| | Just Like the Husband and Wife | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Charles Keith İş Adamı
Mesaj Sayısı : 52 Kayıt tarihi : 05/02/11 Nerden : Yukarı Doğu Yakası
| | | | Elisa L. Blanco Oyuncu&Şarkıcı
Mesaj Sayısı : 45 Kayıt tarihi : 06/02/11
| Konu: Geri: Just Like the Husband and Wife Çarş. Şub. 09, 2011 8:44 am | |
| Bikaç gündür görüşememiştik. Ne kadar da özlemişim onu. Nefesinin, bedenin, kelimelerinin sıcaklığını... Chuck diğer erkekler gibi yapmacık değil ve beni çok belli etmesede yada edemese de gerçekten çok seviyor biliyorum. Bende onu çok seviyorum. Onda beni çeken farklı birşeyler var. Yakışıklı, karizmatik, işinde gücünde bir insan olmasının dışında farklı birşey... Yoksa o kadar çapkınlıklarına rağmen onu nasıl affedebilirdim ki? Erkekleri azçok tanıyorum. 'Dişi kedi kuyruk sallamasa erkek kedi miyav demez.' derler işte belki de birden bu yüzden onu affedebiliyorum. Ama sanırım başka bir aldatılma daha yaşarsam onu affedemem. Şuanlık kendimde o gücü görmüyorum. Beni hayata bağlayan tek kişi o.. Onu da başkalarıyla paylaşmak beni deli ediyor...
Gözleri çökmüş, kendinden geçmiş gibi bir hali vardı. Her ne kadar Chuck gibi görünsede ben anlarım. Onu iyice yormamak için konuşmuyordum. İşimede gelmiyor değil hani. Konuşmak yerine o mükemmel hatlara sahip yüzünü inceliyorum. Hatlarını ezberlercesine... Göz göze geldiğimiz anlarda ise gözlerimi çekiyorum. Nedenini bilmiyorum. İlk tanıştığımızda bile bu kadar utanmamıştım. Zaten kendime özgüvenim olmasa işimde başarılı olamazdım ya neyse. Gün geçtikçe ona bakmaya kıyamaz oldum. Tanrım! Başımı döndürüyor!
İlişkimiz başlayalı iki ay olmasına rağmen ona büyük tutkuyla bağlandım. Benim ondan başka kimseyi gözüm görmüyor. Keşke onunda benden başka kimseyi gözü görmese... Bazen sorunun bende olduğunu düşünüyorum ama Chuck her o kötü konuşmalarımızda bana 'senin hiçbir şeyde suçun yok' der gibi bakıyor. Gözlerine inanırım. Onlar bana yalan söyleyemez! İki ayda bu duruma gelmemiz şaşırtıcı aslında. Sanki onu daha önceden tanıyormuş gibi hissediyorum. Bazen evli bir çift gibi bile davrandığımız olabiliyor. Bazense hiç tanışmamış gibi oluyoruz. Genelde Chuck beni aldattığında oluyor bu...
Yüzü ne kadar da pürüzsüz. Kaşı, gözü sanki itinayla çizilmiş gibi. Tanrım! Bu kadar yakışıklı olmak zorunda mısın? Onu incelerken ayağa kalktığını kavrayamamıştım bile. Bardağın dibinde kalan son viski damlalarını da tek yudumda içti ve sonra: "Hadi gidelim."
Hesabı ödedik ve asansöre doğru yürümeye başladık. Chuck her geldiğinde burada buluşuyoruz. Bilmiyorum acelemi ediyorum ama bence artık kendi evimiz olmalı. Çok büyük olmasına gerek yok zaten evde pek durabileceğimizide sanmıyorum. Hem benim için Chuck'ı kontrol etmekte kolay olur. Farkında olmadan gülümsemiştim. Neyse ki hayatımın anlamı fark etmedi.
Chuck asansörün kapatma tuşuna bastı. Çok aceleci bir hali var. Bir dakika... Elimde hissetiğim acıyla kendime geldim. O kadar kuvvetle sıkıyordu ki... Şimdi odasının önündeydik. Kapıyı hızlıca açtı. Bunu nasıl becerdi bende anlamadım bir eliyle hala acımakta olan elimi tutuyordu. Genelde anahtarı, o karışık ceplerinde bulması için beş, on dakika beklerdim. Konuşmanın etkisinden -birazda elimdeki acı etkiliyordu- olsa gerek nefes nefese kalmıştım. Beni istiyordu, bende onu ama diğer kızlar gibi değilim. Öyle direk erkeklerin üstüne atlayamıyorum. Bu konularda utangacım...
Yavaşça enseme eğildi. Bir şeyler fısıldayacağını sandım ama o büyülü nefesini ensemde hissettim. Sersemlemiştim. Etkilenmiştim. Sıkıca tuttuğu elim hala ondaydı diğer elimle ensesini kavradım ve gözlerine baktım. Yavaş yavaş yüzümü yaklaştırdım. Öpüşmeye başladık. Sıkıca tuttuğu elimi bırakıp o da belimi kavramıştı. Bıraktığı elimi o mis gibi kokan, itinayla taranmış saçlarında gezdiriyordum. Ani haraketler yapamayacığımı ikimizde biliyorduk. Şimdi kendimi tamamen ona ve güçlü kollarına bırakma zamanı... | |
| | | Charles Keith İş Adamı
Mesaj Sayısı : 52 Kayıt tarihi : 05/02/11 Nerden : Yukarı Doğu Yakası
| Konu: Geri: Just Like the Husband and Wife Perş. Şub. 10, 2011 6:24 am | |
|
Her şey farklıydı. Sanki bir dansın koreografisi gibiydi. Sıkıca ensemi kavradı ve usulca beni kendine doğru çekti. Öpüşmeye başladık. Sanki gitmesini önlermiş gibi sıkıca tuttuğum elini bıraktım ve belinden kavrayarak onu kendime daha çok yakınlaştırdım. Daha fazla, sanki bedenlerimiz birbirine geçebilecekmiş gibi.. Parmaklarını saçımda gezdiriyor ve daha fazlasını yapacak gücü yokmuş gibi aynı hareket üzerinde devam ediyordu. Bütünüyle kollarımdaydı şimdi.
Yavaşça ilerlemeye başladık.. Karanlık oda da öpüşmenin etkisiyle kapalı gözlerle.. Tanrının bir lütfuydu bu da işte. Beline dolanmış ellerimi omuzlarına koydum ve elbisenin askılarını aşağı doğru indirdim. Elbise vücudundan kayıp giderken ellerini göğsüme yerleştirdi. Yavaş yavaş, teker teker düğmeleri açıyordu. Tüm düğmeleri açtığında ona yardımcı olmak için gömleği çıkardım ve yere fırlattım. Onu görebilmek için komidinin üstündeki abajuru açtım. Odayı kaplayan loş ışık birbirimizi görmemiz için yeterliydi. Yatağa oturmuş beni bekliyordu, yanına oturdum ve ellerimi saçlarının arasına geçirerek onları parmaklarımla taradım. Nazikçe bedenini yatağa serdim. Dudakları, ensesi göğsü, göbeği. Her yerine masum öpücükler konduruyordum.
Artık bütün çıplaklığıyla karşımdaydı. Yüzündeki o utangaç ifade asla silinmiyordu. Bu bazen benim de yaptığım şeyin yanlış olduğunu düşünmemi sağlıyordu. Bu yüzden her şeyi geri sarmaya karar verdim. Sadece öptüm onu. Ne olursa olsun bedenim onu istiyordu fakat onun böylesine tecrübesiz duruşu her seferinde beni yanılgıya düşürüyordu.
Her şey çabucak olup bitmişti. Tüm utangaçlıklar ve tecrübesizlikler ortadan kalktığında.. Belki de bir saat, iki saat şehvetle sevişmiştik. Göğsüme sarılmış sadece yatıyordu. Uyumuyor olduğundan bile emin değildim. Narin bedenini yavaşça ittim ve pantolonumun cebinden bir sigara aldım.
Biten sigaramın ardından yorgun düşmüş bedenimi yatağa attım. Ona yavaşça sarıldım ve düşüncelere daldım. Uykumun geldiğini hissettiğimde abajuru kapattım.
En son Charles Keith tarafından Cuma Şub. 25, 2011 5:45 am tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi | |
| | | Elisa L. Blanco Oyuncu&Şarkıcı
Mesaj Sayısı : 45 Kayıt tarihi : 06/02/11
| Konu: Geri: Just Like the Husband and Wife Perş. Şub. 10, 2011 7:49 am | |
| Sabahın ilk gün ışıklarıyla uyandım. Pencerenin kenarlarından sızan güneş ışıkları odayı tamamiyle aydınlatmaya yetiyordu. Genelde bu saatlerde uyanırım. Aslında dün geceden sonra yine aynı şekilde uyanabileceğimi ummuyordum da neyse... Vücudum pencereye doğru dönük ve üzerimde hiç bir ağırlık hissetmiyorum. Onun elinin, kolunun ağırlığı yok.. Lütfen, lütfen dün gece hayal olmasın. Lütfen şuan yanımda olsun. Gözlerimi sıkıca kapatıyorum. Arkamı döneceğim ve onun mükemmel suratını göreceğimi umuyorum. Bir.. iki.. üç.. Aman tanrım! İşte orada tüm mükemmelliğle uyuyor. Yavaşça yanına sokuluyorum. Onu uyandırmak istemiyorum, yanımdan gitmesini hiç istemiyorum...
Şuan saatin kaç olduğunu bilmiyorum. Gözlerim kapalı ve tek bildiğim onun hala yanımda olması. Sıcak bedenini hissediyorum. Kalp atışlarını.. Nefes alıp verişini.. Zaten beni ilgilendiren kısımda bu ya. Şuan New York ateş altında olsa hiç umrumda olmaz.
Yavaşça gözlerimi açtım. O mükemmel bedenden ayrıldı bedenim. Onu uyandırmayacak şekilde doğruldum yataktan. Saat onbiri gösteriyordu. Bu benim için geç, Chuck için erken bir saat.. Şuan istesemde onu uyandıramam. Erken -ona göre- uyanınca tüm gün sinirli dolaşıyor etrafta ama kendisi bunun farkında değil sanırım. Birkaç dakika boyunca onu izledim. Uyurken daha mı tatlı oluyor ne? Daha fazla dayanamıyorum. Uyandırmak istiyorum onu ama kıyamıyorum ve birkaç dakika daha izlemeye kalkışıyorum.
Saat şimdi onbir buçuk. Ne? Ne kadar çabuk? İçimde birşeyler unuttuğuma dair his var. Yok canım unutmadım, unutmadım. Ya unuttuysam? İçim içimi kemirmeye başlamıştı. Bu şekilde daha fazla oturamam.
Yine onu uyandırmayacak şekilde yataktan çıktım. Çantamı karıştırdım. Ajandam da bugünün tarihine geldim ve EYVAH! Bu gün film çekimim var! Nasıl unuttum ben onu? Hem de sadece bir saat sonra... Üzerimi hızlıca giyindim. Chuck anlayışlı biri, anlayışla karşılayacağını biliyorum. Yinede birlikte kahvaltı edebilmemiz için vaktimiz var. Tamamen hazır olduğumda Chuck'a baktım. Hiç uyanacakmış gibi gözükmüyor. En iyisi herşeyi göze alıp onu uyandırmak. Yatağın üzerine çıktım ve ona doğru emeklercesine yaklaştım. Dudağına minik öpücükler kondurmaya başladım. Gözlerini açmaya çabalıyor. Ne kadar da tatlı!
"Sonunda uyanabildin hayatım. Biliyorum bana kızacaksın..." Kızmayacağını biliyorum aslında. "... ama birlikte şöyle bir güzel kahvaltı yapmadan gitmek istemedim. " O daha sormadan ben cevaplasam iyi olur. "Ajandama baktımda bugün film çekimim varmış." Kolunu başımın altına koymuştum yanına uzanmıştım. Hiç yanından ayrılmak istemiyordum aslında ama iş bu.. Bir iş adamı olarak beni en iyi o anlar diye umuyorum.
En son Elisa L. Blanco tarafından Ptsi Şub. 28, 2011 10:20 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Charles Keith İş Adamı
Mesaj Sayısı : 52 Kayıt tarihi : 05/02/11 Nerden : Yukarı Doğu Yakası
| Konu: Geri: Just Like the Husband and Wife Salı Şub. 22, 2011 6:09 am | |
|
Dudağıma konan öpücükleri hissediyor fakat gözlerimi açacak gücü kendimde bulamıyordum. Kafam tam anlamıyla kazan gibiydi. Baş ağrısından ölüyordum, ellerimi zorlukla da olsa gözlerime götürdüm ve açılması için ovuşturdum. Bulanık görüntülerin arasından Elisa'yı zorlukla seçebiliyordum. Bir kaç kırpma sonucunda görüntüler netleşmişti. "Sonunda uyanabildin hayatım. Biliyorum bana kızacaksın-" kızacağım şeyi söylerken cümleyi ikiye ayıracak bir duraksama yaptı "-ama birlikte şöyle bir güzel kahvaltı yapmadan gitmek istemedim. " Daha neye kızacağımı ve nereyi gideceğini soramadan tekrar konuşmaya başladı "Ajandama baktımda bugün film çekimim varmış." Gözlerimi açar açmaz duymayı planladığım sözcükler bunlar değildi. Kolumu başının altına koydu.. Onunla olduğum haftasonlarında öğleden sonra uyanır işe geç giderdim. Hatta erken uyandırılmaktan bile hoşlanmaz hâle gelmiştim. Fakat bugün onun işinin olduğunu söylemesi canımı sıkmıştı. Hiçbir şey demeden kolumu başının altından çekerek ayağa kalktım "Ben duşa giriyorum, odaya bir şeyler söylersin" diyerek banyoya girdim. Bu trip atan davranışım belki de hoşuna gitmeyecekti ama şu an bulunduğumuz durum da benim hoşuma gitmiyordu. Sıcak su bedenime değerken kaslarımın gevşemesi ve rahatlamam için suyun altında daha fazla durmaya karar verdim.Odaya girdiğimde Elisa'nın siparişleri gelmişti. Oyalanmadan kıyafetlerimi üstüme geçirdim. Otelde kalmak son günlerde beni oldukça rahatsız ediyordu. Temiz çamaşır ve kıyafet giyememek. Basından uzak bir ilişki sürdürmeye çalıştığımız için bu şekilde devam ediyordu belki de. Fakat bu ilişkimizin dayanılabilirliğini arttırmıyordu aksine azaltıyordu. En kısa zaman da Elisa bana taşınmalıydı . Ama evin düzenine karışan birinin başımda olmasından pek hoşlanacağımı düşünmüyordum. Belki ben Elisa'ya taşınabilirdim, ama içgüveysi sendromundan pek farkı olmazdı bunun. Eve giren çıkana karışamamak vesayire.. Ama bunun orta bir yolu vardı kendimize bir ev almalıydık. Teklifimi sunmak için daha fazla oyalanmadan saçlarımın ıslağını havluyla aldım ve kahvaltı tabaklarımızın da üstünde bulunduğu küçük otel masanın başına oturdum. "Ne düşünüyorum biliyor musun?" dedim ve sanki az önce trip atan ben değilmişim gibi devam ettim : "Bence artık ikimize ait bir ev satın almanın zamanı geldi." istemsizce güldüm. Belki de bu çocukça görünmemi sağlamıştı ama ne zaman içime sinen bir teklif de bulunsam bu şekilde sırıtmaktan kendimi alamıyordum.
| |
| | | Elisa L. Blanco Oyuncu&Şarkıcı
Mesaj Sayısı : 45 Kayıt tarihi : 06/02/11
| Konu: Geri: Just Like the Husband and Wife Ptsi Şub. 28, 2011 10:06 am | |
| "Ben duşa giriyorum, odaya bir şeyler söylersin." Bunu söylemesini ummuyordum. Anlayışla karşılayacağını sanıyordum ama yanılmışım. Ona da hak veriyorum aslında ama yine de herneyse işte.. O gittikten sonra öylece kalakaldım. Başımda gereksiz bir ağrı var. Şu sıralar sık sık olsada doktora gitmeyi düşünmüyorum. Doktorlar, hastane ve onun korkunç koridorları... Küçüklükten beri en büyük korkum olmuşlardır. Annem ve babam öldükten sonra ve amcamdan ötürü çok kötü günler geçirmiştim o korkunç yerde. Yalnız başına geçen günler, saatler, geceler... Bikaç ay kimsenin yanıma uğramadığı da olmuştu. O zamanlar arkadaşlarım ailemin bana küçükken hediye ettiği bir ayı ve hemşirelerdi. O kara günleri hatırlamak istemiyorum daha fazla. Artık herşey geçti. Herşey geçti... Elimle başıma masaj yapmaya başladım. Ağrıların geçmesini beklemeden telefona sarıldım. Chuck çıkmadan kahvaltının gelmesi için. Hiç birşey Chuck'tan önemli değil benim için..
Güçlükle servisi istedikten sonra telefonu öylece bıraktım. Ağrılar sıklaşmıştı. Gözlerimi sıkıca kapattım ve masaja devam ettim. Kapıdan gelen sesle kendime geldim. Siparişleri getirmişlerdi. Chuck tam zamanında duştan çıkmıştı. Giyindikten sonra küçük otel masamıza oturdu. Onu görünce kendimi az öncekinden daha iyi hissetmeye başlamıştım. Telefonu yerine koyduktan sonra bende masaya geçtim. Düşünceli bir hali vardı. Bir yandan yerken diğer yandan da onu gözetliyordum ki ağzındaki baklayı çıkardı.
"Ne düşünüyorum biliyor musun?" Az önceki halinde eser yoktu şimdi. Sanki hiç kızmamış gibiydi ve devam etti. "Bence artık ikimize ait bir ev satın almanın zamanı geldi." Ne şaka mı bu? Bu.. bu.. Tanrım, bunu ondan beklemiyordum. Benimde aklımdan çıkmayan ona açmayı düşündüğüm konuyu, şimdi o dile getirmişti. Chuck öyle mi? Ne zamandan beri kontrolüm altına girmek istiyordu ki? Ne kadar sevindiğimi anlatamam. Nihayet, aklı başına geldi sanıyorum.
"Bu harika bir fikir hayatım!" dedim sanki daha önce ben düşünmemişim gibi... Kalkıp sarılmak istedim ama ağrı beni engellediği için kalktığım gibi geri oturdum. Chuck'ın meraklı bakışlarına aldırmadan 'bir şeyim yok' dercesine bakış attım ki üzülmesin, telaşlanmasın. "En kısa zamanda ev bakmaya başlayalım o halde." küçük bir gülümsemenin ardından sessizce kahvaltımıza döndüm. Bir şekilde gözüm kolumdaki gümüş renkli saate takıldı. Saat on ikiyi çeyrek geçiyordu. Tanrım! Geç kalacağım. Onu bırakmakta istemiyorum ama buna mecburum. Nasıl söylemeliyim bunu ona? Kızgınlığı geçmişken yeniden sinirlendirmek istemiyorum.
Mahçup gözlerle ona baktım. "Sanırım geç kalacağım." | |
| | | | Just Like the Husband and Wife | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |