Tek istediğimiz sakin, eğlenceli bir gündü.

Kişiler:
Nicholas Davis xxx |x Delphia De'Lacarté xx | xx Crystal Morrison
xxx xxxx

Zaman: Öğleden sonra 3 civarı.

Haftasonunu evde geçirmek mi? Nicholas saat 1'de uyandığında ve annesinin bir alt kattaki salonda çay partisi hazırlıkları yaptığını gördüğü anda evde kalmaktan vazgeçti. Bayağı akşamdan kalmaydı zaten, başı derinden zonkluyordu ve midesinin iyi bir durumda olduğunu söyleyemezdi. Dün gece... Zorlasada birşey hatırlamıyordu. Nerde olduğundan bile emin değildi. Doğum günü partisi mi? Herhangi bir bar? Muhtemelen bir kasa biradan sonra herhangi bir kızla takılmış, sabaha karşıda taksiyle kendini eve atmıştı. Her Cumartesi, Pazar ve Pazartesi sabahı aynı kafayla uyanıyordu. Hatta bazen hafta içleri. Bazıları bunun kötü olduğunu düşünebilirdi ama Brooklyn'de kuytu köşedeki bir "pizzacıdan" ot almak ve kendini kaybedene kadar içmek çoğu genç New York sakinin yaptığı bir şeydi... Nicholas dün akşamla ilgili tahminlerini sonlandırarak hızlı bir duş ve yanlızca sert bir kahveden oluşan kahvaltısından sonra telefonunu bulmak için odasına çıktı. Bugün muhtemelen çoğu kişi çoktan dışarı çıkmış, güne başlamıştı. Ama mesaj attığında onu yanlız bırakmayacak kişiyi biliyordu. Rehberden Delphia'yı bulup Kissena Park Golf'e davet eden bir mesaj attıktan sonra üzerine beyaz bir Polo tişört ve koyu renk Diesel kotunu giydi. Aynaya bakınca, yapması gereken pekte birşey yoktu. Sakalları hafifçe çıkmıştı ama iyi görünüyordu. Telefonunu aldı ve annesiyle konuşmaya tutulmamak için hızlıca evden çıkıp, bir taksiye atladı.

Queens pekte Nicholas'ın mekanı sayılmazdı ama bugün Cumartesiydi ve Manhattan'da en yakın arkadaşlarından biri olan Delphia'yla ne kadar çok görülürse, aralarında birşey olduğu hakkında o kadar dedikodu yayılıyordu. Bu yüzdende şöförle gelmemişti. Kimin nerede göreceği belli mi olur? Kissena Park Golf'ten içeriye girerken saat üçü biraz geçiyordu. Golf Klübünün kafesinin bulunduğu yere gidip bir kahve daha alırken ve Delphia'yı beklerken, yanında muhtemelen kuzeni Crystal'ıda getireceğini biliyordu.

Sabah sanki sol tarafımdan uyanmış gibiydim. Berbat bir hafta sonu geçirecek gibi bir düşüncem vardı. Kimse buluşmak için aramamıştı. Normalde her hafta sonunu partilerde, barlarda, cafélerde geçirirdim. Kalktığımda saat yarımdı. Ne kadar çok uyumuştum böyle ? Normalde sabah erkenden kalkar kahvaltı yapıp -eğer okul yoksa tabii- kendimi sokaklara atardım. Belki de Delphia ile birlikte bir şeyler yapardık. Bu yüzden ona mesaj attım. Bana arkadaşı Nicholas ile buluşacağını ve beni de çağırdığını söyledi. Bende hemen bu plana dahil oldum tabii. Cumartesi günü evde oturmak istemiyordum. Bu yüzden hemen hazırlanıp Delphia'lara gitmek üzere koşar adımlarla evden çıktım. Annemin ve babamın sorularına katlanamazdım.

Yoldan geçen ilk taksiye binip Delphia'lara gittim. Yol uzun değildi. Ama yürümek söz konusu bile olamazdı. Gittiğimde Delphia kapıda bekliyordu. Herhalde oda evde sıkılmıştı. Taksiden inmeden, oda bindi. Ve taksiciye Kissena Park Golf'e gitmek istediğimizi söyledik.

Kissena Park Golf'e vardığımızda Nicholas orda bekliyordu. Daha önce hiç tanışmamıştık. Cidden yakışıklıydı. Belki de Delphia'nın sevgilisiydi. Gerçi böyle olsa, Delphia bana söylerdi.

"Selam Nicholas"

Dedim, tanışmamız gerekirdi..

Nicholas, gelip geçen tiplerden tanıdık bir kaç güzel kıza göz kırpıp erkeklere başıyla selam veriyorken kahvesini yudumluyor ve gözlerini Golf Klübünün girişinden ayırmıyordu. Buraya gelenler yanlızca Manhattan'daki tanıdık tipler değildi ne yazıkki. Mekan Queens'te olduğundan Nick'in tanımadığı bir çok insan daha vardı. Tam beklemekten sıkılmaya başlamıştıki Delphia'nın tanıdık yüzünü gördü. Görüntüsüne pek çaba harcamadığı belliydi, buna rağmen güzel görünüyordu. En yakın arkadaşının sarılmasına karşılık verirken, arkasındaki sarı saçlar ve bir çift parlak mavi göz dikkatini çekti. Tabii ya, Delphia'yı sürekli beraber gördüğü ve kuzeni olduğunu bildiği Crystal'dı bu.

" Selam Nicholas " Nicholas nazikçe gülümsedi ama o birşey demenden önce Delphia lafa girmişti. " Nick bu Crystal benim kuzenim aynı zamanda en yakın arkadaşım. Crysie bu da Nicholas. Benim can dostum." Crystal'a doğru bir adım atarak elini sıkmak için uzandı. " Onu tanıyor sayılırım, yani en azından kim olduğunu biliyorum. " dedi Nick Delphia'ya gözlerini Crystal'dan ayırmadan. İster istemez kızı süzmüştü. Rahatsız olabileceğini tahmin ediyordu ama Nick bunu pek takıyor sayılmazdı. Bu doğal sarışın, adıyla tamamen uyumluydu. Parlak bir çekiciliği vardı.

“E hadi böyle bekleyecek miyiz burada?” Delphia'nın sesiyle dünyaya döndü ve gülerek kolunu en yakın arkadaşının omzuna attı. " Başlayalım öyleyse Bayan De'Lacarté " Meydan okuyan şakacı bir ses tonuyla söylemişti bunu. Beraber Golf Sahasına yürürlerken şehrin merkezinde olmamanın verdiği rahatlıktan bir hayli memnundu. Yanlarında yürüyen Crystal'e kısa bir bakış attı. " Delphia kadar berbat bir oyuncu değilsindir umarım? " Bunu Delphia'yı kızdırmak için bilerek alaycı bir tonla söylemişti.

Nicholas ile tanışmak için ilk atak Crystal'dan gelmişti tabii. Çok sıcakkanlı biriydi. Yeni insanlarla tanışmayı severdi. Nicholas gerçekten yakışıklıydı ve golf kıyafetiyle müthiş gözüküyordu. Delphia, Nicholas'ın cevap vermesini beklemeden lafa atıldı.
"Nick bu Crystal benim kuzenim aynı zamanda en yakın arkadaşım. Crysie bu da Nicholas. Benim can dostum."
Nicholas, Crystal'a yaklaşıp elini sıkmıştı. Bu onu biraz heyecanlandırmıştı. Crystal, Nicholas'ın çok kibar, centilmen biri olduğunu düşünmüştü ilk görüşünde. Nicholas
" Onu tanıyor sayılırım, yani en azından kim olduğunu biliyorum. "
Dedi, gözlerini Crystal'dan ayırmadan. Belki Crystal'ın rahatsız olabileceğini düşünebilirdi. Ama Crystal bundan memnun kalmıştı bile denebilirdi. Crystal'da gözlerini ondan alamıyordu. Masmavi gözleri, rüzgarda uçuşan saçları..
“E hadi böyle bekleyecek miyiz burada?” Delphia, ikisinin bakıştıklarını fark etmiş olmalı ki, duruma müdahale etti. Nicholas, " Başlayalım öyleyse Bayan De'Lacarté " dedi alaylı bir ses tonuyla.


Crystal, onlardan biraz uzak kalmış olsada mutluydu. Nicholas bunu fark etmiş olmalı ki
" Delphia kadar berbat bir oyuncu değilsindir umarım? "
Dedi yine alaycı bir ses tonuyla. Halbuki Delphia güzel golf oynardı. Crystal'da öyle. Küçüklüklerinden beri birlikte golf oynamaya giderlerdi. Hatta ikiside bu konuda ustalaşmıştı diyebiliriz. Delphia'da pek bozulmamıştı zaten.
"Bilemiyorum artık. Oyuna başlayınca anlarız kim iyi, kim kötü."
Crystal bu sözleri Nicholas'a göz kırparak söylemişti. Birlikte Golf sahasına doğru yürüdüler. Crystal
"İlk sen başla istersen Nicholas" dedi.
Nicholas'da tamam der gibi bir bakış attıktan sonra, oyuna başladılar. Nicholas gerçekten iyi bir oyuncuydu. Daha ilk denemesinde top girmişti deliğe. Daha sonra sıra Delphia'ya gelmişti..

" Delphia kadar berbat bir oyuncu değilsindir umarım?” Her ne kadar doğruyu söylese de Nick Delphia Nicholas’a bir dirsek attı. Bu cevap yeterliydi onun için. Delphia voleybol oynamayı çok severdi, basketbolu da hatta diğer sporları da ama şu golf e hiç alışamamıştı doğrusu. İlk kez golf oynadığı zamanı hatırlayınca suratında bir gülümseme oluştu. Nicholas ile 9-10 yaşlarında falandılar. Daha golf sopasını bile tutmayı becerememişti ki Delphia, topu da düzgün atamamıştı. Ama tabi Nicholas bu konuda çok yetenekliydi. Daha ilk denemesinde topu deliğe sokmayı başarmıştı. Zaten o günden sonra da bir daha golf takımlarını hiç ellememişti Delphia.

Nicholas ile çok yakındı Delphie. Sürekli beraber gezerler, birbirlerinden hiçbirşeyi saklamazlardı. Çok yakınlardı. Aralarından su sızmazdı. Öyle ki onları uzaktan görenler sevgili zannedebilirlerdi. Ki annesi tarafından bu konu çoğu kez gündeme getirilmiş ve bir kişiye bağlanma konusunda defalarca öğütler verilmişti.

O bunları düşünürken çoktan başlamışlardı golfe. İlk atışı Nicholas yapmış ve sıra Delphie’ye gelmişti. Delphia derin bir nefes aldı, sopayı eliyle sıkıca kavradı. Nicholas’a bakarak “Aslında buraya sırf beni sinir etmek için geldiğimizi biliyorum Bay Davis. Ayrıca da kabul ediyorum, bu oyunda başarılı değilim.” Ve sopasıyla topa vurdu. Top yerinden bile oynamamıştı. Crystal ve Nicholas gülmemek için kendilerini zor tutuyorlardı. Delphia hırsla ayağını yere vurdu. “Lanet olsun!” Sıra Cystal’deydi.

rf beni sinir etmek için geldiğimizi biliyorum Bay Davis. Ayrıca da
kabul ediyorum, bu oyunda başarılı değilim.” Ve sopasıyla topa vurdu. Top
yerinden bile oynamamıştı. Crystal ve Nicholas gülmemek için kendilerini zor
tutuyorlardı. Delphia hırsla ayağını yere vurdu. “Lanet olsun!” Sıra Cystal’deydi.

" Bilemiyorum artık. Oyuna başlayınca anlarız kim iyi, kim kötü. "

Crystal oldukça kendinden emin görünüyordu. Kim bilir, belki de Delphia kadar kötü bir oyuncu değildi. Nicholas sırıtarak sopasını kaptı ve yüzlerce kez oynamanın verdiği alışkanlıkla topa vurdu. Hareketi gözleriyle takip etti ve tabii ki; top delikteydi. Kendini beğenmiş bir ifadeyle arkasını dönüp Delphia'ya göz kırptı. Bakışlarında "daha iyisini yapamazsın." diyen bir ifade vardı. Tabii tek amaç Delphia'yı sinirlendirmekti. Geri çekildi ve arkadaşının kendinden emin görünerek sopayı sıkıca kavramasını izledi. Sanki topa değilde çantasını çalmaya çalışan bir kapkaççıya vuracaktı.

“Aslında buraya sırf beni sinir etmek için geldiğimizi biliyorum Bay Davis. Ayrıca da kabul ediyorum, bu oyunda başarılı değilim. ”

Ve topa vurdu. Doğrusu, topa vurmadı. Denemişti ama becerememişti. Nicholas kahkahasını bastırmaya çalışıp burnundan garip hırıltılar çıkarırken Delphia ciddi bir sinirle tepiniyordu. Nick dayanamadı ve kahkaha atarken karnını tuttu.

" Bu başarılı olmamak değil, daha kötü. " dedi sırıtarak. Delphia hala yerinde sinirle tepiniyor ve sessiz küfürler yağdırıyordu. Nick elini kızın omzuna koyup onu kendine çevirdi. " Sakin ol ufaklık " dedi kendisinden bir kafa boyu kadar kısa kıza tepeden bakarak. " Eğer istersen sana öğretebilirim, tabii bu yetenek işi. " göz kırpıp Sopasını rahatça kavramış olan Crystal'a döndü. Delphia'ya kıyasla bir atış yapabilecekmiş gibi görünüyordu.

Spoiler:

Delphia bu sefer cidden batırmıştı. Topa vuramamıştı bile. Nicholas ve Crystal kendilerini tutamayıp gülmeye başladılar. Crystal kuzeninin bu kadar kötü oynadığını unutmuştu. Uzun zamandır birlikte golf oynamıyorlardı. Hatta Crystal'da uzun zamandır golf oynamıyordu. Bir an düşünüdü Acaba çok mu kendimden emin konuştum diye. Belki de iyi atış yapamayacaktı, rezil olabilirdi.

Delphia ve Nicholas konuşurken Crystal'da atışı için kendini hazırlıyordu. Atış yapmak için yerine geçti, derin bir nefes aldı, gözlerini kapayarak sopaya vurdu. Gözlerini açıp topun deliğe girdiğini görünce çok sevindi.

"Eee, nasıl oynuyormuşum?"

Dedi, Nicholas'a bakarak. Yıllar sonra ilk defa golf oynamıştı ve başarılı olmuştu. Bu yüzden çok sevinmişti. Bundan sonra daha sık oynayacaktı. Belki Nicholas ile oynarlardı. Onunla bir daha görüşmeyi çok isterdi. Bugün gerçekten güzel bir gün olmuştu. Sabah sıkılacağını düşünmüştü, ama çok eğlenmişti..