Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
Bonnie's Party Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
Bonnie's Party Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
Bonnie's Party Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
Bonnie's Party Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
Bonnie's Party Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 Bonnie's Party

Aşağa gitmek 
5 posters
YazarMesaj
Aurélia B. Morrison
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Aurélia B. Morrison


Mesaj Sayısı : 303
Kayıt tarihi : 25/01/11
Gerçek Yaşı : 26
Nerden : NewY.

Bonnie's Party Empty
MesajKonu: Bonnie's Party   Bonnie's Party Icon_minitimePaz Ocak 30, 2011 10:48 am

Saatin geçişi her zamankinden hızlıydı sanki.Saatin tik tak olarak çıkardığı sesler kulağımda çınlamalara sebep oluyordu.Hiç sevmediğim bu olay, birkaç haftadır fazla tekrarlanmaya başlamıştı.Bunun farkındaydım. Akşama okuldan şöhret seviyesi tavan yapmış Bonnie ‘ nin doğum günü partisi olacaktı. Bonnie ‘ yi tanıdım tanıyalı ona bir türlü ısınamazdım. Ama neler olduğunu bilmiyorum şu bir senedir içim ona karşı dostluk duygusunda yükseklere tırmanmıştı. Bunu o doğum günü partisinde yalnız bırakmayacaktım elbette. Dün, telefonuma bir mesaj geldi.Gelen mesaj Bonnie’den di.Mesajında doğum günü partisini,olacağı yeri ve maskeli balo olacağını söyleyen Bonnie mesajına mutlulukla son vermiş.Mesajı okuduğum an içimde oluşan sebepsiz kıpırtı çabucak hazırlanma çabama sebep olmuştu. Aslına bakılırsa bu çelişki ve hazırlanma çabası giyilecek kıyafet içindi. Akşama ne kıyafet giyeceğimi bir türlü bilmiyordum.Yüzlerce kıyafetin içinden sadece bir tanesini seçmek benim için çok zor olacaktı.Sabah kahvaltı için çağırdığım küçüklük arkadaşım Renesmee ile ne giyeceğime karar vermiştim.O sağ olsun.Gerçekten.O olmasaydı ne giyeceğime karar veremeyecek , psikolojik bir vaka bile geçirebilirdim. Akşama diz üstü,pembe ve kahverenginin karıştığı kabarık bir elbise giyecektim.Elbisem straplez bir elbiseyi ve üzerime tam olarak yapışıyordu. Doğruyu söylemek gerekirse kıyafetimi halam Vanessa tasarlamıştı.Hatta bu yüzlerce kıyafetin hepsi halamın eseriydi.Halamın eserlerinin arasından bunu çok da beğenmiştim.Ayağıma ise elbisemle aynı renkte olan yüksek topuklu ayakkabı giyecektim. Saçlarım ise bukle bukle olacaktı. Elbisemi ksahverengi ve pembe tonlarında tercih etmemin sebebi ; gözlerimin mavi renkte olmasıydı.Gözlerim,elbisem ve her şeyim.Tam bir uyumluluk içinde olacaklardı.Tam bir denizkızı gibi...

Odamdaki büyük aynanın karşısına geçerek yüzüme baktım öncelikle.Hafif ya da ağır bir makyaj yapma gereği içerisindeydim. Hangisini yapmalıydım ? Kafam halen bu soruyla karışıktı.Aynanın karşısından çıkarak duvarda asılı olan saate baktım. Bonnie’nin doğum gününe yaklaşıyordu zaman. Hızlıca soyundum ve üzerime yatağımın üzerinde hazırlanmış bir şekilde duran elbisemi giydim. Ama bir sorun vardı. Arkamı bağlayabilmem için yardıma ihtiyacım vardı. Elbisemin arkası çapraz bir bağlanmayla olduğu için bunu yapmam zor olacaktı.Sesimi yükselterek olduğum yerde hizmetçi Angel ‘i çağırdım.

“Angel.Buraya gelir misin?”

Kapıdan yükselen tıklama sesi içeriye gir dememe sebep olmuştu.Siyah bukle saçlarıyla içeriye giren Angel bana ne emrettiğimi sordu.Ondan sırtımı bağlamasını rica ettim ve bağlattırdıktan sonra çıkmasını söyledim.Odada bir tek ben kaldıktan sonra aynaya doğru yaklaştım ve sade bir makyaj yapmaya başladım.Gözlerimin üstlerini hafif mavi farla doldurdum.Koyu mavi rimel sürdüm ve dudaklarıma ise parlatıcı.Şu an o kadar farklı görünüyordum ki. Hızlıca yatağımın kenarında duran ve Paris’ten getirttirdiğim ayakkabımı ayağıma giydim.Bu ayakkabıları ilk giyişimdi.Evet.Ayağımda ilk olarak bir rahatsızlık söz konusu etmiş olsalar da, gece boyunca kendine gelirlerdi diye umuyorum.Hızlıca aynanın karşısına geçerek kuaföre yaptırdığım saçlarımı düzelttim ve kendine gelmelerini sağladım.Elime mavi balo maskesini aldım ve hızlıca odamdan çıktım.Evimizin koridorlarında hızlıca ilerlemeye başladım ve dışarıya çıkmak için annemlere veda ettim. Onlara gece geç saate kadar duracağımı ve beni merak etmemelerini söyledikten sonra evden çıktım ve arabaya binerek şoförümle Kiss & Fly Club ‘a gittim.

PARTİDE

Ortam kalabalık ve loştu.Her zamanki gibi.Ama daha bir farklıydı bugün.Sonuçta doğum günü partisi yapılıyordu değil mi? Etrafta duran birçok barmen çocuğun gözü içeriye giren kızlarda idi.Bende içeriye girdiğimde barmen çocuklarının gözlerinin üzerimde olduğunu fark ettim.Yalan değil.Hızlıca elbisemi yere sürtmemesi ve rahat yürüyebilmem için kaldırdım.İlerledim.Kenara bir yere ilerledim.Gelenleri görebildiğim bir yere.Yanıma gelen bir barmen çocuk gözlerimin bir yerlere dalmasından kurtarmıştı beni.

“Kokteyl almaz mıydınız efendim?”

Kafamı çevirdiğimde karşımda geçen gün gördüğüm çocuk duruyordu.Evet.Crystal ile Starbucks’ da iken olan garson çocuk.Bu gece daha da bir yakışıklı olmuş ve öylece orada duruyordu.Çocuğun beni tanımasını maalesef bekleyemezdim.Çünkü suratımda gözlerimi kaplayan bir maske duruyordu.Çocuğa gülümseyerek bir kokteyl aldım ve çocuğun gidişini arkasından bakarak izledim.Şimdi bir yandan kokteylimi yudumluyor,bir taraftan Crystal ‘ların gelmesini bekliyordum…


En son Aurélia Blake Morrison tarafından Ptsi Ocak 31, 2011 11:50 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Delphia P. De'Lacarté
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Delphia P. De'Lacarté


Mesaj Sayısı : 109
Kayıt tarihi : 23/01/11

Bonnie's Party Empty
MesajKonu: Geri: Bonnie's Party   Bonnie's Party Icon_minitimePaz Ocak 30, 2011 2:15 pm

Evde büyük bir telaş vardı. Herkes bir yerlere koşuşturup duruyordu. 16-17 yaşlarındaki bir genç kız olan Delphia da bu telaşlı duruma ayak uydurmuştu. Toz pembe dantelden ve straplez bir elbiseydi giydiği. Eteği kıvrımlıydı vdizinden bir karış yukarıdaydı. Güzel görünüyordu Delphia. Saçlarına sadece fön çektirmişti ve üzerine de meleklerin o harelerinden oturtmuştu. Oldukça güzel görünüyordu. Makyajını yaptıktan sonra maskesini suratına götürdü. Belirtisiz bir ifade vardı şimdi aynadaki yansımasında. Pembe inci küpelerini ve kolyesini taktı.Bütün aksesuarları annesi seçmişti, kıyafetiyle uyumlu olmalıydı öyle değil mi?

Kıyafetini de annesi tasarlamıştı, diğer birçok kişinin olduğu gibi. Ayakkabılarını da ayağına geçirdikten sonra aşağı indi. Evde bir koşuşturmaca olsa da annesinden çıt yoktu. Hazır da değildi henüz. Yoksa gelmeyecek miydi partiye? Ama gelecekti, öyle konuşmuşlardı daha iki saat önce. Annesine seslendi. “Anne ben çıkıyorum. Taksi çağırdın değil mi?” Vanessa odasından seslenmişti Delphia’ya “Canım sana bizim moda evinin arabasını hazırlattım. Onunla gideceksin oraya.” Delphia annesinin bu cömertliğini sevmişti doğrusu. O araba çok geniş ve çok rahattı.

Delphia evden dışarı adımını atar atmaz moda evinin arabası önünde duruvermişti. Delphia ifadesiz bir şekilde arabaya bindi. Crysie ve Aurélia nasıl olmuşlardı acaba diye düşündü Delphia yolda giderken. Onlardan çok daha güzel olmalıydı. O varken diğerlerinin güzelliği gölgede kalmalıydı. Hoş zaten parti maskeli olacağı için aslında bir sorun yoktu, sadece birlikte hazırlandıkları için Delphia onları tanıyacaktı ama diğerleri kim bilir, kimin ne olacağını nereden bileceklerdi ki.. Trafikte oyalanırlarken makyajını bir kez daha tazelemişti Delphia. Bir süre sonra Kiss&Fly’a vardı araba. Direk arabadan inen Delphia derin bir nefes alarak içeri girdi. İçerisi kalabalıklaşmaya başlamıştı bile. Gözlerini kısarak diğerlerini aradı. Bir süre sonra kuzenine benzeyen birini kestirdi gözüne, bu Aurélia olmalıydı. Yanına gitti direk ve ona sarıldı. “Selam canım! Çok güzel görünüyorsun. Crysie ve Nick nerede? Göremedim onları..” diye lafa girdi hemen.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
D. Raphaël D'angelo
İş Adamı
 İş Adamı



Mesaj Sayısı : 9
Kayıt tarihi : 23/01/11

Bonnie's Party Empty
MesajKonu: Geri: Bonnie's Party   Bonnie's Party Icon_minitimePaz Ocak 30, 2011 3:42 pm

Sükunetle kravatını düzeltti aynanın karşısında. Siyah takım elbise içindeki görüntüsü buram buram kendine güven kokuyordu. Aslında çok gereksiz, hatta salakça bulduğu bir parti için hazırlanıyordu. 'On sekiz yaş' Nereden bakarsa baksın, on beş yaşından daha etkileyici değildi onun için. Hayat yirmisinden sonra başlıyordu, ki bunu yaşayarak öğrenmişti zaten. Hele okul denilen o sıkıcı dünyayla ilişiğin kesildiği zaman her şey daha bir güzel oluyordu. Bir de size bir şirket ve bolca para bırakan bir babanız varsa değmeyin keyfinize. Aynı Dante gibi... Hoş, Manhattan'da geçirdiği altı kocaman yıl burada on sekiz yaşındaki kızların da oldukça tehlikeli olduğunu öğretmişti ona. Bu gece de partiye gitmesinin sebebi o on sekizlik kızlardan birisiydi işte. Linette: Çok güzel, çok şehvetli ama çok aptal ya da Dante'ye olan zaafı yüzünden aptallaşmış bir genç kız. Dante'ye gelince, çocukluğunda oyuncaklarından sıkıldığı gibi sıkılmıştı ondan. Her bir santimini öğrendiğiniz, her gece yatağınıza giren bir kadının her gün oynanan bir oyuncaktan farkı nedir? Belki incinecek duygularının olması, fakat bu çok da önemli değildi onun için. Zira duygularını öldüreli çok uzun zaman olmuştu. Bir ergenin duygusal buhranlarını da önemsemesi için nedeni yoktu. Fakat bu gece şeytan dürtmüştü onu, maskeli bir balo kimliğini gizlemek için ideal bir fırsattı. Ortalığı kolaçan etmek iyi gelecekti ona.

Görüntüsüne gülümseyip metalik gri maskesini yerleştirdi yüzüne. Siyah saçları yana ayrılmıştı, böylesine cici bir saç modelinin kattığı hava farklıydı ona. Grinin altında pırıl pırıl parlayan koyu mavi gözleri görüntüsünün en dikkat çeken yanıydı belki de. Yakalarını kaldırıp arabasının anahtarını aldı askıdan ve asansöre yürüdü emin adımlarla.

Kırk beş dakika sonra yeni barın önüne geldiklerinde -Linette hazırlanıp da gelememişti bir türlü- rahat bir nefes aldı. Yol boyu tartışmışlardı çünkü. Linette fazla üzerine gelindiğini düşünüyordu; Dante de haddinden fazla bekletildiğini. Arabadan inip kapıyı çarparak kapattı ve görevliye anahtarı olması gerekenden daha sert uzattı. Linette onu beklemeden yürümeye başlamıştı bile. Uzun adımlarla çabucak yetişti ona "Ben senin şoförün değilim, kendini getirtip arkanı dönüp gidemezsin güzelim." Sesi son derece yumuşak olmasına rağmen, tehtidkar birşeyler vardı tonunda. "Sırf seni biraz beklettim diye demediğini bırakmadın! Şimdi de tehtidmi ediyorsun?" Umursamazca büküldü dudakları "Ne oldu hayatım? Şu aptal sitede yer almak mı istiyorsun? Bir sokakta bu kadar bağırmak, çok da akıl karı değil bence. O salona beraber gireceğiz, sonra ben seni içkinle baş başa bırakacağım. Bu gece son derece sinir bozucusun." Kız birşeyler söyleyecek gibi oldu ama Dante gülümseyerek dudaklarına koydu işaret parmağını ve susturdu onu.

Davetiyelerini uzatıp içeriye girdikleri anda yüksek müzik kulaklarını doldurdu. Linette mutsuz görünüyordu, Dante ise en ufak bir vicdan azabı hissetmeden onunla beraber yuvarlak bir masanın kenarına yürüdü. Partilerin en sıkıcı zamanıydı bu. Giriş anı, tanıdık birilerini bulana kadar geçen zamanın bunaltıcı tarafı. Serseri mayın gibi ortada dolaşmak yapılabilecek en ezik hareketti dünyayı yöneten ailelerin çocukları arasında. Bir köşeye çekilip eğleniyormuş görünmek veya gerçekten eğlenebilmek gerekirdi. En ufak yanlış hareket sizi sosyetenin dışına itiverirdi; yaşamınız ne kadar elit olursa olsun bir kez zirveden düşerseniz bir daha kalkamazdınız.

Mavi gözlerini kalabalığın üzerinde gezdiriyor, kıkırdayan kız gruplarının üzerinde biraz fazlaca dolaşıp bir başkasına kayıyordu. Araf böyle bir yer miydi acaba? Her yerde bolca melek, bolca şeytan ama hiç biri diğerine baskın değil. İşin komik tarafı burada melekler şeytan daha şeytan görünüyordu. Birkaç tanesinin toplandığı grupta uçuk pembe "cici" elbisesiyle tanıdık bir genç kız çarptı gözüne. Gülümserken bile utangaç görünüyordu ki bu ifadeyi yalnızca tek bir kadında görmüştü bu skandallar kentinde. Linette'e döndü "İyi eğlenceler hayatım, bütün kurtlarını dök olur mu?" çarpık bir gülümsemeyle onu masada bırakıp pembe elbiseli kıza yürüdü. İnsanlara çarparak, bol bol yön değiştirerek arkasından yaklaştı genç kıza ve kulağına eğildi: "Bir melek için fazla edepsiz değil misin Delphia?" fısıltısında alaycı, diğer taraftan da davetkar bir tonlama vardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aurélia B. Morrison
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Aurélia B. Morrison


Mesaj Sayısı : 303
Kayıt tarihi : 25/01/11
Gerçek Yaşı : 26
Nerden : NewY.

Bonnie's Party Empty
MesajKonu: Geri: Bonnie's Party   Bonnie's Party Icon_minitimePtsi Ocak 31, 2011 3:40 am

Partide çalan şarkılar yerimde dans etmeme sebep oluyordu.Elimdeki kokteyl bardağıyla etrafı gözlüyordum.Gelen-gidenin kıyafetine,süsüne, takısına,püsüne bakıyordum.Bunu neden yaptığımı bilmiyordum ama bakmak hoşuma gidiyordu.Zaman geçtikçe içerisi basık bir havaya dönüşüyordu.Ee tabi.Bu da parti havası katıyordu ortama.Müzikler daha da canlanıyor,insanın bedenine alkol alma isteği daha da bir artıyordu.Birden yanıma doğru gelen kız gözüme çarpmıştı.Partiyi Delphia,Nicholas ve Crystal ile birlikte geçirecektik.Onlardan başka onlara benzeyen birilerinin yanıma geleceğini açıkçası ummuyordum.Kıyafetinden de anladığım kadarıyla gelen Delphia idi.Çünkü Delphia,her zaman ve her yere sade bir kıyafetle gelmeyi kendisine prensip olarak kabul etmişti.Üzerinde olan dantellerle süslü toz pembe elbisesi üzerine oturmuş ve ona çok yakışmıştı.Birkaç saniye sonra yanımda biten Delphia gülümseyerek iltifat etti bana.

“Selam canım! Çok güzel görünüyorsun. Crysie ve Nick nerede? Göremedim onları..”

Aslında evet.Crystal ve Nick’in çoktan gelmiş olmaları gerekiyordu.Onları merakım geçtikçe artıyordu.Ama bir saniye.Belki de trafiğe falan takılmışlardı.Ya da Crystal ve Nick şu anda beraberlerdi ve çok romantik dakikalar geçiriyorlardı.Ama partinin başlayacağı vakitte çoktan yaklaşıyordu.Onların bu partiyi kaçırmalarını asla ama asla istemezdim,istemiyordum da zaten.Hızlıca kokteyli ağzıma doğru götürdüm ve bir yudumda içtim.Açıkçası içkiyi oldukça fazla seviyordum.Hele ki şu uyuşturucu lanetini kullanmayı bıraktıktan sonra içkiye daha da bir bağlanmıştım.Sarhoş olmayı seviyordum çünkü.Melekler gibi,kuşlar gibi uçuşmayı falan.Yani bedenimi uçuşturmayı.Zamanın geçişiyle beraber yanımıza damlayan bir adam dikkatimi çekmişti açıkçası.Direk Delphia’nın kulağına eğilerek ona bir şeyler mırıldanmıştı.Gerçi mırıldandı da denilemez.Ortamda olan müzik yüzünden sesinin duyulabilmesi için Delphia’nın kulağına bağırmıştı.Ne dediğini duyamamış,anlayamamıştım.

Birden kafamı Delphia’ya çevirdim ve suratındaki ifadeyi anlamaya çalıştım.Hafiften de kızarmış ve laf atmak için can atan Delphia’yı yanı başımda görünce derin bir nefes aldım.Önümden geçen barmen çocuğu durdurdum ve elimdeki boş kokteyl bardağını gümüş tepsiye koyarak, yeni ve dolu bir kokteyl bardağı aldım elime.Hızlıca ve utanmış bir biçimde izin isteyerek yanımızdan ayrılmaya çalışan Delphia, içki alacağını söyleyerek yanımızdan uzaklaşmaya koyuldu birden.Hızlıca söyledim.

"Tabi.Çabuk gel ama."

Gülümseyerek yanımızdan uzaklaştıktan sonra adamın da Delphia'nın arkasından gittiğini gördüm.Sanki Delphia'yı takip etmeye başlayan bir platonik gibiydi.Yani ilk olarak aklıma gelen şey o idi.Hızlıca Delphia'nın arkasından giden adama doğru gözlerime baktım ve onların arkasından bakmaya koyuldum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Delphia P. De'Lacarté
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Delphia P. De'Lacarté


Mesaj Sayısı : 109
Kayıt tarihi : 23/01/11

Bonnie's Party Empty
MesajKonu: Geri: Bonnie's Party   Bonnie's Party Icon_minitimePtsi Ocak 31, 2011 12:23 pm

Aurélia ve Delphia’nın çevresi gitgide kalabalıklaşmaya başlamıştı. Okuldan birkaç kız geldi yanlarına ve kıyafetleriyle ilgili sorular soruyordu.Ne Aurélia ne de Delphia’nın bunları taktığı yoktu zaten. Soru soranların alt sınıf olmasından kaynaklanıyordu bu. Delphia kendini müziğin ritmine kaptırmıştı kendisini. Partileri seviyordu doğrusu. Hele ki sınırsız içki ve müzik varsa şahane oluyordu. Ama tabi şöyle bir durum vardı, Delphia’yı Nick ve Crysie’nin olmayışı tedirgin etmişti. Halbuki Crystal’in geleceğinden adı gibi emindi. Böyle şeyleri kaçırmak istemezdi doğrusu. Temposunu arttıran müziğe ve etraftaki onca gizemli insana rağmen sıkılmaya başlamıştı Delphia. Kalabalık onu boğuyordu. Etraftaki gizemli görünmeye çalışan birkaç tane davetkar bakış görse de bu davetkar bakışlardan gözlerini başka yöne çevirmişti.

Kadehindeki son yudumu içerken arkasındaki sesle irkildi;
: "Bir melek için fazla edepsiz değil misin Delphia?". Bu ses tonu hiç de yabancı gelmemişti Delphia’ya. Üstelik davetkar bir tarafı da vardı bu sesin. Tabi ya! Bu, Dante Raphaël D'angelo’den bir başkası olamazdı. Delphia hiç istifini bozmadan olduğu yerde duruyordu. Bay D’angelo’nun bu davetkar sözüne bir karşılık vermesi gerekiyordu, öyle değil mi? Aurélia’ya döndü ve elindeki kadehi göstererek “İçkim bitti, gidip bir tane daha alsam iyi olacak.” Dedi gülümseyerek. Oradan uzaklaşırken kuzeninin söylediğini duymamıştı bile. Aklında 'Acaba arkamdan geliyor mu?' sorusu vardı. Aslında emindi arkasından geleceğine. Arkasına baktı, sanki birilerini arıyormuş gibi. Aurélia’lar gözden kaybolmuştu. Bu iyiydi. Şimdi dışarıya çıkabilirdi işte. Kendinden emin adımlarını hızlandırmıştı. Aslında bir lavaboya uğramayı düşündü bir an ama vazgeçti salondan çıktığında.

Dışarıya adımını attığı anda rüzgar tatlı tatlı yüzünü okşamıştı. Arkasından gelen ayak sesleri yanılmadığını kanıtladı Delphia’ya. Delphia birden arkasını döndü ve kendisini takip eden kişiye “Bayım, siz beni mi takip ediyorsunuz?”
dedi sanki hiç deminki sorusunu duymamış gibi yaparak.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nicholas Davis
Sir Stafford | IV. Sınıf
 Sir Stafford | IV. Sınıf
Nicholas Davis


Mesaj Sayısı : 136
Kayıt tarihi : 26/01/11
Gerçek Yaşı : 29

Bonnie's Party Empty
MesajKonu: Geri: Bonnie's Party   Bonnie's Party Icon_minitimeSalı Şub. 01, 2011 5:00 am

Ah, kahretsin.
Nicholas elini alnına bastırarak yatakta doğrulmaya çalışırken gözleri kapalıydı. Açabilecek gibide hissetmiyordu, kapalı perdelere rağmen oda ona fazla aydınlık geliyordu. Başı çatlayacak gibiydi... Dün geceyi hatırlamıyordu, eh her zamanki gibi. Ama bugüne bir işi olduğundan emindi. Bir plan.
Crystal?
diye düşündü emin olamayarak. Doğrulup yatağın başlığına yaslandı ve zorla gözlerini açarken alnını ovuşturmaya başladı. Evet, sanki onunla biryere gideceklerdi. Nick, ona bir mesaj yollamıştı. Neydi? Tabii ya. Kiss&Fly; Bonnie; doğumgünü partisi. Panikleyerek yataktan fırladı ve başı dönüp dengesini kaybederken telefonunu bulmak için umutsuzca etrafına bakındı. Yatakta, çarşafların arasına karışmış telefonun parlayan kenarını görünce atılıp saate baktı.
19.03, yok artık!
Eve sabah yedi yada sekiz gibi geldiğini hayal meyal hatırlıyordu. Hala kafası iyiydi ve kendisini taksiye bile atamamış, zar zor şöförünü aramıştı. Yaklaşık oniki saattir uyuyordu ama hala b.k gibi hissediyordu. Telefonu bir yana fırlatıp duşa dalmadan önce hizmetçileri Nadia'ya odayı toplayıp kahve ve sigara getirmesini istedi. Crystal'le daha önce dışarıda buluşmamışlardı, yani Delphia'yı golfe çağırdığı gün dışında. Oda bir randevu sayılmazdı zaten. Geceleri partilemekle o kadar meşguldü ki kızı hangi gün dışarıya çağırmak istese akşam beşten yada altıdan sonra uyanıyordu ve planları mahvoluyordu. Bu hafta okulu sürekli ektiğini söylemeye gerek var mı?
Duştan çıkınca doğruca giysi dolabına yöneldi ve siyah giysisini hızlıca üzerine geçirdi. Maske mi? Mecburiyetten almış ve cebine atmıştı. Melek kostümü giyecek hali yoktu zaten. Perdeleri açılmış duvarları boydan boya kaplayan camların önündeki masaya yöneldi ve ılıklaşan kahveyi bir kerede içti. Sigarasını ve zipposunuda cebine attı. Saate bir kez daha göz attı; 19.52. Planladığı gibi Crystal'i almaya gidemeyecekti demek. Ne yazık.
Kiss&Fly
Klübün dışarısı, içeriden daha kalabalık görünüyordu. Partiye davet edilmeyipte içeri girmeye çabalayan uzun bir kuyruk vardı. Nick homurdanarak insanları ittire ittire ilerledi ve güvenliğin yanından sorunsuzca geçti. İçerisi mi? Gerçekten harikaydı. Parti için süslenmişti, profosyönel ışık ve ses düzeni burada üç kişi olsa bile devasa bir parti varmış gibi gösterebilirdi. Heryerde garson smokininden çok partiye uygun giyenmiş tipler rengarenk kokteyller taşıyordu. Kızlar, onları söylemeye gerek bile yoktu ama hepsi kostümleri içinde inanılmaz görünüyordu. İçeride içmenin yasak olup olmamasını umursamayarak bir sigara yaktı. Zaten o kadar kalabalıktı ki kimsenin umursayacağını düşünmüyordu. İlerlerken yanından geçen garsonun tepsisinden bir şampanya kaptı. Kesinlikle nefis ve pahalıydı. Bonnie, New York'ta yaşayan her gencin, daha doğrusu toplumda bir statüsü olan her gencin, yapacağı gibi ailesinin servetinden olabildiğince harcamaktan çekinmemişti. Gözleri tanıdık birilerini ararken, Crystal'e benzeyen kız durmasına sebep oldu.
" Hey, Blake "
diye bağırdı sesini gürültülü müzik üzerinden duyabilmek için. Aurelia ismini kullandığını bildiği kızı ilk olarak ikinci ismiyle tanıdığı için bir türlü alışamamıştı. Crystal'in ikizi, gerçekten harika görünüyordu. Elinde olmadan kızı baştan aşağıya bir süzdükten sonra gülümsedi. Delphia ortalıkta yok gibiydi. Nick, bitmek üzere olan sigarayı hemen söndürdü ve şampanyayı bir dikişte bitirdi. Bir dakika önce ayılmaya çalışmıyor muydu? Umursamayarak Blake'e doğru eğildi, aksi halde sesini duyuramayacaktı.
" Crystal'in nerede olduğu hakkında bir fikrin var mı? "
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aurélia B. Morrison
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Aurélia B. Morrison


Mesaj Sayısı : 303
Kayıt tarihi : 25/01/11
Gerçek Yaşı : 26
Nerden : NewY.

Bonnie's Party Empty
MesajKonu: Geri: Bonnie's Party   Bonnie's Party Icon_minitimeSalı Şub. 01, 2011 5:43 am

Sesin yüksekliği ve yükselişi yerimde dans ritmi tutmama
sebep oluyordu.Bedenime aldığım alkol, daha da fazla alkol içmeme sebep
oluyordu. Bardaktan akan her son damlada bir bardak daha alkole sebep oluyordu
bedenimde. İçkinin sınırsızlığını ve dansın coşkuluğunu etrafta incelerken
aklıma on beş dakika önce yanımdan ayrılan Delphia gelmişti. Arkasından giden
adam ona bir zarar mı vermişti ? Çünkü halen geriye dönmemişti Delphia. Bu kötü
ve korkunç düşünceden kendimi arındırmaya çalışırken yanıma gümüş maskesiyle
birisinin yaklaştığını gördüm.
" Hey Blake. "
Bağırarak yanıma geldikten sonra gülümsemişti.Gözlerinden ve
sesinden anladığım kadarıyla bu Nicholas idi. Aramızda kalmalıydı ki ikizim
Crystal , Nicholas’ tan hoşlanıyordu. Bunu biliyordum. Hatta hoşlanmak yanında
küçük bir bağış gibi kalabilirdi . Nicholas’ın ne kadar yakışıklı ve romantik
birisi olduğunu görmemek elde değildi herhalde. Elimde olsa onu kaçırmazdım
demek isterim. Ama böyle bir şey olmayacağı imkansız. Benim okulun gözde ve
yakışıklı çocuğu olan Logan’ dan hoşlandığım apaçık belliydi. Biliyordum.
Nicholas’ ın kalabalık seste sesini duyurmak için bana doğru eğildiğini fark
ettim. Ardından söyledi.
"Crystal'in nerede olduğu hakkında bir fikrin var mı? "
Onun haberi yoksa benim haberim nereden olacaktı diye
düşündüm kendi kendime. Dünden beridir Crystal’ ı görememiştim. Delphia’da
kaldığını düşünmüştüm ama düşüncem ile yanıldığımı anlamıştım. Bu soruyu şimdi
de Nicholas ‘ ın bana yöneltmesi oldukça endişelenmeme ve korkmama sebep
olmuştu. Çünkü ben Crystal’ a herkesden fazla değer veriyordum. Sonuçta o benim
ikizimdi.Değil mi? Korkularımla yüzleşirmişçesine elimdeki bardağı kenarda
duran küçük masaya bıraktım. Hızlıca doğruldum ve Nicholas’a sordum.
“Bir saniye. Ben onu seninle diye biliyordum. Ayrıca dün
geceden beridir de görmedim. Başına bir şey gelmiş olmasın. Tanrım. Koru onu.”

Belki klasik bir şeyler söylemiştim.Ama ağzımdan çıkan
kelimeler sadece bunlardı.Korkuyla Nicholas’ın gözlerinin içine bakmaya
başladım ve vereceği cevabı bekledim…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Crystal Morrison
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Crystal Morrison


Mesaj Sayısı : 569
Kayıt tarihi : 20/01/11
Nerden : NYC

Bonnie's Party Empty
MesajKonu: Geri: Bonnie's Party   Bonnie's Party Icon_minitimeSalı Şub. 01, 2011 6:00 am

Saat çaldığında Crystal yerinden fırladı. Partiye hazırlanmak için koskoca bir günü vardı belkide ama daha ne giyeceğine karar verememişti. Tüm gece dolabını alt üst edip bir kıyafet aramıştı fakat bulamamıştı. Halbuki çok güzel elbiseleri vardı ama hiç biri aklına sinmemişti. Yataktan hızlı bir şekilde kalkıp banyoya gitti. Ilık bir duşun ardından kendine gelmişti.
Tekrar dolabın başına gidip kıyafetlerine göz gezdirdi. Sadece bir tane maskesi vardı. Oda pembe rengindeydi bu yüzden elbisesi de pembe olmalıydı. Bu yüzden dolabındaki bütün pembe elbiseleri çıkartıp hepsini teker teker denedi. Ve sonunda istediği elbiseyi bulmuştu. Mini, sade ve straplez bir elbiseydi. Elbisenin altına uygun ayakkabıları da bulduktan sonra makyaj masasına oturdu. Çok abartılı olmayan, sade bir makyaj yaptıktan sonra maskesini taktı. Zaman ne kadar çabuk geçmişti öyle. Hemen son hazırlıklarını tamamladıktan sonra şoförü çağırdı.
Hemen arabaya binip, Kiss&Fly'a doğru yola çıktı. Saat biraz geç olmuştu. Belki de herkes oradaydı ama onun düşündüğü tek kişi Nick'di. Acaba Nick, Crystal'ı beğenecek miydi? Acaba Nick nasıl giyinmişti? Bu gece nasıl geçecekti? Aklında bir sürü soru işareti vardı.

Kiss&Fly

Klübe girdiğinde herkes dans ediyordu. Çok kalabalıktı. Crystal meraklı gözlerle Nick'i arıyordu. Belki de o daha gelmemişti. Bir kaç tanıdığa selam verip Aurélia veya Nick'i aradı. Tam umudunu kaybetmişken, siyah bir takım elbise giymiş, müthiş bir maskesi olan bir yakışıklı gördü. Nick'di bu. Yavaş yavaş yanlarına doğru yürüdü. Belki de onlarda Crystal'ı bekliyorlardı.

"Selam, Nick, Aurélia."

Gözlerini Nick'den alamadı. Gerçekten yakışıklıydı. Birbirlerine gülümsediler. Crystal hemen bir şampanya aldı ve içmeye başladı. Uzun zamandır içmiyordu. Tadını özlemişti.

"Eee, tüm gece boyunca susacak mıyız?"

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nicholas Davis
Sir Stafford | IV. Sınıf
 Sir Stafford | IV. Sınıf
Nicholas Davis


Mesaj Sayısı : 136
Kayıt tarihi : 26/01/11
Gerçek Yaşı : 29

Bonnie's Party Empty
MesajKonu: Geri: Bonnie's Party   Bonnie's Party Icon_minitimeSalı Şub. 01, 2011 6:16 am

Nicholas cümlesini bitirir bitirmez, Blake'in eğlenen ifadesinin yerini inceden bir endişe ifadesi devraldı. Ne söyleyeceğinden emin değilmiş gibi gözleriyle etrafına baktıktan sonra bardağını bıraktı ve çocuğun gözlerine, iyice büyüyen bir telaşla baktı.
“ Bir saniye. Ben onu seninle diye biliyordum. Ayrıca dün geceden beridir de görmedim. Başına bir şey gelmiş olmasın. Tanrım. Koru onu. ”
Kız hem şaşkın hemde fazlaca sarhoş görünüyordu. Yani fazla fazla paniklemesi için gerekli herşey vardı. Nick'te telaşlandığını itiraf etmeliydi. Kızı bir süre hiç görmeyince mesaj atmıştı ama Crystal onu cevaplamıştı. Belkide başka bir arkadaşında kalmıştı?
Endişelenmeye gerek yok.
diye düşündü Nick bir kadeh şampayayı daha yuvarlarken. Birbirine yapışmış danseden kalabalıktan başlayarak gözünü klüpte gezdirdi ve sonunda kapıya gelince durdu. Neyse ki boyu diğerlerinden oldukça uzundu, bu yüzden kalabalığa rağmen giren çıkanı görebiliyordu. Bir süre sonra Blake'in Nicholas'ın ağzından çıkacak lafları beklediğini gördü. Benimleydi, merak etme yada onunla bugün konuştum gibi birşeyler söylemesi gerekiyordu. Olabildiğince rahat bir şekilde gülümsedi kıza.
" Birazdan burada olur, merak etme. "
dedi yüksek bir sesle. Bu arada, üçüncü kadehini bitirmesi, bu kez içtiği hafif şampanya değil sert bir votkaydı, onun hiçte rahat olmadığını ele veriyordu. Neyseki, bir kaç dakika sonra Crystal kalabalıkta göründü. Yanlarında durduğu anda, Blake'ede Nicholas'a da selam verdi ama ikisinin bakışları birbirinden ayrılmamıştı. Elbisesi içinde nefes kesici görünüyordu. Eğilip maskesinin açıkta bıraktığı pembe dudakları öpmemek için kendini tuttuğu bir gerçekti. Daha yeni tanışmışlardı, onun diğerleri gibi olmadığını biliyordu. Bunun için ağırdan almalıydı. Kız bi kadeh almak için bakışlarını Nicholas'tan aldığında kendine geldi.
" Eee, tüm gece boyunca susacak mıyız? "
Bir kadeh votka daha kapmadan önce Nicholas durdu ve gümüşî maskesini düzeltti.
" Hayır ama dansedebiliriz? "
Sesinde açıkça istekli bir ton vardı. İster istemez kızın ışıklarda parıldayan sarı saçlarına ve maskenin ardından görünen açık mavi gözlerinden bakışlarını alamıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Crystal Morrison
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Crystal Morrison


Mesaj Sayısı : 569
Kayıt tarihi : 20/01/11
Nerden : NYC

Bonnie's Party Empty
MesajKonu: Geri: Bonnie's Party   Bonnie's Party Icon_minitimeSalı Şub. 01, 2011 6:50 am

Crystal özellikle Nick'ten bir cevap bekliyordu. Tüm gece boyunca orada duramazlardı. Nick maskesini düzeltti.

" Hayır ama dansedebiliriz? "

Nick'in bunu istediği her halinden belli oluyordu. Crystal'da en az Nick kadar onunla dans etmeyi istiyordu. Crystal tam Nick'e cevap verecekken Aurélia başının ağrıdığını ve artık gitmek istediğini söyledi. Crystal'da anlayışla karşıladı.

"Geçmiş olsun hayatım."

Aurélia gülümseyip klübü terk etti. Crystal ve Nick baş başa kalmışlardı artık. Belki de her şey bugün açıklığa kavuşurdu. Crystal bir an önce Nick ile çıkmak istiyordu. Ondan gerçekten hoşlanıyordu. Ne zaman onu görse Nick'in mavi gözlerinde akıp gidiyordu.

"Dans edelim o zaman."

Crystal bunu istekli bir şekilde söylemişti. Birbirlerine gülümseyip, dans pistine doğru yürüdüler. Herkes dans ediyordu. Crystal ve Nick'de herkes gibi dans etmeye başladılar. İlk başta her ne kadar birbirlerine pek yakın durmasalar da git gide yakınlaştılar. Dans ederken birbirlerinin gözlerine bakıyorlardı. Crystal hiç bu kadar mutlu olmamıştı..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nicholas Davis
Sir Stafford | IV. Sınıf
 Sir Stafford | IV. Sınıf
Nicholas Davis


Mesaj Sayısı : 136
Kayıt tarihi : 26/01/11
Gerçek Yaşı : 29

Bonnie's Party Empty
MesajKonu: Geri: Bonnie's Party   Bonnie's Party Icon_minitimeSalı Şub. 01, 2011 9:59 am

Nicholas Crystal'in sorusuna olumlu cevap vermesini beklerken Blake kardeşine bağırarak birşeyler söyledi, yanlış duymadıysa başı ağrıyordu. Nick henüz gelmiş olmasına rağmen dört bardak bitirmişti, Blake'in daha önce geldiğini düşününce başının ağrıması normaldi. Kıza bir gülücük gönderdi, oda ikisine el sallayıp aralarından uzaklaştı.
"Dans edelim o zaman."
Crystal tekrar dikkatini kendisine yöneltince, elinde olmadan gülümsedi. Beraber dans pistine ilerlediler ve bir süre boyunca kalabalığın arasında öylece dansettiler. Aslında Nick'in içinden gelen Crystal'i belinden tutmak, ona biraz daha yakın olmaktı. Ama zihnindeki bilmiş ses buna engel oluyordu.
Hadi ama Nick, bunu yapmak istiyor musun? O Delphia'nın kuzeni. Şimdi ondan hoşlanıyor olabilirsin ama muhtemelen bir-iki hafta sonra sıkılıp onu öylecek terkedeceksin. Yapma.
Eh, bunlar çok mantıklıydı. Crystal'den sıkılıp sıkılmayacağından emin olamazdı çünkü onu çok iyi tanımıyordu. Şimdiye kadar etkilenmesinin iki sebebi, harika görüntüsü ve iyi golf oynuyor olmasıydı.
Eh, görelim bakalım.
Bu cümle umursamaz bir ses tonuyla yankılanmıştı zihninde. Biraz daha içmiş olmayı dilerdi. Hergün fazlaca alkol aldığı için çabuk etkilenmiyordu. Ama sarhoş olsaydı kızla yakınlaşıp yakınlaşmama tereddütüne düşmezdi bile. Bir nefes aldı ve ikisi gitgide daha çok yakınlaşırken sağ elini Crystal'in incecik beline koydu, onu biraz daha kendisine çekti. Bir saniye için yüzüne baktı, rahatsız olmuş muydu? Ah, hayır. Hatta memnun görünüyordu. Eğer onunla çıkacak olursa, şu Delphia olayından bahsedip bahsetmemeyi düşündü dansetmeye devam ederken.
Hayatta olmaz.
Evet, yapmamalıydı. Durduk yere sorun çıksın istemiyordu. İkisi dansetmeye devam ederken, kalabalığın arasından geçmeye çabalayan ve bağıra bağıra küfreden garsonun tepsisinden shot bardağını alıp, içti. Limonsuz ve tuzsuz tekila ciğerlerini yakmaktan öteye gitmişti. Belki artık daha rahat olurdu. İlk kez, daha doğrusu ikinci kez bır kız konusunda bu kadar tereddütte kalmıştı. Normalde duygularını önemsemez, aklına eseni yapardı ama bunun farkı Crystal'in en yakın arkadaşının kuzeni olması olmalıydı. Öyle umuyordu.
" Yoruldun mu? Biraz durup birşeyler içmek ister misin? "
dedi bir süre sonra Crystal'e iyice yaklaşıp kulağına doğru. Her koşulda Crystal'in yakınında olacağından Nicholas için farketmezdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Crystal Morrison
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Crystal Morrison


Mesaj Sayısı : 569
Kayıt tarihi : 20/01/11
Nerden : NYC

Bonnie's Party Empty
MesajKonu: Geri: Bonnie's Party   Bonnie's Party Icon_minitimeSalı Şub. 01, 2011 11:11 am

Git gide yakınlaşıyorlardı. Crystal her ne kadar mutlu olsada, Nick'in yüzünde bir endişe görmüştü. Birden surat ifadesi değişmişti. Belki de Crystal'dan sakladığı bir şeyler vardı. Ama Crystal yalanlardan hiç hoşlanmazdı. Bütün arkadaşlarının ona karşı dürüst olmasını isterdi. Nick eğer Crystal'dan bir şeyler saklıyorsa kötü şeyler olabilirdi.
Crystal daha fazla negatif düşünmek istemedi. Bir partideydi ve bugünün çok güzel olması gerekiyordu. Crystal, Nick'ten hoşlanıyor gibiydi. Ama korkuyordu. Ona bağlanmaktan korkuyordu. Crystal önceden çok üzüntü yaşamıştı. Bütün sevgilileriyle olan ilişkileri kötü bitmişti. Çok kalbi kırılmıştı ve bir daha böyle bir şey istemiyordu. Bunları düşünürken ister istemez surat ifadesi bozulmuştu. Nick bunu fark etmiş olmalıydı.

" Yoruldun mu? Biraz durup birşeyler içmek ister misin? "

Aslında Crystal buradan çıkmak istiyordu. Bunalmıştı.

" Başka bir yere gitsek daha iyi olur bence. "

Nick'in tepkisini merak ediyordu. Kabul etmezse belki de tek başına giderdi. Başı hafif ağrımaya başlamıştı. Saat geç olmuştu ve teker teker herkes klübü terk ediyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nicholas Davis
Sir Stafford | IV. Sınıf
 Sir Stafford | IV. Sınıf
Nicholas Davis


Mesaj Sayısı : 136
Kayıt tarihi : 26/01/11
Gerçek Yaşı : 29

Bonnie's Party Empty
MesajKonu: Geri: Bonnie's Party   Bonnie's Party Icon_minitimeSalı Şub. 01, 2011 4:24 pm

" Başka bir yere gitsek daha iyi olur bence. "
Crystal'in yüzü ağzından dökülen bu kelimelerden sonra rahatsız bir ifadeye bürünmüştü. Nicholas ise pekte rahatsız olduğunu söyleyemezdi. Gürültüye, içeride bir sürü insan bulunmasından ötürü ısınıp ağırlaşan havaya, fazla alkole alışkındı. Uzanıp kızın bileğini nazikçe kavradı ve onu devasa barın önündeki koltuklara doğru çekti. Burayı seçmişti çünkü diğer kısımlardaki her koltuk ve sandalye doluydu. Burası, tam olarak boş sayılmasada daha az kalabalıktı ve çıkışa yakındı. Crystal'i özellikle tezgahtan uzak bir yerde bırakıp beklemesini rica ettikten sonra tezgaha yöneldi. Neden böyle aptalca davranıyordu? Şimdiye kadar düşünmeden onu öpmüş olması gerekirdi. Hatta daha umursamazca, bir otel odası tutmuş olabilirdi şimdiye kadar. Ama yapmamıştı. Neden? Delphia'nın kuzeni olduğunu bildiği için mi? Yani eğer ona kötü davranırsa, arkadaşıyla arasının bozulma ihtimali yüzünden. Veya sürekli aynı ortamlarda bulunacakları için rahatsız olmamak amacıyla. Hem Blake'le de arası iyiden iyiye bozulurdu.
Gerçekten mi?
Cevabı veremiyordu. Crystal'den ne kadar hoşlandığını kendine itiraf etmek istemiyordu. Parlak, dalgalı saçları, Nicholas'a her bakışında parıldıyan mavi gözleri ve mükemmel vücudu... Hepsi bu muydu peki? Yani onu çok iyi tanımıyordu. Nicholas'ı etkileyen yanlızca görüntüsüyse, onlarca güzel kızla takılmış, hatta birlikte olmuştu. Derin bir nefes aldı ve tezgaha yanaştı. Düşünmek istemiyordu.
" Absinthe. "
dedi hiç tereddüt etmeden. Barmen ona minik bardakta yeşil içkiyi uzatırken, biliyordu ki bu içki daha çok zehir olarak anılırdı. Ama yüzünü görmek için maskesini çıkarıp atmak istediği bu kızdan saklaması gereken şeylerin olması onu ciddi anlamda rahatsız ediyordu. Ciddi anlamda. Duraksamadan bardağı bitirdi, Onu bekletmek istemiyordu. Kalabalıktan sıyrılıp tekrar yanına geldi.
" Pekala, çıkalım buradan. "
Sesini duyabilmek için kulağına eğildiğince, mekanı saran karmakarışık koku bulutuna rağmen kızın parfümünü duyumsayabilmişti. Evet, muhtemelen yaklaşık yirmi dakika sonra sarhoştan öte bir halde olacaktı ve o zaman kendine engel olamamayı umuyordu. Tabii onu incitecek şeyler söylememeyide. Kızın bu kez elini tuttu ve beraber çıkışa doğru ilerlediler. Temiz havaya çıkarlarken Nicholas, Delphia'nın nerede ne yapıyor olduğunu düşünmeden edemedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
D. Raphaël D'angelo
İş Adamı
 İş Adamı



Mesaj Sayısı : 9
Kayıt tarihi : 23/01/11

Bonnie's Party Empty
MesajKonu: Geri: Bonnie's Party   Bonnie's Party Icon_minitimeCuma Şub. 04, 2011 2:12 pm

Genç kızın ya da Dante'nin değişiyle 'çocuğun' ardından baktı gülümseyerek. Pembe elbisesinin etekleri uçuşuyor, topukluların üzerindeki bacaklarının titrediğini görüyordu. Onda bu etkiyi yaratmak hoşuna gitmişti Dante'nin. Gelip geçici bir hevesti aslında, Linette'te de kendisine tapılması hoşuna gitmişti ama sonra monotonlaşan ve kaprislerle dolan diyologları canını sıkıyordu artık. Yeni bir heyecana, yeni bir 'cici' kıza hayır diyemezdi.

Masadakilere şöyle bir göz atıp yanından geçen garsonun elinden bir bardak şampanya aldı ve pembe elbiseyi takip etti.Bacaklarına çarpan serin havaya yöneldi bir kaç dakika sonra. Terasın kapısı açılıp kapanmıştı ve Delphia ortalıkta görünmüyordu. İç güdüsel bir tavırla o da terasa çıktı ve kapıyı ardından kapattı. Müzik, sarhoş olmaya başlamış kahkahalar ve sohbet etmek adına yükselmiş sesler kapının ardında kalmıştı. Her partinin bildik sesleri işte...

Tuhaf bir şekilde sırtı hala kapıya dönüktü Delphia'nın. Oyun mu oynamak istiyordu acaba? Tavşan kaç, tazı tut belki de; öyle istiyorsa eğer, oyunları severdi Dante. Seve seve de tazı olabilirdi. Aklı oyunlardayken ani bir hareketle arkasına dönen Delphia şaşırtmıştı onu. Evet, kesinlikle oyun oynamak istiyordu, oynarlardı o zaman. Güldü; "Peki ya sen güzelim, kendini takip ettirmek mi istiyorsun?" Ona yaklaştı bir adım daha. Aralarında mesafe yoktu şimdi ve topuklularına rağmen ancak omzuna varan Delphia'ya tepeden bakıyordu. Gözlerine yansımayan bir gülümsemeyle kıvrılmıştı dudakları. Gözlerini Delphia'nın gözlerinden ayrımadan yavaşça genç kızın yüzüne gitti elleri ve maskesini çıkarttı yüzünden. "Bu maske güzel yüzüne hakaret Piccolina." Tüm gürültüye rağmen fısıldadı kulağına doğru. Ellerini çekmedi yüzünden, aksine pamuksu dokunuşlarla boynunda ve yanaklarında dolaştırdı hafifçe ve maskeyi elinde tutarak ellerini çekti.


Aklında yüzlerce fikir, yüzlerce düşünce dolaşıyordu şimdi. Onu öpmek, onu üzmek, onu kendine aşık etmek istiyordu. Diğer taraftan da ona karşı bir tiksinti vardı içinde. Masumiyetinden tiksiniyordu; Manhattan gibi ışıklarla boyanmış, içindeki entrikaları lüks yaşamlarla örten bir cehennemde böylesine masum kalabilmiş olmasından tiksiniyordu. Kerelerce düşünmüştü bunu Dante, nasıl? Hayatı diğerleri kadar lüks, diğerleri kadar bölünmüştü. Boşanmış bir ailenin çocuğuydu, magazinde başlıklardan hiç düşmeyen bir annenin kızıydı üstelik. Aşifteliğin genetik olduğunu düşünürdü Dante. Bu kızın içinde bir yerlerde annesinden gelen genlerinin saklı olduğunu biliyordu ve onların ortaya çıkmasını istiyordu. Manhattan sosyetesinin bir şeytan daha kazanmasının ona ne kazandıracağını bilmiyordu ama bunun olması gerekiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Delphia P. De'Lacarté
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Delphia P. De'Lacarté


Mesaj Sayısı : 109
Kayıt tarihi : 23/01/11

Bonnie's Party Empty
MesajKonu: Geri: Bonnie's Party   Bonnie's Party Icon_minitimePaz Şub. 06, 2011 2:02 pm

Başı dönüyordu. Biraz daha ayakta durursa oracıkta bayılacakgibiydi. Ve işin ilginç yanı bu baş dönmesinin nedenini kavrayamamıştı. Çok içmişti, ondan mıydı? Yoksa arasında hiç mesafe olmayan genç adam mıydı başının dönmesine sebep olan? Her ne kadar belli etmemeye çalışsa da vücudunun titrediğini hissediyordu. Nefes alıp- vermesi hızlanmıştı. Yok, hayır bu baş dönmesinin sebebi kesinlikle içkiyi fazla kaçırmasından dolayı değildi. "Bu maske güzel yüzüne hakaret Piccolina." Diyerek yüzündeki maskeyi çıkarmıştı Dante ve şimdi Delphia’nın yüzünde dolaştırıyordu. Bir dakika Piccolina mı demişti? Sanki bu sözcüğü biryerlerden hatırlıyordu Delphia. Okuduğu bir kitapta geçiyor olmalıydı. Dante’nin gözlerine bakarken aklındaki bütün bilgiler uçuyordu doğrusu ve işte bu yüzden hatırlamakta güçlük çekiyordu. Hafızasını biraz daha yokladı Delphia her ne kadar bu güç olsa da. Hatırlamıştı işte Piccolina ufak tefek, küçücük anlamına geliyordu İtalyanca’da. Delphia bozulmuştu bu duruma. Ufak tefek değildi hele küçücük asla değildi. Zaten en sinir olduğu şeylerin başında gelirdi kendisine böyle muamele yapılması. Delphia birden kendisini geri çekti. Arkasını dönmüştü tekrar Dante’ye ve terasın ucuna kadar ilerledi.


Hayranlık duyduğu bu adama aynı zamanda böyle kızgın olması tuhaftı. Delphia Dante ile babası sayesinde tanışmıştı. 3-4 yıl önce Fransa’ya babasını görmeye gitmişti. Aslında babasının bundan haberi yoktu, ona sürpriz yapmak istemişti. De’Lacarté Malikanesine gidip de onu orada bulamayınca, şoför ile birlikte şirkete gitmişti Delphia. Babasının asistanı aynı zamanda da sevgilisi olan kadın Delphia’ya babasının iş toplantısı olduğunu falan söyleyip durmuş ve Delphia’yı oradan göndermek için elinden geleni yapmıştı. Ama oturup orada toplantının bitmesini beklemişti. O bekleme süresinin sonunda babası ve uzun boylu, mavi gözlü bir adamla birlikte odadan çıkmıştı. Delphia Dante’ye bakmaktan babasıyla konuşamadığını hatırlıyordu. Dante’yse sevimli bir şekilde gülümsüyordu Delphia’ya sadece. Dante D’angelo’nun kaç tane sevgilisi olmuştu, kaç kadının yüreğini yakmıştı hiç saymamıştı Delphia ama ona olan ilgisi de hiç azalmamıştı. Bu tanışma faslından sonraysa sadece 1-2 kere karşılaşmışlardı. O karşılaşmalardaysa öyle çok muhabbetleri olmamıştı. Bay D’angelo’yu yakından tanımayı ne kadar da çok isterdi.. Kim bilir belki bu bir gün gerçekleşirdi. Sonuçta onu yakından tanıyan çok fazla kişi yoktu.

Üşüyordu ve elleriyle kollarını ovuşturmaya başlamıştı.Rüzgar şiddetini hafif de olsa artırmıştı. Delphia arkasından ona doğru gelen Dante’ye umursamazca davranmaya çalışarak “Sevgiliniz… Adı sanırım Linette’ydi.. Sizi merak eder, isterseniz siz onun yanına gidin.” Dedi. Bay D’angelo şimdi yanındaydı Delphia’nın.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Bonnie's Party
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: The New York City :: Manhattan :: Kiss and Fly Club-
Buraya geçin: