bedenini pencereden aşağı sarkıttı, yavaşça. Sonra birden hızla yere düştü ve yerdeki kırılmış cam parçaları kızın çıplak ayaklarını kesti. Canı çok acımasına rağmen bağıramadı. Çünkü ön kapıda onu bekleyen birileri olabilirdi. Yavaşça doğruldu ellerindeki ve ayaklarındaki cam parçalarını temizleyerek karşısında duran pek de tekinli gözükmeyen ormana doğru koştu. O koştukça orman san ki uzuyor ve uzadıkça sonu gelmeyecekmiş gibi kızı içine çekiyordu adeta.
Ormanın ortasına geldiğinde uzaktan gelen gökyüzüne doğru tasasızca süzülen parlak alevleri gördü. Alevlere yaklaşmak ve o alevin sıcaklığına kavuşmak istiyordu ancak neyle karşılaşacağı bilmediği için ne yapacağını bilemiyordu. Yavaş yavaş beyni uyuşuyor ve gözleri kapanıyordu. Kafasını yana çevirdiğinde yerde gördüğü ucu sivri gümüşü andıran keskin bıçak ona ilaç gibi gelmişti. Eğilip bıçağı yerden aldı ve ıslak avuçlarına bastırdı. Ancak bıçağı kontrol etmekte zorlanıyordu çünkü hala üşüyordu. Acıdan uyuşan parmakları onu ateşe doğru çekiyordu. Minik adımlarla ilerledi. Bir yandanda arkasını kolluyor ve elindeki bıçağı sağa sola savuruyordu. Bu arada hala ağrıyan beyni onu rahatsız ediyor ve düşünmesini zorlaştırıyordu. Arkadan bir elin vücudunu sardığını ve boğazına soğuk bir metalin değdiğini hissetti. Bir refleksle elini boğazına götürdü boğazına dayanan o soğuk metalin bıçak olduğunu anladı. Korkudan elindeki bıçağı yere düşürdü ve yavaş yavaş nefesi kesildi. O sırada kulaklarına dolan bir çığlık sesiyle yataktan fırladı. Yatağında debeleniyordu amansızca. Gördüklerinin bir Rüya olduğunu anlaması saniyelerini aldı. Bunun verdiği sevinçle doğrulup yataktan kalktı ancak duyduğu acı onun yere basmasını engelliyordu. Mavi gözleriyle telaşla ayağına baktı ve çizikler halinde olan cam kesiklerini görünce şok oldu. Birden aklına boğazına dayanan keskin bıçak geldi. Neyse ki çabuk uyanmıştı. Eğer uyanmasaydı şu anda hayatta olamayacağını düşündü. O anda yan odadan duyduğu bir sesle irkildi ve bu gördüğünün de bir rüya olduğunu fark etti. Annesi başında durmuş ona artık kalkması gerektiğini söylüyordu. Hemen kendisini yokladı ve vücudunda herhangi bir kesik olmadığını görünce rahatladı. Ama bu gördüklerinin şokunu atlatması biraz zaman alacaktı anlaşılan.