Be my prisoner for the night.

Spoiler:

Her zamanki gibi randevusundan önce güzellik salonunda saatlerini harcamıştı. Gecikebileceği ihtimaline karşın saatler öncesinden gitmişti oraya ve öyle de olmuştu. Güzellik salonundan aceleyle çıktığı gibi kapıda bekleyen arabasına bindi ve eve gitme talimati verdi. Aslına bakılırsa saatlerce uğraşın hiçbir anlamı kalmamıştı çünkü kapıdan arabaya kadar geçen sürede sağanak yağan yağmur saçlarını berbat etmişti. Fön, ne kadar kalıcı olursa olsun hiçbir zaman ilk yapıldığı andaki şevki vermezdi ona. Dalgalı, kestane rengi uzun saçlarını arabaya girince elleriyle kurutmaya koyulmuştu. Üzerindeki rahatsız kıyafet onu olduğundan çok daha güzel ve seksi hissettiriyordu doğrusu. Sevdiği iki renk olan siyah ve kırmızı bir ayakkabısı vardı ayağında. Arkasında kurdelası olan, yüksek topuklu bu ayakkabı bacaklarının şekillenmesinde önemli rol oynuyordu ve o bu yüzden topuklu ayakkabısı olmadan dışarı çıkmazdı nerdeyse. Üzerinde gri ve salık bir kıyafet vardı, basen kısımlarında daralan. Eteğin boyu tam olarak çorabının jartiyer kısmını kapatıyordu. Üzerindeki Louis Vuitton beyaz ve süet montu onu sımsıcak tuttuğu için hiç üzerinden çıkarmıyordu. Kiss & Fly club oldukça sıcak bir ortamdı ve bu yüzden oraya gidene dek çıkarmayacaktı. Evin önüne geldikleri zaman son model bir arabanın orada durduğunu gördü Gisela. Hemen arabanın kapısını açıp çıkmıştı. Evet, o Ray'di. Kapının zilini çalıyordu, anlaşılan annem yine bir işler çevirmekten kapıyı açmaya bile tenezzül etmiyordu. Yüksek sesle bağırdı Gisela; 'Hey, buradayım!'

Ray sese yöneldiğine Gisela ona doğru ilerledi. Yanına geldiğinde çok fazla ıslandığını farketmişti. Gerçekten sevmiyordu yağmuru. Yağmur sadece makyajın akmasına, saçların bozulmasına etken olan bir faktördü onun için. Öyleydi de, dolu dolu çekilen eyelinerı yanaklarına doğru inmekteydi. Hissetmiş olmalıydı ki işaret parmağıyla sildi yavaşça. Ray'in gözlerine dikkatlice baktıktan sonra kollarını boynuna doladı. 'Çok üşümüşsün, özür dilerim Ray.' deyip yanağından öptü kıpkırmızı rujuyla iyice bastırarak. 'Hadi arabaya girelim, daha fazla beklemeye lüzum yok değil mi?' dedi Gisela tatlılıkla gülümseyerek.

Ray'in Gisela'yı baştan sona dikkatlice süzdüğü aşikardı. Gisela, onda ne bulduğunu bilmiyordu ama Ray Gisela'dan hoşlanıyordu anladığı kadarıyla. Tabii, üst sınıflardan bir kızdan hoşlanmak bu. Gisela, Ray onu izlerken gerçekten beğenildiğini anlayabiliyordu. Belki de bu yüzden Gisela onsuz olamazdı. Ray onun için çok farklıydı. Kimseden almadığı ilgiyi buluyordu onda, beğeniyi, sevgiyi yada şehveti belki de. Yol uzundu ve şimdiye kadar konuşan olmamıştı. Ray'in naif bakışları altındaydı Gisela. Bakışlarını yakaladığında Ray söze başlamıştı nihayet; “Bana ihtiyacın olduğunu söylemiştin, umarım bir sorun yoktur.” gerçekten zor bir soruydu bu Gisela için. Nasıl açıklayacağını, ne diyeceğini hiç düşünmemişti. Belki de gün kayıtsız, şartsız biter sanmıştı fakat öyle olmamıştı. Ray sebebini merak ediyordu ve Gisela'nın da mantıklı bir açıklama yapması gerekirdi. Doğrusu onu yalnız olduğu için çağırmıştı. Birileri tarafından ilgi görmek için, pohpohlanmak için. Bunu ondan hoşlanan diğer insanlardan istemiyordu ama, bunu Ray'den bekliyordu. Bunun sebebini bilmediği için de mantıklı bir açıklama yapmak zor geliyordu oldukça. 'Bunu sonra konuşsak olur mu Ray?' dedi samimiyetin doruklarına vuran tatlı gülümsemesini takınarak. 'Şimdi düşünmek istemiyorum yada konuşmak. Seninle geçireceğimiz birkaç saatin tadını almak istiyorum.' derken elini Ray'in elinin üzerine koymuştu nazikçe. Bacak bacak üzerine atmış ve başını Ray'in sol omzuna yaslamıştı. Ön koltukların arasından yolu izliyordu ve doğrusu bu mükemmel arabanın rahatlığını yaşamak huzur vericiydi, Ray'in yanında olmak gibi.

Gisela, bundan önceki yıl Ray'i tanımıyordu okulda, Ray onu tanıyor muydu, onu bilmiyordu. Bu sene okulun popüler kızlarıyla sürekli dipdibe olan bir çocuğu görmezlikten gelememiş ve alt sınıflardan olmasına rağmen tanışma adımını o atmıştı. Senenin başından beri sıklıkla okul dışında görüşüyorlardı, aralarında Gisela'nın çözemediği bir bağ vardı, çok lüzumlu ve sağlam bir bağdı bu. Arabanın frenine basıldığını hissedince hafif irkilen Gisela, başını Ray'in omzundan yavaşça kaldırmış ve arabadan inmeye hazırlanmıştı. Makyaj çantasının yere düştüğünü görünce eğilip onu yerden aldı. 'Aksilikler hep böyle üst üste geliyor zaten. Neyse hadi çıkalım Ray.' dedi sesinde ince bir tizlikle.

Arabadan inip, kulübe girdiler Gisela ve Ray. Kulübün girişinden itibaren V.I.P odaya gidene kadar herkes gözlerini onlara dikmişti ve bu bir yere kadar hoş bir durum gibi gözüküyordu. İnsanların gözlerinin hep üzerinde olmaları onları ilgi manyağı etse de, bir süre sonra bu dikizlenme hissinin ortadan kalkması için dilek diliyordu Gisela içinden. Oturdukları zaman Ray neredeyse bir saniye bile beklemeden başlangıcı yapmıştı. “Bu gece kuru kuru geçmez. Eee, ne içiyoruz?” Ah, Ray ve o çarpık gülümsemesi. Hangi kız bundan etkilenmezdi ki? Gisela'nın Ray'de vazgeçemediği nokta bu olabilirdi belki de. Kendine çok güvenen ve bir o kadar da kendini yeri gelince aşağılayabilen, en azından aşağıladığını hissettirerek. Gisela üzerindeki kalın, tüylü montu yavaşça çıkarıp kırmızı, deri koltukların üzerine bırakmıştı. Monttan buruşan kıyafetini birkaç el hareketiyle düzelttikten sonra jartiyerin gözükmesini engellemek için çoraplarını yukarı çekmişti farkettirmemeye çalışarak. Bacak bacak üstüne atarak; 'Smirnoff Ice alabiliriz sanırım, bu gece sarhoş olmaktan başka bir niyetim yok çünkü.'

Önlerindeki küçük sehpanın önünden aldığı kadehteki suyu nazikçe eline alıp yudumlamıştı Gisela. Bardağa baktığında herhangi bir ruj izinin kalmadığını görünce makyajının tazelenmesi gerektiğini anlamıştı. Yavaşça ayağa kalkıp Ray'e yakınlaşmıştı. Eğilerek dudağına küçük bir öpücük kondurup 'Makyajımı tazelemem gerekiyor. İçkinin gelmesini bekleyebilirsin.' dedi. Ray'in dudağında kalan hafif ruju işaret parmağıyla nazikçe silmişti. Doğrulup yavaş adımlarla lavaboya yöneldi. Kulübun en sevdiği yönüyse bu devasa lavabosuydu. Dört bir yanı aynalarla çevriliydi ve ışıklandırılması son derece şıktı. Makyaj çantasından çıkardığı kırmızı rujunu dikkatle sürüyordu dudağına. Dudaklarını birbirlerine sürterek ruju yaymış ve baştan çıkartıcı kokusuyla bilinen, birkaç yıl İngiltere'de yasaklanmış fakat hiçbir işe yaramaması sonucu yasağı kaldırılan Pheremone parfümünü çıkarıp üzerine bocalamıştı. Jartiyerini iyice yukarı çıkarıp bir daha çıkmayacağından emin olunca hazır olduğunu düşünüp lavabodan çıkmıştı. Tekrar masaya geldiğinde içkiler gelmişti ve Ray onu bekler vaziyetteydi. Ray'in tam bitişiğine oturup içkilerin açılmasını bekliyordu.

“Smirnoff Ice alabiliriz sanırım, bu gece sarhoş olmaktan başka bir niyetim yok çünkü.” Amaçlarının ortak olması güzeldi. İkisi de kesinlikle bu amaçlarına ulaşacaklardı bu gece Ray gözleriyle içkiler için işaret verdikten sonra Gisela önlerindeki sehpadaki su dolu bardaktan bir yudum aldı. Gisela bardağa bakıp ruj izini göremeyince yüzündeki bakışlar tatminsizleşti Ray o anda Gisela’nın makyaj tazelemeye gideceğini anladı. Gisela yerinden yavaşça kalkıp Ray’in dudağına küçük bir öpücük kondurduktan sonra beklenen cümle dudaklarından döküldü. “Makyajımı tazelemem gerekiyor. İçkinin gelmesini bekleyebilirsin.” Ray gülümsemesiyle Gisela’yı onayladı. İçkilerin gelmesini beklerken cep telefonuna baktı Ray. Bara girişte göz kırptığı veya gülümsediği kızlardan bazıları telefonunu mesajlarla doldurmuşlardı, hatta bir tanesi olayı baya abartıp tam on yedi mesaj göndermişti. Ray kızın numarasını engelledikten sonra telefonunu kapattı. Israrcı, cıvık kızlardan hiç hoşlanmamıştı, hoşlanmayacaktı da. Etraftaki çiftlere göz attı Ray müstehcen kavramının anlamını yitirdiği bir yerdi burası. Kimisine göre bu fazlasıyla alışılmadık ve yanlıştı. Ray gibilere göreyse kimsenin kimseyi yargılama hakkı yoktu ve herkes her yerde istediğini yapabilirdi. Bu sırada içkiler geldi, birkaç dakika sonraysa Gisela. Kırmızı rujunu gözle görülür şekilde belirginleştirmişti, adeta üzerine boşaltılmış olan parfümün kokusu ise beş metrelik alandaki herkesi baştan çıkarabilecek güçteydi. Kalp atışlarının tekrar hızlandığını hisseden Ray birkaç derin nefesle kendini dizginledi. Ray’in tam dibine oturan Gisela Ray için zaten sıcak olan ortamı daha da ısıtmıştı. Birkaç bardak içkiden sonra dizginlenmeye ihtiyacı olmayacağını düşünen Ray kendi bardağını aldı, Gisela’nınkiniyse ona uzattı ve bardağını havaya kaldırdı. “Şerefe.” Ray bu gece fazlasıyla hızlı gidiyordu. Önünde dolup boşalan bardakların haddi hesabı yoktu. Gisela’yla konuşurken kahkahalar havada uçuşuyor, Gisela her saniye Ray’in gözünde daha çekici ve seksi bir hale geliyordu. Ray de bu sırada boş durmuyor elindeki bütün numaralarını deniyordu. Ray bu gece Gisela’yı etk,lemek için her şeyi yapmaya hazırdı her şeyi…

Vücuduna yayılmış parfümün etkileyici kokusunun Ray'i boylu boyunca sardığının farkındaydı Gisela. Ray etkilemesi kolay biriydi Gisela için. Belki de ona tapıyor olmasının bir sonucuydu bu. Ray'in iyi niyetli duygularını suistimal etmek değildi amacı ama biraz ilgiye ihtiyacı olduğunda yanında olduğunu bildiği başka biri yoktu. Gisela istese de ne olursa olsun ondan emin olamazdı çünkü Ray hiçbir zaman dilediği kadar sadık olamıyordu. Bakışlarını ne zaman başka yöne çevirse, Ray bir başkası ile oluyordu. Fakat bunun için Gisela'nın Ray'i yargılamaya ne hakkı vardı ne de bunu söyleyecek yüzü. Çünkü Gisela da aynı şekilde davranıyordu. Her Manhattan'lı kız gibi olmasa da sadık olduğu söylenemezdi pek. Bağlanmaktan korkuyordu, karşısına onlarca düzgün insan çıksa da kendini bir kişiye adamak istemiyordu hiçbir zaman. Yaşı sebebiyle bu böyleydi, büyüdükçe olgunlaşacağından ve doğru kişiyi bulacağından emindi aslında. Bu yüzden henüz küçük sayılırken hayatın tadını almaya değerdi ona göre. Ray ile yaşamak istediklerini yaşayacak ve bir gün büyüdüklerinde tekrar karşısına çıkarsa ona bir şans verebilicekti, kim bilir.

'Şerefe' dedi Ray etkileyici sesiyle. Votkayı bir dikişte içtikten sonra başındaki o tatlı ağrıyı hissediyor gibiydi. Ray uğraşıyordu, Gisela için. Onu iyi gösterecek ne varsa yapmaya çalışıyordu. Bir şişe smirnofftan sonra Gisela ciddi anlamda affalamaya başlamıştı. Beklediği anın geldiğini düşünerekten yüzünü iyice yakınlaştırmıştı Ray'e. Dudaklarını onunkilere yavaşça değdirmiş ve ellerini omuzlarına yerleştirmişti. Yavaşça doğrulup Ray'in belinden geçirmişti uzun bacaklarını. Onu ve pürüzsüz tenini özlediğini hissetmişti ve özlemini gidermek için daha fazla beklemeyecekti. Bu yüzden Ray'in üzerindeki gömleğin düğmelerini açmıştı yavaşça ve sert göğüslerine ellerini yerleştirmişti. Ray'in alt dudağını öpüyordu ve vücudunu onunkine iyice yakınlaştırmıştı. Cilalanmış uzun tırnaklarını aldığı zevki belirtmek adına Ray'in omuzlarına batırıyordu hafiften. Dudaklarını bırakıp Ray'in yüzünü boynuna denk getirmişti. Etrafına bakınıyordu bu sırada. Girişte onları dikkatle izleyenler bu vasıflarından vazgeçmemişlerdi anlaşıldığı üzere. Ellerini omuzlarından çekip eteğine getirmiş ve jartiyer kısmını açmıştı Ray'in düşüncelerini teyit etmek adına bir nevi.

SON