| | Melekle Şeytan'ın Dostluğu Buraya Kadar mı? | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Summer Warner NY Halkı
Mesaj Sayısı : 233 Kayıt tarihi : 30/08/10 Nerden : Manhattan
| Konu: Melekle Şeytan'ın Dostluğu Buraya Kadar mı? Paz Ocak 30, 2011 2:04 pm | |
| Saat sekizi beş geçiyordu ve hala evden çıkamamıştım. Bugün Marco’ya gitmekle yanlış mı yaptım diye düşündüm. Eve gelişim zaten yediyi bulmuştu. Bir de doğum günü partisine hazırlanmak… Dylan’la da bir türlü görüşememiştim. Ayrıca Suzzie’yi aramam gerekiyordu. Tüm düşünceleri kafamdan kovmaya çalıştım. Gereğinden fazla göze batan beyaz abiye elbise göğüslerimi ve kalçamı fazlasıyla ortaya çıkarıyordu. Değiştirsem mi diye düşünmeden edemedim. Siyah kurdele ile saçlarımdan aldığım iki tutamı arkada birleştirdim. Bembeyaz kanatların sağlamlığını bir kez daha kontrol ettim. Daha fazla geç kalmaya hakkım olmadığını düşünüp çantamı ve maskemi kaparak dışarı fırladım.
Limuzin on saniyede bir adım hareket ediyordu. Binlerce küçük araba vardı önümüzde, trafik ağzına kadar doluydu. Bonnie’ye yüzlerce mesaj atmıştım ama o bir saniyecik bile bana geri dönmeye yeltenmedi. Aslında işi başından aşkındır diye düşündüm, ama şu sıralar gerçekten beni ihmal ediyordu. Partiden önce gelmemi bile istememişti benden. Daha önceki doğum günlerinde hep iki saat öncesinde yanında olur hatta önceki gece onlarda kalırdım. Yıllardır yaptığımız bir şeydi bu, aksatmadan hem de. Şimdiyse nerede bile olduğunu bilmediğim, süper doğum günü partisine doğru yol aldığım bir arkadaşımdı. Gözlerimin dolduğunu fark etmem çok sürmedi. Hemen küçük bir ayna çıkarıp makyajımı kontrol ettim. Tanrı’ya şükür ki fazla zarar yoktu. Şoförün ani freniyle irkildim. “Biraz daha dikkatli olamaz mısın sen?” Evet, biraz fazla sert çıkışmıştım. Aslında Bonnie daha beterini yapmam için dürtüklerdi beni genelde bu durumlarda. Ben her ne kadar insanların kalbini kırmamaya özen göstersem de, o inadına hakaretler saçardı sinirlendi mi etrafa. Birbirine çok zıt iki karakterdik biz. O paraya ve ihtişama her şeyden çok önem verir, bense hiç aldırış etmezdim. Hatta doğum günü partisinde o safkan bir şeytan olmayı seçmişken, ben ilk dakikadan kararımı melekten yana kullanmıştım. Belki de yavaş yavaş bu farklılık aramızı açmaya başlamıştı, kim bilir.Belki de Melekle Şeytan'ın dostluğu buraya kadardı?
Kapıda duran kalabalıkta tanımadığım pek çok kişinin bulunması, gözümü korkutmadı değil. Hatta bir ara yanlış yere mi geldim diye düşündüm. Sonra birkaç tanıdık yüz, daha doğrusu göz görünce bir rahatlama ile girişe doğru ilerledim. İçerisi göz kamaştırıcıydı. Tanıdığım yüzlerce insan, farklı kostümler içinde bir yabancı olmuşlardı benim için. O kadar abartılı makyajlar, dehşet verici kostümler vardı ki, benimki yanlarında cidden çok sade kalıyordu. Belki kanatlarla işi kurtarırım diye düşündüm. Çoğu insan şeytan olmayı seçmişti bu gece için. Beklenen bir şeydi elbette bu, okulun seviyesini göz önüne alırsak. Garsonun elindeki tepsiden bir şampanya kaptım ve hızlıca yudumladım. Bonnie’yi aramaya çıkmam gerekiyordu, acilen. Bonnie’yle baş başa son derece sıcak dakikalar yaşamak için değil, aramızdaki sorunları halletmek için onu bulmam lazımdı. Belki yanlış bir gece seçmiştim bunu halletmek için ama daha fazla uzak kalmak içimi acıtıyordu. Şampanyadan minik minik yudumlar alarak zihnimi açık tutmaya çalışıyordum. Bir kararıp bir aydınlanan bu ortamda insanları seçebilmek pek de mümkün değildi. Ayrıca benim Dylan’ı da bulmam lazımdı bu akşam. O da kendi çapından küçük oyunlarından birini oynuyordu, beni bul öpücüğü kap adlı şapşal bir mesaj atarak. Sonunda sarı saçlı son derece seksi bir şeytan görmüştüm barda oturan. Hızlı adımlarla yanına doğru ilerledim. Duyduğum birkaç ıslık sesine aldırış etmeden kızın yanına oturuverdim. Yüzünü bana doğru çevirdiğinde gözlerindeki keskin bakışlar yüreğimi ağzıma getiriyordu. Hadi buradan kaçıp âlemlere akalım havasında bir gülümseme vardı dudaklarında. “Evet, tamam. Sen Bonniebon olamazsın. Sonra görüşürüz!” | |
| | | Dylan Martinez Sir Stafford | IV. Sınıf
Mesaj Sayısı : 20 Kayıt tarihi : 31/08/10 Nerden : İspanya
| Konu: Geri: Melekle Şeytan'ın Dostluğu Buraya Kadar mı? Ptsi Ocak 31, 2011 4:49 pm | |
| Hayır Dylan gayet yakışıklısın diye geçirdi içinden bir kez daha. Aynanın önünde kaç saattir durduğu hakkında bir fikri olmamasına rağmen pek kısa süre önce de dikilmemişti. Yansımasının her bir santimetrekaresini inceleyip biricik sevgilisi Summer'a yaraşır biri olduğuna emin olmaya çalışıyordu. Farklı farklı pozlar deneyip, hangisi daha tatlı diye de düşünüyordu. Saflığın ve masumiyetin bir birleşimiydi Dylan. İspanya'dan gelmesi üzerine r harflerini de biraz daha belirgin söylüyordu. İlk başta herkes Dylan'ın çok çekici olduğunu düşünmeye başladı, tam bir New York pisliği olabilirdi ancak öyle değildi. Hala çekiciydi fakat kızlar daha masumiyetini yitirmiş erkeklerden hoşlanıyorlardı, nedeni belirsiz. Dylan'ın kızlarla arası iyi olsa bile, kızları pek umursayan bir tip değildi çünkü o, karşı cinsinin en mükemmeline sahip olduğuna inanıyordu, yani Summer'a. Summer'ın yaz güneşini andıran sapsarı parlayan saçlarını okşamak bile diğer tüm kızlara sahip olmaya bedeldi. Kahverengi, badem gözlerine bakmak bile çok mutlu ediyordu Dyl'i. Üzerine geçirdiği beyaz takım elbisenin içinde beyaz gömlek yerine, daha rahat olduğu, açık gri bir tişört giymişti. Seçtiği maskeyse beyaz, sade bir şeydi. Maskeli baloya daha önce de gitmişti fakat o bir Cadılar Bayramı partisiydi, Dylan da Spiderman olmuştu, küçükken. Uzun zamandır bu tip bir partiye gitmemişti. Partileri de çok sevmezdi zaten, dolu dolu insan ve gereksiz kalabalık. Birkaç kişi yanında olsa ona yeter, daha fazlasına ihtiyacı yoktu. Ceketinin cebine sıkıştırdığı pembe bir çiçek, birkaç saat içerisinde Summer'a ulaşacaktı. Sum'ı uzun zamandır görmemesi, onu daha da heyecanlandırıyor, bir yandan daha da mutlu ediyordu. Sum'ın yüzü gözü önünde canlandıkça, kalbi kanatlanıyor ve elleri titriyordu. Saf bir aşk çocuğuydu Dylan, saflıktan başka onu tanımlayabilecek daha iyi bir kelime bulamazdınız.
Partiye adım attığında her şey çok kafa karıştırıcı gelmeye başlamıştı. Oynayan çok ışık vardı, melek olmuş erkekler bile kendisinden en az üç ton koyu renk giyinmişti. Bu kadar ışık içerisinde en çok göze batan oydu, tanınmamak için maskesini yüzünde tutmaya çalışıyordu fakat kolu çok çabuk yoruluyordu, bu yüzden unutup beş dakikada bir yüzünü tekrar insanlara açıyordu. Tek aradığı Summer'dı. Şu koskoca, lüzumsuz insan kalabalığında sarışın gördüğü her kıza gülümsüyor, sonra kız yanından geçiyor ve Dylan üzülüyordu. En sonunda Summer'ı aramaktan vazgeçti, Summer onu aramalıydı biraz da. Cebinden telefonunu çıkardı ve Summer'a bir mesaj attı. 'Beni bul, öpücüğü kap.' yazıyordu mesajda. Hiçbir yere saklanmayacaktı, ne de olsa bu kadar dolu bir mekana uçak koysanız bile fark edilmezdi. Bardan bir şişe su istedikten sonra, barın en köşesine bir yerlere, gürültüden birazcık da olsa uzaklaşabilmek umuduyla oturdu ve suyu yudumlamaya başladı. Parti başlayalı birkaç dakika olmuştu ve şimdiden Dylan yorulmuş, umutsuzluğa kapılmıştı. Summer'ın mesajı göreceğine dair bir garantisi de yoktu, bu müzik içerisinde mesaj sesini duyması imkansızdı. Geçen her sarı saçlı kıza bakmayı sürdürerek, kalbinin tek sahibini gözetledi. Onu bulması gerekiyordu, bulmalıydı. Summer, Bonnie'yi aramaya çalışmayı kesmeli ve sevgilisini bulmalıydı.
| |
| | | | Melekle Şeytan'ın Dostluğu Buraya Kadar mı? | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |