Crystal Morrison&Aphrodite Desireé
Tüm gün boyunca evde oturmaktansa, tek başıma da olsa Starbucks'a gidip bir kahve içmek iyi bir tercih olabilirdi. Evet hatta Laptop'umu da yanıma alıp, tüm gün boyunca orada oturabilirdim. Aslında bazen yalnızlık eğlenceli oluyordu. Bazen insanları görmek daha acı verebiliyordu. Anılarım aklıma geldikçe bazen dışarı bile çıkmak istemiyordum. Çok kalp kırıklığı yaşadığımdandı belki de. Neyse dedim kendi kendime. Kendimi üzmeme gerek yoktu. Gayet güzel, yağmurlu bir gündü. Yağmurun yağması beni mutlu ediyordu. Belki de bunun nedeni yağmurlu bir eylül gecesinde doğmamdı.
Starbucks yakın olduğu için yürümeyi tercih etmiştim. Zaten evime çok yakındı. Starbuks'a girdiğimde bir an düşündüm. Acaba birilerini çağırsam mı ? Hayır. Bugün kafamı dinlemem içim mükemmel bir gündü. Her zaman oturduğum cam kenarındaki masaya geçtim. Bir Mocha sipariş ettikten sonra bir yandan kahvemi yudumlarken, diğer yandan camdan dışarı izliyordum.
Etrafıma bakınırken içeri giren tanıdık bir yüz gördüm. Daha dikkatli baktım, ama tanımıyordum... Belki de okulda gördüğüm ama tanışmadığım kızlardan biriydi. Tam karşımdaki masaya oturdu ve ardından ağlamaya başladı. Evet ağlamaya başlamıştı ve yanına gitmem gerekirdi. En azından nesi olduğunu ve üzülmemesi gerektiğini söyleyip onu teselli edebilirdim. Hızlı bir şekilde masamdan kalkıp yanına gittim.
" Oturabilir miyim ? "Kafasını sorun olmaz şeklinde salladıktan sonra yanına oturdum. Daha çok ağlamaya başlamıştı.
" Umarım bir sorun yoktur. Lütfen ağlama, değmez... "Kız ağlamaya devam ediyordu ve bense kendi kendime konuşuyordum. Belki de garip karşılamıştı. Sonuçta birbirimizi tanımıyorduk. Evet birbirimizi tanımıyorduk bu yüzden kendimi tanıtmam gerekirdi.
" Bu arada ben Crystal. Ama genelde Rys derler. "Daha samimi bir ortam yaratmaya çalışmıştım.