Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
Talihsiz Çabalar Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
Talihsiz Çabalar Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
Talihsiz Çabalar Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
Talihsiz Çabalar Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
Talihsiz Çabalar Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 Talihsiz Çabalar

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Martius Griswold
Sir Stafford | IV. Sınıf
 Sir Stafford | IV. Sınıf
Martius Griswold


Mesaj Sayısı : 288
Kayıt tarihi : 05/02/11
Gerçek Yaşı : 30

Talihsiz Çabalar Empty
MesajKonu: Talihsiz Çabalar   Talihsiz Çabalar Icon_minitimePtsi Ağus. 01, 2011 10:50 am

Talihsiz Çabalar 3491984560_e7c2daa4b0_s Talihsiz Çabalar 508DF914-B75D-489C-A7B7-06245632E520

Jeremy Jimmy Monteiro x Martius Griswold

    Martius yeni bir güne gözlerini açarken, çoğu güne nazaran daha iyi bir ruh hali içerisinde olduğunu hissediyordu. Gözlerini yatağının hemen yanında duran etajerin üstündeki saate çevirdi. Daha uyanmak için erken bir saatti aslında. Daha saat altıyı biraz geçmişti ve o günün, hafta sonu olduğu varsayılırsa gerçekten de erkendi. Genç yeniden uykuya dalmayı istedi bir an için ama hiç uykusunun olmadığını fark etmesi uzun zamanını almadı. Bakışlarını odasının tavanına diktikten sonra hayatının tek düzeliğini düşünmeye başladı. Aslında bu durumdan şikâyetçi olması gereksiz bir tavırdı. Eninde sonunda örümcek adam ya da Süpermen değildi o. Masallarda ya da hikâyelerde geçen öyle süper ve olağanüstü güçlere sahip değildi. Monoton bir okul hayatının olması oldukça normaldi. Aslında şu anda gereksiz bir şey yaptığının da farkındaydı. Çünkü dışarıdan bakıldığında oldukça iyi hayat standartlarına sahipti. Sorunlu bir aile yoktu ve elinin altında her zaman arası vardı. Sırf geçinebilmek için taşın suyunu sıkmak gibi bir zorunluluğa sahip değildi ve iyi bir üniversite okuyup, işe giremese bile asla para sıkıntısı çekmeyecekti. Onun için üniversite, sadece kağıt üzerinde yazılacak bir şeydi. Bir de duvara asabileceği bir süstü. Aslında Martius kafasını bu tür konularla doldurmasının gereksiz olduğunu biliyordu. Ne de olsa bunlar değiştirebileceği şeyler değildi, aslında değiştirmek istediğini de sanmıyordu genç. Onun yaşadığı hayata sahip olmak isteyen dünya üzerinde kim bilir kaç tane insan vardı. Afrika’dakiler yemek için bir şeyler bile bulamazken, kendisinin bir eli yağda bir eli ise baldaydı. Bu düşünceden az da olsa pişmanlık ve rahatsızlık duyan Martius, yataktan kalkmak için güçlü bir istek duydu. Zaten her sene gerekli kuruluşlara bağış yapıyor olsalar da, böyle bir şey düşünmek kendisine yakışan bir durum değildi. Yataktan kalkarken gözleri ile odasının içerisini taradı. Güneşin güçlü ışığı gözünün içine giriyordu adeta. Bu yüzden de odanın içerisi normalden çok daha sıcak hissettiriyordu. Martius kalkarken saçlarını eliyle kafasına yatırdı ve banyoya yöneldi. Her gün gerçekleştirdiği el-yüz yıkama ritüelini başarıyla gerçekleştirdikten sonra da evin içerisinde bir süre gezinmenin kimseye bir zararı olmadığını düşündü. Üstüne sabahlığını geçirdikten sonra sessiz bir şekilde odasından çıktı. Kimseyi uyandıracak kadar yakın değildi odası ama ihtiyatlı davranmanın hiçbir kötü yanı yoktu.

    Evin içerisinde çıktığı gezinti sırasında karnını da doyurduktan sonra geçip birkaç saat televizyon izleyen Martius, cep telefonuna gelen bir mesajla birlikte yerinden fırladı. Bir daha asla cep telefonunu titretişime almama yemin ettikten sonra, gelen mesajın kimden olduğuna baktı. JJ’den geldiğini mesajın içeriğinden hemen anlayan Martius’un, gönderici ismine bakması bile gerekmemişti. Bir yerde buluşup bir şeyler içmek isteyen JJ’e onaylayan bir mesaj attıktan sonra, genç üstünü değiştirmek için odasına yöneldi. Üstüne açık renk bir gömlek geçirdikten sonra üstüne kahverengi kolsuz bir yelek geçirdi. Siyah pantolonunu ve spor ayakkabısını da giydikten sonra dışarı çıkmak için hazırdı. Cebine her zamanki gibi cep telefonu ve cüzdanını koyduktan sonra evin dış kapısına yöneldi. Nerede buluşmaları gerektiğini mesajla da JJ’e bildiren Martius, çok ses yapmadan evden ayrıldı.

    Kiss and Fly kulübü her zaman gitmeyi sevdiği bir yer olmuştu Martius’un. Oraya gidip evde ya da hiç bilmediği bir yerde uyandığı oldukça fazla sayısı vardı. Bir kere içmeye başladığında sonunu getiremediğini kendisi de oldukça iyi biliyordu aslında. Kulübün içkisinde değişik bir şey vardı ve o şey her ne ise Martius’un oldukça hoşuna gidiyordu. Bu da içmeye devam etmesini sağlıyordu. En sonunda servisten almış olduğu arabasına yerleşirken zihninden hangi içkiyi istediğini seçmeye çalışıyordu. Fazla ağır bir şeyler içmek istemiyordu aslında ama JJ’e göre takılacağını oldukça iyi biliyordu. Ki o da genellikle hep yüksek alkol oranı olan içkileri tercih ederdi. Martius’un bu konu hakkında bir itirazı olmasa da bugün iyi gününde olduğunu hissediyordu. Manhattan’ın kalabalık sokaklarına daldığı sırada aklından bunlar geçiyordu gencin. Yavaş yavaş kulübe yaklaşırken, gözüyle kapının önündeki insanlar topluluğunda gezdiriyordu. JJ kendisinden önce gelmiş olabilirdi, bu yüzden onu görmeyi bekliyordu ama belli ki daha ortalıkta yoktu. Martius acele etmeden arabasını park etti ve kulübün içerisine girerken etrafına bakınmayı ihmal etmedi. Ancak içeriye girdikten sonra JJ’i görme şansını elde etti. Kendisinden erken geldiği belliydi hatta kulübün açıldığı saatten bu yana buradaymış gibi davranıyordu. Martius hızlı adımlarla JJ’in yanına gitti ve alaycı bir yüz ifadesiyle selamladı kendisini. “Sen dün geceden beri mi buradasın? Yeni gelmiş gibi bir halin yok çünkü, korkunç görünüyorsun.” Martius sırıtmasını gizleme gereği duymadı. JJ’in yanındaki sandalyeye oturdu ve barmene doğru “Tekila.” dedi.



En son Martius Griswold tarafından Çarş. Ağus. 03, 2011 8:11 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jeremy Jimmy Monteiro
Sir Stafford | IV. Sınıf
 Sir Stafford | IV. Sınıf
Jeremy Jimmy Monteiro


Mesaj Sayısı : 261
Kayıt tarihi : 12/03/11
Gerçek Yaşı : 30
Nerden : NYC

Talihsiz Çabalar Empty
MesajKonu: Geri: Talihsiz Çabalar   Talihsiz Çabalar Icon_minitimeSalı Ağus. 02, 2011 12:21 pm

Jeremy yeni bir güne daha merhaba derken ardı ardına kurduğu alarmların yarattığı ses kalabalığının huzursuzluğunu üzerinden atamamıştı. Kirpiklerini birbirinden zorlayarak ayırdığında odanın içerisinin hala karanlık olduğunu görmüştü. Sağ elini yatağa destek yaparak yatakta oturur hale gelmişti. Odasının kapısının hemen yanında duran kitaplığın en üstünde duran saate takılmıştı gözleri. Vücudu yatakta durması için ona baskı yaparken Jeremy isteksiz bir şekilde vücudunu yataktan ayırıp güne başlamıştı. Normalde akşamüstüne doğru kalkan biri olarak fazlasıyla garip bir saatte uyanmasını kendi de anlamıyordu ama aklına dün gece geldiğinde ise ‘’yataktan kalkmam mucize’’ gibi düşüncelere kafasını yormaya başlamıştı. İçkinin dozunu kaçırmak ya da yürüyemeyecek kadar rezil bir duruma düşmek favori hobilerinden biri olmasına rağmen kafası hala annesinin kendinden yaşça küçük sevgilisindeydi. Mantıklı düşünmek için kendini zorluyor ve annesini anlamaya çalışıyordu ama kimin kendinden 20 yaş küçük biri ile beraber olacak kadar düşeceğini tahmin edemiyordu. İlk başlarda adamın evlerine geldiğinde annesini kullandığı düşüncesi ile nefret etse de şuan işlerin daha da kötü olduğu kanısına varmıştı çünkü kendinden en fazla 5 yaş büyük adam, annesine deliler gibi aşıktı. Jeremy bu düşüncelerle kendini ayıltırken tenine yapışmış sarı t-shirt’ünü ve pijamasını uykulu gözlerle çıkarıp genelde kitap okuyacağı zaman oturduğu deri koltuğun üzerindeki kotu altına geçirmişti. Genç dolapta sadece düz desenden oluşan gömleklerin bölümü açarak lacivert gömleğini dolaptan çıkarmıştı. Hızlıca üzerine geçirip, düğmelerini ilikleyen Jeremy olduğu yerde bir an duraksamıştı. Ruh sağlığının iyi olmadığını her zaman söylerdi ancak bir şey planlamadan giyinmesi, bu neden olabilirdi ki. Bu düşüncelerinin hepsini ailesine yıkan Jeremy bu saatte buluşabileceği tek arkadaşını aramaktan kaçınarak mesaj atmıştı.


Martius, Jeremy’nin sahip olabileceği en iyi dost olabilirdi ancak o Jeremy için aynı zamanda bir kardeşti. İlk tanışmaları fazla olaylı olsa da bugüne baktıklarında sadece gülüyorlardı. Arkadaşlıkları çoğu zaman Sir Stafford öğrencileri tarafından kıskanıldı ve zarar verilmeye çalışıldı çünkü genelde okulun popüler çocuklarının dost olması rekabeti bitirir ve okulda eğlenceyi düşürürdü. Eski günleri aklında canlandırırken bile suratında isteksiz bir gülümseme beliren Jeremy, saatlerinin, kemerlerinin ve kol düğmelerinin bulunduğu çekmeceye doğru yönlendirmişti. Parmakları saat koleksiyonun arasında en iyisini bulmaya çalışırken çekmecenin en arkalarında kalmış siyah swatch saatini bulmuş, bileğinden geçirerek kıskacını bileğine göre kapatmıştı. Aksesuarlarının bulunduğu çekmeceyi kapatan genç hızlıca siyah pantolonuna ve lacivert gömleğine uyacak bir şekilde ayakkabı bulup, ayağına geçirmişti. Evdeki tüm hazırlıklarını bitiren genç karşısındaki masanın üzerinde bulunan cüzdanını arka cebine sığdırıp, arabanın anahtarını baş parmağına geçirmişti. Normalde içki içtiğinde ya da geceden kalma olduğu zamanlar arabasını almazdı ancak bugün yapacağı planlar belli olmadığı için Genç, hızlıca odasından çıkıp garajın yolunu tutmuştu. Küçük adımlarla aşağı kata inerken yerde gördüğü bir eşya saniyesinde nefessiz kalmasına yetmişti. Annesinin ikinci evliliğinden olan Casey’in yan odada uyuması tamamen şanstı çünkü eğer uyumasaydı annesinin metresini öldürebilirdi. Zaten annesinin ikinci evliliği olmuştu ve mutluydu ancak doyumsuzluk annesini bugüne kadar getirmişti. Yerde bulduğu kravat, gömlek, pantolon ve boxer’dan oluşan dörtlemeyi iki elinin arasına alarak doğruca annesinin kapısına bırakmıştı. Daha saçını yapmamış olmasına karşın yaşadığı bu olayla hiç uğraşmadan doğruca kendini evden dışarı atmıştı. Temiz havayı ciğerlerine her çekişinde biraz daha rahatlayan Jeremy, annesini yaptığı bu haksızlığı kafasından atmaya çalışıyor ancak bir türlü başarılı olamıyordu. Sıkıntıdan koluna taktığı saati çıkarıp gömleğinin ilk 2 düğmesini açıp rahatlamaya çalışıyordu ama evde yalnız başında olan Casey’in onların yanında olması içinde bir takım şeyleri huzursuz ediyordu. Bu düşüncelerle kendini intihara sürüklerken nihayet arabasının yanına varabilmişti. Güneş kendini iyice göstermeye başladığında Jeremy, Kiss and Fly kulübünün sokağına giriş yapmıştı.

Sokaklar bir adımın duyulacağı kadar sessizdi ancak kulübün köşelerinde uyuyakalan kadınlar sessizliğin yeni bastırdığının göstergesiydi. Arabasını uygun bir yere park edip, arabadan ayrılan Jeremy yavaş adımlarla kulübün kapısını aralamıştı. Gözleri masalara dökülen içkileri ve bunları hızlıca toparlamaya çalışan garsonlara takışmıştı. Masaların temizliğini yapan garsonun bakışları fazlasıyla itici gelmişti ancak onunla uğraşacak gücü bile artık kendinde bulmuyordu. Sandalyelerden birine oturduktan sonra parlak bardakları daha da parlatmaya çalışan garsona ‘’Mojito’’ diyerek içkisinin gelmesini beklemeye başlamıştı. Normalde garson kızlara olan zaafını lisenin ikinci yılında bıraktığını düşünürdü ama bu garson bütün hormonlarını alt üst etmeye yetmişti. Jeremy gözlerini kızın vücudunda gezdirirken nihayet içkisini alabilmişti. Bakışlarından rahatsız olmayan ancak oralı da davranmayan kız bardaklarını parlatmaya devam ederken, duyduğu kapı sesi ile bakışlarını diğer tarafa çevirmişti. Hayatında ki bütün seçimlerini yanlış yapmasına rağmen Jeremy dost konusunda bir kez daha yanılmadığını anlamıştı. Martius iyice yanına yaklaştığında alaycı bir ses tonuyla görünümü hakkında dalga geçmişti ki biraz da haklıydı. Hiçbir lafını esirgemeyen Martius garson kızdan bir tekila isterken Jeremy karşılık olarak ise ’Korkunç görünmem için geçerli sebeplerim var ve seni bu saatte çağırdığım için üzgünüm. Bu saatte senden başka kimseyi arayamazdım’’ diyerek karşısındaki arkadaşına değerini belli ederken ‘’Yalnış anlama Martius, uyuyan insanları asla kaldıramam ancak sana karşı acıma duygularım gelişmediğinden sana mesaj attım’’ diyerek kahkahayı bastırarak cevabını beklemeye başlamıştı genç.


En son Jeremy Jimmy Monteiro tarafından Salı Ağus. 02, 2011 4:56 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Martius Griswold
Sir Stafford | IV. Sınıf
 Sir Stafford | IV. Sınıf
Martius Griswold


Mesaj Sayısı : 288
Kayıt tarihi : 05/02/11
Gerçek Yaşı : 30

Talihsiz Çabalar Empty
MesajKonu: Geri: Talihsiz Çabalar   Talihsiz Çabalar Icon_minitimeSalı Ağus. 02, 2011 3:25 pm

    Martius kendi dediklerine karşılık oğlanın verdiği cevaplar karşısında az kalsın gülme krizine tutulacaktı. JJ, birini erken uyandırmanın acımasızlık olduğunu düşünüyorsa çok yanılıyordu. Hele ki uyandırmış olduğunu düşündüğü kişi, o mesaj gönderdiği sırada çoktan ayağa kalkmış ise. Bakışlarını onun üzerine kilitlerken Martius, yine onun başından neler geçtiğini tahmin etmeye çalışıyordu. Kendisini dertlendirecek bir şeyler olduğu belliydi yoksa bu saatte, bu mekanda bulunmazlardı. Ya da Martius’un, JJ’in bardağından anladığı kadarıyla bir mojito içmek istemezdi. Kendi içkisinin de gelmesini bir dakika boyunca bekleyen Martius, yüzündeki alaycı gülümsemenin silinmesini sağlayamadı. Ne ara gülümsemeye başlamış olduğunun kendisi de farkında değildi. Ama saçma sapan tembel bir gülüşün dudaklarının çevresinde belirgin bir şekilde yer aldığını anladığında, kendisini az da olsa kötü hissetmişti. Aslında dalga geçmek istediği şey kesinlikle JJ’in davranışları ya da tavrı değildi. Şu durum içerisinde inanmakta güçlük çektiği şey, barmen kızın vücudunu kesmeye başlamış olduğu gerçeğiydi. Kiss and Fly kulübünün ne zamandan beri böyle manken bozması kızları çalıştırdığını merak etmeye başlamıştı genç. Çünkü uzun süredir bu mekana uğruyor ve çoğu içkisini burada içiyor olsa da hiç böyle birini görmediğinden oldukça emindi. Bu kadar emin olmasının sebebi ise böyle bir vücudun ve yüzün unutulamayacak kadar güzel ve çekici olmasıydı. Kızın üniforması yüzünden belirgin vücut hatlarına gözünü kaptırmak istemeyen Martius, tekilası servis edilirken başka bir yöne bakmak için büyük bir çaba harcadı. Kendisini filmlerde bulunup, gözleri ile kızları yiyen adamlar gibi hissetmeye başlamıştı. Bu yüzden rahatsızlık hisseden Martius sandalyesinde hafifçe kıpırdandı.

    Aslında bu yaptığının aşağılık olduğunu biliyordu. Muhtemelen bu kulübe gelip bu kıza asılan kaç erkek olmuştu. Genç, kızın böyle şeylere oldukça alışmış olduğunu tahmin edebiliyordu. Genelde barlarda görev yapan kızlar soğukkanlı olurlardı zaten. İçip sarhoş olan erkekleri yola getirmede de büyük bir başarıya sahip oldukları söylenebilirdi. Bir kere onlardaki sabır, yeni bebek sahibi olan ailelerde bile olmazdı herhalde. Martius eline aldığı tekiladan bir yudumu yavaşça midesine gönderdikten sonra dikkatini en sonunda JJ’e verebildi. Onun kendisinden bir cevap beklemekte olduğunu o zamana kadar fark etmediği için kendini şapşal gibi hissetti. Yine de ona bir karşılık vermek için çok geç olmadığını biliyordu. “Beni bilirsin, içmenin zamanı olduğunu düşünen biri değilim. Onun için sorun etmene hiç gerek yok.” Bakışlarını yeniden barmenden yana çeviren Martius, kızın iş kıyafeti olarak giymiş olduğu mini eteğe takıldı. JJ’in de kızı dikizlemekte olduğunu fark etmemiş değildi aslında. Ama Martius bu durumda asıl dikizlememesi halinde bir anormallik olduğunu düşünmeye başlayacağını biliyordu. Çünkü barmen gerçekten bakılmaya değer bir vücuda sahipti ve dünya üzerinde hangi erkek olursa olsun, en azından bir göz atardı ona. Dikkatini bu manzaradan sonra, zar zor yeniden konuya vermeye çalışan genç, arkadaşını koluyla dürtüklemek zorunda kaldı. Belli ki o da kendisini, barmen kızın sütun gibi olan bacaklarına kaptırmıştı. İçmekte olduğu mojito ağzından masaya akmaya başlayacaktı bu gidişle. Sırf bu yüzden Martius, dudaklarından alaycı bir kahkaha çıkardı ve “Anlatsana seni ne dertlendirdi bu kadar? Sokak çocuğuna dönmüşsün.” dedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jeremy Jimmy Monteiro
Sir Stafford | IV. Sınıf
 Sir Stafford | IV. Sınıf
Jeremy Jimmy Monteiro


Mesaj Sayısı : 261
Kayıt tarihi : 12/03/11
Gerçek Yaşı : 30
Nerden : NYC

Talihsiz Çabalar Empty
MesajKonu: Geri: Talihsiz Çabalar   Talihsiz Çabalar Icon_minitimeSalı Ağus. 02, 2011 5:35 pm

Martius’un alaycı ses tonu ile biraz da olsa gülmeye başlayan Jeremy, bir yandan Martius’un kendisi hakkındaki eleştirilerini dinlerken bir yandan da garson kızı kesmeye devam ediyordu. Normalde bunu okuldan biri yapsaydı onu okulun önünde rezil etmesini bilirdi ama karşısındaki kızın normal bir kız olmadığını kendi de kabul etmişti ki bu durumdan rahatsızlık duymuyordu. Bir süre içkilerini yudumlarken gözlerini zorla olsa da kızın vücudundan ayırırken, Martius’unda kendisi ile aynı durumda olduğunu görünce garipliğin sadece kendine olmadığını görmek ona iyi gelmişti. Martius’un içki içme saatleri hakkında söylediği şeylerin en son ona söylemesini gerektiğini unutmuştu çünkü genelde bütün içkilerini beraber içerler, beraber sarhoş olurlardı. İkisinin de içkiye olan düşkünlüğü yüzünden başlarından geçen sayısız anıları hatırladıkça hala gülüyordu. İçkisini yavaş yavaş yudumlarken aklında neredeyse 2 yıl öncesine ait bir anı canlanmıştı. Daha lisede o kadar tanınmamışken yaptıkları partinin sabahı gelmişti aklına. O gün uyandığında Brooklyn’de fazlasıyla dağınık bir ev içinde, zenci bir kadının yanında uyanmıştı. Bunları aklından geçirirken kendi kendine gülümserken aptal gibi görünmemek için söze atlayıp ‘’Emin ol en iyi ben bilirim’’ diyerek sağ elini yanında oturan Martius’un omzuna koymuştu. Ona her zaman bulunmaz bir dost gibi bakarken son zamanlar da yaşadıkları Jeremy’i arkadaşlarına bağladığı için onu dostlarına muhtaç bir hale sokmuştu. İçkisini bitirdiğinde garson kız’a seslenerek ‘’Bir tane daha ‘’ diyerek içkisinin gelmesini bekleyen Jeremy, garson kızın neredeyse beline gelen, iri dalgalı kahverengi saçlarına adeta kenetlenmişti. Kızın içkiyi hazırlamasından, içkiyi getirmesine kadar saniye saniye gözleri izlerken bu hareketinin ağıra kaçtığını düşünerek içkiyi alırken kız’a oralı bile olmamıştı ancak kız arkasını döndüğünde aynı sarhoşlukla kıza bakakalmıştı. Gözlerini bir anda Martius’a çevirdiğinde onun biraz daha kendine göre toparlanmış olduğuna göre utanarak kendine gelmeyi başarmıştı ancak yaptıkları hiç hoş davranış olmadığını kendi de en az Martius kadar biliyordu. Martius’un suratındaki şapşal sırıtmanın tek cevabı olabilirdi ki o da bir süredir beni izlediği kanısıydı ki doğru bir yargı olduğunu kendi de gözleri ile belli etmişti. Martius konuyu değiştirmek için salaş görünümümü konu alarak tekrar beni diline almıştı ancak bu sefer komedi için değildi. Jeremy bir yandan içkisini yudumlarken bir yandan da canının neden sıkkın olduğunu anlatmak için sandalyesini Martius’a doğru döndürerek ‘’Annem ikinci kocasını da aldatıyor ve benim saygı duymamı bekliyor düşünebiliyormusun? Ve bugün gelirken adamın tüm eşyalarını salonda buldum.’’ Diyerek sinirden gülmeye başlamıştı. Yaşadıkları kolay şeyler değildi ama bunu dışarıya vurdurmamakta ustalaşan Jeremy konuyu dağıtmak istercesine ‘’Beni bırak şimdi gözlerini diyorum arada bir kadının üzerinden çeksen daha iyi olmaz mı?’’ diyerek sol kaşını havaya kaldırarak bilmiş bir bakış atmıştı. En az kendisi de Martius kadar kızı dikizlese de ilk şüpheyi Martius’a yükleyip kendini bir beyefendi gibi tanıtma fırsatı doğmuştu. Jeremy, Martius’un cevabını beklemeden sabırsız bir şekilde lafa atlayarak ‘’Bak aklıma ne geldi. Hazır aklımda eski günler canlanmışken neden bu kızı da eski yöntemlere göre almıyoruz? Kızdan ilk telefon numarasını alan kazanır Martius.’’ Diyerek en yakın arkadaşının onaylaması için elini uzatmıştı ve Martius’un bu fikri düşünüp, onaylamasını beklemeye başlamıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Martius Griswold
Sir Stafford | IV. Sınıf
 Sir Stafford | IV. Sınıf
Martius Griswold


Mesaj Sayısı : 288
Kayıt tarihi : 05/02/11
Gerçek Yaşı : 30

Talihsiz Çabalar Empty
MesajKonu: Geri: Talihsiz Çabalar   Talihsiz Çabalar Icon_minitimeÇarş. Ağus. 03, 2011 3:03 am

    Martius, JJ’in omzuna attığı ele ilk başta şaşırmıştı ama bu durum karşısında neden böyle bir tavır takındığını kendi de bilmiyordu. Normalde de oldukça iyi anlaşıyor olmalarına rağmen, o kadar fiziksel temas içerisinde bulunmuş oldukları söylenemezdi. Genelde beraber içmeye geldiklerinde de bu tür davranışları başkalarına yaparlardı. Eve atmak için ayarttıkları kızların omuzlarına atarlardı mesela kollarını. Ki bu yüzden bu duruma garipsemesinin normal olduğunu düşünüyordu genç. Yine de bir şey çaktırmayarak yüzüne sakin bir gülümseme oturttu ve içkisine yöneldi. Bu sırada barmen kızında yaptığı her davranışı göz ucuyla izliyordu ki sırf bu yüzden barı terk etmeyi bile düşünmeye başlamıştı. Rahatsızlık içerisinde boynunu ovuşturan Martius, bir kızın nasıl kendisini böylesine ele geçirdiğini merak ediyordu. Bu durum, kesinlikle bacakları ve şekilli kalçaları ile kısıtlı olamazdı. Derin bir nefes alıp zihnini toparlamaya çalışan genç, bakışlarını yavaşça JJ’e yöneltti. “En iyi senin bilmen gerekir zaten.” Gülümsemesini genişleten Martius, oluşan sessizlik içerisinde gözlerini masaya kenetlemeye çalışıyordu. Belki ilgisini çekecek başka bir şey görürse kıza bakmayı kesebileceğini düşünüyordu. İlk başta gözlerini kendi tekila bardağını odakladı. İçmiş olduğu taraftaki hafif buğulanmayı yakaladı uyuşmuş gözleri. Bardağında az kalmış olan içkiyi de kafasına dikti ve JJ’den sonra, o da ikinci bardağını istedi. O sırada konuşmaya başlayıp derdini anlatmasa, Martius daha uzun bir süre daha kızın üzerinden gözlerini çekebileceğini düşünmüyordu. Bu yüzden içten içe arkadaşına şükreden genç gelen ikinci içkisinden küçük yudumlar alırken, onun dediklerini dinliyordu. “İleride bir gün üvey kardeşin olduğunu öğrenirsen, hiç şaşırmayacağım Jeremy. Annene artık şaşırmayı ikimizin de bıraktığını sanıyordum.” Martius, JJ’in üstüne gitmemesi gerektiğini biliyordu. Belli ki sabahleyin görmüş olduğu görüntü kendisini büyük bir şoka uğratmıştı. Annesinin yaptıklarına inanamıyor oluşu inanılmazdı, eninde sonunda kendisi de ondan farklı davranıyor değildi. JJ de birlikte olduğu kızları boynuzlamayı çok severdi, tabi genelde bunu Martius dışında kimse bilmezdi. Çünkü genelde bu tip olayların olduğu zamanlarda birlikte olurlardı. Tıpkı şimdi ikisinin de gözünü alamadıkları bu barmen gibi biri çıkardı karşılarına ve ne yapacaklarını, ne diyeceklerini şaşırtırdı.

    Martius böylesine kızlara her zaman saygı duyardı, çünkü özel herhangi bir davranışta bulunmadan erkekleri peşlerine almayı iyi bilirlerdi. Tam konuşmaya başlayacakken JJ’in dedikleri ile duraklamak zorunda kaldı. “Sen, beni uyaracağına kendi gözlerini çek biraz kızın üzerinden. Şu masanın üzerinden zıplayıp yanlış bir harekette bulunacaksın diye bekliyordum son beş dakikadır. Kızı gözlerinle yiye yiye bitiremedin.” Dediklerinden sonra Jeremy'nin tepkisinin değişmesini bekliyordu ama oğlanın yüzü aynı ifadeyle bakıyordu. Martius'un dediklerini bir tür iltifat olarak gördüğü açıktı. Genç bu durum üzerine sırıtmasına engel olamadı. Ama hemen sonra onun ağzından çıkanları duyunca da şaşkınlığını gizleyemedi. JJ, eskiden neler yaptıklarını oldukça iyi hatırlıyordu. Aslında Martius'un kendisi de olanların hepsini hatırlıyordu ki o sırada ikisi de yüksek oranda alkol almış olmalarına rağmen. Yine de bu fikrin hoşuna gitmesini engelleyemedi ve tekilasından başka bir yudum alırken, yavaşça başını salladı. "Benim için oldukça uygun bir teklif bu. Uzun zamandır hiç yapmadığım bir uğraş." Bunları derken bir yandan da gözlerini bu sefer çekinmeden barmenin üzerine dikmişti. Onun numarasını almanın kolay bir olay olacağını sansa da emin olamıyordu. Bazı kızların gerçekten bu durumlarda zor olduklarını deneyerek öğrenmişti çünkü. Ama yine de endişelenecek değildi çünkü, kendisi onun numarasını alamazsa JJ'in hiç şansı yoktu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jeremy Jimmy Monteiro
Sir Stafford | IV. Sınıf
 Sir Stafford | IV. Sınıf
Jeremy Jimmy Monteiro


Mesaj Sayısı : 261
Kayıt tarihi : 12/03/11
Gerçek Yaşı : 30
Nerden : NYC

Talihsiz Çabalar Empty
MesajKonu: Geri: Talihsiz Çabalar   Talihsiz Çabalar Icon_minitimeÇarş. Ağus. 03, 2011 4:26 am

Dışarıdan birisi Martius’un annesi hakkındaki yorumlarını söyleseydi onu Mannathan’da nefes aldırmazdı ancak söyledikleri doğruydu ve bu doğruluğu yavaşça kabul etmeye başlayan Jeremy duyduklarından sonra ikinci kadehinin de dibini bulmuştu. Aklına annesinden ve kendinden 5 yaş büyük olan adamdan olabilecek çocuk geldiğinde ufak mide bulantısı yaşasa da annesine olan nefreti bir kar daha fazlalaşmıştı. Martius’un annesi hakkındaki yorumları bittikten sonra cevap vermek üzere umursamaz bir tavır takınarak konuşmaya başlayan Jeremy, ‘’Şaşırmıyorum ancak bunlar fazlasıyla ağır geliyor, en azından Casey için’’ diyerek gözlerini dama taşlarını andıran zeminde gezdirmeye başlamıştı. Jeremy kendini kurtardığını biliyordu en azından bir sene sonra üniversiteye gideceğinden rahattı ancak o evde kalan küçük kıza ne kadar acıdığını kendi bile fark edememişti henüz. Üvey kardeşi olmasına rağmen onu bu kadar severken, onu 1 sene sonra yalnız bırakma fikri kulağa hoş gelmiyordu doğrusu. Bu düşüncelere çözüm bulmaya çalışan Jeremy göz kontrolünü yine serbest bırakmıştı. Kadın kıvrımlı vücudu ile içkileri hazırladığı bölümü temizlerken derin bir nefes alan Jeremy, kendisine ne olduğunu anlamakta güçlük çekiyordu. Normalde bir kız ile gecenin sonunu bitiremediği günler sayılıydı ancak karşısındaki garson da vücuttan daha fazlası vardı. Buraya gelen onca erkeğin kızı kestiğini düşünüp, kızın rahatsız olmaması deneyimli olduğunu gösterse de kızın zor kadını oynaması çok hoşuna gitmişti. Martius’a sorduğu sorunun cevabını tam istediği gibi alırken tersi bir cevap almayacağını adı gibi biliyordu Jeremy. İkisi de kabul etmeliydi ki garsondan büyülenmişlerdi ve şimdi küçük oyunlarından oynamak için hazırlanıyordu. Jeremy üzerini düzeltip, dağınık saçlarını şekle sokmaya çalışırken Martius’ta dağılmış halini toparlamaya çalışıyordu. Suratındaki hayranlığı bir süre olsa da saklamaya karar veren Jeremy bitmiş bardağını sert bir şekilde tezgah’a çarpmıştı. Kendisi dahil kulüpte ki herkesin dikkatini çekse de etkilenmemiş bir tavır takınarak ‘’Bir mojito daha’’ diyerek kıvrımlı kalçaların kendisine doğru gelmesini izledi. Kız altı çatlamış bardağı alıp, yeni bir içki koymak için üst raftan bardak alırken Jeremy kızdan özür dilemek istercesine ‘’Sanırım biraz hızlı oldu. Bu arada ben Jeremy’’ diyerek kızla muhabbet kurma çabasının ilk elini oynamaya başlamıştı. Geçen seneler onu paslandırsa da ilerleyen zaman da konuşmak için daha orijinal fikirler üretebileceğini biliyordu. Kız mojitoyu hazırlamak için arka alanda bulunan tezgahtan nanelerin olduğu bölümden bir tane nane çıkarmıştı. Kızın içkiyi hazırlama süreceğini hayranlıkla izleyen Jeremy Martius’a dönerek ‘’ İlk sıra benimdir’’ diyerek göz kırpmıştı. Genelde aralarında rekabet olmamasına rağmen bütün konularda eşitlik süren arkadaşlıkları kızlar konusunda da aynı denebilirdi. Jeremy Martius’un beraber olduğu kızların listesini çıkaracak kadar iyi bilirken Martius’da Jeremy’nin sözde ciddi ilişkilerinde ki kaçamaklarını atlamaksızın sayabilirdi. İçkisi hazırlanana kadar bunları düşünen Jeremy nihayet gerçek dünyaya dönerek içkisinin hazırlandığını görmüştü. Kız kırmızı oje sürülmüş narin parmaklarının arasında içkiyi tezgaha bırakırken Jeremy, kız bardaktan elini çekmeden önce elini kızın olduğu yere koyarak ‘’Adınız Stacy’di öyle değil mi?’’ diyerek tuzak sorularına başlamıştı. Normalde daha bugün gördüğü kızı Jeremy, kıza tuzak kurma pahasına böyle bir soru sorarken kızın bu soruya atlaması için dua edecek hale gelmişti. Kızın soruya nasıl bir cevap vereceğini beklerken tazelenmiş mojitosunu çoktan yudumlamaya başlamıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Martius Griswold
Sir Stafford | IV. Sınıf
 Sir Stafford | IV. Sınıf
Martius Griswold


Mesaj Sayısı : 288
Kayıt tarihi : 05/02/11
Gerçek Yaşı : 30

Talihsiz Çabalar Empty
MesajKonu: Geri: Talihsiz Çabalar   Talihsiz Çabalar Icon_minitimeÇarş. Ağus. 03, 2011 4:54 am

    Martius, birkaç dakika öncesine kadar arkadaşının kendisine sunduğu iddiayı büyük bir rahatlık içerisinde kabul etmişti. Ancak bütün olasılıkları göz önüne almadığını ancak birkaç dakika sonra fark etti. Bir kere bu barmen kızın görüştüğü bir adam olabilirdi ya da Martius’un tanıdığı birinin arkadaşı çıkabilirdi. Bir kere böyle bir şey başına gelmiş olduğundan dolayı, bu sefer az da olsa yola temkinli başlamanın iyi olduğunu düşünüyordu. Çünkü böyle bir şey var ise pek fazla şansa sahip olmadığı gerçeğini göz ardı edemezdi genç. Yine de bu tür düşünceleri aklından geçirip kendine olan güvenini kaybetmek de istemiyordu. Bu yüzden hafifçe boğazını temizledi ve bütün dikkatini onun üzerine verdi. En azından zayıf bir noktasını bulmanın kendisini avantajlı duruma sokacağını düşünüyordu. Ama kızı dikkatle incelediği her saniye, işinin ne kadar zor olduğunu fark ediyordu. Bir kere etrafında o kadar erkek bulunmasına rağmen, hiçbirine yüz vermiyordu. Yüzünde en küçük bir mimik değişmesi bile olmuyordu. Tam o sırada dikkat çekmek isteyen Jeremy’nin, bardağı masaya sert vuruşuyla az kalsın sandalyesinden düşecek olan Martius sinirli bakışlarını onun üzerine yöneltti. Ama o kendisine değil, barmen kıza doğru baktığından kendi bakışları hiçbir işe yaramamıştı. Aslında JJ’in yaptığı şey kızı da olduğu yerden sıçramasına neden olmuştu ama o belli ki, sarhoş adamların davranışlarına alışkındı. Çabucak kendine geldikten sonra sakin bir tavırla kendilerine yaklaşmaya başlamıştı. Martius, arkadaşının çabalarını izlerken gülmemek için kendini sıkmak zorunda kalıyordu. Muhtemelen yaptığı şeyler o sırada ona mantıklı geliyordu ama dışarıdan bakıldığında sadece kıza asılıyordu. Bu yüzden de kız, kendisine çok fazla ilgi göstermiyordu. Aslında barmen, kulüp içerisinde bulunan hiçbir adama karşı farklı bir tavırla bakmıyordu. JJ’in kendisine yönelttiği laftan sonra hafifçe başını sallayan Martius, dikkatle onun yaptıklarını izlemeye ve dediklerini dinlemeye başladı. Zaten ikisi aynı anda şanslarını denemeye çalışsalar, büyük bir hezimete uğrarlardı. Bunun yerine teker teker yaklaşmak en mantıklı olanıydı.

    Alışılmış bir numara olan bardakta el buluşturmayı uygulayan Jeremy’i izleyen genç, hiçbir harekette bulunmuyordu. Tek elini ağzına kapatmıştı ve sadece arada sırada tekilasını yudumluyor, kahkaha atmamak için kendini tutuyordu. Kızın adının Stacy olduğunu söyleyerek şansını deneyen arkadaşının, bu konularda biraz paslanmış olduğunu anlamakta zorlanmadı. Aslında kendisi de uzun süredir bu tür çabalarda bulunmamış olduğundan, zorlanacağını tahmin etmek zor değildi. Barmen kızın geriye çekilişini ve elini, Jeremy’nin bardağının altından kurtarışını izleyen Martius ilgi çekici bir tavırla onları izliyordu. “Aslına bakarsan adım Amber.” dedikten sonra arkasını dönüp uzaklaşma çabasında bulunan kıza karşılık Martius cevap vermek için kendini hazırlıyordu. Boğazını temizleyerek onun dikkatini kendi üstüne çektikten sonra, "O zaman neden yaka kartında Stacy yazıyor? Yoksa normalde burada çalışmıyor musun?" diye sordu. Madem ki hoş laflardan ve iltifatlardan anlamayan, zor bir kızla karşı karşıyaydı en iyisi ona savaş açmaktı. "Çünkü buradan üniformanın üzerindeki yazıyı oldukça iyi okuyabiliyorum. Ve orada kesinlikle Amber yazmadığından eminim." Kızın şaşkınlıkla açılan ağzından, doğru bir nokta yakaladığını anlayan Martius onun vereceği cevabı beklemeye başlamıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jeremy Jimmy Monteiro
Sir Stafford | IV. Sınıf
 Sir Stafford | IV. Sınıf
Jeremy Jimmy Monteiro


Mesaj Sayısı : 261
Kayıt tarihi : 12/03/11
Gerçek Yaşı : 30
Nerden : NYC

Talihsiz Çabalar Empty
MesajKonu: Geri: Talihsiz Çabalar   Talihsiz Çabalar Icon_minitimeÇarş. Ağus. 03, 2011 7:28 am

Kızın eline göre fazlasıyla büyük olan elini kızın elinin üstüne koyduğunda pek de alışık olduğu bir tavırla karşılaşan Jeremy şimdilik ilk şansını kaybetmişe benziyordu. Kız nazik ellerini Jeremy’nin kalın parmakları arasından kurtarırken kendi köşesine çekilmek için arkasını döndüğünde Martius lafa atlayarak kendi sırasını denemeye çalışmıştı Jeremy kafasında bir süre taktik oluşturmaya çalışırken arkadaşının yaptığı taktiğin kızların fazla hoşuna gitmediğini düşünüyordu ve gitmemişti de. Garson kız, dalgalı saçlarını omuzlarının arkasına atarak Martius’un şüpheci cevaplarını yanıltmak için biraz daha yakınlaşmıştı. Jeremy bir an olsun Martius’un bu iddiadan galip çıktığını düşünse de kızın iyice somurtan suratı içini biraz da olsun rahatlatmıştı. Neredeyse Martius ile burun buruna gelen kız cevap olarak ‘’Stacy ismi sizin gibi heriflerin bana yaklaştığında kullandığım ilk isim ve Amber ismini ise şansını iyice zorlayanlar da kullanıyorum’’ diyerek vücudunu Martius’un önünden çekerek kendi bölümüne çekilmişti. Ne olduğunu anlamayan Jeremy ilk turun pek de hoş bitmediğini düşünürken üçüncü bardağının da sonuna gelmişti. Kız içeride kalan işlerini hallederken kendi gibi mağlup durum da olan Martius’a dönerek ‘’Sence emekli olmanın vakti gelmedi mi?’’ diyerek gülmeye başlamıştı. Jeremy 1 hafta önce dışarıya çıktığında ilk sınıfların bile garson kızlarla muhabbet etmeye çalıştığını görmek ya da onların seks partileri hakkında konuştuklarına tanık olmak bile yaşlandığının bir kanıtı olabilirdi ama kendisinden işin geçmediğini de bildiği için ortamı yeni yetme çocuklara kaptırmaya niyeti yoktu. Aslında düşündüğü kadar da kötü durumda değildi sonuçta L&C de hala çıkıyor ve takip ediliyordu. Bunları düşünürken bir süre dalan Jeremy’nin suratında istem dışı bir sırıtma belirmişti. Ne kadar içini rahatlatsa da hala elde edemediği bir kız karşısında duruyor ve onunla hiç ilgilenmiyordu. Jeremy ilk kendi üzerinde sonra da Martius’un üzerine bakmadan edememişti çünkü kızın para düşkünü olabileceği ihtimali vardı ancak öyle olsaydı çoktan düşmüş olması gerekirdi. Üzerindeki ve Martius’un üzerindeki her şeyin maddi toplamı belki de sıfırdan başlayan biri için iyi bir sermaye bile olabilirdi. Başka bir neden olma olasılığını düşünürken aklına hiç gelmeyecek ama olabilme olasılığı yüksek bir ihtimal gelmişti. Aklına gelen fikir ile bir kez daha kıza baktığında ise yarım saat öncesindeki çekici kızın yok olduğunu görmüştü. Tüm fikirleri kafasında toparlayıp, bulabildiği tek geçerli nedeni Martius’a söylemek için dönerek ‘’Dostum aslında bu kız hakkında bir teorim var ‘’ diyerek sırıtmaya başlamıştı. Martius’u daha da merak’ta bırakmadan tekrar söze giren Jeremy ‘’Martius bu kız kesinlikle lezbiyen yani sana bakmadı ki tamam bunu normal olarak karşılayabilirim ama bana bile bakmadı’’ diyerek tekrar gülmeye başlamıştı. Ne kadar gülse de teorisi doğru çıkabilirdi ki çıkarsa unutamayacağı anılar arasına bir yenisi daha eklenecekti. Bir süre kıza oldukça dik bakıp gülerken bunu test etmek için terbiye sınırlarını bir kenara bırakıp kıza yüksek ses tonu ile söylenen Jeremy ‘’Hey Amber ya da Stacy, her kimsen gelirmisin 1 dakika?’’ diyerek kadının gelişini izlemeye koyulmuştu. Kadın meraklı bir o kadar da umursamaz tavırla Jeremy’nin karşısında dururken Jeremy ise alaycı bakışı ile ses tonunu bir arada kullanarak ‘’Seni anlamaya çalışıyorum Amber ama burası Mannathan, burada böyle şeylere fazla takılmaz. Bu arada kendine en uygun mesleği seçtiğini söylemeden edemeyeceğim’’ diyerek lafını tamamlamıştı. Fazla ileri gittiğini düşünse de garson bir kızın kendine ne yapabileceğini düşünürken çoktan rahatlamıştı. Gözlerini kızın üzerinden deviren Jeremy, Martius’a tekrardan dönerek ‘’Bence kesinlikle lezbiyen’’ diyerek sessiz bir şekilde gülmesine devam etmişti. Sonunda gülecek hali kalmayan Jeremy karşısında fazlasıyla sinirlenen garsonun ne diyeceğini duymak için oturduğu sandalye de yavaş bir şekilde dönerken bir yandan da onun söyleyeceği hakaretleri ya da küfürleri dinlemeye başlamıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Martius Griswold
Sir Stafford | IV. Sınıf
 Sir Stafford | IV. Sınıf
Martius Griswold


Mesaj Sayısı : 288
Kayıt tarihi : 05/02/11
Gerçek Yaşı : 30

Talihsiz Çabalar Empty
MesajKonu: Geri: Talihsiz Çabalar   Talihsiz Çabalar Icon_minitimeÇarş. Ağus. 03, 2011 8:10 am

    Martius kızın kendisine birkaç adım yaklaştığını görünce, iddiayı bir anlığına kazanmış olduğunu sandı. Çünkü gerçekten de böylesine tavır takınan erkeklerden hoşlanan kızlarla tanışmışlığı vardı. Ama kızın yürürkenki yüz ifadesi o kadar donuktu ki, numarasını vermeye niyetli bir tavırla yaklaşmıyordu kendisine. Martius tekila bardağının içindeki az kalmış olan içkiyi de o sıra içtikten sonra, kızın burnunun dibine girmesine izin verdi. Şimdi bütün parfümünün kokusunun ciğerlerine dolduğunu hissediyordu. Aslında kokusu o kadar da etkileyici veya tahrik edici bir şey değildi. Martius, kendisine çok daha iyi bir parfüm hediye etmesi gerektiğini düşünmeye başlamıştı ki neden böyle bir şey yapması gerektiğine dair herhangi bir neden bulamadı. Barmenin konuşmasını bekledi ve olasılıklar dâhilinde olan cevaplardan birini aldı. Duymuş olduğu lafların üzerine gözlerini devirdikten sonra bardağını işaret etti ve “En azından işini yap ve bana bir içki daha getir o halde.” dedi. Ona karşı bütün kibarlığını kaybetmiş şekilde davrandığını biliyordu ama kız, ister istemez sinirlerini bozmuştu. O, pek fazla reddedilmeye alışkın biri değildi çünkü. Huzursuzluk içerisinde kızın kendisine tekila doldurmasını izledi ve onun uzaklaşmasını izlerken, Jeremy’e doğru döndü. Onun da aynı şekilde kendisine bakmakta olduğunu görünce, yüzüne salak bir sırıtış yerleştirdi. Zaten ilk seferinde kızı avucuna almayı planlamış değildi. Bunun başka turlarının da olacağından emindi ama işin sonucunda, bu durumun L&C’e haber olma olasılığı da vardı. Martius bu durumun, JJ ile ikisini nasıl bir duruma düşüreceğini düşündü. Aslında çok da önemsenecek bir şey olmazdı, ne de olsa her erkek bir kızdan reddetme yiyebilirdi. Derin bir nefes alıp düşüncelerini toparlamaya çalışan genç, JJ’nin kendisine seslenmesi ile başını ona doğru kaldırdı. Sağ eliyle ensesini ovuşturmaya başlamıştı çünkü içtiği tekilanın yavaştan kanına karıştığını hissediyordu. Baş ağrısına sahip olduğu söylenemezdi ama rahatlamak için küçük bir masajın iyi geleceğini düşünmüştü. Jeremy’nin dediklerini dinlerken yüzündeki sırıtışın genişlemesini engelleyemedi. “Aynı düşünce benim aklımdan da geçmedi değil. Ama sırf kız bize bakmadı diye böyle bir kanıya varmak saçma geldi.” Kendisine bile yakışmayacak derecede onurlu düşündüğünü fark edince, eliyle ensesini daha hızlı ovuşturmaya başladı. Bakışlarını yeniden barmenin üzerine odakladığında, etrafında bulunan hiçbir erkeğe bakmama durumu daha çok gözüne çarpmaya başlamıştı. Eğer gerçekten JJ’nin dediği gibi bu kız lezbiyense, erkek dünyası için büyük bir kayıp yaşanmış denebilirdi. Martius bu düşüncesinin saçmalığı üzerine gülmeye başladı. Sanki karşısında duran kişi Adriana Lima’ymış gibi davranıyordu ve bu durum, artık fazla ileriye gitmeye başlamıştı.

    Dakikalar içerisinde Jeremy’nin yeniden barmeni yanına çağırdığını görünce, yeni bir turun başlamış olduğunu fark etti. Gözlerini devirmek için büyük bir istek duydu ama bunun yerine içkisine yönelmeyi tercih etti. O sırada yanlarına yaklaşan kızı da göz ucuyla izliyordu. Jeremy’nin kendisine ne diyeceğini merak etmiyor değildi, bu yüzden aralarında geçmekte olan konuşmaya iyice kulak kabarttı. Anladığına göre JJ, ona aşağılayıcı laflar etmişti ki kız, şimdi ona tokat atmaya hazırlanıyor gibi görünüyordu. Ama böyle bir şey yaparsa işinden olacağını hatırlamış olacak ki en sonunda bundan vazgeçmişti. Burnundan hızla aldığı nefesin sesini daha uzakta duran Martius bile duymuş olduğuna göre, kız gerçekten bu durumdan rahatsız olmuş hatta kızmıştı. Genç, olayların iyice eğlenceli bir hal almaya başladığını fark etti. Asıl olay ise Jeremy’nin kendisine döndükten sonra ettiği laftan kaynaklı olmuştu. Kız lezbiyen olduğu düşüncesine köpürmüş gibi görünüyordu çünkü. Martius omuz silkerek, ‘Belki gerçekten öyledir.’ diye bir tavır takındı. Kız tokat atmak ya da çemkirmek yerine, JJ’nin bardağını ona doğru fırlatmayı tercih etmişti. Aslında yaptığına fırlatmak denemezdi, elinin tersiyle vurmuştu ve dolayısıyla bardak devrilmişti. Kızın amacı açıktı, olan içkiyi onun üstüne dökmek istemişti. Ama büyük bir hayal kırıklığına uğradı, çünkü Jeremy’nin içki içme hızını hesaplayamamıştı. Bardağın içerisinden sadece küçük bir damla içki dışarıya süzüldü ve o da masanın üzerinde kaldı. “Bu kadarı yeterliydi. Seni hemen şu anda patronuna şikâyet edebilecek kadar ayık olduğumuzun farkındasın değil mi?” Martius en sonunda kızı tehdit etmek zorunda da kalmıştı ama kızın yüzünün bu sefer tedirgin bir hal aldığını fark edince doğru yolda olduğunu anladı. İkisinin de içki içtikleri doğruydu ama aşırı sarhoş sayılmazlardı. Ve eğer barmenin kendilerine saldırdığı hakkında bir şikâyette bulunur ve mekân içerisinde bulunan kameralardan birine de bakılırsa, kime inanılacağı oldukça açıktı. “Seni burada ilk kez görüyorum, demek ki yeni bir çalışansın. Ama ben ve üstüne içki dökmeye çalıştığın o, buranın daim müşterileri sayılırız. Bu durumda kime inanacaklarını tahmin etmek zor değil, yanılıyor muyum?”

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jeremy Jimmy Monteiro
Sir Stafford | IV. Sınıf
 Sir Stafford | IV. Sınıf
Jeremy Jimmy Monteiro


Mesaj Sayısı : 261
Kayıt tarihi : 12/03/11
Gerçek Yaşı : 30
Nerden : NYC

Talihsiz Çabalar Empty
MesajKonu: Geri: Talihsiz Çabalar   Talihsiz Çabalar Icon_minitimeÇarş. Ağus. 03, 2011 9:33 am

Jeremy’nin söylediği ağır laflardan sonra kızın kulaklarından duman çıkması an meselesiydi. Kızın sinir kat sayısı Martius’unda lezbiyen olayını onaylamasından sonra daha da artmış ve kontrolden çıkmıştı. Kızın sinirden kimseyi görmeyen gözleri tezgahta duran bardağı görmüş olacak ki tek hareketle eline alıp Jeremy’nin üzerine dökme girişiminde bulunmuştu. Bardağın dolu olmadığını bilmesine rağmen Jeremy, refleks den dolayı olacak ki dökülmemiş içkiyi savurmaya çalışmıştı ancak dökülmediğini anlayınca oyun sırası yine onların tarafına gelmişti. Kızın sinirle yaptığı terbiyesiz davranışı koz’a çeviren Martius kızı tehdit edercesine aşağılıyordu. Martius konuşmasını bitirirken tezgahta devrilmiş olan bardağı tekrar eski haline getiren Jeremy, kıza dönerek ‘’Sen artık yaşayan bir ölüsün Amber’’ diyerek etrafa gülücükler atan suratını gayet ciddi bir surat şekli ile kaplamıştı. Kendini toparlayıp, ciddi bir karaktere bürünmesi kısa bir zaman alsa da kızın korktuğunu görmek kendisine yapılan hakareti unutturmaya yetmişti. Yanında oturan Martius kızı kovdurma pahasına cümleler sarf ederken kızın gözleri yavaştan doluyordu ve elleri titremeye başlamıştı. Sanırım bu işe zor girmiş olacaktı ki kaybetmek istemeyeceği suratından da anlaşılıyordu. Kiss and fly kulübünde garson olmak bile belli bir statü isterken karşısında üzüntüden eriyen kızın işten atılması fazlasıyla dokunaklı olacaktı ancak gözyaşları ile beraber göz kalemi akmış kız kırık ses tonu ile konuşmaya başlamıştı. ‘’Bakın, isminizi bile daha bilmiyorum ancak lütfen bu olay aramızda kalsın’’ diyerek sözünü bitirip kendi bölümüne hızlıca geçmişti. Gözleri aceleden raftaki bütün bardakları yere indiren kızı izliyordu ki kız hızlıca bulduğu kağıda bir şeyler yazmaya başlamıştı. Titrek elleri ile kısa bir süre sonra yanlarına dönen kız, göz temasında bulunmadan tezgaha bir kağıt bırakmıştı. Jeremy kağıdı gördüğü andan itibaren bütün ciddiyeti bir kenara atıp kağıdı koparırcasına eline almıştı ve üzerinde yazanı okumaya başlamıştı. Yüzündeki sinsi gülümsemeyi ilk başta Martius’a belli etmek istercesine bakışlarını onun suratına dikmişti. Bir şeyler olduğunu sezen Martius meraklı bakışlarını karşısındaki iki kişiye doğrulturken Jeremy ise notta yazanları sesli bir şekilde okumaya başlamıştı. Notta yazanların bir telefon numarasından ibaret olduğunu anlaması zamanını almazken bir zafer kazandığını zanneden Jeremy garson kıza döndüğünde etraftan yok olduğunu görmüştü. İki dakika arasında utancından bardan çıkan kızın hali Jeremy’e kısa süreli vicdan azabı yaşatsa da etkisi hemen geçmişti. Üzerini toplayıp sandalyeden inerken hala sandalye de oturan Martius’a dönerek ‘’Hala burada durmayı mı düşünüyorsun?’ diyerek cebinden çıkardığı bir miktar parayı atılmasına rağmen kırılmayan bardağın altına koymuştu. Nihayet Martius ile bardan ayrılırken Jeremy elinde buruşturduğu telefon numarasını aramaya karar vermişti. Dışarı çıktıklarında yüzlerine vuran güneş bir süre gözlerinin kamaşmasına neden olsa da zaman ilerledikçe alışıyorlardı. Jeremy arabasının park ettiği yere doğru yürürken Martius’un uyarısı üzerine duraksamıştı. Kendi arabasının önünde duran Jeremy Martius’un arabasının arka sokakta olduğunu öğrenince ayrılmaları gerektiğini öğrenmişti ancak ayrılmadan yapacakları bir şeyi unutmadan hemen gerçekleştirmek için cebindeki telefonunu eline almıştı. Martius’un anlamsız bakışlarına karşılık ‘’Sakin ol kovboy şu Amber denen kızı arıyorum’’ diyerek Martius’u açıklığa kavuştururken böyle bir telefon numarası olmadığını söyleyen telesekreter günün mağluplarını açıkça belli etmişti. Telefonu yavaş bir şekilde kapatıp, cebine tekrar geri sokan Jeremy Martius’un meraklı gözlerine karşılı ‘’Kız bizi oyuna getirdi dostum. O aptal fahişe bize yanlış telefon numarası verip paçasını kurtardı’’ diyerek sağ ayağını yere vurarak gülmeye başlamıştı. Bir günlük aksiyon ihtiyacını fazlası ile gideren Jeremy, bütün bu olanları arka da bırakıp Martius’a dönerek ‘’Bence bu oyunu artık oynamamalıyız’’ diyerek Martius’tan ayrılmıştı. Jeremy için Martius bulunmaz bir dost olduğunu tekrar kanıtlarken Jeremy evinde dönüp uyumak için hızlıca arabasına atlayıp evin yolunu tutmuştu.

*RP SON*
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Talihsiz Çabalar
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Talihsiz Tanışma

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: The New York City :: Manhattan :: Kiss and Fly Club-
Buraya geçin: