Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
Dinlenmek istiyordum, kavga değil. Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
Dinlenmek istiyordum, kavga değil. Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
Dinlenmek istiyordum, kavga değil. Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
Dinlenmek istiyordum, kavga değil. Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
Dinlenmek istiyordum, kavga değil. Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 Dinlenmek istiyordum, kavga değil.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Monica Morwell
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Monica Morwell


Mesaj Sayısı : 141
Kayıt tarihi : 30/08/10
Gerçek Yaşı : 112
Nerden : Manhattan

Dinlenmek istiyordum, kavga değil. Empty
MesajKonu: Dinlenmek istiyordum, kavga değil.   Dinlenmek istiyordum, kavga değil. Icon_minitimePtsi Ağus. 30, 2010 10:40 am

Dinlenmek istiyordum, kavga değil. Untitled-2_2
Sokağı dönünce sıcak güneş binaların arkasından çıktı ve ışınlarını son sürat üzerime gönderdi. Neyse ki BMW otomobilimin camları filmliydi. Beyaz Prada çantamın içinden telefonumu çıkarttım ve hızla bir şeyler yazmaya başladım. Fransa tatilim sona ermişti ve eve bile uğramadan Central Park'a gidiyordum. Eh, millete döndüğümü göstermeliydim ki, partilere davet edileyim. Gözlerimle camdan dışarıyı taradım. Ahh, New York! Paris'i ne kadar çok sevsemde, buranın havası çok başkaydı. İnsanları, mekanları, partileri ve olayları... Her şeyini çok özlemiştim. Hatta kokusunu bile özlemişim diyebilirim. Evet, parfüm, ot ve egzos kokusunu. Burnumdan nefes verip kendi kendime gülümsedim ve şöförüm Ian'a baktım. "Tamam, burada durabilirsin. Bavullarımı eve çıkar, ben seni ararım." dedim ve 'Tamam efendim' bile demesini beklemeden kapıyı açtım. Sanki her şey ağır çekimde olmuştu. İlk önce yavaşça beyaz çizmelerimi dışarı çıkardım. Aslında hava neredeyse 40 derece falandı ama moda işte. Ardından ayağa kalktım ve bir adım atıp arabanın kapısını sertçe kapattım. Güneş gözlüğümüde gözümden çıkarttım ve etrafımdaki insanlara baktım. Nihayet bir kaç göz bana çevrilmişti. Küstahça gülümsedim ve tekrar hızlı çekime dönüp parka doğru yürüdüm.
Benimle yaşıt ve burnu havada olan şıllıklar bana sadece baktılar ama küçük sınıflar hemen tatilim nasıl geçtiğini sormaya başladı. Elimle onları sinek kovalar gibi defettikten sonra kendi arkadaşlarıma baktım. Okuldan insanlar vardı ama yanına gideceğim kimse yoktu. Muhtemelen alışverişteydiler. İç çekip elimi telefonuma atmıştım ki arkamdan bir ses duydum.
"Hey, döndün demek. Tatil nasıldı?" dedi Ryan Klan. Ah, Ryan. Onda her zaman gözüm vardı, o da kimi zaman benimle flört ederdi ama hiç çıkmamıştık. Manhattan'daki çoğu çocuğun aksine sessiz ve kavgaya meraklıydı. 3. sınıflardaki Mallory ile bir barışıp bir ayrılıyorlardı. Bir daha ayrılırsa onunla çıkmam gerektiğini aklımın bir ucuna yazdım ve gülümsedim. "Evet, harikaydı. Şuna bak." dedim ve tişörtümün üst kısmını sıyırıp omzumun bir kısmını açığa çıkardım. Bikinimden dolayı bronz yerlere uyum sağlayamamış yeri ve yanmış kısmı gösterdim. Gerçekten büyük fark vardı. Ryan'sa karşılık olarak kafasını kaşıyıp başka yöne baktı ve hafifçe gülümsedi. Sessiz olmasının yanında ayrıca utangaçtıda. Başka bir erkek olsaydı eğer, dokunabilirdi. Yani, omzuma. "İşte buna Paris bronzluğu diyorum. Sen neler yaptın?" dedim tişörtümü düzeltirken. Güneş gerçekten sıcaktı ve bir yerlere oturmak istiyordum. Hatta Ryan bana içecek bir şeyler ısmarlasa hiç fena olmazdı.
"Her zaman ki yüzler, her zaman ki aktiviteler işte. Sadece bi ara Los Angeles'ta ki annemi ziyarete gittim." dedi. Annesi çokta ünlü olmayan bir film yıldızıydı. Babasıda bir radyoda komik bir program sunuyordu. Abiside bildiğim kadarıysa futbol takımındaydı. Ryan'ın nasıl ortaya çıktığını merak ediyordum doğrusu. Aslında Ryan'ın peşini bırakıp artık üniversitede olan abisine yanaşabilirdim. Ama onda beni çeken bir şeyler vardı. "Şey, bir daha ki sefer seninle gelmeyi isterim. L.A, melekler şehri. Aşk şehri." dedim flörtöz bir gülücük atıp. Oda bana aynı şekilde gülümsedi.
"Tabi, bahar tatilinde tekrar oradayım. Bir şeyler içmek ister misin?" dedi eliyle parkın bir ucunu göstererek. Bir grup insan yere piknik örtüsü sermiş oturuyordu. Herkesin yanında piknik sepetleri vardı ama kişiye özel değildi. Önüne gelen istediği sepetten yiyordu. Umumi yiyecekler pek tercihim değildi ama yine de gülümsedim ve başımı salladım.
Havadan sudan konuşurken arkamızdan rus aksanlı bir kız seslendi. "Ryan, yarım saattir seni bekliyoruz!" diye cıyakladı Mallory. Harika, demek ki araları iyidi. Ryan boş kalana dek başka erkeklerle oyalanabilirdim ama. Bu yaptığım bir şeydi zaten. Bana mahçup bir şekilde gülümseyip el salladıktan sonra Mallory'nin yanına koştu. Bir şeyler fısıldaştıktan sonra Mallory bana sinir dolu gözlerle baktı. Omuz silkip onada el salladım ve arkamı dönüp oturacak bir yer aradım. İleride, tam ağaçların altında, gölgede boş bırakışmış bir piknik örtüsü vardı. Omuzlarımı dikleştirdim ve kimseye bakmadan yürümeye başladım. Önce çantamı fırlatırcasına koydum, ardından dikkatlice kendimi bıraktım. Henüz oturamadan sırtıma bir şey çarpınca yerimden sıçradım. Karşımda benden biraz kısa, hoş bir kız vardı. Summer Warner. Üçüncü sınıftandı. Ezeli rakibim Bonnie Hadwyn ile dost olduğu için onu elimden geldiğince ezerdim ve kötü davranırdım. Zaman zaman ona sempati duyduğum da olurdu tabi ama bunu asla dile getirmezdim. Kollarımı birleştirdim ve örtüye çizmenin sivri ucuyla bastım. "Burası benim, kaybol."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Summer Warner
NY Halkı
 NY Halkı
Summer Warner


Mesaj Sayısı : 233
Kayıt tarihi : 30/08/10
Nerden : Manhattan

Dinlenmek istiyordum, kavga değil. Empty
MesajKonu: Geri: Dinlenmek istiyordum, kavga değil.   Dinlenmek istiyordum, kavga değil. Icon_minitimePtsi Ağus. 30, 2010 12:18 pm

Hat safhada bir sıcaklık New York’un eşsiz sokaklarını kaplamıştı. Bu sıcakta insanın kendini bir kova dolusu suyun içine atmaktan başka şansı yoktu. Tabi paranız varsa havuza gitmeniz daha mantıklı. Bizimkilerde bugünü piknik yaparak geçirmek istediklerini söylediklerinde önce ben yokum dedim. Bu sıcağın altında bir de böceklerle ve o sürtük kadınla uğraşmaya hiç de niyetim yoktu. Sonra o sürtük ötesi kadının gelemeyeceğini öğrenince piknik sepetini kaptığım gibi soluğu babamın yanında alıverdim. Bu piknik beni daha iyi tanıması ve ilişkimizi bir basamak daha ilerletmemiz için çok önemliydi. Yüzümde kocaman bir gülümsemeyle limuzine bindim –ki limuzine asla gülümseyerek binmem- ve babamla beraber Central Park’ın yolunu tuttum.

Parkta yaklaşık yüz küsür insan olduğuna yemin edebilirdim. Duyan gelmiş havası yaratan iğrenç bir ortam olsa da bugün burada bu pikniği yapacaktım. Gözlerimle hemen boş bir yer bulmaya çalıştım ama ne mümkün! Herkes çok değerli bir şeymiş gibi kırmızı beyaz kareli demode örtüleri kapmış, bırakmıyordu. Sonunda kocaman bir çınar ağacının altında püfür püfür estiğinden emin olduğum bir yer buldum ve oraya doğru hamlemi yaptım. Tam ben orayı kapmaya yaklaşmıştım ki –hatta örtünün dibine gelmiştim yemin edebilirim- sinir bozucu üst sınıflardan biri kendini örtüye bırakıverdi. Kim olduğunu tam çıkaramasam da uzun sarı saçlarını sürükleyerek çekesim vardı. Dişlerimi sıkarak sırtına sıkı bir yumruk attım. Yüzünü bana doğru döndüğünde kim olduğunu artık rahatça çözebilmiştim. Büyülü kız, üst sınıfların kraliçesi Monica Morwell.

"Burası benim, kaybol." Nasıl bu kadar tiksindirici ve duygusuz olabiliyorlardı? “Pardon ama seninle uyduruk bir örtünün kavgasını yapmaya hiç niyetim yok. Buraya önce ben geldim ve kaybolacak biri varsa o da sensin.” Bu sıcağa rağmen giydiği beyaz çizmeleri güneşin altında parıldıyordu. Tanrım, bu moda psikopatı kızlar deli olmalı! Bu sıcakta çizme ha? Babamı öldürseler giymem. Ama üvey annemi öldürseler giymeyi düşünebilirim. “Bana bak çakma zengin, birincisi laf sokmaya çalışma beceremiyorsun. İkincisi senin aksine ben, şu bez parçası için senin saçını başını yolabilirim.” Ov, pekâlâ! Tam bu kıza çirkeflik yaptıracak bu kadar önemli şey ne olabilir diye düşünüyordum ki, arkadan koşarak gelen, her şeyden habersiz Ryan’ı gördüm. Yüzüme yayılan ukala gülümseme onun da dikkatini çekmiş olacak ki büyük bir hızla arkasına döndü. “Ah gel Ryan, bize harika bir yer buldum.” Kahrolası sürtük! Bu kadar çok asılmak zorunda mısın şu çocuğa? Mallory bu kızın burada, Ryan’la olduğunu bilse parçalardı onu sanırım. “Ah, merhaba Ryan!” Elimi tokalaşmak amacıyla uzattım ama Ryan beni kendine doğru çekip sarıldı. Bu hareket beni çok şaşırtsa da yanımda Monica olduğunu hatırlayınca zevkten dört köşe oldum. “Nasılsın Sum? Uzun süredir görüşemiyoruz. Sanırım özledim seni.” Sıcacık gülümsemesiyle insanın içini ısıtan bu çocuğun bu soğuk cadıyla ne işi var diye düşündüm. Ben de gülümsemesine karşılık vererek “Tatildeydim ve çoğu kişiyle görüşemedim. Ben de özledim seni dostum.” Son kelimeyi vurgulayarak söylemiştim. Monica o benim dostum, benim benim benim dercesine. Bir an önce buranın ona göre bir yer olmadığını anlayıp toz olmasını istiyordum. Bana küstah bir bakış atıp saçlarını geriye savurdu. “Ben de tam buraya oturuyordum ama Monica sorun çıkardı birazcık. Kendi aramızda halledebileceğimizi düşünüyorum.” Monica’ya yapmacık bir şekilde gülümsedim. Ryan kafası karışmış bir şekilde Monica’ya bakıp –ah neden bu kadar safsın sen?- “Bir sorun mu var Monica?” dedi. Monica afallamış bir şekilde kafasını salladı ve yerde duran çantasının yanına oturdu.

Ben ağzım bir karış açık Monic’e bakarken Ryan yanıma yaklaştı ve “Sorun değil Sum, sen otur biz başka bir yer buluruz elbet.” Dedi. Monic ona emredermişçesine “Hayır, ben burayı istiyorum.” Dedi. Hızlı bir hareketle kızın yanına çöktüm ve “Bana bak Monic, buradan hemen kalkmazsan çok fena olacak. Yemin ederim.” Diye fısıldadım kulağına. Bana tekrar pis bir bakış attı ve hiçbir şey yokmuş gibi çantasını kurcalamaya başladı. Ryan’a doğru “Bu yüzümü görmeni istemem. O yüzden lütfen benim için şu ilerideki sepetten birkaç meyve alır mısın?” dedim sırıtarak. O yine hiçbir şey anlamamış saf haliyle kafasını salladı ve sepete doğru uzaklaştı. Telefonunu kurcalayan Monica’ya döndüm ve "Sen laftan anlamıyor musun kızım?” diye sataştım. Kafasını kaldırıp bana bir şey söylemeye hazırlandı ki sözünü kestim. “Yüzünde vişne var.” “Anlamadım?” Elimdeki vişneyi yüzünün ortasına yapıştırdım. “Yüzünde diyorum, vişne var.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Monica Morwell
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Monica Morwell


Mesaj Sayısı : 141
Kayıt tarihi : 30/08/10
Gerçek Yaşı : 112
Nerden : Manhattan

Dinlenmek istiyordum, kavga değil. Empty
MesajKonu: Geri: Dinlenmek istiyordum, kavga değil.   Dinlenmek istiyordum, kavga değil. Icon_minitimePtsi Ağus. 30, 2010 1:07 pm

“Ah gel Ryan, bize harika bir yer buldum.” dedim Ryan'ı gördüğüm anda. Nihayet sersem Mallory'den ayrılabilmiş ve yanıma gelmişti. Tabi o yer cücesi hemen her yerden fırlayabilirdi, bu da ayrı bir konu. “Ah, merhaba Ryan!” dedi Summer. Kollarımı birleştirip gözlerimi devirdim. Tanrım, kendini sevdirmek için ne de çok uğraşıyordu. Eli havada asılı kalmıştı. Fırsattan istifade ona bir şeyler demek için ağzımı açmıştım ki Ryan ona kocaman sarıldı. Vücutları birbirine deydiği an gözlerim de fal taşı gibi açıldı. Ağzımı açtım ama hiç bir şey çıkmadı. Ryan üçüncü sınıflarla takılmayı çok mu seviyordu? Hem de benim yanımda? Vücudumda ki bütün hücrelerim yanaklarıma hücum etti ve sinirden kıpkırmızı oldu. Onlar kendi aralarında sohbet ederken başımı kırmızılıktan kurtulmak istercesine salladım. Omuzlarımı tekrar dikleştirdim ve kollarımı iki yanıma saldım.
"Ben de tam buraya oturuyordum ama Monica sorun çıkardı birazcık. Kendi aramızda halledebileceğimizi düşünüyorum." Ah, demek bu şıllık beni Ryan'a ispiyonluyordu. Aman ne büyük plan. Ryan bana bir şey demezdi, iki yıldır benimle flört ediyordu. "Bir sorun mu var Monica?" dedi. Şaşkınlıktan ağzımı açamadım bile bu sefer. Ryan hiç bir zaman bana böyle davranmamıştı, sevgili olmamamıza rağmen. Hatta Mallory'nin yanında bile böyle değildi. Summer'in ne özelliği vardı ki? Başımı hayır anlamında salladım ve oturdum.
"Sorun değil Sum, sen otur biz başka bir yer buluruz elbet." dedi Ryan. Ryan'a en kötü bakışımı attım ve "Hayır, ben burayı istiyorum." dedim. Buraya ilk ben gelmiştim, burası gölge tek yerdi, burası rahattı ve zaten başka boş yerde yoktu.
Hiç birini umursamıyormuşum gibi elimi çantama attım ve olmayan bir şey arama başladım. Summer kulağıma tehditler savururken onu görmezden geldim.
Ryan meyve almaya gidince Summer bana döndü. "Sen laftan anlamıyor musun kızım?" dedi. Başımı çantamdan kaldırdım ve ona 'Senin dediklerin laftan sayılıyor muydu? Ah, afedersin.' demek için ağzımı açtım ama benden önce davranıp lafı ağzıma tıktı.
"Yüzünde vişne var." dedi büyük bir ciddiyetle. Kaşlarımı çattım ve ona baktım. Bir anda yüzümün ortasına bir şey yapıştırdı. Vıcık vıcıktı, ıslaktı ve yeni fondotenimi mahfetmişti. Çantamın içine de bir şeyler girmesin diye fermuaırını hızla kapattım ve yere bıraktım. Yanımızda duran sepete elimi attım. Kısa tüyleri tenime deydiğinde şeftali olduğunu anladım. Uzun tırnaklarımı geçirip pestilini çıkarttım; Summer'in üstünü mahfetmek lazım malum. "Sen dün yaptırdığım bakımın ne kadar önemli olduğunu biliyor musun? Yüzüme yabancı madde değmemesi gerekiyor!" diye olağan gücümle bağırdım. Neredeyse etrafta ki herkes bize dönmüştü. Yüzümde iğrenç bir vişne eziği duruyordu, ama en azından dikkatler üzerimdeydi. Babamdan gördüğüm ilginin her zaman olmasını istiyordum. Dikkatleri çekmek içinde her şeyi yapardım. Summer "Ups, afedersin." dedi. Suratını önce çok yapmacık bir üzüntüye bürüdü, sonrasında gülen insanlara katıldı. Aslında gülümseyince çok hoş bir kız oluyordu ama şuan bunu düşünecek durumda değildim. "Özrün kabul edildi." dedim aynı yapmacık mutlulukla. Ve sonra elimi sepetten çıkarıp neredeyse suyu çıkmış şeftaliyi suratına yapıştırdım. Aynı anda sepetin içindeki diğer tabakta olan keki çektim ve daha hızlı bir hamleyle ona fırlattım. Ama benden hızlı davrandı ve kafasını eğdi. Mor, pembe ve mavi kremaları olan kek Ryan'a isabet etti. Keşke suratına isabet etseymiş. Ama biz oturduğumuzdan yüzüne değil tam mahrem yerine geldi. Ağzımı oynatarak 'ups' dedim ve alt dudağımı ısırdım. Ryan hiç bir şey demeden yüzüme baktı. Nefesini tutmuştu, sanırım amacı nefesini değil ağzından çıkacak kelimeleri engellemekti. Bir şeyler demek için ağzımı açmıştım ki sol kulağıma bir tutam üzüm yedim. Harika, şimdide Central Park'ta yemek savaşı başlatmıştık. Aslında, gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Summer'a baktım, elini başka bir yemek sepetine atmıştı ve muhtemel beni hedef almıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Summer Warner
NY Halkı
 NY Halkı
Summer Warner


Mesaj Sayısı : 233
Kayıt tarihi : 30/08/10
Nerden : Manhattan

Dinlenmek istiyordum, kavga değil. Empty
MesajKonu: Geri: Dinlenmek istiyordum, kavga değil.   Dinlenmek istiyordum, kavga değil. Icon_minitimeSalı Ağus. 31, 2010 5:28 am

Sepetimde Monic’e atmaya değer bir şey bulamayınca ayağa kalkıp “Yeter!” diye bağırdım. Herkesin dikkati bana toplanmıştı ve şu an tam bir hedef noktasıydım. Birkaç adımla Monic’in önüne geçtim ve “Lütfen sınırları aşmayalım. Tamam biz eğleniyor olabiliriz ama siz? Çocuk musunuz Tanrı aşkına!” İnsanlar bu kız da nereden çıktı gibisinden bakışlarla bana ters ters bakıyorlardı. “Lütfen parkın sağlığı için daha fazla yemek atmayalım etrafa. Yoksa ulusal habere birinci gelenekse Central Park Yemek Atma Savaşı adlı başlık altında çıkacağız.” Sanırım bu tahminim herkesi çok mutlu etmiş olacak ki çığlıkların ardından kargaşa yine başladı. Hatta bu seferki hedefleri ayakta duran bendim! Monica dediğim laf yüzünden, çantasından çıkardığı eşarbı başına bağlamakla meşguldu. Yüzlerce yiyecek bana doğru gelirken yere yattım ve yiyeceklerin hepsinin Monic’in üstüne boşalmasını izledim. Tabi birkaç tanesi ondan çarpıp üstümdeki Ella Moss elbisemde benekler oluşturdu ama şu anda bu benim için hiç sorun değildi. Monic sinir küpü şeklinde saçını ve yüzünü temizlemeye çalışırken ben, Ryan’ın çocuklar gibi eğlenmesini seyrediyordum. Bir ara Monic’in ağzından küfür duyduğuma bile yemin edebilirim. Birkaç dakika sonra artık ayağa kalkmış toparlanmaya çalışan Monica bana oldukça pis bakıyordu. Ben de ayağa kalkıp sepetime uzandın ve dışarıya çıkardığım birkaç tabak çatalı toplamaya başladım. İnsanlar da yavaş yavaş durulmuşa benziyorlardı. Arada yüzüme isabet eden çilekleri saymazsak tabi.

Ryan yanımıza doğru yaklaştı ve gülümseyerek “Ne kadar eğlenceliydi değil mi?” dedi. Ben başımla onaylarken Monic sahte bir gülümsemeyle “Evet, hiç bu kadar eğlenmemiştim, emin ol.” Dedi. Ryan biraz çekingen bir tavırla “Arada size de attığım için özür dilerim kızlar. Umarım canınız yanmamıştır.” diyerek gülümsedi. Monica attığı keki hatırlamış olacak ki baya bi’ kızardı. Bense sorun değil anlamında başımı eğdim ve piknik yerine doğru yaklaşan babamı gördüm. Tam gülümseyip oturduğum yeri işaret edecektim ki yanında duran sürtüğü görmemle kafayı yemem bir oldu. Şimdi babamın neden geç kaldığı belli oluyordu. Keşke bir iki dakika öncesinden getirseydi de ağzını burnunu vişne yapsaydım şu sürtüğün diye düşünürken Monica’nın hala kalkmamakta ısrar ettiğini gördüm. Babam yanımıza gelip “Merhaba kızlar, Ryan.” Diye bize selam verdi. Monica babamı kaale bile almayıp sürtüğe gözlerini dikmiş inceliyordu. Büyülenmiş gözlerle çantasına bakıp “Bu, bu dün çıkan chanel mi?” diye sordu. Elinde duran çanta püsküllü, ince saplı ve chanel amblemli normal bir çantaydı. Bunlardan evde en az yüz tane hatta yaklaşık beş yüz tane vardı. Sürtük üvey anneciğim sürtük ötesi bir gülümsemeyle “Evet, gelirken yolda gördüm ve kesinlikle almalıyım dedim.” Dedi. “Ama bana sınırlı sayıda ürettiklerini söylemişlerdi...” Yıkılmış gibi görünen Monic’e şu durumda acıdım doğrusu. O sürtüğün karşısında böyle kalmasını ben bile istemezdim. Sürtük ukala bir tavırla [color=olive]“Eh işte, ünlü bir model olmanın faydaları.” [/color]Diyerek güneşin altında parıldayan saçlarını savurdu. Babam bana bakarak “Buraya mı oturacağız?” diye sordu çekingen bir tavırla. “Hayır. Aslında evet, siz isterseniz oturabilirsiniz ama benim tadım kaçtı, gidiyorum.” Monica’nın orada olduğunu tamamen unutup sürtüğe dönerek “Beyinsiz olup harikulade bir çantaya sahip olmakta ünlü bir model olmanın başka bir faydası işte.” Dedim ve hızla oradan uzaklaştım.

Arkamdan Monica nasıl bir tepki verdi bilmiyorum ama kadının “Ah, bu kız beni hiç sevmeyecek.” Diyerek timsah göz yaşları akıttığını duyabiliyordum. Hızlı adımlarla köşedeki limuzine yanaştım. Şoförün kapıyı açmasını bile beklemeden içeri dalıp “Eve gidiyoruz, derhal.”dedim. Daha önce hiç bu kadar sert davranmadığım adamcağız bile ben de bir gariplik olduğunu anladı ve arabayı son gaz eve doğru sürdü. Yine o sürtük gelip tüm eğlencemin içine etmişti. İşin iyi tarafı ise, artık vişnenin Monica’ya ne kadar çok yakıştığını biliyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Monica Morwell
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Monica Morwell


Mesaj Sayısı : 141
Kayıt tarihi : 30/08/10
Gerçek Yaşı : 112
Nerden : Manhattan

Dinlenmek istiyordum, kavga değil. Empty
MesajKonu: Geri: Dinlenmek istiyordum, kavga değil.   Dinlenmek istiyordum, kavga değil. Icon_minitimeSalı Ağus. 31, 2010 6:16 am

"Ah, ben böyle işe s*çayım" diye söylenmeye başladım ve çantamdan paristen aldığım eşarbı çıkardım. Saçlarıma daha fazla besin yememek için, daha çok da eğer gazeteye çıkarsak tanınmamak için eşarbı bağladım. Tamam, bulunduğumuz yerde bütün gözlerin üzerimde olması çok hoş bir şeydi. Ama yarın bütün New York'ta rezil olmak istemiyordum. Eşarbın düğümünü attığım sırada Summer eğildi ve ona gelmesi gereken bütün yiyecekler üzerime hücum etti. Gözlerimi kapattım ve suratımda ki artıkları yere fırlattım. Daha fazla burada kalmak istemiyordum. Eve gitmek ve köpüklü bir banyo yapmak istiyordum. Çantamı alıp ayağa kalktım. İnsanlar yorulmuşlardı ve zaten atacak bir şeyleri de kalmamıştı. Ama hala kahkahalar eşliğinde gülüp konuşuyorlardı. Karşıdan bize doğru gelen ve gülen birisi daha vardı; Ryan. Ona olabildiğimce kötü bir bakış fırlattım ve yerdeki örtünün bir kısmıyla çizmemi silmeye başladım.
"Ne kadar eğlenceliydi değil mi?" dedi Summer ile gülüşürken. Başımı kaldırdım ve yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim. Bu sahteliği oda fark etmiş olacak ki gülümsemesi mahçuplaştı. "Evet, hiç bu kadar eğlenmemiştim, emin ol." dedim.
Savaş bittiğine göre Summer buradan kalkana kadar oturmaya devam edecektim. Örtüyü ikiye katladım ve üzerinde savaştan kalma şeyler olmayan biyerine oturdum. Summer tam gülümseyecek gibi oldu ama sonra vazgeçti. Kaşlarımı çatıp gelenlere baktım. Babası ve üvey annesi. Summer hep annesine kötü davranır, onu tersler veya görmezden gelirdi ama bence çok hoş bir kadındı. Kendine bakıyordu, modadan anlıyordu ve mankendi. Onu gördüğüm zaman muhabbet etmeden geçemiyordum. Bay Warner'in bize selamını umursamayıp kadına baktım. Bugün çok hoş giyinmişti. Tam bilekliklerini inceliyordum ki gözüme çantası çarptı. Püsküllü çantalardan nefret ediyordum ama bu çantaları yapan Chanel oldu mu, hayır diyemezdim.
"Bu, bu dün çıkan chanel mi?" dedim heyecanla. Bu çantayı dergide görmüştüm ve Paris'i didik didik etmiştim. Ama bana her yerde, kalmadığını ve zaten sınırlı sayıda olduğunu söylemişlerdi. "Evet, gelirken yolda gördüm ve kesinlikle almalıyım dedim." dedi kendini beğenmiş bir gülümsemeyle. Omuzlarımı düşürdüm ve masum bir şekilde kaşlarımı çattım. Ne yani model olan birisine bu çantayı veriyorlardıda benim gibi babası dünyaca ünlü olan bir iş adamının kızına vermiyorlar mıydı? “Ama bana sınırlı sayıda ürettiklerini söylemişlerdi.” dedim yere bakarak. O zaman ilk işim buradan ayrılıp bütün Manhattan'da bu çantayı arayacaktım. Tam hangi Chanel'dan aldığını soracaktım ki "Hayır. Aslında evet, siz isterseniz oturabilirsiniz ama benim tadım kaçtı, gidiyorum." dedi Summer. Ve sonra kötü bir bakışı üvey annesine atıp "Beyinsiz olup harikulade bir çantaya sahip olmakta ünlü bir model olmanın başka bir faydası işte." diye ekledi ve arkasını dönüp hızla oradan uzaklaştı. Üvey annesi bir an ona çok sinirle baktıktan sonra Bay Warner'a dönüp ağlamaya başladı. İlk önce onu teselli edecektim. Ama gözyaşları çok yapmacık duruyordu. Hiç birşey yapmadan ayağa kalktım. Nasılsa benim ailem değildi. Summer'a baktım, o çoktan arabasına binmiş gidiyordu. "Imm, sonra görüşürüz o zaman." dedim Ağlayan anne ve Bay Warner'a. Sonra hala ayakta duran Ryan'a döndüm. "Harika bir gündü. Bay bay." dedim tekrardan yapmacık bir gülümsemeyle. Bu çocuğa karşı çok yapmacıktım, evet. Çantamı açtım ve telefonumu çıkarttım. Sonra Ian'ın buraya gelmesinin uzun süreceğini düşündüm. Yarım saat kadar daha burada üstüm başım batmış bir halde duramazdım, değil mi? Central Park'tan çıktım ve caddeye geçtim. Biraz ileriden gelen taksiye elimi kaldırdım. Neyse ki taksileri beklemek gibi bir zorundalığım yoktu, hemen duruyorlardı. Güneş gözlüklerimi çıkarttım.Son bir kez etrafa baktım ve sonra taksiye bindim.

Monica Morwell & Summer Warner

SON
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Dinlenmek istiyordum, kavga değil.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kavga
» fireja değil fireya.
» Düşündüğün gibi değil.
» arkadaşlık bize göre değil
» Rp aşkı geldi Öyle böyle değil

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: The New York City :: Manhattan :: Central Park-
Buraya geçin: