Desire Belcourt Yale | I. Sınıf
Mesaj Sayısı : 315 Kayıt tarihi : 06/09/10 Nerden : Empire State Of Mind
| Konu: ben susam severim, peki ya sen? Ptsi Haz. 27, 2011 4:59 am | |
| | | Summer Warner & Desire Belcourt Zaman: okul mezuniyet balosundan bir hafta önce. Konu: Desire, Susam'a balo kıyafeti seçmek için onu evinden alır -dımdımdım. | | | |
Telefondan gelen sesin Summer’a ait olduğuna inanmakta güçlük çekiyorum. Şu sıkıntılı kız tavırları ona uygun değil. O daha çok, her yere götürebileceğiniz gün ışığıdır. Yine de bir şey söylemiyorum. “Saçmalama Susam, biraz hava alalım.” Temizinin takılması için perdesi indirilmiş cama doğru ilerlerken elimdeki telefonu kulağımdan çekiyorum. Kanser olmaya hevesli değilim. Her neyse, mesele şu ki ben bu gün evde kalmak istemiyorum, hem Jodelle odamın içinde dönüp dolaşırken kendimi pek rahat hissettiğimi söyleyemem. Ayrıca yapacak hiçbir şeyim de yok. Kendime kurban olarak neden Summer’ı seçtiğimi bilmiyorum aslında… Sadece uzun zamandır ona vakit ayıramadığım için kendimi kötü hissediyordum. Zaten şu “dışarı çıkasım yok” tavrına bakılırsa, onun da biraz hava alması gerekecek...
“Balo için kıyafet aldın mı Sum?” Hayır dermiş gibi ağzını şapırdatıyor, gülüyorum. Neden böyle az konuştuğunu soracakken beklemediğim bir şey söylüyor... “Dee, sen Friday mi dinliyorsun?” Tanrım! Glee şarkılarını listeye sıralamıştım. Şu an çalanın Friday olduğunu fark etmediğime yemin edebilirim… “Hayır…” Yatağın üzerinden atlayıp bilgisayara doğru bir hamlede bulunuyorum, amacım sesi kısmak. Belki de tam olarak kesmek… Ama bunun aksine daha çok açıyorum. Aman aman… Eğer Sum kahkaha atıyor olmasaydı kendimden utanabilirdim. “Seni yarım saate gelir, alırım Susam.” Bir cevap vermesine fırsat vermeden telefonu kapatıyorum ve yatağın üzerine geri fırlatıyorum… Gün için kesin bir plan yapmış sayılmam, mağaza mağaza dolaşıp arkadaşıma kusursuz oturacak elbiseyi bulduktan sonra ne yaparız hiç bilmiyorum… Elbiseyi ilk gittiğimiz yerde bulacağımız gibi bir his var içimde. Çünkü Summer gülümsediği zaman her şekilde sempatik ve güzel görünüyor. O kadar ki doğal hallerini kıskandığımı itiraf etmeliyim. Onun tavırlarını ve görünüşünü bir başkasında itici ve bir o kadar da yapmacık bulacağıma eminim. Ama Summer’a yakışıyor. O bir yaz güneşi. İnsanın içini ısıtıyor. Ayrıca var olan en güvenilir arkadaşlardan da biri. Tam olarak bu yüzden ona gereken değeri vermiyormuşum gibi geliyor çoğu zaman. Baş başa vakit geçirme çabalarım da bu durumu düzeltmek isteyişimden. Neyse işte, ben de alışveriş sonrası için Jesi’den bize bir yerlerden rezervasyon yaptırmasını rica ediyorum. Yerken sohbet de edebiliriz böylece.
Babam kim olduğunu bilmediğim bir adamla telefonda konuşurken merdivenlerden aşağıya iniyorum. Başparmağını görünüşümü beğendiğini belirtmek istermiş gibi havaya kaldırdığında gülüyorum. Kapıyı işaret ediyorum, dışarı çıkacağım baba. Bu defa bir dakika diyor bana yine el hareketleriyle. Yerimde durmamı söylüyor. Birkaç anlamsız laf sayıyor telefondakine ve yüzüne kapatıyor adamın. “Matt seni götürsün.” Aceleci bir edayla konuştuğu zaman babamdan komiği yok. Gülümseyerek kapıya doğru ilerliyorum. Aslında Matt’ten pek haz etmiyorum. Bonnie’nin deyimiyle yerini bilmeyen bir tip o. Ayrıca ne zaman kime asıldığını bilmiyor. En son Penny’le flört etmeye kalkmıştı. Rock yıldızı Matt Baumann’dan sonra bizim şoför Matt’ten ilgi görmekse, haliyle Heather için pek bir etkileyici olmadı…
Yolda giderken ne düşünüyorum biliyor musunuz? Manhattan’ı sevmemin pek mantıklı bir açıklaması yok. Sadece geldiğim yerde havanın bu kadar güzel olduğunu görmek mucizemsi bir şey olur… İşte tam olarak bu yüzden hava böylesine harikayken evde tıkılamam. Alışveriş manyağı bir kız olmadım asla ben zaten. Sorun tek başıma kalmaktan nefret etmem. Bonnie olmayınca o koca evden nefret ediyorum. O da Sky’ı baloya getirmeye çabaladığı için benim rahatımı ve keyfimi düşünecek durumda değil. Ah ah…
Açıkçası, bisiklete binip de gidebilirim Susam’lara. Trafik yüzünden arabada tıkılı kalmaktan daha iyi olduğu kesin. Matteous’a dönüp ne zaman orada olacağımızı sorduktan sonra aldığım cevap beni memnun etmediğinden, kapıyı açıp arabadan iniyorum. Matt’e eve dönmesini söylüyorum tabii dönebilirse, ben yürüyeceğim… On beş dakika sonra Summer’ların oturduğu sokaktayım. Susam sokağı. En üst kattan iki dairenin birleştirilmiş olduğu apartmana geldiğimde yüzümde bir sevimlilik havası hâkim. Ne zaman Summer’ı görecek olsam böyle oluyor. O kızın enerjisi bizi de etkiliyor zaten. Ay canım ya...
- Spoiler:
Sıla çok özür dilerim bebeğim, Dee'yle repe yapmayı unutmuşum ben.
| |
|