Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
Hesaplaşma Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
Hesaplaşma Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
Hesaplaşma Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
Hesaplaşma Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
Hesaplaşma Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 Hesaplaşma

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Louis McGrount
Oyuncu&Yönetmen
 Oyuncu&Yönetmen
Louis McGrount


Mesaj Sayısı : 31
Kayıt tarihi : 10/02/11

Hesaplaşma Empty
MesajKonu: Hesaplaşma   Hesaplaşma Icon_minitimePaz Şub. 13, 2011 9:10 am

Hesaplaşma Juliapu Hesaplaşma Tomwg Hesaplaşma 30909762ba3

Aranka Dora Sandor & Louis McGrount & Vega Veronique Garnier

Kalp kırıklarıyla doludur hayat. Bazen güler bazense ağlarsınız. Hep bir beklentiniz vardır. Bu beklentiler gerçekleşmeyince hesabını çevrenizdeki insanlardan sorarsınız. Korkarsınız, gücünüz yetmez. Hayata hesap soramazsınız! Ona karşı gelmek en güçlü insanların dahi harcı değildir...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Louis McGrount
Oyuncu&Yönetmen
 Oyuncu&Yönetmen
Louis McGrount


Mesaj Sayısı : 31
Kayıt tarihi : 10/02/11

Hesaplaşma Empty
MesajKonu: Geri: Hesaplaşma   Hesaplaşma Icon_minitimePaz Şub. 13, 2011 9:12 am

Bugün büyük gündü! Eski sevgilimden hesap soracaktım. İtalya’dan yeni geldim ve cebimde 5 kuruş bile yok. Biraz söğüşleme zamanıydı. New York’a gelir gelmez aradım Vega’yı. Çok konuşmaz ve bana itaat ederdi. Vega’nın hiçbir şeyi sorgulamamasını çok seviyorum zaten. Olay çıkartır ancak kendimi biraz acındırdıktan veya en kötüsü elimdeki kozları bir bir anlattığımda kesenin ağzını da açıverir. Hoşuma gidiyor eskilerden para araklamak, onları tehdit etmek. Aslında kendime yetecek kadar param var ama böylesi daha zevkli. Onun acı çektiğini görmek ve bana lanetler okumasına aldırmadan bir pislikmişim gibi suratıma tükürülmesine göz yummak sonunda aldığım paraların hakkını veriyor doğrusu.

Yeni sevgilim Dora’yı aradıktan sonra üzerimi giyinmeye koyuldum. Dora ile nasıl tanıştım meçhul ancak bildiğim tek şey onunda amacı aynı. Çıkarlar üzerine kurulmuş bir ilişki bizimkisi ancak onu seviyorum, en azından şimdilik. Bir gün Dora’nın da eskiyerek dolabıma asılacağı günü düşünerek kravatımı keyifle bağlıyorum. Aslında resmiyetten hoşlanmam ama bayanların gözünde bir centilmen olmak için altın kural bu! Saçlarımı da havalı bir şekle soktuktan sonra kendimi dışarı atıyor ve Starbucks’ın o havadar kokusunu içime çekerek üç kişilik bir masaya oturuyorum. Eski sevgilim ve yeni sevgilimin karşılaşmaları tuhaf olsa da Vega’dan para koparmak için elimden geleni ardıma koymayacağım.

Vega ile olan ilişkimizi anımsıyorum da güzel ve sancılı ama inişli çıkışlı bir ilişkiydi. Yok, yere kızıyor, boş yere alınıyor ve eften püften bahanelerle kavga çıkarıyordu. Zor kızdı ama ona bu yüzden âşık olmuştum. Zor olduğu kadar inatçı ve kıskançtı da. Ama güzelliği ve bir gülüşü her şeyi unuttururdu- tabii bunlar geçmişte kaldı benim için-. Ama zamanla ondan sıkıldım ve bir mesajla ayrıldım. Beni hiç aramadı, anlayışına şaşırmıştım doğrusu. Sonra ben İtalya’ya yerleştim. Derken birkaç kızın daha kalbini kırdım. Ardından Dora ile tanıştım. Planlarımızı yaptık o henüz tanışmadığım kardeşinden intikamını alacak, ben ise eskilerimden.

Çok geçmeden yanağıma öpücük konduran Dora’nın güzelliğiyle kendime geliyorum. Kuralcı kızdır. Ben de kuralları çiğnememek için yerimden kalkıp sandalyesini çekiyorum. Dora yerine oturunca ben de ısıtmış olduğum sandalyeme oturup, Dora’nın yumuşak dudaklarına gömülüyorum. Uzun bir öpüşmenin ardından tatminkâr olmuş kalın dudaklarımı aralayarak, ‘’ Nasılsın tatlım? ’’ diye soruyorum. Üzerine giydiği kahverengi pelerini sandalyesinin arkasına asarken benimle pek oralı olmuyor. Ben de yanıtımı beklerken Dora’yı incelemeye başlıyorum. Üzerine giydiği mor elbisesiyle sıra dışı gözüküyor. Dora, her zaman sıra dışı olmak ister zaten.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aranka Dora Sandor
Reklamcı
 Reklamcı
Aranka Dora Sandor


Mesaj Sayısı : 19
Kayıt tarihi : 09/02/11

Hesaplaşma Empty
MesajKonu: Geri: Hesaplaşma   Hesaplaşma Icon_minitimePaz Şub. 13, 2011 11:00 am

Sıcak yatağından zor ayrıldı Dora. Bugün önemli işleri vardı. Louis’le buluşup eski sevgilisinden borç -daha çok araklamak- para alacaklardı. Bunu bilmenin verdiği güçle kuşanmaya başladı genç kız. Çok sevmezdi öyle milletten zorla para koparmayı. Ancak gerektiği zaman belli kurallar doğrultusunda arakladığı paraya borç süsü verebilirdi. Yalvarmayı, kendini acındırmayı sevmezdi. Sevgilisinin ikinci yöntem olarak kullandığı ‘’Tehdit’’ kuralını severdi Dora. İnsanlar artık fakire değil, açığını yakalamış olan kurnazlara paralarından koklatıyorlardı. Çağa ayak uydurmak lazımdı.

Keçeleşmiş, gür saçlarına artık kırılmaya yüz tutmuş olan tarağını geçirdi. Büyük bir azimle saçlarını taramaya koyuldu. Sanki büyük bir savaştan çıkmışta saçlarının yarısı yanmıştı. Saçlarının zorluğuna rağmen taramayı ve düzgün bir şekle sokmayı becerdi. Dora artık bu konuda uzmanlaşmıştı zaten. Tarağı komodinin üstüne bıraktıktan sonra aynanın karşısına geçip yarattığı şahesere baktı, hayran dolu gözlerle. Topladığı kızıl saçlarını incelemeye koyulmuşken çalan telefonun o korkunç sesiyle irkildi. ‘’ Lanet olsun! ’’ Telefondaki gür ses Louis’e aitti. Bugün buluşacaklarını anımsatmak için aramıştı. Bu çabasını gereksiz bulduğunu sevgilisine söyleyemedi. Telefon yüzüne kapandıktan sonra kendi kendine böyle bir şeyi asla unutmayacağını/unutmadığını söyleyip durdu.

Evin içerisinde uzun bir koşuşturmanın ardından topuklu ayakkabılarının ucunu biraz gevşetti ve arabasına atladı. Yollar felaketti. New York’un bu akıl almaz kalabalık sokaklarına alışması zor olacaktı. Trafikte eğlenmenin en güzel yolu sonuna kadar açılan müzik ve arabalarının içinde homur homur homurdanan insanların suratlarını incelemektir. Sıkıcı geçen bir araba yolculuğunu eğlenceli hale getirdikten sonra yolculuk bitiyor ancak ne büyük bir şanssızlık ki Starbucks’ın önü doluydu. Büyük bir hiddetle söylenerek biraz ileri de nihayet yer bulabiliyor Dora. Araba’dan bir hışımla iniyor ve sokaktan geçerken enteresan sayılabilecek her türde ki insanların suratlarına bakıyor ve aklında tutmak için büyük bir çaba sarf ediyor. Eskiden beri severdi insanları incelemeyi ve onların kimi zaman asık kimi zamansa mutlu yüzlerine bakarak kendince anlam çıkartır ve o garip suratlarını aklında tutmaya çalışırdı. Neredeyse yere değecek kadar uzun burunlu ama şık giyinmiş bir adamı geçtikten sonra nihayet Starbucks’a adımını atabilmişti.

Sevgilisinin kendisine dönük olan düşünceli yüzünü görünce arkadan dolanarak yumuşak, beyaz yanağına küçük bir öpücük kondurdu. Louis şaşkınlıkla Dora’ya baktı ve hemen kalkıp nazik bir harekette bulunarak sandalyesini çekti. Bu nazik jestten minnettar olduğunu belirten kocaman gülümsemesiyle yerine oturdu. Dora aşırı sıcaktan bunalınca şık, kahverengi pelerini çıkartıp sandalyesinin arkasına asmakla debelenirken sevgilisinin sormuş olduğu soruya cevap verdi, ’ İyiyim, sen? ‘’ Amacına ulaşınca Louis’in ela gözlerine bakarak, ‘’ Senin şu eski sevgilin, ne zaman gelecek? ‘’ Uzun bir sessizlik hâkim oldu masaya, Louis’in gözlerini neden kaçırdığını anlayamadı. Bunları umursamayarak sevgilisinden gelecek o meçhul cevabı bekledi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Louis McGrount
Oyuncu&Yönetmen
 Oyuncu&Yönetmen
Louis McGrount


Mesaj Sayısı : 31
Kayıt tarihi : 10/02/11

Hesaplaşma Empty
MesajKonu: Geri: Hesaplaşma   Hesaplaşma Icon_minitimePaz Şub. 13, 2011 12:15 pm

Dora’nın oturduğu yerde debelenmesi, bana beyaz, narin bir kuşun çaresizce çırpınmasını, kanat çırpma arzusunu anımsattı. Hırçın sevgilim, pelerinini nihayet arkasına asabilmişti. Bu başarısı yüzüne yansır vaziyette gözlerimin içine bakarak önce sormuş olduğum soruyu, ‘’ İyiyim, sen? ‘’ diyerek yanıtladı. Ben de bu faslın fazla uzadığını düşünerek, soğuk bir sesle ‘’ Ben de iyiyim. ‘’ dedim. Ancak Dora, lafı uzatmadan Vega’ya getirmeyi başardı. Vega’nın ne zaman geleceğini sordu, kendi dilinde. Dora, ‘’ Eski sevgilin ’’ sıfatını kullanınca istemeden gözlerimi devirdim. İçimden, söylenerek zor da olsa gülümsemeye çalışarak gözlerimi yeniden karşımda ki kıskanç bayanın gözlerine diktim. Kalın, dudaklarımı çaresizce aralayarak, ‘’ Ah! Evet, gelecek. Ama tanrı aşkına Dora, kıskançlık yapma. Amacımızı unutma!’’ dedim fazlasıyla tehditkârca. Dora’nın gerilen yüz hatlarına aldırmaksızın sözlerime devam ettim., ‘’ Tatlım, biliyorsun bu ‘eski sevgili’ sıfatından hoşlanmıyorum. Anla beni, lütfen. ’’ beyaz, kemiksi parmaklarımı Dora’nın yumuşak ellerine dokundurdum.

Dışarıda yağan yağmurun gürültüsü uğuldayan kulaklarıma dolmaya başladı. Pencere’ye umutsuzca baktım, nerede kalmıştı? Gelmeyecek miydi? Sakin ancak öfkeden kasılmış olan suratımı cep telefonuma götürdüm. Son bir mesaj atacaktım, artık gelmeliydi. Mesajı yolladıktan sonra Ary’nin de meraklanmış olduğunu gördüm. ‘’ Vega’ya mesaj attım, ‘Gelmeyecek misin? ‘ diye. ‘’ dedim ve gözlerimi yeniden pencereye yönelttim. Buharlaşmış camı sağ dirseğimle sildikten sonra etrafa bakınmaya başladım, gelmeliydi, gelecekti de.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aranka Dora Sandor
Reklamcı
 Reklamcı
Aranka Dora Sandor


Mesaj Sayısı : 19
Kayıt tarihi : 09/02/11

Hesaplaşma Empty
MesajKonu: Geri: Hesaplaşma   Hesaplaşma Icon_minitimePtsi Şub. 14, 2011 4:17 am

‘’ Ah! Evet, gelecek. Ama tanrı aşkına Dora, kıskançlık yapma. Amacımızı unutma!’’

Louis’in ses tonu hiç hoşuna gitmemişti. Başkalarına diklenmez, onlarla böyle sersemce konuşmazdı. Dora’yı ise hep tehdit eder ve ona kabadayılık taslardı. Ama o, bundan bıkmıştı. Öyle ki bıkkınlığı artık öfke boyutuna gelmişti. Ağzından hangi sözcüklerin döküleceğini bilmeksizin konuşmaya başladı, sinirli bir ses tonuyla ‘’ Ben unutmam, sen de bunu unutma! Ayrıca bu tehditleri bana değil Vega denen kıza savur. Biliyorsun, para alamazsan seni terk ederim. ‘’ Tehdidin soğuk yemeğinden bir kaşık almıştı Dora. Tadı güzeldi, keyifle gülümsedi. Louis ise kızın az önce ki sözlerine aldırmaksızın konuşmaya başladı,
‘’ Tatlım, biliyorsun bu ‘eski sevgili’ sıfatından hoşlanmıyorum. Anla beni, lütfen. ’’ soğuk elini, kızın sinirden kasılmak üzere olan eline değdirdi, yumuşakça okşamaya başladı. Dora’da hırçın bir kedi misali okşanınca mayışmaya, rahatlamaya başladı.

Yağmur tüm şiddetiyle yağarken, Dora yine hayal âlemlerine dalmıştı. Yağmurun o pürüzsüz sesi onda hep rahatlama hissi uyandırırdı. Bitmeyen, sonsuz ama rahatlatıcı ritmik ses bir melodi gibi kulaklarına dolar ve Dora kötü düşüncelerinden arınır, hayal kurardı. Yağmurun sesi ve hayal kurmak genç kızın hayatta en sevdiği terapiydi. Bir de yağmurda yürümek vardı. Ama yağmurda yürümek, tek başına değil, sevgiline sarmaş dolaş sarılıp, ıslanmaya inat birbirine iyice yaklaşıp ısınarak yavaş yavaş yürümektir. Böyle çıkar yağmurun tadı…

Dora’nın sakinliği giderek telaşa dönüştü. Kız, son anda gelmekten vazgeçmişti belki de. Umutsuz ve meraklanmış gözlerini Louis’in gözleriyle buluşturdu. Louis, telefonuyla uğraşıyordu. Telefon’dan gözlerini ayırınca, kıza mesaj attığını söyledi. Ama ses tonu, öfkeliydi.
‘’ Gelmeyecek misin? ‘’ sorusundan ziyade öfkeyle abuk sabuk bir şeyler yazmasından korktu Dora. En sonunda o da pes ederek, gözlerini pencereye dikti. Bekleyeceklerdi, nasılsa gelecekti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vega Veronique Garnier
Model & Oyuncu
 Model & Oyuncu
Vega Veronique Garnier


Mesaj Sayısı : 57
Kayıt tarihi : 04/09/10

Hesaplaşma Empty
MesajKonu: Geri: Hesaplaşma   Hesaplaşma Icon_minitimePtsi Şub. 14, 2011 9:44 am

Vega, dün aldığı lanet telefonun ardından koşturarak Starbucks’a gitmeye çalışıyor. Dün, eski sevgilisi yine onu aramış ve para dilenmişti. Louis, Muhtemelen New York’a dönüşünü Vega’nın paralarıyla kutlayacaktı. Vega’nın da son zamanlarda işleri hiç iyi gitmiyordu. Conerus’dan sonra kafasını toparlayamamıştı. Haliyle morali bozuktu ve bu işine fazlasıyla yansıyordu. Maddi yönden pek sıkıntı çekmiyordu aslında. Ama paralarının hepsini üç kuruşluk herife de yedirmek istemiyordu. Louis, İtalya’ya gittiğinde rahatlamıştı, insanı korkutan kâbusunun uzaklarda olması, ona ulaşamayacağını bilmek güzel duyguydu. Ancak Louis uzaklaşmamış, pusuya yatmıştı. Vega’nın en zor gününde tepesinde, soluğunda hatta nefes kadar yakınında en büyük kâbusu olarak belirmeyi yine başarmıştı.

Kaçış yolu yoktu. Yine itaat etmek zorundaydı. Diz çöküp, ayaklarına kapanmak ve paralarını onun avucuna saçmak zorundaydı. Çaresizdi. Eğer yapmazsa, elindeki kozları bir bir açığa çıkarırdı. Yapardı, biliyordu. Aslında Vega ondan korkmuyordu. Yalnızca tiksiniyor ve nefret ediyordu. Bu nefret, onun ölü bedenini bir b*k gibi ezip geçebildiğinde ancak geçerdi. Louis geleli daha bir hafta olmamıştı bile ancak içindeki isyan, onu boğacak hale getirmeye başlamıştı. Sanki boğuluyor, nefesi daralıyor ve öksürük nöbetleri geçirircesine midesi ağrıyordu. Kurtuluş yolu yoktu. Hiçbir zaman da olmayacaktı. Bugün tonlarca para verir, ertesi gün doymaz yine para isterdi. Tehditle, o yapmacık mimikleriyle, kendini acındırma yöntemiyle yine para araklardı.

Nefes nefese kalmıştı Vega. Saat epey ilerlemişti, gecikmişti. Tam karşıdan karşıya geçmek için narin adımlarını atacakken, cep telefonu sanki üzüntü dolu bir melodiyle titredi. Vega, kendini karşı kaldırıma attı ve ekose, kahverengi montunun cebinden cep telefonunu çıkardı. Mesaj Louis den gelmişti ve gayet açıktı; ‘’ Geliyor musun? Eğer gelmezsen başına gelecekleri biliyorsun! ‘’ Yine aynı tehditler! Bıkmıştı artık. Öfkeyle yanıt verdi; ‘’Gelmek üzereyim, sabret! ‘’ Telefonu bir hışımla cebine attı ve yolu neredeyse koşarcasına arşınlayarak Starbucks’a geldi. Louis’i görmüştü ancak yanında oturan kızı tanımıyordu. Kız, güzel giyimli ve alımlıydı. İtiraf etmek gerekirse Vega’yı oldukça kıskandırabilecek türdendi. Alev alev yanan kızıl saçları geriye doğru toplanmış ve yumuşacık görünüyordu. Üzerinde ki parlak mor elbisesi ise ihtişamına ihtişam katıyordu adeta. Tereddütle masaya yaklaştı ve soğuk bir ses tonuyla, ‘’ Evet, ne kadar istiyorsun? Vereyim de düş yakamdan. ‘’ dedi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Louis McGrount
Oyuncu&Yönetmen
 Oyuncu&Yönetmen
Louis McGrount


Mesaj Sayısı : 31
Kayıt tarihi : 10/02/11

Hesaplaşma Empty
MesajKonu: Geri: Hesaplaşma   Hesaplaşma Icon_minitimeSalı Şub. 15, 2011 3:31 am

Yağmur giderek hızlandığında nihayet telefonuma Vega’nın geleceğine dair bir mesaj aldım. Gülümsememi yüzüme oturtturarak Dora’ya, ‘’ Gelmek üzereymiş. ‘’ dedim. Dora’nın kafasından neler geçtiğini tahmin edebiliyordum. Bir an önce parayı alıp gitmek istiyordu. Ama sabretmeliydi ki Dora her işini hızlı yapardı, yavaş tempodan hoşlanmazdı. Ben ise onun tam tersiydim. Sabretmesini bilirdim, dakikalarca bekleyebilirdim. Ama bekletilmekten de öyle çok hoşlanmazdım hani. Pencere’den Vega’nın solgun ve ıslak yüzünü gördüm. Sinirli ve öfke dolu gözlerle bakıyordu etrafa. Gözlerimi pencere’den aldım ve Dora’ya biraz daha yaklaşarak ‘’ İşte geliyor! Şu anda içeriye giren sarışın Bayan Vega. ‘’ diye fısıldadım. Bunun üzerine Dora’da pencere’ye baktı. Ardından hiçbir şey olmamış gibi önümüze dönüp beklemeye başladık, tekrar.

Vega içeriye girmişti. Etrafına biraz bakındıktan sonra beni ve Dora’yı nihayet fark edebilmişti. Hemen gelmek yerine kendi düşünceleriyle başa çıkarcasına bizi inceliyordu. Aslında daha çok Dora’yı inceliyordu. Kıskanmış mıydı? Belki. Ama tam da bunları düşünürken sarsak adımlarla yanımıza yaklaştı Vega. Sanki acelesi varmış da, bir yere yetişmesi gerekiyormuş gibi hız hızlı konuşarak, ‘’ Evet, ne kadar istiyorsun? Vereyim de düş yakamdan. ‘’ dedi. Ah, kadınlar! Her işlerini acele yapmayı severler. Biraz olsun beklemeye tahammülleri yoktur. Nazik bir gülümseme yerleştirdim suratıma ve sakin bir ses tonuyla, ‘’ Ah! Merhaba Vega. Görüşmeyeli nasılsın? ‘’ dedim. Hala ayaktaydı, yine inadı tutmuştu, oturmuyordu. Onun konuşmasına fırsat bırakmadan, sözlerime devam ettim ‘’ Tatlım, seni sevgilim Dora ile tanıştırayım. Dora bu Vega, Vega bu Dora. Siz bayanlar burada oturup biraz sohbet edin, bende üç tane kahve alayım. ‘’ Hemen yerimden kalktım ve Vega’nın sandalyesini de oturması için çektim. Her şey bitmişti, birazdan buradan bol miktarda parayla ayrılacaklardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aranka Dora Sandor
Reklamcı
 Reklamcı
Aranka Dora Sandor


Mesaj Sayısı : 19
Kayıt tarihi : 09/02/11

Hesaplaşma Empty
MesajKonu: Geri: Hesaplaşma   Hesaplaşma Icon_minitimeSalı Şub. 15, 2011 7:02 am

Louis’in telefonu ötmeye başlayınca, Dora pencereye diktiği gözlerini gürültüyle öten telefona götürdü. Louis’e gelen mesaj mutlu bir haber olmalıydı ki sırıtmadan edemedi. Neredeyse dişleri gözükecek vaziyette ki aptal sırıtmasını sürdürerek, ‘’ Gelmek üzereymiş. ‘’ dedi. Dora ise yarım ağızla, ‘’ İyi. ‘’ dedi. Kızın bir an önce gelip, parayı vermesini istiyordu. Bu kahrolası eziyetten kurtulunca derin bir ‘’ Oh! ‘’ çekecekti. Louis, sanki genç kızın düşündüklerini anlarcasına bakıyordu. Öyle ya, bir şey bildiğin de yüzünde ki o pis sırıtma aylarca sönmezdi. Yine aynı sırıtmayla Dora’ya bakıyordu. Gerçi bu Vega’nın geleceğini duyduğun da belirmiş bir gülümseme idi. Biraz sonra sevgilisinin garip bakışları pencereyle buluştuğunda, Dora’ya yaklaşıp fısıldayarak ‘’ İşte geliyor! Şu anda içeriye giren sarışın Bayan Vega. ‘’ dedi. Dora hemen dışarıya baktı. Sarışın bir bayan, öfkeden kudurmuşçasına görünen surat ifadesiyle Starbucks’a adımını atmıştı. Sisin etkisiyle kızı net görememişti ancak sinirli olduğu çok açıktı. Ayrıca uzaktan dahi olsa açık bırakılmış sarı saçları ve ince fiziğiyle göz dolduran biri olduğu anlaşılıyordu.

Dora, tek kelime etmeden bekledi. Arkasını göremediği için çok şansız olduğunu kendi kendine defalarca haykırdı. Neyse ki fazla beklemeden, yaklaşan topuklu ayakkabıların o eşsiz sesini duydu. Kız, Louis’e döndü ve ne kadar istediğini sordu. Burada fazla kalmak istemiyor gibiydi. Hoş, Dora’da kızın yerinde olsaydı aynı şeyi yapardı –ki yakında Louis’in eskileri arasında yerini alacaktı -. Louis, oyunculuk yeteneğini kullanarak sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıp, kızın halini hatırını sordu. Bu cevabını herhalde hala ayakta olan zavallı kızcağızda beklemiyordu çünkü fazlasıyla şaşırmış gözüküyordu. Louis, kızın konuşmasına fırsat vermeden, ‘’ Tatlım, seni sevgilim Dora ile tanıştırayım. Dora bu Vega, Vega bu Dora. Siz bayanlar burada oturup biraz sohbet edin, bende üç tane kahve alayım. ‘’ dedi. Ardından hemen kalkıp, yine aynı nazik hareketle Vega’nın oturması için sandalyesini çekti. Dora’da üzerinde ki kıskançlık ve sinir dalgasını uzaklaştırdı ve gülümseyip, ‘’ Memnun oldum, lütfen oturun. ‘’ dedi.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vega Veronique Garnier
Model & Oyuncu
 Model & Oyuncu
Vega Veronique Garnier


Mesaj Sayısı : 57
Kayıt tarihi : 04/09/10

Hesaplaşma Empty
MesajKonu: Geri: Hesaplaşma   Hesaplaşma Icon_minitimeSalı Şub. 15, 2011 7:08 am

Vega, nefes almakta zorlanıyordu, yorgundu. Ayakta kalmaktan da sıkılmıştı. Louis’in hoşuna gidiyordu. Onun bitkin ve çaresiz olduğunu görmek zevk veriyor olmalıydı. O kahrolası çenesini açıp, belirli bir miktar söylese anında ödeyip çıkacaktı. Ama uyuzluğuna hiçbir şey söylemiyordu. Maksat, Vega’yı sinir etmekti. Louis, yüzüne sersem bir gülümseme oturtarak, ‘’ Ah! Merhaba Vega. Görüşmeyeli nasılsın? ‘’ dedi. Yetmişti artık. Kendini ne sanıyordu da hiçbir şey olmamış gibi davranıp, halini hatırını sorabiliyordu. Sinirden deliye dönmüştü. Bu haddini bilmez, serseme iki çift söz söylemeliydi elbet. Ancak ne var ki Louis onun konuşmasına fırsat bırakmadan sözlerine devam etti, ‘’ Tatlım, seni sevgilim Dora ile tanıştırayım. Dora bu Vega, Vega bu Dora. Siz bayanlar burada oturup biraz sohbet edin, bende üç tane kahve alayım. ‘’ dedi ve hemen kalkıp aklınca centilmen olduğunu göstererek sandalyesini nazikçe çekti, oturması için. Vega, bir süre kararsız kaldı. Oturmalı mıydı? Tam kararını verecekken yanlarında olduğunu unuttuğu alımlı bayan, gülümseyerek oturmasını söyleyince oturdu. Kısık bir sesle Louis’e, ‘’ Teşekkür ederim. ‘’ dedi.

Louis gidip, kahveleri alırken yanlış yaptığını düşündü, defalarca. Oturmamalıydı. Parayı vermeliydi ve gitmeliydi. Ama oturmuştu artık. Üstelik karşısında duran bayana yani Dora’ya yanıt vermeliydi. Gözlerini kıza dikti ve yumuşak bir ses tonuyla, ‘’ Ben de memnun oldum. Aslında sizinle bu şekilde tanışmak istemezdim. ‘’ dedi. Söylemek istediği şey farklıydı aslında. Vega daha çok kızı uyarmak istiyordu. Onun tehlikeli olduğunu ve ondan ayrılması gerektiğini bir şekilde söylemeliydi ama nasıl? Büyük olasılıkla Louis, zavallı kıza olayı farklı anlatmıştı. Borç filan demiştir, ondan her şey beklenirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aranka Dora Sandor
Reklamcı
 Reklamcı
Aranka Dora Sandor


Mesaj Sayısı : 19
Kayıt tarihi : 09/02/11

Hesaplaşma Empty
MesajKonu: Geri: Hesaplaşma   Hesaplaşma Icon_minitimeSalı Şub. 15, 2011 9:03 am

Vega, oturdu ve oldukça kısık bir sesle Louis’e teşekkür etti. Louis uzaklaşır uzaklaşmaz masa’nın üzerine sonu gelmeyecekmiş gibi görünen bir sessizlik hâkim oldu. Sessizliği sevmezdi Dora. Belki de en büyük korkusudur, susmak. Sıkıcıdır, bir girdap gibi içine sürükler insanı, karanlık ve korkunçtur. Söyleyecek kelime bulamaz, ağzını açar ancak sanki boğazına sert bir cisim kaçmış gibi olur ve susarsın. Kötüdür, çok kötü. Dora sohbet etmek istiyor ancak daha yeni tanıştığı bir yabancıyla ne üzerine sohbet edeceğini kestiremiyor. Louis üzerine konuşsa olmaz. Parayı hemen istese olmaz. Dora tam ne üzerine konuşabileceğini düşünürken, kızın dudaklarını araladığını gördü. Hadi konuş dedi kendi kendine Dora. Kız, ‘’ Ben de memnun oldum. Aslında sizinle bu şekilde tanışmak istemezdim. ‘’ dedi. Gecikmeli bir cevaptı. Ama olsun.

Dora, cümlelerini aklında toparlamaya çalıştı. Bir yandan da Louis’e bakıyordu. Louis’in önünde iki kişi vardı, işi uzun sürerdi. Louis’e bakmaktan usanıp, kıza döndü. Gülümsedi ve ‘’ Evet, kötü bir tanışma oldu. ‘’ dedi. Ne malca bir yanıttı! İçinden tekrar kendine sövmeye başladı. Kendini hep eleştirirdi ve bu huyundan da kolay vazgeçmeyecekti anlaşılan. Dora, hep başkalarını eleştirmektense kendini eleştirmeyi, başkalarını suçlamaktansa kendini suçlamayı tercih ederdi. Kendini bir türlü rahat bırakmazdı. Hep kendisinde bir kusur bulurdu. Kendine kızmayı bırakınca, çantasından nemlendirici çıkarttı ve kurumuş dudaklarını bayram ettirdi. Nemlendiriciyi çantasına koyunca, ‘’ Dudaklarım çok hassastır. ‘’ dedi gülümseyerek. Yine abuk sabuk bir şeyler söylemeyi başarmıştı[size
=12].[/size]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Louis McGrount
Oyuncu&Yönetmen
 Oyuncu&Yönetmen
Louis McGrount


Mesaj Sayısı : 31
Kayıt tarihi : 10/02/11

Hesaplaşma Empty
MesajKonu: Geri: Hesaplaşma   Hesaplaşma Icon_minitimeÇarş. Şub. 16, 2011 8:12 am

Vega, henüz oturmamıştı. Ne yaparsam yapayım bu kızın inadını kıramayacaktım. Sandalyenin soğuk demirlerini tutmakta olan ellerim artık terlemeye başlamıştı. Düşünüyordu. Otursa mıydı? Oturmasa mıydı? İnsanların ne düşündüklerini tahmin etme konusunda ustaydım ki yine yanılmadığımı Vega’nın düşünceli gözlerinden anlayabiliyordum. Oturması için ısrar etmem gerektiğini düşündüm ancak Dora benden önce davranmıştı, ‘’ Memnun oldum, lütfen oturun. ‘’ dedi. Dora’nın bu kibarlığına şaşırmıştım doğrusu. Ama eminim ki içinde az da olsa susturmaya çalıştığı ‘ kıskançlık ‘ duygusu hala yakasını bırakmamıştı. Vega, Dora’yı dinledi ve çekmiş olduğum sandalyeye oturup kısık bir sesle, ‘’ Teşekkür ederim. ‘’ dedi. Ben de ‘’ Rica ederim. ‘’ deyip o akıl almaz kuyruğa kendimi attım.

Starbucks gerçekten de kalabalıktı. Aslında günün bu saatin de bu kadar kalabalık olmasına hayret ediyordum. İnsanların işleri yokmuş gibi buraya tıkılıp dakikalarca ve hatta saatlerce kahve içmesi bana delilik gibi geliyordu. Eğer, işim olmasaydı buraya adımımı atmazdım. Kendi kahvemi evde bedava yapar ve ayaklarımı kanepenin üstüne uzatıp, rahatça içerdim. Önümdeki adam da kahvesini alıp sıradan çekilmesinin ardından asık suratlı görevliye, ‘’ Üç tane Caffè Americano. ‘’ dedim. Görevli saatler süren hazırlığını tamamlayıp siparişimi elime tutuşturdu. Tepsiyi devirmemek için büyük bir çaba harcayarak Vega ile Dora’nın karşılarına oturdum. Kızlar, konuşacak konu bulamamıştı anlaşılan. Ben de fazla üstelemeyip, kahvelerini verdim. Ardından üçümüzde düşünceli bir vaziyette kahvelerimizi yudumlamaya başlayınca lafı uzatmadan, ‘’ Vega’cım şimdi gelelim ne kadar istediğime. ‘’ dedim. Kahvemi yerine koyup, hiç kimse’nin duymaması için gereken miktarı Vega’nın kulağına fısıldayıp bekledim. Kabul etmeliydi. Fazlaydı ama vermeliydi!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vega Veronique Garnier
Model & Oyuncu
 Model & Oyuncu
Vega Veronique Garnier


Mesaj Sayısı : 57
Kayıt tarihi : 04/09/10

Hesaplaşma Empty
MesajKonu: Geri: Hesaplaşma   Hesaplaşma Icon_minitimePerş. Şub. 17, 2011 9:15 am

Vega’nın geç kalmış yanıtının ardından Dora, ‘’ Evet, kötü bir tanışma oldu. ‘’ dedi. Bu konuda hem fikir olduklarına sevinmişti. Masa yine sessizliğe büründüğünde şimdi tam zamanı olduğunu düşünüp, Dora’ya gerçekte neden burada olduğunu söylemeyi düşündü. Ancak vazgeçti ve sustu. Vazgeçti, sustu çünkü belki de kız her şeyden haberdardı. Hem, onu uyarmak ona düşmezdi. Evet, susmanın en iyi çözüm olduğunu düşünerek dudaklarını mühürledi. Dora’nın çantasından nemlendirici çıkarıp, dudağına sürdüğünü gördü. Kız, dudaklarını yumuşattıktan sonra gülümseyip, ‘’ Dudaklarım çok hassastır. ‘’ dedi. Vega içinden ‘’ Bana ne! ‘’ dedi. Hakikaten ona neydi? Bu onu ilgilendirmiyordu. Ancak konuşacak bir şey bulamadığı için böyle abuk sabuk şeyler söylemesini kızdığı kadar, normal de karşıladı.

Louis, tepside ağızlarına kadar dolu olan üç Caffè Americano’yu masaya koydu ve Vega ile Dora’ya servis etti. Ardından oturup, bu sonu gelmeyecekmiş gibi görünen sessizliğe oda ortak oldu. Yalnızca yüksek kahkahalar ve kahvelerin yudumlanma sesleri geliyordu Vega’nın kulaklarına. Onlardan başka herkes uzun uzun sohbetler ediyor ve etraflarına neşe saçarak gülümsüyorlardı. Neyse ki Louis, ‘’ Vega’cım şimdi gelelim ne kadar istediğime. ‘’ dedi lafı uzatmadan. Vega rahatladı nihayet asıl konularına dönebilmişlerdi. Louis, miktarı söylemek için Vega’ya yaklaşırken, oda içinden az miktar olması için adeta dua ediyordu. Louis yaklaştı ve tereddütle titreyen genç kıza istediği miktarı söyledi. Vega şaşırmıştı. Çok fazlaydı. Ancak buradan bir an önce çıkmak için başıyla onay verdi. Kahvesini kafasına dikti ve çek defterini çıkarıp istediği miktarı yazdı. Ardından çantasını koluna takıp, çeki Louis’e uzattı ve ‘’ Bir daha beni arama. Sakın! Bir daha kuruş vermem, haberin olsun. ‘’ deyip kendini yağmurlu havaya teslim etti.

SON!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Hesaplaşma
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: The New York City :: Manhattan :: Starbucks-
Buraya geçin: