Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim. Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim. Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim. Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim. Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim. Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Ariadne P. Areleous
Yale | I. Sınıf
 Yale | I. Sınıf
Ariadne P. Areleous


Mesaj Sayısı : 160
Kayıt tarihi : 29/08/10
Nerden : Yunanistan.

Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim. Empty
MesajKonu: Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim.   Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim. Icon_minitimePaz Şub. 20, 2011 2:59 pm

Şapkasının altındaki kızıl saçları dönüşüyle savrulurken, yüzündeki gülümseme etrafı aydınlatacak niteliktedir. Çabuk öğrenmenin hazzını taşıdığı için tabii. "Gördüğün gibi Alkaev, kayabiliyorum. Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim." Ukala bir tavırla söylenmiş bu sözler karşısında sevgilisi emin değil bir halde bakar, onu ikna edemeyeceğini bildiği için pes etmiştir. Kız tekrar önüne döner, birden dengesini kaybeder, etrafında ağır çekimdeymiş gibi saçlarıyla beraber yerden sıçrayan karlar uçuşur ve-

Küt.


Utançtan kızarmışken bunu belli etmemeyi çok isterdi. Düştüğüyle kalmamış, bir de bileğini fecii bir biçimde burkmuştu. Yalnız başına yürümesinin imkanı yoktu, burada da bilmişlik tasladığı biricik sevgilisi Dimitri devreye giriyordu. "İnat etmeyi bırak Ari, yürümeye çalışınca gittikçe daha kötü oluyorsun." Bunu söylerken yüzü endişeliydi, onun için üzüldüğü açıktı. Acıya rağmen gülümseye çalıştı. "Ben iyiyim, sadece birazcık ağrıyor. Kendim yürüyebilirim." Yalan söylemeyi çok iyi beceremediği de bir gerçekti. Belinden Dimitri'nin tutmasına rağmen yürümek için fazlaca çaba sarf etmesi gerekiyordu ve Dimitri de bunun farkındaydı. Yine de bir kere rezil olmuştu, bu sefer onurunu koruması gerekiyordu. Tam o sırada yalpalayıp tekrardan düşecek gibi olduğunda Dimka hızlı refleksleri sayesinde onu tuttu ve onaylamayan bir bakış fırlattı. "Pekala, istesen de istemesen de seni taşıyacağım, yoksa odaya giremeden hastanelik olacaksın." Evet, oda. Bilmediği bir nedenden dolayı bu kelime ona kışkırtıcı gelmişti; ancak bu sefer duygularını saklamayı başardı. Heather'la beraber kaldığı kulübeye gitmemelerinin sebebi Dimka'nınkinin daha yakın olmasıydı. Bu bilekle kendi kulübesine gitmesini izin vermemişti. Belinden ve dizlerinin arkasından tutarak onu kollarına aldı, Aria da başını omzuna yasladı. Bu andan sonra yapacak pek bir şeyi yoktu, zaten pek kalmayan onurunun hepsi az önce yok olmuştu. Durumdan şikayet etmemek en iyisiydi, Dimitri de zorlanıyor gibi gözükmüyordu. Yine de suçlu hissettiği için söyleme gereği duydu. "Gerçekten gerek yok Alkaev, kolların boşuna ağrıyacak." Susmasını açıkça ifade eden bakışları görünce dudaklarını kapattı, kollarını boynuna doladı. Aynı zamanda üşüyordu da, soğuk iklimlere alışık olduğu söylenemezdi.

Sonunda odaya vardıklarında Aria elinde tuttuğu anahtarı deliğe nasıl sokacağını düşündü; kol uzunluğunun yeterli olduğunu anlayınca birazcık da zorlayarak kapıyı açmayı başardı. Aslında bu kadar uğraşmaya gerek yoktu ama Dimitri onu kucağından indirmemekte ısrar ediyordu. Güçlü kollardan ayrıldığında başı yumuşak yastığa değdi, rahatlama hissiyle gülümsedi. Uykusu yoktu ancak fazla yorulmuştu ve sonunda bir yerlere oturabilmek -ya da onun şu anda bulunduğu hal göz önüne alınırsa uzanmak- güzel hissettiriyordu. Birkaç dakika öylece durduktan sonra odanın fazlasıyla soğuk olduğunu anladı ve yattığı yerden doğruldu, Dimitri şöminenin karşısında ateşi yakmaya uğraşıyordu. Aria kalkıp ona yardım etmeyi düşündü ancak bileğinden gelen zonklama bunu yapamayacağını net bir şekilde açıklıyordu. Eli kolu bağlı halde beklemek zorunda olduğu için bedenini yana çevirerek yastığı başı ile eli arasına koyup açık kahverengi duvarı izlemeye başladı.

Ne kadar süre geçtiğini bilmiyordu ancak uzun bir zaman gibi gelmişti ona. Şömine hala yanmıyordu, ve artık dişleri bile titremeye başlamıştı. "Alkaev? O şömine bence yanmayacak; ve ben donuyorum. Birilerinden sarılmanın insanı ısıttığını duymuştum?" dedi gülümseyerek. Aklından o ilk gece geçiyordu, kütüphanede çalıştıkları. Sevgilisi bu lafına sırıtarak tekrar ayağa kalktı ve ona doğru yürüdü, yatağın kenarına oturdu. Aria hemen ona sokularak biraz ısınmaya çalıştı, teninin bu kadar sıcak olması genç kızı şaşırtmıştı. Bir heykeltraşın elinden çıkmışçasına kusursuz olan yüzünü kendisine doğru biraz daha çevirdi ve dudaklarına minik bir öpücük kondurdu. Evet, aradan geçen zaman içinde utangaçlığını büyük ölçüde attığı söylenebilirdi. İkisi de gülümserken sadece tebessümü bile onu ısıtmaya yetebilirdi, bu düşüncenin sıcaklığıyla başını omzuna yaslayarak ona doğru biraz daha sokuldu.


Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dimitri Alkaev
Yale | I. Sınıf
 Yale | I. Sınıf
Dimitri Alkaev


Mesaj Sayısı : 60
Kayıt tarihi : 18/01/11
Nerden : Rusya.

Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim. Empty
MesajKonu: Geri: Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim.   Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim. Icon_minitimePtsi Şub. 21, 2011 3:44 pm

Rusya'ya bir kayak tatili yapılacağını öğrendiğinde kelimenin tam anlamıyla sevinçten havaya uçmuştu. New York'a geleli çok uzun zaman olmasa bile Rusya'yı çok özlemişti ve bu tatil için okul yönetimine ne kadar teşekkür etse azdı. Elbette bu tatilin tek getirisi ülkesine dönüyor olmak değildi, ayrıca yanında biricik sevgilisi Ari de olacaktı ve beraber çok eğleneceklerdi. Okuldaki çoğu kişinin aksine kayak yapmakta çok iyiydi, özellikle de Snowboard da. Ari'ye kaymayı o öğretecekti, baş başa üç hafta geçireceklerdi elbette odaları farklıydı yani akşamları beraber olamayacaklardı ama tüm gün beraber olmaları da onu yeterince mutlu ediyordu. Ari, kaymayı öğrenmekte çok zorlanmamıştı fakat Dimka onu bırakmak konusunda emin değildi. "Gördüğün gibi Alkaev, kayabiliyorum. Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim." Kendinden fazlasıyla emindi ve ukalalık yapıyordu, fazlasıyla inatçı olduğu için onu ikna edemeyeceğinden emindi, dengesine yardımcı olan kollarını kendine saklamaya karar verdi. Zafer kazanmış gibi bir edayla önüne dönen Ari, ani bir denge kaybı yaşadı ve Dimka onu tutmayı başaramadan kendini yerde buldu. Yanakları kıpkırmızı olmuştu ve Dimka bunun soğuktan olmadığını biliyordu, henüz yeni bir kayakçıydı düşmesi gayet normaldi, tabii ukalalık etmeseydi. Düştüğü yerden zar zor kalkmış, sekerek yürümeye çalışıyor hala inat ediyor ve Dimitri'nin ona yardımcı olmasına karşı çıkıyordu. Yamuk bir şekilde düşmüştü ve muhtemelen bileğinde incinme ya da burkulma vardı. Bilmiş tavırlarına daha fazla dayanamayacağına karar veren Dimitri alttan alarak konuşmaya başladı. "İnat etmeyi bırak Ari, yürümeye çalışınca gittikçe daha kötü oluyorsun." Yüzünü buruşturarak kıza baktı, onun için endişeleniyordu ve hemen krem sürülmez veya buz konulmazsa bileğinin daha kötü olacağını adı gibi biliyordu. "Ben iyiyim, sadece birazcık ağrıyor. Kendim yürüyebilirim." Açıkça yalan söylüyordu fakat Dimitri cevap vermedi, belinde olan ellerini daha sıkı sardı ve ağırlığını kendi üstüne çekmeye çalıştı, bıraksa onu kolayca kaldırabilirdi. Ari acı çektiği halde inat etmeyi sürdürüp yürümeye devam ediyordu, üstüne üstlük Dimitri'nin kendisine yardım etmesini de engelliyordu. Bir şekilde tekrar dengesini kaybedip, yalpalayarak düşecekken onu kurtaran Dimitri, bunun bardağı taşıran son damla olduğunu düşünüyordu. Bundan sonra istese de istemese de onu kucağında taşıyacaktı. "Pekala, istesen de istemesen de seni taşıyacağım, yoksa odaya giremeden hastanelik olacaksın." Hızla kızın dizlerinin arkasından ve belinden tutarak kaldırdı ve ilerlemeye devam etti. Ari'nin kulübesine değil kendi kulübesine doğru yöneldi, o kadar uzağa gidemezdi. Ari'nin omzuna yasladığı başını öpmemek için kendini tuttu çünkü öpse bile ancak karla kaplı bir şapkayı öperdi. "Gerçekten gerek yok Alkaev, kolların boşuna ağrıyacak." Hala kibarlık etmeye devam ediyordu, ona susması gerektiğini söyleyen bir bakış attıktan sonra ilerlemeye devam etti. Boynuna dolanan kollar, onu bir şekilde boğmuş ve neredeyse sıcaktan patlayacak duruma getirmişti fakat sesini çıkarmadı. Soğuğa alışkındı, soğuğu severdi, yaz kış soğuk olan bir ülkede doğup büyümüştü, keşke hiç New York'a gitmek zorunda kalmasam diye düşünürken, kollarındaki kıza attığı kaçamak bir bakış tüm fikirlerini tersine döndürdü, onun için New York'ta kalmaya değerdi.

Odaya vardıklarında onu yere bırakmamak için ısrar etmişti, biraz zorlansalarda sonunda kendilerini içeri atmışlardı. Kızı yavaşça yumuşak bir yatak ve yastıkların arasına bıraktı. İçerisi dışarıya göre biraz daha soğuktu, Dimitri Aria'nın üşüyebileceğini düşünerek şömineyi yakmaya koyuldu. Soğuk akşamlarda şömine karşısında kitap okuyup sıcak şarap içmek en büyük keyiflerinden biri sayılırdı. Eldivenlerini çıkarırken odunların üstüne düşen kar topluluğu ateşi yakmanın pekte kolay olmayacağının göstergesi olmuştu. Uzun bir süre uğraştıktan sonra ıslanıp yanmayan odunlar, elinde patlamıştı. Şimdi elinde ne ateş ne de odun vardı. "Alkaev? O şömine bence yanmayacak; ve ben donuyorum. Birilerinden sarılmanın insanı ısıttığını duymuştum?" Bunu söylerken yüzündeki gülümseme onunda ilk geceyi hatırladığını gösteren bir işaretti. O da sevgilisine sırıttı, ayağa kalktı ve ona doğru ilerleyerek yatakta yanına oturdu. Aria ona doğru sokulup ısınmaya çalıştı. Dimitri hafifçe yataktan kaydığını hissediyordu ama kızın rahatını bozmamak adına tek kelime bile etmedi. Sevgilisi başını kendine doğru çevirip minik bir öpücük kondurdu, ikisi de birbirine gülümserken bu tebessümlerdeki samimiyetin ısısı bile onlar için daha doğrusu Aria için yeterli olabilirdi, Dimitri için bir problem yoktu, üşümüyordu. Başını omzuna doğru yaslayıp, ona biraz daha sokulan kızla beraber biraz daha kaydığını hissetti. Kızın başını nazikçe tutarak kaldırdı ve onu sarak kolları gevşetti. "Biraz daha kaymaya devam edersem, sakatlanan tek kişi sen olmayacaksın." Aria elinden geldiğince seri hareketlerle yatağın ortasına doğru kaydı, Dimitri arkasına yaslanarak oturdu ve bacaklarını uzattı. Soğuktan dişleri takırdayan kız neredeyse onun üzerinde gibiydi fakat hala üşüyordu. "Bu böyle olmayacak." Neredeyse dizlerine kadar gelen içi yünlü montunun önünü açtı, kıza montunu çıkarmasını işaret etti. Montunu çıkarır çıkarmaz kızı yünden bir dünyaya hapsetti. Zorda olsa fermuarı çekmişti, cüssesine göre oldukça büyük bir mont seçtiği için şanslılardı. Kızın çıkardığı montu da Bacaklarına doğru sardı, bu şimdilik onları idare ederdi. Kollarını bedenine saran kızın başını göğsüne yaslaması ve rahat olduğu bir pozisyon bulması için bekledi. "Nasıl oluyor da hala bu kadar güzel kokabiliyorsun, Alkaev?" Kahkahasını tutamadı, kollarından biriyle kızı sardı. "Benden habersiz içtin mi Aria?" Dimitri sırıtmaya devam ediyordu, ancak kızın göğsüne gömülü yüzünden ne yaptığını göremiyordu. Sessizlikte birbirlerinin nefes alış verişlerini bile duyabiliyorlardı. Biraz öncekine göre nefes alıp vermesi düzensizleşen Aria'ya bakmaya çalıştı, pek bir şey belli olmuyordu. "Aria, ne olur bana uyumadığını söyle." Sesinde sanki savaşa başlamadan önce yenik düştüğünü bilen bir askerin umutsuzluğu vardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ariadne P. Areleous
Yale | I. Sınıf
 Yale | I. Sınıf
Ariadne P. Areleous


Mesaj Sayısı : 160
Kayıt tarihi : 29/08/10
Nerden : Yunanistan.

Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim. Empty
MesajKonu: Geri: Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim.   Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim. Icon_minitimePerş. Şub. 24, 2011 7:23 am

"Biraz daha kaymaya devam edersem, sakatlanan tek kişi sen olmayacaksın." Aria bunu duyunca hafifçe güldü ve elinden geldiğince çabuk bir şekilde yatağın ortasına doğru geçti. Sevgilisi yatağın başlığına yaslanarak bacaklarını uzattı, Aria da gevşettiği kollarını tekrar sardı. Evet, onun üstünde yatıyor gibiydi ama hala ısınamamıştı, çenesi titremekten kırılabilirdi. "Bu böyle olmayacak." Dimitri'nin sesini duyunca başını hafifçe çevirdi ve onun montunu çıkardığını gördü. Bunu neden yaptığını pek anlamamıştı; yine de ona da aynısını yapmasını işaret edince bu sefer inat etmeyerek montunu çıkardı. Bunu yapmasıyla beraber kendini yünden bir evrenin içinde buldu, ne olduğunu bu kadar geç anlaması şaşırtıcıydı. Ama soğuktan beyni uyuşmuş bile olabilirdi. Artık onunda içinde olduğu montun fermuarı biraz zor kapansa da sonunda amaca ulaşılmıştı. Montu bacaklarını örttüğünde gülümsedi, kızıl başını sevgilisinin göğsüne yasladı, şimdi kalp atışlarını çok rahat duyabiliyordu. Bir dejavu yaşıyor gibi hissetti, ancak o zamanki esas çocuğun farklı biri olduğunu anımsamakta gecikmedi. Uzun zamandır bu konuyu düşünmemişti, kendini aştığını ve bunu olgunca karşıladığını sanıyordu, gözlerini sıkıca yumarak anılarını kendinden uzaklaştırmaya çabaladı. Şu an çok sevdiği bir sevgilisi vardı, onun için birçok şey yapan bir sevgilisi. Ve bu anı mahvetmek haksızlık olurdu.

Kalp atışlarının dingin sesiyle beraber kokusunu içine çekti, gerçekten çok güzeldi. En sevdiği şeylerden biriydi bu, Dimitri her zaman mükemmel kokuyordu. Dayanamayıp normalde çok saçma gelecek sözler söyledi. "Nasıl oluyor da hala bu kadar güzel kokabiliyorsun, Alkaev?" Kahkayı duyunca o da gülümsedi, etrafına dolanan kollarla beraber gülümsemesi daha da genişledi. “Benden habersiz içtin mi Aria?” Bu cümleyi duyunca kızarmıştı. Evet, istediği kadar bunu atlatmaya çalışsın utangaçlığını asla atamayacaktı, en azından o tersini düşünene kadar. O da biliyordu ki kendisini inandırmayı başaramazsa hiçbir şeyi başaramazdı; ama elinde değildi. Dimitri’nin onu görmemesine sevinmişti, nedenini bilmiyordu ama kızardığını görmesini pek istemiyordu. Gözlerini hafifçe yumdu ve tekrar Dimitri’nin kalp atışlarına odaklandı. Sağlıklı, güçlü bir kalbi vardı. Hayat dolu, tamamen gerçek. Birilerinin aksine. Anılarının zihnine hücum etmesiyle beraber kısık kısık nefesler almaya başladı, kendini kötü hissediyordu. “Aria, ne olur bana uyumadığını söyle.” Çaresiz sesi duyunca güldü ve kısıtlı alanda hareket etmeye çalışarak yüzünü sevgilisine döndürdü. “Hayır, tabii ki uyumadım seni şapşal. Ama itiraf etmeliyim ki sabah içtiğim süte her şeyi koymuş olabilirler, tadı biraz garip geldi." Dimitri bir kahkaha daha attı. Çok güzeldi, kulaklarına mükemmel bir şarkıymış gibi gelen bir sesti bu. Onu güldürmek için saatlerce uğraşabileceğini düşünmekte haksız değildi, küçük sınıflardaki hayran sürüsünün de buna katılacağından emindi. Normalde küçüklerle bir alıp veremediği olmazdı, sonuçta bir zamanlar o da o yaştaydı. Ama bu kızlar deli gibi sürekli erkeklerin peşinde koşturuyorlardı ve Ari’yi sinir krizine sokacak kadar rahatsız ediyorlardı. Sakin bir bünyeye sahip olduğu için şanslıydı ona göre, yine de bazen bu da faydalı olmuyordu. Ancak konu Dimitri’nin özelliklerine gelince o kızların yanına gidip onlar gibi hayran hayran bakası gelmiyor değildi. Ama bir dakika, buna gerek yok. O zaten yanı başımda, o zaten benim. Fazla sahiplenmiş de olabilirdi, belki yani. Ama yok, o sınırını bilirdi.

Yine zaman geçmişti ve yine ne kadar olduğunu bilmiyordu ancak sıkılmaya başladığı kesindi. Parmaklarıyla Dimitri’nin göğsünde daireler çiziyordu, şu ana kadar bundan rahatsız olduğunu göstermediği için eylemini durdurmadı. Hafif bir şey hissettiğinde Dimitri’nin de onun saçlarıyla oynadığını gördü, sevgilisinin mavi gözleri ona dönünce sıcak bir şekilde tebessüm etti. Evet, biri göğsünde daireler çizer, diğeri saçlarıyla oynardı. Aria şu an oldukça huzurlu olsa da canı sıkılmaya başlamıştı. Normalde sürekli bir şeylerle uğraştığı için sıkılmaya fırsat bulamazdı ama böyle yapmasaydı muhtemelen boş durmaktan bayılırdı. “Alkaev, ben sıkıldım.” Tekrar sevgilisinin yüzüne baktığında onun da bir fikri olmadığını gördü. Montun fermuarını birazcık indirdi ve ellerinden yardım alarak kendini oturur bir biçime getirdi. Mavi gözleri odayı taradığında fazlaca dağınıklık olduğunu gördü. Kıyafetler bir sandalyenin üzerinde yığılmıştı, çantalarsa ortalarda geziyordu. Cık cıkladı ve onaylamayan bir tavırla Dimitri’ye döndü. “Aklıma harika bir fikir geldi. Odanı toplayabiliriz.” Dimitri onun bu haline sadece güldü, yerinden kalkmayacaktı. Aria sıkıntıyla ofladı ve onu sıcak tutan montun fermuarını tamamen açıp içinden çıktı. Hedefe en kısa yoldan ulaşmak için Dimitri’nin olduğu taraftan geçmesi gerekiyordu. Şirin bir gülümsemeyle Dimka’ya çekilmesini işaret etti ama inat ediyordu o da. “Alkaev, çekilmezsen üstüne oturacağım.” Dimitri bu lafına tekrardan sırıttı. “İnat etme Ari, odamı yarın toplarım, sen de kontrol edersin. Söz veriyorum.” Bunu söyledikten sonra kızı belinden tuttu ve tekrar kendine doğru çekti, Aria da sinirli bir şekilde gülmeye başladı.

“Ciddiyim, gerçekten yapabilecek bir şeyler bulmalıyız.” Onun aksine Dimitri pek sıkılmamış gibi görünüyordu ve bu yüzden de tam anlamıyla düşünmüyordu. Aria buna da sinir oldu, burkulmuş bir bilekle bir kulübeye hapsedilmişti. Eğer en baştan onu dinleseydi şu an dışarıda kayıyor olabilirdi. Güzel yüzü asıldı; ancak sonra onu şaşırtmak için aklına bir şey geldi ve hınzır bir şekilde gülümseye başladı. “Felicia olsaydı yapacak bir şeyler bulurdu, Dimka.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dimitri Alkaev
Yale | I. Sınıf
 Yale | I. Sınıf
Dimitri Alkaev


Mesaj Sayısı : 60
Kayıt tarihi : 18/01/11
Nerden : Rusya.

Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim. Empty
MesajKonu: Geri: Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim.   Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim. Icon_minitimeCuma Şub. 25, 2011 1:19 pm

“Hayır, tabii ki uyumadım seni şapşal. Ama itiraf etmeliyim ki sabah içtiğim süte her şeyi koymuş olabilirler, tadı biraz garip geldi."

Dimitri'nin kahkahası odayı doldurmuştu, onu böylesine güldürebilen tek insan karşısındaki bu masum ve güzel kızdı. Sakin bir kişiliği olduğundan -gerçi çok çabuk sinirleniyordu- genelde sadece sırıtmakla ya da küçük bir gülümsemeyle yetinirdi, ya da espri anlayışı çoğu kişiden değişikti. Olur olmaz şeylere gülen insanlardan da pek haz etmezdi zaten, gülmek bir sanat biçimiydi onun için, her insanın gülüşünü de güzel bulmazdı. Yalnızca karşısındaki bu meleğin yüzünde olan gülümsemeyi görünce onun da gözlerinin içi gülerdi. Bu kadar kısa sürede bir kıza nasıl tutulduğunu henüz kendisi de çözebilmiş değildi ama hayatından gayet memnundu, seviyordu ve sevildiğinden de emindi. Karşısındaki kıza tanıdığı çoğu kişiden daha fazla güveniyordu. Masmavi gözlerinde gördüğü pırıltılar ona hayatta olduğunu yeniden hatırlatıyordu, utandığında kızaran yanakları ona kendisinin bile farkında olmadığı bir seksilik katıyordu. İnatçılığı, o kendine güvenen halleri ve kızıl saçlarını savurması... Sanki yalnızca ona yakışabilecek hareketlerdi bunlar, başkasında görünce çok yapmacık geliyordu. Zaten kıskanç bir insandı, fakat Ari... Onun yanında birini gördüğü anda içinde anlatamayacağı bir ateş körükleniyordu ve onun yanındayken bu ateş tüm bedenindeydi, onun ateşiyle birleşince kavruluyordu. Göğsünde yatan kızın üstünde gözlerini gezdirdi, yalnızca onu izlemekle bile mutlu olabiliyordu. Ari'nin parmakları göğsünde daireler çizmeye başladığında itiraf etmek istemese bile hislerinde bir ayaklanma olmuştu. Parmaklarını kızın yumuşak saçlarında gezdirmeye başladı, ona doğru dönen sevgilisinin sıcacık gülümsemesine bakarken huzuru biraz daha arttı. “Alkaev, ben sıkıldım.” Eh, onunda biraz sıkıldığı söylenebilirdi fakat yapacak bir şey bulamadığından sessiz kalmıştı, eğer kalkıp birkaç çizgi romana erişebilseydi, her şey daha güzel olabilirdi. Montun fermuarını biraz indirip oturan Aria'ya baktı, yapacak bir şeyler arıyordu, cık cıklayıp ona bakarken Dimitri neyden hoşnutsuz olduğunu merak etti. “Aklıma harika bir fikir geldi. Odanı toplayabiliriz.” Evet, gerçekten sıkılmamak için mükemmel bir yöntem, oda toplamak. Titiz biri olabilirdi ama düzenli olduğu pek söyenemezdi, eşyalarını katlama ve yerleştirme işlemini hep sonraya erteler ve sonucunda hiç yapmazdı ve bu işi buruk bilekli sevgilisine bırakmayı hiç düşünmüyordu. Onun bu haline yalnızca gülüp geçti. Ari fermuarı açıp, tamamen dışarı çıktı fakat inmesi için Dimitri'nin üstünden atlaması gerekiyordu ve bu onun için imkansızdı. Yüzüne her zamanki tatlı gülüşlerinden birini takınıp ona çekilmesini işaret etti fakat Dimitri'nin bu tatlı oyunlara kanacağı yoktu. “Alkaev, çekilmezsen üstüne oturacağım.” Bu sözleri üzerine tekrar sırıttı Dimitri, aslında istediğini yapabilirdi sonuçta onlar sevgiliydiler. Bu tarz fikirleri kendine saklamaya karar verdi, Ari istemeden hiçbir şey olmayacaktı. “İnat etme Ari, odamı yarın toplarım, sen de kontrol edersin. Söz veriyorum.” Aslında bunu yalnızca geçiştirmek için söylemişti, odasını toplamak gibi bir işin altından kalkamayacağına emindi, ya da uğraşamazdı. Konuyu değiştirmek için, kızı belinden tutup kendine doğru çekti ve kucağına oturttu. Ari ona karşı çıkmasına biraz sinirlenmiş olmalıydı, ama yinede gülüyordu. “Ciddiyim, gerçekten yapabilecek bir şeyler bulmalıyız.” Bu odaya tıkılmalarının sebebi kızın onu dinlememesiydi, yani sıkıldığı için yapabileceği bir şey yoktu. Onunda zevkten uçtuğu söylenemezdi fakat en azından şikayet etmiyordu. Tepkisizliğine ve büyük ihtimalle dışarıda kayıyor olacağına burada tıkılıp kalmasına üzüldüğünden yüzü asıldı, bir anda ise gülmeye başlamasına anlam verememişti Dimitri. “Felicia olsaydı yapacak bir şeyler bulurdu, Dimka.” Ona ilk defa ismiyle daha doğru lakabıyla seslenmişti, aklında ne vardı bu kızın? "Felicia burada olsaydı muthemelen dudaklarımın mükemmelliğinden bahsederdi." Dudaklarını şu yeni nesil genç kızlar gibi büzerek kıza öpücük attı, ikisi de bu hareketi oldukça komik bulmuşlardı. Gülen kızı kendine doğru çekip dudaklarına bir öpücük kondurdu. "Söylediği kadar iyi miyim sence?" diye fısıldadı boynuna bir öpücük daha kondururken. Ari ona biraz daha yaklaştı, dudakları tekrar buluştu.

Sonunda nefes almak için birbirlerinden uzaklaşırken Dimitri soluklanan kıza bakıp sırıttı. "Bakıyorum artık sıkılmıyorsun Ari, eminim Felicia da burada olmak isterdi." Bu sözlerine karşı biraz kızarsa da Ari de sırıtmıştı. Parmaklarını kızın yanaklarında gezdirdi, yavaş yavaş aşağı doğru inerken elleri bozuldu, biraz üşümüştü ama Dimitri Ari'nin şu an bunu dert ettiğini düşünmüyordu. Kızı kendine doğru çekip kollarıyla sıkı sıkı sardı, olmak istemese de sanırım biraz romantikti. Romantikliğin ona uygun olduğunu pek düşünmemişti. Kendi kendine sırıttıktan sonra Ari'ye baktı."Ari, sence ben romantik miyim?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ariadne P. Areleous
Yale | I. Sınıf
 Yale | I. Sınıf
Ariadne P. Areleous


Mesaj Sayısı : 160
Kayıt tarihi : 29/08/10
Nerden : Yunanistan.

Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim. Empty
MesajKonu: Geri: Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim.   Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim. Icon_minitimeCuma Şub. 25, 2011 4:07 pm

"Felicia burada olsaydı muthemelen dudaklarımın mükemmelliğinden bahsederdi." Evet, bahsederdi. Kendisi de şu an bu dudaklara sayfalarca methiyeler düzebilir, onun hakkında destan yazabilirdi. Onların kusursuzluğu hakkında saatlerce konuşabilir, onun yüzünün milyarlarca portresini çizebilirdi. Dimitri bu lafından sonra ikinci sınıfların yaptığı gibi dudaklarını büzdü ve ona bir öpücük attı. Aria bunu görünce büyük bir kahkaha attı, kendini durdurmakta zorlanacak gibiydi ancak aldığı derin nefeslerle bunu başardı. Bir tek öpücük atarken göz kırpmadığı kaldı. Aklına gelen düşünceyle beraber gülmemeye çalışırken Dimitri onu kendine doğru çekti ve dudaklarını onunkilerle buluşturdu. Dudaklarından sonra şimdi de boynundalar iken konuşmak için bıraktığı nefesle omuriliğinde bir ürperme hissetti, bunun iyi bir his olduğu kesindi. “Söylediği kadar iyi miyim sence?” Harikaydı. Mükemmeldi. Kusursuzdu. Muhteşemdi. Destansıydı. Kelime dağarcığındaki bütün iyi kelimeleri kullansa bile onu tarif etmek için yetersiz kalırdı. Bedeni otomatik olarak ona biraz daha yaklaştı, dudakları birbirini tekrar örtmüşken kızın kızıl saçları sırtını örtüyordu. Öpüşmelerinin sürmesiyle Aria’nın omuriliğinde hissettiği o ürperti daha da çoğalıyor, bütün vücuduna yayılıyordu, şu an onun için yanıp tutuştuğu söylenebilirdi. Tabii o bunu açık açık söyleyecek kadar cesaretli değildi, orası ayrı. "Bakıyorum artık sıkılmıyorsun Ari, eminim Felicia da burada olmak isterdi." İçindeki hislere rağmen bu sözlere birazcık kızardı ama aynı zamanda sırıtıyordu. Evet, Felicia burada olmak isteyebilirdi ancak Ari’nin onu istemediği kesindi. Teanrım, çift kişilikli olmaya başlıyorum. Onu kıskanması olayı daha da tuhaflaştırıyordu, insanın kendisini kıskanmasıydı bu. Dimitri’nin elleri yanaklarında gezinirken boynuna, sonra da köprücük kemiklerine indi ve Aria hafifçe ürperdi. Ürperme üşüdüğünden değildi, şu an bir sıcağın bir soğuğun altındaymış gibi hissettiği içindi.

Dimitri onu tekrar kolları arasına aldığında o da başını omzuna yerleştirdi. Dimitri’nin beklenmedik anlarda böyle davranması onu şaşırtmıyor değildi, ama bunu seviyordu. Şu an resmen üzerinde yattığı genç adam sırıtınca o da gülümsedi. "Ari, sence ben romantik miyim?" Evet, romantikti. Ama sesi bundan hoşlanmıyormuş gibi çıkmıştı, sanki kendine yakıştıramıyordu. Aria onun bu haline gülerek yanıt verdi. “Bence tanıdığım en romantik adamsın. Bu kadar çekici olmanın sebeplerinden biri de bu zaten, hoşnut olmaman anlamsız.” Bu lafının ödülü olarak tekrar bir öpücük aldı. Aria gözlerine kilitlendiğinde birkaç saniye hareketsiz kaldılar sonra Aria’nın dudaklarından o önemli kelimeler döküldü, belki birazcık eğlenceyle karışıktı.

“Cap ou pas cap?” Dimitri emin olmak istercesine bir süre onun gözlerine baktı, Aria dudağını hafifçe ısırdı; ve sonunda birinin duymak, diğerinin söylemek istediği o kelime geldi. “Cap.” Dudaklar birbirine kapandı, temas ettikleri yerler alev alev yanıyordu. Dudakları boynunu gezerken ikisinin de tenlerinin kokusu ve nefesleri birbirine karışmıştı. Aria’nın beyni çalışmayı durdurmuş, şu an sadece duyguları onu yönetiyordu. Daha önce hiçbir şeyi bu kadar istememişti belki de, O’nu bile. Hayır, aklıma getirmemeliyim, onu unuttum. Düşüncelerini uygulaması çok uzun sürmedi zaten, başka bir şeye konsantre olması çok zordu. Onun fark etmediği bir zamanda Dimitri’nin kazağı çoktan çıkmıştı, temaslarını kesip geriye çekildi ve kendi kalın kazağını da başından çıkardı, şimdi yarı çıplak bir konumdaydı. Gömleğinin düğmelerini açarken içinden yırtıp atmak geliyordu, ama bu tamamen hormonlardan kaynaklanıyordu, bunu yapmayacaktı. Hayatında böyle bir şeyi aklından geçirmediğine yemin edebilirdi, ama Dimitri sınırları fazlasıyla zorluyordu, Aria gibi birini bile bu hale getirmişti. Kelime dağarcığı bir kez daha yetersiz kalmıştı, şu an tek hissettiği şey bulutlarda uçmakta olduğuydu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dimitri Alkaev
Yale | I. Sınıf
 Yale | I. Sınıf
Dimitri Alkaev


Mesaj Sayısı : 60
Kayıt tarihi : 18/01/11
Nerden : Rusya.

Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim. Empty
MesajKonu: Geri: Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim.   Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim. Icon_minitimeCuma Mart 04, 2011 1:19 pm

“Bence tanıdığım en romantik adamsın. Bu kadar çekici olmanın sebeplerinden biri de bu zaten, hoşnut olmaman anlamsız.”

Kendi bu özelliğini sevmese de Ari seviyordu, yani problem yoktu. Sevgilisine eğilip dudağına bir öpücük daha kondurdu. Gözlerine birbirine kenetlediğinde bir an için hareketsiz kaldılar, ardından Aria'nın biçimli dudakları aralandı. “Cap ou pas cap?” Bir an için yanlış duyduğunu düşündü, emin olmak için kızın yüzünü inceledi ve bakışlarını gözlerine çevirdi. Gerçekten istediğine dair bir kanıt aradı o gözlerde, mavi gözlerdeki pırıltıyı görünce onunda bunu istediğine emin oldu. Dimitri uzun zamandır bunu istiyordu, ruhlarıyla bütünleşen aşklarının bedenlerinde de yanması, en sonunda tamamen birbirlerine ait olmaları... Bedenlerinin birbirlerinin oyuncağı olarak kullanan insanları hiçbir zaman anlamamıştı, aşk gibi, karşısındaki bu muhteşem kız gibi sekste onun için anlamlıydı. Sonunda dudaklarını aralayıp karşısındaki kızın beklediği cevabı verdi. "Cap." Dudaklar birbiriyle buluşurken bu konudaki uzun geçmişi boyunca kimseyi böyle istediğini hatırlamadığını düşündü. Sert olmamaya çalıştı, onu incitmekten korkuyordu fakat bu kazağını üstünden çıkarıp atması gibi kısa bir sürede kayıplara karışmıştı. Kızın üstündeki kazakta kendini yerde bulurken düşüncelerini tamamen çıplak teni üstüne yoğunlaştırmıştı. Kızın elleri gömlek düğmelerinde dolaşırken dayanamayıp onu kendine doğru çekti, tenler birbirine değerken ateş tüm bedenindeydi. İnanması güç olsa da yaptıklarının yasak olduğu düşüncesi ona daha fazla haz veriyordu. Teninin üstünde gezinen dudakları onu her seferinde biraz daha çekiyordu, aynı bir girdap gibi… Kimseyle bu kadar uyumlu olmamıştı, olabileceğine de inanmıyordu. Kazakların yanında yerini alan pantolonlar ve hızlanan nefesler arasında parmakları Ari’nin pürüzsüz bacaklarından göğüslerine doğru kaydı. Elleri vücudunda keşfe çıkmıştı, dudakları ise onu takip ediyordu. Bedenleri bir bütün olduğunda haz ve hayranlıkla karışık bir inilti döküldü dudaklarından. Dudaklarını, bileklerinden sıkıca tutup yatağa kenetlediği kızın kızarmış, aralık dudaklarına bastırdı.

Kararan hava ile yavaşlayan nefesleri, yorulan bedenleri ve hala aynı ateşle kavrulan ruhları ile beraber hala aynı küçük kulübede, hala aynı yataktaydılar. Ari, Dimitri’nin geniş bedeni ve onu sarmalayan güçlü kolları arasında kendi kendine şarkı mırıldanıyordu. Çok net göremese de yüzündeki büyük sırıtışı fark etmişti. Aynısından kendisinde de olduğu düşünülürse bu çok anormal gelmemeliydi aslında. Burnunu Ari’nin saçlarının arasına gömdü, uzaktan tatlı kokan şimdi ise burnunu hafifçe yakan bir vişne kokusu içindeydi. Kızı kendisine biraz daha çekip başına minik bir öpücük kondurdu. Az önce yaşadıkları tekrar canlanıp somut hale gelirken aklına saçma sapan bir soru takılmıştı. Acaba onun zevk aldığı kadar Ari’de zevk almış mıydı? O kadar mükemmeldi ki bazen onu seçmesine şaşırıyordu. Ara sıra içine ona yetemediği, onun isteklerini karşılayamadığı ve duygularını iyi yansıtamadığı endişeleri doluyordu. Dudaklarından dökülen inlemeler ve her seferinde daha arzulu bakan gözler belirince aklında, bunları düşünmemeye karar verdi. Onlar birbirleri için yaratılmış gibiydiler, her yaptıklarıyla daha fazla bütünleşiyordular. Bedenini saran kollarını gevşetip onu kendine doğru döndürdü, yüzündeki sayısız yere minik öpücükler kondururken Ari kıkırdıyordu. Dudaklarını kulak kepçesinde gezdirdikten sonra kesik bir nefes aldı. Bir anda keskin bir sessizlikle dolan odayı ise dudaklarından dökülen iki kelime doldurmuştu. ”Seni seviyorum.”

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ariadne P. Areleous
Yale | I. Sınıf
 Yale | I. Sınıf
Ariadne P. Areleous


Mesaj Sayısı : 160
Kayıt tarihi : 29/08/10
Nerden : Yunanistan.

Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim. Empty
MesajKonu: Geri: Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim.   Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim. Icon_minitimePaz Mart 20, 2011 10:43 am

Bedeni tekrar ona doğru çekilince kısık bir nefes aldı, şu an aldığı hazzı hiçbir şeye değişmezdi. Yaptıklarının yasak olması onu daha da heyecanlandırıyordu, kurallara uymayı sevse bile. Emindi ki Bayan Ilsa onları yakalarsa kaynar bir kazanın içinde haşlardı; ama şu an bunu düşünmek için uygun bir durumda değildi. Zaten başka bir şey yapmak istemiyordu da. Yüzünde, boynunda gezinen dudaklar ve tenlerinin birbirleriyle olan teması ona her saniye daha fazla haz veriyordu. Belki bedenine dokunan ilk eller değildiler ancak son olmalarını istediği kesindi. Kimseyle bu kadar uyumlu olamayacağını düşündü, bu ten uyumunu asla yakalayamazdı. Başka kimseyi bu kadar isteyemez, başka kimse ona böyle bir duyguyu yaşatamazdı. Sadece Dimitri ve o varmış gibi hissediyordu, etrafındaki her şey yok olmuş gibiydi. İkisinin de kıyafetlerinin tamamı çoktan çıkmıştı, şu an bedenleri vardı yalnızca. Bir de ruhları elbet, bunun sadece bedenen olmasına imkân yoktu. Ruhları da bütün olmuştu vücutlarla beraber. Kesik bir nefes ve inlemeyle beraber öpüşmekten kızarmış dudaklar tekrar birbirini örttüğünde bu anı sonsuza kadar zihnine kazımak için gözlerini yumdu. Eroin bağımlısı olsaydı bile uyuşturucudan bu kadar zevk alacağını düşünmüyordu, evrimin son aşamasına ulaşsa bu kadar mutlu olamazdı, ya da bir tanrıça olsa bile böyle hissedemezdi. Özeldi, tamamen kendisine ve Dimitri’ye aitti ve hiçbir şey ona böyle hissettiremeyecekti. Aşk ve tutkuyla kavrulan bedeni sadece onundu, sadece birbirlerinindiler şu anda ve sonsuza kadar bu anda kalmayı dilerdi.

Dimitri’nin kolları etrafına dolanmıştı, tekrardan göğsünde uzanıyorken dudaklarında çocukluğundan kalma bir ninni vardı. Talihsizlik ki sadece bir bölümünü hatırlıyordu; ama orası en sevdiği kısmıydı zaten.

“…Burada rüyaların tatlı, yarın gerçek olacak,
Burada sana olan sevgim her daim yaşayacak…”

Mutlu bir şarkıydı; içinde güven, sevgi ve huzur bulunuyordu. Uyuyamadığı ya da üzüldüğü zamanlarda onu mutlu eden ve sakinleştiren bir ninniydi bu. Dudakları içtenlikle kıvrılmışken yüzü de mutluluktan parlıyor olabilirdi, bu sıradışı bir şey olmazdı. Bakışlarını kulübenin penceresine çevirdiğinde havanın çoktan karardığını gördü. Şaşırmamıştı ki zaten buraya çok da erken bir saatte gelmemişlerdi. Arada geçen zaman düşünülürse, eh, normaldi. Yorgun olsa da onun yanında saatlerce kalmak istiyordu. Dimitri’nin de gitmesini isteyeceğini sanmıyordu, bu düşünce onu daha da büyük bir şekilde gülümsetti. Başına konan öpücükle sevgilisinin saçlarının vişne kokusunu aldığını biliyordu. Saçlarını severdi, vişneyi severdi ve başkalarının da saçlarını sevmesini severdi. Sevmeyi ve sevilmeyi de severdi. Sevdiği başka şeyler de vardı. Normalde aklına böyle bir şey gelse kıpkırmızı olurdu; gerçi onun bu tarz düşünceleri beyninden geçirdiği pek söylenemezdi. Aklından olanları tekrar geçirirken bu sefer ifadesi sabitti. Dimitri mükemmeldi, her zaman mükemmeldi. Onu hak etmek için ne yaptığını bilmiyordu, etkilemek için de. Öylece oluvermişti; ama kesinlikle fazla çabuk olduğunu düşünmüyordu. Onun için Dimitri ruh eşiydi, kendini sadece ona adayabilirdi. Onu kaybederse ne olacağını düşünmek bile istemiyordu, bu düşünceyi aklından silip attı çabucak. Bedenini sarmalamış kollar bir an çekilince endişelendi, rüya falan görmüyordu, değil mi? Bunlar gerçekti, öyle olmalıydı, öyle olmak zorundaydı. Yüzü sevgilisinin kusursuz yüzüne çevrilince endişeleri kayboldu, tekrar gülümsemeye başladı. Bir kez daha yüzünün her tarafında dudaklarını hissederken kıkırdıyordu. Minik öpücükler kesilince bu sefer sıcak nefesini kulaklarında hissetti, hafifçe pütürlü yüzey kulak kepçesindeyken bir an geri çekildi, odayı kaplayan sessizlik kısa bir süre sonra aniden bozuldu. “Seni seviyorum.” Bu iki kelimeyle midesinde ya da kalbinde - şu an nerede olduğunu gerçekten bilmiyordu- havai fişekler patladığına yemin edebilirdi. İlk duyuşu değildi bunu, Dimitri’den de ilk duyuşu değildi, ama bu ona daha duygu yüklü, daha özel gelmişti. Cevabını vermeden önce tekrar üzerine eğildi, başının etrafı kızıl bir perdeyle kaplanmış gibiyken aynı tutamları omuzlarında da hissediyordu. Dudaklarını onunkilerin üzerine kapatırken içinden hala gülümsemek geliyordu. Geri çekildiğinde tuttuğu tebessümü bıraktı ve nefesinin yüzünü okşamasına izin verdi. “Ben de seni seviyorum.” Ödül olarak aldığı sırıtış karşısında kalbi duracak gibi oldu, eriyecek gibi hissediyordu. Yüzünü bu kadar inceledikten sonra bile hala mükemmel gülümsemelerine alışamamıştı. Kusursuzdu, gerçekten her şeyiyle kusursuzdu. Onun yanındayken hayaller kurmadan edemiyordu, bir gün evlenecekleri gibi şeyler. Belki biraz çocuksuydu, belki saçmaydı, belki her şeyi çok önceden düşünüyordu ancak elinde değildi. Hayaller sevimliydi, orada istediği her şey olurdu sonuçta. Ama bunu gerçekten istiyordu ve gerçekleştiremezse kalbinin de kendisinin de ortadan ikiye ayrılacağına emindi. Onu heyecanlandıran bu hayal karşısında kendisi de Dimitri’ye mükemmel bir gülümseme bahşetti, yanağına minik bir öpücük kondurdu ve tekrar kollarının arasına döndü. Yorgun ve mutluydu, bir anda da uykusunun geldiğini hissetmişti. Gülümsemeye devam ederek gözlerini yumdu, şu anki güven duygusu onu tamamen sarmalamıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Beni tutmana ihtiyacım yok, düşmeyeceğim.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» beni. beni. beni beni, Petruvaska'nı.
» Kafa dinlemeye ihtiyacım var. ~
» Beni yalnız bırakmayın:D
» Sana beni sevme demiyorum, hobi olarak yine yap.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Diğer Yerler :: Rusya :: Krasnaya Polyana :: Kulübeler-
Buraya geçin: