Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
Tecrübe vakti. Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
Tecrübe vakti. Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
Tecrübe vakti. Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
Tecrübe vakti. Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
Tecrübe vakti. Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 Tecrübe vakti.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Shaquila Salomon
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Shaquila Salomon


Mesaj Sayısı : 76
Kayıt tarihi : 31/08/10

Tecrübe vakti. Empty
MesajKonu: Tecrübe vakti.   Tecrübe vakti. Icon_minitimePaz Ocak 30, 2011 3:09 pm

    Topuklular ayaklarını acıtıyordu. Kesinlikle alışık olmadığı bir kılıkta, pek de eğlenemeyeceğinden emin olarak, yeni mekana doğru ilerliyordu. Bonnie'yle çok muhabbeti olduğu söylenemezdi. Bonnie onun için fazla... yüksekteydi. Evet, bu deyim çoğu kişi için kesinlikle olumlu bir anlam içeriyor olabilirdi, ama Shaq için kesinlikle öyle değildi. Erişilmez olmak, diğer insanlardan uzak olmak demekti. Hoş, kendisi de sosyal değildi. Ama bunun temel nedeni de, yaşadıkları topraklarda çok fazla "erişilmez" olmasıydı. İnsanları kendilerinden uzaklaştıran bu tipler, tamamiyle kendi kabuklarındaydılar. Bu kabuklar onları olumlu ilişkilerden, bazı eğlencelerden -hayır bu büyük ihtimalle doğru değildi; kim bilir tüm erişilmezler birleşip nasıl pijama partilerinde ve çılgın eğlencelerde günlerini gün ediyorlardı- mahrum kalıyorlardı. Ama Bonnie bu defa bunu takmamış olacaktı; çünkü Shaq'ın da telefonuna o şatafatlı mesajdan gelmişti. Ve bu, onun gerilmesine neden olmuştu. Abisine telefon edip ne yapması gerektiğini danışmış, gardrobunu boşaltmış, kendine şık bir el çantası ve ayakkabı da almıştı. Evet, ayakkabı sıkıntının en büyük kısmıydı şüphesiz. Gümüş rengi bu ayakkabılar, ciddi anlamda canını yakmaktaydı. Yine de, aynaya baktığında hoşuna gitmişti. Elindeki altın rengi maskeyi sarstıkça, üzerindeki simler dökülüyordu. Julian'a gagamsı bir maske aldığı eskiciden almıştı bunu da. Zarif kuş tüyleri üzerinden havaya doğru kalkıyor, kenarlarındaki simler zarif motiflerle kalın plastiği süslüyordu. Mavi tüllü elbisesi gece rüzgarında uçuşuyordu. Kısa olmasına rağmen bu kadar dağılmasına anlam veremiyordu Shaq. Rüzgarın son hamlesinde "Doğanın bile edebi kalmamış." diye söylendi.

    İçeri girerkenki kalabalık şıklığı, daha önce hiç görmemişti. Parıltılı elbiseler, güzel tasarlanmış saçlar, ve herkesin 30 santim daha yukarıdan bakması... Gerçekten etkileyiciydi. Daha önce gitmeyi ihmal ettiği bütün partilerin böyle olduğunu düşündü. İçeri girerken ismini kontrol eden kalıplı görevlinin omzunun karış hesabı ne kadar olabileceğini tahmin etmeye çalıştı, ama elini kaldırıp ölçmeye çekindi. Telefonunu kontrol etti, Fré'den mesaj gelmemişti. Evet, o bir yeni arkadaştı. Pati için sözleşmeleri, gerçekten de garip olmuştu. Oraya tek başına gitmeye çekinmişti. Yemek yerken masasına gelen genç kıza bunu teklif ettiğindeyse lezbiyen sanmasından korkmuştu. Ama hayır, öyle düşünse bile fark etmezdi. Manhattan'da insanlar buna kaos gözüyle bakabilirdi, ancak bu Shaq için hiçbir olumsuzluk yaratmazdı. Eh, tabi Viljo'nun varlığı göz ardı edilirse... Ah, neden şimdi aklına gelmişti ki?! Genç adamın o karanlığı hayalinde tekrar canlandığında, bu parıltı bir anda tiksinç gelmişti. Yüzlerinden makyaj damlayan herbir akranı, o kızları devamlı süzlmekte olan genç adamlar... Hepsi, ciddi anlamda mide bulandırıcı bir hale bürünmüştü. Viljo'nun savunduğu her şey, burada son buluyordu işte. İsveç'te söylediği her kelime kesin bir doğruluktayken, anhattan'da hiçbir şeydi. Kimsenin itibar etmeyeceği o sözler, o saatler süren sohbetler; şu an Shaq'ın sarılıp uyumak istediği yegane şeydi aslında. Şuraya eğlenmek için geldiğine inanmakta bile güçlük çekti bir anda. Abisinin hangi akla hizmet onu gaza getirdiğini anlayamıyordu. Bu sosyeteden o da tiksinirdi aslında. Belki de halinden memnun değildi ve küçük kardeşinin de kendi hatasına düşmesini istemiyordu. Hayır, bu hiç inandırıcı değildi. Yarı profesyonel bir gurubun basçısıydı, bu durumda halinden şikayetçi olamaması gerekirdi. Eğer öyle bir gaflet içindeyse de, şu an bu parfüm denizi içindeki kardeşini ziyaret edip şükretmeyi deneyebilirdi.

    Beyni çatlayacak gibiydi. Belki de daha önce teşhisi konulmamış bir panik atak krizi falandı, bilemiyordu. Tam çıkıp gitmek için arkasını dönmüştü ki, müstakbel arkadaşı Fré'yle burun buruna geldi. O da herkes gibi parıldıyordu elbette. Konuşabileceği birilerini görmüş olmasından olsa gerek, görüşü daha sabitti şimdi. Kulaklarındaki uğultu da azalmıştı. Elindeki çantayı düz bir şerit halini alacak kadar sıktığını fark etti. Elini gevşetti ve ne olduğunu anlayamayan el kaslarının normale dönüşünü hissetti. "Ah, selam. İçelim mi?" Ah, evet. Gerçekten de, bayağı düzelmişti(!). Ama samimi olmaya çalışıyordu ve elidnen dahası gelmiyordu. Aslında karşısındaki kızı çok tanımıyordu, ama bu şu an için önemli değildi. Yalnızca, daha fazla orada öylece dikilmek istemiyordu. Evet, belki ortamdaki atraksiyon buradan daha görünüyordu, ama bu kendileri açısından iyi değildi. Sığınacak bir liman ararcasına, barın yerini bulamk amacıyla ilerlediler. Bara vardıklarındaysa, Shaq kendini gözüne kestirdiği ilk tabureye atıverdi. Evet, eğlence başlıyordu.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Fréderica Silencé
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Fréderica Silencé


Mesaj Sayısı : 78
Kayıt tarihi : 30/01/11
Gerçek Yaşı : 27
Nerden : Manhattan babe.

Tecrübe vakti. Empty
MesajKonu: Geri: Tecrübe vakti.   Tecrübe vakti. Icon_minitimePtsi Ocak 31, 2011 2:16 am



    Fré, bu gecenin ne kadar da eğlenceli olacağını düşünüp kendi kendine kıkırdadı. Shaq ile partiye gitmeyi de bu yüzden kabul etmişti zaten. Ortada Fré’nin planları varsa, gece kaçınılmaz derecede eğlencelidir, tabi bu Fré için geçerliydi ve Shaq’ın ne kadar eğleneceğinden emin olamasa da, “eğlenceden” sarhoş olacağına emindi. Bir kez daha güldü, bu sefer daha yüksek sesle. Babasının şoförü, hiçbir şey olmamış gibi yola devam etti. Aslına bakarsanız Fré, ortalıkta sürtükçe ve şımarıkça hareketleriyle kendilerini rezil eden insanlardan nefret ederdi. Onda ön plana çıkan şey, asaletti. Ailesi oldukça zengin ve soylu bir aileydi ve buna rağmen, kızlarının üzerine titrerlerdi. Fré, tasarımla ve dansla çok ilgilenirdi ve dans dersleri alırdı. Yani elbette şımarık ve oldukça rahat bir kızdı, ama bunları ne zaman belli edeceğini de çok iyi bilirdi ve onu eski zamanlardan kalma bir Hint veya Mısır prensesine benzetmek, oldukça yerinde olurdu. Buna rağmen iyi özellikleri de vardı, mesela bencil değildi. Bencil olmak ona göre, alt tabakalardan insanlarda olabilecek bir özellikti, çünkü, o kadar paranın arasında, bencillik yapmak saçmaydı. Tabi ki Fré cömert olacağı insanları da üstlerden seçerdi, o ayrı bir konu. Paraya ve aşka bayılırdı, çevresinde dolanan hizmetçiler ve her şeyin elinin altında olması da onu mutlu ederdi, ne yazık ki ailesinin aksine, durup durup elinin altındakilerden bahsetme ve övünme gibi bir huyu yoktu.

    Limuzin partinin olacağı mekanın önüne geldiğinde, Fré, dağınık kıvırcık şeklinde yapılmış kızıl, ipeğimsi saçlarını omzunun gerisine attı ve dökülmelerine izin verdi. İncilerle süslenmiş eldivenleri, aynı şekilde kristal mücevherleri, parıltılı ayakkabıları ve tüyle, boncukla ve simle süslenmiş maskesiyle, adeta parıldıyordu. Bundan hoşlanmadığı da söylenemezdi. Bir melek gibiydi ama, kimseyi bu görüntüyle kandıramayacağını biliyordu. Manhattan’daki herkes az çok onu tanırdı ve büyük bir kısmı da çok severdi. Ondan küçüklerin ise sadece hayran olması yeterliydi. Bu takımını, beyaz, fırfırlı bir elbise tamamlıyordu. Beline kadar bir sırt dekoltesi vardı ve etek dizine kadar geliyordu. Ama kısa kesimler, uzun kesilmiş fırfırlar derken bambaşka bir tarzı ve güzelliği vardı. Fré, bunun dans ederken muhteşem görüneceğinden emindi. Yüzünde ise hafif, turuncu tonlarında bir makyaj vardı. O, makyajdan çok bakım yapmayı severdi.

    Sonra, partiden içeri girdi ve muhteşem dekora ve mekanın değişikliğine şaşkınlıkla baktı. Tabi bu kısa sürdü, kendini rezil etmek istemezdi. İçeri girerken bir yandan eksik arıyordu, tasarımcı olmak istiyordu sonuçta ve bu dekoru kimin yaptığını öğrenmek isterdi. Belki sonra. Shaquila’yı görünce, bir kez daha gülümsedi ve dişlerini ortaya çıkardı. Yanına gitti ve gerginliğini fark etmeden duramadı, ilerleyen saatlerde, uçup gidecek olan gerginlik belki de. Belki Shaq, bu küçük oyunundan hoşlanırdı. Fré sinsice, beyaz, küçük ve işlemeli çantasına baktı, sonra Shaq’in sözleriyle tekrar ona döndü.

    "Ah, selam. İçelim mi?"

    Fré, gülmemek için kendini zor tuttu ve onun partilerle pek arası olmadığını hatırladı. Tabi, olsaydı mutlaka onu daha iyi tanırdı. Bir maske takınıp anlayışlı görünmeye çalıştı. Ya da hayır, normal. Bir süre bir şey söylemedi ve kendinden emin adımlarla bara doğru ilerledi. Zaten çok da uzak değildi ve Shaq da yanında geldi. Barmenden hafif bir kokteyl istedi ve devam etti:

    " Geceye hızlı başlamasak daha iyi. Bu arada, hoş görünüyorsun. "

    Aslında bu, doğruydu. Mavi elbisesiyle, hoş bir periyi andırıyordu ve, belki de dışarıdan mekana uygun biri olarak görünüyordu. Ne yazık ki Manhattan acımasızdı ve karşısındaki kız da, Fré'ye göre, çok saf kalıyordu. En azından tanıdığı kadarıyla. Göreceklerdi işte, neler olacağını. Bir süre ortalıkta dolanan insanları izledi ve kokteyli bitirip, bir viski istedi. Birazdan, ortalık daha da hareketlenecekti ve zaten Fré de bunu bekliyordu. Kızı rezil etmek küçük oyununun en eğlenceli parçasıydı, evet; ama Fré, her zaman işini ağırdan alarak zevkini çıkarırdı. Shaq!ın da bir şeyler istemesini bekledi, bir yandan da küçük çantasını açarak içine baktı. Bu işi görünmeden nasıl yapacağını tam olarak bilmese de, bir yolunu bulacaktı. Çantasının içine eldivenli elini soktu ve küçük şeffaf poşeti alıp çantanın içinde baktı. Ah, hayır. Basit bir şey değildi. Oyunu oynayacaksa tam oynamalıydı, değil mi? Kendisinin sürekli hap kullandığı söylenemezdi; ama bunun nasıl bir etki bıraktığını da iyi biliyordu. Poşedi bıraktı ve telefonunu eline aldı. Mesajlarına bakıyormuş gibi yaparak, Shaq' e döndü ve "içtenlikle" gülümsedi.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Shaquila Salomon
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Shaquila Salomon


Mesaj Sayısı : 76
Kayıt tarihi : 31/08/10

Tecrübe vakti. Empty
MesajKonu: Geri: Tecrübe vakti.   Tecrübe vakti. Icon_minitimePtsi Ocak 31, 2011 8:31 am

    "Ah, sen de öyle. Çok iyi melekleriz, öyle değil mi?" dedi ve suratında soğuk bir gülümseme oluştuğunu hissetti. Bu söylediğine kendi de dahil, kimse inanmazdı. Ne kendisi bir melekti, ne de Fré de dahil olmak üzere, buradaki herhangi melek kostümlü kişi... Burada melek olmak mümkün değildi. Evet, insanlarla uğraşmayı sevmiyordu Shaq, ama bu onu kesinlikle melek yapmıyordu. Melekler madde kullanmazdı. Melekler abisi yaşındaki insanlara vurulmazdı. Melekler -şu anda olduğu gibi- sigara içmezdi. Evet, çok meyveli kokteylinden bir yudum alırken, ufak çantasının yarısını kaplayan Camel'ından bir tane aldı ve cam çakmağıyla yaktı. Normalde kibrit kullanırdı, ama kibrit bu şıklığa gölge düşürürdü. Partinin duman altı havasına bir de kendi nefesiyle katkıda bulundu, ve biraz olsun rahatladığını hissetti. Bu kesinlikle daha iyiydi. Çevresine bakınırken Julian'la göz göze geldi. Aslında hayır, böyle olmadı; onu gagasından tanıdı ve göz deliklerini görmeye çalıştı. Kendisinden yana baktığını fark edince, sırıtrak el salladı. Ardından önüne dndüğünde, kokteyli bitmişti. Fré gibi, viskisini yudumlamak isterdi, ama tadından kesinlikle hoşlanmıyordu. Keşke bira içebilseydi. Evet, evde olsaydı bunu da yapardı şüğhesiz. El mahkum, votkasını yudumladı.
    Bu, ciddi anlamda sıkıcıydı. Şu an evde yapabildiklerini düşündükçe, içi daha fazla bunalıyordu. Dorian Gary'i okuyabilir, milyonlarca kez dinlediği Iggy Pop albümlerini aradan çıkarabilir, hatta eğlenmek adına yatakta zıplıyor bile olabilirdi. Ama bunun yerine, barda öylece durmuş, etrafa bakıyorlardı. Fré'nin yaptığı da buydu. Bu durum Shaq'ın kafasını kurcalamaya başlamıştı. Partiye geldiğinden beri, okuldaki çoğu popüler kıza selam vermişti; Saq'ın tek kelime etmediği tiplere. Ama şimdi, burda kendisiyle oturuyordu. Bu işin içinde bir bit yeniği olduğunu düşünmekten kendisini alamıyordu. Ah, asosyal olmak ona paranoyayı da katmıştı heralde. Kuramadığı ilişkiler üzerinden fikir yürütürken, komplo teorilerinde de ustalaşmış olsa gerekti. Bu kızın kendisiyle ne alıp veremediği olabilirdi ki? Belki de başkaları için planlar kurmaktaydı, ve bunun için gözden uzak bir şekilde kendisiyle içki içiyordu. Ah, hala aynı sapkın düşüncelere devam ediyordu. Aslında en mantıklısı; sadece kafasını dinlemek istediğiydi. Belki de o bilindiği gibi entrikacı bir tip değildi, ve çevresindeki tiplerden bunalıp Shaq'la takılmak istemişti. Her şey olabilirdi. E o zaman, bu baş dönmesi de neyin nesiydi?
    Votkasından her yudum alışında, başı biraz daha dönmeye başlamıştı. İçeri ilk girdiğindeki zihin bulanıklığının aynısıydı bu. Sadece, kat kat fazlası ve biraz eroin eklenmişiydi. Karşısındaki kalıplı barmenin onlarca papyonu oluşmuştu. Gözlerini Fré'ye çevirdi, kırmızı ışıkların altında yavaş çekim hareket eden yüzü tam bir korku filmi sahnesini andırıyordu. Gözlerini birkaç defa kırpıştırdı, hibçir şey değişmedi. Yalnızca gözleriyle başlayan bu koordinasyon problemi, tüm vücuduna yaylıyor olmalıydı. Barmene baktı, şaşkındı. Ona gülümsedi. Şu halinde bile, birilerinin onun için endişelenmesini, aslında birilerinin onu fark etmesini istemiyordu. Gözlerini bir defa daha Fré'ye çevirip sabitledi. Şüpheleri doğru mu çıkmıştı? Ah, hayır. Bu düşünemeyecek bir haldeydi. Aslında, hiçbir şey düşünemiyordu şu anda. Başta etkisini hissetmeye başlayıp afalladığı belirtiler, şimdi kendisini ele geçiröişti. Bir farklılık hissetmeden, tüm eklemlerinin bir krema olduğu ânı hissediyordu.Bir an kıkırdadı, ardından duruldu. Manik depresfi bir ruh hali içinde, o lanet içkiden bir yudum daha aldı. Ve Viljo'nun yüzüyle karşılaştı. Gözlerini, onun masmavi gözlerine dikti, ve gözyaşları akmaya başladı. Rezildi. "Ah, Fré... Her şey çok farklı olabilirdi." diye hıçkırdı. Bu sırada gözlerini açmayı deniyor, ne yazık ki başarılı olamıyordu. Son derece acınası görünüyor olmalıydı. Votkayı fondip yaptı ve kollarını ara dayayıp başını kollarına yasladı. Midesinde hareketlenmeler oluyordu, ama şu anki -yarı hissettiği- duyguları bunun önüne geçiyordu. Eliyle barmeni işaret etti, Fré de sanki bunu bekliyormuş gibi bir votka daha istedi Shaq için. Eğleniyor muydu? Hayır. Ama sıkılıyor muydu? Hayır, bunu yapacak zamanı kalmamıştı.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Fréderica Silencé
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Fréderica Silencé


Mesaj Sayısı : 78
Kayıt tarihi : 30/01/11
Gerçek Yaşı : 27
Nerden : Manhattan babe.

Tecrübe vakti. Empty
MesajKonu: Geri: Tecrübe vakti.   Tecrübe vakti. Icon_minitimePtsi Ocak 31, 2011 12:29 pm


      "Ah, Fré... Her şey çok farklı olabilirdi."


      Kızın bu söylediklerinin ne ile alakalı olduğunu bilmese de, neredeyse kıkır kıkır gülmek üzereydi Fré. Eldiveninin parmaklarını dişlerinin arasında bir süre kemirdi, sonra bunun hiç hoş olmadığına karar vererek gülmesini serbest bıraktı. Tanrı aşkına, bu kızın yanında ne işi olabilirdi ki? Önüne düşen kızıl saç tutamlarını kaldırıp kızı iyice gözden geçirdi. Tam olarak nasıl olduğunu anlamadan, o birilerine selam verirken, elinden bir –belki iki- hap kayıvermişti. Ah, kızın hâli de bunu tam olarak gözler önüne seriyordu ve Fré, bunun daha başlangıç olduğundan emindi. O salak şeyden, neler çekmemişti ki? Rezil olmaktan kesinlikle hoşlanmazdı ve bu şimdi tam da, karşısındaki kızın başına gelecek olan şeydi. Yine de Fré, onun bu kadar aptal olmadığını biliyordu. Bir şeyleri fark etmiş olmalıydı. Gerçi öyle olsa bile, şu an kendini ayık tutmaya çalışmaktan başka bir şey yapamazdı ya. Gülüşünü biraz kıstı, gerçi onun bunu fark ettiğinden şüpheliydi. Kim bilir nerelerdeydi? Belki Paris… Heralde, Fré’nin olacağı yer tam da orası olurdu. Trajik bir şekilde, kusmak üzere olduğunu bildiği kıza, Shaq’a döndü ve ince bir sesle konuştu:

      “Eminim olabilirdi tatlım. Peki ya neden burada oturuyoruz, buradaki insanlar bir parti için toplandılar. “

      Kendilerini müziğin akışına bırakıp dans eden topluluk, salonun yarısı kadardı. Fré için bu da yeterdi. Biraz zorla da olsa Shaq’ı kaldırırken, kendi viskisinin sonunu içti ve kızı elinden tutup insanların arasına götürdü. Bu gerçekten oldukça zor olmuştu. Ki o, başka bir içki içmek için ölüyor gibiydi ancak Fré’nin aklında da başka bir şey vardı. Etkiyi katlama olayı. Sigara, uyuşturucu ve içki zaten fenaydı ama, olsun. Hareketli müziğin akışında, kızın kollarını bıraktı ve çevresindeki insanlara selam vermeye devam etti. Uzun sürmeyecekti, kesinlikle. Önce onun tökezlediğini fark etti. İki yıl önce, Fré ailesinden ilk kopuşlarını yaşayıp, bir bara gidip sabaha kadar içmişti ve aynen bu haldeydi. Tabi bu kendi isteğiyle olmuştu. O her yerde boy gösteren, süper Harrison kızlarına özendiği zamanlar. Gerçi o zaman da aynı karaktere sahipti, sadece bunun değerini bilmiyordu, o kadar. Kızın ne düşündüğünü merak ediyordu doğrusu. Tabi baş dönmesi ve mide bulantısı hariç. Ne yazık ki o etkiler uzun sürüyordu, bayağı sancılı bir dönem. Gerçi bu saf kızın, uyuşturucuyla ne ilgisi olabilirdi ki? Sesini biraz yükseltti ve ona yakın olanların dikkatini çekerek Shaq’e bir soru yöneltti:

      “ Ne düşünüyorsun Shaq? Sanırım bunu benle paylaşabilirsin. İstersen hâlâ, o “her şeyi “ değiştirebilirsin, biliyorsun. “

      Sözleriyle ona anlattırmaya çalışıyordu, ne tepki vereceğini kestiremese de, birkaç kişinin gözlerinin üzerlerinde olduğunu biliyordu. Shaq’in kendini rezil etmesi için fazla zorlaması gerekmediğini düşünüyordu. Sonra belki onu buradan ayırır ve sefaletiyle baş başa bırakırdı. Ya da ağlayarak çıkmasını izlerdi. Ama bunun olacağını zannetmiyordu, belki olanların bile farkında değildi.




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Shaquila Salomon
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Shaquila Salomon


Mesaj Sayısı : 76
Kayıt tarihi : 31/08/10

Tecrübe vakti. Empty
MesajKonu: Geri: Tecrübe vakti.   Tecrübe vakti. Icon_minitimePtsi Ocak 31, 2011 1:55 pm

    Kolundaki eli hissettiğinde huysuzlukla kurtulmayı denedi. Her yanını sarstığını, şiddetle karşı çıktığını sanıyordu; ama kasları hareket etmiyordu. O içtiği neydi böyle? Tüm bedeni ciddi anlamda kontrolünden çıkmıştı. Özellikle de gözleri... O mavi gözlerini açamıyor, sabit tutmakta ciddi anlamda güçlük çekiyordu. Etrafındaki herkes takip edilemez bir hızla hareket ediyor, tıklım tıklım mekanda herkes onu ezip pestil yapmaya çalışıyordu. Bedenine her temasta irkiliyor ve daha fazla dengesini kaybediyordu Shaq. Daha önce aldığı hiçbir şeyde böyle olmamıştı. Fré'ye dönüp, sesini olabildiğince çıkartarak, "Ne içirdin bana, sürtük!" dedi. Hayır, heralde mırıldanmış olmalıydı. Suratını göremiyordu, ama o beyin bulanıklığı arasında haince ifadesi belirmişti. Tabi, bu çok kısa sürdü. Bilincini açık tutmayı becerebildiği birkaç saniye boyunca sadece... Daha sonra, o hain destek de elini çekmişti. Herkesin ortasındaydı. Alışık olmadığı topuklular, ona yardım etmiyordu. Normalde bile yeterince sakar biri olduğu düşünülürse, şimdi durumu iyice fenaydı. Tek desteği kalabalıktı; insanların bedenleri ona doğal bir destek sağlıyordu. Fré'nin sesi kafasında yankılanıyordu. Ona bir şeyler soruyordu. Yanıtlayacak mıydı? Hayır, asıl soru şöyle olmalıydı; elinde miydi? Zaten aklında Viljo'dan başka pek bir şey yoktu şu anda. Bunu da kendine saklayabilecek iradeyi çoktan o bardaktakiyle birlikte midesine göndermişti.
    "Ah, benim gibi birinin anlattıklarını neden önemseyesiniz?" dedi. Kendi sözleri kulağına çok çok uzaklardan biri ona sesleniyormuş gibi geliyordu. Galiba hayatında ilk kez diline hakim olamayacak kadar uçmuştu. Ah, hayır. Renton'la ilk alışında ona her şeyi söylemişti. Hatta o günden bu yana, hala bakire olduğundan bile emin değildi. Ama şu an, onlar aklına gelmeyecek kadar önemsiz ayrıntılardı. Tanrı'ya şükür, geriye itilmişlerdi. Eğer bir de onlar olsaydı, bir daha okula gelecek yüzü kendinde bulamazdı. Aslında umursamayacağını düşünüyordu; yani düşünebiliyor olsaydı düşünürdü. Ama bu defa umursamazlık sınırlarının biraz ilerisinde bir şeyler yaşanacak gibiydi. Her öngörü bunu gösteriyordu. Birkaç gözü üzerinde hissediyordu. Ve yeniden Tanrı'ya şükretmek için bir sebep daha; pek popüler bir kimse olmadığında, skandalın boyutu küçük olacaktı ve ufak skandallar insanların gözünde, büyüklerine göre önemsiz kalmıştır. Bu da şüphesiz ki bu gecenin ödüllü avantajı olacaktı. "Hepsi sizin yüzünüzden." dedi. Bu defa sesini biraz daha yükseltiş olacaktı ki, birkaç kişinin daha ona baktığını fark etmişti. "Özgüvenimi altüst ettiniz. Şişirilmiş egolarınızla... Sizin yüzünüzden aşkıma bir daha asla kavuşamayabilirim, anladınız mı? Viljo..." Mide bulantısı ve Viljo'nun destansı görüntüsü, cümlelerinin geri kalanını ele geçirmişti. "Viljo..." Sayıklamayla hıçkırma arasında bir kıvamda, devamlı onun ismini tekrarlıyordu. Şu an orada bulunan herkesi, Viljo'yla arasında bulunan potansiyel bir engel olarak görüyordu. Can sıkıcıydı. O engeller tek beden olup üzerine geliyorlardı. Arkasına döndü, duvara doğru yanaştı. Sırtını verdiği buz gibi duvar onu bir nebze olsun rahatlatmıştı. "Renton, n'aptın bana?" Kahretsin. Geçmişten gelen bir Renton işe yaramamıştı. Tek eliyle ağzını kapatırken, asıl amacı konuşmayı engellemekti ama bu aynı zamanda ani bir kusmaya da engel olmuştu. Öteki eliyle midesini tuttu ve yere oturuverdi. Bu kesinlikle son derece rahatlatıcı olmuştu. Asıl rahatlatıcı olan tuvalette kusmak olurdu şüphesiz, ama ne tuvaletin yerini biliyordu ne de buna yetecek gücü kendinde buluyordu. "Viljo..." Başını duvara yasladı ve öylece boşluğa bakmaya başladı. İnsanlar artık ona bakmıyordu. Aptal bir aşık olduğunu fark edip gözlerini çevirmişlerdi. Belki de Shaq artık insanların bakışlarını ayırt edemeyecek hale gelmişti, bilemiyordu. Mide bulantısı bedenini bu denli ele geçirmeseydi, oracıkta uyumayı düşünürdü belki. Viljo'nun her yanı süslediği düşler kesinlikle hoşuna giderdi. Dudaklarını, gözlerini hayalinde bir defa daha kurdu. Bozulması imkansız bir bütündü artık. Elini uzatsa yanında bitecekti, o kadar canlıydı ki. Tüm kusursuzluğuyla ve ruhunun derinliğiyle, oradaydı. Tabi, ta ki Fré onu tekrar kolundan kaldırana kadar. Bu defa karşı koymadı, çünkü hayali daha eğlenceliydi. Keskin florasan ışığını gözlerinde hissettiğindeyse, Viljo kayboldu. Viljo'nmun vücuduna değen ışık huzmeleri onu dünyanın çeşitli yerlerine dağıttı. Bir parçası da Budapeşte'ye gitmiş olacaktı. Belki de orda Shaq ile birlikte, kara panjurlu bir evde yaşamaya başlamışlardı. Paralel evrendeki benlikleri mutluluklara yelken açmıştı. Evet, bu olabilirdi. Ama bu evrende, Shaq'ın kaderi soğuk lavaboyla bir bütün olmaktı.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Fréderica Silencé
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Fréderica Silencé


Mesaj Sayısı : 78
Kayıt tarihi : 30/01/11
Gerçek Yaşı : 27
Nerden : Manhattan babe.

Tecrübe vakti. Empty
MesajKonu: Geri: Tecrübe vakti.   Tecrübe vakti. Icon_minitimePtsi Ocak 31, 2011 2:49 pm



    Ah, hayır. Söylediklerini bile anlamıyordu, değil mi? Çevrede kıkırdayıp Shaq’in saçma sapan sözlerini dinleyen kişi sayısı da azalmış gibiydi. Nihayet yere oturup – ya da düşüp mü demeliyim? – kustu. Tanrım, rezalet! Aslında Bonnie’nin ne yapacağını merak ederdi; ama şimdi durup onu bekleyecek hali yoktu. Belki biraz fazla kaçırmıştı; ama yine de istediği etkiyi yaratamamış gibiydi. Gerçi çok bir şey de beklemiyordu, bu onun kendi çapında eğlencesiydi. Viskiden dolayı üzerinde çok az bir hafiflik vardı. Sanki içmek onu rahatlatıyormuş gibi. Belki de ilk kısmı, evet. Sonra, ne yapması gerektiğine karar verdi ve Shaq’i kolundan çekip hiç de zarip olmayan hareketlerle lavaboya götürdü. Kapanışı nasıl yapacağını bilmese de, yeterince eğlenmiş gibiydi. Ya da en azından öyle sanıyordu, kim bilir? Ayrıca kızın küçük hakaretleri de onu rahatsız etmemiş değildi. Yine de aldırmıyordu. Ona sürtük yakıştırması yapan pek çok insan vardı ama kendisi hakkında en ufak bir fikirleri yoktu. Yani en azından… Zaten kız söylediklerinin farkında bile değildi. Her neyse. Shaq’e neden yardım ettiğini bilmiyordu, dışarıda kalıp dans etmesi ve viskileri devirmesi gerekliydi, belki de başka bir şeyler. Gecenin sonunda yine birileriyle flört eder, kafasını dağıtırdı işte. Acaba ona acımış mıydı? Olası. Kızın yüzünü yıkamasına sertçe yardım etti, biraz kendine gelmesini sağlamaya çalıştı. Kolonya falan. Aslında bu kulağa oldukça saçma gelse de, bazen işe yarıyordu. Tabi o hapın nasıl bir lanet olası çeşit olduğunu bildiği için, bundan medet umamazdı. Bir süre aynada kendine baktı ve görüntüsüne odaklanmadan, kızın kustuğu için daha iyi olmasını umdu. Gerçi sonuçta ne olacağını değiştirmezdi, belki onun eve gitmesi için şu araba olaylarını falan halleder, belki de burada bırakır giderdi. Aslında Fré’nin ne yapacağı hiç belli olmazdı. Onun tavırları hakkında tahmin yapmak istiyorsanız, genelde iki seçenekten onu mutlu edecek olanı, ya da her neyse, kötü olanı seçmeliydiniz. Şimdiden dağılmış saçlarına çeki düzen vermeye çalışırken, lavaboya tutunmuş olan kıza bakmadan konuştu:

    “ Belki de her önüne gelene güvenmemelisin. Ama yine de değişiklik oldu, ha? “

    Alay edercesine konuşuyordu. Shaq’ın bir şey anladığından emin değildi tabi. Maksat gevezelik. Onu kuru kuru gönderecek değildi. Bir an durup ona, Viljo da kim diye sorarak, sinirlendirmek istedi ancak bunu başka bir zamana da bırakabilirdi. Şu an tek ilgilendiği aynadaki görüntüsü ve kusursuz olma çabasıydı. Annesinin, antika broşunu almış olmasına da hala sinirliydi. Sonra, kıza döndü ve ne kadar kötü göründüğünü ışığın altında bir kez daha gördü. Aklına, bekaretini kaybettiği erkeğe fena halde aşık olan, ancak trajik bir vaka olan arkadaşı geldi. Onun kadar zayıf birini gördüğünü zannetmiyordu. Zayıf olmak, onun için korkunç bir şeydi ve her şeyin üstesinden kendi başına gelmeye çalışırdı. Pekala, ne yazık ki o arkadaşı kendisiydi. O zamanlar da karakterinin şimdikinden tek farkı buydu denilebilirdi herhalde. Neyse ki bunu atlatmayı başarabilmişti. Hem de bunu yıllarını harcayarak yapmamıştı. O gerçek bir Manhattan kızı olmalıydı.

    “ Sana gerçek bir şey söyleyeyim mi, asla körü körüne aşık olmamalısın. Bu seni hem tutsak eder, hem de, adı üstünde, başka şeyleri görmeni engeller. “

    Neden bunları söylediğini bilmese de, Shaq’in bir erkek arkadaş problemi varmış gibiydi ve sözünü dinleyeceği en son kişi Fré olmasına karşın – sanki anlayabilecekmiş gibi – boşboğazlığı tutmuştu bir kere. Çantasındaki ruju tekrar dudaklarının üzerinden geçirdi ve şimdi ne olacağını düşündü. Acaba daha iyi miydi? Bunu sormak istese de, beceremedi ve yanındaki peçeteden çekip ona uzatmayı tercih etti.



Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Shaquila Salomon
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Shaquila Salomon


Mesaj Sayısı : 76
Kayıt tarihi : 31/08/10

Tecrübe vakti. Empty
MesajKonu: Geri: Tecrübe vakti.   Tecrübe vakti. Icon_minitimeSalı Şub. 01, 2011 8:47 am

    Biraz daha öğürseydi, midesi de ağzından çıkabilirdi. Bu denli ağır bir ilaç verebildiğine göre, Fré de bağımlı olmalıydı. Eğer daha farklı biri olsaydı, birlikte uyuşturucu partilerine katılabilirlerdi. Ama hayır. O asla Shaq'ın neler yaptığını tahmin etmiş olamazdı, öyle olsaydı kednisine biraz olsun saygı duyardı. Oysa Shaq öğürürken, saçını düzeltmeyi yeğliyordu. Kafasını lavabodan kaldırdığı nadir anlarda ona bakıyordu Shaq. Kaşları incelikle havaya kalkmıştı. Bakışları donuktu. Şu anda Shaq'a ne denli acıyordu kim bilir... Evet, bunun ayırdındaydı Shaq. Midesi biraz boşalınca rahatlamıştı şüphesiz ki. Hatta biraz da neşe doluydu. Hem maddenin etkisiyle sanal bir mutluluk duyuyor, hem de birilerinin kusmuğuna basıp elbiselerini mahvettiğini hayal ederek o ucubelerin biraz olsun rezil olduğunu düşlüyordu. Kimse kendisinden daha rezil olamazdı orda; ama birkaç elbise kirletmek, görünmez olmaktan iyiydi. İyiden iyiye ergen olmuştu şimdi. Galiba içindeki her şey ortaya çıkmıştı. Kustuğundan değil, aynı zamanda mecaz anlamlı olarak da; duygulardan söz ediyordu. Ah, duygular demişken... "Ögğğğk" diye lavaboya eğildi, gözlerini Fré'den çevirerek. Evet, şu an bu bulantıdan daha gerçek bir duygu yoktu.
    Midesi tamamen boşaldığında, daha rahattı artık. Kafasını kaldrıdı ve aynadaki yansımasına baktı. Gözleri kızarmıştı. Siyah makyajı gözlerinin altına sıvanmıştı. İnce bir ter tabakası alnını kaplıyordu. Zar zor düzleştirebildiği saçları, mısır koçanları gibi havaya dikilmişti. Berbat haldeydi. Fré'nin sesini duyunca, nefret dolu gözlerini ona çevirdi. "Artık güven konusunda sıkıntılar yaşayacağımdan hiç şüphen olmasın." Ona söyleyecek o kadar çok şeyi vardı ki. Artık kendisini daha iyi hissediyordu, ama yine de kendinden o gücü bulamadı. Dilinin dönemeyeği çok çarpıcı cümleler aklından bir bir geçiyordu. Hatta Fré'nin hayatta okumamış olduğundan emin olduğu kitaplardaki laf sokma cümleleri, film replikleri... Arşivi taranıyor, onun da canını yakabilecek bir şeyler düşünülüyordu. Beyni o denli hızlı çalışıyordu ki, sesini bile duyuyordu. Birkaç saniye sonra, bu hıza ayak uyduramamaya başladı. O kadar hızlıydı ki, kelimeleri göremiyordu; yani algılayamıyordu. Birbirine sürten düşüncelerin kıvılcım çıkarttığını gördü. Mesela "acınası" ve "asıl ezik" kelimeleri çarpıştı, ve harfler etrafa saçıldı. Shaq, z'nin kendi kafasına çarptığını gördü ve zihninde bayıldı. Evet, şu an böyle şeyler kuruyordu. Halüsinasyonlar mıydı? Hayır, daha çok kurgulanan yeni bir evrendi. Bu etki yabana atılamayacak derecede eğlenceliydi belki, bir de şu baş dönmesi olmasaydı... Evde bunları görse kahkalarla keyiflenirdi. Ama şimdi, bundan nefret etmişti. Kendini zayıf ve bir o kadar da mahvolmuş hissediyordu. Haber olacaktı, herkes onu dışlayacaktı belki. Bunlar önemli değildi, ama eve gittiğinde babasının tepkisi... Ah, hayır. Gözleri dolmamalıydı. Yüzünü yıkadı ve bu günün anılarından arınmayı denedi; ama bunu pek bir şey sağlayamazdı muttemelen. Sarhoşluğu? Hayır. Bu anları hatırlatacak bir şeyler olacaktı. Fré'nin uzattığı mendili almadı ve çarpık adımlarla ilerleyip duvardaki metal zamazingodan bir peçete çekti. Yüzünü kurularken lavabodan destek almak zorunda kalmıştı. "Şimdi de aşk nasihatlarını alıp boynuna sarılmalıyım heralde... Umarım eğlenmişsindir." Cümleleri o denli zayıftı ki, kendi bile şaşırmıştı. Bedeni de öyleydi. Adet haline getirdiği üzere, yere çöküverdi. Parti yeni başladığndan ve kimse etrafa kusacak kadar sapıtmadığından, hijyen konusunda sıkıntıları yoktu. Başını gri fayansa dayadı ve, içeri girdiğinden beri ilk defa banyonun dekoruna dikkat etti. Koyu gri mermerle döşenmişti zemin. Etraf büyük ölçüde aynalarla kaplanmıştı. Tuvalet kabinleri koyu kahverengi ahşaptandı ve tavana kadar ulaşıyordu. Yüksek avandan sarkan florasan lambalar yuvarlaktı ve etrafı küre şeklinde telle kaplanmıştı. Lavabolar bacak şeklinde uzanıyor ve minimalist musluklarla son buluyordu. Gerçekten iyi düşünülmüştü. Ama şu an, gerçekten, bundan daha büyük dertleri vardı. "Neden beni seçtin ki? Gücün bana yetti heralde. Keşke Viljo burda olsaydı. Viljoooo..." diye noktaladı yakınmasını. Uzayan ses, inlemeyle son buldu. Acı çekiyordu, ve bu yüzden ağlamaya başlaması hiç de sorun değildi. İnsanların içerde nasıl eğlenmesi, zekice kurgulanmış 8 Bonnie oyunu... Hiçbiri öenmli değildi. Şu an tek gerçek olan, popsunun altındaki soğuk mermerdi.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Fréderica Silencé
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Fréderica Silencé


Mesaj Sayısı : 78
Kayıt tarihi : 30/01/11
Gerçek Yaşı : 27
Nerden : Manhattan babe.

Tecrübe vakti. Empty
MesajKonu: Geri: Tecrübe vakti.   Tecrübe vakti. Icon_minitimePerş. Şub. 03, 2011 7:47 am

    Ah, öylesine can sıkıcıydı ki. Küçük bir bebek misali, trip atıyordu. Fréderica içinden geldiği şekilde gözlerini devirdi, sonra da Shaq' e döndü. Ne bekliyordu yani? Sadece onunla biraz zaman geçirmiştim, benim gerçek bir düşmanım olduğunu falan sanmıyordu, değil mi? Ayakta, öylece, ayağının birini diğerinin bileğine dolayarak durdu. Saçlarının gerçekten çok kötü görünmediğine kendini inandırmaya çalıştı. Sonra yerde oturan kızın sözleri dikkatini çekti. Biraz daha toparlanmış görünüyordu, eh, o kadar öğürdükten sonra. Bonnie'nin paçasında çalışan elemanları, isyan edecekti. Ne hoş. Gücün bana yetti herhalde... Tabi ki öyle bir şey yoktu. Fré herkesi tuzaklarına düşürebileceğine inanırdı. Ama bazen bunu yapması pahalıya patlayabilirdi. Shaq'in ona yapabileceği tek şey, belki üzerine kusması ve iğneleyici laflar söylemesiydi, o kadar. Sinsi bir peri oldu diye, kendine dikkat etmeyecek değildi. Neyse, belki yanında şık bir taç getirebilirdi, tabi düz olanlarından. Bu sonuçta, Bonnie'nin partisiydi. Aslında bir parti vermek, hoş olsa gerekti ve belki ayarlamaları yapabilirse, onun da hoş bir partisi olabilirdi. Tabi parti doğum günü partisi olmazdı o zaman, Fréderica doğum günü partilerini Newyork' ta vermiyordu çünkü. On altı yaş partisini Kahire' de vermişti ve oldukça eğlenceliydi. On yedisini ise Roma' da. Aslında Paris'i düşünmüştü; ama sonradan bunun çok klasik olacağının farkına vardı. Beyni böyle saçma sapan konularda dolanırken, bu konuların gerçekten saçma sapan olduğuna karar verdi. Demek istediğim, Shaq'i önemsemiyor olabilirdi ama ne yapmasına karar vermesi gerekliydi.

    " Gücümün kime yetip yetmediğini sen anlayamazsın. Ve evet, eğlendim. Yine de haddinden fazla mızmız çıktın. "


    Sonra sinirli bir şekilde saçlarını, omuzlarından aşağı düşmeleri için silkeledi ve beyninin bu kadar yavaş çalışmasına hayret etti. Üzerine, annesinin ısrarlarıyla giydiği, partiye girmeden önce de limuzinde çıkarıp, koluna atıverdiği beyaz paltoyu gerçekten berbat görünen kıza uzattı, gurur bilmemnesi yapıp geri veremeden de eline tutuşturdu. Onun için kişisel bir eşyası öyle önemli değildi, olmasa ne fark ederdi sanki? Sonra doğruları söylemeye karar verdi, çünkü bunu daha fazla uzatmak istemiyordu, elinde sonunda içeri bir görevli veya insan evladı girecekti. Bu şekilde görünmek bile istemiyordu. Yani bu şekilde derken, burada. Sesine, biraz iğneleyici bir ton kattı.

    " Halbuki mızmızlanmak yerine, bu kadarına şükretmen gerek. Seni burada bırakıp çekip gidebilirdim de. Ki genelde yaptığım budur. Her neyse. Kendini toparlamaya çalış. Sonra eve gitmek istersen de bir araba çağırayım. Ama hayır, şu yok olan gururunu dinleyeceksen beni uğraştırma da eğlenceme devam edeyim. "


    Kızın ne düşüneceği umrunda değildi. Ne de olsa herkes bir şeyler düşünürdü. Ama partiden erken ayrılması gerekmese iyi olurdu, ufak eğlencelerinin bedelini kendisi ödeyecek değildi. Belki Shaq de burada kalmayı tercih ederdi; ama o kadar berbat görünüyordu ki bunun olmayacağından emindi. Hem, öyle olmasa bile, kimle takılacaktı ki? Fréderica' dan kesinlikle nefret ediyordu; ama Fré bundan garip bir haz duyuyordu, dostları olduğu kadar ondan hoşlanmayanların da olması, tam olarak istediği kişi olması demekti. Kalp kırmaktan korkmak, yeterince saçmaydı. Shaq' in nasıl biri olduğunu merak etti bir an. Yani , göründüğünün haricinde. Bazı insanlar, tıpatıp göründükleri gibi olurlardı ve belki de Shaq de onlardan biriydi. O zaman, Fréderica ona acısa iyi ederdi. Lavabonun küçük penceresinden, Newyork ışıklarını gözlerken, yeterince iyi olmayan biri için Manhattan' ın öldürücü bir yer olduğunu düşündü. Işıkları seni alır, yutar ve o kocaman bedenine hapsedebilirdi. Buranın, şehrin her yerinden farklı bir havası vardı ve çoğu kişinin Manhattan'ı tercih etmesine şaşmamalıydı. Çünkü burası, adeta bir özgürlük merkeziydi ve Fréderica'nın yaptığı da, şu an olduğu gibi, bu özgürlüğü kullanarak kendine ayrı bir dünya kurmaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Shaquila Salomon
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Shaquila Salomon


Mesaj Sayısı : 76
Kayıt tarihi : 31/08/10

Tecrübe vakti. Empty
MesajKonu: Geri: Tecrübe vakti.   Tecrübe vakti. Icon_minitimePerş. Şub. 03, 2011 9:40 am

    "Demek mızmız..." Neredeyse kızın haklı olduğunu düşünecekti. Yerde oturmuş, mavi elbisesinin fırfırlarından bir tutamını kıvırmakla meşguldü. Omuzları düşüktü, dudakları zırlayan bir çocuğunki gibi büzülmüştü. Gözleri -daha çok kusmaktandı bu- dolmuştu ve en önemlisi, çok çaresiz görünüyor olmalıydı. Şu anki ruh haliyle, ah çok haklısın; böyle yapmamalıydım, deyip kıza teşekkür bile edebilirdi. Ama başının ağrısı ve o kadar öğürmesine rağmen varlığını idame ettiren mide bulantısı, sinirini diri tutmasını sağlıyordu. Şu anki ruh haliyle, bunlara da şükredebilirdi. Ama bunların hiçbirini yapmadı. Aksine, gözlerini Fré'ye dikmeyi tercih etti. Bir şeyler düşünmeye çalıştı, ama pek bir şeyler bulamamıştı intikam planlarıyla ilgili. Bu üzücüydü. Ona öyle şeyler söylemek istiyordu ki, korkudan mahvolmasını ve yüzünün düştüğünü görebileceği şeyler olmalıydı bunlar. Ama gerçekten, bu konuda çok pratik yapmış olduğu söylenemezdi. Sadece birilerinin başına gelmesini istediği hayaller vardı, kötü hayaller. Oysa bu hayallerin hiçbirinde kendi yer almıyordu. O, yalnızca olayları uzaktan izleyen kişiyi oynuyordu. Öyle görünüyordu ki, hiçbir güç gelip Fré'yi cezalandırmayacaktı. İş başa düşmüştü; ama o baş şu an delicesine dönüyordu ve içi tamamen boşalmıştı.
    Fré'nin eline tutuşturduğu paltoyla birlikte ayağa kalktı. Bunu yapabilmek için mermer lavabodan destek alması gerekmişti. "Yok, kalsın." Aynaya döndü, yüzünü inceledi. Alnındaki terleri elinin tersiyle sildi, yukarıya doğru kıvrılıp buruşmuş elbisesini düzeltti. Gözlerini kırpıştırdı; ama akmış ve yapış yapış olmuş makyajı bu durumu biraz güçleştirdi. "İğrenç paltona, çağıracağın iğrenç arabaya, bir anda meleğe dönmüş benliğine ihtiyacım yok." dedi, yüzüne tükürürcesine. Ama yine de, harflerinin biraz yayık çıktığını hissedebiliyordu. Elindeki beyaz paltoyu hışımla yere fırlattı, o an hissettiği şeyse bundan daha fazlasını yapamayacağıydı. Kapıya doğru yalpalayarak ilerledi. Arkası dönükken, konuşmayı sürdürüyordu. "Bu yanına kalacak sanıyorsun, ama beni hiç tanımıyorsun. Bu yüzden hayatımdan s*ktirip gitsen iyi edersin. Yoksa..." Ve kapıdan çıktı. Zaten sözlerin devamını getirecek ne mecali, ne de uydurma tehdidi vardı. Kapı arkasından yavaşça kapanırken, içeri giren ışık kaynağı hızla tükendi. Karanlık holden, tekrar parti salonuna geldiğinde, birkaç saniye hiçbir şey göremeden öylece durdu. Karanlık gözlerini kör etmişti. Müzik yavaşlamıştı, ama hala çok boğucuydu.
    Adımlarını dışarı yönelttiğinde, paparazilerin orada olduğunu gördü. Birkaç flaş yüzünde patladı. Çaresizlikle karış karış omuzlu güvenliğe baktı. O ise öylece durmakla yetindi. Zaten gördüğü ilgi de bu kadardı, şöhretsizliğine şükretti. Barın ışıl ışıl arazisinden çıkıp karanlık kaldırıma ulaştığında, ilk yaptığı ayakkabılarını çıkarmak olmuştu. Ardından gördüğü ilk taksiye el kaldırdı ve arabaya atladı. Ev yolundayken, çoktan sızmıştı. Bu rahatlamanın uykusuydu, ya da pişmanlığın. Ve Viljo'yla dolu, tatlı bir uykuydu.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Fréderica Silencé
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Fréderica Silencé


Mesaj Sayısı : 78
Kayıt tarihi : 30/01/11
Gerçek Yaşı : 27
Nerden : Manhattan babe.

Tecrübe vakti. Empty
MesajKonu: Geri: Tecrübe vakti.   Tecrübe vakti. Icon_minitimeCuma Şub. 04, 2011 9:40 am

    Bir anda çıkıp giden kızın ardından hayretle baktı. Sözleri, onu küplere bindirmeye yeterdi. O burada onun pisliğini temizlemeye çalışsın... Ben kesinlikle bir melek değilim, diye bağırmamak için kendini zor tuttu. Ben lanet olası bir şeytanım. Tabi ya, kızın şımarmasına izin vermişti, böyle konuşması da, onun sayesindeydi. Ama bir görseydi Fré'nin gerçek yüzünü. Fréderica durdu. Belli ki kız da aynı şeyi düşünüyordu. Ama eğer peşini bırakacağını zannediyorsa yanılıyordu. Sinirle, tuvaletlerin birinin kapısına, okkalı bir tekme indirdi. O küçük meleği çiğ çiğ yutabilirdi. Kim Fré'ye, böylesine şeyler söyleyip bir şey yapmamasını beklerdi ki? Hele de bu kişi, onun küçük oyuncaklarından biriyse? Yerdeki monta elini bile sürmedi ve kendine hakim olmaya çalıştı. Zor... Aklını başka yönlere çevirmeye çalıştı. Buradan çıkar, birkaç içkiyle kafayı bulur, Aurélia ile deli gibi eğlenirdi. Kime yarar? Bir kere siniri bozulmuştu. İntikam almak onun için oldukça zevkli bir iş değil miydi? Hayır Fréderica Silencé. Bu gece eğleneceksin. Sinirin yatıştıktan sonra, bir yolunu bulursun. Elbette bulacaktı. Ne zaman bulmamıştı? Biraz kendine gelince, kapıdan çıkmaya hazırlandı ama kendi kendine mırıldanmadan edemedi:

    " Paltom ve arabam iğrenç değiller. Onları aldığım paraya ben seni bile satın alabilirim. Ayaklarımda uyursun, pislik. "


    Faydası yoktu. Shaq artık burada değildi ve Fré bu duruma ne kadar sinir olsa da, öfkesini ve sözlerini kendine saklamak zorunda kalacaktı. İlk defa, yanlış kişiye çatmıştı belki de. İlk defa, sinirlenmişti ve ilk defa iyi davranmaya çalışmıştı. Bundan öğrendiği bir şey varsa Frérica rolünden, kendi karakterinden hiç sapmayacaktı ve acıma duygusunu yok etmeye çalışacaktı. Tamam, yoldan geçen fakir birine acıyıp onun için bir şeyler yapmak iyi hoştu da, onun için vakit kaybedemezdi ve bunu yapmaya birinin onu zorlaması gerekirdi. E, Fréderica'yı da kimse bir şeye zorlayamayacağına göre... Kapıdan dışarı çıktı ve bara doğru ilerlerken, olabildiğince doğal görünmeye çalıştı. O kızı rezil etmişti, herkesin gözü önünde. Ve buna mutlu olması gerekirdi. Zayıf bir anını yakaladığı an, Shaq sorunu da tarihe karışırdı.

    Sonra barmenden şarap istedi ve şarabını yudumlarken dans eden bedenleri seyretti. Büyük bir bardı burası, şimdi de hoş ve hareketli bir müzik çalıyordu. Rock tarzı bir şeyler. Fréderica, geleceğinin ne olduğunu bilmeden ayağa kalktı. Gerçekten, bir gün, aynaya baktığında bambaşka bir kadın görecek miydi acaba? Ya da kırışmaya başlamış falan... Annesi hep genç gösterirdi, kırk yedi yaşında bir kadındı. Evet, Fré'yi biraz erken doğurmuştu belki. Fré, merak etti bir an, annesinin nasıl biri olduğunu. Sonra, onla doğru düzgün konuşmadıklarını fark etti. Eve gidince belki de, ağzını aramalıydı. Dans eden insanların arasına doğru ilerlerken, şarabını tek dikişte bitirdi ve içinde bir kıpırdanma hissederek, bir masaya koyuverdi. Tanıdıklarını bulmaya çalıştı önce, sonra ondan da vazgeçti ve dans etmeye başladı. Dans etmek... Onun damarlarında içkiyle akan kan, beden hareketleriyle kıvrılıyordu. Bu, hoş bir duyguydu. Ne de olsa Fré, çocukluğundan beri dans dersleri alıyordu ve belki de bir dansçı olmalıydı. Tasarım sevdasından vazgeçebilirse tabi... Tüm düşüncelerini geride bıraktı ve gecenin kenarında bedeninin ve dozu bedeninde gittikçe artan alkolün canlılığıyla kendinden geçti. Ne yazıkki, bu gece olanları unutmuş değidi ve, Shaq ile bir daha karşılaşacağının bilincindeydi...

    -RP BİTMİŞTİR.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Tecrübe vakti.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Rp Vakti. Hadi Kimse Yok mu??
» İşte karar vakti, acaba unutmuş gibi mi yapsak?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: The New York City :: Manhattan :: Kiss and Fly Club-
Buraya geçin: