Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
It’s no use crying over spilled coffee. Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
It’s no use crying over spilled coffee. Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
It’s no use crying over spilled coffee. Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
It’s no use crying over spilled coffee. Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
It’s no use crying over spilled coffee. Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 It’s no use crying over spilled coffee.

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Grace Neva Geldeard
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Grace Neva Geldeard


Mesaj Sayısı : 46
Kayıt tarihi : 29/07/11

It’s no use crying over spilled coffee. Empty
MesajKonu: It’s no use crying over spilled coffee.   It’s no use crying over spilled coffee. Icon_minitimePtsi Ağus. 01, 2011 12:55 pm


    Genç kız yakıcı sıcaktan, Starbucks’ın kahve kokulu muhteşem serinliğine girdiğinde hissettiği rahatlamadan inleyebilirdi ama pek uygun olmazdı sanki. Çantasını karıştırıp bir yerlerden bir toka buldu ve saçlarını karıştırıp, tepesinde enerjik bir at kuyruğu şeklinde topladı. İyice rahatlayarak bir yandan New York’un sıcağına küfretti bir yandan da soğuk kahvesini almak için sıraya girdi. Beklerken telefonunu çıkarıp mesajlarını kontrol ediyordu ki önünde ki çiftin kısık sesli olmaya çalışan kavgası kızın histeri krizine girmiş gibi bağırması ve ağlamasıyla son buldu. Neva gözleri büyüyerek kendini dışarı atan kıza baktı ve rezillik diye düşündü. Kendisini asla bu durumda düşünemiyordu bile. Daha sonra neyse ne benim işim değil diye geçirip telefonuna dönecekti ki kızın erkek arkadaşının tereddütle kapıya baktığını fark edip gözlerini devirdi. Hiç huyu olmamasına rağmen kendini tutamayıp çocuğun omzuna dokundu ve kendisine dönen sarışın, kahverengi gözlü çocuğa bakarak hafif mesafeli ama nazik bir sesle konuştu. "Bence peşinden gitme, biraz siniri yatışsın sonra ararsın." dedi kendisiyle yaşıt ya da biraz küçük görünen çocuğa. Ama emin de değildi, Neva yaş tahmin etmek konusunda çok beceriksizdi, yalnızca on yıllık zaman aralıklarını tutturabiliyordu. Genelde eğer kadınlarla konuşuyorsa tahmininin en alt sınırını söylüyordu, tutturamasa da karşısındakinin memnun olacağı garantiliydi.

    Neva sarışın çocuğun tavsiyesine uyup, biraz da ne yapacağını şaşırmış bir şekilde kızın gittiği yönün tersine yürümeye başladığını gördü. Aşk konusunda pek tavsiye verecek durumda olmasa da o kıza dokunulmaması gerektiğini herhangi bir hemcinsi anlardı. Bunları düşünürken önündeki çiftin de sıradan çıkmasıyla kasaya gelmiş olduğunu fakr etti ve aceleyle siparişini verdi. "Bir espresso frappuccino, grande olsun." Kasadaki çocuk başka bir ley isteyip istemediğini sorduğunda başını iki yana salladı ve kasiyerin hızla fişini verip baristaya siparişi iletmesini izledi. Kahveyi alacağı kısma geçip kahvesinin ve birinin mochasının hazırlanışını izlemeye başladı. Barista çok tatlı bir çocuktu, esmer, yanlış görmediyse ela gözlü, uzun boylu. Normalde karşıma çıkmazsın, anca kahvemi verirsin işte. diye içinden geçirip bir yandan düşüncesiyle kendi kendine eğlendi, dudakları minik bir gülümsemeyle kıvrıldı. Barista blenderdan çıkan kahveyi plastik bardağa koyup arkasını döndü ve sordu. Espresso frappuccino? Neva ayak uçlarında yaylanarak elini uzattı ve minik bir gülümsemeyle konuştu. "Benim, teşekkürler."

    Kahvesine nihayet kavuşmuştu, kendine içine gömülebileceği kocaman koltuklardan birini buldu ve çantasını da karşısındaki koltuğu attı. Kahveden bir iki yudum aldıktan sonra bilgisayarını çıkardı ve Wi-Fi’ın çekiciliğine aldırmadan buraya neden geldiğini hatırlattı kendine: Fransızca makalesi. Fransızca’yı ders olarak sevse de zorlama konularla, ödev olarak verilmiş metinler yazmaya gıcık oluyordu! Yine de başa gelen çekilirdi, en azından özenli yazdığında sorun çıkmıyordu, matematik sınavları ise onun için kabus gibiydi. Sözel derslerde sorunsuz A’larla geçerken matematikten zar zor C- alabilmişti geçen sene, o da Daniel’ın Neva’yı deli gibi çalıştırması sayesindeydi. Hey, en azından ben deli gibi çalıştım. diye düşündü. Daniel edebiyatta berbat olmasına rağmen hiç de umurundaymış gibi davranmıyordu bile. Neva kafasını iki yana sallayarak kendi kendini sabote ettiğini fark etti. Artık başlama zamanıydı, ama önce telefonunu çıkarıp kulaklıklarını taktı ve shuffle’a ayarlayıp temiz bir word sayfası açtı.


    YAKLAŞIK 1 SAAT SONRA

    Neva yazdığı cümleyi beşinci defa okurken bir anda sorunun ne olduğunu anladı, dinlediği müzik muhtemelen kendisinin olmayan fazlasıyla gürültülü bir şarkıya dönmüştü. Kendisinin de bunu fark etmemiş olması ayrı bir güzellikti. Kendi kendine komurdanarak, muhtemelen dışarıdan oldukça garip görünüyordu, sakin bir müzik listesini açtı ve sırtının ağrıdığını hissederek gerindi. Gözlerini kırpıştırarak etrafına bakındı, kendisi geldiğinde oturuyor olan pek çok kişi kalkmış gibiydi. Dudaklarının kuruduğunu hissedince kahvesine uzandı ama plastik bardak çoktan boşalmıştı. Mola vermeye karar vererek kendisine kahve almak için tekrar kasaya doğru ilerledi. Geçen seferki yoğunluğun aksine bu sefer kahve bekleyen bir genç kızdan başkası yoktu. Bir grande latte, ekstra shotlı olsun. Kahvesini beklerken bir yandan da parmaklarını tıpırdatıyordu, Daniel bir şeyi beklerken elinin ya da ayağının sabit duramamasıyla dalga geçerdi sürekli ama Neva’nın sabırsız olduğu da bir gerçekti. Bir yandan yazdığı ödevi düşünürken sonunu nereye bağlayabileceğine dair aklına bir fikir geldi. Yazdığı her türlü şeyde sonunu tam istediği gibi bitirememekten yakınan genç kız için bu oldukça büyük bir başarı sayılırdı o yüzden bir an önce bilgisayarına dönmek için sabırsızlanmaya başladı. Dünya üzerinde bir insan ne zaman bir konuda sabırsızlansa her zaman olduğu gibi karşıdaki kişi de aksine yavaş hareket ediyor gibiydi. Barista sanki ağır çekim hareket ediyordu! Neva en sonunda kahve geldiğinde baristanın tatlılığını falan unutmuş, panter gibi kahvesini kapmış ve hızla arkasına dönmüştü. PAT! Neva’nın arkasını dönmesiyle sarışın bir kıza çarpması bir oldu. Elinden kahveyi kaçıran Neva bir anda iki genç kızında ayakkabılarında patlayan sıcak kahveyle kendine hakim olamadan minik bir çığlık attı.

    "Döndüğün yere baksana!" Sarışın kızın topuklu süet ayakkabıları rezil olmuştu ve Neva da tek suçlusuydu ama tepesi atmıştı bir kere. . "Önüne baksaydın, arkamda gözüm mü var?!" Sarışın kız bir şeyler söyleyecekti ki çalışanlar biri son sürat aralarına girip dökülen kahveyi temizlemeye başladı. Neva kıza gıcık bir bakış atıp bir ton da peçete aldıktan sonra koltuğuna döndü. Bir yandan üzerine sıçrayıp sıçramadığına bakıyordu ama onun ayakkabıları da mahvolmuştu. . Lanet olası eve dönmem lazım. Neva sinirle kafasını kaldırdığında bilgisayarını ve yarı yarıya tamamlanmış ödevini gördü. Tam daha fazla öfkelenemeyeceğini düşünüyordu ki bulduğu fikrin aklından uçup gittiğini fark etti. "Argh!" Genç kız gözlerini yumdu ve şakaklarını ovdu. Yapabileceği bir şey yoktu, olan olmuştu. Sinirle bilgisayarını topladı ve az önceki çarpışmadan zerre kadar ders almamış bir şekilde aceleyle dışarı çıktı.


RP SONU


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
It’s no use crying over spilled coffee.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» One More Cup Of Coffee.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: The New York City :: Manhattan :: Starbucks-
Buraya geçin: