Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
Kütüphanede Sohbet Başkadır.  Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
Kütüphanede Sohbet Başkadır.  Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
Kütüphanede Sohbet Başkadır.  Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
Kütüphanede Sohbet Başkadır.  Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
Kütüphanede Sohbet Başkadır.  Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 Kütüphanede Sohbet Başkadır.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Camilla F. Demonceaux
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Camilla F. Demonceaux


Mesaj Sayısı : 149
Kayıt tarihi : 21/02/11
Gerçek Yaşı : 28

Kütüphanede Sohbet Başkadır.  Empty
MesajKonu: Kütüphanede Sohbet Başkadır.    Kütüphanede Sohbet Başkadır.  Icon_minitimePaz Şub. 27, 2011 5:29 pm

Kütüphanede Sohbet Başkadır.  2-2 Kütüphanede Sohbet Başkadır.  1-2


P. Juliet Prideaux & Camilla F. Demonceaux



Tozlu raflar üzerinde gezinen parmakları, tüm kitaplara hafif dokunuşlarda bulunurken; kaşları dikkatle çatılmış, gözleri öğle yemeği için pusuya yatmış bir kurt gibi arayışlardaydı. Keskin bakışlarla inceliyordu her kitap ismini. Yer yer aralık dudaklarının arasından mırıldanıyordu parmağının denk geldiği harfi.

"Ve işte!" küçük fakat kıvrak bir hareketle çekip çıkarmıştı kitabı tozlu raftan. Avuçlarının arasında sıkıca kavramıştı."Yasak Aşk..." İstediği oyuncağı elde etmiş bir çocuğun masum ifadesi vardı suratında. Uzun zamandır yastığının altında gömülü olan kitabı bitirip, bu kitaba başlamayı düşünüyordu. Okul kütüphanelerinin sadece sıkıcı ansiklopedilerden ibaret olmaması harikaydı onun için. Çocuksu ifadesini takındığı gözleri pür dikkat inceliyordu kitabı; bir önünü, bir arkasını çeviriyor, ara sıra sayfalarını karıştırıyordu. Daha başlamadan kitabın içinde boğulacaktı ki, omuzuna değen soğuk bir elle irkildi. Üzerindeki ince, beyaz askılısıyla soğukluğu derisinde hissetmesi zor değildi.


Ani bir hareketle arkasını dönmedi bu kez, yalnızca başını yavaşca omuzuna doğru çevirdi. O ince parmaklar ve her daim bakımlı, uzun, renkli ojelerle canlandırılmış tırnaklar... Bu eller, Cammie'nin yakın dostu Juliet'ten başkasına ait değildi elbet. "Beni nerede bulacağını iyi biliyorsun." çarpık gülücüğünü suratına yerleştirdi, kendinden emin, ukala bir tavırla. Okumayı severdi. Sevmekten öte, bir kitap kurduydu adeta. Juliet onu iyi tanırdı. Fakat bir türlü alışamamıştı tanınmaya. 'Nasıl her seferinde kim olduğumu doğru tahmin edebiliyorsun' bakışlarını yapıştırdı yine suratına hayretle. Yine ve yine. Camilla bu mimikleri de adı kadar iyi bildiğinden, açıklama yapmaya koyuldu. "Renkli ojeler, bakımlı tırnaklar ve her daim soğuk eller..." açıklamasını yaparken, bir yandan da boş bir masaya doğru küçük adımlarla ilerliyordu. "Hadi ama, bunu anlamak o kadar da zor değil July!" Sıcak tebessümünü yayıverdi suratına. Sandalyeyi oturmak için geri çekerken küçük gıcırtıların yankılanmasına sebep olmuştu. Ne var ki içeride bundan rahatsız olacak kimse yoktu, çünkü içeride kimse yoktu. Bu iyiydi. Yakın arkadaşlar kütüphanede yalnızdı. Biraz kaynatmak için doğru yer ve doğru zamandı. Yani öyle umuyorlardı, sonuçta burada dedikodu meraklısı çoktu, herkes, her an, her yerde olabilirdi. Sessizliği bozmak adına konuyu açtı sabırsızca Cammie "Buraya bana gülümsemek için gelmedin ya? Seni kütüphaneye çeken nedir bakalım, anlat."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
P. Juliet Prideaux
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
P. Juliet Prideaux


Mesaj Sayısı : 442
Kayıt tarihi : 07/02/11
Gerçek Yaşı : 29

Kütüphanede Sohbet Başkadır.  Empty
MesajKonu: Geri: Kütüphanede Sohbet Başkadır.    Kütüphanede Sohbet Başkadır.  Icon_minitimeSalı Mart 01, 2011 8:36 am

“ Ama Bayan Paige! Anne ve babanız duyarsa ne der? “ Claire yakınarak dolanıyordu Juliet’in etrafında. Bıkkınlıkla çekti içini Juliet. Rahat bıraksana beni! Diye düşündüyse de bu düşüncesini kendisine sakladı. “ Sakin ol Claire. Merak etme onların haberi bile olmayacak hem evde bile değiller ki. Sen söylemezsen ruhları bile duymaz. Anladın mı Claire? “ dedi elini annesinin mücevher kutusuna daldırırken. “ Ama ben… “ diye itiraz edecekti ki Juliet sus anlamında elini kaldırdı havaya “ Aması filan yok Claire! Tek kelime dahi etmeyeceksin. Duydun mu beni? “ dedi üzeri çiçek desenleriyle kaplı kutuyu eline alırken. Kutuyu dikkatlice açtı ve içindeki bilekliği, bileğine takması için Claire’ye uzattı. “ Ayrıca bu bana ait. Yani teknik olarak… O yüzden bana kızmaya hiç hakkı yok. “ dedi ve gülümsedi. Doğruyu söylüyordu. Babası Juliet’e 15. yaş gününde hediye etmişti. Manevi değeri çok fazlaydı. Bu nedenle annesi “ Sen bunu kaybedersin, bende durması çok daha iyi olacak. “ demiş ve bir daha da konusu açılmamıştı. Her neyse der gibi elini salladı Juliet.

Claire’nin asık suratını gördüğünde kahkahasına engel olamadı. Tombik yanaklarını sıktı ve “ Hadi ama! Neşelen biraz, tüm gün evde olmayacağım. “ demesiyle Claire’nin yüzünün gülmesi bir olmuştu ki Juliet bir kahkaha daha attı. “ Son olarak kahvaltımı hazırlamalarını söylemeye ne dersin? Açlıktan ölmek üzereyim. “ dedi ve merdivenlerden inmek üzere olan Claire’nin arkasından “ Çabuk olsun! “ diye bağırdı. Doğrudan odasına gitti. Her yer birbirine girmişti. Sıkıntıyla iç geçirdi. Bu dağınıklıkta neyin nesiydi şimdi? Ne ara bu hale geldi burası? diye düşündü. Hiçbir fikri yoktu.

Doğruca dolaba yürüdü. Odanın en büyük duvarını boydan boya kaplayan dolabın kapağını açtı. Ne giyeceğini bilmiyordu ve bunu anlaması için kıyafeti görmesi yeterliydi. Tek tek ayırıyordu tahta askıları birbirinden. Bir türlü kafasına uyan bir şey bulamaması yüzünden aklını kaçıracaktı. Eline geçirdiği vişneçürüğü rengindeki bluza büyülenmiş bir şekilde bakakalmıştı. İlk defa görüyordu sanki. Ne zaman aldım bunu? Diye düşündü ama faydası yoktu ve umurunda da değildi. Sonuç olarak almıştı. Raflarından birinden aldığı mini kot eteği geçirdi altına. Ayağına da yeni almış olduğu topuklu, kısa deri çizmelerini geçirdi. Makyajını yapması bir hayli vaktini alacak gibiydi. Aynanın karşısındaki koltuğu oturdu ve öylece baktı. Bir süre düşündükten sonra, vişneçürüğüne yakın bir tonda olan rujunu hafifçe sürdü dudağına. Hafif bir göz kalemi çekti. Ağır bir makyaj yapma gibi bir düşüncesi olmadığından bu kadarıyla bırakmayı seçmişti bu sefer. Aynada kendisine bakarken birden dudakları kırmızı, yanakları pembe, çocuksu bir gülümsemeyle bakan o küçük kızı hatırladı. Gözleri doldu o anda. Abisi geliyordu tekrar tekrar aklına. Eline aldığı bir peçeteyi gözünün üstüne baktı. Kaleminin akması tam bir felaket olurdu. Yavaşça kuruladı gözlerini. Kafasını hızla iki yana salladı unutmak için kafasındaki görüntüleri. Sıkıca yumdu gözlerini ve derin bir nefes aldı. Gözlerini açtığında yüzüne gelişi bir tebessüm yapıştırdı.

“ Bayan Paige, kahvaltınız hazır. “ dedi Claire kapıyı tıklattı Juliet’in dikkatini çekebilmek için. Juliet gülümsedi ve başıyla onayladı. “ Birazdan geliyorum. “ dedikten sonra çantalarını koyduğu dolaba doğru yürüdü. Koyu kahverengi deri çantasını, ayağına giydiği çizmelere göre seçti. Ajandasını, birkaç makyaj malzemesini, cüzdanını ve telefonu çantaya atıp çıktı odasından.

Kahvaltı masasına oturdu ve dizüstü bilgisayarını açtı. Magazin sayfası “Sık Kullanılanlar” listesinin en başında yer alıyordu. Pek fazla ilgisini çeken bir şey bulamayınca hayal kırıklığına uğramıştı. Fazla oyalanmadan kapattı bilgisayarını ve oturduğu yerden kalktı. Ağzına son bir çilek attı ve çantasını koluna geçirdi. “ Ben çıkıyorum Claire. “ dedi ve şoförünü çağırttı. Okula gitmesi ve hemen Camilla’yı bulması gerekiyordu. Aslında anlatması gereken çok bir şey yoktu ama içinde bir boşluk vardı ve bunu bulmasına yalnızca Camilla yardım edebilirdi. Camdan dışarı bakarken iç çekti. Sabahın bu saatinde bu trafik de neyin nesiydi böyle? “ Kaza olmuş küçük hanım. “ diye konuştu şoförü Curtis. Juliet daha çok ayrıntı görebilmek için iyice cama yapıştı. Arabanın biri, bir adama çarpmıştı. Adam yerde baygın baygın yatarken Juliet’in gözleri fal taşı gibi açılmış sanki dili tutulmuştu. Hiçbir şey söyleyemedi. Arkasına yaslandı ve gözlerini sıkıca yumdu. Okula varana kadar da öyle durdu.

Araba okulun kapısından girdiği anda hızla indi ve hızlı adımlarla yürümeye başladı. O an kafası yerinde olmasa da Camilla’yı nerede bulacağını biliyordu. Ayaklarını kütüphaneye doğru yönlendirdi. Sinirden ellerini birbirine ovuşturup duruyordu. Havanın üşütecek kadar soğuk olmamasına rağmen elleri buz kesmişti, yine. Kütüphaneye girdiği anda bom boş bir yerle karşılaştı. Aman ne garip! Diye mırıldandı alaycı bir şekilde. Rafların olduğu yere doğru ilerledi ve az ileride arkası dönük bir şekilde duran arkadaşını gördü. Yanına gitti ve elini omzuna koydu. Camilla arkasını dönmeden "Beni nerede bulacağını iyi biliyorsun." dedi. Kendisine döndüğünde yüzünde her zamanki çarpık gülüşü vardı. Nasıl her seferinde ben olduğumu anlayabiliyorsun? dermiş gibi baktı kızın suratına. Sözlü bir şekilde dile getirmesine gerek yoktu bu düşüncesini. "Renkli ojeler, bakımlı tırnaklar ve her daim soğuk eller..." dedi. İster istemez bakışları ellerini kaydı Juliet’in. Yüzüne bir gülümseme yayıldı birden. Masalardan birine geçip oturdular. Camilla, Juliet’in bir şey anlatmasını bekler gibi bakıyordu suratına. Ama Juliet hiçbir şey söylemedi sadece sessizce oturdu. "Buraya bana gülümsemek için gelmedin ya? Seni kütüphaneye çeken nedir bakalım, anlat." dedi Camilla. Juliet sıkıntıyla iç çekti. Beni bu kadar iyi tanıman beni korkutuyor! Demek istiyordu en yakın arkadaşına ama sustu ve öylece durdu. Bir şeyler söylemesi gerektiğini biliyordu ama ne söyleyecekti ki?

“ Ah hadi ama! Sadece seni görmek istemiş olamaz mıyım yani? “ der demez Camilla’nın şüpheci yüz ifadesiyle karşılaştı. Lanet! diye geçirdi içinden. Elleriyle gözlerini kapattı. Ne söyleyeceğine karar vermeden konuşmamalıydı. En ufak bir lafı onu yerle bir edebilirdi. “ Bilmiyorum Camie. Sadece kendimi pek iyi hissetmiyorum. Belki de kendime bir sevgili bulmalıyım. “ dedi bu duruma inanmasını umarak. Arthur’la ayrılalı pek fazla olmamıştı ama Camilla, sevgilisiz kalmanın Juliet’i ne kadar bozduğunu iyi biliyordu. Eğlenecek birileri lazımdı Juliet’e. Konuyu değiştirmek için eliyle, Camilla’nın elindeki kitabı işaret etti ve “ Ne o? Yeni bir kitap daha mı? Daha geçen hafta bir sürü kitap almamış mıydın? “ dedi ve şöyle bir baktıktan sonra “ Bu kadar okumak sağlığına zararlı! “ diye ekledi kahkaha atarak. İster istemez etrafına bakındı ama kimse yoktu. Yani onları uyarma gereği duyacak birileri yoktu. Böylesi daha iyi! Diye geçirdi içinden.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Camilla F. Demonceaux
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Camilla F. Demonceaux


Mesaj Sayısı : 149
Kayıt tarihi : 21/02/11
Gerçek Yaşı : 28

Kütüphanede Sohbet Başkadır.  Empty
MesajKonu: Geri: Kütüphanede Sohbet Başkadır.    Kütüphanede Sohbet Başkadır.  Icon_minitimeSalı Mart 01, 2011 10:01 am

" Ah hadi ama! Sadece seni görmek istemiş olamaz mıyım yani? " Bu ihtimali de göz önünde bulundurmak acayip kaçmazdı elbet, neticede çok sıkı dostlardı ve Juliet sıkça Camilla'yı ziyaret ederdi. Fakat bu sefer farklıydı, bu sefer Camilla'nın çözemediği bir hüzün vardı Juliet'in gözlerinde. Arada sırada bu ifadeyi görürdü, fakat onu gülümseterek ifadeyi suratından silmesi pek de uzun sürmezdi. Gözleri şüphe ve dikkatle kısılırken kafasını hafifçe yana çevirdi. Juliet ne söyleyeceğini bilmezcesine eliyle yüzünü siper etti, utana sıkıla. " Bilmiyorum Camie. Sadece kendimi pek iyi hissetmiyorum. Belki de kendime bir sevgili bulmalıyım. " Ses tonu dediklerine inandıracak kadar kararlıydı fakat gözlerini sıkıntıyla devirmesine bir anlam veremiyordu Camilla. İçindeki şüpheyi doğrulayarak konuyu değiştirmeye yeltendi sabırsızca. " Ne o? Yeni bir kitap daha mı? Daha geçen hafta bir sürü kitap almamış mıydın? " dedi hayretle. Yüzünde yine bilindik bir ifade vardı, kendisi de biliyordu Camilla'nın ne hızlı kitap okuduğunu. " Bu kadar okumak sağlığına zararlı! " diye nasihat verirken o şirin kahkahalarından birini patlatmıştı yine. Bu ıssız kütüphaneye sıcak bir hava getirmişti. Juliet'in onun yanındayken bu denli içten kahkaha atması hoşuna gitmiyor değildi, hatta her seferinde biraz daha yakın hissettiriyordu bu ona.

Kitabı hafif yukarı kaldırarak sordu " Bu mu? " Ardından kitabı masaya geri koydu ve eliyle Juliet'in omzunu tuttu. Alaycı bir çocuğu andıran tavrıyla kırpıştırdı gözlerini. " Bu bir aşk romanı Juliet. 'Bana sevgili lazım' diye isyan ettikten sonra okursan çarpabilir. " demesiyle ikisinin de suratında o bilindik ama bir o kadar da etkili tebessüm yayıldı. " Hoş, okumayacağından da adım gibi eminim. " Sadece sen mi, der gibi dikti gözlerini Camilla'ya, Juliet.

Evet, içtendi bakışları, kahkahaları... Ama her zamankinden farklıydı işte. Buna emindi. Ağız dolusu kahkahalarının üzerinde saydam bir katman vardı sanki, hafif buğulu. İçeri girmesini engelleyen bir duvar... Bu sefer yanındaymış gibi hissetmiyordu Cammie, sanki ruhu başka alemler arasında tur atıyordu. Her gülücükten sonra bir kasvet oturuyordu suratına, oraya yapışıp kalıyordu öylece. İkisinin de üzerine çöktü sessizlik kara bir bulut gibi, yoğun ve buruk. Cammie'nin içi içini yese de, bunu dışarı vurmamakta kesin kararlıydı. Yine de her zamanki Cammie'ydi karşısındaki, ister istemez ele veriyordu kendini; tabii July onun gözlerine bakacak olsaydı görebilirdi bunu. " İyi değilsin. Ve ben 'hiç, dalmışım işte.' numarasını yemeyecek kadar iyi tanıyorum seni. Bunu biliyorsun, öyle değil mi? " İstemsizce, masadaki toz parçalarına odakladığı gözlerini kaldırıp Camilla'nın gözlerine dikti. Kötü hissettiği daha açıktı artık. Bu görüntü Camilla'nın içindeki anaç yanını ortaya çıkarmıştı. Endişelenmişti, ve yanında kavrayamadığı bir duyguyu daha taşıyordu. O, yanındayken neşe saçan ukala kız, en kekremsi haliyle oturuyordu şimdi karşısında. İçini yiyip bitirmekte olan merak, kararlılığından ağır basıyordu ki; çenesini kapalı tutmayı beceremedi. " July, seni üzen şeyin ne olduğunu merak ediyorum. Beni endişelendirmeye bir son ver lütfen. " Buz gibi soğuk ellerini yavaşça kavrayıp ısıtmaya çalıştı. " Sadece rahatla ve aklını kurcalayan şeyin ne olduğunu söyle. " Silinmeye yüz tutmuş rujunun ardından belli olan hafif çatlak dudakları arasından çıkacak kelimeleri beklemeye başladı.

eneem:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
P. Juliet Prideaux
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
P. Juliet Prideaux


Mesaj Sayısı : 442
Kayıt tarihi : 07/02/11
Gerçek Yaşı : 29

Kütüphanede Sohbet Başkadır.  Empty
MesajKonu: Geri: Kütüphanede Sohbet Başkadır.    Kütüphanede Sohbet Başkadır.  Icon_minitimeSalı Mart 01, 2011 11:18 am

Camilla’nın anlayacağını biliyordu bilmesine ama içinde ufacık da olsa bir umut vardı. Bir şeyler olduğunu bilmesini istemiyordu. Ona ne söyleyebilirdi? Olanları nasıl açıklayabilirdi? Ve en kötüsü de bunu isteyip istemediğini bilmiyordu. Hayır! dedi kafasındaki ses. Abisinin sesini duyuyordu onca yıl sonra ilk defa. Gözlerindeki yanmayı hissettiyse de hiçbir tepki vermedi. Ağlayamazdı. Eğer ağlarsa kesinlikle olanları anlatması gerekecekti. Verdiği sözü tutmalıydı. Abisini son görüşü canlandı kafasında. Bir bir aklındaydı olanlar. Onun kokusu, ses tonu, Juliet’i sıkı sıkı sardığı güçlü kolları. Onu özlemişti Juliet. Kafasındakileri uzaklaştırmalıydı. Kafasını kaldırdı ve Camilla’ya baktı bir şey anlamamasını umarak.

“ Bu mu? “ diye sordu Camile elindeki kitabı göstererek. Ardından da Juliet’in tek omzunu tuttu. Yine ağlayacak gibi olmuştu ama içinden ağlamak için bir nedenim yok! Diye tekrarlıyordu. Camilla’ya odaklanmaya çalıştı. Yüzündeki alaycı ve çocuksu gülümseme Juliet’in de gülümsemesine neden olmuştu. " Bu bir aşk romanı Juliet. 'Bana sevgili lazım' diye isyan ettikten sonra okursan çarpabilir. " dedi. Bu konuda kesinlikle haklıydı. Sevgilisi olsun olmasın bir şey fark etmezdi. Fazla belli etmese de çok duygusaldı Juliet. Aşk romanlarını da severdi ama bunu bilen pek yoktu. Hatta ailesi bile bilmezdi. Kitap koleksiyonu vardı kimsenin göremeyeceği bir yerlerde. Başta da adını aldığı Romeo&Juliet. Sessiz bir iç çekişin ardından döndü gerçek hayata. Aklında Romeo’nun cümleleri dolanıyordu.

Asaletim sadece aşkının tapınağına girdiğimde olacak içimde. Bir gün yıkılırsa bedenin başka ülkelerin çamurlu evlerinde: Bil ki bütün denizleri ayaklarına dökeceğim.

Tekrar kendisini vermeye çalıştı konuşmaya. Aklının başka bir yerde olması Camilla’nın daha da dikkatini çekebilirdi. " Hoş, okumayacağından da adım gibi eminim. " demesi üzerine rolünü oynamaya devam etti. Sadece o değil herkes böyle düşünüyordu. Hadi ama o kadar da değil! Diye düşündü. Neden olmasın ki? Kitap okumam neden bu kadar garip gelsin? Kendi kendine konuşuyor bir türlü dikkatini konuşmaya veremiyordu. Eliyle şakaklarını ovuşturdu. Eğer sorarsa başının biraz ağrıdığını ya da hasta olduğunu söyleyebilirdi. Belki de gerçekten hasta oluyordu. Arkadaşına baktı tüm içtenliğiyle. Ne kadar da masum görünüyordu. Beni nasıl sevebilirsin ki? Diye düşündüyse de bunu sözlere dökemezdi. Bir nedeni olmalıydı. Juliet gibi bir kızın, Camilla gibi bir arkadaşı olamazdı. Ters kutuplar birbirini çeker. Ne kadar da doğruydu. En içten gülümsemesini yerleştirdi yüzüne. " İyi değilsin. Ve ben 'hiç, dalmışım işte.' numarasını yemeyecek kadar iyi tanıyorum seni. Bunu biliyorsun, öyle değil mi? " Juliet’in korktuğu gibi oluyordu her şey. Şimdi aklı hiç olmadığı kadar hızlı çalışmaya başlamıştı. Bir yalan bulmalıydı. İnandırıcı olmalıydı. Peki neden? Ona yalan söylemek istemiyordu ki. Ama bu her ikisinin de iyiliği için olacaktı. Bir şey söylemedi. Sadece masaya diktiği gözlerini Camilla’ya çevirmekle yetinmişti. Ama o anda bunun ne kadar büyük bir hata olduğunu anlamıştı. Kafasını çevirmek, başka tarafa bakmak istediyse de yapamadı. " July, seni üzen şeyin ne olduğunu merak ediyorum. Beni endişelendirmeye bir son ver lütfen. " dedi Juliet’in buz gibi ellerini, kendi sıcacık ellerinin arasına alarak. Bunu yapmasıyla Juliet’in içindeki ağlama isteği de artmıştı. Kafasını hızla çevirdi. Eğer gözlerine bakacak olursa ağlayacaktı, biliyordu bunu.

" Sadece rahatla ve aklını kurcalayan şeyin ne olduğunu söyle. " dedi Camilla. Bir şeyler söylemesini bekliyordu Juliet’in. Aklını kaçırmak üzereydi. Yaşananları anlatması imkânsızdı ama en yakın arkadaşına da yalan söyleyemezdi. Gözlerine inen buğu görüşünü zorlaştırıyordu. Gözleri yanmaya başlamıştı. Yaşlar her an akmaya başlayabilirdi yanaklarından. Sertçe sildi akmaya hazırlanan gözyaşlarını. Kafasındaki her şeyi silmek istiyordu. Geçmişi unutmak istiyordu. Ama bu hiçbir işe yaramazdı. Her şey yaşanmıştı ve hiçbirini geri alamazdı. Bunu bilse de engel olamıyordu kendisine. Evet, hiçbir şeyi anlatmayacaktı. Bir yolunu bulup kurtulacaktı bu durumdan. Arkadaşına döndü ve doğrudan gözlerinin içine baktı. O anda bir farklılık olduğunu anladı. Camilla’nın da bir şeyi vardı. Açıklamasını yaptıktan sonra konuyu oraya çekebilirdi belki de. “ Çok uzun süre önce olan bir olaydı Camie. Bu sabah birden bire aklıma geldi ve hüzünlendim işte. Önemli değil, gerçekten. “ dedi ve inanmasını sağlamak için hafif ve samimi bir şekilde gülümsedi gözlerinin içine bakarak. “ Beni boşver ben iyiyim. Senin neyin var? Sakın bir şeyim yok deme. Olduğunu anlayabilecek kadar iyi tanıyorum seni. “ dedi Camie’nin ellerini sıkıca kavrayarak. Konunun değişmesinden memnun bir şekilde rahatlıkla gülümsedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Camilla F. Demonceaux
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Camilla F. Demonceaux


Mesaj Sayısı : 149
Kayıt tarihi : 21/02/11
Gerçek Yaşı : 28

Kütüphanede Sohbet Başkadır.  Empty
MesajKonu: Geri: Kütüphanede Sohbet Başkadır.    Kütüphanede Sohbet Başkadır.  Icon_minitimeSalı Mart 01, 2011 12:00 pm

" Çok uzun süre önce olan bir olaydı Camie. Bu sabah birden bire aklıma geldi ve hüzünlendim işte. Önemli değil, gerçekten. "

Sonunda beklediği ses, üzerlerine çöken karabulutları savmıştı başlarından. Bir açıklık getirmişti olaya, inanmayacağı kadar sıradan da olsa, içindeki merakı biraz olsun dindirmişti. Onu öyle üzgün gördüğünde içinden bir şeyler eksiliyordu sanki. Büyük bir şeyler. Juliet'ten başka kim ona bu kadar yakındı ki? Summer ve Ray vardı bir de. Onlar ise şu aralar kendi işleriyle meşgullerdi. "Tanrım..." diye fısıldadı iç sesi. Ablasını kaybetti kaybedeli karşısına çıkan en iyi şeydi Juliet. Sürekli, ya onu da kaybedersem, diye düşünmekten alıkoyamıyordu kendini. Claudine'ı özlemişti. Belki de tahmin ettiğinden fazla. Belki o boşluğu Juliet'le doldurmaya çabalıyor, ve kendini müthiş iki dost olayına fazla kaptırıyordu. Juliet'le benzeyen yanları elbet vardı, fakat ikisi de özünde bambaşka insanlardı. Ne farkederdi ki? Sanki ruhlarının var oluş sebebi; birbirlerini bularak iki puzzle parçası gibi kenetlenmek ve hiç kopmamaktı. Onun yanında hiç kimseyle olmadığı kadar huzur doluydu. Bunu anlamak için sadece birbirlerine sarılışlarını izlemek bile yeterdi. Hiç kopmayacak gibi... Yine de Claudine'ı unutamıyordu. Juliet'e ondan hiç bahsetmemişti. Zorla anlatmak ona göre değildi; bahsi geçmemişti, o da anlatmamıştı işte. Hoş, Juliet her saniyesini birlikte geçirdiği, geçirmek istediği ablasını acı bir şekilde bırakmamıştı ölümün kollarına; anlayamazdı. Bahsetmemesinin ve bahsetmeyecek olmasının en büyük etkeni buydu. "Claudine..." İç sesi fısıldamayı kesmiş, beynini zonklatacak bir güçle haykırıyordu şimdi. Acı gerçeğini zorla sokuyordu zihnine, hatırlatıyordu ona, unutma diyordu...


" Beni boşver ben iyiyim. Senin neyin var? Sakın bir şeyim yok deme. Olduğunu anlayabilecek kadar iyi tanıyorum seni. "


Tatlı bir mırıltıyla bölündü kafasındaki zihin daraltıcı düşünceler. Afallamış gibiydi, boş boş bakıyordu gözleri. Üzerindeki sersemliği atmak adına başını hafifçe sağa-sola salladı. Juliet'e daldı gözleri, onun merakla cevap bekleyen gözlerine. Ne cevap verecekti ki? Dediğini anlamamıştı bile. İç sesi onun sıcak ses tonunu bastırmıştı; bu da uğultular duymasına neden olmuştu yalnızca. Cevap mı, dedi kendi kendine. Bunun sözlü olmasına ne gerek vardı ki? Oturduğu sandalyeden tek hareketle kaldırdı bedenini. Juliet de ne olduğunu kavrayamasa da refleks olarak ayağı kalktı. Ne olduğunu açıklamayacaktı, ne de olsa bir cevabın sözlü olmasına gerek yoktu. Sadece sarıldı. Sımsıkı, tüm gücüyle. Çelimsiz denilecek kadar ince olan parmaklarıyla sarı saçlarının üzerine bastırdı bastırabildiği kadar. Juliet de ona karşılık verdi, ne de olsa cevabın sözlü olmasına gerek yoktu...

Ancak araladığı dudaklarının arasından süzüldü iki kelime


"İyi ki varsın..."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
P. Juliet Prideaux
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
P. Juliet Prideaux


Mesaj Sayısı : 442
Kayıt tarihi : 07/02/11
Gerçek Yaşı : 29

Kütüphanede Sohbet Başkadır.  Empty
MesajKonu: Geri: Kütüphanede Sohbet Başkadır.    Kütüphanede Sohbet Başkadır.  Icon_minitimeSalı Mart 01, 2011 12:26 pm

Bir kez daha anlamıştı Juliet, ne kadar düşüncesiz biri olduğunu. Sadece kendini düşünmenin ne kadar kırıcı olduğunu düşündü. Neredeyse bir saattir orada oturuyorlardı ama Juliet kendi dertlerine o kadar dalmıştı ki Camilla’nın acı çektiğini görememişti. Bir kez daha lanet etti kendisine. Bu huyundan vazgeçemiyordu bir türlü. Cevap vermesini bekledi. İkisi de birbirlerinden bir şey saklıyordu. Acı verici hatıralardı bunlar. Peki, neden saklıyorlardı birbirlerinden? O kadar mı korkunçtu bu hatıralar? Sorunun cevabı belirdi birden aklında. Evet, Juliet’inki kötü bir hatıraydı gerçekten. Peki Camilla’yı bu kadar hırpalayacak ne olabilirdi ki? Sorular durmaksızın doluşuyordu aklına. Her birini silmek istiyordu aklından. Düşünmek istemiyordu. Camilla’ya verdi dikkatini. Karşısında oturmuş bir şeyler düşünüyordu. Ne kadar da savunmasız göründüğünü düşündü Juliet. Onu korumak istiyordu her şeyden. Nedenini bilmiyordu ama düşünmeden edemiyordu, Ya ona bir şey olursa? Abisi gibi çekip giderse? Bunu yapar mıydı? Juliet’i bırakıp gider miydi? Asla. Bunu yapmayacağını biliyordu Juliet. Böyle saçma şeyler düşünmemeliydi. Boşu boşuna işgal ediyordu aklını.

Öylece oturdular hiç konuşmadan. Aralarındaki sessizlik uzayıp gidiyordu. En ufak bir ses bile gelmiyordu. Düşüncelerine dalmıştı ikisi de. Camilla’nın ne düşündüğünü bilmek istiyordu. Kendi içindeki savaşın nedenini merak ederek baktı en yakın dostuna. Onu düşüncelerinden ayıracak bir şeyler söylemek istiyor, ağzını açıyor ama söyleyecek bir şey bulamadan geri kapatıyordu.

Ne olduğunu anlayamadan Camilla hızla ayağa kalktı. Juliet ister istemez otomatik olarak hareket etmiş ve o da ayağa kalkmıştı. Camilla’nın ona sarılmasıyla içinde bir hüzün hissetti. Üzülmesini istemiyordu ve elinden bir şey gelmiyor olması onu deli ediyordu. O da sıkıca sarıldı dostuna. Eliyle Camilla’nın yumuşacık, ipek gibi saçlarını okşuyordu. “ İyi ki varsın. “ dedi Camilla içten bir sesle. Bu bardağı taşıran son damla olmuştu. Gözyaşları süzülüyordu yanaklarından. Silme zahmetine girmeden daha sıkı sarıldı. Bir şey söylemeden önce konuşabileceğinden emin olmalıydı. Derin bir nefes almaya çalıştı. “ Sen istesen de istemesen de her zaman buradayım. “ dedi. İlk defa birisine böyle bir şey söylüyordu. İnsanlara güvenmek onun için en zor olanıydı. Ama Camilla çok farklıydı diğerlerinden. Biraz geri çekildi ve “ Şu halimize bak! “ dedi ve bir kahkaha attı. Öylesine içten bir kahkahaydı ki bu, kendisi bile şaşırdı. “ Biri bizi böyle görmeden önce lavaboya gidip kendimizi düzeltmeye ne dersin? “ dedi Camilla’nın kolundan çekiştirerek. Gülmeye devam ediyordu. İçten ve samimi.

RP SONU.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kütüphanede Sohbet Başkadır.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Sohbet
» Sohbet Köşesi*
» Tehlikeli Sohbet

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Harrison Jewell | Sir Stafford :: Giriş Katı :: Kütüphane-
Buraya geçin: