Yavaş bir şekilde yatağımdan kalkarken, vücuduma yapışmış olan içki kokusunun ağırlığı altında eziliyordum. Yanımdaki kızın tek elindeki eldivene baktıktan sonra, elimde hissettiğim karıncalanmayla kendime geldim. Deri eldivenin bir teki benim elimde, diğer teki ise kızın elindeydi. Etrafa saçılmış onlarca bira şişesi ve bir iki viski şişesi ortalığı berbat bir kokuya veriyordu. Yavaşça kalktım ve ağrıyan karın kaslarımı tutarak banyoya doğru ilerledim. Diğer elimi, zaten dağınık olan saçlarımın arasından geçirdikten sonra, aynanın önüne geçip kendime biraz baktım. Elimi, lavabonun kenarına dayadım ve musluğu açtım. Çivi gibi su, suratıma temas ettiği anda, başımın tüm ağrısı geçmişti. Belki de, sadece ani şok etkisi yüzünden olmuştu tüm bunlar. İçeriye doğru, 'Kalk bakalım kızım. Gitme vaktin geldi.' diye bağırdıktan sonra, küvetin dolması için musluğu açtım. Musluk dolarken, tekrar otel odasının salonuna girdim, ve kızın kalçasına vurduktan sonra 'Kalk bakalım. Giysilerin ve ayakkabıların şurada. Duş hakkını iptal ediyorum. Dün ne dediysem, hepsini unut ve ben duştan çıkana kadar git. Eğer döndüğümde hâlâ burada olursan, zorla gönderirim. İyi günler' dedim ve tekrar banyoya ilerledim. Yüzümü ovuşturduktan sonra, üstümdeki son eşya olan iç çamaşırımı çıkardım. Tam suya girecekken, telefonumu unuttuğumu fark edip salona döndüm, ve o karışık salonda nasıl bulacağımı bilmeyerek telefonu aramaya başladım. Şansıma, çok kötü bir yerde değildi. Şifonyerin üzerinde, öylece duruyordu. Aldım, kulaklığı da yanıma alıp tekrar duşa ilerledim. Küvetin yarısından fazlası dolmuştu. Suyu kapatıp içine girdim ve kulaklığı taktım. Akşam, Scarlet ile buluşacaktım ve biraz daha zamanım vardı. Banyo keyfi yapmam için yeterliydi bu. Montel'in numarasını bulduktan sonra yes'e bastım ve bekledim. Birkaç saniyelik beklemenin ardından, M'nin hafif boğuk sesini duydum;
'Alo?'
'Hey M! Nasılsın dostum?'
'Dostum geceden kalmayım, başım felaket derecede ağrıyor.'
'Benim de, benim de. Şunu dinle, dün gece bardaydık. İki fıstık, yanımıza geldi. Bizim oğlanları biliyorsun tabii, hepsi kızlara yazmaya başladılar tabii. Birini zor kaptım. Tam o sırada, siyahi birkaç pislik yanımıza gelip, onların kızlarına sarktığımızı söyledi. Zaten kafamız bir milyon, tekmeyi bastık dostum! Sonrasını hatırlamıyorum. Gözümü bir otelin odasında, Scarlet ile telefonda oynaşırken açtım. Dostum, ikisi de çok fena. Bu gece efsanevi olacak!'
dedim. Aramızda, bu ve benzeri birkaç konuşma daha geçtikten sonra, telefonun saatine baktığımda konuşmamızın uzun sürdüğünü fark ettiğim anda telefonu kapattım ve küvetten çıktım. Islak ayaklarım, yerdeki mermeri sırılsıklam etmişti. Hemen rafta duran havluyu belime sardım ve içeri ilerledim. Buluşmamıza, bir buçuk saatten az bir süre kalmıştı. Salondaki dolabı açtım ve bir kot çıkardım. İlk önce bir iç çamaşırı giydim ve mutfaktaki kettle'ın tuşuna bastım. İçeri gidip kot pantolonumu giydim. Tamam, çok abartılacak bir vücudum yoktu ancak, dümdüz bir karnım ve hafif çıkık bir göğüsüm vardı. Plaj vücudu denilen türde bir vücudum vardı. Scarlet'in benden hoşlanacağını biliyordum. Konuşmam, her zaman kızları etkilemişti. Yerdeki boş şişelere basmamaya özen göstererek, tekrar mutfağa gidip kendime bir kahve yaptım. Kahvemden bir yudum alıp şifonyerin üstüne koydum ve dolaptan bir body çıkartıp üstüme geçirdim. Kemerimi taktım ve çoraplarımı giydikten sonra, kahvemin son yudumunu da alıp, blazer ceketimi üstüme geçirdim ve dışarıya çıkmak için ayakkabılarımı giydim. Odamı temizlemesi için görevliye çoktan haber vermiştim. Aynanın karşısına geçip, saçlarımı hafifçe dağıttıktan sonra, aynada ki yansımama göz kırptım ve dışarıya çıktım.
Asansör aşağıya inerken, asansör aynasını kullanarak saçlarımı ve üstümü biraz daha düzelttim. Gözlerimin altı hafif mordu ancak dikkatli bakmayınca farketmiyordunuz. Asansörün en aşağıya geldiğimizi haber veren sesinden ve sarsıntısından sonra, yavaşça lobiye adımımı attım ve etrafıma baktım. Birçok insan lobideydi. Ceketimi biraz daha oturttuktan sonra, bara doğru ilerledim. Scarlet, üstüne geçirdiği mini elbisesiyle, barda oturmuş bekliyordu. Barmen dahil, herkesin gözü üzerindeydi. Etrafı yakan türde bir güzelliği, pürüzsüz ve insanda dokunma isteği uyandıran bacakları vardı ve onları göstermekten çekinmiyordu. Saçları açıktı ve simsiyahdı. Yavaşça kızın arkasına ilerledim. Elimi, kızın boynuna koydu ve yavaşça boynuna bir öpücük kondurdum. Pürüzsüz bir sesle;
-Çok bekletmedim ya güzelim?
Dedi ve yanına oturdum. Sek bir viski istedim. Tekilayı da severdim ama geceye sert başlamak adetim değildi. Buzlu içkim geldiğinde, içinden bir yudum aldım ve gülümsedim.