Marissa Holz Harrison Jewell | I. Sınıf
Mesaj Sayısı : 8 Kayıt tarihi : 30/08/10
| Konu: O Benim ! Ptsi Ağus. 30, 2010 12:48 pm | |
|
Sabah sekizden beri geziyordum. Başım çatlama derecesine gelmişti ve ayaklarım şiddetli derecede ağrıyordu. Ayaklarıma kara sular indi sözünü söyleyen her kimse benimkileri daha görmedi heralde. Hamile kadınların ayakları kadar şişmiş, topuklu ayakkabımın arasından fışkırıyordu adeta. Kitson'a gidip vitrinleri kurcalamayı, prova odalarını işgal etmeyi hatta kasiyerle saatlerce sohbet etmeyi özledim. Daha burda Kitson'un olup olmadığını bile bilmiyorum. Bakışlarımı balon ayaklarımdan çevirdim ve karşı kaldırımdaki Chanel yazısını görünce arabaların arasından koşarak mağazaya daldım. Bu şehri seviyorum!
"Bu ne kadar?" sesimin kibar çıkmasını umarak. "1,450 bin dolar efendim" Bir metre boyundaki görevli kadın bitkin ses tonuyla güçlükle cevap verebildi. Yorgunluktan mosmor olmuş mavi gözlerini üzerime dikmiş, ne karar vereceğimi bekliyordu. Yaklaşık 1,5 saattir aynı kabinde yanıma aldığım 38 parçayı giyip çıkarıyordum.Bakışlarımı Beyaz vitrine çevirmemle gözüme büyük bir ışık belirdi. Gökten düşen nura bakarmışçasına parlaklık karşısında gözlerimi ovuşturdum. Aralara sıkıştırılmış beyaz çantaya hevesle sarıldım. "Bunu istiyorum!" Beyaz deri, turkuvaz taşlarıyla desteklenmiş oldukça şık bir çantaydı. Resmen Gel Beni Al diyordu. Bunun için çok sevdiğim saçlarımı bile kesebilirdim. "Ah" iç çekti "Üzgünüm, o ayırıldı."Kafasını kaldırmış, vereceğim tepkiyi bekliyordu. Kadının sözleri beni o kadar hayal kırıklığına uğratmıştı ki, ağlayabilirdim. O an içimden tüm küfürleri saydım. Bu çanta benim olmalıydı. Sadece BENİM. Onu koluma takmış, Beyaz çerçeveli Gucci gözlüğümle Manhattan sokaklarını alt üst ederek en sahte gülümsememi etrafa saçarken ne kadar havalı durabileceğimi düşündüm. Evet, bu çanta benim olucaktı "Onun verdiğinin üç katını veririm!" Yüzünü ekşi erik yermiş gibi buruşturarak kafasını sağa sola salladı.
"O Bana ait." Nefesini yüzüme doğru üfledi. Üç yaşında elbiselerini kestiğim için annemden yediğim tokat kadar acı bir histi. Sakin, kendinden emin sesin geldiği yöne başımı çevirdim. Kız çantayı elimden çekiştirerek aldı ve kasaya doğru kibar adımlar atmaya başladı. Ne yapmacık ama! "Gerçekten onu alacak mısın?" sesim ağlamaklı çıkmıştı.O çantayı herkesten özenli kullanacağıma yemin bile edebilirdim. "Bu çanta için bir haftadır bekliyorum ben!" O an örümcek kafasını kasaya dayayıp boğazına yapışmak geldi içimden. Boğazımı temizledim. "Bir yerlerde bişeyler içelim mi? Buralarda yeniyim de. Yapmacık gülümsememle vereceği yanıtı bekledim. Bir yandan da sinsice çantaya bakıyordum. Samimi olduğum tek şey buralarda gerçekten yanlız olmamdı. Ve böyle yerlerde sırtınızı dayayabileceğiniz bir arkadaşınız olmalı. -kısa süreli. "Neden olmasın. Cornelia ben" kız içtenlikle gülümseyerek kırmızı ojeli ellerini bana uzattı. Utangaç bir tavırla Marissa diyebildim. Zamanla Kozamı yırtıp kötü iyi herkese zulm edecektim. NY bu ismi asla unutmicak. | |
|
Cornelia Bossworth Harrison Jewell | II. Sınıf
Mesaj Sayısı : 13 Kayıt tarihi : 30/08/10 Nerden : LosAngeles.
| Konu: Geri: O Benim ! Perş. Eyl. 02, 2010 2:21 am | |
| Sabah -herzaman yaptığım gibi- Savannah'yı uyandırıp bugün neler yapacağımı planlıyordum.Bugün pazartesi olduğuna göre benim alışveriş yapmam gerekiyordu. Tanrım 2 günde moda nasıl değişebilir ki ? Her neyse.Şoföre 5dk içinde babacığımın yeni arabasını hazırlatmasını buyurdum.Babam evde değildi , sorunda çıkmayacaktı yani.Bu kadar şanslı olmak zorunda değilim.Anneciğim ve babacığım evde yok.Savannah umrum dısı -konu alışveriş olunca-.Aslında onunla alışverişe gitmeyi çok isterdim ama her seferinde kavga etmek zorunda kalıyoruz.Araba hazırdı.Giydiğim o muhtesem deri ceketimin altına o muhtesem dar jean cuk oturmustu.O siyah topuklarım ayrı bir hava katmıstı bana.Alışverişte destan yazmak için çıktım evden.Prada,Gucci,D&G,Versace derken sonunda kendimi Chanel'de buldum.Bu markaya hayranım.Herzaman bana göre birşeyler var.Arabadan indiğim an tüm gözleri üzerimde hissettim.Eee , ünlü iş adamı Daniel Bossworth'un kızıydım. Topuklarımı çıtlata çıtlata girdim.Görevlilerden biri koşa koşa yanıma geldi.Ah , en son ilgileneciğim şey sensin.Elimi sallayarak susmasını ima ettim.Tüm gün benimdi ve ben Chanel'deydim.Bu bir rüya olmalı. - 4,000 $'a aldığım o muhteşem siyah elbise aşkına.O sipariş ettiğim mükemmel beyaz çantam gelmiş.Oda neyin nesi? Çantama dik dik bakan bir kızı gözüme kestirdim.Yanına yaklaştığımda amacını anladım.Yüksek ve emin bir sesle '' O bana ait '' dedim.Tanrım bu çantayı kaptıracak göz var mı bende ? - YOK. Çantayı hızla çekiştirerek aldım elinden.Arkama bakmadan yavaş ve emin adımlarla kibar kibar kasaya doğru yürüyordum ki "Gerçekten onu alacak mısın?" diye seslendi.Çıldırmış olmalı , tabii ki de alıcaktım. "Bu çanta için bir haftadır bekliyorum ben!".Tam kasada ki tezgahtar kıza ödemeyi yapıcaktım şu arızalı kız yanıma geldi.Buralarda yeni olduğunu söyledi. Birşeyler içelim mi sorusuna asil bir şekilde Neden olmasın , Cornelia ben diye cevap verdim.Gülümseyerek ona uzattığım elimi sıkarak ''Marissa'' dedi.Utangaç biri sanırım.Çantayı aldıktan sonra Starbucks'a gittik.O karemelli frapuccino , ben mocha frapuccino aldım.Oturduk.Ona parlayan , meraklı gözlerle ''Burda yeni olduğunu söylemiştin , nerden geldin'' ? diye sordum .Sanki büyük bir nefret vardı içinde.Nekadarda güler yüzlü olsada sahte bir gülücük olduğunu anlamıstım.Evet , okula , başımıza yeni bir sürtük geliyordu sanırım. | |
|