It was supposed to be a girls night out!

Konu: It was supposed to be a girls night out! Paz Tem. 31, 2011 3:30 pm

&

It was supposed to be a girls night out! 9

&

It was supposed to be a girls night out! Falling_circusleighton011

Siyah mı beyaz mı?

nasılsa herkes sarhoş olacak!

"Ben çıkıyorum!"

"Bir Long Island lütfen."

Bazen evin rahatlığına ve kitaplara fazlaca dalıp, dışarının ne kadar eğlenceli olduğunu unutuyorum

Öğlen saatinde hala yatakta olmam kıyametin geleceğine bir işaret olabilirdi. Bugün için sadece akşama plan yapmış olmam bu tembelliğimin sebebi olabilirdi. Akşama Nevayla dağıtacaktık. Yataktan kendimi zar zor kaldırabildim. Ağır ve yamuk adımlarla yüzümü yıkamak için banyoya yöneldim. Aynaya baktığımda saçım başım dağılmış göz altlarım berbat görünüyordu. Dün gece çok yatmam dan dolayı yorgunluğum cildime bu şekilde yansımıştı. Elimle saçlarımı ve yüzümü şekilden şekle sokarken gözümün saate çarpması hazırlanmam gerektiğini hatırlatmıştı bana. Üzerime saten sabahlığımı ve terliklerimi geçirip kıyafet odasına gittim. Manhattanın en gözde mağazalarını kıskandıracak kalitede bir kıyafet odam vardı. Askıda asılı olan binlerce kıyafet hepsi giyilmek için beni bekliyordu. Bakalım bugün ne giyecektim gittiğim mekan gece kulübüydü. Abartı olmalıydı fazla aşırıya kaçmama şartıyla. Her zaman ki gibi kaliteden vazgeçemedim. Ellerimi askıların arasında dolaştırıyor, kıyafetleri süzüyor, uygun kıyafeti arıyordum. Sonunda bulmuştum.'' Omuz kısmından tek kol inen kumaş üzerine parlak şifonla büzgülü bir şekilde inen kol askısı göğüs kısmında darlaşan parlak fransız danteliyle hareketlenmiş , göğüsten beline kadar uzanan bir kemer gri parlak bir kemer kaplamıştı. Etek kısmında biraz daha darlaşıyordu. Arka kısmında ise şifonla büzgülü bir şekilde gelen tül arkadan atılarak yere kadar uzanıyordu . Sırtı sırf dantel di.'' Dekolteyi severim ama dantellerle fırfırlarla örtmeyi tercih ettim. Elbise tamamdı sırada ayakkabı vardı. Ayakkabı seçmek için dolabı açtım. Gri üstü lacivert taşlı platform topuklu ayakkabımı giydim. Hazır görünüyordum saçım ve makyajım kalmıştı. Onun içinde zaten görevliler vardı. Makyözü çoktan çağırtmıştım.İlk önce saçtan başladı, Saçlarımı bir güzel yıkadıktan sonra düz fön çekti aralarına maşa attırdı. Aralara takılan çıt çıtlar la saçım hem daha uzamış hemde daha estetik bir görünüm kazanmıştı.Makyaja geldiğinde ise Pudra fondöten kısmını çoktan saç yapılırken bitirmişlerdi. Lacivert göz kalemi üzerine çekilen siyah eye liner gözlerimi ortaya çıkartmıştı. Galiba hazırdım. Çantamı da aldıktan sonra aynaya son kez baktığımda gerçekten kusursuz görünüyordum. Hızlı adımlarla odamdan çıkıp merdivenlerden indim. Evi son bir kez süzdükten sonra kapıda bekleyen şoförün yanına giderken evde telefonumu unuttuğumu fark ettim ancak yardımcım Claire unuttuğumu fark etmiş olmalı ki elinde telefonla arkamdan koşturuyordu.Yanıma geldiğinde ise nefes nefeseydi telefonumu verdi bende teşekkür ettim. Arabaya bindim. Giderken şoförün telefonunun hep açık olmasını onu aradığımda burada bulacağımı söylemiştim. Onaylar biçimde başını aşağıya doğru salladı. Mekana geldim sayılırdı. Arabanın içinden çıkmadan önce son talimatları da verdikten sonra arabadan indim çantamı verdi. Mekanın kapılarını hafif araladım. İçeride Nevayı aramaya başlayacaktım ki zaten hemen gözüme çarpmıştı. Hızlı adımlarla kalabalığın arasından sıyrılıp Nevanın yanına gittim. Anlaşılan Neva geceye erken başlamıştı yanındaki sandalyeye oturdum. Orada suratsızca bekleyen barmeni yanıma çağırıp ona bana bir tane Tekila getirmesini söyledim ve Nevaya döndüm. ''Anlat bakalım nasıl gidiyor? Baya zamandır konuşamadık haliyle haberlerinden baya uzak kaldım'' diyerek sözümü bitirdim, cevap vermesini beklemeye başladım.

Sir Stafford | IV. Sınıf Mesaj Sayısı : 75 Kayıt tarihi : 28/07/11

İşgal ettikleri oturma odalarından birinde Daniel projektörle duvara yansıtılmış devasa ekranda guitar hero oynuyordu. Elinde gitarı ile birkaç saat başka hiçbir şey yapmadan bu şekilde vakit geçirebilirdi. Genelde daha iyi olmasına rağmen bugün dikkati dağınıktı ve bol bol hata yapıyordu. Dikkatinin dağınıklığının ise tek bir nedeni vardı; Neva. Kız son bir saattir fiziken burda, bilgisayarının başında olsa da aklının bambaşka yerlerde olduğu belliydi. Üstelik gözleri sık sık saate kayıyordu. Sonunda kızda bir hareketlenme olunca Daniel rahatladığını hissetti. Kısa bir süre sonra ise üst kattan duymaya alışkın olduğu topuk sesleri gelmeye başladı. Demek ki kız gece dışarı çıkacaktı. Sabahtan beri kafasını meşgul eden şey ise muhtemelen ne giyeceği ve saçını nasıl yapacağı konusundaydı. Evy, bir kere kararını verince çabucak hazırlanabilen bir kızdı, Daniel onun bu özelliğini hep takdir etmişti.

Arkadaşının "Ben çıkıyorum!” diye seslendiğini duyduğu an arkasından koşturdu ama Evy çoktan çıkmıştı bile. Daniel vakit kaybetmeden rotasını değiştirip evlerinin girişini gören kocaman camlarla kaplı ana salonlarına gitti. Evy taksiye binmeden önce onu bir anlığına görebildi ve ağzı açık kaldı. Beyaz elbisesi gerçekten muhteşemdi ama biraz fazla muhteşemdi. Bacakları nerdeyse tamamen açıktaydı. Dekolteye karşı değildi. Aksine güzel kızların güzelliklerini göstermelerini destekliyordu ama bu Evy’di. Onu tanıyordu, şu an kötü anlamda kendisine sarkan biri olursa neşeli gözlerindeki parıltıyı öldürücü bir keskinliğe dönüştürüp ağzının payını verebilirdi ama her zaman böyle olmayacaktı. Özellikle bir süre sonra çakırkeyif olduğunda canı sigara içmek isteyecekti ve eğer takıldığı kişilerde yoksa kendisine sigara veren ilk kişiye müteşekkir olacak, muhabbet etmeye bile başlayacaktı. Aynı şekilde kızlarla tanışıp gecenin sonunda hoş vakit geçirdiği çok olmuştu.

İç çekti ve aşağı indi. “Alfonso Evy nereye gitti biliyor musun?” Alfonso bilmediğini söyledikten sonra bir an yüzünde sormalı mıydım acaba’nın endişesi oluştu. “Neyse sağol bir şekilde öğrenirim ben.” Daniel’ın kibar olmak gibi bir zorunluluğu yoktu ama babası çalışanları büyük olaylar olmadığı sürece değiştirmezdi. Minik haliyye Alfonso’nun peşinden koşturduğu çok olmuştu. Özellikle de adam araba kullanırken ben de diye tuttururdu. Büyüdükçe araları biraz daha mesafeli olmuştu, en azından çevreye karşı. Daniel, giriş kapısının önünde durup düşündü. Gitmek ve Evy’e göz kulak olmak, en azından kendi içini rahatlatmış olmak istiyordu ama bir yandan da Evy’nin bundan hoşlanmayacağından emindi. Daniel ile dışarı çıkmak konusunda bir problemi yoktu zaten bol bol çıkıyorlardı ama bu defa nereye gittiğini kendisine söylememişti. Unutmuş olması ihtimali de vardı, yine de Daniel’a istenmediği için söylememiş gibi geliyordu. Sıkıntılı bir yüzle Alfonso’ya baktı, sonra yukarı oyununa devam etmeye gitti. Alfonso, genç adamın arkasından anlayışlı bir ifadeyle gülümsemiş ve görevine devam etmişti.

Harrison Jewell | III. Sınıf Mesaj Sayısı : 46 Kayıt tarihi : 29/07/11

"Selam."

'"Anlat bakalım nasıl gidiyor? Baya zamandır konuşamadık haliyle haberlerinden baya uzak kaldım."

"Pek bir şey olduğu söylenemez, ama muhtemelen taşınacağız."

"Yok canım, öyle değil. Hala New York'dayız, sadece ev değişikliği yaşayacağız sanırım. Biliyorsun kaldığımız ev Daniel'ın babasınındı, güya onunla kalıyorduk ama tabii onu gördüğümüz yok."

Aman neyse ne.

"Şimdi o da muhtemelen taşınıyor, biz de Daniel'la başka bir eve geçmeye karar verdik sayılır. Ama artık ne zaman bilmiyorum."

Çalış bakalım alkol

Belki üçüncü kadehten sonra..

"Ee, sen neler yapıyordun? Eminim anlatacak daha hareketli şeylerin vardır."

İçkimi söyledikten sonra ona nasıl olduğunu sormuştum, onu baştan aşağı süzdüğümde ise her zaman ki gibi sadelikten yanaydı.Suratında hevesle sorduğum soruya istediğim cevabı alamayacakmışım gibi bir bakış belirdikten sonra söze başladı. "Anlat bakalım nasıl gidiyor? Baya zamandır konuşamadık haliyle haberlerinden baya uzak kaldım." dedi. Yüzüme korku ve şaşkınlık dolu bir ifade yerleşmişti.Bunu anlamış olmalı ki kıkırdayarak lafına devam etti."Yok canım, öyle değil. Hala New York'dayız, sadece ev değişikliği yaşayacağız sanırım. Biliyorsun kaldığımız ev Daniel'ın babasınındı, güya onunla kalıyorduk ama tabii onu gördüğümüz yok." dedi. Derin bir iç çektikten sonra konuşmasını dinlemeye devam ettim. "Şimdi o da muhtemelen taşınıyor, biz de Daniel'la başka bir eve geçmeye karar verdik sayılır. Ama artık ne zaman bilmiyorum." dedi. Bu konu hakkında pek fikir sahibi değildim aslında çevremdekiler ve hayatları beni çok ilgilendirmiyor desem yeriydi. Tabi istisna insanlar vardı hayatlarım da Neva da bunlardan biriydi. Neva konuşmasını bitirdikten sonra ben içten içe yorum yaparken garson tepsideki tekilayı yavaşça masanın üstüne bıraktı. Garson arkasını dönecekti ki Neva onu durdurarak içkisini yenilemesini söyledi. Biraz hızlı gidiyordu bu gece ama eğlenmeye gelmiştik. Eğlenmeyi severdim ama kendimi kaybedecek kadar içmezdim hiç bir zaman. Elbisem mekanda olan herkese göre daha göz alıcıydı, saçım, makyajım,görüntüm her zaman diğer insanlara göre daha parlak daha göz alıcıydı. Böyle olması benim hoşuma gidiyordu. Bardağı elime aldım tuzu yaladım ve tekilayı diktim. Yüzümdeki hafif ekşime gülümsemeye dönüştü sonradan. Garson daha Nevanın siparişlerini getirmeden elimle bana bir tane daha getirmesini işaret ettim. Etrafta ruj izleriyle süslenmiş kadehler bir gelip gidiyordu, Manhattan'ın günah kokan havası herkesi içine çekmeye başarmıştı. Garson bar kısmından aldığı tepsiyle dans eden insanların arasından sıyrılıp yanımıza kadar gelmeyi başarmıştı ikimizinde içkilerini büyük bir dikkatle masanın üzerine koydu başka bir şey isteyip istemediğimizi sordu. Ben kaşlarımı kaldırarak istemediğimizi belirttim. Çevreyi izlemeye başlamıştım ki Neva söze atladı.[color:f841=#EEB422
]"Ee, sen neler yapıyordun? Eminim anlatacak daha hareketli şeylerin vardır." dedi. Evet bu kız beni tanıyordu. Yüzümde hafif bir gülümsemeyle söze başladım. ''Daha geçenlerde heyecanlı bir gün yaşadım belki duymuşsundur L&C de falan. Alieer diye bir kız Daniel'ın sevgilisi varya, tiyatro seçmelerindeydik, bu kızda ondan önceki gün golf oynarken üzerime içki döktü, neyse seçmeler geldi çattı jüri üyelerinden bir tanesine Alieer'ın fahişe olduğunu , kocasıyla düzenli olarak yattığını , striptiz yaptığını söyledim. Haklı olarak kadın bunu seçmelerden kovdu. Sonra beni eve bırakmak için arabasına aldı amcasının evine götürdü, yemek yedik havuz başına geldiğimde ise Alieer bilerek çantamı ,eşyalarımı ve beni havuza düşürdü. İntikam almak için bende kızın annesini aradım Aile planlamasından arıyorum diye hamile olduğunu söyledim kızının.'' Nevanın bakışları gittikçe değişiyor suratında şaşkın bir ifadeyle beni dinlemeye devam ediyordu. Tekrardan tekilayı içtikten sonra söze başladım. ''Benim hayatımda bu işte bu ve bunun gibi sıradan olaylar'' dedim. Pek sıradan olmasa da böyle demem gerekirdi. Kız hala yüzündeki şaşkın ifadeyle bana bakıyordu ben ise bu konu hakkındaki yorumunu dinlemeye koyuldum..

Sir Stafford | IV. Sınıf Mesaj Sayısı : 75 Kayıt tarihi : 28/07/11

Neva duysa çok kızardı

farklıydı

“Evy de o elbiseyi giymeseydi!”

“Harika şimdi de kendi kendime konuşmaya başladım.”

Sanki yeterince çok eğlenmiyormuşum gibi.

Harrison Jewell | III. Sınıf Mesaj Sayısı : 46 Kayıt tarihi : 29/07/11

"Daha geçenlerde heyecanlı bir gün yaşadım belki duymuşsundur L&C de falan.."

O da biraz yavaş olsun

"...bu kızda ondan önceki gün golf oynarken üzerime içki döktü, neyse seçmeler geldi çattı jüri üyelerinden bir tanesine Alieer'ın fahişe olduğunu , kocasıyla düzenli olarak yattığını , striptiz yaptığını söyledim. Haklı olarak kadın bunu seçmelerden kovdu..."

hareketin böylesi

sakin

"...Sonra beni eve bırakmak için arabasına aldı amcasının evine götürdü, yemek yedik havuz başına geldiğimde ise Alieer bilerek çantamı ,eşyalarımı ve beni havuza düşürdü. İntikam almak için bende kızın annesini aradım Aile planlamasından arıyorum diye hamile olduğunu söyledim kızının."

Daniel dikkatli olsa iyi olur

"Tanrım, Brianna inanılmazsın."

"Alieer'in öyle şeyler yapabilecek biri olduğunu bilmiyordum, gerçi pek tanıdığımı söyleyemem."

"Bazen arkadaşın olduğum için şükrediyorum. Ee peki Alieer'den ses çıktı mı?"

Sözümü bitirdiğimde Neva ağzı açık bir şekilde ben dinliyordu, bu sakin tavrımın onu daha çok şaşırttığına iddia'ya girebilirdim. Yüzümde mütevazi bir gülümsemeyle yetinmiştim ki Neva bir kahkaha patlattı, onun gülmesi beni de güldürüyordu. "Tanrım, Brianna inanılmazsın." dedi. İnanılmaz belki abartı bir kelimeydi ama böyle şeyler duymak hoşuma gidiyordu bazen aşırıya kaçtığımı düşünsem bile bana zevk veren buydu. Önünde biten tekilasını fark edip geceye votkayla devam etme kararı aldı. Neva duyduğu şeylerin eğlencesinden olacak ki büyük bir hazla bir yudum daha aldı ve söze başladı."Alieer'in öyle şeyler yapabilecek biri olduğunu bilmiyordum, gerçi pek tanıdığımı söyleyemem." İçimden aslında onun tam da öyle şeyler yapabilecek biri olduğunu geçiriyordum, çünkü Alieer iyi savaşmıştı. Berabere bitirmiştik savaşı ve benimle beraber bitirmesi onun gerçekten iyi olduğunun göstergesiydi. Sadece gülümsemekle yetindim ve dinlemeye devam ettim. "Bazen arkadaşın olduğum için şükrediyorum. Ee peki Alieer'den ses çıktı mı?" dedi. Ses çıkması gereken bir durum yoktu. Savaşı başlattı bende bitirdim ödeştik bitti ama uzun zamandır Alieer hakkında bir şey duymuyordum, yeni bir savaş olursa seve seve gidebileceğimi biliyordu. Bu düşüncelerden sıyrıldıktan sonra cevap verdim. ''Ses çıkmadı aslına bakarsan ses çıkması gereken bir durumda yok. Savaşı o başlattı ben bitirdim, o da yaptıklarını ödedi bende. O yüzden ses çıkacağını sanmıyorum'' dedim. Garsonun dakikliği şaşırtmıştı beni. Tam lafımı bitirmiştim ki bu sefer daha kısa boylu cılız bir sarışın yollamışlardı masaya. Tepsiyi zar zor taşıyordu, içkileri sağ salim getirmesi konusunda iddia'ya girebilecek konu haline gelmişti. Sonunda bir oraya bir buraya yürüyerek gelen sarışı eli titreyerek masanın üzerine içkileri bırakmıştı. Etrafa bakıldığında en göz alıcı kızlar bizdik. Bütün gece muhabbet etmekten dans etmeye fırsat bulamamıştık. Koca votka bardağını bir dikişte bitirdiğim gibi içimde oluşan yakma hissi hoşuma gitmişti. Nevayı kolundan tuttuğum gibi dans pistinin ortasına attım ve gecenin başladığını şimdi daha iyi anlayabiliyordum.

Sir Stafford | IV. Sınıf Mesaj Sayısı : 75 Kayıt tarihi : 28/07/11

Daniel, iyice gevşeyip rahatlamıştı. Hatta kalkıp dans edesi vardı ama pistin tam olarak Neva’nın görüş açısında olması gözünü korkutuyordu. Hem zaten kiminle dans edecekti ki? Sorun bir kız bulup bulamayacağı değildi, istediği an o durumu halledebilirdi ama Alieer’in buna hoş bakacağını sanmıyordu. Neva ile olan serbestlikleri bile kızın sinirine dokunuyor gibiydi. Yüksek sesle bir şey söylememişti elbette, o zaman Daniel’ın kimi seçeceği belliydi. Neva sabırlı birşekilde kız eğer kendisini dert etmiyorsa o zaman endişelenmesi gerektiğini defalarca kez anlatmaya çalışmıştı ama Daniel anlamıyordu. Ona göre Evy ile olan ilişkisi ve kız arkadaşlarıyla olan ilişkileri apayrı kategoridelerdi. Neden birbirlerine sinirleniyorlardı anlayamıyordu. Neva da bazen öyle yapıyor, sebepsiz yere Daniel’ın kız arkadaşlarından bazılarına gıcık oluyordu, aslında çoğuna oluyordu. Gerçi o kadar da önemli değildi, gelip geçici olmayan ‘o kız’ geldiğinde Neva kendisine söyleyecekti, anlaşmaları bu şekildeydi.

O tarafa doğru bir bakış attı ve Neva’nın arkadaşının anlattığı bir şeye kıkırdadığını gördü. Genç kızın gülümsemesi bulaşıcı gibiydi. Telefonunun titrediğini hissetti ve kaldırıp bakınca özel hattından babasının aradığını gördü. Yine gölgelerden gitmeye dikkat ederek dans pistine bakan kapıdan dışarı çıktı. “Efendim baba” Babasının sesini duymak çok daha iyi hissetmesine neden olmuştu. Her şeyiyle güzel bir gün oluyordu. “Hayır, dışardayız. Neva da burda.” Babası Neva ile mi çıktınız diye sormuştu. Daniel, yalan söylemeden yalan söylemeyi seviyordu. Sanki normal yalana göre daha temizmiş gibi hissediyordu. “Her şey iyi, bizi düşünmene gerek yok.” Aslında babasının onları düşünüp arada araması hoşuna gidiyordu. Klasik şirket sahibi iş adamlarından değildi. Daniel ile Neva’yı olabildiğince çok seviyordu. Bu sevginin göstermelik değil de samimi oluşu onu iyice mutlu ediyordu. Gülerek yanıt verdi. “Hayır Greta bizi besliyor. Asıl Bayan Geldeard da ordaysa sizin kendinize bakmanız gerekli.” Babası kısa bir süre sağlıklı olanın o olduğunu açıklamaya çalıştı ancak hemen vaz geçti. Yüz yüzeyken de bu konuşmayı onlarca defa yapmışlardı. “İki hafta oldu, bilemiyorum Alieer iyi kıza benziyor.” Babası şöyle bir kız arkadaş muhabbetine de değinip devam etmişti. Daniel her hücresiyle babasını özlediğini fark etti. Elbette ona herhangi bir şey söylemedi. Kendisi ne kadar babasına düşkünse, babası da oğluna o kadar düşkündü. Daha önce birkaç duygusal konuşmadan sonra toplantılarını erteleyerek uçağa atlayıp gelmişliği vardı. İşleri açısından tam bir felaket olmuştu ve Daniel her ne kadar mutlu olmuşsa da babasını azarlamaktan geri durmamıştı. Telefonu kapadıktan sonra serin havada sımsıcak hissederek bir süre bekledi ardından içeri girmek için kapıya doğru ilerledi.

Müziğin bası yeniden vücudunu ele geçirirken Daniel birkaç adım atıp kızların masasına doğru baktı. Masa boştu. Belki tuvalete falan gitmişlerdir, ne de olsa sürü halinde gitmekten hoşlanıyorlar. Kızlar hakkında anlayamadığı şeylerden biri de buydu. Neden yalnızca bir kişi gidemiyordu ki? Boş vererek arkadaşlarının yanına dönüyordu ki bir anda mavi-yeşil tanıdık gözlerle bakıştı. Daniel anında dans pistindeki Evy’yi tanıdı, ancak ne yazık ki Neva da kendisini tanımıştı. Genç kız dönüşünü tamamladıktan sonra ani bir geri dönüşle yüzünü bu tarafa çevirmiş, Daniel ile göz göze gelmişti. Daniel yutkunma isteğine karşı koyup olabildiğince normal ve şaşırmış göründü. Neva kaşlarını çatmıştı. Onu her zaman gülümserken görmeye alışmış olanlar için ürkütücü bir görüntüydü. Bir an sonra kız yüz ifadesini kontrol altına aldı ve dudaklarını hafifçe oynatarak “Burada ne işin var?” dedi. Bir sorudan çok ünlem ifadesi şeklinde çıkmıştı. Daniel Evy’nin kanmayacağını bilse de siz de mi burdaydınız, ne şans kartını oynamaya karar verdi.

Harrison Jewell | III. Sınıf Mesaj Sayısı : 46 Kayıt tarihi : 29/07/11

"Ses çıkmadı aslına bakarsan ses çıkması gereken bir durum da yok. Savaşı o başlattı ben bitirdim, o da yaptıklarını ödedi ben de. O yüzden ses çıkacağını sanmıyorum." Neva Brianna'yı dinlerken kızın ilginç bir adalet anlayışı olduğunu düşündü. Bir nevi oyun gibi görüyordu sanki bunları, bir satranç. İkisi de hamle sayılarını tamamlamışlardı, böylece oyun bitmişti. Şahların tablada olmasının bir önemi yok gibiydi. Daniel'ın milyonuncu defa söylediği 'kızları anlamıyorum'u kulaklarında çınlayınca dudakları minik bir gülümsemeyle kıvrıldı. Bazılarını ben de... Neva içkisinden bir yudum almak için pipete uzandı ama buzlardan ve nanelerden başka bir şey kalmamıştı bardakta. O sırada sarışın, yeniymiş gibi görünen bir garson Brianna'nın votka-kolasını masaya bıraktı. Neva yüzünü buruşturdu, votkadan nefret ederdi. Sanki iğrenç, annenizin içmeniz için zorladığı bir şurup gibiydi. Sevenleri de pek anlamıyordu o yüzden garsona içkisini tazelemesini işaret ettikten sonra votka-kolayı fondip yapan Brianna'ya garip bir ifadeyle baktı. Brianna bardağı sesli bir şekilde masaya koyduktan sonra aniden kalkıp, Neva'yı da kolundan tuttuktan sonra dans pistine çekti. Ani kalkış yüzünden başı fena halde dönmüştü ve kumral genç kız bu hissi çok seviyordu. Gülerek yüksek sesli müziğin üzerinden bağırdı. "Brianna!" Dans pistinde kendi etrafında döndükten sonra Neva'yla yüzyüze gelen Brianna dudaklarında muzur bir gülümsemeyle baktı. Neva sırıtarak kızın kıvrak hareketlerine uyum sağladı ve ikili etraftaki bakışlara aldırmadan dans etmeye başladılar. Neva dikkat çektiklerini anlayabiliyordu ve gülümseyerek kollarını havaya kaldırdı, arkasındaki oğlanla bir iki dakika oyalandıktan sonra Brianna'ya dönüyordu ki- bir saniye. Neva hızla geri dönüp alkolün kendisine oyun oynayıp oynamadığını merak etti ama hayır. Bu gece evde kalacağını söyleyen pek sevdiği arkadaşı Danny'di girişte duran genç adam.

Neva Brianna'ya bir şey söylemeden dans pistinden bir iki adım dışarı attı ve kaşlarını çattı. Sesini buradan duyuramayacağı açık olduğu için dudaklarıyla "Burada ne işin var?" diye sordu. Tanrım, Daniel ben buradayım diye geldiğini söyle de seni boğazlayayım şuracıkta Genç adamın kendisine doğru yürümeye başladığını görünce Brianna'ya döndü dudaklarında sahte bir gülümsemeyle Daniel'ı işaret etti ve arkadaşına doğru ilerlemeye başladı. Sinirlerini bu kadar zıplatan olay, kız kıza çıktıkları bir gecede Daniel ile karşılaşmak değildi, eğer bunun tesadüf olduğuna inansaydı, aslında inanmak istiyordu, her şey son derece rahat olurdu. Ama hayır, sorun Daniel'ın Neva konusundaki aşırı korumacılığıydı. Neva, Daniel'ın deyimiyle Evy, defalarca bunu konuşmuştu genç adamla ama bir sonuca varamıyor gibiydiler. Etraftakilere çıkmadıklarını anlatmaktan sıkılmıştı, Daniel'ın sürekli kız arkadaşları olmasına rağmen bu imajı silemiyor gibiydiler. Üstelik Daniel'a şikayet ettiğinde genç adam omuz silkip geçiyordu, Argh. Neva iki adımlık yeri yürüyene kadar kendini sinir küpü haline getirmesiyle içten içe eğlendi ama genç adamın karşısına geldiğinde yüzünde eğlenceden eser yoktu. "Daniel?" diye sordu genç kız mavi gözlerini kırpıştırarak. Sesi baldan tatlıydı ama arkadaşı onun bu haline kanmaması gerektiğini öğreneli yıllar olmuştu. "Evy, selam!" dedi Daniel, fazlaca masum bir ses tonuyla ve Neva hırsla gözlerini kapattı. Tesadüfmüş, yaa tabi! Gözlerini açtığından kendisine ciddiyetle bakan bir Daniel buldu ve usulca konuştu. "Bugün evde kalacağını sanıyordum?" Sakinim.

Dans pistinde harikalar yaratırken Neva hiçbir açıklamada bulunmadan hızlı adımlarla kapının oradaki masanın oradaki bir çocukla konuşmaya başladı. Bu çocuğu bir yerlerden tanıyordum ama nereden? Gözlerimi kısarak biraz daha incelemeye başladım, büyük bir ihtimalle burada olduklarından haberleri yoktu ki şaşkın bakışlarla birbirlerine bakıyorlardı. Dikkatli baktığımı anlayacaktı ki yüzünde yapma bir gülümsemeyle yanında ki çocuğu işaret etti. Biraz daha yaklaşınca kim olduğunu çözebildim. Adı Daniel dı galiba yanlış hatırlamıyorsam Neva ile bir kaç kez sohbet arasında ismi geçmişti biraz da göz aşinalığı vardı tabi. Gözümü onlardan alarak dansıma devam ettim anlaşılan konuşmaları uzun sürecek gibi görünüyordu. Etraftaki insanlar kendini müziğin ritmine kaptırmışken ben ise yorulmuştum. İnsanların arasından müziğin temposuna uyacak şekilde dans ederek geçerken bir kaç kişiyi etkilemeyi başarmıştım. Yorgunluktan hemen son derece renkli ve şık şekilde düzenlenmiş sandalyelerden birine attım. Yorulduğumu oturunca daha net anlamıştım. Ayaklarımı bar taburesinin altında bulunan demir parçasına sabitledim kolumu tezgahın üzerine koydum ve garsonun gelmesini bekledim. Kalabalıktan yorulmuş ve sıkılmış bir hali olan barmen yavaş adımlarla yanıma geldi. Baştan aşağı süzdüğümde ise ütüsü bozulmuş gömleği ve anlından akan ter yorgun olduğu hissine kapılmamı sağlamıştı. Uykusuzluktan oluşmuş gözünün altında oluşan morluklar ise ne kadar uykusuz olduğunun göstergesiydi. Onu hiç konuşmayla yormadan direk söze başladım. '' Bir tane Mojito istiyorum'' zoraki bir gülümsemeyle içkiyi hazırlamaya gitti. Bu arada ise kalabalık ve dans eden insanlardan dolayı Nevayı görmem zorlaşmıştı. Gözlerimi kısarak biraz daha dikkatli incelediğimde ise görebilmiştim, ancak sohbetleri hala devam ediyordu hemde baya hararetlenmişti. Neva bir şeyin hesabını soruyor gibiydi ama Daniel bir o kadar tepkisiz di. Bu tutumu akıllarda soru işareti bırakmıyor değildi. Onları izlemeye koyulmuşken yorgunluktan elleri titreyen garson büyük bir dikkatle elindeki kadehi zor da olsa dökmeden koyabildi. Yüzümde teşekkür manasında ufak bir gülümsemeyle ona baktım. Nevayı beklerken içkim bitmişti. Arkama dönüp baktığımda ise hala konuşuyorlardı yanlarına gidip konuşmayı bölmek saygısızlıktan başka bir şey olmazdı. Kafamı çevirip müziğin ritminde ayaklarımı oynarken içkimin bittiğini fark ettim. Tam elimi kaldıracaktım ki Yorgunluktan ölmüş hale gelen garson Mojito yu önüme bıraktı. Tam soracaktım ki nereden geldiğini dudaklarını araladı ve söze başladı. ''Hanımefendi bunu köşede oturan beyaz ceketli bey gönderdi.'' Garsonun baş parmağıyla işaret ettiği yöne doğru kafamı çevirdiğimde ise üzerindeki beyaz ceketiyle bir hayli hoş görünen bir adam duruyor ve sempatik bir gülümsemeyle beni süzüyordu. Kadehimi ona doğrulttum ve havaya kaldırdım teşekkür manasında. Yüzündeki sırıtma da ''rica ederim'' manasına den geliyordu her halde. Kafamı başka yerlere çevirsem de içki ısmarlayan adamın dikkatlice bana baktığını fark edebiliyordum. Çevreme baktığımda içkiden kafaları hoş olmuş bir çuval insan bir o yana bir bu yana sallanıyordu. Onları izlemek aralarında dans etmekten daha çok keyif veriyordu. Beklemekten sıkılmıştım tam arkamı dönecektim ki Neva ve Daniel bu tarafa doğru geliyorlardı, doğrusu açıklamalarını merak ediyordum..

Sir Stafford | IV. Sınıf Mesaj Sayısı : 75 Kayıt tarihi : 28/07/11

“Daniel?”

“Evy, selam!”

"Bugün evde kalacağını sanıyordum?"

“Eskiden daha çok beraber dışarı çıkardık Evy, şimdi ne değişti? Neden beni yanında istemiyorsun?”

“Seni şu anda deli gibi öpebilirim Evy, daha fazlasını da yapabilirim. Kimsenin ruhu duymaz.”

“Görseler bile kimse aldırmaz, zaten kapalı kapılar ardında bir şeyler karıştırdığımızı düşünüyorlar.”

“Ne zaman başkalarının ne düşündüğüyle bu kadar çok ilgilenmeye başladın?”

neden beni bilgilendirsin ki

Sevgilisi değilim, ailesi değilim.

“Daniel Evans.”

» one night fun
» Be my prisoner for the night.
» Night Lights
» Night Poelson.