Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Dedikodunun kalbine hoşgeldiniz!
 
AnasayfaGirişLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Son Dedikodu!
Yılın İlk Partisi! Halloween!

Mona görevini yerine getirmeye karar verdi anlaşılan. İlk partisi de Halloween Partisi! Şimdiden kaydolmanızı şiddetle öneriyoruz.

-----------------
Devamı için buraya tıkla!
NY’nin En Popülerleri
-Ramona A. Lindström-
Şöhret: 60



-----------------

-P. Juliet Prideaux-
Şöhret: 58



-----------------

-Claudia Harrison-
Şöhret: 57



-----------------

-Martius Griswold-
Şöhret: 47



-----------------

-Jeremy Jimmy Monteiro-
Şöhret: 38



-----------------

lcnews.net


Resme Tıklamanız Yeterli! (:
Etkinlikler


HALLOWEEN PARTİSİ
Queen Mona senenin ilk partisini veriyor! Kostümlerinizi hazırlayın.

DURUM: BAŞLADI. - 3 hafta sürecek.

-----------------

CATWALK: SONBAHAR
Artık mevsim mevsim çıkıyor.

DURUM: Eylül'de gelecek.
Sanal Dünya’da L&C


Facebook fan sayfamızı beğenmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:



Twitter profilimizi takip etmeyi unutmayın, resme tıklamanız yeterli! (:
En son konular
» Diana Ross
Yeni Bir Başlangıç Icon_minitimetarafından Diana Ross C.tesi Mart 09, 2013 10:12 am

» Model Kayıtları
Yeni Bir Başlangıç Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:43 am

» Sandara Park
Yeni Bir Başlangıç Icon_minitimetarafından Sandara Park C.tesi Eyl. 15, 2012 7:41 am

» Yönetim.
Yeni Bir Başlangıç Icon_minitimetarafından Isaac Yarevni Cuma Eyl. 14, 2012 9:08 am

» Erkek Basketbol Takımı & Kız Çim Hokeyi Takımı Alımları
Yeni Bir Başlangıç Icon_minitimetarafından ZaynMalik Salı Tem. 03, 2012 9:31 am


 

 Yeni Bir Başlangıç

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Claudia Harrison
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Claudia Harrison


Mesaj Sayısı : 141
Kayıt tarihi : 10/07/11
Gerçek Yaşı : 27
Nerden : Venedik

Yeni Bir Başlangıç Empty
MesajKonu: Yeni Bir Başlangıç   Yeni Bir Başlangıç Icon_minitimePerş. Tem. 14, 2011 7:02 am

    Raven Kalenkow&Claudia Heresia
    Bale dersinin ardından.


    "Bale yapmak disiplin gerektirir kızlar. Eğer bu disipline dayanamayacak varsa çekip gider."

    Arka fondan çalan Çaykovski'nin Kuğu Gölü müziğiyle kendisini tam anlamıyla Barbie filminden fırlamış gibi hissediyordu. Alnından akan ter damlacıkları iyice gerilmesine neden olmuştu. Manhattan'da ki öğretmenler İtalyada'kilerin aksine oldukça sertti. Kursun bir saate yakın süreceğini ummuştu ama tahminin aksine üç saattir kurstaydı ve tam anlamıyla rezil durumdaydı. Yere düşmemek için epey çaba harcaması gerekiyordu. İlk günden kurstan atılmak gibi bir isteği yoktu hem. Yanındaki direğe sıkıca tutunarak bale hocasının omuzunun üstünden yansımasına batı. Altındaki siyah tayt terden bedenine iyice yapışmıştı. Sarı saçlarıysa her taraftalardı, sıkıca topladığı topuzunun arasından fışkırıp iğrenç bir görünüme neden oluyorlardı. Balo öğretmeninin sesi iyice sertleştiğinde gözlerini yansımasından ayırıp kadına çevirdi, tahmin ettiği gibi kadının kediyi andıran yeşil gözleri üzerindeydi. İnce ağzı o kadar gerilmişti ki belli bile olmuyordu. Ona küfürler etmek istese de bunu bastırdı. İç sesine kulak verdi bunun yerine. Sakin ol Claudia. İlk günden atılmak kötü bir başlangıç olur. Hem Manhattan'da başka bale kursu yok değil mi? Boğazını temizleyerek sırtını dikleştirdi ve daha düzgün durdu. Dört yaşından beri bale eğitimi aldığı düşünülünce buna dayanabilirdi, dayanmak zorundaydı.

    Ayağındaki puant ayakkabılarını düzeltti, kadının başlamak istediği oldukça barizdi. Ailesinin ısrarıyla dört yaşında bale eğitimi almaya başlamıştı. İtalya'nın geleneklerinden olduğunu söylemişti ailesi. Ki bu bir bakıma doğruydu. Rönesans zamanında ilk olarak İtalya'da görülmüştü bale. Daha sonraysa İsveç. Ve Bayan Heresia'nın söylediğine göre bunu sürdürmek zorundalardı, yani İtalyan'lar olarak. Tıpkı spagetti gibi. Im, spagetti demişken, karnından gelen sesleri bastırmak için kollarını karnına dayadı. Deli gibi acıkmıştı, sabah tek yaptığı biraz mısır gevreği atıştırmaktı, ve bu ona kesinlikle yetmemişti. Kadının sesini tekrar duyduğunda başını kaldırıp ona baktı. Kadın parmak ucunda zarifçe -ki bu ondan beklenmeyecek bir hareketti- yükseldiğinde gözlerini sonuna kadar açarak ona baktı. Ne halt yiyordu bu kadın? Dört yaşında öğrendiği hareketlerden başlaması ne alakaydı? Dişlerini sıkarak ona baktı, diğer kızların aksine parmak ucunda yükselmeyi reddederek aynaya yaslandı. Kadın kapalı gözlerinin arasından onu göremese de kurs arkadaşları ona bakmayı sürdürdü, hatta içlerinden kıkırdayanlar bile oldu. Claudia omuz silkmekle yetindi. Böyle bir yerde olduğu için lanet okuyordu kendisine, saçmalığın daniskası. Bayan Passion(?) adı bu muydu cidden? Her neyse, kadın ona ters bir edayla bakıp sorunun ne dercesine dudaklarını oynattığında sıktığı dişlerini bıraktı. İtalyan aksanıyla konuştu.

    "Temel hareketlerle başlamamızdaki amaç ne? Dört yaşında filan değilim."

    Ve kıkırdama sesleri. Passion'un iyice kızaran suratı. Ona bir tokat atacağını filan düşündüğünden cama daha da sert yapıştı. Pekala, ona dokunduğu anda ona bir tane yapıştırabilirdi. Babasından öğrendiği birkaç hareket bile vardı hem. Önüne gelen sarı saçlarını çekti, öğretmen kendisini sınamak için en temel hareketlerden başlamıştı. Ama buna üç saat dayanmıştı ve daha dayanacak gücü yoktu. Kadının suratı en sonunda kırmızıdan yeşile döndüğünde kendi yanakları da çok hafif, belirgin olmayacak bir biçimde kızardı. İkinci gol. İlk golü otelde kızın üzerine kahve dökmesiyle yaşamıştı. Şimdiyse bale öğretmenine kafa tutan bir kız olarak anılacaktı. Ama umurunda bile değildi, birisi onu kurtarmalıydı yoksa Manhattan'dan tiksinmesi yakındı. Öğretmen cevap vermek yerine dersin bittiği hakkında bir şeyler söylediğinde derin bir iç çekti. Sevincini belli etmek istercesine kollarını kaldırdı. Taklit edercesine parmak üstünde yürüdü kapıya kadar. Köşeyi dönerken bile ince bir sesin adını andığını duyuyordu.

    Soyunma odalarına geldiğinde kendisi için ayırtılmış dolaba ilerledi yavaş adımlarla. Boynuna astığı anahtar -evet, fazla unutkan olduğundan anahtarlarını bazen boynuna asar- ile dolabının kapısını açarken numarasına baktı. 26. 25 kişilik sınıfa yeni eklenen kız olarak en son dolap ona düşmüştü, ve duş kabinlerine en yakın olan. Bu bri dezavantajdı aslında, duştan çıkan kızlar ıslak bedenleriyle dolabının içine edebilirlerdi. Tabi, cesaretleri varsa. Dolabından çıkardığı kıyafetleri giyinirken telefonunu açtı. İki yeni mesaj. Meredith veya diğer arkadaşlarından olduğunu tahmin ediyordu. Daha doğrusu 'eski' arkadaşları. Onlar İtalya'da kendisinden çok uzaktalardı. Hatta şimdiden hakkında kötü dedikodular yayılmaya başlamıştı bile büyük ihtimalle. Venedik'te hiçbir haber gizli kalmazdı, bu bir bakıma kuraldı. Kıyafetlerini tekrar çantasına tıktıktan sonra çantayı koluna geçirdi. Dolabını kilitleyip arkasını döndüğünde tanıdık bir simayla göz göze geldi. Buz mavisi gözler kendi üzerinden dolanırken o da kız inceledi, oldukça hoştu. Fiziği bale yapmanın verdiği zariflikle iyice güzel duruyordu, dik duruşu sayesinde hemen hemen aynı boydalardı. Ona gülümseyerek baktı, aynı okulda okuduklarını biliyordu. Harrison Jewell'de dönem henüz başlamamış olabilirdi ama fazladan birkaç dosta hayır diyemezdi.

    "Merhaba Raven. N'aber?"


    Pekala, yılışık bir kız değildir aslında C. Ama kendisini kızın koluna girmekten alıkoyamadı. Belki de diğerlerine göründüğü kadar soğuk olmadığını kanıtlamak içindi bunların hepsi. Eh, tamam nedeni buydu. Şimdiden itici bir görünüm çizdiğini biliyordu ve bunu bir süreliğine de olsa düzeltmeliydi. Birkaç arkadaş edindikten sonra her şey eski haline dönebilirdi. Venedik'te ki haline. Kızın cevabına karşılık gülümseyerek onu kapıya doğru sürüklemeye başladı, kızın kolundaki büyük çantadan hazır olduğu belliydi. Guruldayan karnına aldırmamaya çabaladı. Kızla beraber kapıdan çıktıklarında etrafa bir göz attı. Temizlik görevlisi koridorları temizliyordu, etrafta dolaşan bir çift kız vardı. Kısacası her şey sıradandı.

    "Hey, benimle bir cafeye gelmeye ne dersin? Bir şeyler atıştırmaya ihtiyacım var."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Raven Kalenkow
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Raven Kalenkow


Mesaj Sayısı : 141
Kayıt tarihi : 31/10/10
Nerden : Moskova. Rusum bebeğim.

Yeni Bir Başlangıç Empty
MesajKonu: Geri: Yeni Bir Başlangıç   Yeni Bir Başlangıç Icon_minitimePerş. Tem. 14, 2011 10:43 pm

Annesi üç gün önce Fransa'ya geri dönmüştü ama geride bıraktığı bale okulu hala devam ediyordu. Raven, o sarışın kadına katlanamıyordu bu yüzden diğer sınıfa dalmıştı. Zaten kimse de yadıgamamıştı. Herkes balenin üst seviyelerine ulaşmak isterken o sarışın kadın daha başlangıç şeylerini öğretiyordu. Aynada ki akisne baktı. Yorgun düşmüştü. Baleden değildi, bale Raven için rahatlatıcı birşeydi. Küçükken hep annesi gibi olmak istemişti. Ünlü bir balerin. Ama Raven on beşinci yaş gününün ertesinde boşanma kararı aldıklarını öğrediğinde bu karardan vzgeçmişti. Birbirlerini aldattıklarını biliyordu ama boşanmak...
''Raven bugün halsiz gibisin.'' Yanına ki melez kız ona tedirgin bakışlar atıyordu. Cevap verme tenezzülünde bile bulunmadı ve aynada kendisine bakarak çalışmaya devam etti.
Birkaç dakika sonra Raven ve diğerlerini çalıştıran Fransız kadın elleri çırpmaya başladı. ''Ders bitmiştir bayanlar. '' Kadının belirgin Fransız aksanı ona Arthur'u hatırlatıyordu. Annesinin kocası. Son günlerde Arthur'u çok düşünür olmuştu. Derin bir nefes aldı ve aynada çalışmaya devam etti. Kızların hepsi ona küçük bir bakış attıktan sonra sınıfı boşaltmışlardı. Fransız bale hocası ise kızlardan bile erken çıkmıştı. Muhtemelen geçen gün kapıda onu elinde çiçek ile bekleyen adam ile buluşacaktı. Raven'nın yüzünde küçük bir gülüseme belirdi. Dersi erken bitirmesinin nedeni pekela da bu sebeb olabilirdi.
Soyunma odasına gitmek için sınıftan ayrıldı ve koridorda yürümeye başladı. Diğer sınıfta ki bale hocasının pancar suratını gördüğünde birşeylerin olduğunu anlamıştı. Bu kadını kimin pancar yaptığını merak etmişti doğrusu. Soyunma odasına vardığında hemen dolabına yöneldi. 16. Annesinin bale okuluydu ama daha bir numaralı dolaba bile sahip olamamıştı. Hoş bir numaralı dolap gücünü yitirmişti. Geçen yıl o dolaba sahip olan kız, dolabın içinde uyuşturucu saklıyordu ve polisler onu ele geçirince dolap uyuştucu dolabı olarak anılmaya başlamıştı. Üstünü bir çırpıda değiştirdi ve büyük çantasını koluna taktıktan sonra dolabını kilitledi ve arkasına döndü. Yeni kız Claudia. 26. Kızın güzel bir fiziği olduğuna kanaat getirmişti. Balerinlerin her zaman güzel fiziği vardır zaten. ''Meraba Raven. N'aber?''
''İyiyim Claudia.'' Kız ona doğru yaklaşmış ve gülümseyerek koluna girmişti. Kapıya doğru yürümeye başladılar. Kapıdan çıktıklarında karşısında ki kız etrafa göz gezdiriyordu. Koridorda bir temizlik görevlisi ve etrafta dolaşan bir çift kız vardı. ''Hey, benimle bir cafeye gelmeye ne dersin? Bir şeyler atıştırmaya ihtiyacım var.'' Raven'nın yüzünde küçük bir gülümseme belirdi. ''Lafı ağzımdan aldın.''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Claudia Harrison
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Claudia Harrison


Mesaj Sayısı : 141
Kayıt tarihi : 10/07/11
Gerçek Yaşı : 27
Nerden : Venedik

Yeni Bir Başlangıç Empty
MesajKonu: Geri: Yeni Bir Başlangıç   Yeni Bir Başlangıç Icon_minitimeCuma Tem. 15, 2011 1:05 am

    Genç kız onu onayladığında memnun bir ifadeyle gülümsedi C. En azından takılabileceği biri vardı yanında, ailesinin kendisine tuttuğu dairede tüm gününü pizza ve spagetti yiyerek geçirmek istemiyordu. Ya da tüm gece bilgisayarda durup gözlerinin altında halkalar oluşmasını. Daha geleli iki hafta olmuştu ama Claudia iki hafta da HIMYM'ın tüm sezonlarını ikinci defa bitirmişti, yeni bir dizi izlemesi gerekiyordu belki de. Bilirsiniz işte, yeni şehir yeni başlangıçlar demektir. Ama pekte yeni bir şeyler yaptığı söylenemezdi, tek yaptığı kendisini odasına kilitlemekti. En azından okul açılana kadar bununla idare edebilirdi. Harrison Jewell'de ki hayatının nasıl olacağı hakkında kuşkuları vardı hala, daha çok az kişiyle tanışmıştı. Okulun ilk gününü düşünmek bile karnına ağrıların girmesine neden oluyordu, pekala dersleri her zaman 'en' iyi olabilirdi ama Manhattan farklıydı, kendisinden çok daha zekileri barındırıyordu binyesinde. Yoksa HJ'den mezun olanların yarısı Sarmaşıkları Birliğindeki üniversitelere nasıl girebilirdi ki? Ama Claudia'nın amacı Harvard'a girmekti, hukuk fakültesi tabi ki. Genelde kendisini ve arkadaşlarını savunmada iyi biri olduğu düşünülünce iyi bir avukat olabilirdi. İtalya'da ki danışman öğretmeninin de söylediği bu değil miydi hem?

    Bale salonundan çıktıklarında düşüncelerinden sııyrılarak etrafa bakınmaya başladı. Manhattan New York'un beş ana merkezinden biri ve kesinlikle en iyisiydi. Havalimanından ayrılırken Staten Island'ı taksiden görmüştü ve orada yaşamadığı için içten içe sevinmişti. Küçük bir bölge olduğundandı belki de ön yargısı, özellikle de hayatının çoğunu büyük bir şehirde geçirmişken. Downtown ve Midtown'u ayıran bölge de durduklarında tereddütle bakındı evi Yukarı Doğu Yakasındaydı. Bu yüzden şanslı olduğunu düşünüyordu, özellikle de batısı Columbia Üniversitesine ev sahipiği yapan Morningside tepesini rahatlıkla görebiliyorken. Ailesi bunu kendisini imrendirmek için yaptıklarını ona daha önceden söylemişlerdi. Eh, büyük ihtimalle psikologun önerisiydi bu, ailesi de onun her söylediğini yapan iki şapşaldı. Hayatlarının çoğunu o kadına göre planlıyorlardı ve C ona verilen paraya ciddi anlamda acıyordu. Yine de erkek arkadaş sorunlarında ona yardımcı olduğunu inkar edemezdi.

    Önlerinde bir taksi durup kornasını gürültüyle gıcırdatınca gözlerini devirdi. Patavatsızın tekiydi adam, ona aldırmayarak omuz silktikten sonra adımlarını yokuşa doğru çevirdi. Uzun bale dersinden sonra bacakları ağrı içindeydi ama taksiye filan binmek istemiyordu. Hem Raven ile ikisi de sportifti ve bu yokuşu kısa zamanda aşabilirlerdi, bir şeyler konuşabilirlerdi, bakışlarını genç kıza çevirdi onu ilk kez dikkatlice inceledi. Koyu renk saçlara ve büyük badem biçiminde mavi gözlere sahipti, dikkat çekici bir kızdı. Manhattan'da ki her kız gibi. Onun sosyal yaşantısının iyi olduğu oldukça barizdi, çünkü yanlarından geçen iki çocuktan biri genç kız ile konuşmak için duraksıyorlardı. Eh, bu da yeni birileri ile tanışmasını sağlıyordu, halinden memnun bir halde yürümeye devam ettiklerinde karşılarına çıkan ilk restorantın önünde durdu: La Ratatouille. Eh, Fransız yemeklerinden hoşlanmayan birisi olduğundan kaşlarını çattı.

    "Fransız yemeklerini sevmem, özellikle soğan çorbası."

    Yüzü tiksinti dolu bir ifadeyle buruştu. Babası farklı kültürlere tam anlamıyla tapan bir adamdı. Bunda sürekli yaptığı iş gezilerinin de etkisi vardı tabi, bu yüzden sık sık tattığı yemekleri ailesine de yedirirdi. Yedi yaşındayken yediği soğan çorbası ve sığır yahnisinin ardından nasıl kustuğunu hatırladı. O günden sonra Fransız yemeklerinden uzak duruyordu. Tekrar Raven'in koluna girip yürümeye devam etti, tek başına dolaşmayı sevmeyen birisi olduğundan buraları gezme şansı hiç olmamıştı. Şimdiyse hiç görmediği mağaza ve restorantların önünde durup şaşkınlık nidaları koyuyordu. Demek ki her gün o dandik pizzadan yemek zorunda değil, veya birbirine yapışmış spagetti. Daha önce hiç yemek yapma deneyimi olmadığındandı yaptığı hatalar, annesi de aynı yeteneksizliğe sahip olduğundan İtalyan bir aşçıya sahiptiler. Eh, adamın gerçekten iyi bir aşçı olduğunu kabul etmek zorundaydı. Özellikle de jülyen çorbası. Bunu düşünmek iyice acıkmasına neden olduğu için adımlarını hızlandırdı, ilk gördüğü cafenin önünde durup ışıklı tabelasına göz attı. Bar&Cafe Quella. Cafe kısmı işe yarar gibi görünüyordu, hem belki de bir süre sonra bar kısmına gidebilirlerdi. Bir Cosmopolitan'a ciddi anlamda ihtiyacı vardı, bavulunun altına sıkıştırdığı içkiler çoktan bitmişti. Üşengeçliği yüzünden gidip almıyordu da. Dönüşte ev için bir şeyler alması gerektiğini aklının bir köşesine yazarak adımları cafeye doğru çevirdi. Kıvırcık sarı saçlı, tapılası mavi gözlü bir garson onlara boş bir masa gösterdiğinde acele adımlarla oraya ilerledi. Fark edilmek istemediğindendi bu acelesi aslında, yine de birkaç kişinin gözlerini yüzünde ve kıyafetlerinde hissediyordu. Üzerindeki kıyafetlere göz attı, yüksek belli bir pantolon ve ona uygun bir üst. Kıyafetleri idare ederdi, en azından dikkat çekmeyecek dereceydi. Yüzündeyse parlatıcıdan başka bir makyaj malzemesi yoktu, kim bilir belki de hala doğallıktan hoşlanan birkaç kişi vardır. Garson önlerinde durup boğazını temizlediğinde kendisine geldi, önüne konulan menüyü alıp listeye baktı. Gözleri direk tatlı bölümüne kaydı, tatlıya zaafı vardı küçüklükten beri. Ve şimdi yine ortaya çıkmıştı bu zaaf, hem de ciddi anlamda.

    "Havuçlu kek-"

    Gözleri listenin en sonuna kaydı, alt dudağını yalayarak elini hafifçe kaldırarak vazgeçtiğini işaret etti.

    "Vazgeçtim, tiramisu ve kahve."

    Pekala, en sevdiği tatlının listede olacağını tahmin etmemişti Claudia. Açlığını gidermese de bir ölçü azaltabilirdi hem. Ah, bir de kahve bağımlısı olduğu düşünülünce büyük boy bir kahve ona oldukça iyi gelecekti. Özellikle yoğun bir dersten sonra. Oturduğu deri koltukta iyice gevşerken önündeki dergiyi kucağına çekti. Oldukça hoş kıyafetlerdi, özellikle gördüğü kırmızı elbiseye bayılmıştı, markasına bakmak için gözlerini sayfanın en altına kaydırdı. Abercrombie. New York'ta ki mağazına bakmak için derginin en arkasını çevirdi. Barney's. Gözleri hafifçe kısıldı, en kısa zamanda alışverişe gitmesi gerekiyordu. Yeni bir gardrop almışken içini yeni kıyafetlerle donatmazsa ne anlamı kalırdı ki? Önüne gelen koyu renk saçlarını geriye doğru iterek Raven'e dişlerini göstererek gülümsedi, kız oldukça sevimliydi. Diğerlerinin de onun gibi olmasını istiyordu içten içe.

    "Burası Venedik'e göre biraz farklı, ama oldukça hoş olduğunu itiraf etmeliyim. Sen küçüklüğünden beri Manhattan'da mısın?"

    Kız hakkında bir şeyler öğrenmek istiyordu. Onun cevabını beklerken gözlerini tekrar dergiye çevirdi. Tiffant'deki ince işlemeli bilekliği görünce eli otomatik olarak bileğine doğru ilerledi, babaannesinin doğum gününde aldığı bilekliği teniyle temas edince memnun bir ifadeyle gülümsedi. Onu kaybetmediği için sevinmişti, ona uğur getiriyordu bileklik. Tıpkı şimdi olduğu gibi. Gözlerini etrafta bir kez daha gezdirdi, tahmininden daha büüyk bir cafeydi, anlaşılan ses geçirmez duvarlara sahipti çünkü bar kısmından hiçbir ses gelmiyordu. Belki de saatin daha beş olmasıyla alakalıydı bu. Koyu renk saçlı, renkli gözlü bir çocukla göz göze gelince gülümsedi. İyi bir izlenim bırakmak her zaman önemliydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Raven Kalenkow
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Raven Kalenkow


Mesaj Sayısı : 141
Kayıt tarihi : 31/10/10
Nerden : Moskova. Rusum bebeğim.

Yeni Bir Başlangıç Empty
MesajKonu: Geri: Yeni Bir Başlangıç   Yeni Bir Başlangıç Icon_minitimeCuma Tem. 15, 2011 6:22 am

Eve gitmekten kurtulduğu birazda olsa rahatlamıştı Raven. Babasının ve biricik metresinin çilveleşmelerine katlanacak durumda değildi. Hem evde ki hizmetçiler de ailelerinin yanına gitmişlerdi ve yemekleri hazır alıyorlardı. Biraz pizzadan, patatesten ve diğer yağlı şeylerden uzak dursa iyi olurdu. Bağımlıları olmak istemiyordu. Aç kalmanın daha iyi olacağını düşündü. Belki de bir diyete başlayabilirdi. Ya da vejeteryan olabilirdi. Annesi gibi. Güzel, bakımlı, altletik annesi. Kimi kandırıyordu? Annesi duygusal ve fiziksel olarak çoktan çökmüştü. On beş yaşında babası ile ayrıldığında - ki ikiside birbirlerini aldatıyordu - üstüne menapoza girmiş bir kadın imajı çökmüştü. Babası ve annesinin birbirlerini fazla sevmediğini biliyordu ama annesinin ani çöküşü ve ayrıldıklarından iki hafta sonra Fransa'ya taşınması kırıldığının göstergesiydi. Belki de kocası ve kızı ile iyi bir eş ve anne imajı çizdiğini düşünüyordu ve boşanma ile bu yıkılmıştı. Annesi Fransa'ya taşındıktan sonra Paris'te bir bale okulu daha açmış ve tüm hayatı okulda geçirmeye başlamıştı. Raven istemsiz bir şekilde kafasını olumsuz şekilde salladı. Annesinin kendisini toparlayacağını düşünmüştü ama annesi daha beter kendisi yerler bir etti. Öğrenci ile evlendi. Raven için annesi tamamen bitmiş bir pil gibiydi. Oysa gençliğinde Moskova'nın en ünlü ve genç baleriydi. Herkes onun hakkında konuşurdu. Babası ile evlendiğinde zirveye çıkmıştı ama her yükselen zirvede kalacak diye birşey yoktu.

Raven ve babası aynıydı. Zaten Raven her zaman babasının yanında olmuştu ve onun gibi güçlü olmak istemişti. Babası Moskova'nın en güçlü ve itivarlı iş adamlarından biriydi. Kadınlar her zaman peşinden koşmuştu. Babası zaten çapkın bir insandı ama annesi ile evliliğinde magazinlere taşacak kadar çapkınlıkta yapmamıştı kendisi kontrol etmişti. Ayrıldıklarında ise babası zaten kendisi hiç bozmamıştı hayat onun için devam ediyordu ve de etmeliydide. Ama babasıda Moskova'da kalmak istememişti ve NYC'ye taşınmışlardı. İşleri her zaman ki gibi devam ediyordu. Zirvedeydi. Babasının şu anki tek ilişkisi ise patronu olduğu şirkette çalışan bir kadın ile. Raven kadının annesine benzediğinin farkındaydı az da olsa ama artık bu önemli değildi zaten. Tabi babası annesi gibi ikinci bir evlilik düşünmüyordu zaten birlikte olduğu kadında bunu istemezdi.

Bale salonundan çıktıklarında her zaman ki Manhattan'ı gördü. Bir yenilik veya değişim yoktu ve Raven sıkılmaya başlamıştı. En önemliside tatilini de burada geçieecek olmasıydı. Oysa Moskova'ya gidebilirdi. Doğup büyüdüğü o şehire. Soğukluğu içinde sarmalanabilirdi, buz gibi havayı içine çekebilirdi. O soğuk bir Moskof kızıydı doğru olan buydu. Babası ile buraya taşındığından beri tatillerde her tarafa gitmişlerdi. Yunanistan, Japonya, Avusturalya ama Moskova'ya bir kez daha gitmemişlerdi. Raven tek başına gidebileceğini de düşünüyordu. Ne olabilirdi ki? Özel uçakları ile Moskova'da ki eski malikanelerine gider ve birkaç gün orada zaman geçirirdi. Eski arkadaşları ile yeniden takılırdı. Sahi eski arkadaşları nasıllardı? Lisenin ikinci yılıdayken oradan ayrılmıştı. Ekaterina, Leo... Acaba Raven'ı hala hatırlıyorlar mıydı? Ayrılmaz dostu Ekaterina NYC'ye taşındığından beri onunla bir kaç görüşme fırsatı bulmuştu. Bir telefonla bile arayacak zamanı yoktu. Aslında Raven kendisine itiraf edemesede onları hemen unutmak ve yeni hayatına başlamak istemişti. Son konuşmalarında Ekaterina'nın da Moskova'dan ayrıldığını ve İngiltere'ye taşındıklarını öğrenmişti. Peki Leo? Moskova'da ki aşkı. Leo Raven'a ne kadar aşıktı. Raven Moskova'ya gitse yeniden kendini Leo'nun kollarına atardı. Onlar çocukluk aşkıydı. Onu hiç aramamıştı. Leo'da onu aramamıştı. Belki de Raven'ın Moskova'dan ayrılması onların bitmesi olmuştu. Evet, öyledi sanırım.

Önlerinde ki taksi durup gürültülü bir şekilde korna çalmaya başladığında Raven düşüncelerinden sıyrılabilmişti. Aslında bir taksiye binmelerinin iyi olacağını düşünüyordu bacakları bale dersi yüzünden çok ağrıyordu ve yürüyecek mecali kalmamıştı. Ama fikrinden vazgeçti taksinin boğucu kokusunu içine çekmek istemiyordu. Raven karşılaştığı birkaç çocuğa da selamını eksik etmiyordu. Sosyal hayatı hep en üsteydi. Zaten Raven sosyalleşmeden yapamazdı. İnsanlarla konuşmak, eğlenmek, gezmek tozman isterdi. Eve kapanıp televizyon karşısında zaman öldürmeyi hiç sevmezdi. Bunda biraz da annesinin katkısı vardı. Annesi güzel hoş bir balerindi ama evden çıkmayan fazla partilere gitmeyen bir kadındı. Raven onun gibi olmamak için dışarılarda gezer, geç saatlerde eve dönerdi. Evde kapana kısılıp yaşlanmak istemiyordu.

Karşılarına Fransız restorantı çıktığında Raven istemeden karının ovuşturdu. Annesi ile Fransa geçirdiği günlerde Fransız yemeklerine aşık olmuştu. Tabi hepsine değil. Raven yemek şeçerdi. Ama Fransız yemeklerinin kokusu ve tadı onu o kadar etkiliyordu ki şeçmek veya şeçmemekle uğraşmıyordu. ''Fransız yemeklerini sevmem, özellikle soğan çorbası.'' Raven kaşlarını havaya kaldırarak C'ye baktı. Kızın yüzünü tiksindirmesi garibine gitmişti. ''Peki o zaman gezmeye devam edelim.'' Bar & Cafe Quella. Raven ve Claudia kafe kısmına geçti. Bar şimdilik erkendi ama ilerleyen saatlerde neden olmasın. Kıvırcık saçlı ve mavi gözlü bir garson onları boş bir masaya gösterirken Raven adamın Leo'ya ne kadar benzediğini farketmişti. Raven masaya oturduğunda bile gözlerini garsondan alamadı ama kısa sürede bu yaptığının uygun olmadığını düşündü ve menüyü kaptığı gibi göz gezdirmeye başladı. ''Bana bir Hindistancevizli Blancmange ve kremalı bir kahve.'' C'de siparişini verikten sonra garson uzaklaştı. Büyük boy çantasını karıştırıp içinden sigara paketini çıkardı. Bağımlısı değildi ama sıkıntıya girdiğinde ve rahatsız olduğunda sigara içmek onu rahatlatırdı. Küçük sigarayı dudaklarına götürdükten sonra derin bir nefes çekti ve havay üfledi. Vücuduna zarar veren takıntılara sahipti. Kahve ve sigara bunlardan biriydi.

"Burası Venedik'e göre biraz farklı, ama oldukça hoş olduğunu itiraf etmeliyim. Sen küçüklüğünden beri Manhattan'da mısın?" C'in sorusu karşısında afalldı. Ne kadarını anlatmalıydı. Saçmalık. Herkes annesinin ve babasının boşandığını biliyordu daha ne vardı ki.
''Hayır. Geçen yılın başlarında buraya geldim. Yeni sayılırım. Ben Moskova'da doğdum ve büyüdüm. Sonra babam ve işleri ve bir baktım. NYC.''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Claudia Harrison
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Claudia Harrison


Mesaj Sayısı : 141
Kayıt tarihi : 10/07/11
Gerçek Yaşı : 27
Nerden : Venedik

Yeni Bir Başlangıç Empty
MesajKonu: Geri: Yeni Bir Başlangıç   Yeni Bir Başlangıç Icon_minitimeCuma Tem. 15, 2011 9:40 am

    Raven'in karşısında sigara içtiğini görünce yüzü minik bir tebessümle aydınlandı, beyaz çantasını karıştırarak içinden sigarasını buldu. Gitanes. Dünyadaki en sert sigara olmasıyla biliniyordu ama C'nin onu seçmesindeki asıl neden kutusunun renginin hoş olmasıydı. Kutunun içindeki çakmağıda çıkarıp sigarasını yaktı, dudaklarına götürüp içine çektiği anda rahatlamış bir şekilde koltuğuna iyice gömüldü. Önüne gelen sarı saçlarını geriye itti, sarı saç demişken belki de saçınıı da boyamalıydı bir ara. Kuaförü Matthias koyu saçın teniyle çok uyacağını söylese de doğallıktan yana olduğundan onu reddetmişti. Küçük bir değişikliğe merhaba demenin zamanı gelmişti belki de. Saçının bir tutamını parmaklarının arasına alarak birkaç saniye baktı, sonra bakışlarını tekrar Raven'e çevirdi. Onun koyu renk saçları doğaldı belli ki, ama genç kızın en iyi kuaförü ona önerebileceğine emindi. Bunu aklının bir kenarına yazdıktan sonra sırtını deri koltuktan ayırdı. Deri koltuk onu epey terletmişti, şimdiden tişörtü bedenine yapışmıştı, yüksek belli pantolonunun içinde rahatsız kıpırdandı. Dar kıyafetleri pek tercih etmezdi aslında -pekala asıl nedeni hatlarını ortaya çıkarmasıydı- hatta evde genelde erkek boxerı ile dolaşmayı tercih ederdi. Tabi, sadece yalnız olduğu zamanlarda. Bir keresinde, annesi evde tek başınayken kendisini öyle gördüğünde bir erkeği eve atıp atmadığı konusunda ciddi sorular sormuştu. Gerçi kadın kendisinin kısa süreli ilişkilerine ve erkek arkadaşlarının eve gelmesine alışkındı.

    Ciddi ilişkilerden hoşlanmayan birisiydi, genelde ilişkileri en fazla bir aya yakın sürüyordu. Ki bu zaman bile sıkılmasına yetiyordu, en son ilişkisini hatırlamak için hafızasını zorladı. Sonuç olarak koca bir boşluk, gözleri devrilirken bakışları bir kez daha Raven'in üzerine kilitlendi. Onun pembe dolgun dudakları da konuşmak için aralanmıştı, onun sözlerini dinleyince kaşları havaya kalktı. Kızın bir yılda bu kadar sosyal ortama sahip olmasına şaşırmıştı. Pekala, Venedik'te sosyal statünün en üstünde olabilirdi, ama burada işler aynı yürümüyordu demek ki. Onun edindiği dostlar gerçekti, yani bir sorun olduğunda hepsi her an yanındalardı. Ona bu konu hakkında bir şeyler sormak istese de sorusunu geçiştirdi, ön yargılı insanlardan nefret ederdi ve kendisinin de böyle olmasını istemiyordu. Raven sorusunun karşısında rahatsız olmuş gibiydi çünkü buz mavisi gözleri hafifçe açılmıştı. Omuz silkti, sorduğunun neyi yanlıştı?

    Moskova. Ah, Rusya'ya -kabul edelim, Ruslara.- tam anlamıyla tapıyordu Claudia. Hayır, bunda en yakın arkadaşı, ya da eski en yakını Rossi'nin hiçbir etkisi yoktu, gerçi kızın anlattıkları orayı iyice merak etmesine neden açmıştı. Sonraki yaz birkaç arkadaşıyla Rusya'ya gitmişlerdi, aslında bu bir okul gezisiydi ama onlar ayrı takılmışlar ailelerine sürekli öğretmenler ile oldukları hakkında yalanlar uydurmuşlardı. Hatta öğretmen taklidi bile yapmışlardı. Eski günleri hatırlamak rahatsız olmasına neden olmuştu, telefonunun çantasından çıkardı. Geldiğinde beri ilk kez telefonuna daha doğrusu mesajlarına bakıyordu. Onun bir dönek olduğu ile ilgili mesajlar gelmesinden korkuyordu. Sırf bu yüzden facebook hesabını bile dondurmuştu hatta. Zaten yeterince duygusaldı bir de buna ihtiyacı yoktu. 13 yeni mesaj. Dudağını ısırdı, 13 uğursuz sayıydı. İçten içe batıl inançlara sahip olan bir kişi için bu bile huzursuz olmayı sağlıyordu. Mesajı açmak için parmaklarını ekranda gezdirdi. Altı haneli parolasını girdi, parolası onu tanıyan herkesin bilebileceği kadar kolaydı. Ya da doğum gününü bilen herkesin. Uzun metini gördüğünde gözleri büyüdü. Mesajı okumadan gönderene göz attı: Kaitlyn.

    Seni özledik C, burada her şey o kadar monoton ki! Fenice Tiyatrosu'ndayız. Bilirsin işte, şu seninle gitmeyi planladığımız operadayız. Sen olmadığın için bileti Sergio'ya verdim, oldukça memnun oldu buna. Ah, opera başlıyor. Biletler ön tarafta olduğu için şanslıyız. Öptüm.

    Uzun sandığı mesajın ne kadar kısa olduğunu anlayınca gözlerini devirdi, arkadaşı her zaman ki gibi gevezelikleriyle doldurmuştu mesajı. Bu kadar mıydı yani? Dönmesi hakkında bir tür yalvarma mesajı bekliyordu. Bu çok daha tatmin edici olurdu, özlendiğini bilmek içten içe gururunu okşasa da bu günlük bu kadar mesajın yeterli olduğunu düşünerek devamına aldırmadı. Telefonunu tekrar çantasının içine tıktıktan sonra önüne döndü. İlk gözüne takılan önündeki muazzam boyuttaki tiramisu oldu, ve yanındaki büyük boy kahve. Rahatlamış bir iç çekişle çatalına doğru uzandı. Tiramisudan büyük bir parça alıp ağzına tıktı, içindeki likör tadı yüzünde sinsi bir gülümseme oluşmasına neden olmuştu. Orjinal İtalyan tiramisusu olmasa da oldukça hoştu. Özellikle kendisi deli gibi açken. Ağzındaki büyük lokmayı kahvesinin yardımıyla yuttuktan sonra halinden memnun bir biçimde Raven'e döndü.

    "Moskova mükemmel, bir kere gittim ama o bile beni büyülemeye yetti. Özellikle de Hungry Duck'ı gördükten sonra."


    Hafifçe kıkırdadı. Hungry Duck, erkek striptizcilerin bulunduğu bir kulüptü, orada geçirdiği zaman kesinlikle çok eğlenceliydi. Ama oranın bir süre sonra kapandığını duyduğundan oldukça bozulmuştu. Eh, geçen yıla kadar Raven'in Moskova'da olduğu düşünülünce büyük ihtimalle oranın kapatıldığını biliyordu. Kahvesinden büyük bir yudum daha aldıktan sonra neredeyse bitmiş sigarasını söndürdü. Bir tane daha içmek istese de ihtiyacını bir süre daha geçiştirmek için çabaladı. Dikkatini başka yerlere çekmek için çabaladı. Örneğin tırnakları, en kısa zamanda maniküre gitmeliydi çünkü tırnaklarını yemek yeni bir alışkanlığı olmuştu. Tekrar gözlerini kıza çevirerek dudaklarını araladı. Birkaç saniye söyleyecek bir şey arasa da en sonunda aklına gelen ilk şeyi fısıldadı.

    "Kaç yaşından beri bale yapıyorsun Raven? Oldukça yetenekli olduğuna eminim."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Raven Kalenkow
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Raven Kalenkow


Mesaj Sayısı : 141
Kayıt tarihi : 31/10/10
Nerden : Moskova. Rusum bebeğim.

Yeni Bir Başlangıç Empty
MesajKonu: Geri: Yeni Bir Başlangıç   Yeni Bir Başlangıç Icon_minitimeC.tesi Tem. 16, 2011 11:54 pm

Sigarasının söndürdükten sonra garsonun karşına koyduğu Blanchmange'ye iştahla baktı. Sıcak kremalı kahvesi de baş ucunda duruyordu. Blacnhmange'sinden küçük bir parça aldı ve ağzına attı. Annesinin yanına Fransa'ya gittiği günü hatırladı. Uçak rötar yapmıştı ve Fransa'ya geç inmişlerdi. Ama annesi onu orada beklemeye devam etmişti. Belki de kendini affettirmek istiyordu. Raven uçaktan indiğinde annesinin fazla uzakta olmadığını farkettiğinde anlık bir mutluluk yaşamıştı. Birbirlerine sıkıca sarılmıştılar ve limuzine atladıkları gibi annesinin Eyfel Kulesi manzarası olan evlerine doğru yola çıkmışlardı. Paris muhteşemdi. Işıklar, insanlar, sokaklarda pandomim yapan oyuncular ve daha fazlası. Annesinin yeni evi büyük bir apartmanın (!) en üst iki katıydı. Raven ilk başta evi yadırgamıştı ama evin havası ona iyi gelmeye başladığında bu yargısından sıyrılmıştı. Kapıdan girdiğinizden itibaren büyük bir salon ile karşılaşıyordunuz. Annesi evi beyaz renk ile döşemişti. Kahverengi parlak döşemelerin üstünde beyaz koltuklar çok güzel bir tezat oluşturuyordu. Duvarların renginde beyazdı halıların rengide. Raven kendini cennete düşmüş gibi hissetmişti ilk üç gün. Duvarlarda ki sanat eserleri ise başka bir dildi. Sanatçıların duyguları resimlerine tamamen yansımıştı. Raven resimle uğraşmayı sevmezdi ama resimlerin ona anlatıkları şeyler etkilenmesine sebeb olurdu.

Raven'a ayrılan oda da diğer odalar gibi beyaz ile döşenmişti ama annesi Raven'nın sevdiği renk olan erguvanı da unutmamamıştı. Beyaz karyolanın başlarında erguvan renginde tüller sarılmıştı. Perdelerde erguvan rengiydi ve pencereden Eyfel Kulesini görebiliyordu. Yerleşmesi fala uzun sürmemeişti. Yanında sadece iki büyük bavul ve bir küçük bavul getirmişti. Kırmızı saçlı ve fiziği hoş olan hizmetçi herşeyi doğru bir şekilde yerleştirmişti. Kendini banyoya tattığında tüm küvete banyo tuzlarını katmıştı. Rahatlamak istiyordu ve banyo tuzlarının o eşsiz kokusu bu konuda ona yardım ediyordu. Banyodan çıktığında ise annesinin ve o kızıl hizmetçiden hazırladığı masaya baktı. Güzel görünüyordu ve yolculuk boyunca acıkmıştı. Raven uçakta satılan veya hazırlanan şeyleri yemeyi sevmiyordu onda klosrofobik bir etki yaratıyordular. Üstünü değiştirdikten sonra ve yemeğe geçtiklerinde ağzı neredeyse açık kalacaktı. Annesi bu yemekleri kendi hazırlamıştı ve karşısında çok güzel bir blanchmange duruyordu. Hindistancevizli. İşte o gün Fransız yemekleri ile arası daha da güzel olmuştu ama blanchmange'nin yeri onda ayrıydı. İtiraf edemesede annesinin blanchmangesinden daha güzel olanı yememişti.

Düşüncelerinden ayrıldığında kahvesinden bir yudum aldı ve sıcak kahvenin boğazından geçmesine izin verdi. Kahvenin kokusu krema ile birleştiğinde ona küçük bir haz veriyordu. "Moskova mükemmel, bir kere gittim ama o bile beni büyülemeye yetti. Özellikle de Hungry Duck'ı gördükten sonra." Hungry Duck. Moskova'dan taşındamadan önce orada yaşadığı yıllarda arkadaşları ile giderdi. Kız arkadaşları ile. O külüp Moskova'nın bazı kesimleri için unutulmazdı ama kapatılmıştı. Herhalde birçok kişiyi etikelmiştir diye düşündü Raven. Külüp her gece kalabalık olurdu ve insanların eğlenebileceği birçok yerden biriydi. Daha çok gençlerin uğrak yeri. Ama şimdi Hungry Duck'ı düşünecek zaman değildi. Kendisini kahvenin kokusuna ve blanchmange'nin tadına odakladı. "Kaç yaşından beri bale yapıyorsun Raven? Oldukça yetenekli olduğuna eminim." C'in sorusu Raven'ın dikkatini bir kez daha bozmuştu.

''Annem Moskova'da ünlü bir balerindi. Hala öyle. Bir balerinin kızı olarak çok küçük yaşlarda başladım baleye ve devam ediyorum. '' Evet balede yetenekliydi. Sınıfında ki diğer sınıftaki kızlardan daha esnekti ve vücudu daha yatkındı. Ama annesi gibi bir balerin olmak istiyor muydu? Moskova'da ilk kez dört yaşında annesinin balesini izlemeye gitmişti. Anılar bulutluydu ama o bale ve annesi onu çok etkilemişti. O günden sonra annesinin peşinden koşmaya başlamıştı. Annesinde ona bale öğretmeye başlaması ile bale hayatına adım atmıştı. Ama annesi ve babasının ayrılıkları onu az da olsa baleden soyutlamıştı. Artık annesi gibi balerin olmak istediğinden emin değildi. Şöyle ki ne olmak istediğiniden bile emin değildi? Üçüncü sınıfa başlayacaktı ve fazla zamanıda kalmamıştı. Bir hedef belirlemeliydi ama neyi hedef belirleyeceği hakkında bir fikri yoktu. NYC'un en ünlü balerini olmak, bir manken olmak ya da dünyayı gezen bir gezgin olmak. Birçok şeçenek vardı karşısında. Ama bunları şuan düşünmek istemiyordu.
''Peki sen baleyi ne zamandır yapıyorsun?''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Claudia Harrison
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Harrison Jewell | IV. Sınıf
Claudia Harrison


Mesaj Sayısı : 141
Kayıt tarihi : 10/07/11
Gerçek Yaşı : 27
Nerden : Venedik

Yeni Bir Başlangıç Empty
MesajKonu: Geri: Yeni Bir Başlangıç   Yeni Bir Başlangıç Icon_minitimePaz Tem. 17, 2011 1:32 am

    Neredeyse yarısına gelmiş tatlısından bir lokma daha tıktı ağzına. Aynı anda Raven dudaklarını aralamış konuşmaya başlamıştı bile, başını kaldırıp yosun yeşili gözlerini genç kıza dikti. Ah, annesi balerindi demek, doğuştan şanslı bir kızdı Raven. Balede iyi olduğuna hiç kuşku yoktu, hatta kendisinden çok daha iyi. Kızın sorusuna karşılık yerinde rahatsızca kıpırdandı, şahsi ne zaman başlamıştı o baleye? Hatırladığından çok daha önceydi, ama ilk bale öğretmenini hayal meyal hatırlayabiliyordu. Lilian'dı adı, kadının kızıl dalgalı saçlarını hatırlamak bile yüzünde büyük bir tebessüm oluşmasına neden oluyordu. Kızıl kafa, balede oldukça yetenekli olmakla birlikte onu oldukça heveslendirmişti. Kadının her hareketi baleye karşı ilgisinin artmasına ve iyice hırslanmasına neden olmuştu. Hı, bir de şu izlediği balerin kızların olduğu filmlerinde etkisi vardı tabi. Onları özenmesinin bir nedeni de üzerlerinde ki pembe cici elbiselerdi. Sonrasıysa kolayca gelmişti, baleye doğuştan bir yeteneği vardı. Ya da öğretmeninin kendisini heveslendirmek için söylediği bir yalandı bu da.

    Saçlarını omzunun üzerinden geriye atarken tatlısına iştahsızca bir bakış attı, midesinin kaldıramayacağı kadar kafein almasının da etkisi vardı bunda. Düşünürken elinde tuttuğu çatalını tabağına koydu, tabağı geriye itti. Bugünlük bu kadar kafein yeterdi Claudia için. Daha fazlasını midesinin kaldıracağına ihtimal vermiyordu. Sıcak kahvesini parmaklarının arasına alarak kendisine yaklaştırdı, hoş kokusunu içine çekerken gözleri yandaki masaya doğru kaydı. İki tane yakışıklı çocuk bir şeyler konuşuyorlardı, sarışın olan çocuk masanın altından fark edilmeyecek kadar dikkatlice bir şey uzatıyordu. Bakışları masanın altına kaydığında küçük bir poşetteki beyaz tozu gördü. Gözlerini devirmemek için alt dudağını ısırdı, bu kadar ucuz numaralar yaptıklarına inanmıyordu. En sonunda çocuk uyuşturucuyu ceketinin cebine tıktığında başını kaldırma zahmetine girdi. Aynı anda Claudia'da Raven'e dönüp konuşmaya başlamıştı.

    "Sanırım dört yaşında filandım. Ailemin zoruyla başlamıştım, her şeyde mükemmel olmamı isteyen bir aileye sahibim de."

    Bu konuda kesinlikle haklıydı, ailesi fazla otoriter olmanın haricinde başka garip huylara da sahiplerdi. Daha küçüklüğünde ona bir sürü ek ders aldırmaya başlamışlardı, tenis, golf, bale, keman. Yeteneklerinin el verdiğince yapmıştı o da bunları. Amacı ailesini mutlu etmekten çok onlardan uzak kalmaktı aslında, boş zamanlarında bile dadısı ile kendisini geliştirici bir şeyler yapmaya zorluyorlardı. Sonuç? Birinci sınıfta diğerlerinden önce okuma yazma öğrenmiş, sayıları ondan önce saymaya başlamıştı. Bu da sınıfta inek Claudia olarak anılmasından başka bir işe yaramamıştı. Onun asıl değişimini geçirmesi sekizinci sınıfta olmuştu. Yeteneklerini kullanmaktan çekinmeyi bir kenara atmış, okulun düzenlediği her türlü etkinliğe katılmaya başlamıştı. Eh, sosyal statüsünün gelişmesinde bunun da oldukça yararı vardı aslında.

    Gözleri cafenin içinde gezinmeye devam ederken duvardaki saate takıldı: 17.28. Kurstan çıkalı yaklaşık bir saat olmuştu henüz, yine de bu sürede Raven ile epey paylaşımları olduğu için şanslıydı. Onunla samimiyeti olmamasına rağmen bir şeyler konuşmak oldukça rahatlamasına neden olmuştu. Venedik'ten geldiğinden beri tek konuştuğu kişi her akşam arayıp onu sorulara boğan Meredith'ti. Aslında kızın tek sorduğu yakışıklı çocuklardı, düzgün cevap alamayınca diğer konulara geçmek zorunda kalıyordu. Kim bilir, belki de C bu sefer ona yakışıklı çocuklar hakkında bir şeyler uydurabilirdi. Ya da şu uyuşturucu alış verişi yapan çocuklar hakkında. Tehlikeli işler her zaman Meredith'in ilgisini çekerdi hem. Boğazını temizleyerek tekrar konuştu.

    "Belki de kursu bırakıp senden ders almalıyım. Bayan Passion fazla sürtük."

    Sabah kurs hocasıyla yaşadığı olayları hatırlamak sinirle dişlerini sıkmasına neden olmuştu. Ortam değişikleri hayatını sarsmaya başlamıştı bile, önce arkadaşlar şimdi de bale dersleri. Ne zaman alışacaktı buraya? Yarın ki dersine gitmemek için bir sürü yalan üretmeye başlamıştı bile. Kolunu kırdığını söyleyebilirdi, ya da cidden kolunu kırabilirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Raven Kalenkow
Harrison Jewell | III. Sınıf
Harrison Jewell | III. Sınıf
Raven Kalenkow


Mesaj Sayısı : 141
Kayıt tarihi : 31/10/10
Nerden : Moskova. Rusum bebeğim.

Yeni Bir Başlangıç Empty
MesajKonu: Geri: Yeni Bir Başlangıç   Yeni Bir Başlangıç Icon_minitimePaz Tem. 17, 2011 2:46 am

Raven küçük bir kahkaha koyverdi. Bayan Passion'da onun için tam bir sürtüktü ve bence annesi ile arkadaş olması mucize eseriydi. Hoş annesi hep farklı insanlarla arkadşalık kurardı. Farklılıktan kastı ise çatlak, sürtük veya anormal olanlardı. Hafif bir gülümseme ile C'ye baktı. Bayan Passion'a alışmak çok zordu. Raven bu konuda tecrübeliydi. Bale okulunun açıldıktan sadece iki ay sonra Bayan Passion gelmişti ve bale eğitimi vermeye başlamıştı ve onun sınıfında Raven vardı. Tam bir çileydi. Sadece bundan iki - üç hafta önce onun dersliğinden ayrılmıştı. Şuan bale eğitimi aldığı sınıfa Fransız - ki aklı başında tek hoca - Bayan Lenore eğitim veriyordu ve kadın öğrencilerin yorgunluk tükenmeye başladığını yada sıkıldığını farkettiğinde dersi bitiyordu.

Raven'nın bakışları duvarda ki saate kaydı. 17.30. C ile beraber kurtan çıkalı bir saat olmuştu ve bu bir saatle C ile baağı iyi kaynaşmıştı. Fazla samimi değillerdi ama bu konuşma ona da iyi gelmişti ve C'ye iyi geldiğini görebiliyordu. Hem kız yeniydi ve alışmaya çalışıyordu. Raven buraya ilk geldiğinde Fransa'da ki bale kursundan tanıştığı Dae vardı. Onunla ayrılmaz bir bütün olmuştu zıt karakterlerine rağmen. Ama kısa sürede Raven kendini toparlamış ve Harrison'da popüler biri olmuştu. Devamıda geiyordu her geçen gün popülerite seviyesi artmaktaydı. Ancak o ilk günler unutulmuyordu. Yeni bir yere alışmak zordu. Raven, C'in kısa sürede buraya ayak uyduracağını ve onunda diğerleri gibi popüler biri olacağını biliyordu. Kız şimdiden popüler sayılırdı. Bale okulunda bazı kızlar onun hakkında konuşuyordu. Raven bunlara pek kulak asmamıştı asmayı da düşünmüyordu.

Çantasının kurcalamaya başladı ve telefonunu çıkardı. İki cevapsız arama ve bir sesli mesaj vardı. Raven bir nefes koyverdi ve aramaların kimden olduğuna bakmaya koyuldu. Baba. Baba. Normalde Raven'ı fazla merak etmezdi ama bu aramaları Raven'ı kuşkulandırdı. Hemen mesajlarına bakmak için tuşlara bastı. Sesli mesajı dinlemek için telefonu kulağına yaklaştırdı. ' Raven nerelerdesin? Hemen eve gel. Bugün Meakerl ailesine konuk olduğumuzu unuttuğunu söyleme. Eğer bu işi bağlayamazsam şirket zarar görebilir. Eve gel! Hemen!' İş, iş, iş. Babası başka çıkarı olsa neden Raven'ı arardı ki. C'ye döndü ve kıza sevecen bir gülümseme ile baktı. '' Gitmem gerekiyor. Babam ve onun iş meseleleri.'' Raven çantasını toplamaya başladı ve yerinden kalktı. ''Güzel zaman geçirdim. Bunu ara sıra yapalım olur mu?'' Ardından C'e samimi bir şekilde gülümsemedi ve Cafe Quelledan ayrılmak için adımlarını kapıya döndü. Kapıdan çıkarken son kez C'ye baktı ve elini salladı.

RP BİTMİŞTİR.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Yeni Bir Başlangıç
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kaçıncı başlık oldu ki bu? Sayamadım kjldfsdf - Neyse yeni dönemde, yeni bir şeyler arıyorum
» Yeni fotoğraflar, yeni başlık. KEDİ YA
» Yeni Bir Gün, Yeni Bir Fikir
» Yeni Gün
» Yeni bir arkadaş.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: The New York City :: Manhattan :: Bar & Cafe Quella :: Cafe Quella-
Buraya geçin: