Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
Bitter Çikolatalı Waffle Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
Bitter Çikolatalı Waffle Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
Bitter Çikolatalı Waffle Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
Bitter Çikolatalı Waffle Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
Bitter Çikolatalı Waffle Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 Bitter Çikolatalı Waffle

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Claudia Harrison
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Claudia Harrison


Mesaj Sayısı : 141
Kayıt tarihi : 10/07/11
Gerçek Yaşı : 27
Nerden : Venedik

Bitter Çikolatalı Waffle Empty
MesajKonu: Bitter Çikolatalı Waffle   Bitter Çikolatalı Waffle Icon_minitimePaz Tem. 17, 2011 12:07 pm

    'Biraz geç kalacağım. Affet beni.'

    Gönder. Gözlerini taksinin camından dışarıya dikti, Queens'e daha önce hiç gelmediğinden kendi arabasıyla gitmesi riskliydi. Pencereyi sonuna kadar açıp başını hafifçe sarkıttı, ileride bir yerde kaza olmuş olmalıydı, çünkü trafik oldukça sıkışıktı. Belki de taksiden inip meydana kadar yürümeliydi, ama karşı arabadaki üç çocuk kendisine yiyecek gibi bakarken inme riskini göze alamıyordu. Oturduğu deri koltukta biraz daha yayılarak bedenini iyice gizledi. Sabahki bale derslerinin ardından her tarafı ağrı içindeydi. Bayan Rosslyn önceki ders yaptığı terbiyesizlik (!) yüzünden bir dolu dırdır etmiş, üstüne bir de kendisini iki saat fazladan çalıştırmıştı. Bu da toplamda 4 saat bale demekti, Marie Taglioni'nin bile buna dayanamayacağından emindi Claudia.

    Trafik en sonunda biraz açıldığında taksi ilerlemeye başlamıştı. Gözlerini camdan dışarıya dikip Queens'e dikkatlice baktı. Manhattan'ın sadece Yukarı Doğu Yakası'nı incelemiş biri olarak buranın oraya kıyasla çok daha kötü olduğunu savunabilirdi. Evler birbirine neredeyse bitişik ve yıkık döküktü, her adımda karşına sigara izmariti veya bira şişesi çıkıyordu. Taksi büyük bir meydanda durduğunda çantasını karıştırdı, cüzdanını içinden çıkararak adama parasını uzattı. Taksiden indiğinde ilk gözüne çarpan sarı, dalgalı saçlardı. Gözleri saçlardan sahibine doğru kaydığında Juliet ile göz göze geldi. Arkadaşına gülümsedi, adımlarını ona doğru çevirdi. Onun yanına geldiğinde pürüzsüz yanağına bir çift öpücük kondurdu, bir adım geriye çekilerek onunla konuşmak için dudaklarını araladı.

    "Çok beklettiysem üzgünüm J, kaza filan olmuş sanırım, yol çok sıkışıktı. Hı, bir de Dexter'ı bitirmem biraz uzun sürdü."

    Dexter düzenli izlediği birkaç diziden biriydi. Hem seri katil hem de Miami Metro Polis Departmanı'nda kan analizcisi olarak çalışan Dexter Morgan'ın hayatını konu alan bir diziydi, yani onu izleme sebebi tek başroldeki yakışıklı adam değildi.. Açıklamasını bitirdikten sonra gözlerini sokakta gezdirdi, ilk gözüne çarpan minik bir gazino oldu. Eğer gündüz olmasaydı oraya gitmeyi teklif edebilirdi, omuz silkerek biraz daha göz attı. Aynı anda Juliet ile yürüyor ve dizinin son bölümünde olanları anlatıyordu. Gözleri küçük bir kafeye kaydığında gülümsedi. "A" Waffle Club. Waffle yemeyeli ne kadar olmuştu? Hem kim koca bir Waffle'a hayır derdi ki? Juliet'i kolundan çekip sürüklercesine dükkana çekti.

    "Bilirsin, Nutellalı krep ve waffle hayatımın parçalarıdır."



En son Claudia Heresia tarafından Çarş. Tem. 20, 2011 4:10 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
P. Juliet Prideaux
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
P. Juliet Prideaux


Mesaj Sayısı : 442
Kayıt tarihi : 07/02/11
Gerçek Yaşı : 29

Bitter Çikolatalı Waffle Empty
MesajKonu: Geri: Bitter Çikolatalı Waffle   Bitter Çikolatalı Waffle Icon_minitimePaz Tem. 17, 2011 12:23 pm

    Lanet olsun.. Lanet olsun! Böylesine çaresiz olmak Juliet’i delirtiyordu. Bir şeyler yapması gerekiyordu. Gözlerini açtı ve dolabından rastgele çıkardığı kıyafetleri üzerine geçirdi, hafif bir makyaj yaptı ve bukle bukle olmuş sarı saçlarını kıskaçlı bir toka yardımıyla topladı. Odasından son sürat çıktı ve arabasına atladı. İnsanların onu bulamayacağı bir yere gidecekti. Tanınmadığı ve tanıdıkların olmadığı bir yere… Tam arabayı çalıştıracakken telefonun, çantasının derinliklerinden gelen sesini işitti. Elini bavul işi görebilecek kocaman çantasının içine soktu ve telefonunu çıkardı. Mesaj Claudia’dan gelmişti. Bir yerlere gitmeyi teklif ediyordu.

    Juliet bir süre düşündü. Belki de yalnız kalmaması onun için daha iyiydi. Anahtarı kontağa takıp, arabayı çalıştırdı. Queens’e doğru arabayı sürerken onu düşünmeden edemiyordu hatta o kadar dalgındı ki bir kediyi son anda ezmekten kurtulmuştu. Ayağını frene sert bir şekilde bastı ve başını direksiyona dayadı. Delirmek üzereymiş gibi hissediyordu. Arkasından gelen korna seslerini duymazdan gelmeye çalışıyordu ama sonunda pes etti ve “ Lanet olsun! Gidiyorum işte! “ diye bağırdı, onu duymayacaklarını bile bile. Arabasını The “A” Waffle Club’ın birkaç blok gerisinde bir yere bıraktı. Biraz temiz hava alması ve ayılması gerekiyordu. Hatta bunun için kendisine tokat bile atabilirdi. Bu düşünce üzerine kendisini öyle hayal etti ve gülmeden duramadı. Şimdi yolun ortasında durmuş kendi kendine gülerken, onun deli olmadığına kim inanırdı ki? Omuz silkti. İnsanların ne düşündüğünü hiçbir zaman umursamamıştı peki şimdi niye farklı olsundu ki? Adımlarını, Claudia’yı bekletmemek için biraz daha sıklaştırdı. Derin derin nefesler alıp veriyor, kirli havayı iyice içine çekiyordu. Cebinden gelen titreşimler üzerine telefonu çıkardı ve Claudia’nın geç kalacağını bildiren mesajını gördü. Adımlarını yavaşlattı ama yine de oraya varması 15 dakikadan fazla sürmemişti. Etrafta gördüğü birkaç mağazaya bakabileceğini düşündü ama pek fazla bir şey bulamamıştı. Saatine göz attı yalnızca 10 dakika geçmişti aradan. Tam içeri girmeyi düşünürken Claudia’nın geldiğini gördü. Kız, Juliet’in yanına oturduktan sonra bahanelerini söylemişti. Juliet, önemli değil der gibisinden omzunu silkti ve içeri girdiler. Burnundan içeriye dolan waffle kokusuyla şimdiden kendinden geçmişti. Cam kenarındaki bir masaya yerleşirken Claudia’nın sözlerine gülümsedi. Garsonlardan birine eliyle işaret etti. İkisi de her zamankinden sipariş etmişlerdi. Küçüklüklerinden beri bu böyle gidiyordu. Gelen garsona aynı anda “ Bitter Çikolatalı waffle! “ demeleri üzerine gülme krizine bile girmişlerdi. Juliet arkadaşının gözlerinin içine baktı ve gülmeye devam ederken “ Tanrım! Seni gerçekten çok özlemişim. Neyse ki artık 3 ayın sonunda ayrılmamız gerekmiyor. “ dedi arkadaşının, masanın üzerindeki elini okşayarak.

    Siparişleri gelene kadar pek fazla konuşmamışlardı. Juliet en sonunda dayanamayarak “ Neden seni, okuman için buraya göndermeye karar verdiler? Bunu uzun zamandır sormak istiyordum ama bir türlü vakit bulamadım. “ dedi çatalını ve bıçağını wafflen üzerine saplarken.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Claudia Harrison
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Claudia Harrison


Mesaj Sayısı : 141
Kayıt tarihi : 10/07/11
Gerçek Yaşı : 27
Nerden : Venedik

Bitter Çikolatalı Waffle Empty
MesajKonu: Geri: Bitter Çikolatalı Waffle   Bitter Çikolatalı Waffle Icon_minitimePaz Tem. 17, 2011 12:44 pm

    İçeriye girdikleri anda bütün bakışlar kendilerine dönünce rahatsızca kıpırdandı. Çaktırmadan kıyafetlerine baktı, tüm kıyafetleri üzerindeydi. Üzerinde herhangi bir leke yoktu, aynı şekilde Juliet'in de öyleydi. Anlaşılan Queens için fazla süslenmişlerdi, yine de orta yaşlı bir garson onları gayet samimi bir biçimde pencere kenarındaki bir masaya yönlendirdi. Adamın gösterdiği yere ilerlerken etrafı inceledi, kafe oldukça kalabalıktı. Bunda hafta sonu olmasının yanında wafflelarının iyi olmasının da etkisi vardı büyük ihtimalle. Juliet'în karşısındaki deri koltuğa pturup bacak bacak üstüne attı, arkadaşının suratına bakarken dudakları yukarıya doğru kıvrılmıştı bile. Genelde sağlam dostluklara sahip olsa da hiçbiriyle bu kadar uzun süre bağlı kalmamıştı. Juliet ile annesinin sayesinde tanışmışlardı. İki kadının arkadaş olması sayesinde sık sık görüşmüşler, daha sonraysa ilişkileri gelişmişti. Onunla sadece bir kere kavga ettiğini hatırlıyordu, o da hayal meyal bir şeydi. Şu bir zamanlar ünlü olan pelüş ayısını yerinde oynattı diye Juliet'e avazı çıktığı kadar bağırıp sonrasında ağlamıştı. Bu çocukluk anısını hatırlaması gözlerinin devrilmesine neden oldu. Yaşları ilerledikçe dostlukları daha sağlamlaşmaya başlamıştı. Beraber tuttukları suit odalarda defalarca sabahlamış, birbirlerinin erkek arkadaşlarını baştan çıkarmış -ki bu bir iddiaydı- , Claudia'nın bekçisinin arabasını yürütüp tüm Venedik'i ayağa kaldırmışlardı, ve böyle bir sürü anı. Bunların hepsini yaz tatillerine nasıl sığdırdıklarını anlamıyordu, şimdi önlerinde birkaç yıl olmasına rağmen bu süre kendisine kısa geliyordu. Dikkatini dağıtan yanlarında beliren garson oldu, hani şu kendilerine oturacakları masayı gösteren adam. Önlerine koyduğu menüye bakma ihtiyacı duymadan konuşmak için dudaklarını araladı.

    "Bitter çikolatalı waffle!"

    İlk önce sesinin yankılandığını düşündü, sonra Juliet ile aynı anda söylediklerini fark etti. Ah, bunu unutmuştu. Venedik'teki Waffle'cı da neredeyse her gün bitter çikolatalı waffle yerlerdi. Gülme krizinden çıkması epey zaman aldı, yan masadaki çocuklar kendilerine bakıyorlardı. Hafifçe ıslanmış gözlerini peçeteyle silerken rimelinin akmamasını umuyordu. En sonunda Juliet'in sesini duyduğunda tam anlamıyla kendisine geldi. Onun elini kendi eli üzerinde hissedince kızın elini sıktı, o da arkadaşını özlemişti. Hem de fazlasıyla, önlerinde onları sınırlayan bir süre olmadığını bilmek rahatlayıcıydı. Bir şeyler söylemek istese de masaya bırakılan wafflelar dikkatini dağıttı. Her tarafını yine çikolataya bulayacağı umurunda değildi ya da üzerinde ki beyaz elbise. Waffle'ından büyük bir parçayı ağzına tıkarken Juliet'in sesini duydu. Ah, bunu daha önce sormadığına şaşırmıştı, belki de yalnız kalacakları bir zamana saklamıştı. İçten bir şekilde cevap verdi.

    "Bilirsin, özgürlüğüme düşkün birisiyim. Oradaki ortamdan olsa gerek annemler beni sıkmaya başladılar, tabi bu beni çileden çıkardı. İzin kopardığım için şanslıyım Manhattan harika."

    Gözlerini kafenin içinde gezdirerek memnun bir şekilde gülümsedi.

    "Peki sen? Hayatın nasıl Juliet?"


En son Claudia Heresia tarafından Çarş. Tem. 20, 2011 4:10 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
P. Juliet Prideaux
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
P. Juliet Prideaux


Mesaj Sayısı : 442
Kayıt tarihi : 07/02/11
Gerçek Yaşı : 29

Bitter Çikolatalı Waffle Empty
MesajKonu: Geri: Bitter Çikolatalı Waffle   Bitter Çikolatalı Waffle Icon_minitimePtsi Tem. 18, 2011 10:26 am

    Eskiden ne kadar çok eğlendiklerini hatırladı. Her gün aynı saatte waffle yemeye giderlerdi. İlk gidişlerini hatırlıyordu da, ikisi de bir türlü neli yiyeceklerine karar verememişlerdi ve tüm malzemelerden koymuşlardı. O akşam geçirdikleri rahatsızlıktan sonra bir daha öyle bir şey yapmamaya karar vermişlerdi. Hatta waffle yemekten bile vazgeçmek üzerelerdi. Abisinin, onlara bitter çikolatalı waffle önermesi üzerine zar zorda olsa yemişlerdi ve o günden sonra vazgeçilmezleri haline gelmişti. Juliet, Manhattan’a taşındıklarında sürekli abisiyle birlikte waffle yemeye giderdi. Yüzünde hafif bir tebessüm oluştu kafasındaki güzel anılarla beraber. Arkadaşının sözlerini işittiğinde kafasını, camdan arkadaşına doğru çevirdi. Claudia’nın sorusu üzerine düşünülecek o kadar çok şey vardı ki. Hayatı nasıl mı gidiyordu? Bunu Juliet bile tam anlamıyla bilmiyordu. Abisini kaybetmişti, hem de bu Juliet’in suçuydu. Annesi ve babası onu suçluyordu, bu konuda haklılardı. Uyuşturucu tam anlamıyla Juliet’in hayatının içine etmişti. Tüm yazı rehabilitasyon merkezinde ‘o’nunla birlikte geçmişti. Duygularından tam anlamıyla emin olamasa da onu her şeyden çok özlemişti. Martius, Juliet’i hala arkadaşı olarak görüyordu ve evet, uyuşturucu konusunu o da öğrenmişti. Son olarak da Luther vardı tabi kii. Juliet, kendi başına gelenlerin onun da başına gelmesini istemediği için uğraşıp duruyordu ama hala bir çözüme ulaşamamıştı. Yine de bu konuda pes etmeye hiç ama hiç niyeti yoktu. Yüzünde hafif bir acı ifadesiyle arkadaşına gülümsedi. Ona elbette ki uyuşturucu olaylarını anlatmayacaktı. Belki de öğrenmiştir. Diye düşündü Juliet. Eğer annesi, Bayan Heresia’ya tüm olan biteni anlatsaydı, Claudia’yı Manhattan’a gönderirler miydi acaba? Hiç sanmıyordu. Her ne kadar bilmediği için rahatlasa da bir yanı ona tüm olan bitenleri anlatmak istiyordu.

    “ Bildiğin gibi Claudia. Pek bir değişiklik olmadı hayatımda. Her zaman neyse, yine o. “ dedi ama arkadaşının yüzünde tatmin olmamış bir ifade görünce söyleyecek bir şeyler aramaya başladı. Ortamı yumuşatacak ve içindeki meraklı çocuğu gidermek için bir şeyler bulmalıydı. Erkekler kesinlikle işine yarardı ama konunun Martius’tan açılacak olması biraz tedirgin ediyordu Juliet’i. Yine de uyuşturucu meselesinden daha iyi olduğunu düşünüyordu. Elbette öyle olacaktı. “ Senin bir sevgilin vardı. Adını bir türlü hatırlayamıyorum. Ona ne oldu? “ ayrıldıklarına emindi hatta üstünden kim bilir kaç kişi geçmişti. Bu konuda Claudia, Juliet’ten daha iyiydi. Birine bağlı kalmaktansa sürekli farklı şeyler denemeye tercih ederdi. Onu hiçbir konuda yargılamazdı ama yaptıklarını anlayamıyordu bazen. Erkek meselesinin kapanması ihtimaline karşı yeni konular düşünmeye başladı arkadaşının cevabını beklerken. Hazırlıklı olmasında fayda vardı. Neyse ki Claudia fazla şüpheci bir tip değildi. Hele konu Juliet olunca söylediği bir şeyden şüphe edeceğini hiç sanmıyordu. Normalde Claudia’dan hiçbir şey saklamazdı ama bu konu üzerinde fazla hassastı ve ailesi de bu konuyu kimsenin öğrenmemesi için çok fazla çaba harcıyorlardı. Kafasında, rehabilitasyon merkezinden ilk çıktığı günün anısı belirdi. Annesinin telefon konuşmasını hatırladı.

    “ Hayır Mark anlamıyor musun? Juliet, yaz tatili boyunca Avrupa gezisindeydi! Tek bir kişi bile bu konudan haberdar olmayacak! Duydun mu beni? “ dişlerini sıka sıka konuşuyor, fazla sesinin çıkmamasını sağlamaya çalışıyordu ama tam da Juliet’in kapısının önünde olduğunu unutuyordu. Juliet kulağını kapıya dayadı daha iyi duyabilmek için. “ Aması filan yok Mark! Bu rezil durumun öğrenilmesini istemiyorum. Sonra hakkımızda neler düşünürler! “ tek önemsediği şey itibarı olması Juliet’i pek şaşırtmasa da ağzı açık bir şekilde kalakalmıştı kapının dibinde. Duyduklarına bir türlü inanamıyor, konuşmaları sindirmekte zorlanıyordu. O anki tüm neşesi kaçıp gitmişti. Artık merkezden çıkmak istediğine bile emin değildi. Yavaş adımlarla yatağına doğru ilerledi ve annesi gelene kadar kıpırdamadı. Kapının açılma sesini duyduğunda ise hiçbir tepki vermedi. “ Bakıyorum çıkmaya pek niyetli değilsin. “ diyen annesi nezaketten fazlasıyla uzaktı. Sesini duymak bile Juliet’in midesini bulandırmaya yetmişti. Sinirle gözlerini annesinin gözlerine dikti ama kadın, onda bir farklılık olduğunu fark etmemişti bile. Kızına destek olmak istermiş gibi koluna girdi. Dışarı çıktıklarında, Juliet’e söylediği şey genç kızın beynine kazınmış durumdaydı. “ Yaz boyunca Avrupa gezisindeydin anladın mı? Burada olduğundan kimsenin haberi olmayacak. “ demişti soğukkanlılıkla. Juliet dudaklarını aralamış ama tek kelime bile çıkmamıştı ağzından. Daha çıkalı 5 dakika bile olmamıştı bu söylediğinde. Kolunu, annesinin kolundan çekmişti ve hiçbir şey söylemeden arabaya binmişti.

    Juliet, hatırladığı kötü anı üzerine ister istemez suratını buruşturmuştu. Claudia’nın söylediklerinin yarısını kaçırmıştı ama genç kız zaten bunu anlamış olmalıydı. İlk seferinde konuyu geçiştirmiş olabilirdi ama bu sefer ne yapacağını kendisi de bilmiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Claudia Harrison
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Claudia Harrison


Mesaj Sayısı : 141
Kayıt tarihi : 10/07/11
Gerçek Yaşı : 27
Nerden : Venedik

Bitter Çikolatalı Waffle Empty
MesajKonu: Geri: Bitter Çikolatalı Waffle   Bitter Çikolatalı Waffle Icon_minitimePtsi Tem. 18, 2011 11:43 am

    Masadaki telefonu gürültüyle yeni bir mesaj geldiğini bildirse de aldırmadı. Meredith her zamanki gibi günlük raporunu bildiriyordu büyük ihtimalle kendisine. Arkadaşı Claudia Venedik'ten taşındığından beri her gün yaptığı şeyleri mesaj atıyor, üstüne bir de akşam arayarak en küçük ayrıntıya kadar anlatıyordu. Aslında anlatıyor denemezdi, çünkü Claudia o konuşurken başka işlerle meşgul oluyor telefonu ters bir biçimde yatağın üzerine bırakıyordu. Ara sıra onayladığı hakkında bir şeyler söylüyordu. Açıkçası kızın hayatı umurunda bile değildi artık, onun yaptığı her şeyi bilmek istemiyordu, yine de bunu ona nazik bir dille söyleyebileceğinden emin değildi. Ortam değişikliği bir çok açıdan değişmesine neden olmuştu, arkadaşlarına sergilediği tavırların yanında ailesine karşı olan davranışları da vardı tabi. Eh, hiçbir zaman çok terbiyeli bir kız olmamıştı, sürekli olmasa da laubali tavırlara da sahipti. Ama bu annesine göre Manhattan'a geldiği andan itibaren iyice ilerlemişti. Gözleri istemsizce devrildi, sırf e-maillerine cevap yazmadığı içindi bunlar. Onların gittiği yat gezileri umurunda bile değildi.

    Juliet'in melodik sesini duyunca gözlerini kola bardağından ayırdı. Her şey sıradan olamazdı. İlla ki bir şeyler olmalıydı, kendisinin bile hayatında tonla şey olmuştu. Miranda'yı erkek arkadaşıyla yatarken yakalaması gibi. Ah, felaket bir şeydi. O an kriz geçirmediği için şanslıydı yoksa tüm apartmanı ayağa filan kaldırabilirdi. Ya da içki şişelerinden biriyle ikisini birden öldürebilirdi. Sonunda da aileleri kendisinden şikayetçi olur, hapislerde sürünürdü. Hı, bir de ünlü bir moda editörünün yanında staj yapma şansını yakalamıştı. Daha doğrusu onun kirli işlerini yapmak. Bundan iğrenmesine rağmen annesinin zoruyla yapmak zorunda kalmıştı. Sonuç olarak mı? Hiçbir şey. Yaklaşık 3 haftasını o lanet kaltağın yanında geçirmiş, onun için kuaförü aramış, restorantlarda en iyi masaları ayırtmıştı. Annesi stilist olduğundan kendisinin de ünlü bir stilist olmasını istemişti. Ama Claudia'nın tasarladığı berbat ötesi kıyafetleri ve bir de en iyi tasarımlara döktüğü kahveyi görünce bundan sonsuza kadar vazgeçmişti. Mutlu son.

    Juliet'in eski erkek arkadaşını hatırlamasına şaşırmıştı, sık sık sevgili değiştirdiğinden onun hangisinden bahsettiğini anlaması zor oldu. Büyük ihtimalle kızın bahsettiği Sean'di. Sarışın çocuğa o kadar kapılmıştı ki bir ara önüne gelen herkese ondan bahsedip duruyordu. Hatta yolda yürüyen insanlara bile bahsedecek kıvama gelmişti. Ama sonunda ilişkileri bitmişti işte, Claudia bol bol mendil tüketmiş, odasına kapanıp depresyona girmişti. Yaklaşık bir hafta sonraysa onu tamamen unutmuş olarak geri dönmüştü eski haline. Bunda günde yaklaşık beş kere izlediği Tiffany'de Kahvaltı filminin de etkisi vardı. Genel olarak Audrey Hepburn'e tapan birisiydi, filmin ardından Holly Golighty'a da tapmaya başlamıştı.

    "Eh, ayrılalı epey oldu aslına bakarsan. O da diğerleri gibi sıradan biri oldu kısa zamanda, ve benim hayatımda sıradanlıklara yer yoktur, bilirsin."

    Umursamadığını belli edercesine omuz silkti. Hiçbir zaman bağlanabilen biri olmadığı için şanslıydı, daha doğrusu bağlanabileceği birisi çıkmadığı için şanslıydı. Kısıtlanmayı sevmiyordu ve düzenli bir ilişkinin kendisini kısıtlayacağı da bir gerçekti. Kolasından bir yudum daha aldı ve bardağı parmaklarının arasında döndürmeye başladı. Aynı anda Juliet'e baktığında kızın bir noktaya odaklanmış olduğunu gördü. Onun rahatsız etmemek için bardağı döndürmeyi bıraktı. Ne düşündüğünü merak ediyordu, arkadaşının dalgın tavrı yerinde rahatsızca kıpırdanmasına neden oldu. Onu bu kadar meşgul eden ne olabilirdi ki? Bunu öğrenmek için can atsa da kızın kendisine gelmesini bekledi. Çokta beklemesi gerekememişti aslında, kız yaklaşık bir dakika sonra güzel çehresini buruşturarak bakışlarını ona sabitlemişti.

    "Her şeyin sıradan olduğu filan yok, ne var Juliet?"

    Elini kızın masanın üzerindeki eline koydu.


En son Claudia Heresia tarafından Çarş. Tem. 20, 2011 4:10 am tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
P. Juliet Prideaux
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
P. Juliet Prideaux


Mesaj Sayısı : 442
Kayıt tarihi : 07/02/11
Gerçek Yaşı : 29

Bitter Çikolatalı Waffle Empty
MesajKonu: Geri: Bitter Çikolatalı Waffle   Bitter Çikolatalı Waffle Icon_minitimePtsi Tem. 18, 2011 12:10 pm

    O kadar belli etmişti ki rahatsızlığını, sonunda Claudia’da sormuştu neler olduğunu. Bir süre bir şey söylemeden arkadaşına baktı. Dalgın olmasının tek nedeni yaşadıkları değildi. Sorun her zamanki gibi erkeklerdi. Juliet, Claudia’nın aksine çabuk bağlanan bir insandı. Ortada hiçbir şey yokken bile, kafasında kurdu saçma sapan şeylerle bir erkeğe bağlanabilen biriydi. Etrafında yüzlerce erkek dolanırken, o yalnızca bir kişiye bağlanabilirdi. Kendisine ilgili olan erkekleri bir kenara atar ve ilgisiz olanı seçerdi. Sıkıntıyla iç çekti. Neden hep böyle oluyor? diye düşündü. “ Sorun Martius. “ dedi, arkadaşının onu tanıyıp tanımadığını bilmiyordu ama ona Martius’tan bahsettiğini hatırlıyordu. Hatta bir keresinde, gece boyunca içmişler ve Juliet, Martius’u anlatıp durmuştu. En ufak ayrıntısına kadar tarif etmişti çocuğu. Saçlarının ne kadar yumuşak olduğunu, yüzünün ne kadar pürüzsüz ve etkileyici olduğunu, hissettiği ve düşündüğü şeylere göre yüzünün ne şekiller aldığını… O kadar çok ondan bahsetmişti ki Claudia’nın hatırlamamasının imkansız olduğunu düşünüyordu.

    Yüzüne acılı bir tebessüm kondurarak arkadaşına baktı. Bir açıklama beklediği belliydi ama Juliet’te tam olarak ne anlatacağını bilmiyordu. Büyük ihtimal Claudia aklından Yine mi bu çocuk? diye geçiriyordu. Juliet eline doladığı bir tutam saçıyla oynarken gözünün önüne anıları geldi. Tanıdığı kimsenin olmadığı bir okula gidişini ve onu görüşünü… Genç adamın ona nasıl güldüğünü ve gülüşündeki sıcaklığı düşündü… Filmlerdeki bir sahne gibiydi tanışmaları. Kız ilk görüşte vurulur, erkek ise bunu anlamasına rağmen anlamamazlığa gelir çünkü kızı sadece arkadaş olarak görmektedir. Bunun olmasından nefret etse de, günler, haftalar hatta aylar boyunca nedenini sorup durmuştu kendi kendine. Neden onu arkadaşı olarak görüyordu? Artık buna alışmış olsa da yine de ara ara soruyordu bu soruyu kendisine. Claudia’nın, kendisine olan bakışını görünce “ Hey! Bana öyle bakmayı kes. Tek bir kişiye takılıp kalmış olmam benim suçum değil! “ dedi yüzüne muzip bir gülücük yerleştirerek. Martius’u düşünerek derin bir iç çekti ve çenesini eline dayadı. Onu düşünmek çoğu zaman iyi geliyordu Juliet’e.

    “ Hiçbir gelişmenin olmamasının yanı sıra aramız biraz açıldı. Yani, her ne kadar o bunun aksini söylese de uzaklaştığımızı hissediyorum. Yaz boyunca sadece 2 kere konuştuğumuza inanabiliyor musun? Hem de yüz yüze de değil, mesajla. Tanrım! “ konuyu sanki bir kahramanlık hikayesiymiş gibi heyecanlı bir şekilde anlatmıştı. Birkaç yüzün kendisine döndüğünü fark etti ve sesini biraz alçalttı. “ Aramızda bir şeyler olmayacağını biliyorum. Ama ondan bir türlü vazgeçemiyorum. “ dedi hüzünlü bir ses tonuyla ama yüzündeki tebessüm hala yerli yerinde duruyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Claudia Harrison
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Claudia Harrison


Mesaj Sayısı : 141
Kayıt tarihi : 10/07/11
Gerçek Yaşı : 27
Nerden : Venedik

Bitter Çikolatalı Waffle Empty
MesajKonu: Geri: Bitter Çikolatalı Waffle   Bitter Çikolatalı Waffle Icon_minitimePtsi Tem. 18, 2011 12:32 pm

    Juliet cevap vermeden kendisine bakarken o da bakışlarını arkadaşına kilitledi. Yüzündeki ifadeden içinin çok dolu olduğunu anlayabiliyordu, anlamaması garip olurdu zaten. Çocukluk yıllarıın çoğu onun yanında geçmişti, onun her türlü hareketi, mimiğinden ne hissettiği anlayabiliyordu. Şimdi onun yüzüne baktığında tek gördüğü şey hüzündü, ve bu kendisini de aynı miktarda rahatsız ediyordu. En sonunda Juliet sıkıntıyla iç çektiğinde arkasına yaslandı, sorununu ciddi anlamda merak ediyordu. Kız dudaklarını aralayıp sorununu ona söylediğinde kaşları çatıldı. Bu kadar mıydı yani? O aile sorunları filan bekliyordu, ya da üniversiteler hakkında bir şeyler. Juliet'in aşk hayatının kendisininki gibi olmadığını hatırlayınca kaşları çatıldı. Ne bileceğini bilemeden tırnaklarına bakmakla yetindi.

    Platonik aşk bir kızı başına gelebilecek en kötü şeydi büyük ihtimalle. En sevdiği kıyafetini kaybetmekten bile daha büyük bir sorun. Kendisi de daha önce tek bir kez bu tarz bir duyguya kapılmıştı. Çocuğun kız arkadaşı olduğuna aldırmadan sürekli ona bakmıştı, eh çocuğunda ona baktığı bir gerçekti. Sürekli aynı ortamda bulunmak için aynı kata defalarca gidip gelmişti, her hareketini ezberlemiş, onun hakkında bir dolu bilgiye ulaşmıştı. Okul numarasından tutun ev adresine kadar. Ki bunların hepsi farklı zamanlarda tesadüfen ortaya çıkmıştı. Bunun bir işaret olduğunu düşünerek peşini bırakmamıştı. Gerçi bir ara çocuk ondan vazgeçecek gibi olmuştu ama sonunda şans ona gülmüş, çocuk bir sonraki dönem ona karşı hislerini açıklamıştı. Açıkça söylemek gerekirse yaşadığı ilişkilerin en güzeli o çocukla olandı, onunla hala görüşmeye devam ediyorlardı. Kim bilir, belki hala içinde ona karşı bir şeyler besliyordu. Ah, tabi hepsinin sonu böyle mutlu olmuyordu. Martius hakkında Juliet'in anlattıkları dışında hiçbir şey bilmediğinden Juliet'e bakmakla yetindi. Kızın yüzündei sıkıntılı ifade hala oradaydı işte. Bu da sinirlerinin bozulmasına neden oluyordu. Ona yardım edememek rahatsız edici bir durumdu. Juliet ile bir önceki buluşmalarında kusana kadar içmişlerdi, o sırada arkadaşı Martius hakkında birçok şeyi, ona duyduğu hisleri anlatmıştı. İçten içe arkadaşını bu kadar değiştiren çocuğu merak ediyordu açıkçası.

    Bir şeyler söylemek istemesine rağmen hala Juliet'ten bir açıklama bekliyordu. Martius'a karşı bir şeyler besliyordu işte, bunun neyi sorundu? Çocuğun onu reddedeceğinden filan mı korkuyordu? Böyle bir şeyse Juliet'e tek yapacağı münasip bir el hareketi olurdu. Juliet yüzünde muzip bir ifadeyle konuşurken gözlerini devirdi. Buna şaşırmaması gerkeiyordu, J kendisinin aksine kolay bağlanan bir tipti. Kimi zaman bunu özendiğini de itiraf etmeliydi. Juliet heyecanlı bir şekilde konuşmaya başladığında sandalyesini yaklaştırıp dikkatlice dinlemeye başladı. Onun sözleri bittiğinde birkaç kişi onlara bakıyordu. Önünüze dönün dercesine bir ifade takınarak hepsine tip tip baktı. En sonunda onları dinleyen kimse kalmadığında dudaklarını araladı.

    "Lütfen ama Juliet. Seni reddedeceğini düşünmüyorum, yani sen mükemmelsin." Söylediğinin doğruluğuna kuşku yoktu, arkadaşı her zaman kusursuzdu. Her açıdan. Aşk hayatı da buna dahildi, şimdi böyle sorunlarının olması onu şaşırtmıştı. "Aranızda bir şey olmayacağını kim söylemiş? Romeo ve Juliet değilsiniz siz, kavuşmanız imkansız filan değil. Neden onu bir yerlere davet etmiyorsun? Eski günlere dönmüş gibi hissediyordu, şu okulun en yakışıklı çocuğunu tavlamak için yaptığı planlardan biriymiş gibi. Ama bu sefer durum ciddiydi anlaşılan, Juliet derin bir iç çekerken yüzünde rahatsız bir ifadeyle ona baktı.


En son Claudia Heresia tarafından Çarş. Tem. 20, 2011 4:09 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
P. Juliet Prideaux
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
P. Juliet Prideaux


Mesaj Sayısı : 442
Kayıt tarihi : 07/02/11
Gerçek Yaşı : 29

Bitter Çikolatalı Waffle Empty
MesajKonu: Geri: Bitter Çikolatalı Waffle   Bitter Çikolatalı Waffle Icon_minitimeÇarş. Tem. 20, 2011 3:34 am

    Çatalını batırmış olduğu büyük bir parçayı ağzına atarken Claudia’nın neler söyleyeceğini merak ediyordu. Konu başka bir yere çekmeyi başarmış olsa da tedbiri elden bırakmamak gerektiğini de biliyordu. Dudağının kenarına bulaşmış olan çikolatayı, bir peçete yardımıyla sildikten sonra bir parça daha kesti ama ağzına atmadan önce biraz bekledi. Martius konusunu bir an önce kapatmak istese de konunun değişmemesini tercih ederdi. Her ne kadar iyi bir yalancı olsa da, dalgın olduğu zamanlarda hep pot kırardı. Genç kızın söylediklerinden sonra sıkıntılı bir şekilde iç çekti. Bu, onun söylediklerinden değil sadece kendi kendisine yaptığı stresten kaynaklanıyordu ama neyse ki Claudia bunun nedeninin Martius olduğunu düşünmüştü. Juliet hiç bozmadan “ Bilmiyorum Claudia. “ dedi ve söyleyeceği şeyleri düşündü. Gerçekleri en basite indirgemek ve öyle anlatmak daha kolay olacaktı. “ Ona karşı olan hislerimi biliyor ve beni kırmak istemediğini biliyorum. Sadece beni arkadaşı olarak görmesinin nedenini anlayamıyorum. “ biraz duraksadı boğazının kuruduğunu hissediyordu. Elini havaya kaldırıp garsonlardan birisine işaret etti. Sıkma portakal ve çikolata pek iyi bir ikili olmasa da bir türlü vazgeçemiyordu ikisinden de. Gelen portakal suyundan ağız dolusu bir yudum alıp midesine indirdi. Arkadaşının ona olan bakışlarını gördüğünde gülmeden edememişti. Bakışlarında tuhaf bir şey vardı. Sanki kafasından binlerce kurnaz fikir geçiyormuş gibiydi. Eski günler gelmişti aklına. Okuldaki çocukları tavlamak için yaptıkları planlar. Aslında bu planlara tek ihtiyaç duyan kişi Juliet oluyordu. Çünkü Claudia kendisiyle ilgilenen herhangi bir kişiyi elde edebilirdi ama Juliet, her zaman kendisine en uzak olan kişiyi seçerdi. Bu yüzden aşk acısı çeken kişi de hep Juliet olurdu. Tabi bir kez hariç… İlk kez Juliet, kendisiyle ilgilenen birisine karşı bir şeyler hissetmeye başlamıştı.

    “ Matthew… “ dudaklarının arasından dökülüvermişti bu isim. Sadece aklından geçiriyordu tekrar eskiye döndüğü filan yoktu. Claudia’nın bakışlarını üzerinde hissetmişti ama kafasını kaldırmadı. Neden durduk yere söylemişti ki bunu? Evet, güzel günler geçirmişti ama o zamanlar çok küçüktü ve her şey olması gerektiği gibi olmuştu. Biten şeyleri düşünmeye gerek yoktu. “ Sadece birden aklıma geldi. Sanırım ilk defa benimle ilgilenen birisine karşı bir şeyler hissetmiştim. “ dedi arkadaşına mahcup bir şekilde gülümserken. Artık konunun gerçekten de değişmesini istiyordu. Bunalım hallerden gerçekten çok sıkılmıştı ve bu hiç Juliet’e göre bir şey değildi. İçinde bir enerjinin açığa çıkmak için çırpındığını hissediyordu. Oturduğu yerde kıpırdandı. Bedeni uyuşmuş, artık ayağa kalkıp bir şeyler yapmak istiyordu. Çatalını son parçasına batırdı ve ağzına attıktan sonra koca bir yudum aldı portakal suyundan. Elini çantasına götürdü ve telefonunu çıkardı. Saat neredeyse 2 olmak üzereydi. Ne ara o kadar zaman geçtiğini merak ediyordu Juliet.

    Ağzındakileri bitirir bitirmez “ Tanrım! Eğlenceli bir şeyler yapsak ya? Oturmaktan çok sıkıldım. Bacaklarım karıncalanmaya başladı artık. “ dedi kocaman bir gülümsemeyle birlikte.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Claudia Harrison
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Claudia Harrison


Mesaj Sayısı : 141
Kayıt tarihi : 10/07/11
Gerçek Yaşı : 27
Nerden : Venedik

Bitter Çikolatalı Waffle Empty
MesajKonu: Geri: Bitter Çikolatalı Waffle   Bitter Çikolatalı Waffle Icon_minitimeÇarş. Tem. 20, 2011 4:08 am

    En sonunda bitter çikolata kendisine fazla geldiğinde waffleına işkence etmeye başladı. Evet, tam anlamıyla işkenceydi, karşısında duran garsonun bakışlarına aldırmadan çatalının arkasıyla ezdi bir süre. Aynı anda Juliet'in ne diyeceğini merak ediyordu, onun ilk kez bu kadar, ım nasıl denir ki, aciz (?) durumda olduğunu görüyordu. Ve ilk kez bir erkeğe bu kadar bağlandığını, sahi ne yapmıştı Martius ona? Çocuğu cidden merak ediyordu, facebook adresini filan öğrenebilirdi belki Juliet'ten. Gerçi Juliet'in telefon ekranında Martius'un resminin olması da yüksek bir ihtimaldi. Tabi daha o kadar aşık olmamışta olabilirdi. Juliet'i ince sesini duyduğunda başını kaldırarak ona baktı, bakışları kesiştiğinde ona gülümsedi. Her zaman yanında olduğunu filan söylemek istiyordu ama bunun çok klişe olacağını düşünerek vazgeçti. Elbette her zaman onun yanında olacaktı, olmak zorundaydı. Üniversite de , evlendiğinde ve daha bir çok zamanda. En iyi arkadaşlar bunun için yok muydu? Juliet'in yarım kalan cümlesini bitirmesini beklerken arkasına yaslandı. Gözlerini kızdan ayırmadı bir süre, en sonunda arkadaşı tekrar konuştuğunda gözleri istemsizce ellerine dikildi. Ah, demek ki biliyordu. İşte asıl sorun buydu, bildiği halde cevap vermemesi arkadaşının canını sıkıyordu. Claudia'nın hayal ettiği şey ona uzaktan bakan bir Juliet'ti. Çocuğun onu takmamasının sebebiyse reddedilme korkusuydu. Ama hayalleri ters tepmişti, cevap vermek istese de doğru kelimeleri bulmak için bir süre duraksadı.

    "Arkadaş? Sen böyle mahvolurken hala arkadaş mısınız?"

    Gözleir istemesizce büyürken Juliet'e odaklandı. Onun bakışlarını kaçrıması üzerine o da gözlerini kırpıştırarak sakinleşmek için derin bir nefes aldı. Üzerine gitmemeliydi, zaten durumu yeterince kötüydü. Dikkatini başka bir şeylere vermeye çabaladı. Waffle'cının garsona uzattığı portakal suyu gibi. Adam arkasını döndüğünde bakışları kesişti. Doğrudan onlara doğru gelince ona küfredeceğini filan sansa da adam portakal suyunu masaya bırakmakla yetindi. Sahi, ne zaman Juliet portakal suyu istemişti ki? O etrafı keserken herhalde. Juliet'in sesini duyduğunda arkasını döndü. Çocuğun geldiğini düşünmüştü ama kapı hala kapalıydı. Tabi, bunlar sadece filmlerde olurdu. Tekrar Juliet'e dönüp ona kızgın bir şekilde baksa da kızın kendisine bakmadığını, bakışlarını yere çevirdiğini görünce yumuşadı. İstemsizce olan bir şeydi bu, çölde olan birisinin sürekli suyu sayıklaması gibi. Aynen bu şekildeydi Juliet, ona ihtiyacı vardı ama bulabildiği tek şey halüsinasyonlardı. Boğazını temizleyerek tekrar konuşmak için dudaklarını aralasa da daha o konuşmadan Juliet konuşmaya başlamıştı bile.

    O cümlesini bitirdiğinde başını kaldırıp Claudia'ya baktı. Onun gülümsemesine cevap verircesine dudaklarını kıvırdı. İlkler her zaman güzeldi, bir yere kadar tabi. Durumun daha fazla uzamayacağını, Juliet'in bir an önce cevap alacağını umuyordu. Onun bu depresif hali kendisini de üzmeye başlamıştı. Konunun kapandığını bildiğinden konuşmak için tekrar hamle etmedi. Bunun yerine Juliet'in konuşmasını bekledi, fazla beklemesi gerekmemişti çünkü arkadaşı birkaç dakika sonra oldukça neşeli bir şekilde konuşmaya başlamıştı bile. Onun bu neşeli hali keyfini getirmişti. Sırtını dikleştirerek sandalyesini biraz daha yaklaştırdı. "Lafı ağzımdan aldın, eh burası sıkıcı oldu aslına bakarsan-" cümlesini yarım bırakarak gözlerini etrafta gezdirdi, cidden burada yapacak eğlenceli bir şey yoktu. Tabağını elinin tersiyle itti, tekrar dudaklarını araladığında yüzünde büyük bir tebessüm vardı. "Eve gidip Scrabble oynayabiliriz, birilerini daha çağırırız. Ama bu sefer beni yenmene izin filan vermem." Tek kaşını kaldırdı, bu yaptıkları eğlenceli şeylerden biriydi. Fransızca öğretmenini arayıp işletmek gibi. Ama cidden, bu sefer Juliet tarafından ezilmek gibi bir şey yapmayacaktı. Juliet kıkırdamalar eşliğinde kendisini onayladığında yanlarından geçen garsondan hesabı istedi. Birkaç dakika sonra hesabı ödemişti, Juliet'in toparlanmasını bekledikten sonra iki kız kapıya doğru yöneldi. Claudia aynı anda konuşmaya devam ediyordu. "Aynı anda Tiffany'de Kahvaltıda izleyebiliriz, ya da Titanic. Elli kere de izlesem sıkılmam, hem Jack çok tatlı..."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Bitter Çikolatalı Waffle
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Çikolatalı aşk tadı.
» Beklenmedik dost ve Meyveli Waffle

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: The New York City :: Queens :: The "A" Waffle Club-
Buraya geçin: