Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
Domates falan. Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
Domates falan. Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
Domates falan. Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
Domates falan. Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
Domates falan. Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 Domates falan.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Clementine Crandal
Film Yıldızı
 Film Yıldızı
Clementine Crandal


Mesaj Sayısı : 30
Kayıt tarihi : 30/08/10

Domates falan. Empty
MesajKonu: Domates falan.   Domates falan. Icon_minitimePtsi Eyl. 13, 2010 7:03 am

Domates falan. Katie-katie-mcgrath-14108420-100-100Domates falan. 32160112
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clementine Crandal
Film Yıldızı
 Film Yıldızı
Clementine Crandal


Mesaj Sayısı : 30
Kayıt tarihi : 30/08/10

Domates falan. Empty
MesajKonu: Geri: Domates falan.   Domates falan. Icon_minitimePtsi Eyl. 13, 2010 7:03 am

"Vurdum seni. Piyuuu. Dvvnnn." "Yöee ölmedim ki bak çıkardım. Süpermenmişim ben." "Anneeee!!."
Tanrım.. Çocuk her yerde çocuk. Katlanılabilir olabiliyorlar hatta çoğu zaman evet. Ama sabah uykumu bölenleri dörtle çarpıp sekize bölmek istiyorum.. Gün içinde uyuyacak vakti olmayan biri için çok büyük bir istek olmamalı.. Hele de nadiren günlerimi boş diye nitelendirilebilirken.. Neyse.. Yatağın yanı boş ve bu garip aslında.. Lex'in benden önce kalktığı pek nadir görülür. Hatta çoğu zaman uyandırabilmek için tepesinde zıplamam gerekir falan.. "Günaydın." Sesimin evde duyulmasına cevap sayılabilecek tek şey kedilerin pıtır pıtır koşturuşlarıyla odaya girip yatağa atlamaları oluyor. Bana haber vermeden evden mi çıktı yani? Eh, umarım geçerli bir nedeni vardır. Kucağıma kurulan Vişneyi severken Votka da acıktığını belli edercesine miyavlayıp duruyor yanımda. "Acıktınız evet. Hadi sizi doyuralım o zaman." Mutfağa ilerlerken biri kucağımda biri adımlarımın arasında benimle geliyor. Önce karınlarını doyurabilmeleri için kapları dolduruyorum, sonra su dolu ısıcıyı çalıştırıp televizyonu açıyorum. Sabah alışkanlıkları, her sabah alıştığım şeyleri yapmak bir şeylerin kontrolünü elimde tuttuğumu hissettiriyor ve bu güzel bir şey. Ne yapacağımın, ne giyeceğimin ve ne söyleyeceğimin belirlendiği bir dünyada olduğumu düşününce özellikle. Rastgele bir çizgifilm kanalını açıyorum. Bu da bu televizyonun alışkanlığı oldu bence. Yani mutfak televizyonunda çizgi filmden başka bir şey izlemiyoruz neredeyse. Su kaynayana kadar televizyona bakıyorum öylece. Suyun kaynadığını belirten sesle birlikte halinden memnun bir miyavlama yükseliyor. "Oha. Cidden Lex haklı, senin yerine bir inek almalıymışız." Kendime bir kahve yapıp kahvaltı hazırlamaya koyuluyorum. Vişne tezgahın üstüne atlayıp soyduğum domatesleri tabaktan yemeye başlıyor. "Lex'le ikimizin on katı yiyorsunuz, yemin ederim. Daha yeni yedin ya, ne bu açlık. Bir koruma derneği falan görse şu halinizi sizi beslemiyoruz sanacaklar. Al tamam hadi." Kahvaltı hazırlamaktan tamamen vazgeçip kahveyle idare edebileceğimi düşünerek elimdeki domatesin kalanını uzatıyorum, halinden memnun biçimde mırlayarak kemiriyor. Kediler domates sever, ancak bizimkiler kıtlıktan çıkmış gibi yiyorlar. Kapı çalınca oraya yöneliyorum, Vişne kesin bir itiraz mırıltısıyla patisini domatesin üstüne koyuyor. "Obur şey. Alex'in çikolatalı dondurmasıyla senin domateslerin yüzünden kendimi bir yerden atmak istiyorum bazen. Gel hadi." Kediyi kucaklayıp kapıya gidiyorum. O kucağıma kurulup elimde tuttuğum domatesi yemeye devam ederken ben kapıyı açıyorum. Karşımdaki kız sözü yarıda kesilmiş gibi bir ifadeyle bakıyor suratıma bir an. Toparlanıp kendini tanıtıyor, elindeki dosyayı gösteriyor ve Alex'i soruyor. Eh demek Lia buymuş. Alexden oldukça duyduğum halde bir türlü tanışamamıştık, komik oldu şu tanışma anı. Alex'le arasında bir şey olmadığı sürece ona karşı kötü bir şey düşünmeme de gerek yok heralde. Yani normal davranabilirim, hı hı evet. "Alex evde değil. Nereye gittiğini de bilmiyorum aslında. Uyandığımda çıkmıştı. Ama birazdan gelir sanırım. Geçsene, içeride bekleyebilirsin. Hem şu durumda o kağıtlara elimi sürmem pek mantıklı olmaz. Ve ah evet. Clementine." Vişne'nin ağırlığını domatesi tuttuğum elime doğru dengeleyip diğer elimi uzatıyorum. Yüzündeki ifadeden beni tanıdığını anlayabiliyorum, ama birine kendini tanıtmamak da öküzlüktür sonuçta. Hatta ifadesine bakılırsa beni şu durumda, elimde yarısı kemirilmiş bir domates, kucağımda bir kedi ve üstümde gecelik niyetine kullandığım Alex'in tişörtlerinden biriyle görmeyi beklemediğinin de farkındayım. "Gel hadi durma orada. Kahve yapmıştım, sana da koyabilirim. Ama sağlığımız açısından önce domatesinin bitmesini beklemeliyiz " Mutfağa yöneliyorum yön gösterircesine. Peşimden gelen Lia da Votka'nın ayaklarının üstüne patilerini koyup durdurmasıyla kalıyor kapıda. "Hayır Votka, öyle yapmamalısın. Çekil de misafirimiz içeri girsin hadi. Aferin oğluma. Kusura bakma, kedice bir hoşgeldin olarak düşünebilirsin bunu. Yani genelde eve gelenleri zaten tanıyor oluyor sen yenisin falan ya o yüzden sanırım. Ya da bilmiyorum. Lex her zaman Votka'nın hareketlerini yorumlamakta daha iyidir. Ah bitti mi, afiyet olsun. Doymuşsundur heralde." Kediyi yere koyup ellerimi yıkıyorum. Dolaptan bir fincan alıp yeni bir kahve hazırladıktan sonra Lia'ya uzatıyorum. Kendi kahvemi de alıp masanın etrafındaki sandalyelerden birini çekip Lia'nın karşısına oturuyorum. Vişne sıçrayarak gelip kucağıma kuruluyor tekrar. Sürekli kendini sevdirmek gibi ilgi budalası bir huyu var ancak oldukça sevimli olduğundan karşı koyamadığımı da itiraf edebilirim bir şekilde.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lia Elisabeta Boleyn
Radyo Programı Asistanı
 Radyo Programı Asistanı
Lia Elisabeta Boleyn


Mesaj Sayısı : 59
Kayıt tarihi : 05/09/10

Domates falan. Empty
MesajKonu: Geri: Domates falan.   Domates falan. Icon_minitimeSalı Eyl. 14, 2010 1:29 pm

" Öğlene kadar uyuyan kızların yaşlandıklarında yüzlerinde on kat buruşukluk olurmuş." Yine bu lanet kehanet. Her uyku değerlidir ama annesi çalışmanın, bakımın ve dinçliğin uyku denen sersem şeyin önünde olduğunu düşünüyordu. Terazinin bir kefesinde yığınla iş diğerinde ise beyaz yatak... İkinci kefe hazırsan emir şudur: sen ağır bastın söyle ki vücuda,uyu ! Keşke hayat da bilgisayar oyunları gibi komutlarla işleyebilseydi. Kafasındaki listeyi gözden geçirdi. Geçen hafta kafa yapıp biriktirdikleri takır takır önündeydi. Neyse ki Alex sokak röportajlarını unutmuştu, onları düzenleme işini de ertelemişti. Bugün ilk işi ona gidip işi erken bitirdim ayaklarına girmekti. Aslında bir hafta önce salı günü verecekti bu işi değil mi ? Neyse ki cin fikirleri onu uykusundan çekebilmişti. Emekleyerek yerde malum mazlum parkenin üstünde duran saatine baktı. Bu saatte pöfür pöfür uyuyor olmalıydı, galiba. Yüzünü gelişigüzel yıkayıp listesini gözden geçirdi, evet evet önce dosya teslimini yapmalıydı. Dolaptan çıkardığı lacivert, beyaz ve kırmızı tonlarının hakim olduğu çiçekli, keten bir elbise giydi. Göğüs hizzasında ufak düğmeleri olan askılı bir elbiseydi. Bunaltıcı havalarda hızır gibi yetişiyordu. Topukluların lanetinden kurtulup beyaz bir spor ayakkabı giydi. Kırmızı bir bez çantaya telefon, ruj, cüzdan, kalınca dosya derken bir sürü ıvır zıvırı tıkıp karnındaki zili susturma amaçlı olarak aşağı indi. Annesi sabah sabah neşeyle şarkı söylüyordu - bir de sesi güzel olsa-. Kızının tipinden mi hoşnut değildi bilinmez ama ekşi ekşi baktı. " Markete böyle gitmiyor artık insanlar, bakımsız cadı." Bu kadar da suratına vurulmazdı ki insanın. Annesi Meredith'den kaptığı kırmızı ruju belki kırk kat sürdükten sonra onaylarmışcasına göz kırptı. Bazen anlaşılmaz bir kadın oluveriyordu annesi. Ne çabuk büyüdün tarzı nutuklar atıp küçük bir kız çocuğu olma tarzı eleştirilerde bulunuyordu. Kim bilir, annesinin yıllarca farkedemediği bir kararsızlık huyu vardır belki. Ne olursa olsun özgür kız olması için her türlü çabada bulunuyordu anlamadan. Kızının hayallerini sevgilisyle ufak 1+1 dairede makarna dolu yaşama doğru itiyordu kimi zaman. Bir ev ziyaretine gittiklerinde gördükleri yemeklerle şok olacak midelerinin iki kat büyümesine yol açabilecek kadar yiyeceklerdi orada. Bunlar uzaktan tatlı hayallerdi, tabi kızı için. Monica hanım kızının dizinin dibinden ayrılma fikrine bile koca bir 'Hayır' tabelası koyardı. Bir bakıma düşünüldüğünde hayatta en uzun süre yanında durmuş kişi kızıydı. Kocası mı , akla getirilmeye bile değmeyecek hergele zamparanın tekiydi, lanet olasıca ! Ailesiyse dinsel kişiliklerinden ötürü hayatın zevklerine koca bir perde çeken zavallı dindar insanlardı. Monica'nın kaçıp gitmesini ister gibi büyütüyorlardı onu. Başka kim yanında olabilirdi ki bir insanın...

"Lay lay lilay loom, annelerin sultanı kızın eziyete doğru adım atar, öğleden sonra evde olmazsam polisiye kitaplarını aklına getirme !" anneyle uğraşmak her kızın en büyük eğlencelerinden biridir. Şarap dudaklar diye tabir ettiği dudaklarını büzüp bir öpücük attı aç aç evden çıktı orda burda tıkınırdı ne de olsa. Beyaz kızını yani arabasını alıp hatırladığı kadarıyla Alex'in evine doğru yola çıktı. Aslında oraya arabayla gitmek doğaya bir karşı gelişti fakat insanlığın güttüğü bu tüketim aşkından Lia da nasibini almıştı. Kapağı artık kapanmayan torpido gözünün temizlik vaktinin geldiğini düşünüp gereksiz çöpleri köşedeki çöp kovasına boşalttı. Zile baktı ve zaferin verdiği büyük hazla tüm gücüyle basıverdi. Nasıl yani ? O, o işte basbayağı ta kendisi hadi canım ! Saçma sapan düşüncelerini kenara bıraktı, Clementine Crandal'dı işte bön bön bakmasına lüzum yoktu. Asıl o şaşırmalıydı, bizzat kendi eviydi ora yani. "Merhaba ben Lia, Alex'in asistanıyım yani radyoda. Birkaç dosya vardı ulaştırmam gerek.." Kapıdan kenardaki boşluklar vasıtasıyla içeri yokladı, Alex falan gözükmüyordu. Onun yerine bir erkek tişörtlü film yıldızı, domates ve kedi vardı, evet kedi ! Hayal ettiği manzara değildi doğrusu. Daha farklı olmalıydı, şık bir sabahlıkla kahvesini yudumlayan Clementine ve her zamanki bakımlılığını sanki uyurken de ihmal etmiyormuş gibi gözüken yakışıklı patronu - ki bu hergele kimliğini değiştirmiyordu- ve düzgünce mama yiyen ev hayvanları. Evet evet manzara bu olmalıydı, ayarlarda bir sorun olmalıydı herhalde. Şaşkın ördek gibi bakmayı kesip " Alex burada mı ?" diye sordu. Bari uyandırmıyor olsaydı. "Alex evde değil. Nereye gittiğini de bilmiyorum aslında. Uyandığımda çıkmıştı. Ama birazdan gelir sanırım. Geçsene, içeride bekleyebilirsin. Hem şu durumda o kağıtlara elimi sürmem pek mantıklı olmaz. Ve ah evet. Clementine." Ünlüler pinpirikli ve burnu havada olurlardı genelde. Tabuları yıkmak diye buna denir. Clementine olup da kendini tanıtmak doğrusu odunluktan sıyrılmanın başyapıtıydı. Nazik teklifi geri çevirmek gibi bir aptallık yapmayacaktı. Elini uzattığında Lia da malum durumunu farkedip hızlıca karşılık verdi. Sevimlice içeri adım atmıştı ki ayakkabılarını beğenen bir kediyle karşılaştı. " Ayakkabılarımı seven çok, ama ilk kez bir kedi tarafından beğenildiler teşekkür ederim." dedi ve sevimli şeye eğilip dudaklarını öne doğru büzüştürdü.

"Hayır Votka, öyle yapmamalısın. Çekil de misafirimiz içeri girsin hadi. Aferin oğluma. Kusura bakma, kedice bir hoşgeldin olarak düşünebilirsin bunu. Yani genelde eve gelenleri zaten tanıyor oluyor sen yenisin falan ya o yüzden sanırım. Ya da bilmiyorum. Lex her zaman Votka'nın hareketlerini yorumlamakta daha iyidir." Önündeki engeller kalkınca içeri geçti ve Clementine'i takip edip mutfağa yöneldi. Evde hizmetçi falan da bekliyordu açıkçası. Harbiden böyle sıcak bir yer miydi burası ? Tamam emindi ki rüyadaydı kim bilir belki gerçekten evi görecekti bir gün.

Evdeki munzur kedileri hayranlıkla seyrediyordu. O sırada kahvelerle birlikte Clementine geldi. Kahveye en çok ne yakışır, bir düşünelim tabi ki sohbet ! Gelir gelmez ev hakkındaki hayallerini anlatarak kafa ütülemek gibi bir niyeti yoktu. " Tanıştığıma gerçekten çok memnun oldum, defalarca adını duydum yüz kere mi yok beş yüz olmalıdır. " Muzipçe güldü. Ortamı kahvelerden de yardım alıp iyice sıcaklaştırmak istiyordu ama buranın ona bile ihtiyacı yoktu. " Ne zaman geleceksin karanlık yuvamıza , senin için yürütülen çalışmayı bir bilsen... Çok şanslısın gerçi senin yerinde olsam hakettiğimi düşünürdüm. Alex sabah sabah nerelere uçmuş böyle, itiraf etmeliyim ki çok iyi oldu hem arkadaşlarıma anlatırım fena mı Clementine Crandal'ın evine gittim hatta onunla sohbet ettim." gerçekten de bu anı iple çekiyordu. Erken olması da tanrının bir lütfuydu galiba. Gerçi biraz heyecanlanmıştı, evet radyoya ünlü simalar geliyordu fakat, evet evet en prestijlisi oydu.

Sohbetin ilerleyen dakikalarında Clementine tezgaha dönerek dolaptan bir şeyler alıyordu, bir dakika yok artık yemek de mi yapıyordu ? Bugün cidden ilginç bir gündü.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clementine Crandal
Film Yıldızı
 Film Yıldızı
Clementine Crandal


Mesaj Sayısı : 30
Kayıt tarihi : 30/08/10

Domates falan. Empty
MesajKonu: Geri: Domates falan.   Domates falan. Icon_minitimeÇarş. Eyl. 15, 2010 11:21 am

Eskiden izlediğim çizgifilmlerdeki karakterlerin canlanıp karşıma geçmeleriyle ilgili hayaller kurardım. Benimle oturup konuşacaklarına dair, gelip oyun oynayacaklarına falan. Bu yüzden odamın camını açık bırakırdım yaz kış. Hiç olmazsa Peter Pan gelsin diye. Bu yüzden zatürre olduğumu da hatırlıyorum hala. İşte Lia'nın bu hali bana tam da o zamanlarımı hatırlatıyor. En azından o hastalanmayacak. Sözleri de bu düşüncemi destekler nitelikte. Ancak birinin yüzüme karşı bu şekilde konuşmasına alışkın değilim. En azından yakın çevremden.. Alex'in arkadaşı sonuçta, biraz daha rahat olamaz mı? Beni utandırmasa da olur en azından. Yani ben Lex'in 'dondurmamı getirsene mutfaktan' türü davranışlarına alışkınım, biri böyle dünyaya incelenmem için gönderilmiş bir şeymişim gibi heyecanla davrandı mı geriliyorum. Bunu nasıl açıklarım tabi ona.. Bu yüzden alışmasını beklemekten başka çarem yok sanırım. "Eh, ne zaman kesin olarak çağırılırsam.. Ve neden şaşırmadım bu söylediklerine acaba. Öyle büyüük bi çalışmaya gerek olmadığını, hatta beni çağırmadan hakkımda her şeyi anlatabileceğini söylemiştim Lex'e. Görüyorum ki dinlememiş. Ne büyük değişiklik.. Ayrıca ben de nereye gittiğini bilmiyorum. Genelde bir not bırakırdı, buzdolabına yatağın başına falan. Bir şey çıkmış olmalı." Bir seferde aklımda tutabildiğim kadar soruyu cevaplamaya çalışıyorum. Sonra da son sözlerine gülerek kahvemden bir yudum alıp devam ediyorum. "Arkadaşlarına istediğini anlatabilirsin. Hatta buraya istediğin zaman gelebilirsin de.. Lex'le çalıştığına göre ondan kötü olamazsın. Sadece her zaman evde olmadığımızı hatırla yeter. Bir de başkasının burayı bulmasına izin vermezsen tabii.. "
Kahveler bittikten sonra da oturmaya devam ediyoruz. Benim için sorun yaratmıyor gerçi. Bütün gün oturmayı planlıyordum zaten. Saate bakınca ne kadar zaman geçtiğini farkediyorum. Yerimden kalkıp dolaba yöneliyorum. Vişne kucağımdan indirilmeye itiraz olarak bir süre miyavlayıp Votka'nın peşine gidiyor ve onu koklamaya koyuluyor.Bir yandan açıklama yaparken bir yandan kahvaltı etmemiş olduğumu da düşünerek yemek hazırlamaya koyuluyorum. "Sen rahatına bak, ben bir şeyler yapsam iyi olur sanırım. Kahvaltım bu küçük canavar tarafından sabote edildiğinden bir şey yemedim henüz. Eh Lex de evde olmadığına göre bu bana kalıyor. Biliyor musun bilmiyorum ama patronun nefis yemek yapar. Hepimizi o doyuruyor hatta. Elimdekilere boş boş baktıktan sonra düşünüp karar veriyorum. "Çok uğraşasım yok aslında. Makarna yapsam olur. Mmm.. Ton balığı.. Lazanya. Aaa evet. Lazanya güzel." Ben böyle mırıldanırken Lia yerinden kalkıp yanıma geliyor. Yemek yaparken bana yardım etmeye niyetlendiğini farkedip duraksıyorum "Sen oturabilirsin. Çok sürmez zaten." Karşılık olarak iyi yemek yaptığına dair bir güvence alıyorum. "Eh pekala, kendin kaşındın." Sorarcasına şaşkın bir ifadeyle bana doğru dönüyor. Gülerek yerde itişen kedileri gösteriyorum ve elime aldığım domatese yalanarak bakan hallerine gülüyorum. "Bu canavarlarla aynı ortamda yemek yapmak dünyanın en kolay işi olmuyor pek."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lia Elisabeta Boleyn
Radyo Programı Asistanı
 Radyo Programı Asistanı
Lia Elisabeta Boleyn


Mesaj Sayısı : 59
Kayıt tarihi : 05/09/10

Domates falan. Empty
MesajKonu: Geri: Domates falan.   Domates falan. Icon_minitimePerş. Eyl. 16, 2010 2:18 pm

" O zaman evden süpersonik bir çıkış yapmış, kediler bile duymamıştır." İlginçti doğrusu. Bu kadar hassas bir adam bir anda ortalıktan kaybolmuş. Bir yandan da takmaya gerek yoktu ne de olsa kötüye bir şey olmaz. Bu lafı kimin uydurduğu meçhul ama tam da lafı gediğine oturtmuş. Bütün filmlerde, romanlarda hatta daha realist davranırsak haberlerde masum insanların son çekilmiş vesikalık resmine rastlarız. Mafya babaları nasıl oluyorsa eceliyle ölmeye mahkumdur, tabi buna mahkumluk denirse. Yoldan geçen elinde ekmek poşetli genç kadın manasız bir kurşunla ölüverir. Hayatın dengesizliğine denge diyen zihniyetin oluşturduğu toplum nasıl olmuş da yüzyıllarca ayakta durmuş, şaşılası.
" Alex'le çalışmam onunla aynı özellikleri taşıyacağım anlamına gelmez, hatta tam tersi. Dur dur bunu sakın ona söyleme." Gülmeden ötürü kahvesinden yudumunu alamadı. Haliyle devam etti. " Ahaha eğer arabaya paparazzici bir yakışıklı atmazsam emin ol kimse burayı bulamaz." Farklı bir bakış açısıydı. Acaba gerçekten böyle bir olay yaşasa yanındaki adam eve mi odaklanırdı, kim bilir ama ilginç bir deneyim olması muhtemeldi. Evin kedileri Lia'yı pek fazla etkilemişti. Hatta kedi-dana karması olduğu hipotezinde hala direnmesine neden olan Votka bile o kadar sevimliydi ki bütün gün taşıyabilirdi. Kahvesinin bile yarım kalmasına yol açmışlardı. Önünde koskoca film yıldızı vardı ve hala psikopatça onlara odaklanma hareketindeydi. "Sen rahatına bak, ben bir şeyler yapsam iyi olur sanırım. Kahvaltım bu küçük canavar tarafından sabote edildiğinden bir şey yemedim henüz. Eh Lex de evde olmadığına göre bu bana kalıyor. Biliyor musun bilmiyorum ama patronun nefis yemek yapar. Hepimizi o doyuruyor hatta. " Aile aşçısı ha ? Doğrusu Lia böyle bir durumun var olma ihtimaline bile gülerdi ancak. Saçma hayaller furyasına bir yenisi eklenmişti bile: ' Tilki Tilki Ocakta Yemek Var' Alex'in ağzından " Bugün Auflauf için malzeme listemizi vermekle başlıyoruz.." Daha fazla zırvalayamazdı herhalde, bilinçaltı nasıl bir şeydi böyle bazen akılalmaz yapıtlar ortaya çıkarıyordu. " Hayret bir gün elinden makarna bile yiyemedik, kim bilir belki kısmet olur. " İlginçti, evet evet gayet ilginçti.

"Beklee, yardım edeyim bu kediler bebek gibi ikiz çocuk büyütmeye benziyorlar, zor. Hem salatasız yemek olmaz." Son bir onayla Lia da işe koyulabildi. Mutfağı tanımamazlıktan ötürü elini nereye atacağını bilememişti, en sonunda güvenli adres olarak buzdolabına keşfe çıktı. O sırada sevimli canavarlar kıtlıktan çıkmışçasına domatese tapıyorlardı, evet bu onların dinleriydi, yemek ! Yardımcılık işine kısa zamanda alışmıştı. İri iri domateslerin üzerinde kedi gözleri görmeye başlamıştı bile. Anneler yavrusu için kendi yediğinden keser ya işte böyle bir şeydi. Az domatesten ölmeyeceklerdi ne de olsa. O bakışlara da bir süre sonra dayanılmıyordu. Clementine'e onay istermişcesine baktı. Sonuçta son söz onundu.
Yine de kararını vermişti ki domates sokmayacaktı bu salatanın içine. En iyi fikrin günün menüsüne uygun olarak italyan salatası olduğuna karar verdi. Clementine'in tercihine karşı çıkmasını beklemiyordu. Havuçları ve patatesleri doğrayıp karıştırmak için kaseye koydu. Dolabın ücra köşelerinde bulduğu bezelye kavanozunu tereddütle alıp son kullanma tarihine baktı. Eh, gönül rahatlığıyla koyabilirdi. Evde füme olmadığından jambonla idare etmişti aslında çok da önemli bir malzeme değildi fakat lezzet katıyordu. Turşuları ağza daha keskin bir tat verebilsin diye irice doğramıştı. Son olarak mayonezi de ekleyip karıştırdı. Zahmetli bir salata değildi - patates soymanın haricinde-. " Ben hazırım !" dedi güleç bir tavırla. Salata bir kenara film yıldızının elinden lazanya yeme deneyimi doğrusu ona zevkli gelmişti. Acaba nasıl bir lazanya ?

bkz. tarifi tam vermek isterdim ama defteri almaya üşendim u.u
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Domates falan.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Rp falan
» sib falan
» falan filan
» rp falan hani
» RP falan filan.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: The New York City :: Queens-
Buraya geçin: