Öğle Yemeği

Telefonumun mesaj sesiyle uyandım. Saat 11'i gösteriyordu. Kahretsin! Bu saate kadar niye uyudum ki? Acele bir şekilde yatağımdan kalkıp telefona baktım. Charles'dan mesaj gelmişti. Birlikte Riley's Cafe'de öğle yemeğine gitmek istiyordu. Onu geri çeviremezdim. Kaç yıllık arkadaşımdı. Hızlı bir şekilde duşa girdim, kendimi kötü hissediyordum. Soğuk bir duş kesinlikle çok iyi gelecekti. Duştan çıkar çıkmaz makyajımı yapıp, dolabımdan bir kot ve bluz çıkartıp, giyindim. Hava açık gibi görünüyordu bu yüzden yanıma ince bir hırka aldım. Dolabımdan çantamı da aldıktan sonra hızlı bir şekilde merdivenlerden indim. Televizyon izleyen kardeşime "Hoşçakal" dedikten sonra evden çıkıp arabama doğru yürüdüm. Hava gerçekten de sıcaktı. Çantamdan güneş gözlüklerimi çıkardıktan sonra daha rahat görüyordum etrafı. Arabama binip, Riley's Cafe'ye doğru yol aldım. Çok uzak değildi, trafik de yoktu. Saat 12 olmuştu. Büyük ihtimalle Charles gitmişti ve beni bekliyordu. Ah tanrım. Bana çok kızacaktı.
Çok geçmeden Cafe'ye vardım. Hızlı bir şekilde arabamı park edip içeri girdim. Tahmin ettiğim gibi Charles oradaydı. Cam kenarında yalnız bir şekilde oturuyordu. Sıkılmış gibiydi. Herhalde çok beklemişti beni. Hemen yanına gidip, karşısına oturdum. "Çok bekletmedim umarım." dedim endişeli bir ses tonuyla. Kafasını salladı. Ama canı bir şeylere sıkılmış gibiydi. Konuşmaya pek vakit olmadan garson geldi. "Hoş geldiniz. Siparişinizi alalım." Ben daha kahvaltı bile etmemiştim. Ve karnım çok açtı. Menüyü elime aldım ve inceledim. " Ne yesek ki acaba ? Sen ne istersin Charles ? "

"Bir soslu baharatlı rosto ve kırmızı şarap"

Ne yemek istediğim konusunda kararsızdım. Aslında Charles'ın seçimi güzeldi. Bende aynısından alabilirdim. "Aynısından." dedim biraz utangaç bir sesle. Belki de kırmızı şarap pek iyi bir fikir değildi. Kahvaltı bile yapmadan şarap içmek midemi bulandırabilirdi. Hep böyle şeylere karşı hassastım zaten. Yediğim en ufak şeyler bile midemi bozmama neden olabiliyordu. Yemeğimizi beklerken çok önemli olmayan şeyler hakkında konuştuk. Çok geçmeden yemeklerimiz geldi. Müthiş görünüyordu. İkimizde hemen yemeğe başladık tabii.

Konuşmadan yemek yiyorduk ve bundan sıkılmıştım. Bir konu açmalıydım. Uzun zamandır Charles ile görüşmüyorduk ve görüşmeyeli ikimizin hayatında da önemli olaylar olmuştu. Elisa'yı sorabilirdim. İlişkileri nasıl gidiyordu ? Mutlular mıydı ? Ama onu sorarsam oda benim aşk hayatımı sorardı ki bu konuyu açmak dahi istemiyordum. İşleri hakkında sorabilirdim. Charles başarılı bir iş adamıydı. Evet, evet. Bu konu hakkında konuşabilirdik. "İşler hayatı nasıl gidiyor ? Umarım bir sorun yoktur." Dedim sakin bir şekilde.