Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
Yeni olmak zor zanaat. Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
Yeni olmak zor zanaat. Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
Yeni olmak zor zanaat. Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
Yeni olmak zor zanaat. Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
Yeni olmak zor zanaat. Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 Yeni olmak zor zanaat.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Mnestra d'Labre
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Mnestra d'Labre


Mesaj Sayısı : 132
Kayıt tarihi : 30/08/10
Nerden : İspanya.

Yeni olmak zor zanaat. Empty
MesajKonu: Yeni olmak zor zanaat.   Yeni olmak zor zanaat. Icon_minitimeCuma Eyl. 03, 2010 2:53 am


Yeni olmak zor zanaat. Bb2330b41+Yeni olmak zor zanaat. Kfkfkfkkf

Olay:Yeni gelen kıza doğrultulan sorular yüzünden boğulan Mnestra'nın kurtarıcıya ihtiyacı vardır. Çok geçmeden gelir de; hem de elinde kahvesiyle.
Zaman: Okulun ilk günü.

Yeni olmak zor zanaat. Pinkpanter003j






En son Mnestra d'Labre tarafından Cuma Eyl. 03, 2010 3:08 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mnestra d'Labre
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Mnestra d'Labre


Mesaj Sayısı : 132
Kayıt tarihi : 30/08/10
Nerden : İspanya.

Yeni olmak zor zanaat. Empty
MesajKonu: Geri: Yeni olmak zor zanaat.   Yeni olmak zor zanaat. Icon_minitimeCuma Eyl. 03, 2010 2:53 am

    Okul sonunda açıldı ve Mnestra'nın okul açılana kadar sessiz ve tanınmadan kalma planları Everest tepesinden, Pasifik'e uçarak yüksek atlayış yapmıştı. Tamam, ilk amacına ulaşamamış olduğunu kabul ediyordu ama diğerlerine ulaşmaya kararlıydı. Korunacak şeyler, yapılmayacak şeyler, dönüşülmeyecek şey. Okul açılmadan bir gün önce yatağına uzanıp hastalıklı bir uğraş da olsa; elindeki büyük not defterine, kırmızı bir mürekkepli kalemle yapılmayacaklar listesi hazırlamıştı. Mavi çizgileri arasında serçe parmağının genişliği kadar boşluk vardı kağıdın. 'DÖNÜŞÜLMEYECEK' diye yazmıştı, iki satırı kaplayacak şekilde. Sonra içine sinmemiş, harflerin üzerinden bir kez daha geçmişti. Yazının arka sayfaya geçtiğini görünce salak salak gülüp listesine devam etmişti. İkinci maddesi normal bir puntoyla yazılmış olan erkekler maddesiydi. Kimseye yüz verilmeyecek. Altına da daha da belli etmek için upuzun bir çizgi. Sonra uyuyakalmıştı işte. İlk izlenime çok önem verdiği için erken yatmıştı o gece. Göz altlarında zombimsi mor halkalar oluşmaması için tonla kremi sabahtan sürmüştü zaten. Eğer yüzüne dokunacak olursanız gözeneklerinden krem fışkıracağına emin olabilirsiniz. Eğer o nemlendirici ve kozmetik kremlere alerjisi varsa sabah tüm suratı kıpkırmızı olacaktı. drrr Mnestra ters yattığı yataktan yavaşça kafasını kaldırdı. "Uyuyoruuuum!" Mnestra uyku sersemliğinin doruklarında, çalanın kapı zili olduğunu sanmıştı. Unuttuğu daha doğrusu atladığı bir şey vardı ki oteller genelde oda kapılarına zil takmazlardı. drrrr bir kez daha çaldı çalan her neyse. Hafifçe gözlerini aralayıp koluna batan şeye battı. Kolunun bir noktasına tam anlamıyla saplanan not defterinin kenarından başka bir şey değildi. Korkuyla yataktan zıpladı. Telefonun, yanındaki cep telefonunun saatine baktıktan sonra neredeyse sevinçten çığlık atacaktı. Tam iki saat önce uyanmıştı. Otelin telefonunu açtı, hiç konuşmadan kapadı. Sonra da fişten çekti. Mnestra onlara uyandığını söyleyene kadar susmayacaktı çünkü. Duş almak, saçlarını yapmak ve gömlek seçmek için bolca vakti olacaktı. Yataktan aşağı kendini attıktan sonra doğrulup yere oturdu. Ellerini poposunun hemen yanında yere sabitledikten sonra onlardan güç alıp kendini ileriye attı. Aynı şekilde 1 haftanın sonunda nihayet önceki gün dolaba kaldırdığı kıyafetlerinin yanına gitti. Mırıldanarak şarkı söylemeye başladı. Doctor, there's nothing wrong with me. Doctor, doctor can't you see? Asla Lemy kadar güçlü bir sese sahip olamayacağını biliyordu ama yine de seviyordu onun şarkılarını söylemeyi. Ayağa kalkıp dolabın kapağını açtı. İlk önce çok da kısa olmayan ama aslında kısa olan eteğini yatağın üzerine düzgünde koydu. Ardından gömlek seçmeye geldi iş. Fazla zorlanmadı zaten ayarlamıştı. Kolları kıvrık beyaz gömleğini aldı. Oldukça klasikti ama üzerinde çok hoş duruyordu. Gömleğin yakasının en uç çizgisi pembe bir şeritle kaplanmıştı. Sonra içine giyeceği pembe straplez tişörtü de yatağa bırakıp duşa girdi. Duştan çıktığı gibi saçlarını kurutup, dolabından maşasını çıkardı. Saçlarının rengi muhteşem olsa da biraz sönüktü. Fazla düz ve fazla az. Kızıllığın arasına bir kaç tane lüle ekleyince gayet sevimli olabilmişti. Hafif bir makyaj, parlatıcı ve yeşil göz kalemi, yaptıktan sonra. Bootie koleksiyonun en yeni parçasını giydi. Çok olmasa da topuklu gri, bantlı olanını. Bir iki defter doldurduğu mor çantasını da alıp çıktı.
    Her okulda aynıdır, üst basamaklar havalıların yani popülerlerindir. Bonnie'yle yaşadıkları elbise kavgasından sonra Bonnie ona iyi davranmış, laf arasında da üst basamağa oturursa sorun olmaycağını söylemişti. Bir şartı vardı tabii, onun yerine oturmama koşuluyla. Buna uyup oturmuştu. Elinde telefonu Lex'i beklerken bir anda etrafını her cinsten kız sardı. Arada bir asyalı bile vardı. LCdeki kız o muydu? Niye buraya gelmişti? İspanya nasıldı? Enrique'yi görmüş müydü? ve uğultudan duyamadığı onlarca soru daha. Ayakta duran kızlaın bacaklarından yapılma bir kafesteydi sanki. Aralarından bitkince bakınca keskin iki mavi gözle karşılaştı. Merdivenlerin alt basamaklarında durmuş, onlara bakıyordu. Bu kızlardan daha kötü olamaz diye düşünüp SOS sinyali verircesine baktı çocuğa. Maviş sadece gülümseyip kayboldu. Mnestra üzüntüyle geri çekilip kaderine boyun eğmişti ki bir ses duydu:
    "Açılın kızlar, nefes alsın!" Sesi biraz sert çıkınca tüm meraklı kediler ortadan kayboldu. Aman tanrım dedi Mnestra. Kahvesi var!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Damien Bartlet
Princeton | I. Sınıf
 Princeton | I. Sınıf
Damien Bartlet


Mesaj Sayısı : 130
Kayıt tarihi : 02/09/10
Nerden : Fransa

Yeni olmak zor zanaat. Empty
MesajKonu: Geri: Yeni olmak zor zanaat.   Yeni olmak zor zanaat. Icon_minitimeCuma Eyl. 03, 2010 4:57 am

Okulların açılması Damien için üzücü bir olaydı çünkü Fransa'da kalmasını engelliyordu. Babası ısrarla Damien'ı New York'ta okumak için zorluyordu. Dört senedir Manhattan'da koskoca dairede tek başına yaşıyordu ve çoğu zaman bu onu sıkıyordu. Yine muhteşem bir Fransa tatilinden sonra okulların açılması nedeniyle Manhattan'a dönmüştü. Sabah bir saat kadar erken kalkıp duşa girdi. Çıktığında üstüne bembeyaz gıcır gıcır gömleğini giydi altına da okul pantolonunu. Saate baktı, şimdi çıksa muhtemelen okulda tek başına kalıp sıkılacaktı. Gerçi Lexie vardı ama o hep son dakika yetişen tiplerdendi. Evde bir süre daha takılmaya karar verdi. Beş on dakika kadar geçtikten sonra oturmaktan sıkıldı ve okula gitmeye karar verdi. Asansördeyken resepsiyonu arayıp arabasını hazır etmelerini istedi. Zemin kata indiğinde araba hazır olarak onu bekliyordu. Şöför kapısını açtı, Damien oturduktan sonrada şöför koltuğuna geçti. "Okula mı efendim?" dedi arkasını dönerek. Damien evet anlamında başını salladı. Şöförünün koltuğa bıraktı günlük gazetelerden birini alarak okumaya başladı. Biri biriyle sevgili olmuş, o onla düşüp kalkmış falan filan. Gazetenin yarısı nerdeyse bu haberlerle doluydu. Gazeteyi kenara bıraktı ve telefonuna baktı, yeni herhangi bir şey yoktu. Sessiz geçen birkaç dakikadan sonra şöförü arabayı durdurdu ve inip kapıyı açtı. Damien okula şöyle bir göz attı, hiç bir farklılık yoktu. Bu sürerlilik onu biraz sıkıyordu. Merdivenler yukarı doğru çıkmaya başlamıştı ki bir sürü kız tarafından ablukaya alınmış kızıl saçlı bir kız gördü. Sanırım okulda yeniydi, çünkü ilk kez görüyordu. Kız ona yardım dilenen bakışlar attı. Kahve, sanırım tanışmak için iyi olacaktı. Damien kıza gülümseyip kahve almak için satıcıya doğru ilerledi.

Geri döndüğünde kızın üzüntülü olduğunu farketti. Sanırım ona yardım etmeyecğini düşünüyordum. Sesini biraz kalınlaştırarak "Açılın kızlar, nefes alsın!" dedi. Sanırım sesi istediğinden sert çıkmıştı, tüm meraklılar ortadan kayboldu. "Kahve?" dedi Damien soran gözlerle. Kızın gülümsemesinden kabul ettiği anlaşılıyordu. "Seni ilk kez görüyorum, yenisin sanırım." dedi adını bile öğrenmediği kıza. "Evet, İspanya'dan yeni geldim. Ah, bu arada ben Mnestra." İspanya demek vov. İsmide hoşmuş, Mnestra. "Bende Damien, memnun oldum." dedi. Sonrada kahvesinden yudum alacaktı ki kahveyi Mnestra adlı bu hoş kıza vermediğini farketti. Güzel bir gülümsemeyle kahveyi ona uzattı. "Teşekkürler, burada senin gibiler az sanırım." dedi gülümseyerek. "En azından yalnız değilim, Lexie var." dedi Damien Lexie'yi ne kadar özlediğini anımsayarak.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mnestra d'Labre
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Mnestra d'Labre


Mesaj Sayısı : 132
Kayıt tarihi : 30/08/10
Nerden : İspanya.

Yeni olmak zor zanaat. Empty
MesajKonu: Geri: Yeni olmak zor zanaat.   Yeni olmak zor zanaat. Icon_minitimeCuma Eyl. 03, 2010 5:32 am

Kızların uçmak suretiyle gidişlerinin ardından uzatılan kahveye baktı Mnestra. Mavi gözlü ve gereğinden fazla sert yüz hatlarına sahip çocuk kahve isteyip istemediğini sorunca sevinçle gülümsedi. Kahve veren bizdendir. Oldukça sevimli ve... Çok olgun bir yüzü vardı. Tam Lex'in ölüp bittiği türdendi yani. Mnestra onun aksine daha çocuksu tipleri sevimli bulurdu. Ya da daha androjen görünenleri. Kahveyi elinden kapmak için sabırsızlanıyordu ama kabalık etmek istemedi. Çocuk, pek çocuk gibi olmasa da, onu ilk kez gördüğünü söyledi. Yeni olduğundan da emin değildi ve hey, ismini bilmiyordu. Bu iyiye işaret diye düşündü, sonunda beni tanımayan bir insan. Ne güzel! Herkesin bildiği ama o adam ipli oğlanın bilmediği bilgileri verdi. Adım Mnestra'ydı ve İspanya'dan yeni gelmiştim."Ben de Damien. memnun oldum."dedikten sonra kahvesini ağzına götürmeye kalktı, herhalde Mnestra yavru köpek gibi bakmıştı ona, diğer elindeki kahveyi kıza uzattı. Damien'in ne güzel bir isim olduğunu düşündü kız. Damien Rice'ı hatırlatırdı ona bu isim. Mnestra içtenlikle teşekkür edip kahveyi bardağını dudaklarının arasına yerleştirdi:"Burada senin gibiler az sanırım."Çok sıcak olduğu için yavaş içebiliyordu kapiçino. Damien onun bu havalı olma zımbırtısından uzak, doğal halini görünce şaşırmış olmalıydı. Herkes hediye paketi gibiydi burada. Damien bunun bir iltifat olduğunu anlayınca gülümsedi,"En azından yalnız değilim, Lexie var."Demek Lex'i tanıyordu. Bunu duyduğuna sevinmişti çünkü şuan konuştuğu genç adam güvenilir biri olmalıydı."Lex harikadır. Bir de saatinde gelmeyi öğrense. Ha, o benim en yakın dostumdur da. Belki de üçü harika bir grup oluşturabilirlerdi. Lex'in neden hiç Damien'den hiç bahsetmediğini anlayamamıştı ama saklamak istemiş olabilirdi. Öbür maviş'in -Lexie- konuşmasındaki belli belirsiz tınıya Damien de sahipti. Fransız olmalı diye düşündü. Oğlanın hala ayakta olduğunu görünce çocuksu bir edayla pantolunun ucunu hafifçe tutup çekeleştirdi,"Ben aşağıdayım. Gelmek ister misin?" Mnestra'nın dudaklarında sevimli gülümsemelerin en ballısı, en şekerlisi ve en doğalı vardı. Damien oturunca koca çantasından şimşeklerle kaplı telefonunu çıkardı. Lex gecikeceğini söylemişti. Aynı mesajı Damien'e de attığını düşünerek bundan bahsetmedi bile. Canı bir şeyler konuşmak istiyordu ama ne?"Müzikle aran nasıldır?"Belki saçma bir soruydu ama hayatını Queen, AcDc, Guns n' Roses ve Bob Dylan diye özetleyebilen biri için pek de mantık dışı sayılmazdı. Mnestra en çok müzik ve sanatçılar hakkında konuşmayı severdi. 1 haftadır keman çalmamıştı çünkü babası otelde çalıp milleti rahatsız eder diye bir türlü yollamıyordu. Bateri değildi ya bu. Klasik müzik çalacaktı. Hangi gerizekalı Mozar ya da Bach'tan nefret edebilirdi ki? Hihi. Elektronik keman için aynı şeyi söyleyemezdi tabii. Sesini sonuna kadar açıp gıcırdatmaktan zevk alıyordu. Bacaklarına vuran rüzgarla beraber çorap giymediğine lanet etmeye başladı. Yani dizine kadar gelen incecik şey ne halta yarardı ki?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Damien Bartlet
Princeton | I. Sınıf
 Princeton | I. Sınıf
Damien Bartlet


Mesaj Sayısı : 130
Kayıt tarihi : 02/09/10
Nerden : Fransa

Yeni olmak zor zanaat. Empty
MesajKonu: Geri: Yeni olmak zor zanaat.   Yeni olmak zor zanaat. Icon_minitimeCuma Eyl. 03, 2010 6:20 am

"Lex harikadır. Bir de saatinde gelmeyi öğrense. Ha, o benim en yakın dostumdur da." Tanıdık ha, Lexie bu güzel kızdan bahsetmemişti ona hiç, neden acaba diye düşünmekten alamadı kendini. Ama Lexie bu mutlaka bir bildiği vardır diye düşündü. Pantolonunun ucunda hafifçe çekildiğini farketti. "Ben aşağıdayım. Gelmek ister misin?" Komik kız diye düşündü Damien. Bunu ona söylerken dudaklarında oluşan gülümseme onu etkilemişti. Dudaklarının kıvrılışı, rengi, konuşma tonu... Garip bir şekilde çok hoşuna gitmişti onun. Hey, kendine gel koca oğlan. Bu kızla fazla yalnız kalmamayı garantiye al ve Lexie'ye mesaj at. Mnestra'nın yanına oturduktan sonra, kitaplarla dolu çantasından telefonunu çıkarıp Lexie'ye durup hakkında bilgi verdi ve onu beklediklerini belirtti. Sessizce otururken bir anda "Müzikle aran nasıldır?" dedi Mnestra. Evet, saatlerce konuşmamaı sağlayacak bir konu diye düşündü Damien. Müzik onun için vazgeçilmesi imkansız bir tutkuydu ve piyano çalmak. Küçüklüğünden beri piyanolara ilgi duyardı. Ailesi onun farklı sanat dallarına ve müzik aletlerine ilgi duyması için her şeyi yapmıştı. Manhattan'a gelene kadar gitmediği tiyatro, heykeltraşlık, resim kursu kalmamıştı. Tabii gitar, keman, bateri, yan flüt ve saksafon kurslarınıda unutmayalım. Her birinde kendinden ufak parçalar bulsa bile, piyano sanki tüm bu parçaları birleştiren bir kuvvet gibiydi onun için. Piyano çalarken, bir kuşun havada salındığı kadar özgür hissediyordu kendini, doğa kadar canlı ve çiçekler kadar narin... Düşündü, anlatabileceği bu kadar çok şey varken hangisinden başlamalıydı ya da nerden?
En iyisi en baştan başlamaktı sanırım, dayısının çalışma odasına girmesiyle başlamıştı her şey... Sessizce boğazını temizledi. "Müziğe ilgimi nasıl anlatmalı bilmem. En iyisi sana kısa hayat öykümü anlatmak." dedi gülümseyerek. "Her şey dayımın çalışma odasına girmemle başladı aslında, 7 yaşındaydım. Daha neyin ne olduğunu çözememiştim, büyük bir şey gördüm, yani öyle diyordum başlarda. Piyanoya yaklaştığımı hatırlıyorum, sonrada bir tuşa bastım. Çıkan sesten ürkmüştüm önce, sonra biraz daha basınca kulağıma hoş geldi. Sonra da annemle babama çalmayı öğrenmek istediğimi söyledim. Kısaca piyano benim hayatım." Çokta kısa olmamıştı, umarım Mnestra'yı sıkmamışımdır diye düşündü. Aslında bu anlattığı hiç birşeydi nerdeyse, sadece hayatının başlangıcı. Kaba olmamalıyım diye düşündü ve "Peki ya sen ilgilenir misin müzikle?" diye sordu. Az ve öz sevgilileri arasında müzikle ilgilenen kimse yoktu, yani hatırladığı kadarıyla. Balık hafızası onu bazen zorluyordu, yine de çoğu zaman işe yarardı. Acılarını, arkadaşlarıyla yaşadığı sıkıntıları çabucak unutur hayatını zevkle ve doyasıya yaşamayı tercih ederdi. Sadece mutlu zamanları aklında tutmak için yapılmış bir beyni var gibiydi. Sanki beyninin acılara ve mutsuzluklara ayrılan kısmı yaşlanmış ve emekliye ayrılmıştı. Sanırım ara sıra içine çöken bıkkınlık, bu yaşlı adamın sızlanmalarıydı. Her ne kadar mutsuz ve neşesiz olmayı sevmese de içindeki yaşlı adama her gün teşekkür ediyordu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mnestra d'Labre
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Mnestra d'Labre


Mesaj Sayısı : 132
Kayıt tarihi : 30/08/10
Nerden : İspanya.

Yeni olmak zor zanaat. Empty
MesajKonu: Geri: Yeni olmak zor zanaat.   Yeni olmak zor zanaat. Icon_minitimeCuma Eyl. 03, 2010 6:46 am

    Damien sorusunu gayet ciddiyetle ve çok düşünerek yanıtlamıştı. Aile üyesinden özenerek başlamıştı piyanoya, çok hoş. O telli çalgının hayatı olduğunu söylemisene gerek kalmadan anlamıştı bunu çünkü konuşurken gözlerindeki parıltıyı görebiliyordu. Bu haliyle oldukça sevimli görünüyordu. Ama hala oan uzun süre bakınca itici geliyordu. Lexie'nin uuu çok hoş diye gösterdiği tiplere bakınca da aynını yaşıyordu. Garip bir şeydi bu. Ara ara oğlanın kendisine garip bir gülümsemeyle baktığını görebiliyordu ama rahatsız etmemişti. Lex'in arkadaşı oluyor olması ondan çekinmemesinin en temel sebebiydi."Peki ya sen ilgenir misin müzikle?"Oğlanın sorusunu büyük bir iştahla cevaplamaya hazırdı aslında ama kendini frenledi. En sevdiği gruptan başlayıp, Axl Rose'un ne kadar harika bir sese ve duruşa sahip olduğundan bahsedemezdi ya. Kendi hikayesini düşündü. Annesinin zoruyla başlamıştı kemana. Elektronik keman alınana kadar da nefret etmişti o aletten. Elektronikten sonra ise saatlerce çalmaya ara ara da milleti çıldırtmak için tellere acı çığlıklar attırmaya başlamıştı. Aslında düşününce babası kemanını yollamamakta haklıydı."Beş yaşında falan keman çalmaya başladım. Annemin zoruyla tabii. İlk başta nefret ediyordum. Hatta 3 sene önceye kadar da yıldızlarımız pek barışmamıştı ama... Yaşasın teknoloji! Elektronik olanı alınca en büyük aşkım oldu. Ha bir de sadece kendime yetecek kadar davul çalarım. Davul'a da sürekli müzik dinlemekten dolayı sardım. İşte buu!" Konuşmamı bitirince kahvemden büyükçe bir yudum alarak bakışlarımı ayaklarıma kaydırdım. Bu minik botçuklarını çok seviyordu. Küçük şeker şeyler...
    Lex gelmemekte kararlı görünüyordu ya, merdivenleri çıkan tiplerin ona garip garip baktığını bazılarınınsa kendi hakkında fısıldaştıklarını görebiliyordu. Ama şimdiye kadar Bonnie, Monica ve Summer'ı görmemişti. Onlarsız bir süre daha hayatta kalabilirdi tabii, hatta sonsuz kadar yaşardı ama Harrison Jewel'den mezun olunca gerçekleşebilirdi bu. İlk defa bilezik takmadığı için, olması gereken bilekliklere gidiyordu eli ama sadece etle karşılaşıyordu. Oldukça beyaz. İspanya gibi esmerler ülkesinde sokakta yürürken fener gibi parlıyordu. Kuşaklar boyu gizli kalan gen kendisinde hayat bulmuştu ve bunu seviyordu. Kimse onun Latin olduğuna inanmıyordu taa ki kulak tırmalayıcı aksanlı İngilizcesini ve İspanyolcasını duyana dek. Telefonuna tekrar baktı, Lex başka bir şey yazmamıştı. Kahve bardağı dudaklarının arasındayken sordu Damien'e:
    "Sıra sende. Sorma sırası." Genç adamın bu hafif çocuksu tavırlarını nasıl değenlendirdiğini bilmiyordu ama o böyle davranmaktan hoşlanıyordu ve onun ne düşündüğü umurunda değildi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Damien Bartlet
Princeton | I. Sınıf
 Princeton | I. Sınıf
Damien Bartlet


Mesaj Sayısı : 130
Kayıt tarihi : 02/09/10
Nerden : Fransa

Yeni olmak zor zanaat. Empty
MesajKonu: Geri: Yeni olmak zor zanaat.   Yeni olmak zor zanaat. Icon_minitimeCuma Eyl. 03, 2010 5:11 pm

Biraz düşündükten sonra ."Beş yaşında falan keman çalmaya başladım. Annemin zoruyla tabii. İlk başta nefret ediyordum. Hatta 3 sene önceye kadar da yıldızlarımız pek barışmamıştı ama... Yaşasın teknoloji! Elektronik olanı alınca en büyük aşkım oldu. Ha bir de sadece kendime yetecek kadar davul çalarım. Davul'a da sürekli müzik dinlemekten dolayı sardım. İşte buu!" diye cevap verdi. Çaldığı alete Damien gibi büyük bir tutkuyla başlamasa da müziği sevdiği belliydi. Hatta bu mükemmeldi, Manhattan kızlarına göre yani. Onların ailelerinde herkes mutlaka bir şey çalmayı bilirdi. Kuzenleri yazın Fransa'nın Dijon şehrindeki büyük bahçeli dışardan bakıldığında çiftliği andıran köşke geldiklerinde evde sanki bayram havası yaşanırdı. Tüm kuzenleri ellerinde müzik aletleriyle gelir. Sonra arka bahçedeki büyük çam ağacından yapılma çardağın içine otururlardı. Hepsi önce saçma sapan şeyler çalarak eğlenir, büyük bir çember oluşturarak küçükken hep beraber yazdıkları saçma sapan şarkıyı söyledikten sonra birbirlerine kocaman öpücükler verirlerdi. Tüm şakalaşmalar ve eğlence sona erdikten sonra ise birleşip yürüyen orkestra misali tüm bahçesi hatta tüm evi dolaşarak ailelerinin ve çalışanların kafasını şişirirlerdi. Damien ailesine bağlıydı çünkü hepsi onun gibiydi, düşünce tarzları, sevdikleri yemekler hatta giyim tarzları bile. Şu an ailesinde tek ters düştüğü kişi babasıydı ki o da Damien'ı Manhattan'da okumaya zorlamasıydı. Zaten babasının bunu neden yaptığını aile üyelerinden hiç biri anlamamıştı. Annesi her yaz Fransa'ya döndüğünde babana Damien'nın kalması için ısrar ederdi ama babası sözünden dönmemişti. Neyse dedi Damien bir yıl kaldı, üniversiteyi de Fransa'da okurum. Kahvesinden büyük bir yudum aldı. "Sıra sende. Sorma sırası." dedi çocuksu bir tavırla. Aslında Damien çocuksu tavırları sevmezdi ama bu kızda ilginç şekilde güzel duruyordu. Ne sorabilirim ki diye düşündü, konuyu kapatıcak ya da kızı sıkıcak bir şey olmamalıydı. Lexie'yle nerden tanıştıklarını sorabilirdi ama öğrense ne olurdu öğrenmese. Bu tarz şeylerde asla başarılı olamazdı, çocukken arkadaşlarıyla şişe çevirmece oynadıklarında bile her zaman klasik sorular soran adamdı o. Sevgilin var mı, aramızda kimden hoşlanıyorsun falan gibi. Piyano çalmakta ki yeteğinin çeyreği konuşma kısmına geçseydi heralde onu susturan olmazdı. Gerçi kendini rahat hissettiği insanların yanında her zaman çenesi düşük davranırdı. Çünkü karşısındakilerin kırılmayacağını bilirdi. Şimdi bundan emin olamadığı ve Mnestra adlı bu kızla dakikalar önce tanıştığı için kasılmıştı. Kahvesinden bir yudum daha aldı. Bu sessizlik daha fazla büyüyüp çığ gibi üzerlerine düşmeden önce hemen bir şeyler bulması gerekiordu. Etrafına baktı, süslü püslü Manhattan kızları, merdivenin dışına dizilip kızları kesen erkekler ve öğrencileri bırakmaya gelen arabalarla doluydu. İlgi çekici ya da merak uyandırıcı bir şey olmuyordu, her zaman ki gibi. Gözleri çevreyi dikkatle süzdü. Lexie mesaj atıp biraz geçikiceğini bildirmişti. Yine de onu görme umuduyla etrafına son kez bakış attı. Bir yudum kahve daha içtikten sonra "Aslında bu soru sorma işlerinde iyi değilim." dedi. Mnestra belli oluyor dercesine başını salladı. "İspanya'dan neden geldin?" dedi en sonunda. Ağzından pat diye çıkmıştı bu soru. Nedensiz ya da düşünmeden...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mnestra d'Labre
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Mnestra d'Labre


Mesaj Sayısı : 132
Kayıt tarihi : 30/08/10
Nerden : İspanya.

Yeni olmak zor zanaat. Empty
MesajKonu: Geri: Yeni olmak zor zanaat.   Yeni olmak zor zanaat. Icon_minitimeC.tesi Eyl. 11, 2010 12:37 pm

Buraya geldiğinden beri ilk kez Lex dışında birinin yanında kendini rahat hissedebiliyordu. Gerçekten sıcakkanlı olmasına karşın, bu özelliğini pek kontrol altına almayı beceremiyordu Damien. Sürekli bastırıyodu anlayacağınız. Mermerde oturduğundan olsagerek karnı delicesine ağırmaya başlamıştı. Kahvesini basamağa koydu. Saçlarını her hagi bir harekete başlamadan önce yaptığı gibi sağ omzuna attı. Mordan başka hiçbir renkte, en ufak bir noktası bile olmayan çantasından siyah hırkasını çıkardı. Ardından ayağa kalktı. Oturduğunda toplanan eteğini düzeltip hırkasını oturacağı yere serdi. Bu kez bir nebze daha sıcak zemine değen poposu rahatlamıştı. Kahvesinin dibinde kalanı büyük bir yudumla mideye indirdi. Karşısındaki oğlanın sorcağı soruyu en ince ayrıntısına kadar düşündüğü belliydi. Aman, ne olacaktı ki canım? İspanya'dan neden geldiğğini soracaktı bu kadar. Herhalde bunun kabalık olduğunu düşünüyordu. Hani, hesap sorar gibi. Ya da, belki, Mnestra'nın yanlış anlayacağından korkuyordu ki kızılkafalı kız hiç de alıngan biri değildi. Yani korkması sebepsizdi. Merdivenlerin altına dizilmiş dikizci tayfasına tiksintiyle baktı. Onlar da kızın kendilerini baktığını görünce övünmeye başlamışlardı. Tabii, o kadar uzaktan Mnestra'nın suratında beliren ifadeyi fark edemiyorlardu."Aslında soru sorma işlerinde iyi değilim." Gülümsedi kız. Bunun ne kadar belli olduğunu anlatmak için. "İspanya'dan neden geldin?"Bu kadar basit işte diye geçirdi içinden. Neden bu kadar uzun süre beklettiğini anlamış değildi. Cevabı oldukça basitti sorunun. Yani daha yeni tanıştığı birine umursamaz bir ailesi olduğunu ima ederek canım sıkıldı diyebilirdi. Pek yalan da olmazdı hani. Sıkkın olduğu için yollanmıştı buraya. Ama ailesi özellikle de babası umursamazın u'su bile değildi. Daha iyi bir yalan düşünmeye başlamaktansa gerçeği söylemeyi isterdi. Damien'e gerçekleri çarpıtarak da olsa anlatmak geçiyordu ki içinden; fazlasıyla zeki beyni sulugöz kalbinin hislerini anlayınca elektriği hemen dudaklara, dile ve ses tellerine yönlendirdi,[/color=skyblue]"Babam burada bir üniversitede okumamı istiyor. Alışmakta güçlük çekmeyeyim diye geldim şimdiden."[/color]Bu da babasının arkadaşlarına ya da davetlerdeki gereksiz meraklı aptallara verdiği cevaptı. Biricik kızının Yale'de okumasını istiyordu. Tabii, o çok sevgili yavrusunun bunu kesinlikle istemediğini; İngiltere'ye gitmek istediğini ve ona fikrini sormadığını söylemiyordu. Bu da ayrı bir konu. Mnestra hayatı boyunca Amerika'da yaşamayı hiç istememişti. Ona göre burası rüyalar ülkesinden çok bayağılıklar vatanıydı. Ya çok iyi olurdu insanlar ya da ölümüne kötü. Ya çok zengin ya çok fakir. Ortasını hayal edemiyordu burada. Bunları da söylemek istedi Dam'e ama, kendisinin gevezenin teki olduğunu düşünmesini istemezdi. Bakışlarını ondan kaçırıp,"Peki ya sen? Fransız'sın öyle değil mi?"bunu gerçekten merak ettiğinden soruyordu, laf olsun diye değil. Başka bir ülkede yaşamak kolay bir şey değildi. Hele de kültürleri tamamen zıt bir yerden geldiysen ama pek de zıt sayılmazdı ya. Neyse...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Yeni olmak zor zanaat.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kaçıncı başlık oldu ki bu? Sayamadım kjldfsdf - Neyse yeni dönemde, yeni bir şeyler arıyorum
» Yeni fotoğraflar, yeni başlık. KEDİ YA
» Yeni bir arkadaş.
» Üniversiteli Olmak
» Yardımcı Olmak

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Harrison Jewell | Sir Stafford :: Bahçe :: Merdivenler-
Buraya geçin: