Fransa'da annemin yanında olduğum zamanlarda yaşanmış olmalıydı. Elimde ki küçük fotografa baktım. Annemin kendinen yaşça küçük ve benden sadece üç yaş büyük olan kocası Arthur, annem ve ben. Fransa'da ki en iyi restoranlardan birindeydik. Annem, iki ay önce evlendiğin kocası ile benim kaynaşmamı istiyordu. Bence bu küçük bir hataydı.
Aynada kendime bakıyordum. Kusursuz bana. Saçlarım sıkı bir şekilde topuz yapılmıştı. Üstümde vücudumu saran siyah kısa bir elbise vardı. Kendimi bariz bir şekilde Audrey Hepburn'na benzetmiştim. Aslında onun gibi olmak küçük bir çocukluk hayaliydi. '' Raven! Tatlım geç kalacağız.'' Annemin sigara içmekten kabalaşan ama bir şekilde hala zarif kalan sessini duydum. Derin bir nefes aldım ve odamdan çıktım. Annem merdivenlerde bekliyordu ve hizmetçilerden biri ile konuşuyordu. Beni farkettiğinde gözlerinde ki anlık korkuyu gördüm. Annem kolay korkan kadınlardan değildi. Ama gözlerinde ki o korkuyu farketmiştim. İlk başta neden olduğunu anlamamıştım ama bu çok saçmaydı. Arthur için korkuyordu.
Annemin balerin vücudunun üstünde kırmızı bir elbise vardı. Tek omuzdan askılıydı ve eteğin ucunda motifler ile hoş bir görünüm kazanmıştı. ''Çok güzel olmuşsun tatlım. Hadi çıkalım.'' Yol boyunca hiç konuşmamıştık. Annemin gergin olduğunu hissedebiliyordum. Gerginde olmalıydı. Hiç evlenmese daha iyiydi ya da evlenseydi ama kendinden küçük biri ile değil. Annemin yaptığı bu olay aklıma geldikçe babam da aklıma geliyordu. Ben babamın kızıydım. Babam asla annem gibi kendini küçük düşürecek şeyler yapmazdı. Tam üç hafta boyunca magazinde annem konuşulmuştu ve bunların yarısı kötü eleştirilerdi. Sonunda restorana vardığımızda annemin suskunluğu bitti. Arthur bizi çok şık döşenmiş bir masada bekliyordu. Anneme sarılıp öptükten sonra kulağına birşey fısıldadı. Annemin arsız bir kız gibi gülmesi etrafıma bakınmam neden olmuştu. Lütfen biri beni kurtarsın.
Annem ve Arthur, birbirlerine aşk dolu (!) sözler söylerken aniden bir fotografçı karşımıza çıkmıştı ve bizde gülümseyip poz vermek zorunda kalmıştık. Bu da neyin nesiydi? Ama o fotograf çekildikten sonra işler biraz değişti. Onlardan kurtulmak için karnımın ağırdığını ve eve dönmemin iyi olacağını söylemiştim. Annem yüzüne üzgün bir ifade yerleştirmişti ama mutlu olduğunu görebiliyordum. Ama Arthur öyle görünmüyordu. Şöförün olmasına karşın beni eve bırakmak istedi. Anneme on beş dakikaya döneceğini ve kızına iyi bakacağını söyledikten sonra benimle beraber evin yoluna koyuldu.
Limuzinde sessiz sedasız dururken bir anda öpüşmeye başladık. Nasıl olduğunu hatırlamıyorum ama sanırım tek sebebi vardı. O da annemin canını acıtmak. O on otuz beş dakiya dönmüştü. Hızlı iş.
Fotografa bir kez daha baktım ve ortadan ikiye ayırdım. Saklamak ve hatırlamak stediğim bir anı değildi. O günden sonra Arthur ile yaptıklarımızda hiç hoş değildi. Bilmiyorum. Sanırım içime iyi bir kız kaçtı. İtiraf etmeyi sevmesemde bu iyi kızın biraz daha kalmasını istiyorum.
Tek kişilik rpdir.