Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
Alexander Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
Alexander Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
Alexander Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
Alexander Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
Alexander Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 Alexander

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Alexander Aldaron
Yazar
 Yazar
Alexander Aldaron


Mesaj Sayısı : 10
Kayıt tarihi : 05/03/11

Alexander Empty
MesajKonu: Alexander   Alexander Icon_minitimeC.tesi Mart 05, 2011 6:33 am

Ad-Soyad:Alexander Aldaron
Kişisel Özellikler:

Sinirli
Asabi
Eğlenceli

Aile Bilgileri: Hazırlayacağım ama şunu söyleyim orta hallilerdi eskiden sonra ben ünlü olunca zengin oldular tabiyki.Kökenleri Fransaya dayanıyor ama İngiltere doğumlular.
Ünlüsü (Özel modelse iki icon ve adı):
David Beckham
İstediği Meslek;
Yazar (Çok ünlü bir yazar)

Örnek RPG:

02.30 a.m.

Neredeyse bir hafta tam anlamıyla bitmişti. Haftanın son güneşi perdeyi inletecek derecede aydınlatarak göğe veda etmişti. Bir hafta boyunca hasret dolu olmasına rağmen babasından tek mektup alamamıştı, Lea. Perşembe gecesini baykuş hanede uyuyarak geçirmişti. Annesinden geriye sadece birkaç resim kalmıştı ki onun özlemini dindiren tek kişi olan babasından eser yoktu. Tuhaf, fakat bir o kadarda kaba bir unutulmuşluk hissi çöktü bedenine. Tamı tamına üç saat önce uyumak üzere yatağa girmişti. Sağa dön, sola dön bir türlü uyku denilen meret sıcak ve yine bir o kadar şefkat dolu olan kollarına alamıyordu, almıyordu. Yatağın yanında bulunan elbise dolabının sıkıştırdığı komodinin üstüne çevirdi bakışlarını. Karanlık öylesine nüfuz ediyordu ki düzenli nefes alışlarının boğulduğu yatakhaneye, ayın titrek ışığı odayı bulamıyordu. ‘Lumos,’ diye inledi. Aydan beklediği titrek ışığın asanın ucundan fışkırmasıyla beliren fotoğrafta küçücük bir bebeği öpen koyu kızıl saçlı bir kadın gülümsüyordu. Lea sadece fotoğraflarda görmekle yetindiği annesine karşı dipsiz, sonu olmayan bir özlem daha besledi, delicesine.

Titrek ışığın etkisinde kalan açık kahve renkli boncuklar yağmur misali damlayan damlalara vesile olmuştu. Soğukkanlılıkla yatağın içinden fırlayan bir elin çarpmasıyla sonsuzlukta yerlerini almıştı onlarda. Fotoğrafa son bir kez baktı, gülümsemenin yeterli olacağını düşünerek en içten tebessümü yerleştirdi dudaklarına. Hayat… Bazen ne kadarda acımasız oluyordu, çekilmez. Asasını boş hava dalgasında sallayarak söndürdü. Pencere perdesinin aralığından hırsız gibi içeri süzülmek isteyen ay ışığına yardım etmek için doğruldu yatağında. Asasını elinden bırakmadan perdeye yaklaştı, öğrencileri rahatsız etmeyecek derecede araladıktan sonra kafasını dışarı uzattı. Gündüzleri öğrenci akınına uğrayan geniş avlu, şimdi sessizliğe teslim edilmişti. Rahat olduğunu düşündüğü tek mekân olduğundan asasını daha sıkı kavrayarak yatakhane kapısına yöneldi. Üstüne bir şey almamanın etkisinden bir titreme ile soğuk iliklerinde yerini almaya başlıyordu.

Kapı sızlana sızlana duvara buluştu. Sızlanmalar son bulunca Lea rahatlamış olduğunun belirtisi olarak derin bir nefes aldı ve ilk adımı eşikten dışarı salladı. Kızlar yatakhanesinin karşısına çıkmasıyla yatakhane kapısını hafifçe araladı. Parmak uçlarında merdivenleri birer birer sekerek indi. Derin bir mavinin hüküm sürdüğü ortak salon tüm ihtişamıyla karşısında duruyordu. Ürkek adımlar ortak salonun çıplak zemini boyunca etkisini sürdürdü. Açık mavi dizili olan kanepelerden en köşedekine savurdu kendini. Saat geç olmasaydı ateş yakıp karşısında ısınmayı bile aklından geçirmişti. Ortak Salona neden geldiği konusunda hiçbir fikri olmamasına rağmen kendini zorla attığı kanepeden doğruldu. Ortak Salonda başıboş bir iki tur attıktan sonra asayı bir öncekiyle aynı soğukkanlılıkla salladı. Işığın ortak salonun Lea’nın görebileceği kısmını aydınlatması ardından yatakhanenin kapı kenarındaki portreden derin bir inilti geldi. Işıklanan asa aynı hızda tekrar söndü.

Ortak Salonun sessizliği ve loşluğundan kurtulmak istercesine tekrar yatakhane merdivenlerine attı Lea kendini. Parmak uçları devreye girerken yatakhanelerin küçük, ortak koridoru gördü. Adımlarını sağa doğru yönelterek aralı duran kapıdan içeri süzülerek ‘tak’ sesiyle kapıyı ardından kapattı. Kapının kapanmasıyla mırın kırın eden birkaç öğrenci olmasına aldırmadan Lea kendini yarı açık kendisini bekler halde olan yatağına attı. Pencere perdesinden içeri süzülen ay ışığı –güneşe oranla daha iç açıcı- onu hiç rahatsız etmiyordu. Sadece üç dört saat sonra uyanacak olmak ne kadarda kötü görünüyordu. Hele ki gözlerinde zerre kadar uyku olmaması…

Uykusu yoktu belki ama ara ara onu yoklayan mikro uykular istemsiz olarak sıçramasına sebep oluyordu. Kendisine bir ömür gibi gelen hayaller, saniyelere sığarak mikro uyku adını alarak Lea ile tanışıyordu. Karanlıkta hiçbir şey göremese bile ay ışığından bakışlarını çekip annesinin fotoğrafının çerçevesinin olduğu komodine süzücü bir bakış attı. Karanlık olmasına rağmen bir şey görmeyi ümit ediyordu. Fakat gözlerinin acı ile inleyip yaşarmasına sebep olan karanlıktan başka hiçbir şey görünmedi.

06.50 a.m.

Aralı kalan pencere perdesinin arasından güneş her zamanki samimiyetsizliği ile sırıtıyordu, kapalı gözlere. Lea için uyanma saati gelmişti artık. Güneş geceden kurulan bir alarm misali suratına yapışmış, yılların etkisiyle alışmak zorunda olduğu uyanma vaktinin haberini veriyordu. Kendisine yakışır bir uyuşuklukla doğruldu. Ellerini yumru haline getirerek gözlerine kavuşturdu. Eller inip, gözler açıldığında sabah olduğunu bir kez daha anlama fırsatı yakalamıştı Lea. Saatten ötürü yatakhanede çok üç öğrenci kalmıştı. Biride bizim bay uyuşuk… Her sabah olduğu gibi komodinin yanındaki sandalyenin üstüne yığılmış olan okul kıyafetleri üstünde yer almaya başlıyordu. Her zamanki gibi tüm o giyilenlerin koruyucusu niteliği taşıyan, binasının sembolü mavinin ihtişamla dans ettiği pelerinde üstünde yerini almıştı.

Asa! Uyurken elinde bıraktığı asası şimdi ellerinin arasında yoktu. Yatağının derinliklerine doğru ani bir çalımla harekete geçti. En fazla iki dakika süren bir araştırma ardından yatağın masum olduğunu anlaşılmıştı. Hızını hiç kesmeden yatağın altına yöneldi. Orası da boştu. Tam doğrulacakken komodinin yanına serilmiş neredeyse gizlenmiş olmuş olan asayı gördü. Ellerini rahatlığın verdiği uslulukla asaya yöneltti. Tam o sırada omuz kısmını komodine çarptı ve annesinin fotoğrafını taşıyan çerçeve uzanan elin üstüne yığıldı. Fırlayan birkaç cam parçası Lea’nın bilek kısmını yırtıp geçti. Acı dolu bir feryatla asayı kavradı Lea. Komodinin üstünden düşen tabloya doğru yöneldi. ‘Akla pakla’ diye tısladı. Saçılan cam parçalarının bir araya toplanması ile aynı tıslamayla devam etti, ‘reparo’. Camlar çerçeveyle ikinci kez buluşunca yerden alıp eski yerine yerleştirdi. Sızlayan elini iyileştirecek büyüyü kullanmak yerine ‘ferula’ diye mırıldandı. Asanın yardımıyla sarılan yara bandı sızlamayı biraz olsun kesmeyi başarmıştı.

Asa arama operasyonunun kurbanı olan yatağın harabeyi andıran hali çarptı Lea’nın gözüne. Sihir kullanmak yerine asayı çerçevenin yanına bırakarak yatağa doğru hamle etti. Hızlı bir şekilde yatağı toplayarak asayı alıp Ortak Salon’a inmek üzere kapıya doğru adımlar atmaya başladı. Nihayet ortak koridordan inip merdivenleri bitirmeyi başarmıştı. Ortak Salonunun aydınlık havasının verdiği huzurla narin bir gülümseme yerleşti dudaklarına. “Günaydın!” Bir araya toplanmış olan kalabalığa aldırmadan günaydın nidaları ve baş sallamalar eşliğinde ortak salondan ayrılarak yürüyen merdivenlere doğru adım attı. Ortak Salon, Hogwarts halkı tarafından kuleler arasına dâhil edilse de merdivenlere ulaşmalarını sağlayan gizli bir geçit oluşturulmuştu. İnlemeler eşliğinde merdivenler yavaş yavaş bitiyordu. Son merdivende nihayet geride kalmıştı. Giriş salonunun bir aydınlanıp bir kararan havasına bakakalmıştı Lea. Bir araya toplanmış grup grup öğrencileri gördükten sonra açık olan Ana Salon kapılarına yöneldi.

07.10 a.m.

Ahşap masalar renkli başların dalgalanmalarıyla dolmuştu yine. Profesör masası bir iki eksik dışında neredeyse yine tam doluydu. Akşam ziyafetlerine oranla daha az öğrenci Ana Salon’u dolduruyordu bugünde. Her zamanki gibi adımlarını hızlandırarak iki masayı geride bıraktıktan sonra solunda bulunan masaya yerleşti. Kızartmalar her zamanki yerlerini almış, araya sokuşturulan pudingler ve tavuklarda sırıtıyordu. Günaydın manasında baş sallayarak Lea önünde duran çatala el attı. Geçen sabahlara nazaran bu sabah daha bir iştahla yiyeceklere atıldı. Bulamaç misali bir karışım oluşturduktan sonra puding ile kapanışı yapmak üzere bir kâseyi sürüterek önüne çekti. Çatalı bırakarak eskiden bulunduğu yerdeki kaşığı daldırdı. Farklı olanın ne olduğunu henüz kestirememekle beraber pudingin sonunu nihayet getirmişti. Yarım saatlik bir kahvaltı çabaları ardından Lea ahşap masalardan sürükleyici bir destek alarak ayağa fırladı.

Dersin başlamasına henüz kırk dakika olmasından ötürü avluya doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı. Birçok renkli kafanın yanından süzülmesi kısmi dikkat kayıplarına yol açsa bile Lea Ana Salondan çıkmayı başarmıştı. Sihirli Yaratıkların Bakımı dersine gitmeden önce kendisini oyalayabilecek bir birinci sınıf öğrencisi vardı. Fakat şimdi zamanın geçmesini beklemekten başka uğraşı yoktu. Ana Salondan çıkarak her zamanki durağı olan bina banklarına yöneldi. Altında Ravenclaw simgesi olan binaya yerleşti. Ana Salondan fırlayan öğrencilerin arazilere yahut kulelere koşuşlarını izlemekle meşguldü. Bir yandan da tam karşısında düello yapmaya yeltenen iki öğrenciyi süzmekle meşguldü. Asalar birbirlerine doğrultulmuş vaziyette bir laf dalaşı sürüyordu. Bulaşmak istemiyordu doğrusunu söylemek gerekirse… Fakat çevrede ondan başka durdurmaya niyetli kimse olmadığından boğazını temizleyerek doğruldu. Öğrenci kitlesinin birleştiği kısma yöneldi. Birinin Gryffindor, diğerinin Slytherin olduğu cüppelerin üzerine işlenmiş armalardan belli oluyordu. Slytherin öğrencisine ait olan asa havalanmaya başladı. Belli ki artık sözler kifayetsiz kalıyordu. “Expelliarmus!” Mavi ışık huzmesinin havalanan asa ile buluşmasını izledi Lea.

Kalabalıktan hayret nidaları yükselirken, “Burayı düello salonu mu sandınız? Bu yaptığınızı bir profesör görmüş olsaydı, asa doğrultmaya fırsat bulamadan kendinizi müdirenin odasında bulabilirdiniz. Buranın bir okul olduğunu sizinde öğrenmek için burada bulunduğunuzu unutmamanızı, öneririm.” Havalanan asa dolgun bir tak sesiyle çıplak zeminle buluştu. Slytherin binasında olan öğrencinin yüzünü ekşitmesinden hoşnut görünen Lea, kalabalığı yararak Giriş Salonuna yöneldi. Muhabbetin devamını dinlemeye pek niyeti yoktu kaldı ki kısa çaplı ders verme girişiminden sonra kalabalığın uğultular halinde dağıldığını hayal edebiliyordu.

Giriş Salonunun açık kapılarını geride bırakarak balkabağı turuncusu rengindeki Ana Salon yarı boşalmış halde karşısında duruyordu. Onu da aynı hızla geride bıraktıktan sonra saate bakmayı aklından geçirmeden zindanlara doğru kendini savurdu. Kendisi ile birlikte inen pek çok öğrenci olmasına rağmen Lea bir kısmına çarparak bir kısmından da müsaade isteyerek kısa sürede zindanlara varmayı başarmıştı. Zindanlara varınca cebinden altın bir saat çıkardı. Dersin başlamasına sadece 5 dakika vardı ki Miss. Evans’ın odasında olmamasından dersliğe geçmiş olabileceğini tahmin ediyordu. Tahminleri kendisini yanıltmadı, Miss. Evans notlarını incelemeye dalmış kısmen başını kaldırıp öğrencilerin zindana girişlerini inceliyordu. Lea boş bulduğu bir iskemleye çöktükten sonra öğrencilerin yerleşmesini bekleyen profesöre döndü.

“Günaydın gençler. Umarım herkes iyi bir hafta geçirmiştir.” Profesörün ilk cümlesini Lea ‘evet’ diye geçiştirmek isterdi. Fakat beklemekle geçen bir hafta ne kadar iyi olabilirdi ki. Profesör sınıfı turluyor, öğrencilerin gözlerine bir şey ima etmek istercesine bakıyordu. “Bugün…” hafifçe irkildi Lea. “Sizlerin çok hoşuna gideceğini düşündüğüm bir iksiri öğreneceksiniz. Zekâ Bileyici İksir! Adından anlaşılacağı gibi zekâyı açan, daha açık ve iyi bir şekilde düşünmeyi sağlayan bir iksir bu. İcat edildiği tarih ve icat eden kişiye dair bilgiler ne yazık ki elimizde mevcut değil. Sadece Hindistan tarafında yaşayan bir İksir'ci tarafından icat edildiğini biliyoruz. Çünkü malzemelerinden armadillo safrası sadece Hindistan'da yetiştiriliyor. Bu gün tahmin edeceğiniz gibi malzemeleri incelemenizi ve ben onlardan bahsederken not almanızı isteyeceğim. Bir daha ki derste de uygulamasını yapacağız.” Net düşünmek… Hiçte fena olmazdı hani, şu dalgın kafayı netleştirmede. Tuhaf bir tebessüm çöktü suratına. İşine yarayacağını düşünüyor olmasının etkisi olsa gerekti.

Lea saçma ve bir o kadarda derin düşüncelerinden profesörün hava kaldırdığı kavanozu fark etmesiyle ayrıldı. “Bu az önce de bahsettiğim armadillo safrası. Eskiden sadece Hindistan'da bulunurdu. Tabii ki günümüzde birçok İksir malzemesi gibi başka ülkelere pazarlanıyor ve birçok İksir Dükkânında kolaylıkla bulunabiliyor. Lea’nın durup dururken iksir dükkânlarını ziyaret edecek hali olmadığından son cümleyi pek umursadığı söylenemezdi. Evet, iksire ilgisi oldukça büyüktü. Fakat bunun tuhaf malzemeler aramaya çıkmakla bütünleşeceğini pek sanmıyordu. Kavanoz profesörün elinde ön sıra ile buluşmuştu. “Vicky, Tatlım inceledikten sonra lütfen arkandaki öğrenciye verir misin kavanozu? Bu şekilde bütün malzemeleri herkes inceleyebilir.” Elden ele dolaşan kavanozun kendisine ulaşması sonucunda kavanozu elinde bir iki kere çevirdi Lea. İçerisindeki koyu renkli duran cisme yakınlaşarak baktıktan sonra sıradaki öğrenciye uzattı.

“Bunlar dövülmüş zencefil köklerimiz. Bu iksirde kullanılan zencefil kökleri yaşken toplanır ve güneşte kurutulurlar. Bunlarda talihsiz bok böceklerimiz. Keşke daha sevimli bir ada sahip olsalardı. Yine de iksirimizin olmazsa olmazıdır kendileri. Hatta öyle ki iksiri bok böcekleri olmadan yapıp içerseniz zehirlenirsiniz.” İki kavanozun ön sıraya inmesiyle profesörün söylediklerini düşünmeye koyuldu. Yaptığı tuhaf karışımın lanet olası küçük şeytanların elinde olması ne acı… Önüne gelen iki kavanozu tiksinti ile inceledi. Zencefil köklerini elinde evirip çevirdikten sonra bok böceklerinin kafesinin camına tırnak ucuyla ‘tık tık’ seslerinin eşliğinde vurdu. Kavanozları arkasına uzattıktan sonra küçük bir parşömen parçasına profesörün kısa açıklamalarını not aldı. Miss Evans’ın alkışları ile tahtaya yöneldi.

Nihayet malzemelerin tanıtım faslı bitmiş kapanış konuşması geliyordu. “Evet. Umarım ben anlatırken malzemeler hakkında not almışsınızdır çünkü bir daha ki derste yapılışına başlamadan önce soracağım. Bu günlük dersimiz bu kadar çıkabilirsiniz.” Not aldığı parşömen parçasını cüppesinin cebine tıkıştırarak kalabalık eşliğinde sınıfın kapısında yöneldi. Kısa süre içerisinde zindanların karanlığında gözden kayboldu.



Başka bir Rpgde ki Öğrenci olarak yaptığım Rp ...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Bonnie Hadwyn
NY Halkı
 NY Halkı
Bonnie Hadwyn


Mesaj Sayısı : 775
Kayıt tarihi : 29/08/10
Gerçek Yaşı : 28
Nerden : NY

Alexander Empty
MesajKonu: Geri: Alexander   Alexander Icon_minitimeC.tesi Mart 05, 2011 6:49 am

Kaydınız işleniyor. Alexander Aldaron, mesleği yazarlık, ünlüsü David Beckham, verilen puan 20, iyi eğlenceler. ^^

Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Alexander
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Alexander Williams
» Alexander Alderan
» Alexander`s Phone
» Alexander Aldaron'un Evi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: L&C RPG :: NY İşlemler :: Nüfus İşlemleri-
Buraya geçin: